GÜNDEM - 10 Aralık 2016 Cumartesi 18:01

AK Parti'nin anayasa değişiklik teklif TBMM Başkanlığına sunuldu

A
A
A
AK Parti'nin anayasa değişiklik teklif TBMM Başkanlığına sunuldu

AK Parti'nin anayasa değişiklik teklifi 316 imzayla TBMM Başkanlığına sunuldu.

Anayasa değişikliği taslak metni, AK Parti ve MHP’nin sağladığı mutabakat sonrası TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a sunuldu.

AK Parti ve MHP’nin anayasa değişikliği taslak metninde sağladıkları uzlaşı sonrası metin, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a sunuldu. Teklif, Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin onayının ardından Meclis’e sunulmuş oldu.

AK Parti ve MHP'den "anayasa değişiklik teklifine" ilişkin ortak açıklama 

AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül, HSYK konusunda bir mutabakatın gerçekleştirildiğini belirterek, "Mini anayasa sürecinde yapamamıştık ama HSYK'da da kürsü seçimini kaldırarak, yargıdaki kamplaşmayı ortadan kaldırmak ve Meclis'in HSYK üyelerini seçme imkanını getirerek parlamentonun daha da güçlendirildiği bir teklif metnimiz vardır" dedi.

AK Parti ve MHP, anayasa değişiklik teklifinin TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a sunulmasının ardından ortak açıklama yaptı. Kameraların karşısına geçen AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül ve MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, metnin detaylarına ilişkin açıklamalarda bulundu. TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a anayasa değişikliği önergesinin sunulduğunu hatırlatan Gül, bunun tarihi bir gün olduğunu ve bu değişikliğin bütün vatandaşlara hayırlı olmasını diledi. Özellikle Türkiye'de 2007 yılında yapılan referandum sonrası fiili durumun ortaya çıktığını anlatan Gül, Türkiye'de bir hükümet sistemi krizi olmamasının nedeninin iktidarda AK Parti'nin olması dolayısıyla olduğunu ifade etti. Yürütmeyi halkın tayin ettiği bir değişiklik konusunda ihtiyacın zaruri olduğunun ortaya çıktığını anlatan Gül, "Bu anlamda yapılan değişiklik esas itibarıyla yasamanı, yürütmenin güçlendirildiği, yargının da bağımsız ve tarafsız olduğu, kuvvetler ayrılığının sağlandığı bir hükümet sistemi anlamındaki değişikliklerdir. Yaklaşık 70 maddeyi ihtiva eden, burada da özellikle sistemden kaynaklı birtakım ibare değişikliği, yeni anayasa anlamında bir değişiklik değildir" ifadelerini kullandı.

“Bu metin uzlaşı metnidir”
"Sistem değişikliğinden dolayı kalkması gereken birtakım ibarelerin kalktığı toplam 21 maddelik anayasa değişikliği teklifimizi AK Parti olarak sunduk" diyen Gül, "Bu süreçte MHP'den çok değerli meslektaşımız, Mehmet Parsak ile yoğun çalışmalar yaptık. Yoğun çalışma süreçleri oldu. Bu metin uzlaşı metnidir. Türkiye'nin özellikle 15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında milletin siyasetten beklediği bir ödevi yerine getirme misyonunu taşımaktadır. Milletimiz o gece devletine, milletine, ülkesine bağlılığını, bekasını savunarak bize dedi ki, 'Ey siyasetçiler, siz de anayasadaki vesayet anlamında, bu konudaki krizleri ortadan kaldırın' diye ödevler verdi" şeklinde konuştu.

“Seçilme yaşını 18'e indiriyoruz”
Gençlerin anayasası denilebilecek bir anayasanın olacağına işaret eden Gül, "Seçilme yaşını 18'e indiriyoruz. Bununla birlikte genç bir anayasa, dinamik bir anayasa, gençlerimizin de dinamizmlerinin siyasete yansıyacağı bir anayasa olacak. Yine, güçlü yasama ve yürütme dedik. Bu arada özellikle mini anayasada yine Mehmet Bey'in de bulunduğu, CHP'den Bülent Tezcan Bey'in de bulunduğu bir çalışma yaptık. Orada 7 madde üzerinde anlaşmıştık. Bu maddeler de bu anayasa değişikliği teklifimiz içerisine derç edilmiştir. Bu da çok tarihi bir anlaşmadır. Çünkü, CHP'nin de bu anlamda ortak mutabık kaldığımız maddeleri, özellikle yargıya ilişkin, bu maddeleri de buraya koyduk. Bu anayasa değişikliğinin diğer önemli yanı, hukuk devleti ilkesi bakımından tarihi bir değişikliği ifade etmektedir. Anayasanın 9'uncu maddesindeki yargıya tarafsız ibaresi eklenerek, bağımsız ve tarafsız yargı vurgusu sembolik anlamla beraberdi, çok her iki parti olarak önemsediğimiz bir vurgudur" diye konuştu.

Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Askeri ve sivil yargı ayrımını ortadan kaldırarak hukuk devleti adına çok önemli bir durum. Yine, HSYK konusunda bir mutabakat gerçekleştirdik. Mini anayasa sürecinde yapamamıştık ama HSYK'da da kürsü seçimini kaldırarak, yargıdaki kamplaşmayı ortadan kaldırmak ve Meclis'in HSYK üyelerini seçme imkanını getirerek parlamentonun daha da güçlendirildiği bir teklif metnimiz vardır. Bu, bir ortak mutabakat, bir milli mutabakat. Türkiye'ye özgü, Türkiye'nin ihtiyaçlarına ve hükümet tecrübelerine yönelik olarak her iki partinin ortak uzlaşı metnidir. Bu konuda beraber bu taşın altına elimizi koyduk."  

MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak'ın açıklamaları:

MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, anayasa değişiklik teklifine ilişkin, "Seyirci kalan değil, inisiyatif alan, müdahil olan, etki eden ve bundan netice alan ama makul yaklaşımları çerçevesinde olabilecekleri ifade ederek, imkanları doğrultusunda yön verebildiği bir sürecin sonunda bugün bu noktadayız" dedi.

AK Parti ve MHP, anayasa değişiklik teklifinin TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a sunulmasının ardından ortak açıklama yaptı. AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül ve MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, metnin detaylarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

MHP’li Parsak, Türkiye’de anayasanın değiştirilmesi meselesinin yürürlüğe girdiği 1982 yılından beri sürekli olarak tartışılan bir konu olduğuna değinerek, “Gündemde bulunan bir meseledir. Bu çerçevede 1982 Anayasası 18 temel paket halinde 100’ün üzerinde maddesinin değişmesi sureti ile şimdiye kadar birçok yönüyle değişmiş bir anayasadır” şeklinde konuştu.

“Anayasamızın hiçbir yerinden Türk ibaresinin çıkarılması önerilmemektedir”
“2011 yılında yürütülen çalışmalarda ne yazık ki bir anayasamızın Türk anayasası olduğu tartışılmıştır. Gerçekten anayasamızın neresinde Türk ibaresi varsa çıkarılması önerilmiştir” diyen Parsak, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Bu Türk anayasasının devletinin temel ihtiyaçlarını ortaya koyan ilk 4 maddenin değiştirilmesi teklif edilmiştir. Bu 4 maddeye hakim olan milli devlet ve üniter devlet ilkelerinin değiştirilmesi önerilmiştir. Bu 4 maddeye hakim olan milli devlet ve üniter devlet ilkelerinin anayasamızın muhtelif maddelerindeki yansımaları durumunda olan söz gelimi 42’nci maddemizdeki eğitim dilinin Türkçe olduğu, 66’nci maddedeki Türk vatandaşlığı ve 127’nci maddedeki yerel yönetimlerde özerkliğin söz konusu olamayacağı yönündeki maddelerinde değiştirilmesi teklif edilmiştir. O süreçte bunlarla birlikte hükümet sistemi de tartışılmıştır. AK Parti grubu tarafından 2012 yılında başkanlık sistemi önerisi 24’ncü dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunulmuştur. Gelişen süreçte anayasanın yenilenme çalışmaları hiçbir zaman gündemden düşmemiş. 25’nci dönemde komisyonlar kurulmadığı için bu yönde bir çalışma yürütülmemiş. Anayasamız Türk anayasasıdır. Anayasamızın hiçbir yerinden Türk ibaresinin çıkarılması önerilmemektedir. Bu bir tartışma alanı değildir. Bunlara hakim olan milli devlet ve üniter devlet tartışma konusu değildir. Milli devlet ve üniter devletin biraz önce ifade ettiğim muhtelif maddelerdeki yansımaları tartışma konusu değildir ve sadece hükümet sistemi odaklı bir anayasa yenilenmesi süreci yürütülmüştür. Bu kapsamda öncelikle liderler bu çerçevede bir görüşme yapmışlardır ve her iki partinin lideri bizleri görevlendirmişlerdir ve biz bu görevimiz çerçevesinde Türk milletinden aldığımız yetki ve sorumluluğa uygun bir biçimde gerçekten yoğun bir mesai sarf ederek ama müzakerede yapıcı, etki edici bir tercih ortaya koymak suretiyle Milliyetçi Hareket Partisi açısından da ve teklifin sahibi olan Adalet ve Kalkınma Partisi açısından da uzunca bir süreç nihayet bugün itibariyle tamamlanmıştır.”

"Türk milletinin vereceği her türlü kararın Milliyetçi Hareket Partisi’nin başının üzerinde yeri vardır"

Sürecin devam ettiği süreçte seyirci kalmanın da mümkün olduğunu fakat Milliyetçi Hareket Partisi’nin seyirci kalmak yerine, etki edici bir mahiyette sürece yapıcı, kendi programını kendi siyasi yaklaşımını ve özellikle Türk milletinin menfaatleri doğrultusunda kayda değer önerilerini sunduğunu ve bunlarda da kayda değer neticeler aldıklarını vurgulayan Parsak, “Metin teklifi incelendiğinde, süreç içerisinde tartışıldığında bunlar da daha detaylarıyla görülebilecektir. Geldiğimiz nokta itibariyle bu mutabakatı ortaya koyan mahiyetteki metin Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmuştur. Bu saatten sonra olacak süreç yine anayasamızın 175. maddesinde açıkça, ayrıntılarıyla düzenlenmektedir ve bu çerçevede sürecin önce Meclis’imizde sonra anayasamızın 175. maddesi çerçevesinde yeterli çoğunluğa ulaştığında Türk milletinin vicdani kanaatinde değerlendirileceğini ve özellikle o çerçevede verilecek kararın Milliyetçi Hareket Partisi bakımından Türk milletinin vereceği her türlü kararın Milliyetçi Hareket Partisi’nin başının üzerinde yeri vardır” ifadelerini kullandı.

"MHP'nin seyirci kalan değil, inisiyatif alan, müdahil olan, etki eden ve bundan netice alan ama makul yaklaşımları çerçevesinde olabilecekleri ifade ederek, imkanları doğrultusunda yön verebildiği bir sürecin sonunda bugün bu noktadayız"

1982 Anayasası daha yürürlüğe girdiği tarihten itibaren klasik parlamenter sistemden ciddi sapmaları barındırdığını ve o yönüyle o dakikadan itibaren tartışılan bir anayasa olduğunun altını çizen Parsak, “Öyle ki 1982 Anayasası’nın en uzun maddesi 104. maddesidir ve 104. maddesi Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerini düzenlemektedir. Bu kadar uzun görev ve yetkilere sahip olan Cumhurbaşkanı için ön görülen bir sorumluluk türü vardır sadece o da vatana ihanet suçlaması bakımından ve Meclis üye tam sayısının 4’te 3’ünün çoğunluğu üzerine Yüce Divan yargılaması çerçevesindeki sorumluluk. Bunun dışında hiçbir sorumluluk ön görülmeyen iki başlığı o yönüyle de tartışılan, o zamandan beri tartışılan bir hükümet sistemine sahipken bugün geldiğimiz noktada sadece vatana ihanet suçu bakımından değil, suç ayrımı yapılmaksızın çünkü yetkiler onda toplandığına göre sorumluluk da onunla mütenasip olması bakımından suç ayrımı gözetilmeden bir sorumluluk rejimi ön görülmüştür keza 4’te 3 olarak ön görülen Yüce Divan için gerekli misal 3’te 2 olarak benimsenmiştir. Bunu bir örneği olarak ifade ediyorum, başka teknik açıklamalar elbette var ama burada ifade etmek istediğimiz şudur: Yetki ve sorumluluk bakımından öteden beri tartışılan, ,iki başlığı yönüyle öteden beri tartışılan ve bu tartışmaların git gide fiili durum tartışmaları ile de birlikte ülkemiz açısından bir beka sorunu haline gelebileceği gerçekleri nazara alındığında ülkemizin bugün itibariyle başta Suriye ve Irak olmak üzere gerek dışarıda gerekse içeride hem PKK terörü hem de 15 Temmuz itibariyle net olarak artık gördüğümüz FETÖ terörü çerçevesinde yaşanmış olan, yaşanmakta olan ve yaşanabilecek olan muhtemel risklerini de ön görmek suretiyle bunun artık bir kargaşa, karmaşa olmasından çıkarılıp Türk milletinin menfaatleri doğrultusunda, Türk Devleti’nin bekasını önceleyerek ve MHP’nin temel politikası olan; ‘Önce ülkem ve milletim sonra partim ve ben’ anlayışı çerçevesinde ama seyirci kalan değil, inisiyatif alan, müdahil olan, etki eden ve bundan netice alan ama makul yaklaşımları çerçevesinde olabilecekleri ifade ederek, imkanları doğrultusunda yön verebildiği bir sürecin sonunda bugün bu noktadayız. Sunulmuş olan teklifin, aziz Türk milletine ve kadim Türk devletine hayırlara vesile olmasını Cenab’ı Allah’tan niyaz ediyorum” diye konuştu. 

Ahmet Umur Öztürk - Enise Vural - Benan Özben - Goncagül Özcan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tunç: “Filistin’in BM üyeliğinin Konseyi’nde tekrar görüşülmesi özgür Filistin için önemli bir adımdır” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, Filistin’in BM üyeliğinin Konseyi’nde tekrar görüşülmesi özgür Filistin için önemli bir adımdır” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Filistin’in BM’ye üyeliğinin tekrar görüşülmesini talep eden karar tasarısını kabul etmesinin ardından açıklama yaptı. Bakan Tunç, karar tasarısının özgür Filistin için önemli bir adım olduğunu değinerek, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, Filistin’in BM üyeliğinin BM Güvenlik Konseyi’nde tekrar görüşülmesi ve gözlemci statüsünde olan Filistin’e bazı ilave haklar tanınmasını talep eden karar tasarısını kabul etmesi özgür Filistin için önemli bir adımdır. Ülkemizin yanı sıra 80’e yakın ülkenin ortak sunucusu olduğu karar tasarısının 143 evet oyuyla kabulü, Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin 7 Ekim’den bu yana işgalci İsrail tarafından soykırıma uğrayan Filistin’e desteğini göstermesi açısından önemlidir. 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devletinin varlığı kabul edilmelidir. Filistin halkı kendi ata yurtlarında, insan onuruna yakışır şekilde yaşamalıdır” ifadelerine yer verdi. İsrail’in saldırılarının son bulması gerektiğini belirten Bakan Tunç, “Gazze ve Refah bölgesinde çocuk, kadın, sivil demeden 35 bin Filistinliyi öldüren, 78 binden fazla Filistinliyi yaralayan İşgalci İsrail’e karşı uluslararası mekanizmalar artık gereğini vakit kaybetmeden yapmalıdır. İnsan haklarını yok sayan, uluslararası hukuku görmezden gelen, savaş suçu işleyen ve soykırım yapan İsrail’in saldırıları son bulmalıdır. İsrailli yetkililer Uluslararası Ceza Mahkemesi huzuruna çıkarılmalı, gereken ceza verilmelidir. İşgalci İsrail Devletinin Uluslararası Adalet Divanınınca verilen tedbir kararına uyması sağlanmalıdır. Türkiye olarak, Filistinli kardeşlerimizin haklı davalarında yanlarında olmaya, dünyada adaleti ve hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.