SAĞLIK - 25 Mart 2023 Cumartesi 15:13

Prof. Dr. Lütfi Doğan: 'Kolonoskopi kesinlikle zor, ağrılı, meşakkatli ve zaman alan bir işlem değil'

A
A
A
Prof. Dr. Lütfi Doğan: 'Kolonoskopi kesinlikle zor, ağrılı, meşakkatli ve zaman alan bir işlem değil'

Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi Cerrahi Onkoloji Eğitim Uzmanı Prof. Dr. Lütfi Doğan, Mart ayı Bağırsak Kanseri Farkındalık Ayı çerçevesinde yaptığı açıklamada, “Son zamanlardaki hastanelerimizin fiziksel kapasitesindeki ve cihazlarındaki gelişmelerle kolonoskopi kesinlikle vatandaşlarımızın düşündüğü gibi zor, ağrılı, meşakkatli ve zaman alan bir işlem değil” dedi.

Mart ayı Kolon Kanseri Farkındalık Ayı olarak belirlenerek olup dünyanın birçok ülkesinde hastalığa dikkat çekmek üzere farkındalık etkinlikleri düzenleniyor. Bu çerçevede Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi Cerrahi Onkoloji Eğitim Uzmanı Prof. Dr. Lütfi Doğan, halk arasında bağırsak kanseri olarak bilinen kolorektal kanser hakkında bilgi verdi. Ankara Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi’nde açıklamalarda bulunan Doğan, kanserin erken teşhisi, kolonoskopi işleminin nasıl yapıldığı, önemi hakkında bilgi verdi.
Doğan, dünyada yılda yaklaşık 20 milyon insana kanser tanısı konulduğunu ve bunların yüzde 10’luk yani yaklaşık 2 milyon insana kalın bağırsak denilen kolorektal kanser tanısı olduğunu bildirerek, yılda yaklaşık 950 bin insanın kolorektal kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini aktardı. Kalın bağırsak kanserinde önemli risk faktörlerinin de olduğunu ifade eden Doğan, “Kişinin ailesinde kalın bağırsak kanseri olması ya da kalın bağırsağın öncü lezyonları olan poliplerin varlığının olması, ülseratif kolit kron gibi inflamatuar bağırsak hastalığı dediğimiz hastalıklar, ailesel polipozis sendromları gibi genetik olarak geçişi ispatlanmış hastalıkların yanı sıra özellikle hareketsiz sedanter bir yaşam ve endüstriyel tip beslenme dediğimiz özellikle raf ömrü uzasın, rengi, kokusu, tadı değişsin diye katkı maddeleri katılmış gıdaların da çok fazla tüketilmesi ve tabii ki sigara her kanserde olduğu gibi kalın bağırsak kanserinin oluşmasında da rol oynuyor” diye konuştu.

“Yüksek risk taşıyan hastalarda kolonoskopi işlemini 40 yaşında yapmaya başlıyoruz”

Bağırsak kanserinin kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, zaman zaman karın ağrısı, dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler, dışkıda kan görülmesi, dışkı kalibresinin azalması gibi belirtilerinin olduğunu söyleyen Doğan, “Ülkemizde de 2014 yılından beri kalın bağırsak kanserleri tarama programı içerisine alınmış durumda. Taramayı biz insan hemoglobinine duyarlı gaita gizli kan testi ile yapıyoruz. Biraz önce söylediğim risk faktörlerine sahip olmayan bireylerde 50-70 yaş arasında iki yılda bir gaitada gizli kan testi yapıyoruz. Test sonucunun pozitif olan hastalara da kolonoskopi yapılmasına yönlendiriyoruz. Gaitada gizli kan testi pozitif çıkamasa bile yüksek riskli olmayan bireylerin 10 yılda bir kolonoskopi yapmasını öneriyoruz. Fakat hastalarda yüksek risk belirtileri varsa bu kez 50 yaşı beklemeden 40 yaşından itibaren kolonoskopiyi yapıyoruz” ifadelerini kulandı.

“Kolonoskopi kesinlikle vatandaşlarımızın düşündüğü gibi zor, ağrılı, meşakkatli ve zaman alan bir işlem değil”

Türkiye’de dikkat çekmesi gereken konunun, meme kanseri ve rahim ağzı kanserlerinin taramalarında gösterilen başarının kolorektal kanserlerde gösterilmemesi olduğunu belirten Doğan, “Gaitada gizli kan taramasının pozitif çıkmasının ardından kolonoskopiye gönderilmesi veya belirtilerin varlığında kolonoskopi gerekliliğinde vatandaşlarımızın halen kolonoskopiden bir miktar ürktüğünü, çekindiğini, bu işlemin çok meşakkatli olduğunu düşündüklerini görüyoruz. Ancak son zamanlardaki hastanelerimizin fiziksel kapasitesindeki ve cihazlarındaki gelişmelerle kolonoskopi kesinlikle vatandaşlarımızın düşündüğü gibi zor, ağrılı, meşakkatli ve zaman alan bir işlem değil. Tamamen anestezi altında hiçbir şey hissetmeden çok kısa bir sürede yapılabilen ve işlem sonrasında da herhangi bir sıkıntı yaşatmayan işlemler haline geldi” açıklamasında bulundu.

“Bin 900 pozitif hastadan sadece 300’ü kolonoskopiye başvurdu”

Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM) gaitada gizli kanı pozitif olduğu için kolonoskopiye gönderilen birçok hastanın çekinmelerinden dolayı kolonoskopik işlemlere gelmediğini söyleyen Doğan şu ifadeleri kullandı:

“Ankara’da 2022’nin ilk 9 ayında bin 900’e yakın gaitada gizli kan testi pozitif çıkan hastanın sadece 300 civarında hastanın kolonoskopiye başvurduğunu görüyoruz. Diğerleri de korku ve çekincelerinden dolayı işlem yapmaya gelmemiş. Buradan da bu mesajı vermiş olalım; kolonoskopi günümüzde kesinlikle zor bir işlem değil. Tamamı anestezi altında yapılıyor ve vatandaşlarımıza hiçbir sıkıntı oluşturmuyor.”

“20’den fazla endokopi cihazımız ve 10’dan fazla fiziksel mekan ünitemiz var”

Prof. Dr. Doğan, Ankara Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi içerisinde bir endoskopi kolonoskopi ünitesi olduğunu da sözlerine ekleyerek, “Bu ünitede 20’den fazla endoskopi cihazımız ve 10’dan fazla fiziksel mekan ünitemiz var. Bu nedenle hastalarımızı hiç bekletmeden cihaz ve mekan sorunu olmadığı için hızlıca alabiliyoruz. Ayrıca tüm işlemlerimizi anestezi altında yapabilme imkanlarımız var. Hastalarımızın anestezi hazırlık odaları, işlemlerden sonra derlenme odaları, hepsinin fiziksel mekanları ayrı” ifadelerine yer verdi.

“Kolonoskopi işlemleri ortalama süresi ise 30 dakika sürüyor”

Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi Endoskopi Birimi Sorumlusu Hülya İleri ise kolonoskopi işleminin nasıl gerçekleştiğini anlatarak, “Anestezi açısından değerlendirilen hastalarımızı işlem yapılması için odalarımızda bir müddet bekletiyoruz. Anestezi doktorumuz hastayı ve evraklarını değerlendirdikten sonra işlem yapılmasını uygun görüyorsa hastayı işlem odalarına götürüyoruz. İşlem yapıldıktan sonra gene hastayı değerlendirme odasına alıp kendine gelmesi için bekletiyoruz. Uygun koşullar sağlandığında ise hastamızı taburcu ediyoruz. Bu işlemlerin ortalama süresi ise 30 dakika sürüyor” bilgilerini paylaştı.

Prof. Dr. Lütfi Doğan: 'Kolonoskopi kesinlikle zor, ağrılı, meşakkatli ve zaman alan bir işlem değil'

Kemal Diri - Mert Cerrahoğlu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yerlikaya: “BTÖ’ye yönelik düzenlenen ‘Bozdoğan-30’ operasyonlarında 147 örgüt üyesi şüpheli yakalandı” İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Bölücü Terör Örgütüne (BTÖ) yönelik düzenlenen “Bozdoğan-30” operasyonlarında 147 örgüt üyesi şüphelinin yakalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, İl Jandarma Komutanlıklarınca Adıyaman, Ağrı, Aydın, Burdur, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Hatay, İstanbul, Kocaeli, Kilis, Osmaniye, Rize, Siirt, Şırnak, Tekirdağ ve Van’da operasyonlar düzenlendi. Jandarma tarafından 19 ilde düzenlenen operasyonlarda şüphelilerin, sosyal medya hesapları üzerinden terör örgütü propagandası yaptıkları, terör örgütüne üye olma ve terör örgütüne yardım ve yataklık etme suçlarını işledikleri tespit edildi. Emniyet Müdürlükleri tarafından ise İstanbul, Mersin, Ankara, Antalya, Aydın, Denizli, Elazığ, İzmir, Kilis, Manisa, Mardin, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak ve Van’da operasyonlar düzenlendi. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, İstihbarat ve TEM Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu İstanbul merkezli Ankara ve Şanlıurfa’da düzenlenen operasyonlarda şüphelilerin, bölücü terör örgütünün “Basın Yapılanması” içerisinde faaliyet gösteren, terör örgütüyle bağlantılı ve terör örgütü lehine yayın yapan haber sitelerinde faaliyet yürüterek propaganda içerikli program ve haberler yaptıkları, sosyal medya hesapları üzerinden terör örgütü propagandası yatıkları ve terör örgütünün basın komitesi içerisinde faaliyet yürüterek, örgüte yönelik yayın yapan kanallarda muhabirlik yaptıkları tespit edildi. Emniyet ekipleri tarafından diğer illerde yapılan operasyonlarda ise şüphelilerin, nevruz etkinliklerine katılarak terör örgütünün propagandasını yaptıkları, 2022 yılı içerisinde ülkemize illegal yollardan geçtikleri tespit edilerek yakalanan terör örgütü mensuplarına ülkemize geçişleri sırasında yardım ettikleri, geçmiş dönemlerde terör örgütü içerisinde faaliyet yürüttükleri ve haklarında kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kayıtları bulundukları tespit edildi. Operasyonlar sonucunda çok sayıda ruhsatsız tabancaya, çok sayıda av tüfeğine, plastik el bombası ve çok sayıda dijital materyal ve örgütsel dokümana el konuldu.
Bayburt Çoruh’un su seviyesi yağışlarla birlikte yükseldi etrafında çay keyifleri başladı Bayburt kent merkezinin ortasından geçen, Türkiye’nin en hızlı, dünyanın ise ikinci hızlı akan nehri unvanına sahip Çoruh Nehri’nin su seviyesi, kar sularının erimesiyle ve bahar yağışlarının bol olmasıyla birlikte yeniden yükseldi. Kışın donan, bu aylarda ise kar sularıyla beslenerek artan debisiyle güzel görüntüler oluşturan Çoruh’a karşı Bayburtluların çay keyfi başladı. Havaların ısınmasıyla beraber nehir kenarında bulunan çay evlerini dolduran Bayburtlu vatandaşlar Çoruh’a karşı çay içerek, dondurma yiyerek keyifli vakit geçiriyorlar. Bahar aylarında su seviyesi bir hayli artan, yaz aylarında suyu çekilen nehir kenarında vatandaşlar hem yürüyüş yapıyorlar, hem de dalga sesleri eşliğinde çay içerek sohbet ediyorlar. Dalga sesleriyle huzur bulan Bayburtlular, nehrin önceki yıllarda taştığını şimdilerde ise su seviyesinin yeterli olduğunu belirttiler. Çoruh’a karşı arkadaşlarıyla birlikte çay içmeye gelen Kemalettin Demir isimli vatandaş, havaların biraz daha ısınmasıyla nehrin suyunun giderek yükseleceğini, debisinin artacağını belirterek, "Çoruh’un suyunun daha yüksek olduğu zamanlarda, su köprünün alt kısmına vururdu. Su köprüden taşardı, çarşı sele uğrardı. Şu an su seviyesi normal aşırı değil ancak kurumuş da değil. Yağmur sularıyla nehir beslendi, havalar biraz daha ısındıkça su seviyesi daha da çoğalır. Çoruh’a karşı çay içmeyi çok seviyorum. Benim işim çay içmek. Çoruh’un kenarı, temiz hava, suyun sesi bundan iyisi mi var? Çoruh’a karşı çay içmek sevdiğim bir aktivite, ben seviyorum. Nehir boyunca siz de insanları görürsünüz herkes Çoruh kenarında, genellikle Çoruh’a karşı oturuyorlar" dedi. Temiz havada rıhtımda çay keyfi yapan Orhan Çınar isimli Bayburtlu, "Dağdaki karların erimesinden dolayı, Nisan yağmurlarının yüksek yerlere yağmasından dolayı nehrimizin suları yükseldi. Biz de rıhtımda çay keyfi yapıyoruz. Çoruh kenarında hava almak, çay içip sohbet etmek benim için büyük bir zevk" diyerek konuştu. Bahar yağmurları ve kar sularıyla Çoruh’un debisinin arttığını belirten Adem Aka, "Yağan yağmurlar, kar sularının nehire karışması sonucu Çoruh’umuzun su seviyesi bayağı bir arttı. Önceki yıllarda suyun köprünün üzerinden taştığı zamanları da hatırlıyorum. Bu sene su seviyesi yüksek ama taşkına neden olmaz. Şu an Çoruh’un bu durumu ideal, su seviyesi bir hayli yüksek" ifadelerini kullandı. Su seviyesinin bir ay daha yükseleceğini tahmin eden Fatih Demirer isimli vatandaş ise, "Eriyen karlarla, yağmur sularıyla beraber kaynaklar çoğaldı, Çoruh Nehri’nin debisi yükseldi. Eskiden bu köprünün üzerinden suların taşarak taşkına neden olduğunu bizler iyi biliyoruz, hatırlıyoruz. Bu yükseliş hemen hemen bir ay daha devam eder. Mayıs ayından sonra sulama sezonu başlayınca biraz daha su seviyesi düşer. Bundan sonra yağışlarla beraber sel baskınları da olabilir" şeklinde konuştu.
Erzincan Annesini ayı yiyen ve ölmekten gazeteci tarafından kurtarılan keçi yavrusu büyüdü Erzincan’da yaklaşık 1 ay önce annesini ayı yiyen ve ölmekten gazetecinin sayesinde kurtulan oğlak büyüdü. Kendisini ziyarete giden gazeteciyle adeta hasret giderdi. Erzincan’ın Çağlayan beldesinden Munzur Dağlarına trekking yapmak için yaklaşık 2 bin metre rakıma çıkan Murat Aydemir ve beraberindeki arkadaşı doğadan gelen inleme sesi üzerine irkildi. Bir süre etrafa bakınan Aydemir, yarısı yenmiş kalan kısmı da toprağa gömülen keçiyi ve kış uykusundan uyanan ayının ayak izlerini gördü. Ayı tarafından öldürülen keçinin yanına giden Aydemir ve arkadaşı çalılıkların dibinden bir ses duymaları üzerine baktıklarında kısa bir süre önce dünyaya gelen keçi yavrusunu fark ettiler. Murat Aydemir, bitkin ve ölmek üzere olan keçi yavrusuna, şeffaf eldivenin parmak kısmını biberon gibi kullanıp içerisine ılık su ve şeker katıp süt niyetine içirdi. Bir süre sonra karnı doyan yavru keçi kendini toparladı. Sırt çantasına yavru keçiyi koyarak köye dönen Aydemir, keçinin sahibi olan Çağlayan Beldesinden Abdullah Anlar’a ulaştı. Munzur Dağından köye yaklaşık 2 saatlik yolu gazetecinin sırt çantası içerisinde gelen yavru keçi, kanguru yavruları misali çantayı barınağı gibi sahiplendi. Şirinliğiyle mutluluk kaynağı olan yavru keçi, dışarı çıkarıldığında dönüp dolanıp çantanın yanından ayrılmak istemedi. “O oğlak büyüdü” Murat Aydemir aradan geçen yaklaşık 1 ay sonra oğlağı görmek için Abdullah Anlar’ın ağılına gitti. Diğer oğlaklarla birlikte gayet sağlıklı görünen keçi yavrusu, hayatını kurtaran insana adeta vefa gösterisinde bulundu. Aydemir ile hasret gideren oğlak tebessüm ettirdi.