GENEL - 17 Ağustos 2017 Perşembe 17:48

Kutoğlu, “Olası Marmara Depremi’nde tarih vermek doğru değil”

A
A
A
Kutoğlu, “Olası Marmara Depremi’nde tarih vermek doğru değil”

Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Araştırma Merkezi Üyesi Prof.

Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Araştırma Merkezi Üyesi Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, Ege Denizi üzerinde yaşanan depremlerin ardından olası Marmara Depremi’nin kamuoyunda geniş yer bulduğunu ifade etti. Kutoğlu, “Meydana gelmesi beklenen bu büyük depremle ilgili tarih verici açıklamalar yapmak alınacak önlemlerin sekteye uğramasına neden oluyor” diye konuştu.


BEÜ Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Kurtuluş Sedar Görmüş, BEÜ Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğrt Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saygın Abdikan ve Araştırma Görevlisi Gökhan Gürbüz Türkiye’deki deprem gerçeği ve Ege Denizi’ndeki son depremleri değerlendirdi.


Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, Gökova Körfezi ve Bodrum bölümünde meydana gelen depremler sonrası depremin kamuoyunda geniş yer bulmaya başladığına dikkat çekti. Yaşanan depremler sonrası olası Büyük Marmara Depremi’nin de yeniden konuşulmaya başlandığını hatırlatan Kutoğlu, olası depreme karşı tarih verilmesinin doğru olmadığına dikkat çekti.


Kutoğlu, “Geçtiğimiz bir kaç hafta içerisinde Ege denizi içerisinde kıyılarımıza yakın Gökova Körfezi kısmında Bodrum bölümünde depremler olmaya başladı. Biz aslında bunlarla ilgili çalışmalarımıza hep devam ediyoruz da fakat basında bazen çıkan haberler, bir takım haberler deprem, popülaritesi olan bir konu olduğu için kamuoyunu yanlış bilgilendirmeler yapılıyor. O nedenle biz de çalışmalarımız doğrultusunda bazı bilgileri paylaşıp daha sağduyulu ve bilinçli hareket edilmesi yönünde 17 Ağustos depreminin denk düşen bu günde bilgilerimizi paylaşmak istedik. Ege denizinde depremler meydana gelince ister istemez Marmara bölgesinde Marmara Denizi’nin içerisindeki depremler de tekrar konuşulmaya başlandı. Bir süredir unutulmuştu. Bunun sebeplerinden bir tanesi de Türkiye’de bildiğimiz en iyi fay sisteminin Kuzey Anadolu Fay Sistemi olması. Bununla ilgili tahminlerin de çok daha yüksek oranda yapılabilmesidir” dedi.



“Sorunlu bina stokunu azaltmamız gerekiyor”


Kutoğlu, Marmara Denizi’nde deprem olma olasılığının varlığına işaret ederek depreme her an hazırlıklı olunması gerektiğine vurgu yaptı. Sorunlu bina stokunun azaltılması gerektiğini belirten Şenol Hakan Kutoğlu, şöyle devam etti:


“Burada bizim BEÜ Afet Merkezi olarak bizi endişelendiren husus maalesef gazetelerde tarihler veriliyor. Yakın tarihler verilmesinin de kamuoyu üzerinde bir takım rahatsız edici etkileri oluyor. İleriye dönük ‘Şu tarihe kadar deprem beklemiyoruz ancak şu tarihten sonra olur’ şeklindeki açıklamalar da hakikaten üzüntü verici. Çünkü Marmara Bölgesi üzerinde meydana gelmesi beklenen bu büyük depremle ilgili tarih verici açıklamalar yapmak ya alınacak önlemlerin sekteye uğramasına neden oluyor. Siz tutup da ‘Şu tarihe kadar deprem beklemiyoruz’ derseniz o zaman bu kentsel dönüşüm anlamında, binaların iyileştirilmesi, daha yaşanabilir ortamların oluşturulması anlamında yapılacak faaliyetlerin sekteye uğramasına neden olur. Bu da doğru bir şey değil, çünkü uluslararası literatüre baktığınız zaman Marmara Depremiyle ilgili olasılıklar söz konusu. Her geçtiğimiz gün bu olasılıklar artıyor. Bu gün de Marmara Denizi’nde deprem olma olasılığı var, yarın biraz daha artacak. Önümüzdeki sene biraz daha artacak. Bu şekilde devam edecek. Uluslararası literatürde yapılan çalışmalara göre Marmara Denizi’ndeki faylarda 2030’lu yıllara kadar bugünden artarak devam eden şeklinde yüzde 30’lara varan şekilde deprem olma olasılığı var. Bütünleşik anlamda baktığınız zaman da herhangi bir fayın kırılma olasılığı uluslararası literatürde kabul görmüş eserlerde yüzde 40’lar civarında deprem olma olasılığı var. Bu gün gün giderek artıyor. Dolayısıyla şu gün olacak, bu gün olacak, bugüne kadar olmayacak gibi ifadeler depremle ilgili alınacak tedbirlerin sekteye uğramasına neden olur. Kulağın üzerine yatılmasına neden olur. Bizim bugün ya da yarın deprem olacakmış şeklinde tedbirlerimizi hızlı bir şekilde alıyor olmamız, uygulamaya geçiriyor olmamız lazım. Sorunlu zeminlerden uzaklaşıyor olmamız lazım. Sorunlu bina stokunu azaltmamız gerekiyor.”



“3.5 metreye varan tsunami dalgalarının kıyıları vurma ihtimali var”


Yaşanan depremlerle Bodrum kıyılarında tsunamiler oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, “Bodrum kıyılarında tsunami oluştu. 30 santimetreye kadar yükselen dalgaların olduğu çeşitli kaynaklarca açıklandı. Bazı yerlerde 100 metreye kadar denizin içeriye girdiği söylendi. Burada bu fay hattından daha ziyade Ege denizi içerisinde büyük bir dalma batma zonu var. Bu kıta sınırı üzerinde bir deprem olması durumunda Ege Denizi’nde kıyılarımıza, yapılan simülasyon tekniğinde dalga boyunun 3.5 metreye kadara ulaşılabileceği literatürde belirtilmiş durumda. O zaman tabi buna da hazırlıklı olmak lazım. Daha uzakta yer alan ama dalma batma zonunu oluşturan daha büyük deprem üretme potansiyeli olan faylarda bir deprem meydana geldiğinde bunlar 3.5 metreye varan tsunami dalgalarının kıyıları vurma ihtimali var. Dolayısıyla buna da hazırlıklı olmak lazım” diye ifade etti.



“Benzin istasyonları riskli alanlar”


Toplanma alanlarının belirlenmesi sırasında sıkıntılar yaşandığını dikkat çeken Prof. Dr. Hakan Kutoğlu, “Yaşam alanlarında geniş alanları yok ettiğimiz için afetlerle ilgili toplanma alanları belirlerken sıkıntı yaşıyoruz. Nerede boşluk var toplanma alanı oluyor. Özellikle deprem, yangın, heyelan gibi afetlerde benzin istasyonları herhalde en riskli alanlardır. Toplanma alanı seçilirken. Çünkü oraya binlerce insan toplanırsa onların içerisinden biri de sigara içmeye kalkarsa, izmariti yere atarsa, olası yakıt sızıntısında alın size ikinci problem. Dolayısıyla benzin istasyonları toplanma alanı olarak seçilmiş. Bu çok yanlış. Riskli alan, afet meydana geldiğinde en riskli alanlar benzin istasyonlarıdır” şeklinde sözlerini tamamladı.


Panel, diğer konuşmacıların sunumlarının ardından sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.