GÜNDEM - 18 Şubat 2018 Pazar 08:03

Avrupa'dan 'vize' için ahlaksız teklif

A
A
A
Avrupa'dan 'vize' için ahlaksız teklif

PKK’dan FETÖ’ye kadar teröre kucak açan Avrupalılar, vize serbestisi için Türkiye’den “terörle mücadele kanununun yumuşatılması” ve “Afrin harekâtının sona erdirilmesi” talebinde bulundu.

Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Gayrıresmî Dışişleri Bakanları toplantısından skandal bir açıklama geldi. Açıklamayı yapan isim ise Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders’ti... AB Bakanı Ömer Çelik’in de katıldığı AB dışişleri bakanları toplantısı öncesinde Belçikalı Bakan, gündemde olmamasına rağmen, skandal bir teklifte bulundu. AB’nin vize serbestisi için şartları olduğunu belirten Belçikalı Bakan, “Terörle mücadele kanunu yumuşatılmalı, Afrin harekâtı durdurulmalı” dedi.

VİZE İÇİN SKANDAL TALEP
Toplantıya girişte gazetecilere açıklama yapan Reynders, Türkiye’ye vize kolaylığı sağlanması için görüşme trafiğinin sürdüğünü ancak bunun için bazı şartlarının bulunduğunu dile getirdi. Belçikalı Bakan, terörle mücadele kanununu hatırlatarak, “Eğer bu kanunu AB değerlerine yaklaştırmak mümkün olursa, o zaman bir miktar ilerleme sağlanması da mümkün olacaktır. Buradaki bağlantı şu; Türkiye’de terör kanunlarında gerçek bir evrim, vize konusunda ilerleme ihtimalini getirir. Kısacası Türkiye terörle mücadele kanununu AB değerleriyle uyumlu hale getirirse, vize kolaylığı konusunda ilerleme sağlanır” dedi.

AFRİN DE MASAYA GELDİ
AB dışişleri bakanları, Türkiye’nin Afrin’e düzenlediği operasyonu da görüştü. AB’li bakanlar, vize serbestisi için Afrin operasyonunun durdurulması gerektiği konusunda da görüş bildirdi. Sivil kayıpları olduğu iddiasında bulunan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Bu operasyonun amacı DEAŞ’ı yok etmeye yönelik olmalıydı” diyerek âdeta PKK/PYD terör örgütlerini savunan sözler sarf etti. AB Dönem Başkanlığını yürüten Bulgaristan’ın Dışişleri Bakanı Ekaterine Zaharieva ise, Türkiye’nin güvenlik konusundaki endişelerini anladığını belirtti ve “Ancak bizler tabii olarak operasyonda sivil ölümlerinden ve Cenevre sürecinin zorlaşmasından endişe ediyoruz” diyerek Afrin operasyonuna son verilmesini istedi.

BELGELERİ İNCELİYORUZ
AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn da, Türkiye’nin gönderdiği belgelerin AB Komisyonu tarafından incelendiğini belirterek, “Türkiye Avrupa’nın kendisi için en güvenilir komşu olduğunu prensipte biliyor ve iyi bir ilişki onların yararına olacaktır” dedi. Türk hükümetinden bazı işaretler geldiğini söyleyen Hahn, ancak hukukun üstünlüğü konusunda durumun hâlâ tatmin edici olmadığını ileri sürdü.

CEVAPLARINI ALDILAR
AB’li bakanların bu skandal taleplerine Türkiye’nin ret cevabı ise AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik’ten geldi. Afrin operasyonunun sonuna kadar süreceğini belirten Çelik, terörle mücadele kanununun yumuşatılmasının da sözkonusu olmadığını dile getirdi. Çelik, “Zeytin Dalı Operasyonu kayıtsız şartsız uluslararası hukuka uygun bir operasyondur. Türkiye’nin etrafında bir terör koridoru oluşturulmaya çalışılıyor. Bu terör koridoruna karşı en güçlü şekilde tepki vermemizden daha doğal bir şey yoktur” dedi.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa (Özel) Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor...Davul çalan kendini başka ilçede buluyor Bursa’da yüzyıllardır davul çalanların davulunun patladığı, ’tokat yediği’, aklını kaybettiği ve farklı hallere büründüğü yönündeki rivayetlerden korkan davulcular, Emirsultan türbesinin ve camisinin bulunduğu mahallede ’Pilava pilava’ diye bağırıp zillerine basarak sahura kaldırıyor. Merkez Yıldırım ilçesinde bulunan Emirsultan türbesinin yanında camisinin olduğu ve kendi adının da verildiği Emirsultan Mahallesi’nde yıllardır yurttaşların sahura kalkması için davul çalınmıyor. Bir rivayete göre önceleri davul çalan bir kişinin gece aynı mahalledeki evinde yatmasına rağmen sabah 10 kilometre uzaklıkta bulunan Atıcılar Mahallesi’ndeki bir mezarlıkta kalktığı söyleniyor. Bunları duyan davulcular, Emirsultan Mahallesi’nde sahur vakti davul çalmıyor. “Davul çalan kendini başka ilçede buluyor” Uzun yıllardır mahallede oturan Emirsultan Mahalle Muhtar Azası Şerafettin Torun, “Uzun süredir bu mahallede oturuyoruz. Burada vatandaşlar “Pilava, pilava” diyerek sahura uyandırılıyor. Çünkü burada Emirsultan Hazretlerinin davul sesinden rahatsız olduğu söyleniyor. Bir rivayete göre davul çalan bir kişi, evinde uyuduktan sonra kendini başka bir ilçede uyanmış bulmuş. Başka bir rivayete göre, kiminin davulu patlamış, kiminin de akıl sağlığını kaybetmiş. Halk arasında bu rivayet yayılınca da yüz yıllardır davulcular burada davul çalmaya korkuyor. Bu mahallede vatandaşlar, “pilava, pilava” diye sahura kaldırılıyor” diye konuştu. Mahalle muhtarlığının koordine ettiği gençler, imsak vaktinden 1 saat önce "pilava pilava" diye bağırıp zillere basarak vatandaşları sahura uyandırıyor.
Adana “Her 4 çocuktan 1’i kulak şekil bozukluğuyla doğuyor” Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Salahattin Okur, yaklaşık 4 doğumdan birinde çocukların kulak şekil bozukluğuyla dünyaya geldiğine dikkat çekerek, düzeltilmeyen şekil bozukluklarının çocukları akran zorbalığına karşı savunmasız bıraktığı uyarısında bulundu. Acıbadem Adana Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Salahattin Okur, doğuştan kulak şekil bozukluklarının doğumların yaklaşık yüzde 1’inde görüldüğünü ve bunların yüzde 3 ila 5’lik kısmında kulak şekillendirme işlemi uygulanması gerektiğini söyledi. Dr. Okur, kulak kalıplama yönteminin, yeni doğanlarda kulak şekil bozukluklarının ameliyatsız bir şekilde düzeltilmesi için son derece etkili olduğunu ve doğumdan sonraki ilk altı hafta içinde başlanırsa yüzde 90’ın üzerinde başarı oranı olduğunu dile getirdi. Kulaktaki şekil bozukluklarının nedeninin bilinmediğini belirten Dr. Okur, “Kesin olarak bilinmese de dış baskıdan, anormal kulak kası gelişiminden ya da genetik yatkınlıktan kaynaklandığına inanılmaktadır. Bu bozukluklar, düzeltilmediği takdirde çocukları akranları tarafından alay edilmeye ve zorbalığa karşı daha savunmasız hale getirir, bu da zihinsel sağlık ve sosyal aktivite üzerinde olumsuz etki oluşturur” dedi. “Östrojen sayesinde kıkırdaklar kolay şekil alabiliyor” Bebeklerde şekil bozukluklarını düzeltmek için yapılan kulak kalıbının, kalıplamanın hayatın ilk altı haftasında gerçekleşmesi durumunda ameliyat ihtiyacını ortadan kaldırdığını vurgulayan Dr. Okur, erken kalıplaması sadece tedavi süresini kısaltmakla kalmadığını, ileride gerekli olabilecek ameliyatla düzeltme ihtiyacını da azaltacağını ifade etti. Kulak kalıplamanın, yeni doğmuş bir bebeğin hayatının ikinci veya üçüncü günü ile altı haftası arasında uygulandığında, kulak deformasyonlarını ameliyatsız düzeltmede oldukça etkili olduğunu; bu süre zarfında, çocuğun dolaşımında mevcut olan yüksek düzeydeki anne östrojeni nedeniyle kıkırdağın esnek olduğunu ve bu sayede daha hızlı ve kolay şekil alabileceğini söyledi. “Erken müdahale başarı oranını arttırır” Kulak şekillendirme işleminin, kulağın şeklini düzeltmek ve korumak için özelleştirilmiş yumuşak ve esnek malzemeden yapılmış bir cihazın belirli bir süre boyunca sürekli olarak takılmasını içerdiğini anlatan Dr. Okur, “Düzelmenin ilerleyişini izlemek için hasta haftalık olarak kontrol edilir. Şekil bozukluğunun doğru bir şekilde tanımlanması ve kalıplamanın buna göre uyarlanması çok önemli olduğundan, kulak kalıplama işlemi kulak şekil bozukluklarını düzeltme konusunda eğitim almış bir tıp doktoru tarafından gerçekleştirilmelidir. Genel olarak, bir çocuğa ne kadar erken müdahale edilirse, sonuçları da o kadar iyi olur. Bu nedenle, bir bebekte kulak şekil bozukluğu olduğundan şüpheleniliyorsa, bebek derhal değerlendirme ve teşhis için bu konuda uzman bir hekime yönlendirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Sivas Uzmanı açıkladı: "Bir günlük oruç bir saatlik yürüyüşe eş değer" Oruç tutmanın bir saatlik yürüyüşe eş değer olduğunu belirten Diyetisyen Gülsüm Hazman, Orucun kalp sağlığına da olumlu etkilerinin bulunduğunu belirtti. Oruç tutmanın hem bedene hem de ruha iyi geldiğini söyleyen Diyetisyen Gülsüm Hazman, “Vücudumuzda orucun etkisiyle aktif hale gelen özel proteinler var. Bunlar beynimizin daha iyi çalışmasını ve vücudumuzun daha dayanıklı olmasını sağlar. Bu durum da bağışıklığımızın güçlenmesi demektir. Bununla birlikte oruçlu iken GH yani büyüme hormonu dediğimiz hormonda artış gözlemlenir. Bu hormon aynı zamanda yağ yakıcı hormon olduğu için de kilo verimi hızlanır. Kilo verimi ile birlikte insülin direnci kırılır ve kan şekeri dengelenir. Orucun kalp sağlığına da olumlu etkileri bulunmaktadır. Uzun süreli aç kalmak kalp ritmini düzenlediği gibi yüksek tansiyonu ve kolesterolü düşürürken iyi kolesterol olan HDL’yi artır” dedi. “Oruç, kanser hücrelerini öldürüyor" Hazman, orucun kanser hücrelerini öldürdüğünü ifade ederek, "Oruç tutmanın kanserli hastalar üzerinde bile olumlu etkisi bulunmuştur. Yapılan araştırmalar, kanserli hastalarda tümör büyümesini yavaşlattığını ve kanser hücrelerini öldürdüğünü, kemoterapi ve radyoterapi etkisini artırdığını ispatlamış. Orucun birde psikolojik açıdan önemine bakalım. Spor yaparken vücutta salgılanan endorfin dopamin gibi bize mutluluk veren hormonlar oruç esnasında da salgılanır ve bu sebeple oruç psikolojik açıdan bizlere iyi gelir ve kendimizi daha mutlu hissetmenizi sağlar. Yani Oruç tutmanın insan üzerinde ki etkisi dışarıda yaptığımız 1 saatlik yürüyüşle neredeyse eş değerdir. Yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki, oruç vücudun bağışıklık sistemini tamamen yeniler ve vücutta bir onarım sağlar. Hz Muhammedin de dediği gibi ‘Oruç tutunuz sıhhat bulunuz’” açıklamasında bulundu.