GENEL - 12 Ağustos 2017 Cumartesi 11:09

Nedim Şener: "15 Temmuz gerçekleşseydi Amerika’nın politikaları desteklenecekti”

A
A
A
Nedim Şener: "15 Temmuz gerçekleşseydi Amerika’nın politikaları desteklenecekti”

Gazeteci Nedim Şener, katıldığı söyleşide FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Gazeteci Nedim Şener, katıldığı söyleşide FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin açıklamalarda bulundu. Şener, “15 Temmuz gerçekleşseydi Amerika’nın politikaları desteklenecekti” dedi.


Gazeteci Nedim Şener, Borsa İstanbul konferans salonunda düzenlenen FETÖ ve 15 Temmuz’un Arka Planı adlı söyleşide açıklamalarda bulundu. Şener, 15 Temmuz ruhunu sadece Kurtuluş Savaşına benzediğini belirterek “Bu 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’nin özellikle Doğu Anadolu ile Suriye’nin kuzeyinde ki PKK bölgesi ile birleştirilmesi projesiydi. FETÖ’cüler başarılı olsaydı zaten Amerika’nın oradaki politikasını orada tamamlanmasına yardımcı olacaktı" dedi. "Bu 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’nin özellikle Doğu Anadolu ile Suriye’nin kuzeyinde ki PKK bölgesi ile birleştirilmesi projesiydi" diyen Şener, "FETÖ’cüler başarılı olsaydı zaten Amerika’nın oradaki politikasını orada tamamlanmasına yardımcı olacaktı. 15 Temmuz’da yurttaş sadece hükümeti değil coğrafyasını kendi ülkesini kurtarmıştır. Ben bunu kurtuluş savaşına benzetiyorum. Önünü arkasını düşünmeden koca koca tankların altına yatıldı. F-16 uçaklarına kafa tutuldu. O ruh ancak kurtuluş savaşı ruhuyla anlatılır” diye konuştu.


Şener, "Muhalif olun olmayın, iktidara yakın olun olmayın fark etmez. Bizim üzerinde uzlaşmamız gereken bir konu var, o da FETÖ ve diğer örgütler bizim demokrasi düşmanımızdır" diyerek şunları kaydetti: “Benim yapmaya çalıştığım sadece Türkiye’nin dününü kararttılar. Bugününü ve yarınını karartmaya azmetmiş bir örgütten bahsediyorum. 2002 yılından beri AKP ile ilişkisi olan bu örgüt ondan önceki hükümetler ile de ilişkisi vardı. Zamanın ruhu neyi gerektirirse o kılığa bürünen, muhafazakârsa daha muhafazakâr, laik ise daha laik bir örgüt. Bunun temel yapısı bir istihbarat örgütü olmasıdır".


Devlet içerisinde tüm kademelere yerleşen FETÖ terör örgütünün birçok operasyona karıştığını söyleyen Şener, “17-25 Aralık operasyonu, bu örgütün bize operasyonel yönünü, hükümete yönelik operasyonu yaptığı zaman gösterdi. Ondan önce de vardı, Ergenekon, Balyoz, diğer casusluk davalarıyla bunun kumpas olduğu net olarak ortaya çıkıyor. Bunları biz görüyorduk, anlatmaya çalışıyorduk, hükümet bunu kabul etmese de. Ancak 17-25 Aralık bunu onlara gösterdi. O dönemde bunu anlayan, vakıf olan da Tayyip Erdoğan oldu, anlatabildiği kadar anlatmaya çalıştı, MGK kararı haline getirdiler, kırmızı kitaba yazdılar, yine çare olmadı. Toplum bunun yanında olmadı işin aslı. Gelinen noktada yaratılan siyasi atmosferin etkisiyle, asıl onları kullanan dış güçlerin verdiği talimat sonucunda 15 Temmuz gibi bir olayı Türkiye’ye yaşattılar” dedi.


Darbecileri şaşırtan şeyin muhaliflerin serinkanlı duruşu ve halkın çoğunluğunun darbeye karşı şerefli bir şekilde direnmesi olduğunu dile getiren Şener şöyle devam etti: “15 Temmuz aslında bir coğrafi paylaşım savaşının bir boyutudur. Çok net olan bir şey var. İç savaşı ellerinde silahları olan bir grubun yapabileceği bir olaydır. Böyle bir potansiyeli olan bir grup var. Bu da fetullahçı terör örgütüdür. İç savaşı bunun dışında yürütecek başka bir grup yoktur Devletin sinir sistemlerini ele geçirerek darbeyi başarılı kılmaya çalışacaklardı. Cumhurbaşkanını ele geçirme, başbakanı yakalama, MİT’ e operasyon, askeri üstlere operasyon planı yapıldı. İlginç tasarlanmış bir darbe planı var. Buna tiyatro diyenlere anlatmaya çalışıyorum. Ama bütün bu planların içerisinde nasıl olsa halk darbeye direnmeyecek diye düşündüler. Muhalif kesiminde kendilerini alkışlayacağım düşündüler ve darbenin başarılı olacağını planladılar. Onları şaşırtan muhaliflerin serin kanlı duruşu böyle bir şeye katılmayışı ve darbe taraftarı olmamaları ikincisi ise halkın çoğunluğunun darbeye karşı çok şerefli direnmeleri olmuştur”.


“Bu bir hikaye değil destandır”


Nedim Şener CHP’nin rapora yazdığı 15 Temmuz kontrollü darbe ve tiyatro ifadelerine kesinlikle itiraz ettiğini belirterek, “Hayatta en önemli şey tutarlı olmaktır. Hangi insanoğlu teatral bir darbenin tarafı olur. Yani tiyatro kavramı bir şeyi tarif ediyor. Bu halkın canıyla direndiği darbe girişimini televizyondan elinde kumandayla izleyenler için gerçekten yaşanılanlar bir tiyatrodan ibaret. Çünkü bu olayı onlar sadece ekranda yaşadılar. Bizler o gün bedenimizde yaşadık. Kontrollü darbe lafıyla darbeye bu kadar iyi bir direniş göstermiş halkı küçümsemiş olarak görüyorum. Bu direnişi yüceltmek işine gelmiyor. Ama bu direniş yüceltilecektir. Bu hikaye değil bir destandır. Buna Hale’n tiyatro diyenlerin iki özelliği var bir cahil iki hiçbir şey okumadıklarını görüyorum” diyerek sözlerine son verdi. Gazeteci Şener’e söyleşi sonunda Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ tarafından hediye takdim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Fidan: “Irak’ın bölge ülkeleri ile entegre bir ülke olmasını arzu ediyoruz” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile bir araya geldi. Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde yapılan görüşme sonrası gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan bir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz” ifadelerini kullandı.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası ikili düzenlenen toplantıda gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı.“Terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek”Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyareti ile ilgili sorulan soruya cevap veren Fidan, “Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan’da yaptığı Bağdat ve Erbil ziyaretleri gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Irak İlişkileri açısından tarihi öneme haiz olmuştur. Bu ziyaret öncesinde çok sistemli ve yoğun bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bizim, özellikle Cumhurbaşkanımızın Irak vizyonunda belli parametreler var. Bunların başında Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan ir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, bizler neler yapabiliriz, hep bunun arayışı içerisinde olduk. Bu ziyarette ve öncesinde yapılan çalışmalar, hem tehditleri hem fırsatları aynı anda masaya yatıran her ikisine de sistemli, kurumsal, kalıcı çözümler getirme amacı taşıyan bir ziyaretti. Öncesinde yapılan çalışmalarda başta terörle mücadele olmak üzere su konusu, enerji konusu ve kalkınma yolu konusunda temel anlaşma metinlerinin prensipte karara bağlanması konusu fevkalade önemliydi. Cumhurbaşkanımızın ziyareti esnasında 26 anlaşma imzalandı. Bunlar; ekonomi, enerji, terörle mücadele, su, gümrük ticareti gibi çok çeşitli alanlarda imzalanan anlaşmalardı. Biz bundan sonra hem terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek, hem de kalkınma yolu gibi çok somut projelerle 2 ülke arasındaki ilişkileri daha iyi bir noktaya taşıyacağız. Erbil ziyaretinde Cumhurbaşkanımız bölgesel yönetime destek mesajını yenilemiştir. Orayla olan komşuluk ve dostluk ilişkimiz fevkalade önemlidir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Erbil ve Bağdat arasındaki iyi istikamette seyretmesi konusunda önem vermektedir. Bu iki şehir arasındaki ilişkinin iyi olması federal başkentte bölgesel yönetimin ilişkilerinin iyi olması hem ülke istikrarı için hem de bölge güvenliği için önemli” dedi.Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir işbirliği olduğunu belirten Bakan Fidan, “Diğer taraftan Gazze ile ilgili soruya cevaben şunları söyleyebilirim bu konudaki çalışmalarımız kesintisiz devam ediyor. Hem Türkiye olarak hem de uluslararası toplum da bölgesel ortaklarımızla yaptığımız çalışmalar her geçen gün diplomatik mevzi insani mevzi kazanarak savaşımıza, mücadelemize devam ediyoruz. Bunların bir kısmı kamuoyunda görünüyor bir kısmı görülmüyor. Özellikle devlet aktörleriyle yaptığımız çalışmalar gerçekten önemli bir yer tutuyor. Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir iş birliği var. Hafta sonu Riyad’a yapacağımız ziyarette de işbirliği teşkilatı Arap ligi tarafından oluşturulan temas grubunun diğer üyeleriyle bir araya geleceğiz. Başka ülkelerle de bir araya gelip özellikle Filistin devletinin tanınması konusunda başka neler yapılabilir onunla ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz. Daha önce de söyledim eğer biz Filistin devleti başta olmak üzere önemli siyasal adımlar atmada uluslararası toplumu harekete geçirmekte başarısız olursak bu yaşadığımız 3. Gazze savaşı, ki en vahşi olanı, ne son olacak? Dolayısıyla bizim kalıcı çözüm getirmek için var gücümüzle çalışmamız gerekiyor. Diğer taraftan mevcut vahşetin durması insani yardımların sağlanması için de mevcut dostlarımızla, müttefiklerimizle, uluslararası toplumla çok alanda çalışıyoruz. Birleşmiş milletlerde arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyorlar, siyasi açıdan inanılmaz insanı bir çaba var. Sizin de gördüğünüz gibi dünya başkentleri ayağa kalkmış durumda. Bir önceki basın toplantısı vesilesiyle söylediğim gibi artık İsrail’in Gazze’ye işgali ve oradaki insanları öldürmesi, şehit etmesi, 35 bin insanın kanına girmesi meselesi ve işgale olan direniş artık İsrail ve Filistin arasındaki savaş olmaktan çıkmış dünyada ezenle ezilenlerin mücadelesi haline dönmüştür. Uluslararası sistemin kurucularıyla uluslararası sistem tarafından ezilen ve dışlanan aktörler arasındaki mücadeleye everilmiştir” şeklinde konuştu.“iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz”Filistin konusunda 2 devletli bir çözümü desteklediklerini ifade eden Winston Peters ise,“Çanakkale ve bu 100 yıldan daha uzun bir süre önce gerçekleşen olaylar genç bir ülke için felaketti. Bu felaket, şu anda bir ulus devlete dönüştü. Çok güçlü bir siyasi politika, dış politikayı da takip etti. Bu bize tek bir mesaj veriyor. Bu bölgedeki cömertlik, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize göstermiş olduğu cömertlik çok takdir ediliyor Yeni Zelanda halkı tarafında. Filistin Devleti ile ilgili olarak biz çok uzun zamandır iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz. Ancak bunu savaşın bugün sona ermesi çağrısını da tekrar ediyoruz. Bunu kalıcı bir barış için gerçekleştirmek istiyoruz. Geçici bir şey değil, 5-6 ay sonra tekrar gerçekleşecek bir çatışma değil, kalıcı bir çözüm olması gerektiğini düşünüyoruz. Filistin Devleti ile ilgili olarak ülkelerin büyük bir kısmından farklı düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.