YEREL HABERLER - 28 Temmuz 2017 Cuma 15:28

D Vitamini ile gelen 5 fayda

A
A
A
D Vitamini ile gelen 5 fayda

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr.

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Osman Son, D vitaminin birçok hastalıkla savaşmada önemli rol oynadığını fazla alındığında ise sağlık sorunlarına yol açacağını belirtti.


Vücudumuzda birçok fonksiyonu bulunan D vitamini, özellikle kalsiyum ve fosfor emilimini sağlayan ve bağışıklık sistemini güçlendiren etkisiyle son derece önemli. Sağlıklı bir gelişim ve güçlü kemiklere sahip olmanın yanında hastalıklara karşı savaşmak için de yeterli miktarda D vitaminine ihtiyaç duyuluyor. Bugüne kadar birçok vitaminin genel sağlığın korunması ve hastalıklar üzerine etkisiyle ilgili çalışmalar yürütülmesine karşın D vitamini biraz gölgede kaldı. 15-20 yıl öncesine kadar önemsiz bir konu olarak değerlendirilmesine karşın D vitamini eksikliği ya da fazlalığının hastalıklar üzerindeki etkisi ortaya kondukça önemi de artmaya başladı. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Osman Son, D vitaminin kanserden, kalp hastalıklarına, osteoporozdan depresyona kadar birçok hastalıkta savaşmada önemli rol oynadığının yapılan araştırmalarla gösterildiğini söyledi. Dr. Son, D vitaminin fazlasının da birçok sağlık sorununa yol açacağını vurguladı.



"Türkiye güneş açısından şanslı ama yüzde 90’ında D vitamini eksikliği var"


D vitamini alınırken iki noktaya dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Uzman Dr. Son, “Öncelikle D vitamini içeren yiyecekleri yemek, sonrasında güneşlenmek çok önemli. Çünkü D vitamini cilt altında sentezleniyor. Sentez için de güneş ışığı gerekiyor. Yani siz D vitamini içeren yiyecekler yeseniz bile, bunun vücut tarafından kullanılacak hale gelmesi için güneşlenmek şart. Güneşlenirken de, ışınların dik geldiği öğlen saatlerinde 15-30 dakika arası, kol ve bacak açık olacak şekilde, güneş kremi sürmeden güneşlenmek yeterli. Türkiye’nin güneş ışığı açısından çok şanslı bir ülke olmasına rağmen yüzde 90’ununda D vitamini eksikliği var. D vitamini eksikliğinin oluşturabileceği sorunlar konusunda araştırmalar halen devam etse de osteoporoz ve kalp hastalıklarının yanı sıra bağışıklık sistemine ilgilendiren birçok hastalıkta D vitamini eksikliğinin riski artırdığını gösteren çalışmalar bulunuyor. Ancak fazlasının da kanda kalsiyum yükselmesi nedeniyle böbrek hastalıklarına, damar sorunlarına, böbrek taşlarına neden yol açıyor” dedi.



"D vitamini bağışıklık sistemini de güçlendirici etkiye sahip"


Bilinçsizce fazla alınan D vitamini kullanılmasının zehirlenmeler yol açabileciğini uyarısını yapan Uzman Dr. Osman Son, “Alınan kalsiyumun vücutta emiliminin sağlanabilmesi ve bebeklikten yaşlılığa kadar güçlü kemiklere sahip olabilmek için yeterli miktarda D vitaminine ihtiyaç duyuluyor. Özellikle erişkinlerde yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alınması yaşlılıkta osteoporoz gelişme ve kırık riskinin düşürülmesine yardımcı oluyor. Eksikliği halinde yaşlılarda kaslarda zayıflamaya yol açtığından hastalarda denge kaybına bağlı düşme meydana gelebiliyor. Ayrıca çocuklarda raşitizmi önlemek için de D vitaminine ihtiyaç duyuluyor. D vitamini bağışıklık sistemini de güçlendirici etkiye sahip. Eksikliğinde akyuvar dediğimiz vücudun savunma sisteminde eksiklik ve bozukluk ortaya çıkıyor. Buna bağlı olarak da, bağışıklık sistemini ilgilendiren solunum yolu enfeksiyonları, zatürre ya da alerjik hastalıklara yatkınlık gelişiyor. Güneş görmeyen ülkelerde yapılan araştırmalar, D vitamini eksikliği ve depresyon arasında da bir bağ olduğunu ortaya koyuyor. Buna göre, beyinde ruh halimizi düzenleyen bölgelerde ve hipokampüste D vitamini reseptörleri bulunuyor. Ve eksikliği durumunda bu bölgeler normal işlevini yerine getiremediği için depresyona yatkınlık artıyor” ifadelerini kullandı.



"Beyin fonksiyonlarının kontrolünü etkiliyor"


D Vitamininin beyin fonksiyonlarının kontrolünü de sağladığını aktaran Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Osman Son, “D vitamini unutkanlığı önlediği ve beyni doğru çalışmaya sevk ettiğinden Alzheimer riskini de azaltmaya yardımcı oluyor. Dr. Osman Son’un verdiği bilgiye göre, araştırmalar D vitamini eksikliğinde depresyona eğilim gibi bilinçsel fonksiyonlarda azalma olduğunu gösteriyor. D vitamini eksikliği ile bazal metabolizma ve insülin direnci arasında da ilişki bulunuyor. Buna göre, D vitamini eksikliği durumunda bazal metabolizma yavaşlıyor ve insülin direnci artıyor. Ayrıca D vitamini eksikliği yaygın kemik ve kas ağrısı yaptığından bu kişiler daha az hareket edebildiği için kilo vermek zorlaşıyor. D vitamini eksikliği insülin direncinin yanısıra kan basıncını da etkilediğinden çocuklarda Tip 1 diyabet, erişkinlerde ise Tip 2 diyabete meyli artırıyor. D vitaminin doğal yollarda alınması önemli olduğunu söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Osman Son, “En önemli kaynak güneştir. Ayrıca, balık, Norveç somonu, ton balığı, karides, sardalya, uskumru, yumurta sarısı, süt ürünleri, kefir, peynir ve yoğurt da beslenme rejimine eklenebilir” diyor. Gebelik ve emzirme döneminde vücudun D vitamini ihtiyacının arttığını ve bu nedenle hekim takibinde takviye yapılmasının doğru olacağını belirten Dr. Osman Son, “Yeteri kadar güneşlenmeyenlerde tedaviye geçilir. Bu durumda 8 hafta süren yalnızca akşamları alınan vitamin ile vücudun ihtiyacı olan miktarı sağlanmaya çalışılır. 70 yaş üstü hastalarda D vitaminin kalsiyum ile birlikte alınmasını öneriyoruz” diye belirtti.



Hangi yaşta ne kadar?


Günlük D vitamini ihtiyacının belirlenmesi konusunda araştırmaların devem ettiği söyleyen Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Osman Son, D vitaminin dozunun yaşa göre değiştiğine işaret ediyor. Azlığı kadar vücuda fazla alınması da sakıncalı bulunuyor. D vitamininin günlük alınması gereken miktar çocuklarda (0-1 yaş) 10 mg, 1-70 yaş 15 mg, 70 yaş üstü 20 mg olarak belirtiliyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul ’81 İlde 81 Orman’ Projesi yeniden hayata geçiyor Türkiye İş Bankası’nın 100. yılına özel olarak 2008-2017 yılları arasında Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı iş birliğiyle gerçekleştirilen ’81 İlde 81 Orman’ Projesi yeniden hayata geçiyor. Türkiye İş Bankası, 100. yıl heyecanını, ülke genelinde gerçekleştirdiği doğayı korumaya ve çevre bilincini artırmaya yönelik projelerle paylaşmayı sürdürüyor. Bu kapsamda, başta çocuklarımız olmak üzere toplumda çevre bilincini artırmak amacıyla 81 İlde 81 Orman Projesi’ni Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı iş birliğiyle yeniden hayata geçiriyor. Projenin yeni dönemi, İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ve Orman Genel Müdürlüğü’nden İstanbul Orman Bölge Müdürü Celal Pir’in katılımıyla gerçekleştirilen bir tanıtım toplantısıyla duyuruldu. Projenin ikinci aşamasında da Türkiye’nin 81 ilinde, 5 yıl içinde 2 milyon 200 bin fidan dikilmesi ve dikilen fidanların bakımının da 3 yıl boyunca düzenli olarak yapılması planlanıyor. İlk aşamada dikim sahalarının başarı oranı yüzde 84 oldu Ülkemizin dört bir yanında ağaçlandırma seferberliğine dönüşen projenin ilk aşamasında, 81 ilde yaklaşık 1500 hektar alanda 2 milyon 205 bin fidan toprakla buluştu. Bu sahalarda 5 yıl boyunca düzenli bakım yapıldı ve tutmayan, kuruyan ya da zarar gören fidanların yerine yeni fidanlar dikildi. 2008 - 2017 yılları arasında gerçekleştirilen 81 İlde 81 Orman Projesi’nde dikim sahalarının ormana dönüşüm oranı yüzde 84’ün üzerine çıkarak büyük bir başarı elde etti. Ayrıca proje kapsamında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 22 hektarlık alanda 35 bin 200 fidanla 82’nci orman da kuruldu. “İkinci yüzyılımızda yeni çınarlar yetiştirmek üzere bir yolculuğa çıktık” Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, 100. kuruluş yıl dönümünü kutlayan İş Bankası’nın da artık asırlık çınar olarak nitelendirilen kurumlar arasına girdiğini belirterek ikinci yüzyıla giriş yaparken yeni çınarlar yetiştirmek üzere TEMA Vakfı ve Orman Genel Müdürlüğü ile bir yolculuğa çıktıklarını söyledi. Bunun aslında yeni bir yolculuk olmadığına işaret eden Aran, “2008-2017 yılları arasında bin 500 hektar alana 2,2 milyonun üzerinde fidan dikmiştik. Ne mutlu bize, bu fidanların yüzde 84 oranında ormana dönüştüğünü görüyoruz. Şimdi de yeniden hayata geçirdiğimiz ve 2,2 milyon fidan dikmeyi planladığımız projeyle karşınızdayız. Samsun ve Erzincan’dan başlayacağız, sırasıyla 81 ilimize ulaşacağız. Her ilimizde bölge halkıyla, çalışan ve emeklilerimizle, çocuklarımızla şölen havasında bu dikimi yapacağız. Önümüzdeki 5 yıl içinde tekrar ülkemize orman alanları kazandıracağız” dedi. Ormanlaştırmanın yanında karbon salımını azaltmaya yönelik olarak yürüttükleri çalışmalara da değinen Hakan Aran, hem İş Bankası Grubu olarak sebep oldukları karbon salımını azaltmak için çaba harcadıklarını hem de müşterilerinin yeşil dönüşümünü sağlayacak projeler yürüttüklerini kaydetti. Bu yolda son 2 yılda önemli mesafe kat ettiklerini; daha önce 2035 olarak belirttikleri karbon nötr olma taahhüdünü 2026’ya çektiklerini aktaran Aran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülke olarak bu anlamda kendi kendimize yetebilecek, Paris İklim Anlaşması’na attığımız imzanın hakkını verebilecek bir ülkeyiz. Çin ve ABD başta olmak üzere onların atacağı adımlar çok önemli ama her COP zirvesinde yeni şeyler yapmayı bırakın yaptıklarını geri çekmeyi tartıştıkları bir konjonktürden geçiyoruz. Bizim gibi ülkelerin yaptıkları umarım asıl adım atması gereken ülkelere de ilham olur. İklim değişikliğiyle mücadele, başarılı olduğumuz ve sivil toplum, özel sektör, kamu iş birliğinin en güzel örneklerini verdiğimiz bir alan.” "OGM son yıllarda sosyal ağaçlandırma çalışmalarına ağırlık vermiştir" Orman Genel Müdürlüğü (OGM) adına proje tanıtım toplantısına katılan İstanbul Orman Bölge Müdürü Celal Pir, konuşmasında yoğun programı nedeniyle toplantıya katılamayan Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’in selamını ileterek Orman Genel Müdürlüğü’nün son yıllarda sosyal ağaçlandırma çalışmalarına özel önem verdiğini, bu yaklaşımla yürüttüğü pek çok ağaçlandırma projesinde sivil toplum kuruluşları, şirketler ve kamu kurumlarıyla ortak ağaçlandırma çalışmaları gerçekleştirdiklerini ifade etti. Bu ağaçlandırma çalışmalarına en güzel örneklerden ilkinin, 2008-2017 yıllarında uygulanan ve büyük başarıyla tamamlanan ’81 İlde 81 Orman Projesi’ olduğunu vurgulayan Pir, “Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşu iş birliğinde gerçekleştirilen projenin ikinci aşamasında da yine Türkiye İş Bankası’nın katkılarıyla 5 yılda, 81 ilimizde 81 orman oluşturulacak ve bu ormanların bulundukları yörelerde flora ve faunanın zenginleşmesine ekolojik yönden imkan sağlanırken, insanlarımız için de gelir artışına, rekreasyonel alan teminine, görsel zenginliğin artmasına ve daha çok karbon tutulmasına katkı sağlanacak” şeklinde konuştu. Bu proje vasıtasıyla iklim değişikliğiyle mücadele açısından dikilen her bir fidanın ülkemiz ve hatta dünya için çok önemli olduğunun bilinciyle hareket ettiklerini söyleyen Pir, “Ülkemizin yeşil dokusunun geliştirilmesine yaptıkları uzun soluklu destekler ve katkılar için Türkiye İş Bankası ve TEMA Vakfı temsilcilerine teşekkür ediyorum; iş birliği yaptığımız paydaşlarımıza da bu vesileyle Genel Müdürlüğümüz adına teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi. Konuşmasının sonunda insanlığın geleceği için önümüzdeki dönemde toplumun her kesiminin çevre ve ormana karşı duyarlı davranmasının bir zorunluluk olduğuna dikkat çeken Pir, bu doğrultuda teşkilatlarınca ağaçlandırma konusunda çeşitli farkındalık projeleri yürütüldüğünü; ’Geleceğe Nefes Ağaçlandırma Projesi’nin de toplumda farkındalık geliştirmeye yönelik olarak uygulandığını belirtti. Bu kapsamda eğitim ve bilgilendirmelerin büyük önem arz ettiğini ve TEMA Vakfı Gönüllüleri tarafından özellikle okullarda yapılan bilgilendirme çalışmalarının çok değerli olduğunu söyleyerek konuşmasını sonlandırdı. “81 İlde 81 Orman sadece bir ağaçlandırma değil; sivil toplum, kamu ve özel sektörün yer aldığı birlik ve beraberlik projesidir” TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Ülkemizde ve dünya genelinde yaşamsal ekolojik sorunlarla karşı karşıyayız. Erozyon ve çölleşme, iklim krizi, ormansızlaşma ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi büyük küresel sorunların yaşamlarımızdaki etkilerini her geçen gün daha çok hissediyoruz. Tüm bu sorunların çözümünde ise ormanlar yer alıyor. Bu nedenle orman varlığımızın korunması, orman varlığımızın artırılması ve tahrip olmuş orman alanlarının tekrar orman haline getirilmesi büyük önem taşıyor” dedi. Tüm bu sorunlarla mücadele etmek için atılan her adımın artık bir tercih değil, yaşamı sürdürebilmek için bir zorunluluk olduğunu ifade eden Ataç, “81 İlde 81 Orman Projesi, Türkiye’nin dört bir yanında orman varlığını ve çevre bilincini artırmayı hedefleyerek toplumsal sorumluluğun en önemli örneklerinden birini sergiliyor. Su döngüsünü düzenleyen, birçok canlı için yaşam alanları sağlayan ormanlarımız, erozyonla ve iklim kriziyle mücadelede de kilit rol oynuyor. Bu nedenle her bir fidanın toprakla buluşması, geleceğimizin nefes alması için çok önemli” şeklinde konuştu. Proje ile toplumsal iş birliğinin önemini vurgulayan Deniz Ataç, “Ülkemizin her bir ilinde orman varlıklarını korumak ve artırmak için sivil toplum, özel sektör ve kamunun iş birliği içinde çalışması çok kıymetli. Bu yolda, Türkiye İş Bankası ve Orman Genel Müdürlüğü’ne bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Bu projenin sadece bir ağaçlandırma değil, aynı zamanda bir birlik ve beraberlik projesi olduğunu düşünüyorum. Bu vesileyle de gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini bir kez daha vurguluyorum” dedi. Doğaya olan sorumlulukla hareket etmeye devam edeceklerinin altını çizen Ataç, “81 İlde 81 Orman Projesi ile 2023’ten 2028’e kadar, 81 ilimizde toplam 2 milyon 200 bin fidan dikerek orman varlığımızı daha da artıracağız ve gelecek nesillere yeşil bir dünya bırakmak için önemli bir adım daha atmış olacağız. Bu projede yer almanın gururunu ve mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz. Hepinize katılımlarınız ve destekleriniz için teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.
İstanbul Üsküdar Üniversitesi öğrencilerinden Gazze’ye destek yürüyüşü Üsküdar Üniversitesi öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek için yürüdü. Üsküdar Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler İsrail’in Gazze’ye yönelik devam eden saldırıları nedeniyle Üsküdar Üniversitesi Merkez yerleşkesinin önünde buluşarak okulun önünden Üsküdar sahiline kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında sloganlar atan öğrenciler, ’Kampüsler Ayağa Yaşasın Küresel İntifada’, ’Gazze’de Soykırım Var’ gibi pankartlar açarak, Üsküdar sahiline kadar yürüyüşünü sürdürdü. Ayrıca yürüyüş sırasında yoldan geçen yüzlerce araç da korna çalarak yapılan protestoya destek verdi. Grup adına açıklama yapan okulun öğrencilerinden Mehmet Hamza Budulgan, "İşgalci İsrail’in gerçekleştirdiği soykırım karşısında göğüslerindeki inancı Müslümanlara ve tüm insanlığa örnek olurcasına taşıyan onurlu ve cesur Filistin halkına selam gönderiyoruz. Yıllardır siyonist İsrail’in sürdürdüğü zulüm son 7 ayında insanlığı ayağı kaldırmıştır. Filistin’in dik duruşu dünyaya siyonizmin gerçek yüzünü göstermiştir. Filistin halkı aylardır bizlere insanlık dersi verirken, haklı davalarını bütün insanlığa duyurmuştur. Türkiye olarak daima Filistin’in yanında olduğumuzu göstermeye ve zulmü duyurmaya çalışıyoruz. Biz de bugün Üsküdar Üniversitesi öğrencileri olarak bu çağrıya sessiz kalmak istemiyor, onların direnişini sonuna kadar destekliyoruz" diye konuştu.