GENEL - 13 Ocak 2018 Cumartesi 17:27

Feyzioğlu’ndan Afrin operasyonu hakkında açıklama

A
A
A
Feyzioğlu’ndan Afrin operasyonu hakkında açıklama

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehlikeye girmesi Avrupa’nın tehlikeye girmesidir" dedi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehlikeye girmesi Avrupa’nın tehlikeye girmesidir" dedi.


Çorum Barosu’nun kuruluş yıldönümü nedeniyle kente gelen TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, baroyu ziyaret etti. Feyzioğlu, burada bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrine operasyon sinyali verdiği açıklamaları değerlendirdi.


Feyzioğlu, Türkiye’nin şuanda güney sınırlarının hemen ötesinde emperyal güçlerin desteğiyle Suriye’den, Irak’tan bölünmüş parçalarla oluşturulmak istenen iki adet devletimsi ile uğraştığını söyledi.


Bunlardan en güncelinin Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın PYD’si eliyle kurdurulmak istenen “devletimsi” yapının olduğunu hatırlatan Feyzioğlu, "Sözde kantonların birleştirilmesi girişimine karşı da Türkiye’de gerçekten çok önemli stratejik önemi çok yüksek bir müdahalede bulunuyor. Kama gibi o bölgelerin birbiriyle birleşmesini önlüyor. Türkiye’nin şuanda dünyanın emperyal güçleriyle sürtüşmenin arkasında bu var. Bu da bu devletimsi hale gelmeye çalışanların iyi niyetini göremiyoruz. Neden göremiyoruz öncelikle hiç kimse bizim aklımızla alay etmesin. PKK’da Suriye’deki PYD’de Kongragel adlı üst yapının alt birimleridir. Kendi tüzüklerine baktığınızda görürsünüz. ABD’lilerin de bize dönüp sizinki PKK buda YPD’ye diyerek kendilerinin çok iyi bildikleri belgeleri bizim bilmediğimizi sanmasınlar. Biz de en az onlar kadar ne olup bittiğini biliyoruz. PYD bugünkü yapısıyla PKK’nın yan örgütüdür. Bugünkü yapısıyla devam ettiği sürece Suriye’nin kuzeyinde aslında kurulmak istenen bir PKK devletidir. O PKK devletine PYD’ye veriyorum diye ABD ağır silahlar vermiştir. Son gelen bilgilere göre PYD’nin ağırlığını omurgasını oluşturacağı 50 veya 60 bin kişiden oluşan sınır muhafızları veya ordusu oluşturulmaktadır. Bu bizim bildiğimiz düzenli ordudur. Suriye’nin kuzeyinde ABD eliyle PKK’ya bir düzenli ordu kurdurulmak isteniyor” diye konuştu.



"Türkiye gibi istikrarlı bir ülkeyi kaosun içerisine sokacak tüm senaryoları ABD’nin ve Rusya’nın çöpe atması gerekmektedir"


Herkesin eğri oturup doğru konuşması gerektiğini anlatan Feyzioğlu, "Türkiye’nin özeleştiri yapması lazım. Buraya nasıl geldik diye. O özeleştiri de ’Ben Şam’da Cuma namazı kılmak gibi bir fanteziye girmeseydim, Esad’ın insan haklarına saygılı bir yönetici olmasının Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyarak sağlasaydım çok daha iyi olmazmıydıyı’ bir kere görmesi lazım. Onu bir kenara koymak lazım. Türkiye’nin başka bir ülkenin bir karış toprağında gözü olmadığını ifade etmesi lazım. ’Suriye bizim Misak-ı Milli sınırlarımız içerisindedir istersek alırız’ gibi laflarla sadece iç politikada cumhurbaşkanlığı seçimine yatırım yaparsınız dış politikaya zarar verirsiniz. Hamasi laflar dış politikamızı çok zora sokuyor. Öte yandan da ABD’ye ve Rusya’ya siz burada PKK’yı silahlandırarak kısa vadede bir şey yapmaya çalışıyorsunuz ama çok daha uzun sürecek iç savaşın kargaşanın temellerini atıyorsunuz. Türkiye’yi görmezden gelen, Türkiye’nin üstün menfaatlerini görmezden gelerek ülkeyi karşınıza alarak, aşağıda Türkiye’nin bölünmesine çanak tutacak bir oluşumu gerçekleştirmeniz sizin menfaatinize de değil, bizim de menfaatimize de değil yaptırtmayız diyeceksiniz. ABD ve Rusya Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik tehditlerin kendi menfaatlerine olmadığını anlamak zorundadır. Ama bugün bunu ne ABD, ne Rusya anlamış durumdadır. Rusya eğer Türkiye’nin toprak bütünlüğünü gerçekten önemsiyor olsaydı PYD’ye Moskova’da ofis açtırmazdı. ABD Türkiye’nin toprak bütünlüğünü gerçekten düşünmüş olsaydı YPG’ye, PYD’ye silah yardımı yapmazdı. Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehlikeye girmesi Avrupa’nın tehlikeye girmesidir. Şuanda İran’la İsrail, İran’la Suudi Arabistan birbirlerine füze atacak noktaya gelmişken Türkiye gibi istikrarlı bir ülkeyi kaosun içerisine sokacak tüm senaryoları ABD’nin ve Rusya’nın çöpe atması gerekmektedir. 2003-2006 yıllarında kendi yayın organlarında yayınladıkları Türkiye’nin de bir bölümünün alınarak yeni bir devletin parçası yapılmasını öngören o senaryoları derhal çöpe atmaları gerekiyor" şeklinde konuştu.



"O fantezi gibi senaryoları biz başlarına geçiririz"


Türkiye’nin milli birliğinin, toprak bütünlüğünün korunması sadece Türkiye’nin ve Türk milletinin değil ABD’nin, Avrupa’nın ve tüm dünyanın menfaatine olduğuna dikkat çeken Feyzioğlu, "Bunu anlamaları lazım. Masa başında oturan bir takım hayatın gerçeklerinden kopuk, bölgenin kültüründen, tarihinden kopuk, müktesebattan yoksun bir takım adamlar oturuyorlar fantezi gibi senaryo yazıyorlar. O fantezi gibi senaryoları biz başlarına geçiririz. Ama herkeste ciddi sıkıntılar çeker. Bunu Türkiye’nin kararlılıkla söylemesi lazım. Ey diye başlayan hamasi cümlelerle değil, akıllı ve ilkeli bir dış politika ile buradan da cumhurbaşkanımızın henüz yeterli bilgi sahibi olmadığını görmekten duyduğum üzüntüyü dile getiririm. Cumhurbaşkanı önceki gün döndü. Ey diye başlayan cümlesinde biz çömez cumhuriyet değiliz dedi. Çömez cumhuriyet dediği Mustafa Kemal Atatürk’ün yönettiği cumhuriyetin başardıklarını öğrenci ve kurban olsun o çömez dediği cumhuriyete. Henüz 10. yılını doldurmamışken Türkiye Cumhuriyeti Mısır’ın, Irıak’ın, Suriye’nin, Suudi Arabistan’ın ve Kuzey Afrika’nın kanaat önderidir. Tek bir toprak talebinin olmadığını bilen bu devletler doğruyu yapabilmek adına Türkiye’nin ve Atatürk’ün gözünün içine bakıyordu. Almanya, Fransa, ABD ve ingiltere’de Türkiye’yi Avrupa’nın bir parçası ama Orta Doğu’da da sözü en çok dinlenen devlet olarak görmüşlerdi. O sebeple cumhuriyetin ilk yıllarında bir çömez değil dev ideallerin üzerinde yükselen gururlu, başarılı, üreten, ilkeli bir cumhuriyetti. Bizi bugün buraya getiren ’Yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesini bilmemektir. Koskoca bir 19. yüzyılda Arap milletinin yaşadığı milliyetçiliği bilmemektir. Birinci dünya savaşı ile ilgili zerre kadar fikir sahibi olmamaktır. Osmanlı tarihini de Topkapı Sarayı’nın Harem dizilerinden ibaret sanmaktır. Bu bilgisizliği gidermeleri hayati önemdedir. Çok zor bir döneme giriyoruz. Türkiye bölgesinde 3. Dünya Savaşının kıvılcımının başlayacağı bir ülke. İsrail üç gün önce Suriye’de belli üsleri füze bombardımanına tuttu. İsrail ile İran arasında sıcak çatışma Suriye topraklarında başladı. Şuanda İsrail ile Suudi Arabistan müttefik Müslüman dünyasının iki ülkesi Suriye, Yemen’de Lübnan’da savaşıyor. Bu ilişkileri o zaman müktesebat yoksunlarının Müslüman, Müslüman olmayan, yada Şii-Sünni ekseninden çıkartıp bölgenin gerçeklerini dünyanın gerçekleriyle okuyan bir yönetime ihtiyaç var. Doğru düzgün yardım almaları lazım. Sürekli aldatıldık, yanlış demeleri budur. Uluslar arası hukuk bilmeleri lazım. İçeride ortak aklı oluşturmaları lazım. Ortak aklı oluşturmak için tarafsız, bağımsız ifade özgürlüğünü güvence altına alıp layık olanın, layık olduğu yere gelmesini sağlayan bir bağımsız, tarafsız güvenilir, yargı inşa etmek zorundayız. Bu bizim asli görevimizdir. Yargı güvenilmez olmazsa bunların hiçbirisi olmaz" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.