YEREL HABERLER - 02 Kasım 2013 Cumartesi 18:13

Eskişehir'de 'milli Merkez' Kurultayı

A
A
A
Eskişehir'de 'milli Merkez' Kurultayı

Milli Merkez oluşumunun Eskişehir İl Kurultayı'na katılmak üzere Eskişehir’e gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, hükümete karşı milli muhalefet olmayı gerçekleştiremediklerini söyledi.
Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen kurultayda konuşan Cindoruk, hükümetin Türkiye’ye bir tehdit olduğunu iddia ederek, "Ortada bir tehlike varsa, Türk halkı oturup düşünüp çare arayacaktır. Bir çözüm sürecinden bahsediliyor. Nedir süreç? Bir süreç sözcüğünün içerisinde ne var? Bu bir çözüm süreci mi? Burada kesin söylüyorum. Hayır. Bu bir çözülme sürecidir. Türkiye’yi çözmek isteyenlerin el ele verdiği bir süreç yaşıyoruz. Bu süreci yaşarken de halkımızın fikri yok, siyasi hareketin fikri yok, alınmıyor. Ana muhalefet partisi başkanı bile ‘ben bu sürecin sonuçlarını ve bu süreçte Türkiye devletini temsil eden otoritenin verdiği sözleri bilmiyorum’ diyor. Böylesine önemli bir günde, böylesine bilgisizlik içerisinde o süreç nasıl yaşanıyor, bir adada yaşayan hükümlü ve bir dağda yaşayan terörist başıyla uzlaşma arayan bir hükümet var. Türkiye’nin sınırları belli değil. Türkiye’nin Suriye ile 800 kilometre sınırı var diyorlar. Yok. Türkiye’nin sınırının ötesinde terörist örgütler var. Terörist bir Suriye Kürtçülük hareketi var ve sık sık BDP’nin söylediği gibi Kürdistanlılar var" dedi.
Cindoruk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın her sözünün kural olarak kabul edildiğini iddia ederek, “Bir milli Başbakan var. Her sözü parti tarafından kural kabul edilen. Türk halkına bir akımın propagandasını yapan bir Başbakan var. Onun arkasında siyasetini eleştirmeyen pek çok siyasetçi ve siyasi parti var. O siyasi partinin yönetimindeki Türkiye var. Üzülerek söylüyorum, Türkiye'nin karşısında gerçekleştiremediğimiz milli muhalefet, milli beraberlik var. Bu ülkeyi bir kişi yönetemez” diye konuştu.
"OYUNA GELMEMEMİZ LAZIM"
Kurultayda başörtüsü tartışmalarını değerlendiren Kamer Genç ise şunları söyledi:
“4 tane kadın gelmiş AK Parti'lilerin arasında arkada oturuyor. Şimdi MHP destekliyor. BDP destekliyor. AKP destekliyor, orada oturtmuşlar. Meclis başkan vekili, meclis birleşimini açar açmaz bizim grup başkan vekilimiz ‘Meclisin adabına aykırı bir giyim var’ dedi. Karşı çıkmak istediğini söyledi. Meclis başkan vekili çok kurnazca hareket ederek birleşime 10 dakika, 15 dakika ara verdi ve grup başkan vekillerini arka tarafa yanına çağırdı. Bizim grup başkan vekilimiz de gündem dışı söz istemişti ona ve diğerlerine söz verdi. O konuşmalardan sonra da meclisi kapattılar ve bize söz vermediler.”
Başörtüsü olayının seçimlerde malzeme yapmak için kullanılacağını ileri süren Genç, “Abdullah Gül seçimlerinde de ‘CHP’liler dindar bir cumhurbaşkanı seçilmesine karşı’ diye propaganda yaptılar. Oyuna gelmememiz lazım. Siyaset oyuna gelinmemesi meselesidir. Siyaset başarıya ulaşma meselesidir. Siyaset sonuca ulaşma meselesidir. Biz ana muhalefet partisiyiz. İktidara gelmeden bir şey yapamazsınız. Onun için bizim hedefimiz iktidardır” diye konuştu.
Meclis toplantısında yanında bir milletvekili arkadaşının başörtüsünün çok oy getirdiğini ve karşı çıkılmaması yönünde bir şey söylediğini anlatan Genç, “Ben de arkadaşıma 'madem türban çok oy getiriyor, o zaman sen de türban tak' dedim. Ancak bu konuşmamı basın başka şekilde yazdı. Ana muhalefet partisi iktidar olma çalışmaları içindedir. Elbette ki ana ilkelerinden vazgeçemez. Bizim orada 4 kadının başındaki örtüyü alarak yırtacak halimiz de yok. Oraya getirip oturttular, çevresini de sarmışlardı. Oraya gidip ne yapabilirsiniz? Bize usul addeden arkadaşlar desinler ki 'Şunu yapmadınız.' Meclisi boykot mu edelim? Boykot edersek onların canına minnet. Yemin meselesinde bir hata ettik. Dışarıda konuşmak çok kolay. İşin içinde olduğunuzda işi çıkmaza götürmeyeceksiniz” şeklinde ifade etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Hayvanları besleyen ayakkabı tamircisini Cumhurbaşkanı Erdoğan Külliyede ağırlayacak Aksaray’da çöplerden topladığı gıdalarla hayvanları besleyen ayakkabı tamircisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Külliyeye gitmeye hazırlanıyor.Aksaray’da çöplerden topladığı ekmek ve diğer gıda maddeleriyle hayvanları besleyen ayakkabı tamircisi Turgut Kılıç’ın (58) sosyal medyada ilgi çeken videosunu gören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ayakkabı tamircisi Kılıç’ı Külliyeye davet etti. Küçük bir barakada ayakkabı tamirciliği yaparak geçimini sağlayan Kılıç, barakasının hemen arkasındaki boş arazide hayvanları besliyor. Külliyedeki davete gitmek için hazırlık yapan Kılıç, “Ben yaptığım her işe Allah rızası niyetiyle başladım. Cumhurbaşkanımız benim videomu izlemiş, beğenmiş. Beni de görmek istemiş, haber göndermiş. Elhamdülillah haberini aldık. Ben de gideceğim Allah’ın izniyle. Davete icabet etmek lazım. Çünkü davet Cumhurbaşkanımızdan geliyor. Gurur verici bir şey, çok mutluyum, çok sevinçliyim” dedi.Hayvanlara karşı merhametli olunması gerektiğine dikkat çeken Kılıç, “Hayvanları severek Allah rızası için besliyorum. Onlara merhametim çok fazla, herkesin de merhamet etmesini istiyorum hayvanlara. Ekmekleri toplayacak yer çok. İnsanların ekmekleri fazla geliyor herhalde çöplere asmışlar, çöplerin içine atmışlar. Böyle bir şey olabilir mi? Saygısızlık aslında. O çöplerdeki ekmekler boşa mı gitsin, yazık. Bunları toplayıp getiriyorum. Burada kuşlara veriyorum aslında ama sadece kuşlar değil kediler de geliyor, köpekler de geliyor, kargalar, kumrular, sığırcıklar gibi çeşit çeşit hayvanlar gelip yiyorlar” diye konuştu.
Zonguldak 8 işçinin öldüğü davada 3 sanığa hapis, 6 sanığa beraat talep edildi Zonguldak’ta 8 işçinin öldüğü 8’inin de yaralandığı maden faciası davasında yargılanan 3 sanık ile aralarında eski TTK yöneticilerinin de bulunduğu 6 sanığın birleştirildiği dosyada Cumhuriyet Savcısı mütalaasını sundu. Kozlu ilçesinde 7 Ocak 2013 günü meydana gelen metan gazı püskürmesi olayında 8 işçi hayatını kaybetti. 8 işçi ise yaralandı. Olaya ilişkin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Yargıtay 12. Ceza Dairesince haklarında verilen mahkumiyet kararı bozulan 3 tutuksuz sanıktan proje sorumlusu E.K. ile emekli TTK Genel Müdürü Rıfat D. ve kurum yöneticisi M.A. yer aldı. Ölen işçilerin yakınları ile taraf avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada sanık E.K. suçlamaları kabul etmedi. İhalenin iki aşamalı olduğunu ve ihale sürecinin 2003 yılında başladığını kendisinin ise 2011 yılında görev aldığını söyleyen E.K., “Bu yıllar arasındaki gerek kurumun gerek işverenin yapmadığı veya eksik veya hatalı yaptığı işler ben o tarihte çalışıyormuşum gibi bana atıfta bulunarak kusurlu olduğumu belirten raporları kabul etmiyorum. Bozma ilamında proje hazırlayan benmişim gibi bahsedilmiş ancak projeyi hazırlayan ben değilim, TTK’dir. Bilirkişi raporlarında bu süreçlerde tek yetkili benmişim gibi rapor düzenlenmiş ancak ben talimatlarla çalışırım” dedi. Olayın dünya tarihinde ikinci kez yaşanan büyük bir olay olduğunu öne süren E.K., “Olaydan önce böyle bir olay yaşanabileceği öngörülememiştir. Öyle ki bu olaydan sonra yönergeler değişmiştir. Kanunlarımız dahil bu olayı daha önce öngörememiştir. Daha önce alınan bilirkişi raporlarında çelişkili ifadeler mevcuttur. Bunun haricinde asıl işveren ile Star A.Ş. arasındaki iş ilişkisinin muvazaalı olduğuna dair Yargıtay kararı mevcuttur. Dolayısıyla muvazaanın olduğu iş ilişkisinde iş güvenliğine ilişkin sorumluluk asıl işverene aittir. Bu nedenlerle tekrar bilirkişi raporu alınmasını talep ederim. Bu olay yönetmelikleri değiştiren bir olaydır. Bu nedenle hakkımda bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmamasını talep ederim” diye konuştu. Ölen işçilerin yakınlarının avukatı Murat Kemal Gündüz de Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasını talep etti. Gündüz, mahkumiyet verilen sanıkların eylemlerini bilinçli taksirle gerçekleştirdikleri yönündeki hususun netleştiğini söyleyerek şöyle devam etti: "Dolayısıyla esas dosya yönünden kusur durumu yönünden dosya netleşmiş olup bu yönden yeniden rapor aldırılmasına gerek bulunmamaktır. Ancak esas dosyadaki Yargıtay bozma ilamında kaçınılmazlık ilkesinin somut olayda bulunmadığı, Star A.Ş’nin yetkin bir firma olmadığı hususlarının belirtildiği, birleşen dosya açısından ise alınan her iki raporun Yargıtay ilamıyla çelişir şekilde sanki kaçınılmazlık ilkesi varmış ve Star A.Ş. yetkin bir firmaymış gibi değerlendirilerek birleşen dosya sanıklarının kusursuz olduğuna dair rapor düzenlenmiştir. Bu nedenlerle Yargıtay ilamıyla çelişen birleşen dosyadaki raporlara itirazlarımızı tekrar ediyoruz ve birleşen dosya yönünden rapor alınmasını talep ediyoruz." Emekli Sayıştay üyelerinin yer aldığı bilirkişi raporu hazırlanmasını talep etti Sanıklardan eski TTK çalışanı M.A. ise kurumda ihale sürecinin her yıl düzenli olarak Sayıştay tarafından denetlendiğini hatırlatarak şöyle dedi: “Eksiklikler tespit edilseydi raporda yer alırdı. Dolayısıyla bu tür düzenlenen raporlarda 5 yıl süre içerisinde firmanın yetersiz olduğuna dair herhangi bir tespit yoktur. Kaza olmasaydı böyle bir konu gündeme gelmeyecekti. Bu konulardan dosyanın emekli Sayıştay üyelerinden oluşan bilirkişi kurulundan rapor aldırılmasını talep ederim.” Eski TTK Genel Müdürü Rıfat D. ise suçlamaları kabul etmeyerek beraatini talep etti. Cumhuriyet Savcısı ise dosyadaki bilirkişi raporlarının yeterli olduğunu belirterek “Yeniden rapor aldırılması yönündeki tüm taleplerin reddine ve ayrıca dosya tekamül ettiğinden ve araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı açıkça anlaşıldığından tevsi tahkikat talepleri açısından da yine tüm taleplerin reddine karar verilmesi talep olunur” görüşüne yer verdi. Cumhuriyet Savcısının görüşü üzerine söz alan Avukat Gündüz, “İddia makamı celse arasında birleşen dosyada rapor alınmasına dair yazılı beyanda bulunmuştu. Bu celse ise dosyadaki mevcut raporların yeterli olduğunu beyan ederek bilirkişi raporları alınması yönündeki taleplerin reddine karar verilmesini talep etti. Biz birleşen dosya yönünden yeniden alınması talebimizi yineliyoruz. Zira aksi halde esas dosyadaki Yargıtay ilamıyla birleşen dosyadaki bilirkişi raporları çelişecektir” dedi. Mahkeme heyeti ise yeniden bilirkişi raporu alınması taleplerini oy birliği ile reddetti. Cumhuriyet Savcısı mütalaasında sanıklar E.K., Ş.S.D. ve A.A. hakkında bilinçli taksir suçlamalarıyla ayrı ayrı cezalandırılmalarına; aralarında eski TTK Genel Müdürlerinin de bulunduğu ve 6 sanığın yer aldığı Zonguldak 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nden birleştirilen dosyadaki sanıkların ise beraatlerini istedi. Avukat Gündüz ise mütalaanın birleşen dosyaya yönelik bölümüne katılmadıklarını, bilirkişi raporlarının Yargıtay ilamıyla çeliştiğini söyleyerek savunma için süre istedi. Mahkeme heyeti mütalaaya savunma yapılması için süre vererek duruşmayı 12 Haziran 2024 tarihine erteledi.
Erzurum ER-VAK’tan Nafiz Bey apartmanının müzeye çevrilmesine teşekkür Er-Vak Başkanı Erdal Güzel, Milli Mücadelenin fedakâr şahsiyetlerinden Erzurumlu Nafiz Kotan’ın Ankara’da yapmış olduğu apartmanın müzeye çevrilmesinin geç kalınmış bir vefa göstergesi olduğunu ifade ederek yine de gösterilen bu hassasiyetin Erzurumluları ziyadesiyle memnun ettiğini belirtti. Güzel, Erzurum Kalkınma Vakfı olarak 2005 yılından beri Nafiz Kotan isminin yaşatılması ve hatırlanması konusunda önemli çalışmalar yaptıklarını, ülke genelinde ciddi bir farkındalık oluşturmalarına rağmen arzu edilen bir noktaya ulaşamadıklarının üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. İstiklâl Savaşı sırasında Mustafa Kemal’e “Tüm servetim milli mücadelenin emrindedir paşam. Vatan kurtulursa hepimiz kurtulacağız. Fakat Allah göstermesin, bu mukaddes toprakları kaybedersek benim servetimin ne kıymeti kalır” diyerek orduya dört tayyare alıp, iki tayyare parası bağış yapan Nafiz Bey’in vefat ettiği Erzurum’da mezarının dahi olmamasının büyük bir vefasızlık olduğunun altını çizen Güzel, Erzurum Hava Limanı isminin “Erzurum Nafiz Bey Hava Limanı” olarak değiştirilmesi isteklerini bu vesile ile tekrarlayarak, Nafiz Bey’in Ankara’da yaptığı ilk asansörlü ve kaloriferli apartmanın müzeye çevrilmesini ilk adım olarak değerlendirdikleri belirtti. Güzel, Er-Vak‘ın, Nafiz Bey konusundaki taleplerinin takipçisi olacaklarını, Nafiz Bey Apartmanı’nın müzeye çevrilmesini düşünen ve gerçekleştiren ilgili birimlere Erzurumlular olarak şükranlarını sunduklarını kaydetti.