GÜNDEM - 21 Şubat 2018 Çarşamba 03:53

Hocalı Katliamı nedir? Hocalı katliamı tarihi

A
A
A
Hocalı Katliamı nedir? Hocalı katliamı tarihi

Azerbeycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleşen Hocalı Katliamının üzerinden 26 Şubat 2018 tarihi itibariyle 26 yıl geçmiş oluyor. Kimileri tarafından soykırım olarak da nitelendirilen bu saldırılar neden oldu? Hocalı Katliamı nedir? Hocalı Katliamı nasıl oldu? İşte ayrıntılar....

Hocalı Katliamı üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen Ermenilerin yaptığı bu zulüm hâlâ akıllarda. Azerbeycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde yapılan bu zulüm Hocalı kasabasında yapıldığı için Hocalı Katliamı olarak ismini aldı. Yüzlerce sivilin hayatını kaybettiği saldırılarda Ermenistan savunmasız insanlara saldırdı. Hocalı Katliamı nedir? Hocalı Katliamında neler yaşandı? İşte Ayrıntılar...

Hocalı Katliamı nedir? Hocalı katliamı tarihi

Hocalı Katliamı nedir? Hocalı Katliamı hakkında bilgi ve tarihi

Tarihler 26 Şubat 1992'yi gösterdiğinde, Azerbaycan'ın Hocalı kasabasında büyük bir vahşet yaşandı. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmi açıklamasına göre 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycanlının hayatını kaybettiği katliam, İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından Dağlık Karabağ'ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliam olarak nitelendirildi. Katliamın üzerinden çeyrek asır geçmesine rağmen, acılar tazeliğini koruyor.

"Biz soykırım olarak nitelendiriyoruz"
Olayın 25'inci yılında bir açıklama yapan Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği Başkanı Cavid Aydın, Hocalı'da yaşananların katliam değil soykırım olduğunu ifade etti. Hocalı'da insanların vahşice katledildiğini belirten Aydın, "Biz Azerbaycan tarafı olarak Hocalı'da 1992 yılında yaşanan olayı kesinlikle katliam olarak değil, soykırım olarak nitelendiriyoruz.

Katliam toplu bir kitlenin imhası olarak nitelendirilse de, soykırım ırka karşı yapılır. Özellikle Ermeni tarafının Hocalı'da yaptıkları olayları daha sonradan Türk ırkı üzerine yaptıklarını vurgulamaları üzerine veya anlatılan hatıratlar ve konuşmalarda bunu kesinlikle Türk ırkına bilerek yaptıkları için biz soykırım olarak nitelendiriyoruz

Yaşanan bu olayda sadece Azerbaycan resmi kaynaklarına göre sadece defnedilen şehitlerimiz sayısı 613 gözükse de, aslında bu sayının çok çok üzerindedir. Çünkü bin 275 rehine veya kayıp olarak gözüken sayıdan halen hiçbir haber alınamamaktadır. Zaten Hocalı kasabasının savaş başlamadan önceki nüfusu 10 bin civarındaydı. Ancak olayın yaşandığı tarihler itibariyle Hocalı'da 2 bin nüfus kalmıştı. Tabii Hocalı'da saklanan insanlar, Ermeniler tarafından ele geçirildikten sonra vahşice katledilmiş" dedi.

Hocalı Katliamı nedir? Hocalı katliamı tarihi

"Faili meçhuller aslında bellidir"

Ermenilerin de yazdıkları hatıralarında olayı doğruladığından bahseden Aydın, hiçbir ayrım yapılmadan insanlara işkenceler yapıldığını sözlerine ekledi. Hocalı'da yaşanan olayın sorumlularının kimler olduğunun ortada olduğunu açıklayan Cavid Aydın, "Bu zaten Ermeni bir doktorun yazdığı hatıratlarında, soykırıma maruz kalan çocukların nasıl derilerini yüzdüklerini, nasıl paramparça edip, 'kendi ırklarından olan köpeklere attık' gibi ibareler kullanarak, bunları kendi kitaplarında birebir anlatmışlardır. Yani bu Hocalı'da yaşananlar bizim için bir kanayan yaraydı.

Bu sadece Azerbaycan Türklerini değil, tüm Türk Dünyasını etkileyen bir olaydı. Çünkü Türklüğe karşı yapılmış bir soykırımdır. Bizim Azerbaycan tarafı olarak her zaman temennimiz, faillerinin bir an önce yargılanmasıdır. Hocalı soykırımının gerçek anlamda soykırım olarak kabul edilmesi ve Azerbaycan Türklerinin çektikleri acıların son bulmasını da istiyoruz. Faili meçhuller aslında bellidir. Halihazırda Ermenistan Cumhurbaşkanı Hocalı soykırımının yapıldığı dönemlerde komutanlık yapmıştır. Yani oradaki çetelerin birisinin komutanıydı. Bunları artık Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler biliyor. Ama ne yazık ki cezalandıramıyorlar. Maalesef bir haçlı yürüyüşü niteliğinde Azerbaycan Türklerine karşı yapılan bu olayı cezasız bırakıyorlar" şeklinde konuştu.

Hocalı Katliamı nedir? Hocalı katliamı tarihi

"Ermenilerin aslında tarih boyunca Türk ırkına karşı bir düşmanlığı vardı"

Ermenilerin Türklere karşı tarihten gelen bir düşmanlıklarının bulunduğunu aktaran Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği Başkanı Cavid Aydın, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ermenilerin aslında tarih boyunca Türk ırkına karşı bir düşmanlığı vardı. Nankör bir ırka ve millete sahipler. Benim rahmetli bir babamın bir lafı vardı, 'güçlü olduğun sürece Ermeni senin uşağındır, en ufak bir zaafını gördüğü anda seni arkadan vuracaktır.' Yani benim babam Ermenistan Devlet Üniversitesi'nde Sovyetler döneminde okumuş, eğitimini almış ve tarihi Azerbaycan topraklarından 1948 yılında sürgün edilen bir ailenin çocuğudur. O yüzden her zaman bu sözü hatırlatırdı. Seni ne kadar hümanizm düşünceleri ile barıştırsalar da, barış süreci devam etse de, iyi geçinelim dense de seni zayıf buldukları ya da kendilerini güçlü buldukları bir anda kesinlikle senin üzerine çullanacaktırlar." 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Çayırlı’da küçükbaş hayvanlarda aşılama kampanyası Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bağlı teknik ekipler, mesai mefhumu gözetmeden, küçükbaş hayvanlara yönelik bakanlık tarafından programlı olarak yürütülen aşılama kampanyasını sürdürüyor. Aşılama esnasında yeni doğan kuzulara küpeleme çalışması da yapılıyor. Hayvan sağlığı ve refahı için görev başında olan ekipler, çiftçilere ve Erzincan’a katma değer sağlamak, küçükbaş hayvancılık sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla yayla yayla, mera mera gezerek ağıllarda küpeleme ve aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından programlı bir şekilde yürütülen çalışmalarda küçükbaş hayvanlara çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı aşılanıyor. Küçükbaş hayvancılık sektörünü daha ileri seviyelere çıkarmak için Erzincan genelinde çalışmalarını sürdüren tarım teşkilatı, Çayırlı’nın Gelinpınar Köyü’nde bir yandan programlı aşılama kampanyasını sürdürürken diğer yandan yeni doğan kuzularda küpeleme çalışmalarını sürdürüyor. Küçükbaş hayvancılık sektörüne büyük zarar veren çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı tetikte olan tarım teşkilatı mera ve ağıllarda sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlıyor. Aşılama kampanyası hakkında bilgi veren Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Emrah Demir, “Hayvan sağlığı ve hayvan refahının korunmasının yanı sıra, hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması amacıyla, il genelinde hazırlanan plan, program ve projeleri uygulayarak, hayvan hastalık ve zararlılarına karşı koruyucu hizmetler yürütmeye devam ediyoruz. Bakanlığımız tarafından programlanan aşılama kampanyasında dahilinde İl Müdürlüğümüzün talimatlarına uygun olarak ilçemiz genelinde küçükbaş hayvanlarda aşılama ve küpeleme çalışmalarımız aralıksız sürdürülüyor. Ayrıca küpeleme çalışmaları ile yeni doğan hayvanlar kayıt altına alınarak kimliklendirilirken, çiftçilerin de devlet desteklerinden faydalanması için bilgilendirme yapıyoruz. İlçe Müdürlüğü olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği başta olmak üzere yetiştiricilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanındayız. Hem sahada hem kurumda her türlü ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verebilmek için çalışıyoruz. Üreticilerimizin ürünü bol kazancı bereketli olsun” diye konuştu.
Bayburt Evlilik stresi güvensizlik nedeni Evlilik öncesi dönemde bazı sorular çiftlerin kafasını karıştırıyor. Bu evlilik stresinden ziyade güvensizliği işaret ediyor. Şüphesiz her çiftin hayali mutlu bit yuva kurmak. Ancak evlilik aşaması gelip çattığında çiftler bazı olumsuz düşüncelerle baş başa kalabiliyor. Evlilik sorumluluğunu işaret eden duyguyu uzmanlar evlilik stresi olarak tanımlarken, beliren bazı soru işaretlerine karşı dikkatli olunması konusunda çiftleri uyarıyor. Uzmanlar bu soru işaretlerinin stresten ziyade güvensizlikten kaynaklandığını vurguluyor. Bağımlılık duygusu, yanlış iletişim nedeni İlişkilerde bağlılık ve bağımlılık duygularına değinen Uzman Psikolog ve İlişki Terapisti Nida Korkmaz, “Evlilik stresi bir insanın evlenmeden önceki zamanında ya da kişinin geçmişte yaşadığı olaylardan ötürü aklında olan soru işaretlerine dayanmaktadır. Toplumumuzda aşk her zaman ön planda tutulmaktadır. Bu nedenle bireyler bir kere aşık oldukları kişiye zamanla bağımlılık geliştirirler. Aşkın ilk aşamasında bu bağlılık olarak nitelendirilebilir. Ama daha sonra bağlılık dediğimiz unsur yerini zamanla bağımlılığa bırakır. Bağlılık insanlar arasında rahatlatıcı ve huzur verici bir niteliğe sahiptir. Ama bağımlılık bunun tam aksine insan üzerinde gerginlik ve strese neden olur. Bağımlılık insanın partnerine karşı duyduğu aklındaki soru işaretlerini ortadan kaldırma etkisini göstermektedir. Bireyler bağımlı olduklarından ötürü, aklındaki soru işaretlerine verilecek cevapları sürekli ertelemektedirler. Bu durum evlilik aşamasına kadar gelmektedir. Evlilik aşamasında ise bu durum, insanların flört zamanlarında olduklarından çok daha farklılık göstermektedir. Evlenen çiftlerde yavaş yavaş zihinsel ve fikirsel değişimler meydana gelir. Bu fikirsel değişimler ile birlikte bağımlılıktan dolayı akılda cevaplanmayan sorularla birleşip zamanla kişi üzerinde büyük strese neden olmaktadır. Bu stres ise ilişkilerde ciddi bir şekilde ayrılığı tetiklemektedir.” dedi. Bu soru işaretlerine dikkat! Evlilik öncesi stresin, kişinin evlenmeden önceki zamanında aklına takılan sorulardan ve geçmiş yaşantılarından edindiği tecrübelerden oluştuğuna dikkat çeken Uzman Psikolog Korkmaz, “Acaba evlendiğimde değişir mi? Bana gösterdiği ilgi azalır mı? Sevgi, saygı, şefkat ve aşkı azalır mı? Desteği azalır mı?’ Bu sorular evlilik stresini tetikler. Evlilikle birlikte omuzlarımıza yüklenecek sorumluluklar evlilik korkusunu oluşturan etkenlerdendir. Bu korkuya bir de bu soru işaretleri eklenince stres katlanarak artar. Bu sefer kişi ‘Aslında evlenmeyi çok istiyorum ama çok korkuyorum.’ demeye başlar. Bu cümle bir yerde ayrılık sinyallerinin de işaretini vermek anlamına gelebilir. Çünkü kişi bu soruların getirdiği stresle başa çıkamaz ve bu durumu atlatamazsa sendroma yakalanır. Ben bu durumu evlilik öncesi sendromu olarak adlandırıyorum” diye konuştu. Ailelere büyük görevler düşüyor Evlilik öncesi stresi ile çiftlerin başa çıkabilmesi için ailelere büyük görev düştüğünün altını çizen Nida Korkmaz, “Çiftler evliliğin getireceği sorumluluklarla birlikte strese girip endişeye kapılabilirler. Bununla birlikte çiftler partnerlerinin doğru seçim olup olmadığını sorgulayarak da strese girebilirler. Bu durumda ailelere düşen görevler çiftleri sakinleştirmek olmalıdır. Kendi ilişkilerindeki güzel yaşanmışlıkları ve hayata dair mücadelelerini örnek olarak vermeleri, evlenecek olan çiftlerin olumlu ve güzel yönlerini çiftlere karşı dile getirmeleri stresi büyük ölçüde azaltacaktır.” şeklinde konuştu. Durumun bu şekilde de aşılamaması durumunda yapılması gerekenlere değinen Korkmaz, “Bu sorunlar ile baş etmenin bir kaç yolu vardır. Kişisel gelişim kitapları okunabilir ya da gelişimsel programlar izlenebilir. Ama ciddi anlamda bu sorunların en sağlıklı çözümü bu alan ile ilgilenen bir psikologdan destek almaktır.” dedi. Çevrenizdekiler sizi doğru mu yönlendiriyor İlişkilerde çevresel faktörlerin de ilişkinin seyrini etkileyebileceğini ifade eden Nida Korkmaz, “İlişkilerde 3’üncü şahıslar bazen çok yapıcı bazen ise çok yıkıcı olabiliyor. Bu ayırımı çok iyi yapmak ve buna göre müdahale izni vermek ya da vermemek gerekiyor. Eğer 3’üncü şahıslar ilişkiniz ve partneriniz hakkında sürekli olumsuz cümleler kuruyorsa, kötü dille eleştiriyorsa ve olumsuz iddialar ortaya atıyorsa buna kesinlikle ‘dur’ demeniz gerekir. Ancak 3’üncü şahıslar ilişkinizi destekliyor, ilişkiniz ve partneriniz hakkında olumlu cümleler kurup her fırsatta sevginizi ve birbirinize nasıl yakıştığınızı size hatırlatıyorsa onlarla dertleşebilirsiniz.” ifadelerini kullandı.
Erzincan Türkiye’de çok fazla eşi bulunmayan bu sınıfta minik öğrencilere masal anlatılıyor Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Eğitim Fakültesinde oluşturulan ve Türkiye’de çok fazla eşi bulunmayan Masal Atölyesi Sınıfında Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünü okuyan ve seçmeli ders olarak alan üniversite öğrencileri, anaokulu öğrencilerine unutulmaya yüz tutan masal geleneğini yaşatmak için masal anlatıp, kurulan oyuncak stantların da miniklerle keyifli zaman geçiriyorlar. Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi ABD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serap Uzuner Yurt’un yönettiği Masal ve Hikâye Anlatıcılığı dersi çerçevesinde, Erzincan Fırat Kılıç İlkokulu öğrencilerine masal etkinliği düzenlendi. Etkinlik, Eğitim Fakültesi Masal Atölyesi’nde ve Üniversite Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. A. Ercan Ekinci, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mücahit Kağan, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Erdem Yavuz, Doç. Dr. Alper Kaşkaya, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Fethi Kayalar, Fırat Kılıç İlkokulu öğrencileri ve öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleşti. Öğrenciler, Masal ve Hikâye Anlatıcılığı dersi kapsamında öğrendikleri “Kaz Yollasam Yolar mısın? “masal tiyatrosunu sergiledi ve “Tırtıl Huppo” hikayesini anlattılar. Doç. Dr. Serap Uzuner Yurt, atölyede yaklaşık 400 öğrenciye masal anlatıldığını ve Deprem bölgelerindeki Hatay Reyhanlı, Urfa Siverek anaokullarına online masal anlatıldığını belirtti. Ayrıca öğretmen adaylarının derste öğrendiklerini uygulama fırsatı bulduklarını vurguladı. Etkinlikte, Rektör Levent öğrencilerle yakından ilgilenerek onlarla sohbet etti ve öğrencilerin masal etkinliğine büyük ilgi gösterdiği belirterek, emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.