TEKNOLOJİ - 15 Aralık 2023 Cuma 15:19 | Son Güncelleme : 15 Aralık 2023 Cuma 15:23

KKTC’nin ilk ve tek klasik araba müzesinde tarihe yolculuk

A
A
A

Dünyanın en zengin klasik otomobil koleksiyonlarından birine sahip olan Yakın Doğu Üniversitesi kampüsündeki Kıbrıs Araba Müzesi, bünyesinde barındırdığı 150’nin üzerinde klasik araba ile tarihe ışık tutuyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ilk ve tek klasik otomobil müzesi olan Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) kampüsündeki Kıbrıs Araba Müzesi, sahip olduğu zengin koleksiyonu ile modern dünyanın gelişimini ve tarihini otomobillerin dönüşümü üzerinden gözler önüne seriyor. 150’nin üzerinde otomobilin sergilendiği Kıbrıs Araba Müzesi’nin en eski aracı 1901 model Crestmobile Model C. Müzenin 100 yaşını deviren otomobilleri arasında ayrıca 1903 Model Wolseley, 1909 model Buick, 1918 Ford Model T de yer alıyor. Dönemin Amerikalı otomobil üreticisi Willys-Overland tarafından üretilen ilk model olan 1926 model Whippet ise Kıbrıs Araba Müzesi’nin 100’üncü yaşı için gün sayan otomobilleri arasında yer alıyor.
Bu araçlardan, 1903 Model Wolseley, dünyadaki tek örnek. 1900’lerin başından 2000’lere kadar uzanan tarihin her döneminden otomobilleri ziyaretçileri ile bulşturan müzede, 300 km hız sınırını aşan ilk seri üretim otomobil Jaguar, Lamborghini Murcielago Roadster, Dodge Viper SRT10 Final Edition gibi efsane olmuş pek çok spor araba da dikkatleri çekiyor.

Dünyanın pek çok ülkesinden ziyaretçilerin geldiği müzede, zengin otomobil koleksiyonunun yanı sıra çeşitli makine parçalarından yapılan oyuncaklar, maket araba koleksiyonu ve pedallı arabalar da bulunuyor. Ayrıca Formula 1’in iki efsane pilotu Alman Michael Schumacher ve Brezilyalı Ayrton Senna, hiperrealist silikon heykelleri de müzede ziyaretçilerini bekliyor.

“Müzelerimizle, KKTC’yi bölgenin en önemli kültür sanat merkezine dönüştürüyoruz”

Klasik otomobil müzesinin 2007 yılında başlayan bir serüven olduğunu belirten Yakın Doğu Oluşumu Müzeler Daire Başkanı Prof. Dr. Ali Efdal Özkul, “Müzelerimizle, KKTC’yi bölgenin en önemli kültür sanat merkezine dönüştürüyoruz... İnanıyoruz ki insanlığın tanımı sanattadır. Her alanda bir sanat var. Müzemizdeki her arabanın tasarımında da sanatın ve inceliğin olduğunu net bir şeklide görüyoruz. Bunun yanı sıra teknolojinin ve otomotiv sektörünün yıllar içerisinde nasıl geliştiğini de görüyoruz. KKTC’nin yerli ve milli otomobili, yüzde 100 elektrikli GÜNSEL’i de bu dönüşümün son halkalarından biri olarak görüyoruz” dedi.

“Bütün arabalar çalışıyor”

Müzede birçok dönemden araba olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ali Efdal Özkul, “Her araba kendi alanında özel. En büyük özellikleri ise hepsinin çalışıyor olması. Klasik arabalarımız Kıbrıs’ta yapılan klasik araba yarışlarına da katılıyor. Müzelerimizle amacımız Türk dünyasını Kuzey Kıbrıs’la birleştirmek. Sanat ve kültürle bir merkez oluşturmaktır. Araçların tamamına yakını dünyanın belli başlı ülkelerinden getirildi. Kıbrıs adasından da olan arabalar var. Ayrıca Kıbrıs Türkü siyasetçisi Dr. Fazıl Küçük’ün de makam ve özel aracı müzemizde sergileniyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Nihat Tokat: "Projeleri hayata geçirebilmek için sizlerin desteğine ihtiyacım var" Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkan Adayı Nihat Tokat, "Şeref ve doğruluğun bir Fenerbahçe çizgisi olduğu algısını camiamız ve ülkemizin hak ettiği gibi tekrar güçlendirmek için şevkle çalışacağımızı beyan ederim. Ekibimle birlikte tüm projeleri hayata geçirebilmek için sizlerin desteğine ihtiyacım var. Çok genç bir ekibim var, çok iyi Fenerbahçeliler" dedi. Fenerbahçe Seçimli Yüksek Divan Kurulu Toplantısı, Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri’nde yapılıyor. Toplantıda konuşma yapan Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkan Adayı Nihat Tokat, "Yüksek Divan Kurulu başkanlığı onur ve ayrıcalığına talibim. Şeref ve doğruluğun bir Fenerbahçe çizgisi olduğu algısını camiamız ve ülkemizin hak ettiği gibi tekrar güçlendirmek için şevkle çalışacağımızı beyan ederim. Ekibimle birlikte tüm projeleri hayata geçirebilmek için sizlerin desteğine ihtiyacım var. Çok genç bir ekibim var, çok iyi Fenerbahçeliler. Fenerbahçe’ye tutkuyla aşığım. Tuttuğum değil, tutulduğum takımdır Fenerbahçe. Geride kalan 2 sene boyunca bize muhteşem bir divan başkanlığı yapan Uğur Dündar ve ekibine teşekkür ediyoruz. Sizleri özleyeceğiz. Uğur Dündar’dan aldığımız, hissettiğimiz her toplantımızda Atatürk’ü iliklerimize kadar işledi. Bize onu öyle bir anlattı ki ben de eğer seçilirsem aynı onun yolundan gideceğim. Sosyal faaliyetleri arttırmak için atölye, resim kursları, fotoğraf kursları bunlar ücretsiz olacak. Faruk Ilgaz Tesisleri 17-18 saat yaşayan bir yer olacak mottomuz bu. Genel kurullarımız çok uzun sürede geliyor. Bunu da 45 günde bir yapmayı planlıyoruz" diye konuştu.
Tunceli Tunceli’de Urartu mağaralarının bilinmeyenlerini halk hafızası yaşatıyor Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde bulunan Urartu mağaraları resmi olarak bilinenlerin dışında, resmi olmayan bilgilerle sözlü tarih olarak halk hafızasında yaşatılıyor. Resmi kayıtlarda Derviş Hücreleri, yöre halkı tarafından İn Delikleri olarak adlandırılan tarihi mağaralar, halk hafızasında dilden dile söylenen rivayetlerle ihtişamını arttırıyor. Çemişgezek ilçe merkezinin batısında Tağar Çayı Vadisi’nde kaya üzerine konut amaçlı oyulmuş 20 civarında oda bulunuyor. Urartular dönemine ait olduğu bilinen mağaralar, üç kat halinde sıralı odalar ve bu odaları aydınlatan büyük pencereler ile uzun koridorlardan oluşuyor. "Tağar Çayı’nın İn Delikleri’nin önünden geçtiği anlatılıyor" Derviş Hücrelerini anlatan Araştırmacı Yazar Kağan Gökalp, tarihi mağaralar hakkındaki bilgi verdi. Kendisi de Çemişgezekli olan Gökalp, "İn Delikleri yani Derviş Hücreleri hakkında tarihi bilgiler var. Bunun yanı sıra bir de halk hafızasında olan sözlü kültür geleneğiyle günümüze ulaşan bilgiler var. Kaybolmaması adına bunlardan sizlere bahsetmek istiyorum. İn Delikleri resmi kayıtlarda bilindiği gibi Urartular döneminde yapılmış tarihi yapıdır. Fakat tarihin çok eski dönemlerinde İn Delikleri’nin önünden Tağar Çayı’nın daha yüksekte yani vadi yatağının İn Delikleri’nin önünden geçtiği anlatılmaktadır. Hatta İn Delikleri’ndeki yaşayan insanların o dönem itibarıyla oradan iplere bağlı kovalarla Tağar Çayı’ndan su aldıkları anlatılmaktadır. Tabi burası çöküntü bir alan olduğu için zamanla suyun aşındırması ve jeolojik olaylarla birlikte, şimdi Tağar Çayı’nın kotu İn Delikleri’nin seviyesinden aşağıya düşmüş durumdadır. Bu anlatılan halk hafızasında canlılığını koruyan bir anlatım şeklidir. Ayrıca ilçemizin Kale Mahallesi’nde kaya mezarları var. Oranın da İn Delikleri ile ilişkili olduğu biliniyor" dedi. Mağaraların kullanılış amacı ile ilgili bilgi veren Gökalp, konuşmasına şöyle devam etti: "Dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa Tunceli’yi ziyaretinde Çemişgezek ilçemizi de ziyaret etmiştir. Bu ziyaret esnasında tarihi kayıtlardan veya sözlü kültürden edindiği bilgiye, düşünceye istinaden, Kale Mahallesi’nden İn Delikleri’ne, Tağar Vadisi’nin altından bir geçit olduğu bilgisiyle orayı araştırıp bulmak istediği söylenmektedir. İlçemizin Kale Mahallesi’nde kaya mezarı olarak bilinen Nergizkaya olarak tanımlanan kayaların olduğu bölgede bu geçidi bulma çalışmalarına Fevzi Çakmak Paşa’nın bizzat katıldığı söylenmektedir. Bu da halk hafızasında yer alan, büyüklerimizden, dedelerimizden dinlediğimiz bir bilgi notu olarak zihinlerde kalsın istiyoruz. Hatta az ilerisinde Kara Mağara olarak bilinen yerin İn Delikleri’nin askeri anlamda ileriyi gözetleme güvenlik noktası olarak, askeri öncü grupların beklediği bir yer olduğu anlatılmaktadır. Yani orası da Derviş Hücreleri’nin bir parçasıdır. Asurlular savaşçı bir toplum olarak tarihte bilinir. Tarihi kayıtlarda bu şekilde geçer. Çemişgezek bölgesinin ele geçirilmesi sürecinde Urartular sağlam bir direniş göstermişler Asurlulara karşı ve İn Deliklerini bir türlü ele geçirememişlerdir. Nihayetinde Mırnahi diye tabir ettiğimiz İn Delikleri’nin bulunduğu kayanın üstündeki düz araziden sepetlerin içerisinde okçuları İn Deliklerine salmak suretiyle, İn Deliklerini ele geçirme faaliyetini gerçekleştirmişlerdir. Bunu da rahmetli Erhan Saraçoğlu hocamızdan dinlemiştim. O da daha büyüklerden, yaşlılardan bu şekilde dinlediğini bizlere nakletmişti."