ÇEVRE - 14 Ağustos 2018 Salı 12:28

Vampir böcek tehdit ediyor

A
A
A
Vampir böcek tehdit ediyor

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, anavatanı Uzakdoğu olan ve halk dilinde vampir böcek olarak bilinen sebze, meyve, süs bitkileri, çalı formundaki bitkiler ile yabancı otlar gibi pek çok konukçu bitki ile beslenen zararlı (Ricania sp.) canlı türü hakkında açıklamalarda bulundu.


Japonya, Güney Çin, Kore, Ukrayna, Rusya ve Gürcistan’da görülen zararlının Türkiye’ye 2006 yılında Gürcistan’dan bulaşık bitki materyalleri ile girdiğini belirten Prof. Dr. Öztemiz, zararlı böceğin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 2006 yılında Artvin, 2007 yılında Rize, 2013 yılında Trabzon ilinin sahile yakın tarım alanlarında yayılış gösterdiğini ifade etti.


Vampir böcek olarak bilinen zararlının 2017 yılında Batı Karadeniz sahil şeridine kadar yayılarak Düzce-Akçakoca’da tespit ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Zararlı kelebeğe benzemesine rağmen, kelebek ile bir ilgisi yoktur. Boyu yaklaşık 8-10 mm, kanat açıklığı 13-14 mm’dir. Ön kanatları üzerinde enine, açık gri renkte iki bant bulunur, arka kanatlar ise şeffaftır. Yumurtaları oval ve şeffaf olup 1 mm boyunda, 0,5 mm eninde ve soluk renklidir. Nimf evresinde, sarı renkte ve açık kahverenginde lekelere sahiptir. Olgun nimfler tavus kuşuna benzer. Son dönem nimfleri 4,5 mm boyunda ve 3 mm enindedir. Abdomenin sonunda vücut boyundan daha uzun, beyaz renkte ve uzunca mumsu iplikçikler mevcuttur” şeklinde konuştu.



Yaşayışı ve zarar şekli


Böceğin hem nimfleri hem de erginlerinin bitkilere zarar verdiğini ifade eden Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, böceğin kış mevsimini yumurta döneminde geçirdiğini ve nimflerin mayıs ayında, erginlerin ise Temmuz ve Ağustos aylarında görüldüklerine dikkat çekti. Ergin dişilerin yumurtalarını özellikle otsu ve çok yıllık bitkilerin sürgünlerine, yarı odunsu ince dallarına, kabuk altına, doku içerisine grup halinde bıraktıklarını dile getiren Öztemiz, zararlının yumurta koymak için daha çok kuru ya da kurumaya yüz tutmuş ince sürgün ve dalları tercih ettiğini ifade etti.


Ağustos ayından itibaren bırakılan yumurtaların, ertesi yıl mayıs ayında açılmaya başladığını, kış aylarındaki hava koşullarının yumuşak veya sert geçmesine göre de bu sürenin erken veya daha geç gerçekleşebileceğini belirten Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, “Yumurta bırakılan dokular kuruyarak ölmektedir. Bazı odunsu bitkilerde yumurta bırakılan yan dallar veya sürgünlerin de kuruduğu belirlenmiştir. Nimfler beyaz parlak koloni oluştururlar. Zararlı 5 nimf dönemi geçirerek ergin olur. Nimf ve erginler öncelikle bahçe kenarlarındaki çit bitkileri, yabani böğürtlen, mürver, ısırgan ve pelin gibi yabancı otlarda ve asmada görülmekte ve daha sonra kültür bitkilerine geçmektedir. Nimf ve erginler koloni oluşturarak özellikle taze sürgünlerde beslenmekte, bitkinin özsuyunu emerek fumajine neden olmakta ve bitkiyi kurutmaktadır. Ayrıca, bitki patojeni fungusların vektörlüğünü de yapmaktadır. Havanın sıcak ve nemin yüksek olduğu zamanlarda böcek zararı artmaktadır. Yılda bir döl vermektedir” dedi.



Beslendiği konukçu bitkiler


Polifag bir zararlı olup sebze, meyve, süs bitkileri, çalı formundaki bitkiler ve yabancı otlar gibi pek çok konukçu bitki ile beslendiğini ifade eden Öztemiz, konukçu bitkileri olarak; fasulye, biber, patlıcan, lahana, salatalık, mısır, kivi, incir, yenidünya, karayemiş, böğürtlen, asma, elma, şeftali, yabani hurma, mandalina, ceviz, kestane, fındık, çay, kızılağaç, mürver, ortanca, eğrelti otu, ısırgan, akasya, pelin, lavanta ve üç yaprak gibi bitkilerle de beslenebildiğini dile getirdi.



Mücadele yöntemleri


Mücadelesinde öncelikle çevreye en az zararı olan yöntemlere öncelik verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, uygun olan tüm mücadele yöntemlerinin bir arada kullanıldığı “Entegre Mücadele” yönteminin kullanılması gerektiğini belirtti. Ayrıca öncelikle kültürel, mekanik, fiziksel ve biyolojik mücadele yöntemlerinin uygulanması gerektiğinin de altını çizen Öztemiz, popülasyonun yüksek ve etkinin yeterli gelmediği durumlarda, çevre dostu pestisitler (ilaçlar), çevreye ve faydalı böceklere en az zararı olan tarım ilaçlarının kullanılması gerektiğini de vurguladı. Bunun yanında uygulamada, mücadele zamanının ve toplu mücadelenin de çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.



Kültürel mücadele


Zararlı ile mücadelede öncelikle kültürel önlemlerin alınması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Kışı yumurta döneminde geçirdiği için zararlının bir yıl önceden yoğun olarak bulunduğu bahçelerin kenarlarında özellikle yumurta bıraktığı bitkiler, mayıs ayına kadar temizlenmeli ve imha edilmelidir. Ayrıca, budama artıkları da bahçeden uzaklaştırılarak yok edilmelidir” şeklinde konuştu. Nimflerin; iklim şartlarına göre yumurtadan çıkış zamanının değişmekle beraber, genellikle mayıs ayından itibaren yumurtadan çıktıklarını belirten Öztemiz, nimf çıkışından önce zararlı ile bulaşık alanlarda, mekanik mücadele ile yumurta bırakılmış olan bitkilerin veya dalların imhasının, zararlının yoğunluğunu azaltacağını dile getirdi. Işık ve yapışkan tuzaklar kullanılarak ergin popülasyon yoğunluğunun azaltılabileceğini ifade eden Öztemiz, tuzakların yakaladığı böcekler dikkate alındığında, ışıkla mücadelenin bu zararlı türlerde de kullanılabileceğini belirtti. Biyolojik mücadelede kırmızı orman karıncaları (Formica rufa L.) ile kuşların etkili olduğunun rapor edildiğini söyleyen Öztemiz, Doğu Karadeniz’de zararlıya karşı entomopatojen fungusların (Lecanicillium muscarium) etkinliği ile ilgili yapılan bir çalışmada, nimflere etkinliğinin erginlerden daha fazla olduğu, doğal koşullarda kullanılabilecek potansiyele sahip olduğunun tespit edildiğini söyledi. Zararlı ile mücadelede kimyasal ilaçların da olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Zararlının bulunduğu bazı bölgeler, çay tarımının yapıldığı alanlar olduğu için zararlıya karşı kimyasal ilaç tavsiyesi yapılamamaktadır. Doğu Karadeniz’de zararlının nimflerine karşı azadirachtin ve spinosad uygulamaları neticesinde azadirachtin’in yüzde 30, spinosad’ın ise yüzde 70-80’lik bir etkinlik gösterdiği tespit edilmiştir. Ancak uygulamaların, özellikle çay bahçelerine yakın alanlarda sadece nimflerin ilk çıktığı devrede yoğun olarak bulunduğu bahçe kenarlarındaki çit bitkileri veya yabacı otlar üzerinde uygulanması önerilmektedir. Biyopestisit olan, Pyrethrum ve Bacillus thuringiensis ile yapılan çalışmalarda da zararlının nimf ve erginlerine karşı etkili sonuçlar alınmasına rağmen, uygulamanın nimf döneminde yapılmasının daha uygun olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, Ricania’nın mikrobiyal mücadelesinde Pseudomonas sp., Bacillus safensis ve B. thuringiensis ümit var izolatlar olarak belirlenmiştir” ifadelerini kullandı.


Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, “Ülkemize zararlının doğal düşmanları ile birlikte gelemeyişinden kaynaklanan popülasyon artışının zamanla doğal düşmanların yerleşmesi ile doğal dengenin korunacağı düşünülmektedir. Mücadelesine yönelik bir an önce tedbirler alınmaz ise zararlı böcek, tüm Karadeniz sahil şeridindeki tarım alanlarında, hatta Marmara Bölgesi’ne de yayılarak zarar yapması kaçınılmazdır” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Kuşadası’nda patili can dostlar artık hafta sonları da ziyaret edilebilecek Kuşadası Belediyesi tarafından yürütülen yenileme çalışmaları ile can dostlar ve ziyaretçiler için huzurlu bir yaşam alanına dönüştürülen Kuşadası Evcil Hayvan Rehabilitasyon Merkezi, bundan böyle hafta sonlarında da ziyaret edilebilecek. Hayvansever Belediye Başkanı Ömer Günel’in girişimleri ile alt ve üstyapısı bütünüyle yenilenerek tedavileri ve nekahet evreleri süren hayvanların sağlıklı ve huzurlu bir ortamda konuk edilebilmeleri için gerekli tüm düzenlemelerin büyük bir özen ve estetik anlayışı ile yapıldığı Kuşadası Evcil Hayvan Rehabilitasyon Merkezi, hafta sonlarında da ziyarete açıldı. Başta çocuklu aileler olmak üzere hayvansever kent sakinleri tarafından sıklıkla ziyaret edilen merkez, bundan böyle Cumartesi ve Pazar günleri de dahil olmak üzere haftanın 7 günü 11.00-16.00 saatleri arasında kapılarını ziyaretçilerine açmaya başladı. Yürütülen yenileme, çevre düzenleme ve peyzaj çalışmaları ile estetik bir görünüme kavuşturulan merkez, keyifli ve renkli atmosferi ile de hayvan severlerin haftanın 7 günü rehabilite edilen kedi ve köpeklerle dilediğince vakit geçirmesine imkan sağlıyor. Kuşadası Belediyesi’nin resmi internet sitesinden 7/24 canlı olarak izlenebilen merkezin hafta sonlarında da ziyarete açılması hayvansever kent sakinleri tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı.
Denizli Denizli’den çıkıp 15 günde Balkanları motosikletle dolaşacaklar Denizli’de yaşayan iki arkadaş, motosikletleriyle balkan ülkeleri turuna çıktı. İki motosiklet tutkunu, 15 günde 7 bin kilometrelik rotayı takip ederek 10 Balkan ülkesini gezecek. Denizli’de yaşayan motosiklet tutkunları Gürcan Ekici ve Yalçın Ekin, 15 günlük Balkan ülkeleri turuna çıktı. Ekici ve Ekin, belirlenen 7 bin kilometrelik gezi parkurunda motosikletleriyle 10 Balkan ülkesini gezecek. İkili gece konaklamalarını da yanlarında götürdükleri çadırda yapacak. Sabah saatlerinde Denizli’den motosikletleriyle hareket eden Ekici ve Ekin, akşam saatlerinde Çanakkale’ye ulaşacak. Geceyi Çanakkale’de çadırda geçirecek olan iki motosiklet tutkunu Balkan turuna yarın başlayacak. Daha öncede ‘Sakin Motorcular’ olarak 10 motosiklet tutkunu ile Yunanistan turu yaptıklarını, yurt içinde de birçok bölgeye motosiklet turu düzenlediklerini anlatan Gürcan Ekici, "Her hafta sonu motorlarımız ile geziler düzenleyip farklı kültürler öğreniyoruz. Ege Bölgesi’nde gitmediğimiz şehir kalmadı. Bölge dışında da geziler yapıyoruz. Gittiğimiz bölgelerde çadırda kalıyoruz. Bugün başladığımız Güney Avrupa turumuzu iki motosikletle 15 gün olarak belirledik. Yaklaşık 7 bin kilometrelik belirlediğimiz güzergâhta Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Slovenya, İtalya, Hırvatistan, Sırbistan ve Bulgaristan’ı ziyaret edeceğiz, tarihi ve turistlik bölgeleri gezeceğiz. Motosikletlerle yapılan turlarda her zaman olduğu gibi kurallara mutlaka uyulması gerekiyor. Çok dikkatli olmamız şart" dedi.
Denizli Motosiklet kazasında hayatını kaybeden iki arkadaştan son bakış Denizli’de seyir halindeki motosikletin sollama yaptığı esnada önüne çıkan otomobile çarpması sonucu meydana gelen kazada hayatını kaybeden iki gençten geriye anıları kaldı. Son yolculuklarına yan yana uğurlanan iki arkadaşın ‘son bakış’ notuyla paylaşılan videosu duygusal anlar yaşattı. Pamukkale ilçesi Zeytinköy Mahallesi Acıpayam Bulvarı’nda meydana gelen kazada; Zekeriya Akhan (21) yönetimindeki 34 VG 8057 motosiklet, bulvar üzerinde ilerlerken aynı yöne seyir halinde olan midibüsü geçmek istedi. Sollama yapan genç sürücünün kullandığı motosiklet, önüne çıkan otomobile arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle motosiklet sürücüsü ve yanında yolcu konumunda bulunan arkadaşı Rahman Çabuk yola savruldu. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalede bulunduğu iki genç, ambulansla Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi. Durumları ağır olan Zekeriya Akhan ve Rahman Çabuk, hastanede doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılmadı. Gezinti için çıktıkları motosiklet kazasında hayatlarını kaybeden Zekeriya Akhan ve Rahman Çabuk’un cenazeleri, Güzelyurt Mahalle Mezarlığında yan yana kazılan kabirlerde dualarla son yolculuklarına uğurlandı. Çok iyi arkadaş olan Zekeriya Akhan ve Rahman Çabuk’un arkadaşları tarafından sosyal medyada ‘son bakış’ notuyla paylaşılan videosu duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. Kaza yaptıkları motosikletle Çameli ilçesine giderlerken başka bir sürücü tarafından cep telefonu kamerasıyla kayda alınan görüntülerde, iki arkadaşın kendilerini çeken sürücüyü fark ettikleri ve ona doğru bakarak selamlaştıkları anlar yer aldı.
Ordu 70 kişilik otobüsün Ayşegül kaptanı Ordu’da, Büyükşehir Belediyesi özel halk otobüsünde dolmuş şoförlüğü yapan Ayşegül Kurt, bu meslekte ildeki tek kadın olarak görev yapıyor. 8,5 metre uzunluğunda ve 70 kişi kapasiteli otobüsü kullanan Ayşegül Kurt, yolcular ve meslektaşlarından da tam destek alıyor. Geçen yıllarda İstanbul’da memleketi Ordu’da servis şoförlüğü yapan evli ve 3 çocuk annesi Ayşegül Kurt (47), bir arkadaşının tavsiyesi üzerine dolmuş şoförü olmaya karar verdi. Geçen yıllardan da gelen tecrübesi ile direksiyonun başına geçen Kurt, 8,5 metre uzunluğunda ve 70 yolcu kapasitesine sahip Ordu Büyükşehir Belediyesi Özel Halk otobüsü 1. etapta şoför olarak göreve başladı. Yaklaşık 2 haftadır 52 numaralı otobüsü kullanan kadın kaptan, meslektaşları ile yolcuların kendisine destek verdiğini belirtiyor. “Çocukluktan bu yana hevesti” Büyük araç kullanmayı çok sevdiğini, geçmişte de farklı araçlar kullandığını söyleyen Ayşegül Kurt, “Çocukluktan gelen bir heves. 15 gün önce bu mesleğe başladım, ilk defa görenler şaşırıyor ve tebrik ediyorlar. Genel olarak iyi gidiyor, ilk kez bu meslekte Ordu’da kadın görüldüğü için tebrik ediyorlar. Şoför arkadaşlar da gayet yardımcı oluyor, şu an için iyi gidiyor” diye konuştu. “Büyük sorumluluk üstleniyoruz” Trafikte bu araçları kullanmanın zor olduğuna, bir de yolcu sayısı fazla olunca daha çok dikkatli olunması gerektiğine değinen Kurt, “Ayakta, çocuk, yaşlı ve engelli yolcu oluyor, tüm bunları takip ederek araç kullanmak gerekiyor. Ayakta oldukları için ani fren gibi davranışları yapmamak gerekiyor, büyük bir sorumluluk alıyoruz” ifadelerine yer verdi. "Diğer sürücüler trafikte bizi sıkıştırınca zorlanıyoruz" Trafikteki diğer sürücülerin özellikle toplu taşıma araçlarının olduğu noktalarda daha çok dikkat etmeleri gerektiğini söyleyen Kurt, “Ani sollamalar, makas atma gibi davranışlarda özellikle toplu taşıma araçlarından uzak durmalarını rica ediyorum. Biz de kendimizi risk altına alıyoruz, sonuçta can taşıyoruz. Sinyal vermeden önümüze kırıyorlar, bu noktalarda da zorlanıyoruz çünkü ani fren yapamıyoruz” şeklinde konuştu. “Eşimle gurur duyuyorum” Eşine her zaman destek olduğunu ve bundan sonraki süreçte de olmaya devam edeceğini söyleyen Ahmet Kurt, “Her zaman arkasındayım, gurur duyuyorum. İnşallah Allah’ım kazasız ve belasız araç kullanmayı nasip eder. İnsanlarımız da artık çok olumlu sonuçlar veriyorlar” ifadelerine yer verdi. Yolcular ise kadınları bu tür sektörlerde görmekten dolayı mutlu olduklarını dile getirdiler.