ASAYİŞ - 31 Ekim 2014 Cuma 16:49

Servet avcılarının yeni hedefi...

A
A
A
Servet avcılarının yeni hedefi...

Dolandırıcıların yine hedefi malvarlığı olan yaşlı ve yalnız kimseler. Dolandırıcılar, yaşlı ve yalnız kimselerle önce tanışıp, arkadaşlık ve dostluk kurduktan sonra güvenlerini kazanarak mal varlığını ellerinden alıyorlar.

75 yaşındaki Mehmet Toy da bu konudan muzdarip. Elinden mal varlığı alınan Toy’un davaları 7 yıldır sürüyor. Seneler önce Almanya’da işçi olarak çalışan Mehmet Toy, biriktirmiş olduğu parasıyla Tuzla bölgesinden bir arsa almasıyla başladı. Mehmet Toy, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile arsasını müteahhide vererek, karşılığında 9 adet daire alıp, kiraya verdi. Amacı geri kalan hayatında refah ve huzur içerinde memleketi Türkiye’de yaşamaktı. Ancak dolandırıcıların yakın takibinde olan Mehmet Toy’un kiracısı olan kişiler, onun yaşlılığından faydalanarak işlerini görürken ona yardımcı olmak bahanesiyle yakınlık kurdular. Bankaya giderken ona eşlik ederek, yaşlılık sebebiyle tedavi için gittiği hastaneye giderken refakat ederek güvenini kazandılar. Toy’un güvenini kazanan dolandırıcılar, tedavi için hastanede yattığı zamanda, hastaneye verilmesi gerekiyor diyerek kendisine bir takım belgeler imzalattılar. Senet içeriğine sahip ve borç altına girdiğini belirten 2007 yılı için 655.000.TL’yi bulan bu belgelerle hakkında yasal takip başlatılarak onu borçlu duruma sokarak yıllarca yurtdışında tasarruf ederek biriktirdiği parayla satın aldığı Ankara, İzmit, Kayseri ve İstanbul’da bulunan malvarlıklarına haciz koyarak, bankadaki emekli maaşı da dahil olmak üzere tüm gelirlerine el koyarak onu dolandırdılar. Durumun sonradan farkına varan Mehmet Toy dava açmak için bile harç parası bulmasını engellemeye çalıştılar.

MEHMET TOY YARGIYA BAŞVURDU

Mehmet Toy haciz memurları evine geldiğinde durumu anlayarak yargıya başvurdu. 2007 yılında gerçekleşen olaya ilişkin olarak yargılama devam ederken, harç ve teminatları yatıramayan Mehmet Toy’un Ankara, Kayseri ve İzmit’te bulunan gayrimenkulleri satıldı, son olarak Tuzla’da bulunan daireler için satış işlemleri devam ediyor.

Konuya ilişkin olarak Mehmet Toy’un avukatı Av. Baran Akcan, bu durumda olan çok sayıda kişi olduğunu, dolandırıcıların genelde yaşlı ve yalnız kişiler ile yurtdışında uzun süre kalmış ve Türkiye’deki hukuki prosedürleri bilmeyen kişileri seçtiklerini belirtti. Akcan ayrıca; yargılama süreçlerinin çok uzun olduğunu bilen dolandırıcılar, bu uzun süreçlerin dolandırıcıların işini kolaylaştırdığını, zira aldatma ile imzalattırılan belgeler ile başlatılan icra sürecine itiraz için 7 gün süre olduğunu, bu süre kaçırılırsa açılacak olan davaların çok yüksek harçlarının olduğunu, bununla birlikte davaların icra satışlarını doğrudan engellemediğini, satışları ve paraya çevirmeleri durdurmak için dolandırılan kişilerin borçlu olarak göründükleri parayı yatırmanın yanında yüzde 15 ekstra teminat yatırması gerektiğini, ancak bu şekilde icra işlemlerinin kanunen durdurulabileceğini belirtti. Teminatı bulamayan ve yatıramayan kişilerin malvarlıklarının kanuni yollardan satıldığını ve bankadaki paralarına dahi el konarak dolandırıcılara ödenmek zorunda kalındığını hatta ve hatta evlerine haciz için gelinerek borçlu gözüken kişiler üzerinde baskı kurulduğunu ve anlaşmaya zorlandıklarını belirtti.

BUNLARA DİKKAT EDİN

Akcan yapmış olduğu açıklamada, vatandaşların şunlara dikkat etmesi gerektiğini belirtti:

"Bu tür dolandırıcılık olaylarında genel olarak zengin ve yalnız kişiler seçiliyor. Yaşlıların bu tür olaylara karşı yakınlarınca önceden uyarılması gerektiğini ve onlardan çevrelerinde bu tür kişilerin olup olmadığı konusunda bilgi alınmasını ve kontrol edilmesi gerekiyor. Yaşlı ve yalnız kişilere olağan dışı şekilde ilgi ve alaka gösteren, yardım teklifinde bulunan kişilerin varlığı halinde durumun hemen araştırılarak gerekli mercilere başvuruda bulunulması gerekir. Yaşlı- yalnız kişilerin incelemeden ve yakınlarına danışmadan kendilerine verilen veya posta ile gönderilen evrak ve gönderilere imza atmamaları gerekir".

Akcan, “Ülkemizde son yıllarda bu tür dolandırıcılık vakaları maalesef artış göstermekte, kişilerin bazı kimlik ve adres bilgilerini ele geçiren dolandırıcılar, kendileri için gerekli diğer bilgileri edinmek için müstakbel mağdurların bizzat kendi ile iletişime geçmekte, kendilerini avukat, polis, savcı veya hakim gibi kamu hizmeti gören kişiler olarak tanıttıklarına, kendilerinin terör örgütü hedefi olduğu gibi buna benzer hikayelerle aldattıkları ve korkuttuklarına çokça şahit oluyoruz. İnsan psikolojisinin zayıflıklarını kullanarak mağdurların içinde bulundukları durumu suistimal eden dolandırıcılar her geçen gün farklı yollar bulmaktalar. Bu duruma son bahsettiğimiz dolandırıcılık yolunu da ekleyebiliriz. Yalnız yaşayan ve ilgi ve şefkate muhtaç zengin kişiler dolandırıcıların iştahını kabartıyor. Toplumsal olarak yaşlılara yardım bir görev, en başta bu kişilerin yakınlarına ve akrabalarına büyük görevler düşüyor. Onların yaşlı ve yalnız yaşayan yakınlarını ve akrabalarını uyarması, arayıp sorması ve yardıma ihtiyaçları olduğunda bu yardımı yapması gerekiyor. Yakınlarından ilgi ve şefkat göremeyen kişiler bir umutla dolandırıcılara bel bağlıyor. Alıştıklarının dışında yardım, şefkat ve saygı gördüklerinde bu durum hoşlarına gidiyor. Kendilerine karşılıksız olarak yardım edildiği kanısına kapılıyorlar. Bu sayede kendilerine söylenen yalanlara safça inanıp dolandırıcıların istedikleri şeyleri yapmaya yöneliyorlar. Dolandırıcılık eylemleri da tam bu noktada gerçekleşiyor. Farkına vardıklarında iş işten geçmiş oluyor. Kendilerinin borçlu olduğunu kabul eden bir takım evraklar alelacele ve profesyonelce kendilerine imza ettiriliyor. Belirtmeye çalıştığımız gibi dolandırıldıktan sonra kaybettikleri malvarlıklarını korumak ve geri almak neredeyse imkansız hale geliyor. Bu tür durumlarla karşılaştıklarında veyahut en azından şüphe duyduklarında güvendikleri yakınlarına haber vererek derhal Polise ve Cumhuriyet savcılıklarına başvurmaları çok önemli” dedi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankaragücü’nden PFDK sevkine ilişkin açıklama: “Zavallı bir helalleşme çabası olarak yorumluyoruz” MKE Ankaragücü, Beşiktaş ile oynadıkları Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş müsabakası sonrası yapılan PFDK sevklerine ilişkin, “Kulübümüze, camiamıza, teknik direktörümüz Emre Belözoğlu’na ve takım kaptanlarımızdan Atakan Çankaya’ya 90 dakika küfür eden rakip takım taraftarlarının çirkin ve kötü tezahürattan sevk edilmemesini zavallı bir helalleşme çabası olarak yorumluyoruz” denildi. MKE Ankaragücü, Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanşında Beşiktaş müsabakası sonrası PFDK sevklerine ilişkin açıklama yayımladı. Teknik Direktör Emre Belözoğlu ve takım kaptanı Atakan Çankaya’ya tribünlerde edilen çirkin ve kötü tezahüratın cezasız kaldığı vurgulanan yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Hukuksuz, kuralsız ve taraflı yönetim anlayışını kendine ilke edinmiş mevcut Türkiye Futbol Federasyonu’nun skandal PFDK sevkine ilişkin değerlendirmelerimizi spor kamuoyu ile paylaşıyoruz. ‘Beşiktaş A.Ş. Kulübü’nün 7 Mayıs tarihinde oynanan Beşiktaş - MKE Ankaragücü Ziraat Türkiye Kupası müsabakasındaki ‘saha olayları’ nedeniyle Futbol Disiplin Talimatı’nın 52. maddesi uyarınca PFDK’ya sevkine karar verilmiştir.’ Beşiktaş ile oynadığımız Türkiye Kupası karşılaşmasında kulübümüze, camiamıza, teknik direktörümüz Emre Belözoğlu’na ve takım kaptanlarımızdan Atakan Çankaya’ya 90 dakika küfür eden rakip takım taraftarlarının FDT’nin 53/3. maddesi uyarınca çirkin ve kötü tezahürattan sevk edilmemesini zavallı bir helalleşme çabası olarak yorumluyoruz. Aynı stadyumda kendisine edilen küfürlere parmak sallayıp, stadyumu terk ederek karşılık veren Mehmet Büyükekşi’nin, küfürler eşliğinde saha içi ve saha kenarında görevini yapmaya devam etmek zorunda olan kişilere karşı da TFF başkanı olarak sorumluluğu olduğunu hatırlatırız. Bu karşılaşmada edilen küfürler Türkiye gündemine girmiş olup, ajans muhabirleri maç sonu basın toplantısında teknik direktörümüz Emre Belözoğlu’na, resmi yayıncı kuruluş spikeri de futbolcumuz Atakan Çankaya’ya bu konuda soru sorma gereği duymuştur. Peki yaklaşık 40 bin taraftarın dakikalarca gerçekleştirdiği küfürlü tezahürata ilişkin sevk yapılmamasının nedeni nedir? Kaldı ki bu federasyonun kurulu, 9 Mayıs günü açıklanan kararlarında Alanyaspor karşılaşmasında hemen her stadyumda gerçekleşebilecek tezahüratlarla ilgili kulübümüze 350 bin TL para cezası ve 7 blok için bir sonraki karşılaşmada müsabakaya giriş cezası uygulamıştır. Haklarında yapılan her eleştiriye en hızlı şekilde resmi hesaplarından cevap veren federasyon ve kurullarından, futbolumuzdaki güven erozyonunun daha da büyümemesi adına ivedi olarak bir cevap bekliyoruz. Bu sorunun 3 cevabı var; Sizce hangisi TFF? Karşılaşmanın temsilcileri Kerem Baykalmış, Turgay Aytepe ve Nazif Çıldır’ı işitme engelleri olmasına rağmen maçta görevlendirdiniz. Stadyumlarda artık çirkin ve kötü tezahürat için sevk yapılmayacak. Uygulamaya bu karşılaşma ile başladınız. Temsilcilerin raporlarında çirkin ve kötü tezahürat yer almasına rağmen, sevk etmeye cesaret edemediniz. Yönetim anlayışınızda kanun ve kural tanımıyorsunuz. Elbet gerçekleşecek TFF Seçimli Mali Kurulu’nda günahlarınızın hesabını futbol kulüplerine vereceksiniz.”
Mersin Mersin’de emekliler yazı ’Bahar Şenliği’ ile karşıladı Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi bünyesinde hizmet veren emekli evleri, 2024 yazını ‘Bahar Şenliği’ ile karşıladı. Birbirinden farklı sosyal ve kültürel etkinlikler, geziler, turlar ve piknik programlarıyla ikinci baharlarını Büyükşehir Belediyesi sayesinde dolu dolu yaşayan yaş almışlar, verilen konserle yaza ‘merhaba’ dedi. Yenişehir Emekli Evi’nin bahçesinde düzenlenen etkinliğe, Yenişehir’in yanı sıra Mezitli ve Toroslar Halkkent Emekli Evi üyeleri de katıldı. Kültür ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığına bağlı Türk Sanat Müziği Topluluğu tarafından verilen konserle eğlenen yaş almışlar, oyunlar ve danslarla yazı karşıladı. Hiçbir etkinliği kaçırmayan ve oldukça yoğun katılım gösteren emekliler, birbirleriyle kaynaşırken aynı zamanda keyifli vakit geçirdi. “Üyelerimizin memnuniyetlerini yüzlerinden anlıyoruz” Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Suzan Dönmezler, etkinlik hakkında bilgi vererek, “Yenişehir Emekli Evimizde Mezitli, Yenişehir ve Toroslar Emekli Evi üyelerimize bahar şenliği kapsamında keyifli vakit geçirmelerini sağlamak amacıyla bir etkinliğimiz var. Emekli Evi üyelerimiz gayet keyifli ve eğlenceli vakit geçiriyorlar. Gayet memnun olduklarını yüzlerinden anlıyoruz” dedi.. “Emekli Evi gerçekten çok güzel ve başarılı işler yapıyor” ‘Bahar Şenliği’ kapsamında doyasıya eğlenen Yenişehir Emekli Evi üyelerinden Nurgül Antmen, yapılan organizasyon için teşekkürlerini ileterek, “Yapılan tüm etkinlikler birbirinden güzel. Hepsinden çok mutlu oluyoruz. Ortam çok güzel. Farklı etkinliklere de gelip katıldığım oldu. Kolon kanseri ile ilgili bir program vardı. Ona katıldım ve anlatım güzeldi, bizim anlayacağımız dildendi. O etkinlikten de güzelce faydalandık. Bize çok yararlı bir etkinlikti. Haftada bir de çarşamba günleri burada müzik var. Zaman zaman da onları izlemeye geliyorum ve o da çok güzel. Arada da spora katılıyorum, o da güzel. Emekli Evi gerçekten çok güzel ve başarılı işler yapıyor” diye konuştu. “Bahar Şenliği çok güzel geçti” Yenişehir Emekli Evi üyelerinden Harika Yeldağ ise eğlencenin çok güzel olduğunu anlatarak, “Vahap Beye çok teşekkür ediyoruz, çok memnunuz ve çok güzel bir eğlence. Bahar Şenliği çok güzel geçti. Her zaman katılmak istiyorum ve katılacağım da” ifadelerini kullandı.
Düzce Genç moda ve tasarımcılara destek Türk modasını dünya platformlarına taşımak, genç moda tasarımcılarına destek olmak ve ülkemiz gençliğinin üretkenliğini arttırmak konusunda önemli bir görev üstlenen Bursa Fashion Week (BFW) etkinliği ile bu yolda emin adımlarla yürümeye devam ediyor. Eğitim ve İş dünyasını bir araya getiren bu önemli organizasyonda; Düzce Üniversitesi ve Bursa Fashion Week Komisyonu, Moda Tasarım öğrencilerini teşvik ederek önemli bir iş birliğine imza atıyor. BFW etkinliği, Avrupa Birliği Projeleri Tekstil Komisyonu içerisinde yer alan bir organizasyon. Bu yıl 7.’si düzenlenecek olan Bursa Fashion Week-7 “DÜŞ’ÜN TASARIMI” Yarışması ön elemeleri Tasarımcı Erol Albayrak başkanlığında gerçekleştirildi. Jüri üyesi olarak Düzce Üniversitesi Düzce Meslek Yüksekokulu Tasarım Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Filiz Dursun ve Moda Tasarımı Program Koordinatörü Öğretim Gör. Çiğdem Dursun da görev aldı. Moda Tasarım Programı öğrenci ve akademisyenlerinin Ekim 2024’te yapılacak finale katılım sağlayacakları “DÜŞ’ün TASARIMI” temalı yarışmada, Düzce Meslek Yüksekokulu Moda Tasarım 2. sınıf öğrencisi Yağmur Yıldız, finalistler arasında yer alma başarısı gösterdi. Daha önce gerçekleşen 6. BFW etkinliğinde, Düzce Meslek Yüksekokulu Moda Tasarım Programı öğrencisi finale kalarak Düzce Üniversitesi’ni başarıyla temsil etmişti.
Ordu 70 kişilik otobüsün Ayşegül kaptanı Ordu’da Büyükşehir Belediyesi özel halk otobüsünde şoförlük yapan 3 çocuk annesi Ayşegül Kurt, bu meslekte ildeki tek kadın olarak görev yapıyor. 8,5 metre uzunluğunda ve 70 kişi kapasiteli otobüsü kullanan Ayşegül Kurt, yolcular ve meslektaşlarından da tam destek alıyor. Geçen yıllarda İstanbul’dan memleketi Ordu’ya gelen ve servis şoförlüğü yapan evli ve 3 çocuk annesi Ayşegül Kurt (47), bir arkadaşının tavsiyesi üzerine dolmuş şoförü olmaya karar verdi. Önceden de olan tecrübesi ile direksiyonun başına geçen Kurt, 8,5 metre uzunluğunda ve 70 yolcu kapasitesine sahip Ordu Büyükşehir Belediyesi özel halk otobüsü 1. etapta şoför olarak göreve başladı. Yaklaşık 2 haftadır 52 numaralı otobüsü kullanan kadın kaptan, meslektaşları ile yolcuların kendisine destek verdiğini belirtiyor. “Çocukluktan bu yana hevesti” Büyük araç kullanmayı çok sevdiğini, geçmişte de farklı araçlar kullandığını söyleyen Ayşegül Kurt, “Çocukluktan gelen bir heves. 15 gün önce bu mesleğe başladım, ilk defa görenler şaşırıyor ve tebrik ediyorlar. Genel olarak iyi gidiyor, ilk kez bu meslekte Ordu’da kadın görüldüğü için tebrik ediyorlar. Şoför arkadaşlar da gayet yardımcı oluyor, şu an için iyi gidiyor” diye konuştu. “Büyük sorumluluk üstleniyoruz” Trafikte bu araçları kullanmanın zor olduğuna, bir de yolcu sayısı fazla olunca daha çok dikkatli olunması gerektiğine değinen Kurt, “Ayakta, çocuk, yaşlı ve engelli yolcu oluyor, tüm bunları takip ederek araç kullanmak gerekiyor. Ayakta oldukları için ani fren gibi davranışları yapmamak gerekiyor, büyük bir sorumluluk alıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Diğer sürücüler de toplu taşıma araçlarının olduğu noktalarda daha çok dikkat etmeli” Trafikteki diğer sürücülerin özellikle toplu taşıma araçlarının olduğu noktalarda daha çok dikkat etmeleri gerektiğini söyleyen Kurt, “Ani sollamalar, makas atma gibi davranışlarda özellikle toplu taşıma araçlarından uzak durmalarını rica ediyorum. Biz de kendimizi risk altına alıyoruz, sonuçta can taşıyoruz. Sinyal vermeden önümüze kırıyorlar, bu noktalarda da zorlanıyoruz çünkü ani fren yapamıyoruz” şeklinde konuştu. “Eşimle gurur duyuyorum” Eşine her zaman destek olduğunu ve bundan sonraki süreçte de olmaya devam edeceğini söyleyen Ahmet Kurt, “Her zaman arkasındayım, gurur duyuyorum. İnşallah Allah’ım kazasız ve belasız araç kullanmayı nasip eder. İnsanlarımız da artık çok olumlu sonuçlar veriyorlar” ifadelerine yer verdi. Yolcular ise kadınları bu tür sektörlerde görmekten dolayı mutlu olduklarını dile getirdiler.