YEREL HABERLER - 11 Şubat 2014 Salı 14:01

Türk’ten Vatandaşa Çağrı “katılımcı Ve Sorgulayıcı Kentdaş Olun”

A
A
A
Türk’ten Vatandaşa Çağrı “katılımcı Ve Sorgulayıcı Kentdaş Olun”

Başkan Türk, bugün itibariyle seçim kampanyasını başlatmaları dolayısıyla Mersin Gazeteciler Cemiyeti’ ziyaret etti. Türk’ü, Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte ağırlayan Cemiyet Başkanı Ahmet Ünal, ziyaret için teşekkür etti. Ünal, son dönemde Anadolu basınının maddi-manevi baskı altında olduğunu öne sürerek, “Biz Anadolu basını olarak yine halkımızdan aldığımız güçle özgür yayıncılığımızı yapmayı sürdüreceğiz” dedi.
Başkan Türk de Anadolu basınına verdiği önemden dolayı seçim kampanyasının ilk gününde ilk ziyaretini MGC’ye gerçekleştirdiğini kaydetti. Yerel basının güçlenmesi ve dimdik ayakta durup baskı süreçlerini atlatmasını dileyen Türk, “Hiçbir şey bedelsiz olamaz. Bizim en büyük handikabımız budur. Ülkemizin en büyük ihtiyacı evrensel demokrasidir. Ülkeye evrensel demokrasiyi yerleştirdiğimizde ne Anadolu basının ne ulusal basının ne de bireylerin üzerinde baskı olur. Herkes yasalar karşısında eşit olur. Hepimizin arzuladığı odur” diye konuştu.
Mersin’deki kent yapılaşmasını eleştiren Türk, kentin bugünkü durumundan vatandaşı da sorumlu tuttu. Mersin çok güzel bir şehir olduğunu vurgulayan Türk, “Ancak yerelde büyük eksikliklerimiz var. Bunun mücadelesini de veriyoruz. Tabi bu yılların getirdiği eksiklik. Şimdi kalkıp sahili değiştiremezsin. Sahil kamunun malıdır, hiç kimsenin babasının malı değildir, halkındır. Karşınızda Akdeniz ülkeleri var. Bakın oralara, hiçbir yerde denizle halk arasına böyle bir set kurulmaz. Akdeniz ülkelerinin hepsinde böyledir. Biz kendi gözümüze parmağımızı bastırmışız. Kamu binalarının kapılarının hepsi kıyı kenar çizgisinin içinde. Dünyanın hiçbir yerinde bu yok” ifadelerini kullandı.
“VATANDAŞIMIZ KENTDAŞ OLAMIYOR”
Kentin gelişip büyümesinde o kentte yaşayan halkın sorumluluğunun da büyük olduğunu dile getiren Türk, şunları söyledi: “Önemli olan katılımcı ve sorgulayıcı kentdaş olmaktır. Bizim vatandaşımızın da suçu büyük burada. Kentdaş olamıyor. 20 yıldır Mersin’de yaşıyor ama hangi belediyenin görevi nedir bilmiyor. Bu çok önemli. Faturasını ödüyoruz bunun. Kentdaş olmak ayrı bir yurttaşlık bilincidir ve bir kent için çok önemlidir. Bir vatandaşa yapılan haksızlığa tepki göstermen lazım. Yarın sana da aynı haksızlık yapılabilir.”
Seçim kampanyasını bugünden itibaren başlattıkları bilgisini de veren Türk, seçime kadar halkın içinde olacaklarını ve herkese gideceklerini söyledi. Katılımcı bir yönetim istediğinin altını çizen Türk, “Ben tozpembe tablolar çizerek, şu projeyi yapacağım demeyeceğim. Bunlar artık geride kaldı. Ne şov yapmanın ne de parayı oraya yatırıp, beton yığını olarak kalmasının zamanıdır. Katılımcı bir yerel yönetimle oradaki vatandaşla sivil toplum örgütleriyle birlikte karar alırsan yapacağın ne olursa olsun en iyi şeyi yaparsın. Bir sokakta yapacağım çalışma için bile o sokağın sakinlerinin görüşlerini alıp katılımcı bir yerel yönetimcilik yapacağım. Ben sokaklardan, kahve köşelerinden 3 bin 500 çocuğumuzu altyapıya alıp spora kazandırmışım, 372 yoksul çocuğa üniversiteye hazırlık kursu verdirip üniversite kazandırmışım. İşte asıl hizmet budur” şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Fitness sporcusu sağlık çalışanı kadının başarı hikayesi görenleri hayran bıraktı Elazığ’da vücut geliştirme ve fitness şampiyonu eşi sayesinde spora başlayan sağlık çalışanı Tuba Yıldırım, 4 yıldır hem yaptığı spor hem de yaşam stiliyle dikkat çekiyor. Elazığ’da yaşayan 1 çocuk annesi Tuba Yıldırım, özel bir hastanede yıllardır sağlık çalışanı olarak görev yapıyor. Yıldırım, dünya vücut geliştirme ve fitness şampiyonluğu ve ikinciliği bulunan eşi Uğur Yıldırım ile ’sporcu beslenmesi’ farklılığı nedeniyle spora başladı. Yaklaşık 4 yıldır profesyonel vücut geliştirme ve fitness ile ilgilenen 34 yaşındaki Yıldırım, yaşam stili ve yaptığı sporla dikkat çekiyor. Aynı zamanda sağlık sektöründe çalışan Yıldırım, şampiyon eşi ile birlikte açtıkları salonda hem genç sporcu yetiştiriyor hem de önümüzdeki aylarda düzenlenecek olan Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Şampiyonası’na hazırlanıyor. "Elazığ’da vücut geliştirme alanında kadın sporcu olarak tekim" Eşinin vesilesiyle bu spor başladığını ifade eden Tuba Yıldırım, "Yaklaşık 4 yıldır profesyonel olarak bu sporu yapıyorum. Eşimle tanıştıktan sonra bu spora başladım ve ondan sonra profesyonel olarak devam etmeye çalışıyoruz. Elazığ’da vücut geliştirme alanında kadın sporcu olarak bir ilkim. İnşallah bunu da şampiyonlukla taçlandıracağız. Önceliğimiz şampiyonluk ardından da dünyaya açılmak niyetindeyiz. Son yıllarda bir artış var ama kadın sporcu olmak biraz zorlu bir süreç oluyor. Kadınların biraz daha ilgisinin artmasını temenni ediyoruz. Ben sağlık çalışanıyım. Eşimle de bu meslekle vesilesiyle tanıştık ve ondan sonra eşim beni spora teşvik etti. Bu spor, sadece vücut geliştirme ya da kas oranı yükseltme anlamında değil, sağlık açısından çok önemli" dedi. 14 yıldır vücut geliştirme sporuyla ilgilenen eşi 33 yaşındaki Uğur Yıldırım ise, "Dünya şampiyonluğu ve dünya ikinciliğim var. Yaklaşık 5 senedir de kendi spor kulübümüzü işletiyoruz. Burada gençlere örnek olmaya ve insanları spora teşvik etmeye çalışıyoruz. Şu anki en büyük hedefimiz de birkaç şampiyonluk daha alıp gençlere daha çok örnek olmak, sporu ve sağlıklı yaşamı insanlara daha çok lanse edebilmek. Eşim bu spora beni görerek teşvik oldu. İlk tanıştığımız zaman kendisi sporla ilgilenmiyordu. Kendisi benden gördükçe hoşuna gitti. Ayrıca sporcu beslenmesi farklı olduğu için evde biraz uyumsuzluk oluyordu. Ya ben ona uyum sağlayacaktım ya o bana. Eşim şu anda Elazığ’da bu spor branşında eğer şampiyon olursa, bu dereceye ulaşmış ilk kadın sporcu olacak. Bu konuda kendisiyle gerçekten gurur duyuyorum. Bu zor bir spor. Kendisi çok iradeli. İnşallah, 14 hafta sonra bunu bir Türkiye şampiyonluğu ile taçlandıracağız” diye konuştu.
Hatay Evladından depremden bu yana haber alamayan anne: “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” HATAY (İHA) – Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber alamayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla, damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı, yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi, gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler Günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler Günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten Anneler Günü’nün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık Anneler Günü’nün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.