EKONOMİ - 08 Eylül 2017 Cuma 17:09

Giresun’a fındık borsası

A
A
A
Giresun’a fındık borsası

Türkiye ve Avrupa Birliği’nin katkılarıyla yapılan Giresun Ticaret Borsası’nın Fındık Lisanslı Deposu ve Spot Borsa Kurulması Projesi’nin açılışı, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın katılımıyla gerçekleştirildi.

Türkiye ve Avrupa Birliği’nin katkılarıyla yapılan Giresun Ticaret Borsası’nın Fındık Lisanslı Deposu ve Spot Borsa Kurulması Projesi’nin açılışı, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın katılımıyla gerçekleştirildi. Fındığın borsasının Almanya’nın Hamburg şehrinde olduğu söylemlerinin artık tarih olduğunu belirten Bakan Canikli, “Çünkü fındığın borsası artık Giresun’da açılmıştır” dedi.


Giresun’un Teyyaredüzü Mahallesi’nde Fındık Lisanslı Deposu ve Spot Borsa’nın açılışına Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Vali Harun Sarıfakıoğulları, Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu, mülki amirlerinin yanı sıra ve fındık üreticileri ve vatandaşlar katıldı. Törende konuşan Gıda ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, "Ülkemizde 700 bin hektar alanda fındık üretiliyor, 500 binin üzerinde üreticimiz bulunuyor. Türkiye fındıktan 1.8 milyar dolar ihracat geliri elde etmiştir. Fındık hem bölgemiz hem de ülkemiz için stratejik öneme sahiptir. Bizler de gerekli desteği veriyoruz. Bu sebepledir ki lisanslı depoculuk önemlidir. Ürünlerin kamyonlarla taşındığı bir dönemden ürün teminat senediyle işlem görecektir. Çiftçi ürününü fiyatların en yüksek olduğu dönemde satabilecektir. Kar istikrarı sağlanmış bir ürün haline gelecektir. Lisanslı depoları destekleyip Türkiye sathına yayılacaktır. 675 bin tondur. Üretici açıklanan fiyatın altında fındığını satmamalıdır. Bizim açıkladığımız fiyat 10,5 liradır. TMO üreticimizin fındığını alacaktır. Hiçbir üreticimiz TMO’ya fındığını satamama gibi bir sıkıntıya girmeyecektir. Süre sıkıntısı yoktur. TMO ilk önce dönüm başı 90 kilo açıklamıştır ancak şimdi 130 kiloya çıkartılmıştır. Biz tarımı iyi biliyoruz, tarım olmadığında ülkelerin gelişemeyeceğini çok iyi biliyoruz. Bu topraklarda yetiştirilen ürünler sadece ülkemize değil dünyaya yeter şekilde üretilecektir” dedi.


Türkiye’nin dünyada en önemli tarım ürünleri yetiştiren ülkeler arasında olduğunu hatırlatan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise, “Türkiye, uygun iklim koşulları, doğal özellikleri ve üretim alanları ile dünyadaki önemli tarım, bitkisel üretim ile sebze, meyve üretimi açısından dünya çapında önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye’yi bol, kaliteli, ucuz ve dünya ile rekabet eden ürünler yetiştiren bir tarım ülkesi haline getirmek temel hedeflerimizden biridir. Dünya fındık üretimi 1960’lı yıllarda yaklaşık 250 bin ton civarında iken, son yıllarda 1 milyon tona yaklaşmıştır” diye konuştu.



“Türkiye dünyanın en önemli fındık üreticisidir”


Dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 70’inin ülkemiz tarafından gerçekleştirildiğini belirten Bakan Tüfenkci, “Ülkemiz ekonomisinde önemli bir yeri olan fındık, yoğun olarak Karadeniz Bölgesi’nde olmak üzere ülkemizin 39 ilinde üretilmektedir. Fındık yetiştiriciliği aile işletmeciliği şeklinde yapılmaktadır. Ekonomik olarak 400 bin aile yaklaşık 700 bin hektar alanda fındık üretimiyle uğraşmaktadır. Tarımsal ürün ihracatımızda yaklaşık yüzde 15-20 gibi bir payı olan fındığın en önemli özelliklerinden biri de ülkemize getirdiği döviz girdisinin tamamını milli kaynaklardan sağlamasıdır. 1 Eylül 2016 ile 1 Eylül 2017 arasındaki sürede 236 bin ton fındık 110 farklı ülkeye ihraç edilmiş, bu ihracatın neticesinde 1 milyar 882 milyon dolar gelir elde edilmiştir” dedi.



“Ürünün üretimi kadar o ürünün pazarlanması da önemlidir”


Ürünün üretimi kadar pazarlamasının da önemli olduğuna dikkat çeken Bakan Tüfenkci, “Hatta günümüz dünyasında pazarlama üretimin de önüne geçmiş durumdadır. Çok üretmekten ziyade, pazarlanabilecek ürünün üretilme şartları, ürünün piyasasında ve dünya fiyatlarının belirlenmesinde etkin olunması hususları daha da önem kazanmıştır. Tarım ürünlerinde arz kısa bir döneme sıkışmış iken, talep yıl boyu devam etmektedir. Bu durum arz döneminde fiyatların düşmesine, hasat sonrası dönemde ise fiyatların artmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla tarım ürünlerinde arz fazlasının uygun koşullarda muhafaza edilebilmesi ve piyasada oluşan talebe göre satış işlemlerinin şekillendirilmesi gerekmektedir. Tarım ürünleri piyasasında arz ve talep dönemi uyumunu sağlamak, üretilen ürünün depolanması ile mümkün olabilecektir” şeklinde konuştu.



Lisanslı depoculuk neler sağlıyor?


Bakan Tüfenkci, lisanslı depoculuğun sağladığı imkanları da şöyle anlattı:


“Lisanslı depoculuk sistemiyle birlikte üreticimiz, tüccarımız, sanayicimiz, tüketicimiz yani tüm Türkiye kazanacak. Bu sistemle üreticilerimiz mahsullerini depolayabilecekleri sağlıklı ve güvenli depo imkânı elde etmekte, fiyatların düşük olduğu hasat döneminde ürünlerini elden çıkarmak yerine lisanslı depoda muhafaza edebilmektedir. Üreticiler, lisanslı depolara bıraktıkları ürünü temsil eden elektronik ürün senetlerini teminat olarak gösterip uygun koşullarda kredi kullanabilmekte ve finansman ihtiyaçlarını bu şekilde karşılayabilmektedir. Tüccar ve sanayicilerimiz işletmelerinin ihtiyaçları için depo inşa etme maliyetinden kurtulmakta, ihtiyaç duydukları miktar, tür ve kalitedeki ürünü kolaylıkla ve güvenilir bir şekilde borsa ve elektronik ürün senetleri vasıtasıyla tedarik edebilmekte ve ürünlerini lisanslı depolarda depolayabilmektedir. Ayrıca ihtiyaçları halinde kredi de temin edebilmektedir. Bunun yanında, tarım ürünleri ticareti elektronik ortamda hızlı, kolay ve güvenilir biçimde yapılabilmekte, piyasada arz ve talep dengesi ile fiyat istikrarı sağlanmakta, ürünlere kalite garantisi gelmekte ve tüketicilerimizin daha sağlıklı ürün tüketmesi sağlanmaktadır. Ürünlerini lisanslı depolarda muhafaza eden kişilerin lisanslı depo işletmelerine ödediği depo kira ücretlerinin yarısı devletimizce karşılanmaktadır. Bunun yanında ürünlerini lisanslı depoya bırakan ve elektronik ürün senetleri vasıtasıyla satan kişilerin gelir ve kurumlar vergisi ile katma değer vergisinden muaf olmasını da sağladık. Üreticilerimiz, tüccarlarımız ve sanayicilerimiz lisanslı depoları kullandıklarına hiçbir vergi kesintisi yapılmadan ürünlerini satmaktadırlar. Lisanslı depoculuk sisteminin geliştirilmesi amacıyla bu yıl içerisinde yeni destek mekanizmalarını da hayata geçirdik. Lisanslı depo yatırımları bölgesel teşviklerden yararlanabilen yatırımlardır. Bu güne kadar 12 adet şirketin 286 adet istihdam öngören 121 milyon TL’lik yatırımı bölgesel teşviklerden faydalanmıştır. Yaklaşık iki ay evvel yapmış olduğumuz düzenlemeyle lisanslı depoculuk yatırımlarını öncelikli yatırım konuları arasına dâhil ettik. Artık lisanslı depo yatırımı yapmak isteyenler, yatırımları nerede olursa olsun 5’inci bölgenin yatırım teşviklerinden yararlanabilmekte ve daha fazla destekten faydalanabilmektedir. Yaptığımız düzenleme sonrasında 6 adet şirketin 136 adet istihdam sağlaması öngörülen 90 milyon TL’lik yatırımı da öncelikli yatırım konuları kapsamında teşvik edilmiştir. Sonuç olarak bugüne kadar toplamda 211 milyon TL’lik yatırımın teşviklerden yararlanması sağlanmıştır. Bunun yanı sıra, elektronik ürün senetlerinin teminat gösterilerek kullanılacak kredilerin faizinin yarısının da devlet tarafından karşılanmasını sağlamış durumdayız. Böylece lisanslı depoculuk sistemini kullanan üreticiler düşük faizle finansmana erişebilecektir. Sisteme yönelik sağlanan bu desteklerin de yardımıyla özellikle son bir yılda Sistemin gelişimi hızlı bir biçimde artmıştır. Son 1 yıl içinde faaliyetteki lisanslı depo işletmesi sayısında lisanslı depo kapasitesinde ve elektronik ürün senedi işlem hacminde yüzde yüzün üzerinde artış sağlamış durumdayız. Lisanslı depoculuk konusunda önümüzdeki dönemdeki hedeflerimizin çok büyük olduğunu bilmenizi isterim. Önümüzdeki süreçte, faaliyet izni verilen lisanslı depo işletmesi sayısının ve toplam lisanslı depo kapasitesinin daha da büyük bir hızla arttırılarak, sistemin ülke geneline yaygınlaştırılmasını ve ülkemizdeki tarım ürünleri ticaretinin büyük oranda lisanslı depoculuk sistemi kullanılarak yapılmasını hedefliyoruz. Bu amaçla özellikle üreticilerin ürünlerini lisanslı depolara getirebilmeleri ve ürünlerini daha uzun süre lisanslı depolarda depolayabilmeleri için yeni destek mekanizmalarını hayata geçireceğimizi ifade etmek istiyorum.”



“Çekte yeni dönem başlıyor”


Çekte yeni bir dönemin başladığını da kaydeden Bakan Tüfenkci, “Yılbaşından itibaren kanunun getirdiği imkanlarla ticari aktörlerimize 96 milyar Türk Lirası, 7,4 milyar dolar ile 645 milyon avro finansman imkânı sağlanmıştır. Karşılıksız çekin önlenmesi ve çeke duyulan güvenin artırılması amacıyla karekodlu çek sistemini zorunlu kıldık. Tacirlerimizin işe başlama süreçlerini kolaylaştırmak ve maliyetlerini azaltmak amacıyla önemli kolaylıklar getirdik. Böylece, hem şirket kuruluş ve tasfiye süreci kısaltıldı, hem de maliyetler önemli ölçüde azaltıldı. Sebze ve meyve fiyatlarının enflasyon üzerine etkilerini azaltmasına yönelik Gıda Komitesi kapsamında çalışmalar yapıyoruz. Bu kapsamda ürünlerin hasat yerinden perakende satış yerine geçişini sağlayan ve arz zinciri olarak ifade edilen aşamalara yönelik zorunlu standartların uygulamaya alınmasında son aşamaya geldik. Ürünlerin taşındığı kap ve ambalajlara, nakil vasıtalarına ve depolara yönelik standartlar getirilecek olup, bunlar tanınacak geçiş süreleri sonrasında zorunlu uygulamaya alınacaktır. Böylelikle yüzde 25’leri bulan ürün zayiatımız en aza indirilecektir ve bu durum doğal olarak fiyatlara yansıyacaktır" dedi.



“Fındığın borsası artık Almanya’da değil, Giresun’dadır”


Fındığın ülke ekonomisi için önemli bir ürün olduğunu açıklayan Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli de, "Burada fındıkla ilgili gerçekleştirilecek işlemler dikkate alındığında fındığın altın olmasının önünü açacak bir projedir. Bunun bir devrim niteliğinde proje olduğunun altını çizebiliriz. Uzun yıllardan beri fındığın borsası niye Hamburg’da olur da niye Giresun’da olmaz diye tartışılırdı. Fındık borsasının hiç üretimi olmayan Almanya’da olduğu yönündeki düşünce artık Giresun’dadır. Üretim de, borsa da artık Giresun’dadır. Ancak fındıkta en önemli sorun fiyatındaki istikrarsızlıktadır. Aslında rekolte yüksekse fiyat düşük, rekolte düşükse fiyat yüksektir. Özellikle ürünün hasat zamanı piyasaya indiği sürece fiyat düşük oluyor. İşte bu sistem üreticimizi o anda malını piyasaya vermek zorunda bırakmayacak bir sistem. Ancak bu fındığa verilecek desteğin önüne geçmeyecektir. Fındığa destek devam edecektir. Çünkü fındığa destek her zaman müdahale alımlarına ihtiyaç duyulacaktır. 675 bin ton rekolte bile fiyatları etkilemektedir. Devletin desteği fındık üreticisine olmaya devam edecektir. Bir takım oyunlar oynayarak fındık fiyatlarını aşağı çekmeye çalışanların olduğunu biliyoruz. Ancak bu insanlara asla üreticimize ezdirmeyeceğiz. Fındık Türkiye açısından da çok önemli. Son yıllarda yaklaşık 2 milyar dolar döviz girdisi sağlayan bir üründür. Daha çok döviz girdisi için fiyatların daha yüksek olması gerekir. Geçtiğimiz yıllarda aynı miktar ürün satılıyordu 590 milyon dolardı. Şimdi ise aynı miktar ürünle yaklaşık 2 milyar dolar bir girdi sağlıyor. Üreticimizin bütün fındığı ilan edilen fiyattan TMO tarafından alınacaktır. Fındık fiyatını aşağı çekmek isteyenler piyasada 8 TL’den almaya çalışıyor. Bunlara imkan vermeyeceğiz TMO açıklanan fiyattan bütün fındığı alacaktır. Hiç bir üretici geri çevrilmeyecektir” dedi.



“Terörle mücadeleye rağmen gelişip kalkınmamız devam ediyor”


Terörle mücadeleye rağmen kalkınma ve gelişmişliğin devam ettiğini kaydeden Bakan Canikli, “Dünyanın en kanlı terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Sınır ötesi operasyonlara gidiyoruz. Güvenlikte kaynak hesabı yapamazsınız. Bütün bu harcamalara rağmen üreticilerimize destek devam ediyor. Biz terörle mücadele ediyoruz diye diğer konulara kaynak ayıramayız şeklinde bir açıklamamız olamaz. Bu nedenle hem mücadelemizi yapıyoruz hem de yatırımlarımızdan hız kesmiyoruz. Büyüme hızımız devam ediyor. Kalkınma ve gelişmişlik devam ediyor hem de terörle mücadele devam ediyor. Ancak dost ve dost bildiklerimiz bize ambargo uyguluyor. Bu ülkeler arasında ABD’de var, Almanya’da var. Ülkemizin savunmasında ihtiyacımız olan konularda örtülü ambargo uygulanıyor. Bunun üzerine kendi silah sistemlerimizi üretmek zorunda olduğumuzu gördük. Oralara da kaynak aktarıyoruz. Bu yerli silah üretimlerimizden biri de silahlı İnsansız hava aracıdır. Hem tespit ediyor hem de imha ediyor. Bunu bile sabote dip sulandırmaya çalışanlar var. Terör örgütünün sözcülüğünü yapanlar var. Ancak bütün bunlara rağmen ne yaparlarsa yapsınlar bu millet bu toprakları savunmak için ne gerekiyorsa yapacaktır” dedi.


Bütün terör örgütlerinin topyekün saldırmalarına rağmen Türkiye’nin istikrarının bozulmadığına dikkat çeken Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ise, “Lisanslı depoculuk Türk tarımında çığır açacak bir projedir. Lisanslı depoculuk emanete vermek yerine buraya verdiğin fındık karşılığında aldığın ürün senetlerini teminat göstererek her yerde geçerli olacaktır. Hem ülkemiz hem üreticimiz için önemlidir. Bu son dönemde ne kadar terör örgütü varsa ülkemize saldırmaya başladı. Eğer bu durumlar bir başka ülkenin başına gelseydi o ülke ayakta kalamazdı. Ama bizim ülkemiz dimdik ayakta yeter ki biz istikrarımıza sahip çıkalım bizi kimse yıkamaz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Hürmetçi Sazlığı, Türkiye’nin gözde turizm mekanı olacak Kayseri’nin güney batısında bulunan ulusal öneme sahip sulak alan, sazlıklar ve ıslak çayırlar gibi zengin ekosistemleri barındıran Hürmetçi Sazlığı’nın turizme kazandırılması için çalıştay düzenlendi. Orta Anadolu (ORAN) Kalkınma Ajansı tarafından 2023 Yılı Kırsal Kalkınma ve Turizm Teknik Destek Programı kapsamında başlatılan ve Hacılar Kaymakamlığı tarafından yürütülen proje, Kapadokya Üniversitesi’nin de eylem planı ile danışmanlık desteği verdiği "Hürmetçi Sazlığını Turizme Kazandırma Eylem Planı" projesi çalıştay toplantısı gerçekleştirildi. Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu’nun başkanlığını yaptığı toplantıya, Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, Orta Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri İbrahim Ethem Şahin, Kapadokya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bilgehan Gülcan ile çeşitli kurum ve kuruluşlardan yetkililer katıldı. Toplantıda konuşan Kapadokya Üniversitesi Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Bilgehan Gülcan, “Türkiye turizmde başarılı bir performans sergiliyor. 2022 yılında turizmde dünya üçüncüsü olduk. 2024 yılında 60 milyar dolar ve 60 milyon turist hedefimiz var. 2028 yılı hedefimiz ise 100 milyar dolarlık turizm geliri elde etmektir. Bu kapsamda ulusal vizyonumuzu Hürmetçi Sazlığı’na da yansıtmayı hedefliyoruz. Hürmetçi Sazlığı’nı turizme açmak adına 81 vilayette 81 destinasyon yapma projesinde Kayseri’de Hürmetçi Sazlığı’nı da önemli bir başlık yapmak için çalışma yürütüyoruz” dedi.
Mersin Mersin’de çamkese böceğine karşı biyolojik mücadeleye başlandı Mersin’de orman varlıklarına zarar veren çamkese böceği ile biyolojik mücadele çalışmalarına başlandığı bildirildi. Mersin Orman Bölge Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, ormanlara zarar veren çamkese böceği ile başlatılan biyolojik mücadele çalışmaları devam ediyor. Mücadelede özellikle çevre dostu, çevreye zarar vermeyen, ekolojik dengeyi bozmayan mücadele yöntemleri tercih ediliyor. Bu kapsama, 2011 yılından itibaren Mersin Orman Bölge Müdürlüğü’nde kimyasal mücadele yapılmıyor. Zararlı bir böcek olan çamkese böcekleri, çam ağaçlarının ibrelerini yiyerek zarar verirken, artım kayıplarına neden oluyor. Çamkese böceğine karşı iki farklı biyolojik mücadele yöntemi uygulanıyor. İlki orman işletme müdürlüklerinde çamkese böceği paraziti ’phryx caudata’yı tekrar ormanlara kavuşturmak için yapılan tel kafes yöntemi, diğeri ise yırtıcı böcek ’calasoma sycophanta’ larvası salımı. Bu çerçevede, araziden toplanan yaklaşık 2 bin 700 çamkese böceği yırtıcısı ’calosoma sycophanta’ ergini, Davultepe üretim laboratuvarına getirilerek mart ayı başı itibariyle üretime başlandı. Orman Zararlılarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü kontrolünde Mersin Orman İşletme Müdürlüğü Davultepe İşletme Şefliğince 27 bin olarak planlanan ’calosoma’ ergin larvaları, çamkese böceği zararı görülen bölgenin ormanlık alanlarına salınımı, nisan ayı itibariyle başladı. Yine bu yıl 9 orman işletme müdürlüğü görev alanında bulunan ormanlarda zarar yapan çamkese böceğine karşı salınım yapılmasına başlandı. Bugüne kadar Anamur, Bozyazı, Erdemli, Gülnar, Mut ve Silifke orman işletme müdürlüklerinde, bin hektarlık alana 24 bin böcek salınırken, ilerleyen süreçte Çamlıyayla, Mersin ve Tarsus Orman işletme müdürlüklerine de salımlar gerçekleştirilerek, sene sonuna kadar bin 600 hektarlık alana salınmış olacak.
Konya KSO’nun 50. yılında, Konya sanayisinin geleceği konuşuldu Konya Sanayi Odası’nın (KSO) Nisan ayı meclis toplantısında, odanın kuruluşunun 50. yılı kutlandı. Meclis toplantısında konuşan KSO Başkanı Mustafa Büyükeğen, Konya olarak gelecek dönemde Marmara Bölgesi’ndeki yüksek katma değer içeren stratejik yatırımlara talip olduklarını vurgularken, meclis toplantısına konuk olan TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak da, “Konya, İstanbul’dan kayacak yatırımlar için ideal bir aday” dedi. 25 Nisan 1974 yılında kurulan Konya Sanayi Odası’nın Nisan Ayı Meclis Toplantısı, odanın kuruluşunun 50. yılına özel olarak gerçekleştirildi. Toplantıda, Konya Sanayi Odası Başkanı Mustafa Büyükeğen, Meclis Başkanı Memiş Kütükcü, meclis ve meslek komitesi üyelerinin katılımı ile 50. yıl pastası kesildi. Meclis toplantısında konuşan Konya Sanayi Odası Bakanı Mustafa Büyükeğen, 50 yıl önce, 8 meslek komitesi ve 165 sanayici ile kurulan KSO’nun, bugün 24 meslek komitesinde 2 bin 345 üye sayısına ulaştığını vurguladı. Konya Sanayi Odası’nın sanayicilere kurumsal hizmet üretme kapasitesinin ve üye yapısının her geçen gün gelişmeye devam ettiğini belirten Büyükeğen, “Sektörlerimiz ile ilgili yaptığımız çalışmalar, bölgemizin AR-GE inovasyon kapasitesini artırmaya odaklanan Innopark Teknoloji Geliştirme Bölgemiz, Enerji Verimliliği Etüt Merkezimiz, Ahitürk Mesleki Yeterlilik Belgelendirme Merkezimiz, kümelenme faaliyetlerimiz ve diğer projelerimiz ile şehrimizin ve ülkemizin kalkınmasına destek veriyoruz. Bu çalışmalarımızın hepsi birbirinden kıymetli. Bu projelere emek veren tüm sanayicilerimize teşekkür ediyorum. İnşallah 50. yılımızı tüm üyelerimizin katılımı ile düzenleyeceğimiz bir Konya Sanayi Gecesi ile de kutlayacağız” şeklinde konuştu. Başkan Büyükeğen, Konya Sanayi Odası’nın kuruluşundan bu yana hizmet eden meslek komitesi ve meclis üyelerine, meclis başkanlarına, yönetim kurulu başkanlarına, üyelerine ve profesyonel çalışanlara teşekkür ederken, ahirete irtihal edenlere de Allah’tan rahmet diledi. Konya, Marmara Bölgesi’ndeki yüksek katma değerli yatırımlara talip Konuşmasında, Konya’nın yeni dönemde Marmara bölgesindeki yüksek katma değer içeren stratejik yatırımlara talip olduğunu vurgulayan Başkan Büyükeğen, şöyle devam etti: “Ülkemizde olası İstanbul merkezli Marmara Depremi, büyük can kayıplarına sebep olacağı gibi, ülkemizin ekonomi güvenliğini de tehdit edecek bir boyuta ulaşma potansiyeline sahip. Biz Konya Sanayi Odası olarak her zaman, bu riskin dağıtılması gerektiğini savunarak, Konya’nın Marmara Bölgesi’ne alternatif bir sanayi şehri olduğunu ifade ettik ve büyük ölçekli, özellikle de yüksek katma değer içeren stratejik yatırımlara talip olduk. TEPAV ile yaptığımız ‘Konya İçin Yeni Bir Kalkınma Stratejisi’ başlıklı çalışmamız, bu iddiamıza ışık tutacak. Bu çalışma sadece avantajlarımızı ve güçlü kaslarımızı değil, aynı zamanda geliştirmemiz gereken alanları da içeriyor.” Konya, İstanbul’dan kayacak yatırımlar için ideal bir aday Meclis toplantısına konuk olan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Direktörü Prof. Dr. Güven Sak da, “21 Yüzyılda Türkiye ve Konya’nın Fırsatları” başlıklı bir sunum yaparak, önümüzdeki dönemin fırsatlarını değerlendirdi. Orta ve yüksek beceri gerektiren sektörlerin Konya’nın ihracatındaki payının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunun altını çizen Sak, Konya’nın İstanbul’dan kayacak yatırımlar için ideal bir aday olduğunu ifade etti. Sak, “Konya, 219 rekabetçi sektörle Türkiye’nin en fazla rekabetçi sektöre sahip 8. ili. 83 rekabetçi imalat sektörüyle de Türkiye’de 6. sırada. Bölge son 30 yıldır önemli gelişme kaydetti. Ayrıca Konya, katma değeri yüksek bir ihracat sepetine sahip. Makine sektörü ve motorlu kara taşıtı ihracatı Konya’nın toplam ihracatının neredeyse yarısını oluşturuyor. Dolayısıyla Konya ve Konya-Ankara bölgesi İstanbul’dan kayacak yatırımlar için ideal adaylar” dedi. Sunumunda yeni dönemde Konya’nın ve Orta Anadolu Bölgesi’nin yeni sanayi bölgesi olma kabiliyeti olduğunu vurgulayan Sak, şunları ifade etti: “İstanbul’daki şirketler yer arayış sürecine girdi. Konya ile birlikte Ankara’ya bakınca, İstanbul’la benzerlikler dikkat çekiyor. Konya’nın katma değeri yüksek ihracat sepetine sahip olması, Konya’nın avantajını gösteriyor.” Sunumunda yeşil dönüşüm sürecine de değinen Sak, Türkiye’nin sürecin dışında kalma şansı olmadığını sözlerine ekledi.