SPOR - 26 Kasım 2015 Perşembe 02:07

Cenk Ergün: 'Bu kadar kötü olmaya hakkımız yok'

A
A
A
Cenk Ergün: 'Bu kadar kötü olmaya hakkımız yok'

Galatasaray Futbol Direktörü Cenk Ergün, Atletico Madrid, mağlubiyeti sonrası yaptığı açıklamada, 'Bu kadar kötü oynamaya hakkımız yok' dedi.

UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu'nda deplasmanda Atletico Madrid'e 2-0 yenilerek Devler Ligi'ne veda eden Galatasaray'ın Futbol Direktörü Cenk Ergün maç sonrası yaptığı açıklamada maçta etkili olamadıklarını belirtti ve "Önümüzde bir Astana maçı var. Orada hata yapmadan yeni dönemde Avrupa Ligi'nde devam etmeyi planlıyoruz. Hafta sonu çalışmalara Mustafa Denizli ile başlayıp kendisiyle yeni bir defter açacağız. Sonuçta burası Galatasaray. İçinde bulunduğumuz durum kimsenin hoşuna giden bir durum değil ama biz büyüklüğümüzü her zaman böyle zor durumlarda gösterdiğimiz tepkiyle kanıtlamışızdır " dedi.

Gelen soru üzerine teknik direktör değişiminin yanısıra sakat ve cezalı oyuncuların olmayışının takımı etkilemiş olabileceğini belirten Ergün, "Birçok sebep olabilir ama bunların hiç biri mazeret değil, bu kadar kötü olmaya hakkımız yok" dedi.

Galatasaraylı futbolcu Jem Karacan ise maç sonu yaptığı açıklamada, "Dünya'nın en iyi takımlarından biri ile oynadık. Zor zamanları aşmak ve yeniden kazanmaya başlamalıyız ve Galatasaray'ı ait olduğu yere, yani Türkiye'nin en iyi takımı olmaya taşımalıyız" şeklinde konuştu.

Şampiyonlar Ligi'nde oynayarak rüyasının gerçekleştiğini ifade eden Karacan, "Ancak sonuç hayal kırıklığına neden oldu" dedi.

Sarı-kırmızılı takımın başarılı oyuncularından Yasin Öztekin ise, "Bugün istediğimiz gibi oynayamadık. Tempoyu yakalayamadık ve takım halinde iyi işler yapamadık. Astana'yı yenerek UEFA Avrupa Ligi'ne gitmek istiyoruz. Artık Mustafa hoca ile daha iyi çalışıp, kenetlenip önümüzdeki maçları kazanmak istiyoruz" açıklamasında bulundu.

BURAK ORTAHAMAMCILAR 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin MDTO’na ’Üniversiteye Katkı Ödülü’ verildi Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO), Mersin Üniversitesi’ne katkılardan dolayı ‘Üniversiteye Katkı Ödülü’ne layık görüldü. Mersin Üniversitesi’nin paydaşlarının, personelinin ve öğrencilerinin ulusal ve uluslararası bilim dünyasına katkılarını ödüllendirmek amacıyla düzenlediği ’2023 Yılı Ödül ve Teşvik Töreni’nde, Mersin Deniz Ticaret Odası’nın kente ve denizcilik eğitimine katkıları da taçlandırıldı. MEÜ Akdeniz Kültür Merkezi’nde gerçekleşen törende, MDTO Yönetim Kuruluna, Mersin Üniversitesi bünyesinde inşa ettirdikleri Denizcilik Fakültesi nedeniyle ’Üniversiteye Katkı Ödülü’ verildi. MDTO Yönetim Kurulu Üyeleri, ödülü MEÜ Rektörü Prof.Dr Erol Yaşar’dan aldı. Törende konuşan MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, odanın Mersin’i özellikle denizcilik eğitiminde rekabetçi bir konuma taşıma vizyonuna dikkat çekti. Lokmanoğlu, Mersin’i denizcilik eğitiminde bir cazibe merkezi yapmayı hedeflediklerini ve bu doğrultuda Türkiye’nin en modern denizcilik fakültelerinden birini Mersin Üniversitesi’ne kazandırmaktan mutlu olduklarını söyledi. Fakülte, Mersin Üniversitesi Mersin Deniz Ticaret Odası Denizcilik Fakültesi adıyla hizmet verecek Üniversite-STK iş birliğinin en iyi örneklerinden biri olan ve MDTO tarafından üniversite için yaptırılan denizcilik fakültesi projesi tamamlanma aşamasında. MDTO’nun eğitim yatırımlarının en büyüğü olan denizcilik fakültesi binası, Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün denizcilik eğitiminde belirlediği standartlara göre inşa edildi. Yüksek teknoloji ile donatılan; laboratuvarlar, simülasyon merkezleri ve denizde canlı kalma eğitimlerinin verileceği dalga havuzu gibi eğitim alanları en modern ekipmanlarla desteklenen fakülte, 16 bin metrekare kapalı ve 8 bin metrekare açık alana sahip modern bir eğitim kompleksi olarak planlandı. Çok kısa bir süre içinde Mersin Üniversitesi’ne devredilecek olan fakülte, 2024-2025 eğitim öğretim yılında Mersin Üniversitesi Mersin Deniz Ticaret Odası Denizcilik Fakültesi adıyla hizmet vermeye başlayacak.
Tokat Türkülere konu olan madımağı ticarileştirdi Tokatlı Halil Bayır, doğada kendiliğinden yetişen madımak bitkisini tarlada üretmeyi başladı. 20 metrekarelik alanda başladığı üretimi 70 dönüme çıkartan Bayır, tüm Türkiye’yi madımak ile tanıştırdı. Tokat’ın Çördük köyünde 50 yıl önce başlayan bir girişim, bugün ulusal bir sektöre dönüştü. Halil Bayır’ın annesi ve dedesi, evin ihtiyacını karşılamak için dağlardan topladıkları madımak kökleri ve tohumunu 20 metrekarelik bahçelerine ekti. Verim elde eden aile, madımak yetiştiriciliğini sektör haline getirmeye karar verdi. Bugün 70 dönüm arazide madımak yetiştiren Halil Bayır, ilkbahar aylarında ciddi bir gelir kaynağı sağlıyor. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlere de pazarcılar aracılığıyla ulaştırılan madımak, yaz aylarında ise konserve haline getirilerek Tarım Kredi Kooperatif Market’te satışa sunuluyor. 1500 rakımlı araziye de madımak eken Bayır, Ar-Ge çalışmalarını tamamlayarak yayla madımağı yetiştirmeye de başladı. Köyün ve çevre bölgelerin ekonomisine önemli katkılar sağlayan bu ürün, sürdürülebilir tarım ve alternatif gelir kaynakları açısından da örnek teşkil ediyor. “Madımak için yaylalar daha elverişli” Evin ihtiyacı için 20 metrekarelik bahçede başladıkları madımak yetiştiriciliğine günümüzde 70 dönüm araziyle devam ettiklerini söyleyen Halil Bayır, “Büyüklerimiz 50 yıl önce annem ve dedem dağlardan kökünü ve tohumunu toplayarak evimizin ihtiyacı için madımak getirirler. Kendi evimizin 20 metrekarelik bahçesine ekerler. Daha sonrasında orada verim alınır ve katma değer yüksek olduğu için bu ürünü çoğaltmaya karar verirler. Diğer mahsullere göre daha fazla yüksek para ettiği için çoğaltmaya karar verirler. Dolayısıyla çoğalır. Bugün de biz bu ürünü sektör haline getirdik. Şu an 70 dönüm kadar arazide madımağımız var. Bize bakıp örnek alarak bir o kadar da köyümüzde var. Köyümüz orman köyü olması nedeniyle ilkbahar aylarında ciddi bir gelir kaynağı elde ediyoruz. Bir madımaktan sulu tarımda bakıldığı zaman altı defa hasat edilebilir. Biz ilkbahar aylarında İstanbul, Ankara gibi metropol şehirlerimize pazarcılar marifetiyle ulaştırıyoruz. Yaz döneminde de biz kendimiz bunu pastörize yaparak, konserve yaparak süpermarketlere satıyoruz. Devletimizin Tarım Kredi Kooperatif Marketlerinde de mevcuttur. Mesela şu anki bulunmuş olduğumuz yerin rakımı 1500’dür. Bu rakımda arpa ve buğdaydan başka bir şey yetişmez. Burası yayladır. Fakat madımak burada çok daha elverişli, çok daha güzel oluyor. Daha önceden arazi yollarında yetiştiği için biz de oradan esinlenerek tarlamızda da bunu yetiştirmeye karar verdik. Burada da bir deneme çalışması yaptık, güzel oldu” dedi.