- 24 Ağustos 2017 Perşembe 10:01

(Özel Haber) Acılı annenin gözyaşı 6 yıldır dinmiyor

A
A
A
(Özel Haber) Acılı annenin gözyaşı 6 yıldır dinmiyor

Zonguldak’ta yaşayan 46 yaşındaki Nermin Çakır, kaçak yollarla yurt dışına kaçırıldığını iddia ettiği kızı için her gün gözyaşı döküyor.

Zonguldak’ta yaşayan 46 yaşındaki Nermin Çakır, kaçak yollarla yurt dışına kaçırıldığını iddia ettiği kızı için her gün gözyaşı döküyor. 6 yıldır kızını göremediğini ifade eden Çakır, kızının oyuncaklarına sarılarak teselli bulmaya çalışıyor.


Kilimli ilçesinde yaşayan 46 yaşındaki Nermin Çakır, 2005 yılında Serkan T. ile tanıştı. Bir süre resmi nikah olmadan birlikte yaşayan çiftin 2007 yılında Nazlıcan isminde kız çocukları dünyaya geldi. Aralarında geçimsizlik başladığını iddia eden Çakır, Serkan T.’den ayrılmak istedi. 2012 yılında 5 yaşında olan Nazlıcan’ı görmek için Kilimli ilçesine gelen Serkan T., iddialara göre kızını annesinden habersiz alarak sırra kadem bastı. Anne Nermin Çakır ise aradan geçen 6 yılı kızına olan hasretiyle geçirdi.


Kızına kavuşabilmek için her gün gözyaşı döktüğünü anlatan Nermin Çakır, velayetinin kendisinde olmasına rağmen kızının kendisinden kaçırıldığını öne sürdü.



“Gemiyle kaçak yollardan götürdüler”


Kızının kimliğinin bile kendisinde olduğunu anlatan Nermin Çakır, şimdi 10 yaşında olan kızının kimliksiz yaşadığını ifade etti. Kızı Nazlıcan’ın 2012 yılında Trabzon Limanı’ndan Abhazya’nın Sohum kentine kaçak yollarla götürüldüğünü öne süren anne Nermin Çakır, yaşadıklarını şöyle anlattı:


“Bizim kendisi ile resmi nikahımız yoktu. Kendisinden ayrılmak istediğimi söyledim. O da cezaevinden çıktıktan sonra çocuğunu bir iki gün görmek istedi. Bende cezaevindeyken her görüşte çocuğunu götürdüm. Mahrum bırakmadım. O gün de ben fındık bahçesindeydim. Çocuğu gezdireceğini, telefon alacağını söyleyerek inandırmış. Çocuğu o gün kaçırdı. Ben nerede olduğunu duyduysam peşine gittim. Ama hiçbir yerde bulamadım. En son duyumlarıma göre Abhazya’nın Sohum şehrinde olduğunu öğrendim. Orada bir araştırma yaptım. Benim şehre geldiğimi öğrenince gece yarısı kızımı alıp benden kaçırmış. Zaten kızımı da oraya kaçak yollardan getirmiş. Gemi ile arkadaşı getirmiş. Polisler arama yaptığı zaman kızımı yatağın altına saklamışlar. Kızım Trabzon’dan gemiyle üç günde gitmiş karşıya. Kaçak yollardan götürülmüş. Fakat hiçbir kimliği, girişi çıkışı yok. Şu an kızımın kimliği bende. Kimliksiz yaşıyor. Milli Eğitim Müdürlüğü dava açtı. Kızımın akıbetinden şüphe ediyorum. Üvey anne baskısı, eziyet, üzerine giyecek kıyafet yok. Okula gitmiyor, öğrenim görmüyor. Nerede olduğu belli değil. Son duyumlarıma göre on gün önce babası Türkiye’ye kaçak yollardan giriş yapmış. Ama kızım meydanda yok.”



“Kızımın yaşadıklarını yetişkin insan yaşamamıştır”


Kilimli ilçesindeki evinin her köşesinde kızı Nazlıcan’a ait eşyaların bulunduğunu anlatan anne Nermin Çakır, 6 yıldır gardırobuna astığı elbiseyi ise kızına giydirmenin hayalini kuruyor. Kızının yurt dışında üvey annesi ile birlikte yaşadığını anlatan Nermin Çakır, şöyle devam etti:


“Kızımı en son 6 yıl önce gördüm. Ondan sonra daha ne sesini duydum. Ne de kendisini gördüm. Her yerde benim kızımın anısı var. Her günüm ağlayarak geçti. Odasında bütün oyuncakları duruyor. Kıyafetleri duruyor. Bebeklik eşyaları duruyor. Kızımın anıları yüzünden şu eve giresim bile gelmiyor. Ben tek kızımı istiyorum. Zaten velayeti bana ait. Sohum kentine kadar gittim. Hatta elimdeki evrakları da Rusça’ya tercüme ettirdim. Oradaki Türkler ile görüştüm. Özellikle oradan Türk bir kadın. Kendi kızı varmış. Benim kızım onunla arkadaşlık yapmış. Kızımın kıyafetleri olmadığı için üvey annesi kendine ait kıyafetlerini kızıma veriyormuş. Kızım çamaşırlarını kendisi yıkıyormuş, kendisi banyo yapıyormuş. Üvey anne okula göndermemiş. Çocuklara bakacak, temizlik yapacak diye. Bulaşık yıkatıyormuş. Belki büyük insan kızımın yaşadığını yaşamamıştır.”



“Ben sadece kızımı istiyorum”


Öğrenim görmediğini öne sürdüğü kızı Nazlıcan için Türkiye’de hızlandırılmış eğitim bile planladığını ifade eden gözü yaşlı anne, “Ben sadece kızımı istiyorum. Burada hızlandırılmış eğitim de ayarladım. Benim kızım çocukluğunu 4 yaşına kadar yaşayabildi. Ondan sonra bir nevi annelik yaptı orada. Yaşamadığı çocukluğunu ben psikolog desteği ile kapatacağım. Bu çocuğun psikolojisi çok bozukmuş zaten. Babası benimle ilgili olumsuz sözler sarf edince çocuğum beni kendisini aramadığımı zannediyormuş” diye sözlerini tamamladı.


Kızının oyuncaklarına sarılarak uyuyan Nermin Çakır, kızına sarılacağı günü beklediğini ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.