YEREL HABERLER - 25 Mart 2014 Salı 11:35

Çukurova Üniversitesi'nde Biyoteknoloji Günleri

A
A
A
Çukurova Üniversitesi'nde Biyoteknoloji Günleri

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Biyoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen “2. Çukurova Biyoteknoloji Günleri” yapıldı.
ÇÜ Mithat Özsan Amfisi’ndeki etkinlikte konuşan Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar, Biyoteknolojinin tarihsel gelişimi içinde tarımsal sürdürülebilirliğin temeli olan biyolojik çeşitliliğin korunmasında ve artmasında önemli roller oynadığına dikkat çekti. Prof. Dr. Kibar, “Biyoteknoloji, sürdürülebilir tarımın sigortası durumunda olan genetik çeşitliliğinin devamlılığının sağlanması ve yeni çeşitlilik kaynakları oluşturması bakımından vazgeçilmez bir araçtır” dedi.
Çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin katıldığı ve bu yıl ikincisi düzenlenen “Biyoteknoloji Günleri”nde, biyoteknoloji alanındaki güncel konular masaya yatırıldı. Tıbbi, farmasötik ve medikal, mikrobiyal, gıda, bitki, hayvan biyoteknolojisi ve genetiği değiştirilmiş organizmalar ile biyomühendislik alanında sunumların yapıldığı konferansın açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar yaptı.
GENETİK KAYNAKLARIN KORUNMASINDA BİYOTEKNOLOJİDEN YARARLANILIYOR
Biyolojik çeşitliliğin korunmasında biyoteknolojinin önemli rol üstlendiğini belirten Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar; “Klasik yöntemlerle muhafazası zor veya olanaksız olan genetik kaynakların korunmasında biyoteknolojiden yararlanılmış ve hâlen yararlanılmaya devam edilmektedir. Bu şekliyle biyoteknoloji, sürdürülebilir tarımın sigortası durumunda olan genetik çeşitliliğinin devamlılığının sağlanması ve yeni çeşitlilik kaynakları oluşturması bakımından vazgeçilmez bir araçtır.” dedi.
Ülkemizin biyoteknoloji alanında yetişmiş akademisyenleri ve altyapısı varlığı ile güçlü bir ülke olduğuna vurgu yapan Rektör Prof. Dr. Kibar, sanayi alanına adapte edilebilir biyoteknoloji uygulamaları için önümüzde kat edilmesi gereken önemli mesafeler olduğunu söyledi. Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu bağlamda biyoteknolojik çıktıları sanayi ve ticaret boyutuna geçirecek işbirliği ortamını yakalamak en önemli konulardan biridir. Ayrıca biyoteknoloji konusunda var olan bilgi birikiminin genç akademisyenlere aktarılması Üniversite olarak en önemli görevlerimizden biridir. Biyoteknoloji konusunda araştırma ve uygulamaları teşvik etmek ve yapılan araştırmaları duyurmak amacı ile seminerler, kurslar ve konferanslar düzenlemek Araştırma Uygulama Merkezlerinin ana hedeflerinden biridir. Amaca uygun bir şekilde yapılan bu etkinliğin gerçekleştirilmesinde başta Merkez Müdürümüz olmak üzere emeği geçen tüm hocalarımıza teşekkür ediyorum.”
BİYOTEKNOLOJİ, 21. YÜZYILIN EN POPÜLER VE HIZLI GELİŞEN ALANI
ÇÜ Biyoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nebahat Sarı ise, Türkiye’de biyoteknoloji alanında araştırma, geliştirme ve inovasyonun desteklenerek, araştırmacı ve sanayici işbirliğinin kurulmasına yönelik adımların atılması gerektiğini söyledi.
Canlı organizmalar kullanılarak yeni teknoloji üretme anlamına gelen biyoteknolojinin 21. yüzyılın en popüler ve hızlı gelişen alanlarından biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nebahat Sarı, “Küresel ısınmaya bağlı yaşanan iklim değişiklikleri gezegenimizin biyokimyasını değiştirirken, aşırı nüfus artışı, ağaç kesimi ve şehirleşme, çölleşmeyi hızlandırıyor. Yaşanan bu süreç ise biyoçeşitliliğin azalmasını sağlarken bazı canlı türlerinin de yok olmasına neden oluyor. Tüm bu sorunların aşılmasında Rekombinat DNA teknolojisini de içine alan biyoteknoloji devreye girmektedir” dedi.
Merkez Müdürü Prof. Dr. Nebahat Sarı, dünyada çok sayıda bitki çeşitlerinin ve hayvan ırklarının geliştirilmesi, çeşitli antibiyotik, aşı, pestisidlerin üretimi, insan genomunun aydınlatılması ve hastalıklara çare aranmasında genom bilgilerinden faydalanılması gibi amaçlarla pek çok alanda biyoteknolojik yöntemlerden yararlanıldığını belirtti. Prof. Dr. Sarı; ÇÜ Biyoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin sahip olduğu altyapı ile bundan sonra yapılacak biyoteknolojik çalışmaların seviyesini, kapsamı ve hızını artıracağını, bölge ve ülke kalkınmasını önemli katkılar sağlayacağını sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından, Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar ile etkinliğe katkıda bulunan öğretim üyelerine teşekkür belgesi verildi. Ardından, Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Akademik Quartet ekibi sahne aldı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.