İçişleri Bakanı Soylu, Ankara'da Gölbaşı Vilayetler Evi’nde düzenlenen Afet ve Acil Durum Araştırma ve Uygulama Merkezleri Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Toplantıda 17 Ağustos 1999’da İstanbul’da meydana gelen depremle 20’nci yüzyılın kapanışının büyük bir afetle yapıldığını belirten Bakan Soylu, “Ülkemiz zaten tarih boyunca bir afet ülkesiydi, daha önce de büyük yıkımları ve acıları ne yazık ki yaşamıştık. Ancak belki de ilk kez bütün ülke bir afet sürecinin tamamını günlerce canlı yayında izlemiştik. İşin bu kısmı belki de pek tartışma konusu olmadı ama bu izleme, bu görsel imkan, aslında toplum nezdinde deprem ve afet konusunda önemli bir farkındalık oluşturdu. Hatta ihtiyacımız olan bir farkındalık oluşturdu” diye konuştu.
AFAD gibi küresel ölçekte adından söz ettiren ciddi bir kurum oluşturulduğunu vurgulayan Bakan Soylu, “Buraya gerçekten önemli bir personel, teknik ve teknolojik kapasite yatırımı yaptık. Diğer yandan önemli bir stratejik yaklaşım ortaya koyduk. Afetin hem öncesini, hem anını hem de sonrasını planlamaya dönük temel planlar ve bunların altında uygulama planları oluşturduk. Bir yandan da toplumun afet bilincini, refleksini sürekli güncel tutmaya, bunu sürekli yenilemeye ve arttırmaya çalıştık. 1999 depreminin üzerinden 22 yıl geçti. Toplumun önemli bir kesimi, genç neslimiz çok şükür ki bunu yaşamadı. Eğer bu farkındalığı güncellemezsek, yeni nesillerde ihtiyaç duyduğumuz afet refleksini oluşturamayız” açıklamasında bulundu.
Bakan Soylu, afet yönetiminde AFAD’ın çatı kurum olduğunun altını çizerek, “27 bin 812 deprem toplanma alanımız, 413 bin gönüllümüz, il risk azaltma planlarımız, afete yönelik dijital altyapılarımız, AYDES adını verdiğimiz afet yönetimi ve karar destek sistemimiz, Aras adını verdiğimiz afet risk azaltma sistemimiz, Tasip adını verdiğimiz Türkiye afet sonrası iyileştirme planımız, lojistik depolarımız, destek depolarımız, çalışma gruplarımız, koordine olmuş sivil toplum ve kamu kuruluşlarımız, AFAD haricinde akredite edilmiş arama kurtarma ekiplerimiz gibi pek çok bileşenle küresel ölçekte başarılı yönetimi, koordinasyonu yüksek olan bir yönetim ortaya koyuyoruz” şeklinde konuştu.
Şu anda dünyanın pandemi, göç, enerji ve ekonomi krizleriyle karşı karşıya olduğuna ve bu sorunların hepsinin küresel sorun olduğuna dikkati çeken Bakan Soylu şunları söyledi:
"Dünya küresel olarak nitelendirdiğimiz bu dört soruna çözüm ve rehberlik önerdi mi bugüne kadar? Küreselleşmenin getirdiği bir olumluluğu kendi tabirleriyle ülkelere rehberlik edici, sorunlara çözüm odaklı yaklaşan bir anlayış gerçekleştirebildi mi? Pandemi krizinde Dünya Sağlık Örgütü günlerce ne yapacağını şaşırdı. Hala da şaşırıyor. Ufak tefek önerilerin dışında yapısal olarak hiçbir çözüm getiremediler. Göç krizinde getirebildiler mi? 21’inci asrın başından itibaren Afganistan’da oluşan bu meselenin bütün dünyaya yakıcı bir etki ortaya koyacağı belli değil miydi? Çözüm ortaya koyabildiler mi? Meseleyi Türkiye-Yunanistan, Türkiye-İran, Türkiye-Suriye sınırında sıkıştırdılar. Bir sınır meselesi olarak minimize etmeye çalıştılar. Bizden uzak dursun da nasıl durursa dursun, gibi, muş gibi yaparak çözüm üretmeye çalıştılar. Angelina Jolie fotoğrafıyla göç meselesini dünyada çözmeye çalıştılar.”
“Raflarda duran bilgiye kimsenin ihtiyacı yoktur ve hayrı da yoktur” diyen Soylu, “Ürettiğimiz bilgiyi stratejiye, teknolojiye ve nihayetinde bir anlayışa, yani somut çıktıya dönüştürmemiz lazım. Türkiye’nin bu potansiyeli her daim vardı. Bizim yapmaya çalıştığımız, bu potansiyeli harekete geçirmektir. Ama bugün geldiğimiz seviye itibarıyla bir makası önemli şekilde kapattığımızı düşünüyorum. Son 2 yılda yönettiğimiz afet süreçleri önemli ve ciddi sınavlardı. Acılar yaşadık ama altında ezilmedik” dedi.
Afet riski bakımından Türkiye’yi Japonya’ya benzeten Bakan Soylu, “Afetle mücadele, afete hazırlık ve afet bilinci bakımından da Japonya yolunda olmalıyız. Çok mesafe aldık ama hala yürüyecek yolumuz var” dedi.
Hidayet Türkyılmaz - Sadettin Aliusta
