KÜLTÜR SANAT - 10 Haziran 2018 Pazar 13:31

Ergani’de 10 bin yıllık tarihe yolculuk

A
A
A
Ergani’de 10 bin yıllık tarihe yolculuk

Buğday ve mercimek gibi bitkilerin ekilmesi, koyun ve keçilerin evcilleştirilmesi gibi günümüz uygarlığının önemli bir basamağını oluşturan ve 10 bin yıllık bir geçmişe sahip Ergani ilçesindeki Çayönü ve Hilar Mağaraları ziyaretçilerini bekliyor.

Buğday ve mercimek gibi bitkilerin ekilmesi, koyun ve keçilerin evcilleştirilmesi gibi günümüz uygarlığının önemli bir basamağını oluşturan ve 10 bin yıllık bir geçmişe sahip Ergani ilçesindeki Çayönü ve Hilar Mağaraları ziyaretçilerini bekliyor.


Diyarbakır’ın Ergani ilçesi Sesverenpınar köyü sınırları içerisinde yer alan ve 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak tescillen Hilar Mağaraları ve yaklaşık 500 metre kuzeyindeki Çayönü tarihi dokusu ve günümüz uygarlığındaki yeri bakımından eşsiz bir değere sahip. Yapılan kazılarda M.Ö. 7500 ile 5500 yılları arasındaki döneme ait kalıntı ve buluntularla bölgede buğday, nohut, mercimek gibi bitkilerin ekilerek, koyun ve keçilerin de evcilleştirilerek avcılıktan yerleşik hayata geçildiği ortaya çıktı.



“Kargalar ölü insan eti ile beslenirdi”


10 bin yıllık bir geçmişe sahip bölgede araştırmalar yapan Erganili yazar Mustafa Üzülmez, kaynaklarda o dönem insanlarının öldükten sonra tepeye bırakıldığını ve kargalar tarafından etleri yendikten sonra kemiklerinin gömüldüğünün yazdığını belirterek, “Burada Bizanslılar, Romalılar, Ermeniler, Gürcüler ve Kürtler yaşamış. Mağaranın hemen sağında ve solunda küçük küçük mağaralara benzer yerler vardır. Onlar da zengin kimselerin mezarlarıdır. Bunlar yazılı kaynaklarda mevcuttur. Bu mezarların dışında diğer mezarlıklar da var. Kargalar ölünün etini yedikten sonra kemikleri toplanıp bir yere gömülüyormuş. Aynı zamanda ziynet eşyalarıyla beraber mezara gömüyorlarmış. Nasıl olsa öbür dünyada tekrar dirilip takılarını kullanır düşüncesi ile bunu yapıyorlarmış. Han mağarasının üzerinde konak kalıntısı da var. 4. Murat, Elazığ tarafından ipek yolun kullanarak buraya geliyor. Bu han mağarasının üstünde konaklıyor. Oradan Şam’a oradan da İran’a geçiyor” dedi.



“Geyik boynuzu ile hasat”


Yazar Üzülmez, Çayönü’nün mercimek, nohut, buğday gibi hububatın ilk ekilmeye başladığı yer olduğunu ve hasadın geyiklerin boynuzu ile yapıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:


“Bundan birkaç yıl önce burada siyez buğdayı bulundu. O kadar zaman nasıl sağlam kalmış. Şaşırdım. O buğdayın cinsi hiçbir yerde yok. O buğday hem sulu yerde yetişiyor hem de kuru yerde yetişiyor. 10 bin yıl önce insanlar buraya yerleşmiş. Odalar yapmışlar. Ev yapmışlar. Hububatı da burada evcilleştirmişler. Yabani hayvanları, koyun, keçi, inek ve hatta köpeğe kadar evcilleştirmeyi de burada yapmışlar. Yazılı kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla çift sürerken kara sabanı insanlarla sürüyorlarmış. Bir insan çekiyor diğeri sürüyormuş ve hasat zamanı geyiklerin o uzun boynuzlarına küçük küçük delikler açarak keskin çakmak taşları yerleştirmişler. Elleri incinmesin diye de kendir sarmışlar. Buğdayı, arpayı böyle biçmişler. Bu yapılan kazı kafi değil yarımdır. Daha kazılacak çok yer var. Ergani sadece Hilar değil. Turistleri çekmek için bu kazıların tamamının yapılması lazım.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Özgür Özel’e 9 yaşındaki adaşından sürpriz Manisa’nın Alaşehir ilçesinde vatandaşlarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kalabalığın içinde ulaşan 9 yaşındaki adaşı Özgür Sarı hayatının en mutlu gününü yaşadı. Doğum öncesi kan uyuşmazlığı tespit edilen ve Özgür Özel’in girişimleriyle kan değişimi sağlanan minik bebeği 9 yıl sonra karşısında adaşı olarak gören Özel, çocukla yakından ilgilendi. Manisa’nın Alaşehir ilçesi Şahyar Mahallesi’nde oturan 9 yaşındaki adaşı Özgür Sarı, kalabalığa rağmen, Özgür Özel’e ulaşıp ’hoş geldin’ demeyi başardı. Özgür Özel’in milletvekili olduğu dönem olan 31 Aralık 2015 yılında doğan Özgür Sarı, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde dünyaya geldi. Kan uyuşmazlığı nedeniyle, doğar doğmaz kanının değişmesi gereken ve 31 Aralık Yılbaşı tatili nedeniyle doktorların tatilde olabileceğini düşünen anne Raziye ve baba Serkan Sarı’nın, Özgür Özel’e ulaşıp yardım istemesiyle sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen ve Özgür adını verdikleri evlatları 9 yıl sonra kendisinin hayata bağlanmasına vesile olan adaşıyla buluşmanın mutluluğunu yaşadı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Alaşehir’e geleceğini duyan anne Raziye ve dede Osman Sarı, tüm kalabalığı delerek, Özgür Özel’e ulaşmayı başardı. Özgür Özel de adaşıyla yakından ilgilenerek sevdi. Anne Raziye Sarı, "Oğlum karnımdayken kan uyuşmazlığı tespit edildi. Çocuk doğar doğmaz kanının değişmesi gerekiyordu. Doğum 31 Aralı gününe denk geldi. 31 Aralık yılbaşı olduğu için doktor bulamayacağız diye korktuğumuz için eşim Serkan ve dedemiz Osman Sarı, Özgür Özel’e telefon ederek yardım istedi. Özgür Özel bize hemen hastaneye gitmemizi ve danışmanının yardımcı olacağını söylemiş. Bizde hemen yola çıktık. Doktorlar bizi kapıda karşıladı. Hemen hastaneye yatırdılar ve öğlen üzeri doğum oldu. Çocuğumun kanı değişti. Eğer kanı değişmeseydi, bu gün belki hayatta olmayacaktı. Biz telefonla konuştuktan sonra yolda giderken, çocuğumuzun adını ’eli bol, ikram’ anlamına gelen Kerem adını verecektik. Özgür Özel’in ilgisi ve yardımlarından dolayı, çocuğumun sağlıklı bir şekilde doğması üzerine adını Özgür koymaya karar verdik. Çocuğumuz sağlıklı doğdu, kanı değişti, hayata tutundu, bizde adını Özgür koyduk. Bu günde Özgür Özel’le buluşturduk." dedi. Özgür Sarı da adını aldığı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kavuştuğu ve konuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi.
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.