GENEL - 17 Eylül 2017 Pazar 09:13

“Milas’ta en büyük 5.9 deprem olur”

A
A
A
“Milas’ta en büyük 5.9 deprem olur”

Türkiye’nin deprem haritasını hazırlayan 3 uzmandan birisi olan Türkiye Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof.

Türkiye’nin deprem haritasını hazırlayan 3 uzmandan birisi olan Türkiye Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ali Koçyiğit, Milas’ta deprem konulu seminer verdi. Prof. Dr. Koçyiğit, Milas’taki deprem gerçeğine dikkat çekerek birtakım açıklamalarda bulundu. Koçyiğit, Milas’taki fayların en çok 5.9 büyüklüğünde deprem üretebileceğini söyledi.


Ortadoğu Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümünden emekli ve Türkiye’nin önde gelen deprem uzmanlarından olan Prof. Dr. Ali Koçyiğit, Milas Ticaret ve Sanayi Odası’nın davetiyle Milas’a geldi.


Prof. Dr. Koçyiğit; MİTSO Toplantı Salonu’nda dün gerçekleştirilen konferansta, Milas’taki deprem gerçeğine dikkat çekti.


21 Temmuz gecesi Gökova Körfezi açıklarında meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki depremin ardından Koçyiğit, oluşturduğu deprem haritasını yaptığı sunumla paylaştı.


Koçyiğit’in konferansına; Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Milas Garnizon Komutanı Albay Cenk Erataç, Milas Cumhuriyet Başsavcısı Bilal Gümüş, Yarbay Emel Demiryakan, Milas Mal Müdürü Güliz Akat, eski Muğla milletvekillerinden Fevzi Topuz ve İrfettin Akar, Milas Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Reşit Özer, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.


Konferans öncesinde, saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu.


İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Milas Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Reşit Özer, konferansın açılış konuşmasını gerçekleştirdi.


Özer’in konuşmasının ardından Prof. Dr. Ali Koçyiğit, kürsüye geldi.


“BAZI DEPREMLER ARTÇI DEĞİL”


Koçyiğit, fay oluşumlarını ve çeşitlerini yaptığı konferansla dinleyicilere aktardı. 21 Temmuz gecesi gerçekleşen depreme atıfta bulunan Koçyiğit, “21 Temmuz gecesi Bodrum ve Kos Adası açıklarında deprem meydana geldi. 6.5 büyüklüğündeki deprem, herkes tarafından şiddetli hissedildi. Bu yörede daha önce deprem incelemelerinde bulunmuştum. Biz teorik olarak depremden önce, 6.8 olarak hesaplamıştık. Ana depremden sonra oluşan depremlerin bazıları artçı değildir. Ana depremin kaynağı ve ana deprem, kendisine en yakın olan fayları aktif hale getirdi ve bu faylar deprem üretti. Bunlar orta ölçekli depremlerdi. Oluşan ana deprem sonrasında enerji kuzeydoğu yönünde, karaya göç etti.” dedi.


Bodrum bölgesinde bilinen ve kayda geçmiş olan en eski depremin 1493 yılında Bodrum’un batısında, deniz içinde meydana geldiğini, 1869 yılında da yine büyük bir depremin Ören - Ula depremi olduğunu ve depremin de önce denizde başladığını ve daha sonra Ula’ya doğru ilerleyen 6 büyüklüğünde bir deprem olduğunu anlattı. Bölgede yine büyük bir depremin 1941 yılında meydana geldiğini ve o günden bu yana bu fay hattı üzerinde çok büyük bir enerji birikiminin olmasının mümkün olmadığını, büyük enerji birikimi için en azından 500 veya 600 yıl geçmesi gerektiğini ifade etti. 7 büyüklüğündeki depremlerin "büyük" depremler olduğunu açıkladı.


“SAĞLAM ZEMİNDE OTURUN”


21 Temmuz’da Bodrum - İstanköy Adası arasında, kıyıdan 16 km. açıkta meydana gelen depremin denizde olması nedeniyle çok büyük yıkıma neden olmadığını, daha yumuşak bir zemine sahip olan İstanköy Adası’nda daha çok hasar verdiğini, buna karışlık en azından üçte ikisi sağlam zemine oturmakta olan Bodrum’da hasara yol açmadığını anlatan Prof. Dr. Ali Koçyiğit "Eğer bu depremin merkezi deniz değil de Bodrum’da, karada olsaydı hasar çok büyük olurdu. Bodrum’da evlerin iki katlı olması nedeniyle hasar veya tehlike olmadığı söyleniyor. Bu doğru değil. Bina hasarının kat yüksekliği ile değil, binanın oturduğu zeminin sağlamlığı ile ilgisi vardır. Deprem merkezine yakın yerlerde genellikle az katlı, uzak yerlerde ise çok katlı binalar daha çok zarar görür. Bu bir fizik kuralıdır" dedi.


Koçyiğit, “Fakat depremler 26 Temmuz’dan sonra doğuya ve kuzeye doğru göç etti. Bir fay üzerinde birikmiş olan enerji, eğer bir deprem üretecek kadar birikmemiş ise yakındaki bir başka faya akabilir. Bu nedenle 8 Ağustos’ta Bodrum’un doğusundaki Pınarlıbelen’de deprem oldu. Fakat o gün, asıl deprem Bodrum’un Yalıçiftlik bölgesinde oldu. Pınarlıbelen diye açıklanan fakat asıl Yalıçiftlik’te olan deprem 5.2 veya 5.3 büyüklüğünde bir depremdir. O depremde zeminde sıvılaşma da yaşandı. Yani gevşek zemin sarsıntı ile birlikte dip suyunu içine alarak sıvılaşır. Üzerindeki binalar da sıvılaşan zemine gömülür. Bu nedenle gevşek zemin depremlerde çok tehlikelidir.” diye kaydetti.


Depremlere karşı bina güvenliği için "Bir kere binanız fayın üzerinde olmayacak, ikincisi sağlam zemine oturacak. Buna rağmen eğer deprem uzun sürerse bina ne kadar sağlam olursa olsun, uzun süre sallandığında mutlaka hasar görür" diyen Prof. Dr. Ali Koçyiğit depremin hızının saniyede 7 km.’yi bulduğunu ifade etti.


“ÖREN’DE YAPILAŞMA DURMALI”


Mumcular ve Yalıçiftlik faylarından, Ören faylarına doğru enerji kaymasının da çok tehlikeli sonuçlara yol açabileceğini belirten Prof. Ali Koçyiğit: “Ören, Kocaçay’ın taşıdığı alüvyonlarla oluşmuş bir ova. Burada 60 metre kadar bir alüvyon birikimi var. Çok gevşek bir zemin. Üstelik iki fay hattı da burada kesişiyor. Yakında başka faylar da var. Bu nedenle çok tehlikeli bir yer. Ören’de yeni yapılaşmalara izin verilmemelidir. Ören’in kurulduğu yer, 6.5 şiddetinde deprem üretebilecek fayların üstündedir. Burası aktif fay ve zayıf zeminin üzerindedir. Bu nedenle bu bölgede, yapılaşma için önlem alınmalıdır. Yapı yapmak isterseniz de 200 metrelik sedimenti geçip, binayı sağlam kayaya bağlamalısınız. Ören’de yapılaşma, sağlam kaya üzerinde yapılmalı. Sağlıklı bir yapılaşmanın ömrü 50 ila 100 yıl arasında değişiyor. Bina, 50-100 yıl arasında yıkılacaktır. Buradaki binaları, başka yere taşımak mümkün değildir. Ama yapılaşmayı durdurursak, kendi kendisini bitirecek ve Ören kurtulmuş olacaktır. İmarı sağlam yere açılması lazım. Buranın şu anda kaldırılması mümkün değildir, kamulaştırılamaz zaten.” diye kaydetti.


“MİLAS’TA EN ÇOK 5.9 DEPREM OLUR”


Milas’ın yerleşim alanını inceleyen Koçyiğit, “Milas’ın yerleşim alanının bir kısmı kaya, bir kısmı ise zayıf birimin üzerindedir. 1970’li yıllarda eski Milas’ta inceleme yaptım. O zamanlar bu kadar çok bina yoktu. Milas fayını anlatacak olursak; yaklaşık 5 km uzunluktadır. Milas fayı, ovanın altına doğru normal fay çeşididir. Bu 5 km uzunluğundaki fayın yaratacağı en büyük deprem, 5.9 veya 5.8 büyüklüğündedir. En büyük deprem bu kadardır. Doğuda bulunan 9 km’lik Menteş fayının yaratacağı deprem büyüklüğü ise 6.2’dir.” şeklinde konuştu.


Koçyiğit; depremin farkındalığı için örgün dönemlerde yani ilkokul, ortaokul ve lisede öğrencilere afetlerle ilgili eğitim verilmesi gerektiğinden bahsederek, konferansını tamamladı.


Koçyiğit, sunumun ardından sorulan sorulara yanıt verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.