GÜNDEM - 15 Temmuz 2022 Cuma 08:46

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

A
A
A
15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

15 Temmuz Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nün hain kalkışmasına karşı kazanılan demokrasi zaferi altıncı yılına girdi. O gece sokaklara dökülen kahraman şehitlerin yakınları ve gaziler vatan savunması için yaşadıklarını anlattılar.

15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminin üzerinden tam 6 yıl geçti. O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla sokaklara dökülen milyonlar destana imza attı. Darbe girişiminin 6.yıldönümünde kahraman şehitlerin yakınları ve gaziler vatan savunması için yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı'na anlattılar. 

15 TEMMUZ ŞEHİDİ PÖH HAKAN YORULMAZ'IN BABASI: 'TÜRK İSLAM ALEMİ İÇİN CANLARINI FEDA ETTİLER'

FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı Özel Hareket Merkezi'nde şehit olan Hakan Yorulmaz'ın babası İsmail Yorulmaz, "O gün mesai bittiği halde kendisi Gölbaşı’na taksi tutuyor. ‘Şuanda Türkiye tehlike altında ben duramam’ diyor taksiyle görevine gidiyor. Bomba havacılık dairesine atılıyor orada 8 şehidimiz var. Bombayı duyduğu halde bombanın altına koşa koşa gidiyor." dedi.

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

15 TEMMUZ GAZİSİ ÜNAL ÇAMDAL: 'HASTANE SAVAŞTAN ÇIKMIŞIZ GİBİYDİ'

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı Binası önünde helikopterden açılan ateş sonucu elinden ve bacağından yaralanan Ünal Çamdal vücuduna saplanan şarapnel parçaları ile hayatına devam ediyor. Hastaneye ulaştıklarında çok fazla yaralının olduğunu dile getiren Çamdal, “Hastaneye gittiğimde acil servis çok kalabalıktı, savaştan çıkmışız gibiydi. Hastanenin üstünden uçak geçince herkes tedirgin oluyordu. Doktorlar da o tedirginlik halinde görevini tam yapamıyordu. Sabaha doğru darbe girişimi hafifleyince daha fazla yaralı gelmeye başladı. Bana, ‘Seni bir odaya yatıralım’ dediler. Gelen yaralıların halini görünce teklifi yer işgal etmemek için reddettim. Evde bir ay yattım. Gazi olacağımı o zaman bilmiyordum” diye konuştu.

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

15 TEMMUZ GAZİSİ VE ŞEHİT EŞİ TÜRKAN GÜDER: 'BEN EŞİMİN CENAZESİNE BİLE KATILAMADIM'
 
15 Temmuz Gazisi Türkan Güder, Akıncı Hava Üssü’nde darbeci askerlere karşı koyduktan sonra yaralanınca eşi ve oğluyla beraber 3 farklı hastanede ayrı ayrı tedavi gördüklerini belirterek,” Biz 3’ümüz 3 farklı hastaneye düştük. Oğlum yoğun bakımdaydı. Ben hep gelenlere oğlumun yoğun bakımda olduğunu, haberi vermemeleri gerektiğini söylüyordum. 5’inci günü bana haber geldi. Ben eşimin cenazesine bile katılamadım, oğlum ona keza. Oğlum, iki ay kaldığı yoğun bakımdan çıktıktan sonra doktor eşliğinde söyledik. Oğlum bizimle küstü, konuşmadı bile 'Babamın öldüğünü haber vermediniz' diye. 6 ay hastanelerde tedavi gördük. Hala benim oğlum 1 2 ay önce ayağından yine ameliyat oldu. Acımız büyük ama vatan her şeyin üstünde geliyor” ifadelerini kullandı.
 
15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

15 TEMMUZ ŞEHİT BABASI TEVFİK OĞUZ: 'CUMHURBAŞKANIMIZIN DİRAYETLİ OLMASI DARBE GİRİŞİMİNİ ENGELLEDİ' 

FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz hain darbe girişiminde şehit düşen Özel Harekat Polisi Eyyüp Oğuz’un babası Tevfik Oğuz “Cumhurbaşkanımız dirayetli davrandı ve halkımız da arkasından gitti. Eğer öyle olmasaydı bu hainler darbeyi kazanırlardı. Cumhurbaşkanımızın dirayetli olması darbe girişimini engelledi” dedi. 

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

ÖZEL HAREKAT'A YAPILAN BOMBALI SALDIRIDA ŞEHİT OLAN POLİS MEMURU DEMET SEZEN'İN ANNESİ: '3 YAŞINDAKİ OĞLUNU KENDİSİ GİBİ POLİS OLAN EŞİNE EMANET EDİP ÇAĞRILMAYI BEKLEMEDEN GÖREVE GİTTİ'

15 Temmuz gecesinde yaşananları gözyaşları içinde anlatan Köşker, “Yavrum sabah işine gitti. Geldi sarıldı. Bana tosunum, tontonum derdi. Sarıldı öptü. Gece nöbetini tuttu. Sonra da nöbetini bitirdi evine gitti. Aradım, ‘Çocuğa sütünü ısıttım, ben de çayımı içiyorum’ dedi. İyi yavrum, hayırlı akşamlar dedim ‘Abinin de bugün nöbeti var’ dedim. Oğlum da Hakkari Yüksekova’da görevdeydi. Bilemedim. Bir de gece olunca, telefonlar yağdı. Millet oraya buraya koşuyor. Sordum, ‘Ne oldu’ dedim 'Maç mı kazanıldı?' Millet bayraklarla çıkmış. 'Savaş var' dediler. Polislerimiz şehit oldu dediklerinde yer ayağımın altından kaydı. Telefon açtım. Oğlum, ‘Anne ben Ankara’ya geliyorum’ dedi. Meğerse o duymuş, kardeşinin şehit olduğunu. Zaten ikisi de anlaşmışlar, ben şehit olursam beni şu numaradan ara sen şehit olursan şu numaradan arayayım diye. Demiş ki, ‘Annem bizi 3 gün sonra bulacak’. Gerçekten de üç gün sonra buldum. Zor bir hayat yaşadım. Hala yaşıyorum, bitmedi. Yavru acısı çok zormuş. Öyle bir acı çekiyorum ki, of diyorum ciğerim kanıyor. Benim ciğerimi yakanların da ciğeri yansın” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

15 TEMMUZ'DA AĞIR YARALANAN GAZİ BİLAL ERDOĞAN: 'HASTANEYE NASIL YETİŞTİRİLDİĞİMİ HATIRLAMIYORUM' 

Genelkurmay Başkanlığı Binası’nın önünde helikopterin halka ateş açması sonucu ağır yaralanan 15 Temmuz Gazisi Erdoğan, “Helikopterin vatandaşı taraması ve saat 02.00 gibi benim vurulmam sonrasında olay benim için bitti. Sağ bacak, karın ve sağ üst göğsümden vuruldum. Ben tam olarak hastaneye nasıl yetiştirildiğimi hatırlamıyorum sadece orada bir gencin ‘Abi kendini bırakma’ dediğini hatırlıyorum. İşte o çocuk beni alıp hastaneye götürmüş. Uzun bir süre Numune Hastanesinde yattım. İki santim sağ bacağım kısaldı. Platinlerim var. Karın bölgesinde var biraz sıkıntımız. Onun haricinde başka bir kalıcı hasar yok” diye konuştu.

“Kalıcı bir şeyler bırakabilirsek daha etkili olacağını düşünüyoruz”

15 Temmuz gecesinin unutulmaması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Gençler ne kadar bu durumun farkında bilemiyoruz. Çünkü nereden baksanız bir altı sene geçmiş. Bunu algılamak biraz daha zor. Ama bizler bunu unutturmama gibi bir çaba içerisine girip kalıcı bir şeyler bırakabilirsek daha etkili olacağını düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

BATMANLI 15 TEMMUZ GAZİSİ AYHAN TAŞDEMİR: 'ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA BÖYLE ACILAR YAŞATMASIN' 

Taşdemir, o gece yaşananları anlatırken adeta kendinden geçerek, “Çoğunun bacakları kopmuş, vücutları parçalanmış halde şehitlerimizi gördük, ama buna rağmen hiç bir şekilde geri adım atmayan bir milleti gördük. Vatanına, milletine bağlı güvenlik güçlerimizi gördük. Biz İstanbul’da bekar evinde yaşarken darbe kalkışması olduğunu televizyonlardan öğrendik. Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile birlikte biz de bütün halkımız gibi sokaklara çıktık. İlk etapta İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün önüne geldik. Oradaki tehlike bertaraf edildikten sonra elimizde bayraklarla Saraçhane’de bulunan Büyükşehir Belediyesine gittik. Oraya yetiştiğimizde darbeci hainlerin her yeri tuttuğunu gördük. Acımasızca halkın üzerine ateş açıyorlardı. Yaralanan birine yardım etmeye çalıştığım esnada bende yaralandım. Ben hastaneye gittiğimde orada parçalanmış kafalar, onlarca kurşun yemiş bedenler, şehit olmuş insanlarımızı gördüm. O görüntü hiç bir şekilde gözümün önünden gitmiyor. Her seneyi devriyesinde yine biz bunları yaşıyoruz. Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın. Bir daha böyle bir durum olması halinde bu defa şehit olmayı göze alacağız. Bu ruh bu bende olduğu sürece kutsal değerlerimizden vazgeçmeyeceğiz. Bu irade bu millette olduğu sürece hiç kimse bu vatana diz çök türemez” diye konuştu.

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

86 YAŞINDAKİ HESNA KÖPRÜCÜ: 'ÜLKEMİZİ, MİLLETİMİZİ KURTARMAK İÇİN YİNE OLSA YİNE GİDERİM'

15 Temmuz gecesi çocukları, torunları, gelinleri ile birlikte bir traktörün kasasına doluşarak meydana inen ve gece nöbet tuttuğunu söyleyen Köprücü, "Türkiye'yi kurtarmak için darbe gecesi satırı, baltayı, kılıcı elimize aldık bunlarla direnmeye gittik. Çoluk-çocuk, yaşlı, genç dinlemedik motorlarımızla, arabamızla, elimizdekilerle hepimiz çarşıya indik" diye konuştu.

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

15 TEMMUZ GAZİSİ ADVİYE İSMAİLOĞLU: 'KEŞKE VATANIM İÇİN BİRAZ DAHA DİRENEBİLSEYDİM' 

14 yaşında gazi olan Adviye Gül İsmailoğlu, 15 Temmuz gecesi ailesiyle birlikte gittiği Saraçhane'de hain darbeciler tarafından G3 mermisiyle sol kolundan ve sırtından vurularak gazi oldu. Hastaneye kaldırılan Adviye Gül dört gün boyunca yoğun bakımda kaldı. Genç gazilerden biri olan İsmailoğlu, 15 Temmuz hain darbe girişiminin 6. yıl dönümünde o geceyi anlattı. İsmailoğlu, gazi olduğu için mutluluk duyduğunu da dile getirdi.

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

15 TEMMUZ GAZİSİ ENES GÜN: 'İHANET UNUTULURSA KAYBEDERİZ'

Hain 15 Temmuz kalkışmasının sadece belirli günlerde hatırlanmaması gerektiğine vurgu yapan Gün, "Ben hayattayım fakat benim gibi hayatta kalamayanlar oldu. 251 şehit verdik. Sadece 15 Temmuz'da konuşulması gereken bir konu değil. Yılın tamamında devamlı her yerde her programda konuşulması gereken devamlı hatırda kalması gereken bir konu. Çünkü biz ne zaman unutursak tekrar olur. 15 Temmuz gibi bir ihanet ne zaman unutulursa biz o zaman kaybetmişiz ve 15 Temmuz şehitlerine de ihanet etmiş oluruz” diye konuştu.

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!
 

SELA OKUDUĞU SIRADA DARP EDİLEN GAZİ MEHMET KUZGUN: 'VATANIMIZIN BİR KARIŞ TOPRAĞINI DAHİ BU VATAN HAİNLERİNE TESLİM ETMEYİZ'

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

Böylesi bir darbe girişimi yaşanması halinde yeniden sokaklara çıkacağını söyleyen Kuzgun, “15 Temmuz unutulmayacak bir olay. Allah bize bir daha böyle bir darbe göstermesin. İnsan o günleri hatırladıkça memleketin elden gitmesinden korkuyor. Vatanı, milleti, toprağı için kanımızın son damlasına kadar vermeye hazırım. Vatanımızın bir karış toprağını bu vatan hainlerine teslim etmeyiz. Çok büyük bir hain bunlar. Allah göstermesin ama bir daha böyle bir olay yaşansa ben de hemen evimin balkonuna çıkar sela veririm. Sokaklara dökülün, bu vatanımıza sahip çıkın diye seslenirim. Ben bu vatan için şehit olmaya hazırım” dedi.

15 TEMMUZ GAZİSİ HALİL ALGAN: 'BİN KERE DE OLSA AYAKTA OLSAM KOŞA KOŞA GİDERİM'

15 Temmuz'un kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı!

İstanbul Esenler Atışalanı TEM yolunda tankın üzerinde vurulduğunu söyleyen Algan, “Tankın içinden ateş açtılar. Günümü yatakta geçiriyorum tavana bakarak. Gecemiz gündüzümüz böyle geçiyor. Sağa ve sola dönemiyorum. Bin kere şükürler olsun Allah'ıma. Hiçbir sıkıntımız yok. Benim için her şey çok güzel, şükürler olsun Allah'ıma. Ben yüz kere değil, bin kere de olsa ayakta olsam koşa koşa gider tanka da atlarım, canımı da veririm. Gazi de olurum. Sabahlara kadar yatmadığım günler oluyor acıdan. Onlar da önemli değil. Allah'ıma binlerce şükürler olsun” diye konuştu.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Yapay zekanın bilinçsiz kullanımı güvenlik, dezenformasyon ve mahremiyet risklerini artırıyor Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekanın sunduğu kolaylıkların yanında güvenlik, dezenformasyon ve mahremiyet risklerine dikkat çekerek dijital okuryazarlığın önemine vurgu yaptı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekanın günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirterek, bu teknolojinin bilinçsiz kullanımının çeşitli riskleri de beraberinde getirdiğini söyledi. Yapay zekanın sanıldığı gibi yeni bir kavram olmadığını dile getiren Çakır, son dönemde artan kullanım alanlarıyla birlikte güvenlik ve mahremiyet konularının daha fazla gündeme geldiğini ifade etti. "Yapay zeka hayatımızın bir çok alanında var" Yapay zekanın uzun süredir hayatın içinde olduğunu anlatan Çakır, bu teknolojinin temel olarak veriler üzerinden karar verme sürecini yürüttüğünü belirterek, "Aslında yapay zeka çok iyi bir kavram gibi görünse de hayatımızda uzun bir süren beri aslında bulunmaktaydı. Son zamanlarda oldukça popüler hale geldi ve her alanda kullanılır hal almakta. Şimdi yapay zeka deyince şunu söyleyebiliriz. Yapay zeka bilgisayarların insanlardan öğrendikleri verilerle karar verme sürecidir. Bugün baktığın zaman telefonlarımızda, bankalarda, hastanelerde ve birçok alanda kullanılmakta" dedi. "Hayatımızın içine bu kadar girmiş bir teknoloji güvenlik risklerini de beraberinde getirmektedir" Yapay zekanın düşünme ve sorgulama yeteneğine sahip olmadığını vurgulayan Çakır, yanlış verilerle eğitilen sistemlerin ciddi sorunlara yol açabileceğini söyledi. Çakır, "Hayatımızın tabii ki bu kadar içine girmiş olan bir teknoloji ve hayatımıza getirdikleri kolaylıklar küçümsenemez bir gerçek ve her anda şu an yapay zeka kullanıyoruz. Ve gündemdeki aslında diğer bir soru da şu olabilir, güvenlik. Yani güvenlik riskleri nelerdir? Çünkü hayatımızın içine bu kadar girmiş bir teknoloji her anda var olması güvenlik listenin de beraberinde getirmektedir. Yapay zeka düşünmez. Sorgulamaz. Sadece girdi olarak verilen verilerle sonuç üretir" ifadelerini kullandı. "Yanlış veri üzerinden eğitim gerçekleşirse zararlı sonuçlar doğurabilir" Yanlış veri ve dezenformasyonun yayılmasında yapay zekanın etkisine değinen Çakır, dijital okuryazarlığın bu noktada kritik öneme sahip olduğunu dile getirdi. Çakır, "Bu kapsamda siz ne kadar yanlış bir veri verirseniz ve bu yanlış veri üzerinden eğitim gerçekleşirse o zaman kullanıcıya yanlış yönlendirmeler hatta zararlı sonuçlar doğurabilir. Yapay zekanın bu noktada okuryazarlığı çok önemli bir husus. Çünkü çok hızlı bir giriş yapmış oldu hayatımıza" şeklinde konuştu. "Kullanıcılar bilinçli yada bilinçsiz mahremiyet teşkil edecek verilerini verebiliyor" Yapay zekanın gerçekçi ama doğru olmayan içerikler üretebildiğine dikkat çeken Çakır, bu durumun dolandırıcılık ve mahremiyet ihlallerini artırdığını belirtti. Çakır, "Şimdi yapay zeka bir lafa çok gerçekçi. Ama tamamen yanlış haberler, görüntüler hatta ve hatta bu görüntülerle beraber sesleri de üretebilir hale geldi. Aynı zamanda yanlış bilgin yanında suç oranında da artış var. Yani dolandırıcılık faaliyetleri. Dolandırıcılık faaliyetlerinde işte birinin sesini veya görüntüsünü alıp bu görüntü, Deep Fake dediğimiz buradaki görüntü ve içerikleri kişinin yani bunu kullanan kişinin vermiş olduğu direktifler doğrultusunda üreterek insanlar kandırılabilip suça hatta suça yönlendirmede gerçekleştirebiliyor. Diğer bir husus da bu noktada mahremiyet. Yani kişiye ait, kişiye özel olan demek olan mahrumiyet kavramında kişisel verilerimizde izinsiz analiz edilebiliyor. Bunu bilinçli veya bilinçsiz şekilde kullanıcılarımız ne yazık ki mahremiyet teşkil edecek, sıkıntı oluşturabilecek alanlarda verilerini kişiler verebiliyor" şeklinde konuştu. "Manavdan iyi ürün için tavsiyede bile bulunabiliyor" Yapay zekanın tamamen tehlikeli olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Çakır, sağlık ve eğitim alanlarındaki olumlu uygulamalara dikkat çekti. Çakır, "Her gördüğünüz, duyduğunuz her şeye güvenmeyin. Tamamen tehlikeli diyemeyiz yapay zekaya. Neden? Çünkü iyi örnekleri yok mu? Çok iyi örnekleri var. Bunu nerede görüyoruz? Sağlıkta görüyoruz. Yani sağlıkta erken teşhis. Aynı zamanda eğitimde görüyoruz. Eğitimde çok güzel uygulamalar başladı. Kişiye özel öğrenme modelleri, yine yapay zeka tabanlı sistemlerle algoritmalar kullanılarak gerçekleştirmeye başladı. Yine engellilerle ilgili büyük kolaylıklar, sosyal hayatta yaşantımızda birtakım kolaylıklar yapay zeka ile gerçekleştirebiliyoruz. Hatta işte en büyük sıkıntımız bir manava gittiğiniz zaman işte bir meyve alacaksınız karpuz diyelim bunun bir görüntüsünü çekip sizin adınıza oradaki en iyi ürünü seçip size bir tavsiyede bulunabiliyor" ifadelerini kullandı. BEUN’de yapay zeka farkındalık etkinlikleri düzenleniyor Üniversite bünyesinde yapay zeka ve dijital güvenlik konusunda çalışmalar yürüttüklerini aktaran Çakır, farkındalık eğitimlerinin sürdüğünü belirtti. Çakır, "Üniversite olarak neler yapıyoruz? Üniversite, biz bünyesinde Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama Araştırma Merkezi olarak birçok etkinliğe imza atıyoruz. Başta Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer önderliğinde üniversitemizde birçok farkındalık eğitimleri, seminerler, ulusal kongreler düzenledik ve olabildiğince de sadece üniversite öğrencilerimize yönelik değil hem personellerimize hem de halkımıza yönelik programlarla bu farkındalığı, yapay zeka ve teknoloji kullanımı, özellikle dijital alandaki kullanımla ilgili halkımızı bilinçlendirme faaliyetlerine devam ediyoruz" dedi. Çakır, yapay zekanın kontrolsüz kullanımından kaçınılması gerektiğini vurgulayarak, özellikle gençlerin her işi yapay zekaya bırakma alışkanlığından vazgeçmesinin önemine dikkat çekti. Çakır, "Buradaki sorun aslında teknoloji ve yapay zeka değil, yine bunun kontrolsüz kullanımı. Okuryazarlık çok önemli bir kavram. Ve şu an görülüyor ki gençlerde de üniversitede biraz tabii ki öğretim üyesiyiz biz derslere giriyoruz. Derse girdiğimiz zaman şunu görüyoruz. Her şeyi yapay zekaya bırakma durumu var. Bu anlayıştan bir defa vazgeçmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
İstanbul Pendik’te Işıl Öykü Dinç’in hayatını kaybettiği kazaya ilişkin sanığın yargılanmasına devam edildi Pendik’te 15 yaşındaki Işıl Öykü Dinç’in hayatını kaybettiği, kazaya ilişkin ’Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenen sanık Ömer Faruk Ballı 2. kez hakim karşısına çıktı. Olay, 18 Mayıs’ta Kaynarca Mahallesi Erol Kaya Caddesi Tuzla istikametinde meydana geldi. 34 KAB 356 plakalı otomobilin sürücüsü Ömer Faruk Ballı (26), yolun karşısına geçmek isteyen Işıl Öykü Dinç’e çarptı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yapılan müdahalelere rağmen Dinç olay yerinde hayatını kaybetti. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Ömer Faruk Ballı’nın (26) ’Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenmişti. Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesinde bugün görülen davaya, tutuksuz sanık Ömer Faruk Ballı, hayatını kaybeden Işıl Öykü Dinç’in annesi Özlem Dinç, baba Yunus Dinç, taraf avukatları ve Kadıköy’de öldürülen Mattia Ahmet Minguzzi’nin annesi Yasemin Minguzzi katıldı. Işıl Öykü Dinç’in arkadaşları ve yakınları destek için duruşma salonu dışında bekledi. "Aracın çok hızlı olduğunu düşündüm" Tanık Mürvet Aydın, "Her iki tarafı da tanımıyorum, o gün pikniğe gitmiştik. Olay anını görmedik, kazadan sonra kızın yerde olduğunu gördük, beş dakika kimse gelmedi. Beş dakika sonra polisler geldi. Polis nabzına dokundu kızın öldüğünü biz doktor hemşire var mı diye bağırdık, bir kız veteriner olduğunu söyledi tekrar nabzını baktı. Öldüğünü söyledi. Çarpma sesi çok yüksekti, bu yüzden aracın çok hızlı olduğunu düşündüm ancak görmedim" şeklinde konuştu. "Çarpan araçtan biri indi mi bilmiyorum" Tanık Remzi Özdemir, "Ben sahilde yürüyüş yapıyordum. Işıklarda bir çarpma sesi duydum, kafamı çevirdiğimde birisinin uçtuğunu gördüm, hemen telefonumu çıkarıp 112’yi aradım. İlk başta bir kaç kişi vardı sonra kalabalıklaştı. Doktor yokmu, ilk yardım bilen birisi yok mu diye bakındık, kimse olmayınca ambulansı bekledik. 12-13 dk sonra ambulans geldi. Aracın çok hızlı olduğunu çarptığı nokta ile savrulduğu nokta ile arasındaki mesafeden anladım. Çarpan araçtan biri indi mi bilmiyorum" ifadelerini kullandı. "Polis nabzına baktı ölmüş dediler" Tanık Yıldız Pınarbaşı, "O gün biz orada piknik yapıyorduk. Büyük bir gürültü duyduk. Motor arabaya çarptı sandık çünkü çok büyük bir ses geldi. Sonra baktık çocuk orada yatıyordu. Polis nabzına baktı ölmüş dediler. Ben kaza anını görmedim. Arabalar birbirine çarptı zannettik çünkü o kadar yüksek bir ses geldi" dedi. Işıl Öykü Dinç’in annesi Özlem Dinç, şikayetinin devam ettiğini ifade ederek, sanığın tutuklu yargılanmasını talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme, olay yeri ile çevresinin fotoğraf ve video kayıtları alınarak trafik bilirkişisince kroki çizilmesi için yazı yazılmasına ve Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu aldırılmasına karar verdi. Hakim, olaya müdahale eden polis memurlarının tespit edilerek bir sonraki celse beyanlarının alınmasına hükmetti. Duruşma, 17 Nisan’a ertelendi.