ASAYİŞ - 08 Kasım 2016 Salı 18:05

Dink davasında Celalettin Cerrah’a şok suçlama

A
A
A
Dink davasında Celalettin Cerrah’a şok suçlama

Hrant Dink davasında söz alan tutuklu sanık eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, “Celalettin Cerrah Trabzon’dan gönderilen ’Ses getirecek eylem’ yazısını imha etmemi istedi” dedi.

Cerrah ise, “Belgenin silinmesini istesem aynısı Trabzon’da vardı. Demek ki İstihbarat Daire Başkanlığı istediği şekilde kayıtları siliyor” diyerek Akyürek’in akıl sağlığının yerinde olup olmadığı yönünde rapor alınmasını istedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 35 sanıklı davanın bugünkü oturumuna, dün savunma yapan tutuksuz sanık eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in çapraz sorgusuyla devam edildi. İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Celalettin Cerrah, Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ve Sabri Uzun ile taraf avukatları hazır bulundu. Davanın tutuklu sanığı Ramazan Akyürek ile Dink cinayeti katil zanlısı hükümlü Ogün Samast da cezaevinden getirildi. Duruşmada sanık Ahmet İlhan Güler’in çapraz sorgusu esnasında soru sormak için söz alan sanık eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, 15 Kasım 2003 yılında El Kaide’nin İstanbul’da gerçekleştirdiği saldırı sonrası İstanbul’da bakan, vali ve emniyet müdürünün olduğu bir toplantı yapıldığını belirterek, tüm bildikleri ile şahısların isimlerini verdiğini ve bu isimler üzerinden olayın üzerine gidildiğini hatırlattı. Uzun, Güler’e Dink cinayetinin ardından İstanbul’a böyle bir bilginin gelip gelmediğini sordu.

Sanık Ahmet İlhan Güler de cinayetin işlenmesinin ardından dönemin İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü ve İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in de bulunduğu bir toplantının İstanbul’da yapıldığını, bu toplantıda sanık Akyürek’in hiç bilgi vermediğini, hatta valinin buna içerlediğini belirtti.

“CERRAH ‘SES GETİRECEK EYLEM’ YAZISINI İMHA ETMEMİ İSTEDİ”

Davanın tutuklu sanığı eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek söz alarak, “Cinayetten sonra dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah beni arayarak Trabzon’dan İstanbul’a gönderilen 17 Şubat 2006 tarihli ‘Ses getirecek eylem’ yazısını imha etmemi istedi. Daha sonra bakanın zorlamasıyla toplantıya katılmak için İstanbul’a geldim. Cerrah’a ve yanında bulunan Ahmet İlhan Güler’e o evrakı imha edemeyeceğimi söyledim. Dönemin bakanının bu olaylardan haberi de yoktu. Söz konusu telefon görüşmesini Cerrah, Güler’in odasından yapmıştı. Güler bu sırada Cerrah’ın yanında mıydı?’’ dedi.

“CERRAH’IN BÖYLE BİR ŞEY DEDİĞİNE ŞAHİT OLMADIM”

Ahmet İlhan Güler, Akyürek’in sorusuna, ’’Cerrah beyin böyle bir şey söylediğine şahit olmadım. Benim yanımda böyle bir ifade kullandığını hatırlamıyorum. Zaten hayatın olağan akışına aykırıdır. Erhan Tuncel’in eleman olduğunun anlaşılmasının ardından Ramazan başkan ile görüşüldü. Kim bu adamı eleman yapmış ise sağlıklı bir şekilde bilgi almak istedik’’ yanıtını verdi.

“DEMEK Kİ İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞI, İSTEDİĞİ ŞEKİLDE KAYITLARI SİLİYOR”

Bunun üzerine söz alan Cerrah, ’’45 yıldır devlet memuruyum. Benim böyle birşey yapmam mümkün değildir. Mantık dışıdır. Böyle aptalca birşey ne gördüm ne de duydum. Akyürek’e böyle bir talepte bulunmadım. Ayrıca böyle birşey söyleyecek olsam neden 3 kişinin yanında bunu konuşayım? Ayrıca bunun imha edilmesinin bize ne menfaati var. Bunun silinmesinin menfaati olsa olsa sadece Trabzon’a yarar. Biz failleri bulmak ve bir an önce olayı aydınlatmak için Akyürek’i çağırdık. Ancak ilk başta korktu gelemedi. Tuncel’in eleman olduğunu Ogün Samast’ın ifadesinden öğrendik. Ayrıca bu belgenin silinmesini istesem aynısı Trabzon’da vardı. Bu neyi gösteriyor demek ki İstihbarat Daire Başkanlığı, istediği şekilde kayıtları siliyor demektir. Bunun en güzel kompetanı budur. Bu iddia karşısında üzüldüm. Ben onun ağabeyi sayılırım.2 senedir tutuklu psikolojisi bozulmuş olabilir. Kendisini şikayet edeceğim suç duyurusunda bulunuyorum" dedi.

“AKYÜREK’İN AKIL SAĞLIĞI YERİNDE Mİ RAPORU ALINSIN”

Duruşmaya kısa bir ara verildi. Aranın ardından tekrar başlayan duruşmada Celalettin Cerrah kürsüye çıkarak, “Eğer ben böyle bir şeyde bulunduysam aradan 10 yıl geçmiş. 10 yıl zarfında müfettişlere savcılara ifade vermiştir. Böyle bir konudan bu zamana kadar neden bahsetmemiştir? En önemlisi de emniyet müdür yardımcısı ve iki şube müdürünün bulunduğu bir yerde nasıl böyle bir şey söyleyebilirim? O tarihte böyle bir yazının varlığından haberim yoktur. Haberdar olmadığım bir yazı için nasıl sil derim. Bununla ilgili baskı yaptı diye suç duyurusunda bulunması lazımdı. Suç duyurusunda bulunmuş mu? Kendisi Emniyet Genel Müdürlüğüne direkt bağlıdır.Bana bağlı değildir. En önemli konu da kendisi İçişleri Bakanı’na İstihbarat Daire Başkanı olması dolayısıyla her gün makamına çıkabilecek kişidir. Hatta yerine göre sayın Başbakanın da çağırıp bilgi aldığı makamdır. Bu durumdaki bir kişi niye Emniyet Genel Müdürüne, niye İçişleri Bakanına, hatta niye Başbakana bugüne kadar bilgi vermemiştir? Onun için sanığın iki yıldır tutuklu olmasından dolayı zihinsel veya psikolojik yönden sıkıntısı olabilir. Ben kendisinin Adli Tıp’a gönderilerek bu konuda akıl sağlığı yerinde midir diye gönderilmesi istiyorum” ifadelerini kullandı.

Duruşma perşembe günü Sabri Uzun’un çapraz sorgusuyla devam edecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Türkiye-Cezayir KEK 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu Ankara’da gerçekleştirildi Türkiye-Cezayir Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıda ekonomiden bilgi teknolojilerine, eğitimden sağlığa, kültürden turizme, ticaretten sosyal politikalara kadar birçok alanda iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile Cezayir Enerji ve Madenler Bakanı Mohamed Arkab, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda heyetler arası görüşmeler yaptı. Görüşmenin ardından Türkiye-Cezayir Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 12. Dönem Toplantısı’nın kapanış oturumu gerçekleştirildi. Düzenlenen kapanış oturumunda konuşan Bakan Göktaş, 2023 yılı sonunda Türkiye ve Cezayir arasında ikili ticaret hacminin 6,3 milyar dolar olarak gerçekleştiğinin altını çizerek, bu rakamın iki ülke arasındaki en yüksek seviye olduğunu kaydetti. Bakan Göktaş, gelecek dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un hedef olarak belirlediği 10 milyar dolar ikili ticaret hacmine kolaylıkla ulaşılabileceğine inandığını ifade etti. Bakan Göktaş, her iki ülkenin de önem verdiği ‘Tercihli Ticaret Anlaşması’ müzakerelerinin başlanması yönünde alınan karardan memnuniyet duyduğunu kaydetti. “Cezayir’de bir anaokul ve bir ilkokul ile eğitim ve öğretime başlanmasını planlıyoruz” Bakan Göktaş, Cezayir’de 33 bin Türk vatandaşı, Türkiye’de ise 12 bin Cezayir vatandaşının yaşadığına dikkati çekerek, “Geçtiğimiz yıl 2 bin 196 Cezayirli öğrencinin Türkiye üniversitelerinde eğitim görmelerine destek olarak gençlerimizin kültürel etkileşimine ve geleceklerine destek olduk. Gençlerimiz ülkelerimiz arasında sevgi köprüleri kuran birer gönül elçisidir. Türkiye Maarif Vakfımızın resmi süreçleri tamamlanmasının ardından Cezayir’de de bir anaokulu ve bir ilkokul ile eğitim ve öğretime başlanmasını planlıyoruz. Eğitimde tecrübe paylaşımını ülkelerimizin geleceği açısından değerli bir yatırım olarak görüyoruz” şeklinde konuştu. Türkiye ile Cezayir arasındaki uçuşlarda sefer sayısı artırıldı Bugünkü toplantıda ekonomiden bilgi teknolojilerine, eğitimden sağlığa, kültürden turizme, ticaretten sosyal politikalara kadar birçok alanda iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını kaydeden Bakan Göktaş, “Gerçekleşen verimli görüşmelerin ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkileri çok daha ileri bir noktaya taşıyacağına gönülden inanıyorum. Dün Karma Ekonomik Komisyonu vesilesiyle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüz ile Cezayir Sivil Havacılık Otoritesi arasında da bir mutabakat zaptı imzalandı. Bu anlaşma ile iki ülke arasındaki hava ulaşımında haftalık 35 olan uçuş sefer sayısının 80 uçuşa çıkarılması ve uçuş noktalarına ilişkin kısıtlamaların kaldırılması kararı alındı. Bu anlaşma Türkiye ve Cezayir ilişkileri açısından memnuniyet verici bir gelişmedir” diye konuştu. Konuşmaların ardından iki bakan KEK toplantı tutanağını imzaladı.
Bolu Öğrencilerin düzenlediği “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” paneline yoğun ilgi Bolu’da lise öğrencileri tarafından hazırlanan “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” başlıklı paneli yoğun ilgi gördü. Panele katılarak öğrencilerin sunumuna katkı sunan İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı İlhan Sağsen, “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor. Dolayısıyla da bu hem doğal afetlerin miktarını, hem sıklığını hem de şiddetini arttırıyor” dedi. Liselerde Bilim Uygulamaları Projesi çerçevesinde Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesi’nden 6 öğrenci, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile alakalı panel düzenledi. Panel başkanlığını Sude Özkan, sunumu ise İrem Gülmez, Şevval Can, Elif Yusufoğlu, Abdullah Çilingir, Umutgün Acer yaptı. “Tükettikçe Tükeniyoruz Başka Dünyamız Yok” başlıklı panele öğrencilere katkı sunmak için Bolu Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı İlhan Sağsen ve Prof. Dr. Fatih Aydın da katıldı. Öğrencilerin yaptığı sunumun ardından konuklar yaptıkları bilimsel araştırmaları öğrencilere aktardı. Milli Eğitim Müdürlüğü’nün toplantı salonunda gerçekleştirilen panele çok sayıda öğrenci ve öğretmen katılım sağladı. “Geniş bir kitleye erişebilme imkanı bulacağız” Öğrencilerle panele katılmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade eden İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. İlhan Sağsen, “İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi olarak Bolu genelinde bütün ortaokul ve liselerimize farkındalık söyleşilerinde bulunuyoruz. Burada İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzle ve İzzet Baysal Anadolu Lisesi’yle beraber iklim değişikliğiyle alakalı program gerçekleştireceğiz. Bu programın güzel yanı öğrencilerimizle beraber bir panele katılacağız. İklim değişikliğiyle alakalı onlar sunumlarını yapacak. Bizler de iklim değişikliğiyle mücadelede çözüm yolları, sıfır atık, geri dönüşüm, enerji verimliliği, enerji tasarrufu, bu konularda Bolu genelinde bir bilgilendirme yapmış olacağız. Dolayısıyla da aslında bu hem bizim yapmak istediğimiz bu farkındalık söyleşilerinden bir tanesi ama bu sefer daha geniş bir kitleye erişebilme imkanı bulacağız” diye konuştu. “Yeni ağaçların dikilmesi son derece önemli” Çevre kirliliğine karşı önlem alınmazsa 50 yıl sonra yaşamı olumsuz etkileyecek olan birçok olumsuzluğun meydana geleceğini ifade eden Doç. Dr. Sağsen, “Orman olması son derece önemli. Yani bu dünya için yağmur ormanları, bizim ormanlarımız da dahil olmak üzere Türkiye’deki ormanlar çünkü ormanlar, okyanuslarla beraber en büyük karbon yatakları. Bizim tabiri caizse akciğerlerimiz olarak hep nitelendirilir. Aslında bu emisyonları emdiği içindir, karbon yutakları olduğu için. Dolayısıyla ormanlaşmanın devam etmesi yani orman kesiminin olmaması, hatta yeni ağaçların dikilmesi son derece önemli. Önlemler alınmazsa Türkiye genelinde ve küresel olarak sadece bir ulus devletin önlem alması da yetmiyor bu süreçte. Başta su kaynakları olmak üzere yaşamı olumsuz etkileyen birçok olumsuzlukla biz karşı karşıya geleceğiz” dedi. “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor” Son dönemde yaşanan fırtına, sel gibi afetlerin iklim değişikliği ile doğrudan bağlantısı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Sağsen, “İklim değişikliği uzun dönemde yağış ve sıcaklık patenlerini bozuyor. Dolayısıyla da bu hem doğal afetlerin miktarını, hem sıklığını hem de şiddetini arttırıyor. Bunları engellemek için aslında Paris İklim Antlaşması çerçevesinde devletlerin üzerine düşen bazı sorumluluklar var. Emisyonları düşürmek, üretim teknolojilerini modernleştirmek, enerji verimliliğini arttırmak, bunun dışında kullandığımız enerji tipini değiştirmek, yani konvansiyonel yakıtlar yerine, özellikle kömür kullanımı yerine yenilenebilir enerji teknolojisine yönelmek. Bu noktada en önemli bizim kaynaklarımız. Bunun dışında da ekolojiyi korumak, yani okyanusları, denizleri kirlenmekten korumak. Geçtiğimiz günlerde yine bizim üzerinde durduğumuz tek kullanımlık plastiklerden vazgeçmek. Bunların tamamı ekolojik dengeyi alt üst ediyor. O yüzden bu konu ve bireysel olarak da biraz ihtiyaç analizinizi doğru yapmak, yani üretim tüketim neyi alıyoruz, neyi almıyoruz? Bu analizi doğru yapmak bu noktada önemli” dedi.