GÜNDEM - 18 Ekim 2016 Salı 14:47

Bakan Çelik: 'Yaşadığımız süreç normal bir süreç değil'

A
A
A
Bakan Çelik: 'Yaşadığımız süreç normal bir süreç değil'

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Türkiye’nin gündemine ilişkin yaptığı değerlendirmede "Bombalar dünyanın her tarafını kasıp kavuran bu çatışmaların insan psikolojisine ve ikilime ne gibi etkileri var? Bunlar hiç gündeme dahi gelmiyor. Onun için yaşadığımız süreç normal bir süreç değil" dedi.

'Dünya Gıda Günü' programı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın katılımıyla TZOB Otel’de gerçekleştirildi. 'Dünya Gıda Günü'nün bu yılki teması ise 'İklim değişiklikleri' oldu.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, konuşmasında 15 Temmuz darbe girişimine vurgu yaparak, "15 Temmuz hain darbe girişimine karşı adeta ikinci bir istiklal mücadelesi veren kahraman halkımıza ve siz değerli çiftçilerimize kahraman Kazanlılara şükranlarımı sunuyorum" ifadelerini kullandı.
"Allah vatanımızı böylesi tehlikelerden korusun ve birliğimizi beraberliğimiz bozmasın" temennisinde bulunan Bakan Çelik, şunları kaydetti:

"Ülkemiz çok önemli badireler atlattı. Gerek dünyada gerek bölgemizde hem siyasi hem de sosyal etkileri olan ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Sıkıntılı süreçlerden geçiyoruz. Orta Doğu’nun bağrından terörü söküp atma mücadelesi veriliyor. Asıl mücadele bunun sökülüp atıldıktan sonra ‘bu bataklıktan tekrar sorunlar yayılacak mı yayılmayacak mı?’ sorusudur. Bu süreçte tabii ki ülkelerin toprak bütünlükleri dikkate alınarak bir yürüyüşün sergilenmesi son derece önem arz etmektedir. Diğer taraftan eğer siz bu çatışmaların yaşadığı coğrafyalarda bir grubu diğerine üstün kılma gayretiyle bu adımları atarsanız bölgede huzur adına hiçbir şey kalmayacağını, huzurun bir kavram olarak kalacağını özellikle belirtmek istiyorum. Huzur laf olarak kalmasın diyorsak üzerimize düşeni ülkeler olarak mutlaka birlikte yapmak durumundayız. Masa başı oyunlarla masa başı cetvelleri kullanılarak yapılan taksimatın yüzyıl boyunca bu coğrafyaya huzur getirmediğini hep beraber gördük."

"Yaşadığımız süreç normal bir süreç değil"

Bakan Çelik, tarımın kalkınması ve gelişmesine vurgu yaparak, iklim değişimlerine çözüm yolları bulunması gerektiğini kaydetti. Çelik, "Traktörün egzozundan çıkan gazın iklim değişikliğine etkisi nedir? Tartışıyoruz güzel de bombaların etkisi nedir?" ifadelerine yer vererek konuya ilişkin, "Bombalar dünyanın her tarafını kasıp kavuran bu çatışmaların insan psikolojisine ve ikilime ne gibi etkileri var? Bunlar hiç gündeme dahi gelmiyor. Onun için yaşadığımız süreç normal bir süreç değil. Bir bütün olarak eğer insanın mutluluğu hedef ise bir bütün olarak bunların ele alınmasının yararlı olacağı inancı içerisindeyim" şeklinde konuştu.
'Dünya Gıda Günü'nün bu yılki temasının 'İklim Değişiyor O Halde Gıda ve Tarım da Değişmeli" şeklinde olduğunu hatırlatan Bakan Çelik, "Yeryüzünde yaklaşık 2 milyar hektarlık bir alan küresel ısınma, iklim değişikliği, çölleşme ve kuraklık tehdidi ile karşı karşıya. Bu olumsuz tablodan etkilenen nüfusa baktığımız zaman bu nüfusun 1 buçuk milyardan fazla olduğu ortaya çıkmaktadır" dedi.

"Bir yanda 500 milyonun üzerinde obez diğer yanda 800 milyon kişinin aç kalması kabul edilemez"

İklim değişikliklerinde en fazla tarımın etkilediğini belirten Bakan Çelik, "İklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle 20’nci yüzyılın başından bu yana tarımsal ürünlerdeki genetik çeşitliliğin yüzde 75’i yok oldu gitti. Tedbir alınmaz ise 2050 yılına kadar kuraklık nedeniyle mahsullerden alınan verimin yüzde 10 ile 25 oranında düşüşe geçeceği ifade edilmektedir. Hesaplanmaktadır. FAO’nun tahminlerine göre 2050 yılına kadar 9 buçuk milyara yükselecek dünya nüfusunu beslemek için tarımsal üretimin yüzde 60 oranında artırılması gerektiğinin vurgusu yapılıyor. Bunun gerçekleşebilmesi için her şeyden önce yerkürenin bize sunduğu imkanların sınırsız olmadığını artık kavramak durumunayız. Doğayla savaşmak yerine doğayla uyumlu politikalar geliştirmek durumundayız. İhtiraslar yerine ihtiyaçları giderecek yaklaşımları sergilemek durumundayız. İsraf konusu bir siyaset meselesi değil. Bir siyaset üstü yaklaşımla ele alınmalıdır. Bugün dünyada israf edilen gıdanın değerinin 1 trilyon doları aştığını hepimiz biliyoruz. Dünyada herkese yetecek kadar kaynak varken bir yanda 500 milyonun üzerinde obez diğer yanda 800 milyon kişinin aç kalması kabul edilemez" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Çelik, dünyadaki yoksulların yüzde 75’inin birincil geçim kaynağının tarım olduğunun altını çizerek, "Tarımda kaydedeceğimiz her ilerleme açlık ve yoksullukla mücadelemize önemli katkılar sunacaktır. Bu gerçekten yola çıkarak geçtiğimiz Eylül ayında dünya liderleri New York’ta ‘2030 sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni belirlediler. Aralarında açlık ve yoksullukla mücadele, sağlık, eğitim, hijyen, enerji, istihdam gibi milyonlarca insanı ilgilendiren bu temel başlıkların en önemlisi direkt tarımla bağlantılı başlıklar" şeklinde konuştu.

"Tedbirleri almamız gerekiyor"

Üretimi sürdürülebilir kılmak için yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Çelik, şunları kaydetti:
"Bir yandan tarımı ikilim değişikliklerine uygun hale getirmenin yollarını ararken diğer yandan tarımsal faaliyetlerin ikilim değişliklerine yol açmasını engelleyecek tedbirleri almamız gerekiyor. Biz bu doğrultuda 184 ova belirledik. Buraları tarımsal sit alanı olarak ilan edeceğiz. 2’nci olarak tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesini önleyen yasal düzenleme yürürlüğe girdi. Bununla ilgili şuanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

"İklim değişikliği yoksul insanları etkiliyor"

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji ise iklim değişikliğinin dünyadaki yoksul insanları etkilediğine dikkat çekerek, yetersiz beslenmeden etkilenen 800 milyon insanın çoğunu küçük ölçekli çiftçiler, ormancılar, balıkçılar ve hayvancılıkla ilgilenen ve yükselen sıcaklıklardan etkilenen kesimin oluşturduğunu kaydetti.

"İklim, tarım sektörünü büyük oranda etkilemektedir"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği iklim değişikliği konu başlığını gündeminde tutarak bu yönde çalışmalar yaptıklarının altını çizdi. Bayraktar, değişen iklimin, tarım sektörünü büyük oranda etkilediğini belirterek, "İklim, tarım sektörünü büyük oranda etkilemektedir. Birliğimizin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile 2012 yılında imzaladığı ‘Kadın Çiftçi Eğitimi İşbirliği Protokolü’ çerçevesinde yürütülen 5 ana eğitim konusundan birisi de ‘İklim Değişikliği ve Kadın’ olarak belirlenmiştir. Bu protokol kapsamında yürütülen çalışmalarda 297 uzmana eğitici eğitimi, Türkiye genelinde de 8 bin 568 kadın çiftçiye de iklim değişikliği konusunda eğitim verilmiştir. ‘İklim Değişikliği ve Kadın’ başlığı altında verilen eğitimlerde, bilinçli su kullanımı, modern sulama teknikleri ve nitrat kirliliği gibi konularda çiftçilerin bilinçlenmesi sağlanmıştır. Yine iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek illerimizden Konya’nın, Karapınar ilçesi Ziraat Odamız, ‘İklim Değişikliğinin Tarımsal Ürünlere Etkisi Üzerine Bir Araştırma Projesi’ yapmıştır. Karapınar Ziraat Odamızın hazırladığı projeyle çiftçilere bilinçli tarım yöntemleri anlatılarak, küresel iklim değişikliklerine karşın geleneksel tarımdan modern tarıma geçiş çalışmalarına ve sürdürülebilir kırsal kalkınmaya destek verilmiştir. Bölge halkının gelir düzeyine ve yaşam kalitesinin artırılmasına katkı sağlanmış, bölge tarım potansiyelinin optimal düzeyde kullanılmasına yönelik amaç ve stratejiler geliştirilmiştir. Bu proje kapsamında iklim değişikliğinin tarımsal etkileri incelenerek, bölge çiftçilerine eğitim verilmiştir" şeklinde konuştu. 

Benan Özben
ANKARA 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Tenis tarihinde ilk kez Quad Milli Takımı Dünya finallerinde Antalya Megasaray Tenis Akademi’de gerçekleşen 21 ülkeden toplamda 44 takımın katıldığı BNP Paribas Tekerlekli Sandalye Dünya Takımlar Şampiyonası’na wild card ile katılan Quad Milli Takımı Brezilya’yı 2-1 mağlup ederek adını tarihte ilk kez finale yazdırdı. Kaptanlığını Sinem Oğuz’un yaptığı Uğur Altınel, Ahmet Kaplan, Ali Ataman ve Fatih Karataş’tan oluşan Quad Milli Takımı Şampiyona boyunca Amerika’yı 2-1, Avustralya’yı 2-1 ve Büyük Britanya’yı 2-1 yenerek grubunu lider olarak tamamladı. Grubundan lider bitirip diğer grubun ikincisi Brezilya ile yarı final mücadelesine çıkan milliler ilk maçında Uğur Altınel sahne aldı. Uğur’un dünya 13 numarası Leandro Pena’ya 6-1, 6-3 mağlup olmasıyla Türkiye 1-0 geriye düştü. İkinci maçta dünya 11 numarası milli sporcu Ahmet Kaplan, Ymanitu Silva’yı 6-4, 6-0 yenerek seride durumu 1-1’e getirdi. Serinin kazananını belirleyecek çiftler maçında Ali Ataman/Ahmet Kaplan ikilisi Leandro Pena/ Ymanitu Silva çiftini 7-6, 6-0 mağlup ederek Türkiye’yi 2-1 Brezilya karşısında öne geçirdi ve final biteni cebine koydu. Milliler dünya şampiyonluğu için yarın 11.00’de başlayacak karşılaşmalarda Şili ile karşılaşacak. "Şampiyonluk için korta çıkıyoruz" Milli takımın final başarısını değerlendiren Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş, “Çocuklarımızın korttaki mücadelesi heyecanımızı gittikçe artırıyor. İlkleri yaşamaya alışmış bir federasyon olarak teniste dünyanın iyi takımları arasına girdiğimizi, bir tenis ülkesi olduğumuzu hep söylüyorduk. Bugün çocuklarımız dünya kupasında dünyanın en iyilerini yenerek finale geldi. Şampiyonluk için korta çıkıyoruz. Çocuklarımız yürekleriyle milli formayı canı gönülden taşımayı ve kortlarda mücadele vermeyi başardılar” dedi. Bu tür organizasyonlara ev sahipliği yapmanın oluşturduğu etkiye dikkat çeken Durmuş, “Çocuklarımız bu turnuvada wild cardla yani puanı yetersiz olduğu halde turnuva ülkesinde olduğu için özel davetle oynayabilme fırsatı buldu. Çocuklarımız dünyanın en iyilerini yenerek namağlup olarak finale geldi. Bu bizim ülkemizde tenise verilen değerin, ilginin arttığının ve hatta çığ gibi büyüdüğünün bir göstergesi” diye konuştu. "İnanılmaz bir duyguydu" Karşılaşmaları değerlendiren milli sporcu Ahmet Kaplan ise, “İnanılmaz bir duyguydu. Teklerde durum 1-1’di karar double’ını oynuyorduk çiftler maçında. Elimizden gelen her şeyi yaptık. İnanılmaz bir savaş vardı. Her şeyimizi verdik. Çok mutluyuz, evimizdeyiz. Yarın final maçımız var kupayı alacağız” dedi. Milli sporcu Ali Ataman ise final karşılaşmasına hazır olduklarını ifade ederek şöyle konuştu: “Şili favori takımdı. Ama bu dakikadan sonra bizim için fark etmez. Herkesi yenecek güçteyiz. Yarın çok büyük bir başarıyla bu işi sonlandıracağız.”
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Öğretmenlerimizi olumsuzluktan korumak ve güvenli ortamı sunmak asli görevimizdir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Evlatlarımıza kattıkları bilgi ve değerler bütünüyle ülkemizin kalkınma mücadelesinde hayati önemde olan öğretmenlerimizi her türlü olumsuzluktan korumak, onlara mesleklerini icra edecekleri rahat ve güvenli ortamı sunmak asli görevimizdir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Türkiye’nin kalkınma mücadelesinde hayati önem taşıyan öğretmenleri her türlü olumsuzluktan korumak ve onlara güvenli bir çalışma ortamı sağlamak gerekliliğine vurgu yaparak, "Evlatlarımıza kattıkları bilgi ve değerler bütünüyle ülkemizin kalkınma mücadelesinde hayati önemde olan öğretmenlerimizi her türlü olumsuzluktan korumak, onlara mesleklerini icra edecekleri rahat ve güvenli ortamı sunmak asli görevimizdir. Ulvi bir mesleği icra eden, yetiştirdikleri nesillerle geleceğimizi inşa ve ihya eden öğretmenlerimiz başımızın tacıdır. Bu anlayışa kararlılıkla sahip çıkan bir hükümet olarak öğretmenlerimize ve diğer eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddete ilişkin kapsamlı bir düzenlemeyi süratle hayata geçireceğiz. Kanun teklifi olarak Gazi Meclisimize sunacağımız düzenlemeyle, öğretmenlerimize yönelik fiillerde ceza kanunlarında öngörülen cezalar yarı oranında artırılacak. Bu fiilleri işleyenlerin cezasının ertelenmesi engellenecek. Bu fiiller tutuklama sebebi sayılarak tutuksuz yargılamanın önüne geçilecek. Özel kurumlarda çalışan öğretmenlerimiz ve diğer eğitim çalışanlarımız da görevleri sebebiyle kendilerine yönelik işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılacak. Öğretmenlerimiz müsterih olsun. Böylesine önemli bir mesleği ülkemizin her bölgesinde fedakarca yürüten öğretmenlerimize karşı şiddet olaylarına asla sessiz kalmadık, kalmayacağız. Bu vesileyle, İstanbul’da canice yapılan bir saldırı sonucu hayatını kaybeden İbrahim Oktugan öğretmenimize Allah’tan rahmet; ailesine, sevenlerine, öğrencilerine ve tüm eğitim camiamıza başsağlığı diliyorum" ifadelerini kullandı.