TEKNOLOJİ - 22 Nisan 2024 Pazartesi 10:51

Yerli üretim yeni silah tanıtıldı

A
A
A
Yerli üretim yeni silah tanıtıldı

DÜZCE(İHA) – Yerli tasarım ve mühendislikle üretilen tabanca serisi SAR9 ailesinin en yeni ve ileri teknolojiye sahip jenerasyonu olan Gen3’ü tanıtıldı.


Türkiye’nin ilk polimer tabancasına ve ilk özgün yerli görev tabancası SAR9’a imza atan Sarsılmaz, zamanın ötesinde bir mühendislikle ürettiği SAR9 ailesinin yeni üyesi SAR9 Gen3’ü tanıttı.


Ülkemizin ve Avrupa’nın en büyük silah üreticilerinden Sarsılmaz, Türkiye’de ve yurt dışında çeşitli ödüller kazanan tamamen yerli tasarım ve mühendislikle üretilen tabanca serisi SAR9 ailesinin en yeni ve ileri teknolojiye sahip jenerasyonu olan Gen3’ü piyasaya sundu.


Bir ordunun ihtiyaç duyduğu silah ve mühimmat üretme kapasitesine sahip olan Sarsılmaz, SAR9 Gen3 polimer gövde, paslanmaz kaset, yüksek alaşımlı çelik namlu ve kapak uzmanlığını en ileri düzeyde bir araya getiriyor. Tetik emniyeti, yarı kurulu sistem ve gövde emniyetini bir araya getiren geniş güvenlik özelliklerini SAR9 Gen3’te daha da ileri seviyeye taşıyor. Üst düzey kontrol sağlayan 18 derecelik kavrama açısı ve kurmayı destekleyen üst kapak Gen3’ün zorlu şartlarda bile en rahat şekilde kullanımını sağlayan özellikleri arasında yer alıyor. SAR9 Gen3, ayrıca gelişmiş fonksiyonlara sahip reddot opsiyonunu uyumlu mekanik nişan hattı ile zenginleştirmiş bulunuyor.


Yıllık 440 bin tabanca, 120 bin piyade ve makineli tüfek üretim kapasitesi bulunan firma, sahip olduğu bu kapasiteyle Avrupa’nın en büyükleri arasında yer alıyor. Tamamen yerli tasarım ve mühendislikle üretilen Sarsılmaz silah sistemleri, 80’den fazla ülkeye ihraç ediliyor.



Yerli üretim yeni silah tanıtıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Sağlık çalışanlarından terör, işgal ve soykırıma karşı sessiz yürüyüş Sağlık çalışanlarının Filistin’de yaşanan terör, işgal ve soykırıma yönelik haftalardır sürdürdüğü sessiz yürüyüşleri ve protestoları bu hafta da devam etti. "Zulme karşı tek yürek” sloganıyla gerçekleştirilen protesto yürüyüşüne katılan Gazzeli doktora öğrencisi Muhammed Ceber, Türkiye’nin destek ve yardımları için teşekkür etti. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü doktora öğrencisi Muhammed Ceber, konuşmasında şunları kaydetti; “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Salat ve selam Allah’ın elçisi, ailesi ve ona tabi olanlar üzerine olsun. Arkadaşlarım, peygamberimizin hadisiyle başlamak istiyorum. Allah’ın elçisi peygamber Efendimiz şöyle buyurur: ’İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.’ Hükümetiniz ve halkınızın Gazze’deki yaralılara ve hastalara yardım etme, felaketzedeleri rahatlatma konusundaki muazzam çabaları için derin şükranlarımı sunuyorum. Allah’a dua ediyoruz ki Gazze’deki kardeşlerimizin üzerlerinden bu sıkıntıyı kaldırır, bize de O’nun güçlü yardımıyla zafer nasip eder. Bu savaş sadece bir askeri çatışma değildir. Uluslararası hukuk kurallarının ve insanlık hukukunun nasıl çiğnendiğini, dünyanın çifte standartlarını ortaya çıkaran bir harekettir. Bu işgalin başkanı Netanyahu’nun dediği gibi. Bu savaş aydınlıkla karanlık arasındaki bir savaştır. Büyük güçlerin masumları öldürmek ve medeniyeti yok etmek için zalimi desteklediğini, en son teknoloji ve silahlarla bir araya geldiğini görüyoruz Bu saldırının meşru bir gerekçesi olmadığını, bir savaş suçu olduğunu görüyoruz. Bu suçu işleyen güç cezalandırılması gerekirken, antisemitizm suçlamalarından korktukları için, cezalandırmanın tam aksine Batı tarafından körlemesine desteklenmektedir. Biz Filistin halkı olarak, bu zalim işgal altında 75 yıldır acı çekiyoruz. Özgürlük ve onur talep ediyoruz, diğer halklar gibi haklı bağımsız ve egemen bir Filistin devleti kurmak istiyoruz. Bu zulme karşı küresel dayanışmaya ihtiyacımız var. Suçlulara yaptırım uygulanmasına ve gasp edilen haklarımızın iadesine ihtiyacımız var. Bu zulme karşı birlikte durmalı ve Müslümanların üzerindeki zulmü kaldırmak için birlikte çalışmalıyız. Her birinizin dayanışması ve desteği için şükranlarımı sunarım.” Konuşmaların ardından toplanan kalabalık duanın ardından sessizce dağıldı.
Kahramanmaraş Depremzede anne: “Ben onlara sevgimi gösterdim onlar da bana” Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde 3 çocuğunun hayatını kaybettiğini söyleyen depremzede anne, “Asla küs yatmazdım. Deprem gecemiz daha da farklıydı. Son gecemiz olduğundan mıdır bilmiyorum daha da güzeldi. Ölümlü dünya kimseyle küs ölmek istemedim, özellikle de evlatlarımla. Ben onlara sevgimi gösterdim onlar da bana gösterdiler” dedi. Kahramanmaraş’ta meydana gelen asrın felaketini Hayrullah Mahallesi Hisar Apartmanı’nda yakalanan 5 kişilik Demirel ailesinden geriye anne Ayfer ve baba Osman kaldı. Deprem gecesi ekmek kulübesini yeni açtığını ve depreme yakalandıktan sonra evine gittiğini söyleyen baba Osman Demirel, “Gece 03.30’da kalktım. İşe gitmek için hazırlandım. Giderken de eşime ben gidiyorum, Allah’a emanet ol diyerek evden çıktım. Evden çıktıktan yarım saat sonra iş yerime geldim. İşe geldikten 15 dakika sonra da bir patlama ve ışıkla deprem başladı. Depremin 10. saniyesinde büfemin karşısındaki binalar yıkılmaya başladı. Binalar yıkılınca dediler ki hiç burada durmayalım, çocuklarımıza gidelim bakalım. Vatandaşlar öyle gitti biz zaten koşa koşa çocuklarıma ulaşmaya çalıştım. Koşarken de film sahnesi gibi ikinci sarsıntı başladı” dedi. Deprem üç çocuğu aldığını eşinin ise yaralı halde kurtulduğunu söyleyen Demirel, “Bir yandan koşuyorum bir yandan da arkamdan film sahneleri gibi yıkımlar oluyordu. Önümde arkamda binalar yıkılıyordu. Evime yetişmeye çalışıyordum. Yetişemedik sonuçta. Yetişsem de elimizden gelecek bir şey yoktu. Eve geldim binam enkaz olmuştu. Hisar apartmanı. 10 katlı bina 2 kat konumuna düşmüştü. Gün ağarınca enkazı tam gördüm, eşim ve çocuklarımdan umudu kesmiştim. İlk gün ses var Ayfer diye birinin sesi geliyor dediler. İlk gün olayın şokuyla anlayamadım ama ikinci gün Ayfer’in eşim olduğunu anladık ve çıkartmaya çalıştık. 36 saat sonra eşimi enkazdan çıkarttık. Önce rahmetli büyük oğlumuzu çıkarttık ve defnettik. Ondan sonra hanımı çıkarttık. Onu hastaneye gönderdim. Sonra 6 gün boyunca enkazın etrafından ayrılmadan kızım ve küçük oğlumu çıkartmaya çalıştım. Kurtarma ekipleri ve gönüllülerden Allah razı olsun. Sağ olsunlar çocuklarımı çıkarmadan bu binayı terk etmeyeceğiz dediler. Gösterdiğimiz yerlerde çocuklarımızı çıkartılar ve emaneti teslim ettik. Tek tesellimiz çocuklarımı tek parça Rabbime teslim etmek oldu. Allah ölenlere rahmet eylesin, şahadetlerini kabul eylesin. Bizlere de şefaatçi eylesin. Acımız büyük, kayıplarımız büyük, evladını, eşini, kardeşini, ablasını, yeğenini kaybeden annelerimizin anneler gününü kutluyorum. Allah sabrı cemil ihsan etsin. Sümeyye Sevde Demirel 21 yaşındaydı, oğlum Seyyit Abdulbaki Damirel 15 yaşındaydı, Abdurrahim Demirel 9 yaşındaydı” diye konuştu. Çocukları ile hiç küs olmadığını, deprem gecesinin ise daha farklı olduğunu ifade eden anne Ayfer Demirel ise “Rabbimden geldi. Şikayetim yok, başım ve gözüm üstüne. Yeter ki Rabbim bu imtihandan yüz akıyla çıkarsın. Evladını kaybeden annelere de rabbim sabır versin. Dayanma gücü versin. Bazen çok ağırlaşıyor, Rabbim’in yardımı olmasa asla dayanılacak bir şey değil. Derdi veren dermanını da veriyor. Çocuklarımın üçü de okula gidiyordu. Kızım idari ve iktisadi bilimler fakültesi birinci sınıf öğrencisiydi. Büyük oğlum imam hatip onuncu sınıftaydı. Küçük oğlum da dördüncü sınıfa gidiyordu. Şuanda hiçbir pişmanlığım yok desem yeridir. Çünkü ben onlara her zaman sevdiğimi bildirdim. Onlara kızsam da küssek de uzatmazdım. Ölümlü dünya yarına çıkacağımız belli değil, asla küs yatmazdım. Deprem gecemiz daha da farklıydı. Son gecemiz olduğundan mıdır bilmiyorum daha da güzeldi. Ölümlü dünya kimseyle küs ölmek istemedim, özellikle de evlatlarımla. Ben onlara sevgimi gösterdim onlar da bana gösterdiler. İçimde hani şunu da yapsaydım diyeceğim bir şey yok. Elbette eksiğimiz kusurumuz vardır ama benim onlara onların bana asla bir pişmanlığı yok. Rabbim öbür dünyada ayırmasın. Ben razıyım Rabbim de razı olsun. Depremin ilk gününden beri bize yardım eden devletimize, bütün yetkililerden ve vatandaşlardan emeği geçenlerden Allah razı olsun. Cumhurbaşkanımız’dan Allah razı olsun, biz onu liderimiz olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Denizli Yazın serin kışın sıcak tutan Buldan bezine ilgi her geçen gün artıyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde hazırlanan ‘Türkiye Dokuma Atlasında yer alan ‘Buldan bezine’ ilgi her geçen gün artıyor. Hiç bir kimyasal kullanılmayan doğal boyalı dokumasıyla dikkat çeken Buldan bezi, geçmişte sadece yazlık giyimde tercih edilirken şimdilerde ise hem kışlık giyim hem de ev tekstilinin gözdesi oldu. Denizli’ye 45 kilometre uzaklıkta bulan ve Türkiye’nin dokumacılıkta ön plana çıkan başlıca merkezlerinden birisi olan Buldan’ın kendisine özgü kumaşıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Milattan önce 6 bin yılına kadar dayanan ve 1779 yılına kadar ilkel tezgahların kullanıldığı Buldan’da başlayan modern dokumacılık, 1951 yılında ise ilk motorlu tezgahlarla yeni bir boyut kazandı. İlk etapta başörtüsü, peştamal ve çarşafların dokunduğu Buldan bezi, asırlardır rahatlığıyla yazlık giysilerde tercih edildi. Son dönemde hem kışlık giyim hem de ev tekstilinin gözdesi olan Buldan bezi, 1970’li yıllardan bu yana Almanya, Fransa ve Belçika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç edilmeye devam ediliyor. Türkiye Dokuma Atlasında yer aldı Hiç bir kimyasal kullanılmayan doğal boyalı dokumasıyla dikkat çeken Buldan bezi, Anadolu’nun geleneksel dokumalarının aslına uygun olarak yeniden üretilerek, modern tasarımlarla dünyaya tanıtılması amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen “Türkiye Dokuma Atlası” projesinde de yer aldı. Anadolu dokumaları arasında yer alan Ankara Sofu, Edirne kırmızısı, Hatay ipeği, Antep Kutnusu, Muğla dastarı, Şal Şapik, Ehram, Beledi gibi dokumalardan hazırlanan örnekler, Denizli Buldan bezinin doğal boyalı dokuması çağdaş tasarımlara dönüştürüldü. Türkiye Dokuma Atlasının desen ve renkleri, ünlü tasarımcılar tarafından hazırlanan kıyafet ve ev tekstil örnekleriyle 99 ülkeden büyükelçiler, eşleri ve büyükelçilik temsilcilerinin beğenisine sunuldu. Aynı zamanda ‘Coğrafi İşaret’ belgesine de sahip olan Buldan bezi, yok olmaya yüz tutan zengin dokuma kültürünü yeniden ihya etmeyi amaçlayan Türkiye Dokuma Atlasının da en önemli unsurlarından birisi oldu. Buldan bezinden üretilen kıyafetler büyük ilgi görüyor Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan ve Buldan Ticaret Odası tarafından Coğrafi İşaret patenti alınan Buldan Bezini, kendi fabrikasında üreterek konfeksiyon ve pazarlamasını yapan Efesan Tekstil Dokuma firması sahibi Hale Efeoğlu, Yazın serin, kışın sıcak tutmasıyla bilinen Buldan bezinden üretilen bay bayan kıyafetlerinin büyük ilgi gördüğünü söyledi. Efeoğlu, “Denizli bölgesinde Hierapolis ve Laodikya’yı da kapsayan tarihi kral yolunun ilk adımları Buldan beziyle atılmıştır. İşletmemizde 1920’li yıllardan sonra önce el tezgahıyla 1950’li yıllardan sonra da elektrikli ve otomatik tezgahlarda üretimine devam edilmiştir. Buldan bezi yüzde yüz pamuk, kıvrak iplikten bürümcük şeklinde dokunur. Yazın serin kışın sıcak tutar. Gayet güzel doğal bir kumaştır. Önceleri sadece yıkama yapılıp renklendirilen Buldan bezini artık baskı yöntemiyle de çeşitlendirebiliyoruz. Evliya Çelebi’nin de seyahatnamesinde ‘Buldan’da beyaz bez dokunuyordu’ diye bahsettiği Buldan bezine ilgi her geçen gün artıyor. Özellikle yazın kullanılmasının sebebi ise pamuklu yapısından dolayı teri emen özelliğidir. Son yıllarda özellikle giyim alanının dışında iç çamaşırı, ev tekstili gibi alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Buldan bezi organik bir ürün olduğu için doğaya, bitkilere ve hayvanlara her an gibi bir zararı kesinlikle yoktur. Doğada ise çok kısa süre içerisinde çözündüğü için herhangi bir kirlilik bırakmaz” diye konuştu.
Mersin Dünya şampiyonu Muay Thai sporcular anneleriyle müsabakalara hazırlanıyor Mersin’in Silifke ilçesinde iki dünya şampiyonu birde dünya ikincisi çıkarken, sporcular antrenör Teslime Çelik nezdinde anneleri ile birlikte müsabakalara hazırlanıyor. Silifke’de hem Türkiye birincilerini hem de dünya şampiyonunu çıkaran Muay Thai Antrenörü Teslime Çelik, anneler gününde sporcularına anneleriyle birlikte antrenman yaptırdı. Silifke Gençlik İlçe Spor Müdürlüğü salonunda çalışmalara ara vermeden devam eden sporcular ve anneleri yoğun tempoya rağmen başarılı bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. Gençlik ve Spor Bakanlığının “Hareketlilik Yılı” projesini de Silifke’de hayata geçirdiklerini belirten antrenör Teslime Çelik, Silifke’den iki dünya şampiyonu birde dünya ikincisi çıkardıklarını belirtti. Salona gelen anneler gerekli spor kıyafetlerini giydikten sonra çocukları ile birlikte antrenmana katılıyor. Çocukları ile birlikte antrenmanda anneler ter döküyor. “Burada sporcularımıza sadece savunma sporu yaptırmanın haricinde dünya, Avrupa ve Türkiye şampiyonalarına katılıyoruz” diyen Antrenör Teslime Çelik, “Aldığımız derecelerle hem ülkemizi hem ilçemizi en iyi şekilde temsil ediyoruz. 2023 yılında Silifke’den iki dünya şampiyonu, bir tanede dünya ikincisi sporcu çıkardık. Sporcularımızı kutluyorum. Biz burada Silifke İlçe Spor çatısı altında resmen aile olduk. Aile kavramını yaşıyoruz. Burada çocuklarımızın kimi zaman antrenörü, annesi, babası, abisi ve ablası konumundayım. Aileler bu güzel ortama ayak uyduruyor. Çocuklarımızın spor yapmasının yanı sıra ailelerimizde antrenmanlara katılıyor. Ailelerimiz 2024 yılında Bakanlığımızın başlattığı ‘Hareketlilik Yılı’na da katkı sağlamış oyuyor. Spor Bakanımız Osman Aşkın Bak Beyefendiye de selamlarımızı saygımızı gönderiyoruz. Burada her yaş gurubu çocuklarımıza sporun bir yaşam tarzı olduğunu yaymaya çalışıyoruz. Bugün anneler günü, şehit anneleri başta olmak üzere annem rahmetli Ayşe Gelin yaşayan ve rahmetli olan annelerimizin gününü kutluyorum. Burada annelerimizle birlikte Dünya, Avrupa ve Türkiye şampiyonu olsun, Antrenmana gelen sporcularımız ve anneleri ile birlikte sporumuzu yaptık. Her geçen günden yaşayacağımız gün daha sağlıklı geçsin” diye konuştu. Dünya şampiyonasında Dünya ikincisi olan Elanur Morca, çalışmalara annesi ile birlikte geldiğini, bu sporu çok sevdiğini ve tüm annelerin gününü kutladığını söyledi. Elanur’un annesi Ayşe Morca, “Benim kızım dünya ikincisi oldu. Antrenmanlara kızımla birlikte katılıyorum. Kızıma destek olmak için sürekli yanındayım ve bugün anneler günü, tüm annelerin gününü kutluyorum” dedi. 2023 yılında Antalya’da düzenlenen dünya şampiyonasında büyük emekler ve başarılar sonucunda Dünya şampiyonu olduğunu belirten Büşra Naz Çelik, bu başarıda kendisine emeği geçen annesine hocasına teşekkür ederek, tüm annelerin gününü kutladı. Büşra’nın annesi İlknur Çelik, kızının çocukluktan bu yana spor yaptığını, kızının her zaman destekçi ve yanında olacağını belirterek, tüm annelerin gününü kutladı. Antrenmanlara çocukları ile birlikte gelen Rus vatandaş Natalıa Petrenko ise “Bir buçuk senedir bu sporla ilgileniyoruz. Çocuklarımla birlikte antrenmanlara geliyorum. Hocamızdan ve her şeyden çok memnunuz. Tüm annelerin gününü kutluyorum” diye konuştu.