SAĞLIK - 04 Mayıs 2021 Salı 12:38

'Huzursuz bağırsak sendromu ömür boyu sürebilir'

A
A
A
'Huzursuz bağırsak sendromu ömür boyu sürebilir'

Dr. Öğr. Üyesi Ziyaettin Durakoğlu Huzursuz Bağırsak Sendromunun toplumda yüzde 5-25 gibi yüksek oranlarda görüldüğünü belirterek, “Huzursuz bağırsak sendromu genellikle çok ciddi problemlere neden olmamakla birlikte, çoğu hastada yaşam boyu devam edebilen kronik bir hastalık şeklinde seyreder. Huzursuz bağırsak sendromu ömür boyu sürebilir’’ dedi

Medicana Bahçelievler Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ziyaettin Durakoğlu karın ağrısı, ishal, kabızlık gibi sorunlarına neden olan Huzursuz Bağırsak Sendromu ile ilgili merak edilenleri açıkladı. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Durakoğlu, “Huzursuz bağırsak sendromuna, irritabl bağırsak sendromu (İBS) ve hassas bağırsak sendromu da denilebilmektedir. Toplumda yüzde 5-25 gibi yüksek oranlarda görülebilen yaygın bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha yüksek oranlarda ve 50 yaş altında daha sık görülmektedir. Ailesinde huzursuz bağırsak sendromu olan kişilerde bu hastalık açısından risk artmış durumdadır. Huzursuz bağırsak sendromu çoğu hastada yaşam boyu devam edebilen kronik bir hastalık şeklinde seyreder. Huzursuz bağırsak sendromu ömür boyu sürebilir’’ dedi.

“Huzursuz bağırsak sendromu çoğu hastada yaşam boyu devam edebilir”
Ailesinde huzursuz bağırsak sendromu olan kişilerde hastalık açısından riskin arttığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Ziyaettin Durakoğlu, “Bunun yanı sıra anksiyete, depresyon gibi psikiyatrik sağlık sorunları bulunan kişilerde de huzursuz bağırsak sendromu görülme sıklığı artmıştır. Huzursuz bağırsak sendromunun kesin ve tek bir nedeni yoktur. Birçok faktörün etkileşimi ile ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bağırsaklarda hareket bozukluğu, aşırı duyarlılık, inflamasyon veya infeksiyonlar, bağırsak bakteri ortamındaki değişiklikler, gıda duyarlılığı, kişilik yapısı, çocukluk döneminde veya daha sonra yaşanan psikolojik travmalar ve genetik suçlanan faktörlerdir. Huzursuz bağırsak sendromunda bağırsak hareketlerinde düzensizlik mevcuttur. Normalde sindirim sisteminde, besinlerin organlar içerisinde ilerlemesini ve sindirilmesini sağlayan ritmik, yavaş bir hareket mevcuttur. Huzursuz bağırsak sendromunda bu hareketler düzensiz bir hal alır. Şiddetli ve düzensiz kasılmalar, kasılma sıklığında azalmalar meydana gelebilir. Bu düzensiz kasılmalar bağırsağın normal işleyişini bozarak çeşitli şikayetlere neden olur. Huzursuz bağırsak sendromu genellikle çok ciddi problemlere neden olmamakla birlikte, çoğu hastada yaşam boyu devam edebilen kronik bir hastalık şeklinde seyreder. Huzursuz bağırsak sendromu ömür boyu sürebilir’’ ifadelerini kullandı.

"Belirtilerin sayısı, süresi ve şiddeti hastadan hastaya değişiklik göstermektedir"
Huzursuz Bağırsak Sendromunda sıklıkla karşılaşılan belirtileri sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Durakoğlu, ‘‘Hastalarda en sık gördüğümüz şikayetler karın ağrısı, ishal, kabızlık, aşırı gaz, karında şişkinlik, mukuslu dışkılama, dışkı formunda değişiklikler ve dışkılama sonrası tam boşalamama hissidir. Bunların yanı sıra bulantı ve reflü gibi gastrointestinal şikayetler, ağrılı adet görme, fibromyalji ve kronik yorgunluk gibi gastrointestinal sistem dışı belirtiler de görülebilir. Belirtilerin sayısı, süresi ve şiddeti hastadan hastaya değişiklik göstermektedir. Kimi hastalar hafif semptomlar gösterirken, bazıları daha şiddetli semptomlar gösterebiliyor ve günlük hayatları daha çok etkilenebiliyor. Biz hastalara uygun tedaviyi verebilmek için huzursuz bağırsak sendromunu; ishal baskın tip, kabızlık baskın tip, kabızlık ve ishalin bir arada bulunduğu tip, ishal ve kabızlığın dönüşümlü olarak bulunduğu tip diye tiplere ayırıyoruz. Bu hastalık tipleri aynı hasta da zamanla değişebilmektedir. Hasta bize başvurduğunda şikayetlerini sorgulayarak hastada hangi tipin görüldüğünü belirliyoruz” şeklinde konuştu.

“Hastalığın kanser veya başka bir ciddi hastalığa yol açmayacağının açıklanması, endişe ve stresi azaltır”
Tedavi için poliklinik ortamında hastaya yeterince zaman ayrılması gerektiğini vurgulayan Durakoğlu, “Şikayetleri dikkatli şekilde dinlenmeli ve ayrıntılı fizik muayene yapılmalıdır. Tanı konulduktan sonra huzursuz bağırsak sendromunun ciddi veya yaşamı tehdit eden bir hastalık olmadığının hastaya açıklanması ve ikna edilmesi gerekir. Bu hastalığın kanser veya başka bir ciddi hastalığa yol açmayacağının açıklanması, endişe ve stresi azaltır, hasta tedavisinde önemli bir avantaj sağlar. Orta ve şiddetli düzeyde yakınmaları olan hastalar deneyimli hekimler tarafından önerilecek olan bazı ilaçlardan ciddi derecede fayda görürler ve şikayetler tamamen bile geçebilir. Tedavi de hastalığın tipine göre prokinetik, probiyotik, antikolinerjik, antidiyareik, laksatif, antidepresif ve diğer tedaviler diye adlandırabileceğimiz pek çok ilaç kullanılabilmektedir. Özellikle kabızlık sorunu olan hastalarda biofeedback tedavisi ile stresin azaltılması, davranış tedavisi, gevşeme ve ağrının giderilmesi hastanın yakınmalarını azaltabilir” dedi.

“Tedavi ile belirtilerin düzelmesi hastadan hastaya değişir”
Huzursuz bağırsak sendromu (İBS) tedavi sürecine değinen Durakoğlu, “Huzursuz bağırsak sendromu tedavisinde temel amaç hastadaki semptomları hafifletmektir. Tedavi ile belirtilerin düzelmesi hastadan hastaya değişir. Bu süreç kimi zaman aylar sürebilir. Belirtilerin düzelmesinde sabırlı olmak çok önemlidir. Belirtiler tedavi ile geçse de zaman zaman tekrarlayabilir. Bu hastalıkla ilgili yürütülmekte olan pek çok çalışma var. Önümüzdeki yıllarda huzursuz bağırsak sendromu tedavisi için daha çok ve daha etkili alternatiflerimiz olmasını bekliyoruz’’ diyerek sözlerini noktaladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Büyükşehir, 60 bin metrekarelik çim alanını 1 günde biçebilen aracı temizlik filosuna kattı Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç’ın talimatlarıyla 1 milyon metrekaresi yeşil alan olan Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde kullanılmak üzere çevre dostu, yeni teknoloji ile donatılmış, 60 bin metrekarelik alanı tek başına 1 günde biçebilen çim biçme aracını temizlik filosuna kattı. Kent genelindeki park, bahçe ve yeşil alanları ile vatandaşlara temiz, çeşitli donanımlara sahip sosyal yaşam alanları sunan Büyükşehir Belediyesi, Dr. Memduh Büyükkılıç başkanlığında temizlik filosuna çevre dostu araçlar kazandırmaya devam ediyor. Bu çerçevede Park, Bahçe ve Ağaçlandırma Daire Başkanlığı’nca, 1 milyon metrekaresi yeşil alan olan Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde kullanılmak üzere yeni teknoloji ile donatılmış ve en iyi teçhizat ve donanıma sahip çim biçme makinesi, temizlik filosuna dâhil edildi. Günlük 60 bin metrekare kesim kapasitesi, 130 santimetre ağır hizmet tipi kesim ünitesiyle en zorlu koşullarda dahi mükemmel sonuçlar sağlayan araç, kendini temizleyebilen radyatörü sayesinde bakım kolaylığı da sunuyor. Araç, 810 litre kapasiteli çim toplama haznesi ve 2 metreye kadar yükselme kapasitesiyle maksimum verimlilik için tasarlandı. 60 bin metrekarelik alanı tek başına 1 günde biçebilen ve atıkları yükleyen araç, Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde hizmet vermeye başlarken, Büyükşehir Belediyesi, Ağaçlandırma ve Bakım Şube Müdürü Cüneyt Canıdemir, “Şu an Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçemizdeyiz. Toplam alanı 1 milyon 250 bin metrekare olan alanımızda 1 milyon metrekare çim alanına sahibiz. Bu da sürekli bakım gerektiriyor” dedi. Başkan Büyükkılıç’ın direktifleriyle yeni teknolojik araçları Büyükşehir Belediyesi’ne kazandırdıklarını ifade eden Canıdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu anlamda da Belediye Başkanımız Dr. Memduh Büyükkılıç’ın bize verdiği direktiflerle yeni teknolojileri takip ettik, en iyi donanımla halkımızın en iyi şekilde ağırlamak adına yeni makineler arıyor, buluyoruz ve bahçemize hizmet vermeye çalışıyoruz. Daha önce kullandığımız benzinli araçlar yerine dizel bir araç olan ve birçok özelliğe sahip olan aracımızı bugün teslim almış durumdayız. 6 çim biçme motorunun yapmış olduğu, 60 bin metrekarelik alanı 1 günde tek başına biçebiliyor. Aynı zamanda halkımızın rahatsız olduğu çim atıklarının tamamını araca yükleyebiliyor.” Millet bahçesinde 3 adet çim biçme traktörü, 5 adet normal çim biçme makinesi, 3 adet benzinli çim tırpanı ile hizmet verildiğini söyleyen Canıdemir, Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde misafirleri temiz bir ortamda ağırlamak için gayret ettiklerini sözlerine ekledi.
İzmir Egeli akademisyenler yeni bir bakteri türünü literatüre kazandırdı Ege Üniversitesinin (EÜ) akademisyenleri, Bozdağ bölgesine özgü endemik bir baklagil olan yeni bir bakteri türünün keşfedildiğini duyururken, bu tür literatüre kazandırılarak “Phyllobacterium Onerii” adı verildi. Ege Üniversitesi (EÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Yaşa ve ekibi, yeni bir bakteri türünü literatüre kazandırdı. Yeni bakteri türüne Prof. Dr. Mehmet Öner’e ithafen “Phyllobacterium Onerii” adını verildi. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da, Prof. Dr. İhsan Yaşa ve EÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Arş. Gör. Asiye Esra Eren Eroğlu’nu makamında ağırlayarak, sürdürdükleri bilimsel çalışmalar hakkında bilgi aldı. Prof. Dr. Budak, “Üniversitemiz akademisyenleri bilim dünyasına kazandırdıkları önemli keşifleriyle gurur kaynağımız olmaya devam ediyor” dedi. “Biyoteknolojik uygulamalara katkı sağlayacak” Keşfedilen yeni bakteri türü hakkında bilgi veren Prof. Dr. Yaşa, “Biyoçeşitliliğin ekosistem üzerine doğrudan ve dolaylı katkısı hesaplanamayacak kadar büyüktür. Biyolojik azot fiksasyonu kabiliyetinin tüm zirai bitkilere adapte edebilme öngörüsünün gerçekleşmesinin ilk adımı rhizobiyal bakterilerin doğadan izole edilip saflaştırılması ve tüm genomik özelliklerinin ortaya çıkarılmasıdır. Rhizobiyal türler ve bitki büyümesini teşvik eden bakteriler gibi faydalı kök mikroorganizmalarının toprak verimliliğinin kilit oyuncularıdır. Bu mikroorganizmaların çevre ve birbirleriyle olan etkileşimlerini düzenleyen genetik determinantların belirlenmesi, sürdürülebilir ekosistemler ve tarımın geliştirilmesi için de çok önemlidir. Çalışmamızda da olduğu gibi, genomik analizler bir bakteriyel suşun gelecekteki biyoteknolojik uygulamaları için tüm cephaneliğinin ortaya çıkarılabilmesine imkân sağlayacak” dedi. “Bozdağ önemli bir endemik bitki merkezi” Yerel rhizobiyal türler ile ilgili araştırmalarına devam edeceklerini söyleyen Prof. Dr. Yaşa, “El değmemiş doğası ile İzmir’in endemik, nadir bitkilerle sayıca zengin ve mikroklimatik özellikleri ile de tarımsal açıdan önemli bir potansiyele sahip bölgelerinden olan Bozdağ, çok sayıda doğal baklagil türleri ile yerli ve yeni rhizobial bakterilerin de potansiyel bir kaynağıdır. Özellikle bitki endosimbiyontu rhizobiyal türler çölleşme ve kuraklık tehditlerine karşı biyolojik çeşitlilik ve ekosistem için bir tür sigorta görevi gördüklerinden inanıyoruz” diye konuştu.
İstanbul Esenyurtlu kadınların el emekleri “Anneler Günü” sergisiyle görücüye çıktı Esenyurt Belediyesi’nin el sanatları kursunda eğitim alan kadınların ürettiği el işçiliği ürünler “Anneler Günü Sergisi” ile görücüye çıktı. Serginin açılışını yapan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “Onların hayatın içinde olması için elimizden geleni yapacağız” dedi. Kadınların hayata daha aktif bir şekilde katılarak ekonomik özgürlüklerini kazanmaları için başlatılan Esenyurt Belediyesi’ne bağlı el sanatları kurslarında eğitim alan kadınlar sergi düzenledi. Esenyurt bir AVM’de düzenlenen Anneler Günü Sergisi’nde belediye bünyesinde el sanatları kursunda eğitim alan kadın kursiyerlerin el işçiliği ürünleri görücüye çıktı. Serginin açılışını yapan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, kadınların toplumdaki yerinin önemine dikkati çekerek bu tür çalışmaların devam edeceğini ve her daim kadınlara destek olacaklarını belirtti. Atık kağıt çanta, örgü çanta, takı tasarım, gravür (oyma baskı), ahşap boyama, amigurumi (örgü bebek), mefruşat, tokat baskı, seramik, hazır giyim, halı dokuma, panç, kaat’ı sanatı gibi alanlarda hünerlerini konuşturan kadınların sergisine vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. “Hepimizin ilk mimarı annedir” Serginin açılışını yapan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, aslında sadece bir gün değil her gün, her saat, her saniye annelerimizi ansak yeridir, emeklerini ödeyemeyiz. Kadın fedakardır, yüreklidir, diğerkâmdır. Hepimizin ilk mimarı annedir. Bir toplumun iyi ya da kötü olması, ileri ya da geri gitmesinin en büyük sebeplerinden birisi de kadınlardır. Bu yüzden kadınlar kırmızı çizgimizdir. Onların hayatın içinde olması için elimizden geleni yapacağız” ifadelerini kullandı. “Çok emek isteyen bir süreç” “Anneler Günü” sergisinde çalışmaları sergilenen kursiyer Kevser Doğramacı, “Bu sergiyi anneler günü için hazırladık. Sene sonunda biten çalışmalarımızı bu sergi ile vatandaşlarımızın beğenisine sunuyoruz. Çok emek isteyen bir süreç, aylarca hazırlanıyoruz” dedi. Sergiyi gezerek çok beğendiğini belirten Sade Taşkın, “Gezdim sergiyi ve çok güzel el işçiliği ürünler var. Çok beğendiğimi söyleyebilirim. Sergide ise en çok ilgimi çeken tablolar oldu” diye konuştu.
İstanbul Aydın Ayhan Güney: "Çeşme’de hedefimiz büyük" Bu sene ikincisi düzenlenen Çeşme Yarı Maratonu, doğa ve tarihin güzelliklerinde koşuldu. Çeşme Kaymakamlığı desteğiyle Çeşme Belediyesi’nin ev sahipliğinde 4 Mayıs Cumartesi günü gerçekleşen Çeşme Yarı Maratonu’nda 21 ülkeden bin 745 sporcu yer aldı. Çeşme, Ilıca ve Alaçatı’da katılımcılara zorlu olduğu kadar keyifli bir parkurda yarışma imkanı sunuldu. “Denizin Sesi, Adımların Ritmi: Çeşme’de Koş!” sloganıyla koşulan Salomon Çeşme Yarı Maratonu, Argeus Travel & Events tarafından organize edildi. “Türkiye’nin en önemli organizasyonları arasında yer almak istiyoruz” Yarışın bütün katılımcıları ve sporseverleri mutlu ettiğini dile getiren Argeus Travel & Events Kurucu Ortağı Aydın Ayhan Güney, Çeşme’nin sporla bütünleşerek daha iyi ve büyük organizasyonlara ev sahipliği yapacağını kaydetti. Sporun turizmi daha da hareketlendireceğini ifade eden Aydın Ayhan Güney, “Daha yolun başındayız, bu sene ikincisini gerçekleştiriyoruz. Çeşme’de hedefimiz büyük. Türkiye’nin en önemli organizasyonları arasında yer almak istiyoruz. Geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de her şey yolunda gitti. Herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadık. Yarışmacılarımız da çok memnun. Hem spor yapıyorlar hem de keyifli anlar yaşıyorlar. Yerel desteklerimizin katkısı ise yadsınamaz seviyede. Örnek gösterilecek bir düzeyde her zaman desteklerini esirgemiyorlar. Çeşme Yarı Maratonu’nun orta vadede hızla büyüyeceğini söyleyebilirim” dedi. “Maratona çevirme gibi bir planımız var” Önümüzdeki yıl yarı maratonda değişikliğe gitmeyi planladıklarını ifade eden Aydın Ayhan Güney, “İki senedir yarı maraton olarak düzenlediğimiz yarışımızı full maratona çevirme gibi de bir planımız var. Yerel yönetim ve devlet erkanının da bu yönde bir talebi oldu. Gerekli planlamaları yapıp rotamızı yetiştirebilirsek yarı maratonu geliştirmek istiyoruz. Çeşme’de daha ikinci yılımız olmasına karşın toplamda 21 ülkeden sporcu yarışma imkanı buluyor. Tabii bunu da göz önünde bulunduruyoruz. Organizasyonu büyüterek gelecek yılki yarışta daha fazla profesyonel sporcuyu da dahil etmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu. “Bu tarz organizasyonlara tek yönlü bakmamak gerekiyor” Aydın Ayhan Güney, Çeşme Yarı Maratonu’nun sezon başlamadan bölge esnafına da büyük katkı sağladığını belirterek, “Bu tarz organizasyonlara tek yönlü bakmamak gerekiyor. Turizme katkısı çok büyük işler yapılıyor. Sezon olmamasına rağmen yarışımızla Çeşme’ye hareket kazandırdık. Sadece yarışanlar değil ekiplerde yer alanlar, aileler derken sayı 4-5 bine çıkıyor aslında. Bu da hem bölge esnafına hem de turizme çok büyük katkı sağlıyor” şeklinde konuştu.
Tokat Tokat’ta deprem sonrası alternatif konut talepleri arttı Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremin ardından alternatif konut talepleri artı. 18 Nisan’da yaşanan 4,1, 4,7 ve 5,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Tokat’ın Sulusaray ilçesinde alternatif konutlara olan talep hızla yükseldi. Depremler nedeniyle evlerine giremeyen vatandaşlar, güvenli ve geçici konut ihtiyacını karşılamak amacıyla bungalov ev ve çoban evi gibi alternatif çözümlere yöneldi. Bu talebi karşılamak için adeta bir çözüm üreten isimlerden biri de emekli olduktan sonra Tokat’ın merkeze bağlı Tahtoba köyüne yerleşen Fatih Yenilmez oldu. Demir kaynak işine yoğunlaşarak başlayan Yenilmez, zamanla müşterilerinin ihtiyaçları doğrultusunda traktör sepeti, bungalov ev ve tekerlekli çoban evi gibi pratik ve taşınabilir yapılar üretmeye başladı. Yenilmez’in ürettiği tekerlekli çoban evleri, motor traktörlerine takılarak istenilen noktaya kolayca taşınabiliyor. İçerisinde konaklama ve temel ihtiyaçları karşılamak için gerekli olan her şey bulunuyor. Yenilmez, deprem sonrası artan konteynır ve bungalov ev taleplerine cevap verebilmek için yoğun mesai harcıyor. Depremlerin yol açtığı zorluklara karşı pratik ve dayanıklı çözümler sunan Fatih Yenilmez ve benzeri girişimciler, bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir rol üstleniyor. Alternatif konut çözümleri, doğal afetler sonrası yaşanan acil konut ihtiyacını hızlı ve etkili bir şekilde gidermeye yönelik önemli bir alternatif olarak dikkat çekiyor. "Traktör ile istenilen yere taşınabilen çoban evi yapıyorum" Deprem sonrası işlerinde artış meydana geldiğini söyleyen Fatih Yenilmez, "Traktör arkasına sepet, bungalov ev ve çadır yerine tekerlekli çoban evi yapıyorum. Motor traktörüne takıp istediği yere bırakıyor. İçerisinde istediği gibi konaklayıp yemeğini yiyor ve her türlü ihtiyacını karşılıyor. Depremden sonra da bungalov ev ve konteynıra talep bayağı arttı. Şu anda talepleri karşılayamıyoruz. Elimizden geldiği kadar talepleri karşılamaya çalışıyoruz" dedi.