ÇEVRE - 28 Nisan 2024 Pazar 09:59

Karanfil, veteriner hekimlerin sorunlarını dile getirdi

A
A
A
Karanfil, veteriner hekimlerin sorunlarını dile getirdi

Düzce Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Şerif Ali Karanfil, Dünya Veteriner Hekimler Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Şerif Ali Karanfil basın açıklamasında veteriner hekimlerin yaşadıkları sorunları dile getirdi.


Dünya Veteriner Hekimler Günü, Dünya’da, ülkemizde ve Düzce’de kutlanıyor. Gün dolayısıyla Düzce Veteriner Hekimler Odası Başkanı Başkanı Şerif Ali Karanfil basın açıklaması yayımladı. Karanfil açıklamasında veteriner hekimler günü tarihçesine değinerek şunları belirtti, “Dünya Veteriner Hekimler Günü; Dünya Veteriner Hekimleri Birliği (WVA) ile Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün (OIE) girişimleri sonucunda 2001 yılından itibaren her yıl Nisan ayının son Cumartesi günü, o yıl için belirlenen bir tema çerçevesinde kutlanmaktadır. Dünya Veteriner Hekimler Birliği her yıl bu özel gün için bir tema belirlemektedir. 2024 yılı için belirlenen tema ’Veteriner hekimler temel sağlık çalışanıdır’. Ancak ülkemizde yürürlükteki mevzuata rağmen veteriner hekimler kanuna aykırı olarak sağlık sınıfı dışında değerlendirilmektedir. Kamuoyu ile paylaşmak isteriz ki bu alanlarda yaşanan olumsuzluklar aslında, halk sağlığı, hayvan ve çevre sağlığı ile hayvansal gıdaya ulaşmada yaşanacak sorunların tam da odağını oluşturmaktadır. Biz Veteriner Hekimlerin isteği, kamuoyunun da bilmesini istediğimiz hak kayıpları sonucu güven ve huzurla icra edemediğimiz mesleğimizi daha bir güvenle, istekle, huzurla icra etmektir.”



“Bir kısım mağduriyetlerimiz”


Şerif Ali Karanfil yayımladığı basın açıklamasına ayrıca mağduriyetlerine de girerek şu ifadeleri kullandı; “1949 yılından beri her yıl için alınan iki aylık fiili hizmet zammı hakkı, 2006 yılında ellerinden alınmıştır. Veteriner hekimler birçok yasa kapsamında sağlık sınıfında olmalarına rağmen 2018, 2022 ve 2023 yıllarında diğer sağlık mensuplarına emeklilikte ek ilave haklar verilirken kapsam dışı tutulmuşladır. Benzer şekilde Tarım ve Orman Bakanlığında görev yapan teknik sınıfın Özel Hizmet Tazminatları arttırılırken Veteriner Hekimler teknik sınıf olmadıkları gerekçesiyle kapsam dışı bırakılmışlardır. 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile sağlık hizmetleri sınıfında yer alan uzmanlara 185 ile 200 arasında ek puan verilirken veteriner hekimlere 160 puan verilmesi ile de ayrı bir mağduriyete neden olunmuştur. Ayrıca kanunda uzman veteriner hekimlerden ise hiç söz edilmemektedir. Yine teknik sınıflara verilen arazi tazminatı tüm mesaileri sahada geçen veteriner hekimlere verilmemektedir. 5 yıl eğitim alan Veteriner Hekimlerle Tarım ve Orman Bakanlığında beraber çalıştığı diğer meslek mensupları arasında da ciddi farklar oluşmuştur. Tüm Veteriner Hekimler sağlıkta şiddet yasası kapsamı dışında tutulduğundan çalıştıkları her alanda şiddet girişimlerine açık hale gelmişlerdir. Kamu sağlığını korurken 2 yıl önce görevi başında şehit edilen Veteriner Hekim Volkan Lale’nin acısı hala ilk günkü gibi tazeliğini korumaktadır. Veteriner Fakültesi öğrencilerimizin, hekim yetiştiren diğer fakülte öğrencilerine sağlanan, intörnlük ve staj süreçlerindeki özlük haklarından mahrum bırakılmaları telafi edilmelidir. Bu yıl 24.’sünü kutladığımız Dünya Veteriner Hekimler Günü sebebiyle bir kez daha belirtmek isteriz ki; biz ‘’Veteriner Hekimler Temel Sağlık Çalışanı’’, aynı zamanda tek sağlık konseptinin en önemli değeriyiz. Kamuoyu bilmelidir ki, mesleğimizde yaşanan olumsuzluklar aslında, hayvan sağlığı, çevre sağlığı, ulaşılabilir, sağlıklı et, süt ve diğer hayvansal ürünlerde yaşanacak sorunlar anlamına gelmektedir. Sorunlarımızın çözüme kavuştuğu yıllar ümidiyle tüm veteriner hekimlere gayretleri için teşekkür ederim” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Bir gün değil her gün annelerin Düzce Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü, Anneler Günü münasebetiyle dolayısıyla belediyenin hizmet götürdüğü vatandaşlara yönelik bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Düzce Belediyesi, sosyal hayata dair gerçekleştirdiği etkinlikler ve organizasyonlarla gönül belediyeciliğini her hizmeti ile gösterirken, önemli günlere yönelik yaptığı ziyaretlerle de gönüllere dokunuyor. Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü, bu doğrultuda Anneler Günü dolayısıyla müdürlüğün evde bakım, sıcak yemek ve temizlik hizmetleri ile yardımcı olduğu annelere yönelik bir dizi etkinlik planladı. Anneler günü için özel hazırlanan ekipler ilk olarak Yasemin Gürbüz’ü ziyaret etti. Kendilerini kapıda karşılayan Gürbüz’ün elini öperek anneler gününü kutlayan ve Başkan Dr. Faruk Özlü’nün selamını ileten ekipleri karşısında gören Gürbüz, “Başta belediye başkanımıza sonra aşçısından yemeği getiren şoföre kadar, beni yıkayan ve evimi temizleyen siz kızlarıma minnet borçluyum. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Çok memnunum. Her gelişinizde dua ediyorum. Haklarınızı helal edin” derken, ekiplerin bir sonraki durağı olan Havva Varol ise “Kimsem yok. Hep sizlerin yolunu bekliyorum. Belediyemize ve başkanımıza çok teşekkür ederim” cümleleri ile anneler gününü kutlayan ekiplerle samimi sohbet gerçekleştirdi. Ekipler, daha sonra sırasıyla müdürlük olarak ev temizliği hizmeti verdikleri Nermin Kara, Hacer Demir ile ev temizliğinin yanı sıra öz bakım ve sıcak yemek hizmeti götürülen Makbule Bayar’ı ziyaret ederek, anneler gününü kutladılar.
Şanlıurfa Uzmanından ’göz kuruluğu’ ile ilgili önemli açıklamalar Şanlıurfa’da Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Şimşek, mevsimsel geçişlerin ve ekran başında zaman geçirmenin gözyaşı yetersizliği yani göz kuruluğu hastalığının en önemli nedenlerinden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ali Şimşek, gözyaşı yetersizliği yani halk arasında bilinen adıyla ’göz kuruluğu’ hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Şimşek, mevsimsel geçişlerin ve ekran başında zaman geçirmenin göz kuruluğu hastalığının en önemli nedenlerinden olduğunu belirtti. Şimşek, ayrıca çevresel faktörlerin ve hava kalitesinin de göz kuruluğu hastalığının başlıca nedenleri arasında yer aldığını ifade ederek, ekran başında zaman geçirme süresinin azaltılması gerektiğini vurguladı. Şimşek, "Göz kuruluğu hakkında gerçekten halk arasında bir yanlış tanımlama var. Göz kuruluğu, gözyaşı miktarının yetersizliğinden tutalım niceliğinde ve niteliğindeki yetersizliğe kadar değişen bir belirti ağıdır. Yani hem miktarı yetersiz olabilir hem de içindeki birleşenler yetersiz olabilir. Biz biliyoruz ki gözyaşı kanda nasıl bir kan tahlili yapıyorsak, proteinimiz bu kadar diyorsak, gözümüz içinde de proteinlerimiz var, bazı minarelerimiz var. Bunların yetersizliği gözler için işlevini bozuyor. Bu da göz kuruluğu nedenlerindendir. Bizim modern dönemde en sık nedenlerden bir tanesi de ekran başında fazla zaman geçirmemizdir. Özellikle göz kuruluğu miktarını artırmaya başlıyor. Özellikle çocuklarımız bile telefon başında saatlerce zaman geçiriyor. Bu da bir göz kuruluğu nedenlerindendir. Başka nedenlerimiz çevresel faktörler içindedir. Örneğin mevsim değişiklikleri, havanın ısınması, klimalı ortamda oturmamız, tozlu ortamda bulunmamız, rüzgarlı ortamda bulunmamız bunlar göz kuruluğunu artırıyor. Göz kapak problemlerimiz, göz kapak diplerinde iltihaplanması, bunlar göz kuruluğunu artıran nedenlerdir. Bir de en önemli nedenlerden bir tanesi belki de birçok kişi kullanıyor, kontak lensin yanlış kullanımıdır. Biz kontakt lensleri yanlış kullanırsak göz kuruluğuna neden olur. Bunu ya uzun süre kullanıyoruz ya doğru kontakt lens seçmediğimiz için bir neden oluyor. Göz kuruluğu adı üzerinde hasta bunu şu şekilde ’göz kapaklarım sanki gözüm kurumuş gibi’ der. Göz kapakları hareket ederken batma hissi tarif eder, ağrı eder. Hatta görme bulanıklığına kadar ilerleyen geniş bir semptom ağına sahiptir. İlk gelen hastayı tanımlıyoruz. Hasta ekran başında fazla zaman geçiriyorsa bunu dilimlere ayırıyoruz. Yani bunu azaltıyoruz. Hasta bulunduğu ortam klimalıysa bunu anlatıyoruz. Bu klimanın süresini kısaltmamızı veya değiştirmemiz gerektiğini söylüyoruz veya hasta bulunduğu ortam çok sıcaksa bu sıcaklığın göz kuruluğunu arttırabileceğini söylüyoruz. Onun dışında hastanın kapaklarında problem varsa, halk arasında kirpikli bir iltihabı, blefarit bir neden olabilir, onu biz tedavi ediyoruz. Antibiyotiklerle veya ilaçlarla tedavi ediyoruz. Mesela mevsim geçişleri bizde en önemli neden alerjik olacak. Biz buhar dönemindeyiz, polenler havada uçuşuyor, alerjimizi artırıyor. Eğer hastada alerjik bir neden varsa bunu tedavi etmeye çalışıyoruz. Hastada iltihabi bir olay varsa mutlaka tedavi ediyoruz ve buna rağmen eğer bu şikayetleri devam ediyorsa bazı merhemler veya jeller öneriyoruz. Mevsim geçişi bizim için çok önemlidir. İlkbahar dönemlerinde polenlerin havada uçuştuğu bir dönemde hastanın göz kuruluğu şikayetleri daha fazla oluyor. Çünkü üzerine alerji biner. Alerji bu göz kuruluğu semptomlarını artırır. Havaların sıcak olduğu dönemlerde gözyaşı buharlaşması fazla olur, göz kuruluğu fazla olur. Bence ekran başında fazla zaman geçirmeyelim. Özellikle çocuklarımız dahil. Bir de böyle bir şikayetimiz varsa önce çevresel faktörlerimizi iyi test edelim. Hekimimizle mutlaka beraber hareket edelim çünkü bu bir grup işi tek başına olacak bir iş değil, hekimimizle beraber doğru tanı koyalım ve tedavi için mücadele edelim" ifadelerini kullandı.
Sakarya Bu tosunun fiyatı da ağırlığı da bir otomobil kadar: Tam 1,6 ton Sakarya’da Kurban Bayramı öncesinde 1 ton 600 kilogram ağırlığındaki ‘Paşa’ adı konulan tosun, 750 bin TL’ye satışa çıkarıldı. Fiyatı, ikinci el otomobiller ile yarışan tosun alıcısını bekliyor. Kurban Bayramı’nın yaklaşmasıyla birlikte Sakarya’da kurbanlıklar görücüye çıkmaya başladı. Serdivan ilçesine bağlı Yazlık Mahallesi’nde büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan Barış Demir’in 4 yaşındaki ‘Paşa’ ismini verdiği tosunu 1 ton 600 kilograma ulaştı. Üç kuşaktır hayvancılık sektöründe olan Demir ailesi, Kurban Bayramı öncesinde 1 ton 600 kilogram ağırlığındaki tosunu 750 bin TL’den satışa çıkardı. Fiyatı adeta ikinci el otomobiller ile yarışan tosun, günlük yaklaşık 10 kilonun üzerinde buğday, arpa, mısır ve fabrika yemi tüketiyor. “Tosunumuz kantara sığmıyor” Sakarya’da üç kuşaktır hayvan yetiştiriciliği yaptıklarını belirten Barış Demir, “Üç kuşaktır hayvancılıkla uğraşıyoruz. Biz bu işi gerçekten severek yaptığımıza inanıyoruz ve arkamda gördüğünüz bin 600 kilogramlık tosun da bunu gösteriyor zaten. Hayvancılık sektörü giderek azalıyor. Bizim kuşağımızda bunu çok yapan da yok. Meşakkatli bir meslek, ilgi, alaka ve büyük bir çaba gerektiriyor. Büyük çabalar olunca da tabi bunun gibi sonuçlar alabiliyorsunuz. Büyütmek gerçekten zor, aynı evlat bir çocuk gibi kurbanlık hayvanların bakımları. Et fiyatları biraz pahalı olabilir, insanlar bu durumdan yakınabilir ama gerçekten bu işi yapmak zor ve maliyetli. Tosunumuz kantara sığmıyor, öyle bir problemimiz var. Kamyonetimize yükleyerek dışarıda bir kantarda tarttık ve bu işlem yaklaşık 5-6 saat sürdü. Kantar kilosunu gösterememe sebebimiz şuan bu. Nasip olursa alacak olan arkadaş, bunun kantar kilosunu görerek öyle alacak. Biz beraber yükleyip götüreceğiz, tartıp öyle teslim edeceğiz. Biz yaklaşık bir ay önce tarttığımızda bin 620 kilogramdı” dedi. “Ciddi bir emek harcandı” Demir, “Ortalama bir araç ağırlığında olan kurbanlık tosunumuza biz de araba fiyatı istiyoruz. 750 bin TL’den satışa çıkartacağız nasip olursa. Daha hiç kimseye söylemedik biz bu hayvanı, göstermekte istemiyorduk. Nasibi olan kişi gelip bunu alacak, her nasip vaktini beklermiş, bu kurbanlığımız da nasibini bekliyor. Bizim daha önce bu ağırlıkta bir hayvanımız olmadı. Zaman dilimi çok fazla, biraz da para ile alakalı bir durum var. Kazanç durumunu göz ettiğimiz zaman iki yaşında biz bu hayvanı kesime gönderiyoruz veya kurbanlık olarak satıyoruz, bekleme süremiz olmuyor. Bu sefer böyle bir deneme şansımız oldu, ciddi bir emek harcandı. Göstermeme durumumuz şöyle; diğer hayvanlardan farklı olduğu için insanların buna bakış açısı farklı oluyor. Ülkemizde bu tarz hayvanlardan az sayıda var zaten” diye konuştu. “Kurban Bayramı öncesinde satışa çıkardık” Satışa çıkardıkları 1,6 tonluk tosunun 4 yaşına yaklaştığını ifade eden Barış Demir, “Hayvanımız 4 yaşına yakın. O kadar yıl beklemek kolay değil, maddi açıdan da beklemiyor kimse zaten. ‘Paşa’ ile 4 yıl geçirdik, bu heybette bir hayvanın bu kadar uslu olması bizi şaşırttı tabi. Daha küçük danalar bile yerinde durmuyor ama ‘Paşa’ mülayim ve mazlum bir hayvan, bizi hiç yormadı. Kurban Bayramı öncesinde satışa çıkardık, nasibi varsa zaten satılacak ama satılmazsa biz 1-2 yıl daha buna bakarız” şeklinde konuştu.