GENEL - 27 Şubat 2018 Salı 11:52

Katrandan yaptığı inovatif sabunla, 81 il ve Kazakistan’a 18 lisanlı ürün veriyor

A
A
A
Katrandan yaptığı inovatif sabunla, 81 il ve Kazakistan’a 18 lisanlı ürün veriyor

Isparta’da Sağlık Bilimleri Branş Öğretmeni olarak görev yapan Süleyman Yeşilyurt, yaklaşık 6,5 yıl önce ‘Katranla Gelen Sağlık Projesi’yle ortaya çıkan inovatif (yenileşimci) sabunla, dünya markası olma yolunda ilerliyor.

Isparta’da Sağlık Bilimleri Branş Öğretmeni olarak görev yapan Süleyman Yeşilyurt, yaklaşık 6,5 yıl önce ‘Katranla Gelen Sağlık Projesi’yle ortaya çıkan inovatif (yenileşimci) sabunla, dünya markası olma yolunda ilerliyor. İlk etapta sabunda kimyasal kullanımının önüne geçilmesi adına başlanan Katranla Gelen Sağlık Projesi’nin Koordinatörlüğünü yürüten Sağlık Bilimleri branş öğretmeni Süleyman Yeşilyurt, 81 il ile Kazakistan’a verdiği 18 lisanslı ürünle çığır açtı.


Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Göller Bölgesi Teknokenti’nde Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarının ardından sağlıklı sonuç alınan ürünlerin üretimine başlanan proje kapsamında, özellikle rakiplerine göre kimyasal içermeyen kozmetik ve sabun alanında inovasyon konusunda farkındalık oluşturulması amaçlanıyor.



"İnovatif bir ürün ortaya koyabilmek için yola çıktık"


Katranla Gelen Sağlık Projesi kapsamındaki Ar-Ge çalışmalarına başladıktan sonra gelinen süreci anlatan Proje Koordinatörü Süleyman Yeşilyurt, "Yaklaşık 6,5 yıl önce bir fikirle başladı. Katranın bilinen bariz 3 özelliği mevcut. Antiparaziter, antiseptik, antibakteriyel özellikleri. Bu özellikleri sağlık alanında olduğumuz için cilt problemlerine iyi gelebilen bir forma getirmek düşüncesiyle ortaya çıktık. 3,5 yıllık bir Ar-Ge sürecimiz vardı. Daha sonra Ar-Ge’nin tamamlanmasıyla Süleyman Demirel Üniversitesi Göller Bölgesi Teknokentinde firmamızı kurduk. Başlangıçtan itibaren inovasyon bizim için önemliydi. 21’inci yüzyılın en önemli kelime ve kavramlarından bir tanesi bu. Biz de inovatif bir ürün ortaya koyabilmek için yola çıktık. Sabun, bilindiği üzere temizlenmek, arınmak ve arındırmak için kullanılan bir malzeme. Bunu aynı zamanda cilt problemlerine iyi gelebilen bir ürün haline getirmek üzere yola çıktık ve 2014 yılında faaliyetlerimize başladık" dedi.



"3,5 yıllık Ar-Ge sonunda, katranı doğru bir forma getirdik"


Katranın genel özellikleriyle ilgili bilgiler vererek, kullanım alanlarından bahseden Süleyman Yeşilyurt, "Katran, çam ağacının özütü, bu familyadan olan bir ürün. Katran, son 5 bin yıldır kullanılan ama son 100 yıldır unutulmaya yüz tutan bir ürün. Bugün Anadolu’nun birçok köyünde insanlarımız hala bunu kullanmakta fakat doğru bir forma getirmek büyük önem arz ediyor. Çünkü, katran aynı zamanda toksik bir madde. Biz, yaptığımız 3,5 yıllık Ar-Ge sonunda, katranı doğru bir forma getirmek ve diğer bitki formlarıyla beslemeyi amaçladık. Çünkü, dermotoloji denilen grupta, bütün cilt rahatsızlıklarında; insanların temizlenmek, arınmak ve arındırmak için kullandığı sabunun, aynı zamanda cilt problemlerine iyi gelen bir malzeme olduğunu insanlara kanıtlamak için çalıştık" diye konuştu.



"Şu anda 18 lisanslı ürünümüz var"


"Alt yapımız, çalıştığımız birçok laboratuvar ile çalışarak gelişti" diyen Yeşilyurt "Helal belgemiz var, ISO belgemiz ve uluslararası sonuçlarımız ve belgelerimiz mevcut. Yaklaşık 6,5 yıllık Ar-Ge çalışmalarımız sonunda, 4 yıldan bu yana artık tüketicimiz bu ürüne kolayca ulaşabiliyor. Bizim başında iddia ettiğimiz ve inovatif diye ortaya koyduğumuz maksadımız ortaya çıkmış oldu. Biz öncelikle katran sabunu ürettik ve daha sonra çalıştığımız 60’a yakın akademisyen arkadaşımızla birlikte çalışıyor ve bir Ar-Ge merkeziyiz aynı zamanda. Sahadan aldığımız dönüşler çerçevesinde, özellikle kozmetik alanı için kadınların güzelliği ve leke problemleri için bir sabun üretildi. Daha sonra farklı bir proje kapsamında katranın ozonlanmış halini ürettik ve katran kremi yaptık. Şampuan ve saç kremi gibi piyasadan bize gelen dönütler çerçevesinde şu an 18 lisanslı ürünümüz mevcut" ifadelerini kaydetti.



"Ürünlerde kimyasal madde kullanılmaması ilkesiyle çalışıyoruz"


Proje kapsamında belirledikleri ilkeler ışığında hareket ettiklerini dile getiren Yeşilyurt, "İlkelerimiz başında, ürünlerimizde kimyasal maddeler kullanmamak geliyordu. Bugün de gerek kimyasal ve mikrobiyolojik sonuçlar ile akreditasyonu olan uluslararası laboratuvarlardan alınmış sonuçlar elimizde, böylelikle ürünlerimizi güvenle insanlarımıza sunuyoruz. Şu an akreditasyonu 110 ülkede geçen bir laboratuvarla çalışıyoruz ve sonuçlarımızı oradan alıyoruz. Mutat zamanlarda bu tahlillerimizi yaptırıyoruz" şeklinde konuştu.



KOSGEB 2016 İnovatif Girişimci Ödülleri’nde finalist oldular


Katranın faydalarının saymakla bitmeyeceğini kaydeden Yeşilyurt, "Bugün katranın faydalarına baktığınızda, tüm deri hastalıkları diye geçer. Şöyle ki; kepek problemlerinden tutun, saç dökülmesi, sedef, egzama, kaşıntı, mantar gibi konularda kullanıldığı için bizim amacımız da böyle inovatif bir ürün elde etmekti. 2016 yılı KOSGEB 5’inci İnovatif Girişimci Ödülleri’nde finalistiz. Şu ana kadar kozmetik-sabun anlamında katılan ve finale kalan tek firmayız. Önümüzdeki günlerde bir ödül töreni olacak ve inşallah biz de o ödül töreninde yer alacağız" ifadelerine yer verdi.



"Sadece bir proje olarak yola çıktık, şimdi dünyaya açılmak istiyoruz"


Yeşilyurt, "Yola çıkarken ki amacımız, farkındalık oluşturmaktı ve sadece bir projeydi. Bütün çalışmalarımız, bu kapsamda aldığımız dönüşler bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. İnsanların, özellikle 21’inci yüzyılda kimyasallardan uzak bir ürün kullanması bizim için çok elzem, bu konuda hassasiyet gösteriyoruz. Bugüne kadar birçok noktaya ulaşıldı. 81 ile ulaşıldı. Kazakistan’a ihracat yapıldı. İhracat yapan bir firmayız. Uzak Doğu başta olmak üzere, tüm Avrupa ülkeleriyle görüşüyoruz. Öncelikle Isparta’dan yola çıkarak bütün Türkiye’ye ulaştık. Amacımız önce Türkiye’de bir marka olmak ve daha sonra tüm dünyaya açılarak farkındalıklarımızı insanlarla buluşturmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.