Yerel Haberler
Bayburt
13 Mayıs 2024 Pazartesi - 08:50 Kadın girişimci bir merakla başladığı mesleğinde 19 yılı geride bıraktı Bayburt’ta yaşayan ve zamanla kendi dikiş, nakış, piko atölyesini açan Güngör Köse bir hevesle başladığı işinde 19 yılı geride bıraktı. 19 yıl önce kadınların ekonomide çok az söz sahibi olduğunu vurgulayan Köse, bugünlerde çalışan, kendi ayakları üzerinde duran ve ekonomik özgürlüğünü kazanmış kadınları görünce gururlandığını, mutlu olduğunu söyledi. Şimdilerde 30 yaşında olan oğlu Yusuf Köse’nin küçükken "anne çalışmak ayıp değil, yapabilirsin, sen başarırsın" demesi üzerine ev ekonomisine katkı sağlamak amacıyla hevesle giriştiği işinde 20 yıla adım adım yaklaşan Köse, "Allah ömür verdikçe işime devam edeceğim, işimi seviyorum bir gün atölyeye gelmediğimde boşluğa düşmüş gibi hissediyorum, 19 yıldır çalışan bir kadın olarak çalışmamak bana göre değil" dedi. Yorgan sırıma, dikiş, nakış, terzilik gibi işlerin yanı sıra son zamanlarda da takı, incik, boncuk işine merak saldığını kaydeden Köse, çalışmayı sevdiğini, boş vakitlerini de takı yaparak değerlendirdiğini sözlerine ekledi. Bir hevesle başladı, kendi atölyesini kurdu, hiç boş durmuyor, ev ekonomisine destek oluyor Çalışarak, ayakları üzerinde durarak iş yerini kendi imkanlarıyla kurduğunu bildiren Köse, "İş yerimi kendi elimle kurdum, ayaklarım üzerine durarak, kendim çalışarak başardım. 3 çocuk büyüttüm ve çocuklarım bana engel olmadılar. Ev ekonomisine destek olmak amacıyla başladım ve işime devam ediyorum. Burada dikiş dikiyorum, yorgan sırıyorum, evlenecek olan kızlarımızın çeyizlerini yapıyorum aklınıza gelebilecek bütün terzilik işlerini yapabiliyorum ve akşamları da eve gidince hiç boş durmuyorum. Ev ekonomisine yine katkıda bulunmak için takı yapıyorum, bir nevi çocuklarıma destek veriyorum" diyerek konuştu. "Sıfırdan başladım, bu noktaya kadar gelebildim" İşe başlamadan önce iş hayatını merak ettiğini, sonrasında ise bir hevesle işe başladığını ve büyük oğlunun da yıllar önce kendisine verdiği destekle bugünlere geldiğini söyleyen Köse, "Ben bu işe başlarken çok merak içinde, severek başladım. Çalışmak istiyordum, büyük oğlum bana destek verdi anneciğim çalış, çalışmanın ayıbı olmaz dedi ve ben çalışmaya başladım. Sıfırdan başladım, bu noktaya kadar geldim. 3 çocuk yetiştirirken çocuklarımın bütün her şeyini karşılamak zorunda kaldım, tabii eşim de destek oldu birlikte yaptık" şeklinde konuştu. "Bütün kadınlara seslenmek istiyorum ayaklarınız üzerinde durun, çalışın" Hemcinslerine, "çalışın, ayaklarınız üstünde durun, ekonomik özgürlüğünüzü elinize alın" diyerek seslenen Köse, "Kadınlar imkan bulamıyor çalışamıyorlarsa hiç yoktan yine evde oturup takı yapsınlar, paralarını kazansınlar. Bütün kadınlara söyleyeceğim bir şey var, ayaklarınızın üzerine durun, çalışın. Dediğim gibi hiçbir şey yapmıyorsanız bile evde oturup en azından takı yapın, üretin. Kadınlar evde oturmasınlar, ekonomik özgürlüğünü kazansınlar" ifadelerini kullandı.
AK Partili kadınlar, Gazzeli anneler için açıklama yaptı
10 Mayıs 2024 Cuma - 13:54 AK Partili kadınlar, Gazzeli anneler için açıklama yaptı AK Parti Bayburt İl Kadın Kolları Başkanlığı, Gazze’de öldürülen anneler için basın açıklaması yaparak İsrail’e tepki gösterdi. Anneler Günü’ne sayılı günler kala İsrail’in ablukası altındaki Gazze’de her gün 63 kadının öldüğünü vurgulayan AK Partili kadınlar, yaşanan insanlık suçunun derhal sona ermesi konusunda çağrıda bulundu. Gazzeli kadınlar için Şehit Nusret Parkında düzenlenen basın açıklamasına, Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş, AK Parti Bayburt İl Başkanı Turgut Çalışkan, İl Genel Meclis Başkan Vekili Nesli Kocabey, Kadın Kolları Başkanı Elif Çil, partililer, STK’lar ve vatandaşlar katıldı. AK Parti Kadın Kolları Başkanı Elif Çil tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Pazar günü anneler günü, günlerdir her yerde tatlı bir telaş yaşanıyor. Anneler günü öksüzlerin ve evladını kaybeden annelerin de ağır imtihanıdır. Fakat bir yandan da dünyanın orta yerinde, yanı başımızda Filistin’de, Gazze’de, Refah’ta yaşanan soykırım nedeniyle anne olmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Biz bugün okuldan gelecek çocuklarımızı, Gazzeli anneler ise çocuklarına verecek bir lokma ekmeği bekliyor. Bizler karışmasın diye çocuklarımızın defterlerine, kitaplarına isim yazarken, Gazzeli anneler ise cesetleri teşhis edilebilsin diye çocuklarının kollarına isim yazıyor. Bir kadın, bir anne olarak çok net ifade ediyorum, her can tek, her can biricik ve bir cana kıyan tüm insanlığa kıymış gibidir. Filistin Sağlık Bakanlığının 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamaya göre, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda 34 bin 683 kişi öldü, 78 bin 18 kişi yaralandı. BM kadın biriminin raporuna göre Gazze’de 9 bin kadın öldü. Günde ortalama 63 kadın hala ölüyor ve bunların 37’si ise anne. Kayıp ve akıbeti bilinmeyen kadınların sayısı 2 bin 100’dür. Peki ya sağ kalan ve yaşam savaşını sürdürmeye, çocukları için hayata tutunmaya çalışan kadınlar, anneler, Filistin’de sağlık sisteminin çökmesi nedeniyle yaklaşık 60 bin hamile kadın risk altında. Her gün 180 anne ölümle burun buruna doğum yapıyor. Ya anne olduğunu göremeden, karnında bebeği ile ölen kadınlar, ölen annesinin bedeninden ameliyatla alınan bebekler. Zor şartlar, ölümle burun buruna yaşamak ve yetersiz beslenme nedeniyle erken doğum yapan, sütü kesilen anneler. Gazze’deki her 5 kadından 4’ü, aile bireylerinden en az birinin üst üste iki öğün yiyemediğini ifade ediyor. Çocuklar, annelerinin gözü önünde eriyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın birleşmiş milletler ve pek çok uluslararası platformda haykırdığı gibi savaşın da bir ahlakı, hukuku vardır. Sivillerin hedef alındığı saldırıyı haklı gösterecek tek bir neden dahi olamaz. Cumhurbaşkanımız ve hanımefendinin çocuk ve kadınlar başta olmak üzere sivilleri korumak için yaptığı pek çok girişim tüm dünyaya örnek oluyor. Hamas’ın ateşkes masasına oturmayı kabul etmesi gelecek için bir umuttur. Ancak çağrıya rağmen özellikle Gazze ve Refah’ta artarak devam eden saldırılar İsrail’in niyetini ortaya koymuştur. Biz anneler olarak yine de İsrail’e bir kez daha çağrıda bulunuyoruz, ateşkes için bir adım bekliyoruz. İsrailli yetkililere soruyorum, vaad edilmiş topraklar hedefinizi, hayattan kopardığınız annelerin ve çocukların bedenleri üzerine mi inşa edeceksiniz? Bizler bugün AK Parti Bayburt İl Kadın Kolları Başkanlığı, teşkilatlarımız, kadın milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri olarak buradayız. Şu anda 81 ilde ak partili kadınlar olarak Gazzeli anneler için dimdik ayaktayız. Yaşanan tüm zulme, acıya rağmen eşini, evladını, ailesini kaybetmesine rağmen çocukları için, ülkesi için dimdik ayakta duran Filistinli anneler, er ya da geç kazanacak. Anneler bitmeden bu direniş bitmez”
Emekli öğretmen 66 yıldır okuduğu kitapların kaydını tutuyor
08 Mayıs 2024 Çarşamba - 09:46 Emekli öğretmen 66 yıldır okuduğu kitapların kaydını tutuyor Bayburtlu emekli öğretmen Ahmet Demiröz, şimdiye kadar okuduğu kitapların ismini, yazarını, sayfa sayısını, okuduğu yılın tarihini ve kitabın boyutunu ajandasına not düşerek, kaydını tutuyor. Eskiden yaşadığı 2 katlı evinin bir odasını kitaplarıyla dolduran 78 yaşındaki emekli öğretmen, hemen hemen her gün kitap okumaya özen gösteriyor, okuduğu kitapların önemli bulduğu yerlerinden de not almayı ihmal etmiyor. Kitap sevgisi 66 yıl önce bir kitapla başladı Kendi kayıtlarına göre 1959 yılında, ilkokul 5’inci sınıftayken ’Ege’nin dibi’ isimli kitabı okuduktan sonra kitaplarla tanıştığını belirten Demiröz, astronomiye merakının da 12 yaşındayken ’Ay’a yolculuk’ kitabıyla başladığını aktararak, zamanla astronomi içerikli sayısız kitabın kütüphanesinde yer aldığını söyledi. "Ruhumu en fazla dinlendiren dini ve astronomi kitaplarıdır" diyerek konuşan Demiröz sosyoloji, tarih, psikoloji, felsefe, dünya klasikleri gibi birçok eseri de okuduğunu bildirdi. "Bir kitap paradan, puldan daha kıymetlidir" Kitapların paradan daha kıymetli olduğunu ifade eden Demiröz, "Saman kağıdına yapılmış 10 sayfalık bir kitap değer bakımından paradan daha önemli, daha kıymetlidir. Kitap, parayla değerlendirilecek, parayla değeri ölçülebilecek bir şey değildir. Kitap beynin kardeşidir, aklın arkadaşıdır" dedi. "İlk kitaplığım limon sandığıydı" Öğrenci olduğu yıllarda kendi kütüphanesini oluşturmaya kararan veren Demiröz, ekonomik nedenlerden ötürü kitaplık alamadığını, limon sandığını ters çevirerek sandıktan kitaplık yaptığını aktararak, "İlk kitaplığım limon sandığıydı, kendi çapımda kütüphane oluşturmam limon sandığıyla başladı. Limon sandığını ters çevirdim içine kitaplarımı koydum, öyle bu işe başladım. Garsonluk yaptım, orman fidanlığında çalıştım aldığım paralarla küçük bir dolap yaptırdım ve kitaplarımı oraya koymaya başladım. Öğretmen olduktan sonra maaşımla daha büyük bir kitaplık yaptırdım ve kitaplarımı düzenli bir şekilde o kitaplığa yerleştirdim" şeklinde konuştu. "Elimden gelse kütüphanemi büyütürüm" 4 çocuğuna, torunlarına en büyük mirasının kitapları olduğunu vurgulayan Demiröz, çocuklarının, torunlarının kendi yolundan gitmesini istediğini belirterek, "Elimden gelse, biraz daha kütüphanemi büyütürüm. Benden sonrakilere en güzel mirasım, hediyem bu kitaplarım olacak. Param pulum olmasın, evim barkım, arabam hiçbir şeyim olmasın kitaplarım çocuklarıma, torunlarıma kalsın yeterli. Benden sonraki neslim kitaplarımı güzelce değerlendirsinler, desinler ki benim dedem bu eserleri okumuş, benim büyüğüm bu kitapları okuyarak güzelce değerlendirmiş, notlar almış. Biz de onun gittiği yolundan gidelim diyebilsinler. Ben bunu istiyorum" dedi.