POLİTİKA - 23 Nisan 2018 Pazartesi 09:19

Süleyman Özışık'tan çarpıcı analiz! 'Erdoğan bu seçimi hükmen kazanır'

A
A
A
Süleyman Özışık'tan çarpıcı analiz! 'Erdoğan bu seçimi hükmen kazanır'

Türkiye gazetesi yazarlarından Süleyman Özışık, ''Erdoğan bu seçimi hükmen kazanır!'' başlıklı yazısı ile dikkat çeken analizlerini okuyucularıyla paylaştı.

İşte Süleyman Özışık'ın yazısının tamamı..

Hepimiz sabırsızlıkla CHP'nin adayını açıklamasını bekliyorduk. Yani en azından tek aday açıklanacağını sanıyorduk ama sürüsüne bereket...

Karşısında kamerayı gören adaylığını açıkladı.

Aday olmakla, rezil olmak arasındaki farkı gözetmeden adaylığını açıklayanların sayısı her an artıyor. Olanı biteni izlerken, "Devlet Bahçeli sadece erken seçim kararı almamış. Aynı zamanda bunların aklını da almış" diyorum.

Tam da MHP liderinin dediği gibi, ortalık cümbüşe döndü baksanıza...

Yani kusura bakmayın ama oturduğu apartmanın yöneticiliğine dahi seçilemeyecek isimlerin Cumhurbaşkanlığı'na aday olması bana normal gelmiyor. İlaç firmaları, çıkardığı ilaçları ilk bunların üzerinde mi deniyor anlamıyorum ki?

Bu nedir ya?

Sözüm ona yüzde 50'yi temsil ettiğini söyleyen bir parti bu hâllere mi düşer? İlkokul birinci sınıfta, sınıf başkanlığına adaylığını koyan bebeler bile bu kadar komik olmaz kardeşim.

Adaylara bakar mısınız?

Didem Engin isimli milletvekili, "Ülkemizin içinde bulunduğu karanlık tabloya ışık tutacak bir yol haritasıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nden Cumhurbaşkanlığı aday adaylığımı açıklıyorum" diyor.

Eminim ki birazdan "Bu kimmiş ya?" diyerek adını aratacaksınız çünkü hanımefendiyi sadece saçlarını örme tekniği sayesinde tanıyoruz. Bunun dışında Meclis'te altına imza attığı bir icraatı yok.

Peki ya Öztürk Yılmaz'a; daha doğrusu nam-ı diğer "Muhasebeci Kenan"a ne demeli? 

Bir arkadaşım arayıp bana haberi verdiğinde, "Hayır ya bu bir şaka olmalı. Birileri, gerilen siyasi ortamı yumuşatmak için uydurmuştur" dedim.

Ciddi ciddi aday olmuş ya! 

"Hesap uzmanı"ndan bir şey olmayınca, "muhasebeci"ye düştü bu işler demek ki...

"Artık kenardan aday olunmaz, tavşan aday olunmaz, burası er meydanıdır. Bunu alabilecek insanların çıkması gerekiyor. 47 yaşındayım, hayatımda hiçbir zaman başarısızlığım olmadı. Bunu başaracağıma sonsuz inanıyorum. Zerre kadar tereddüdüm yok, hiç kimseden korkum, endişem yok..."

Adaylığını bu sözlerle açıklamış!

Bu arkadaşa birileri zorla esrar çektirmiş galiba. Yani bu kafayla giderse, çok yakında Türkiye’nin ilk astronotu unvanını da kazanacak gibi duruyor. 

Bu ne güven patlamasıdır böyle...

"Artık kenardan aday olunmaz, tavşan aday olunmaz, burası er meydanıdır" demeler falan...
Ben asıl, seçim kampanyasını ne üzerine konumlandıracak, onu merak ediyorum. "Vaktiyle Musul Konsolosluğu'nu verdim ama yetmez. Şimdi Türkiye'yi teslim edeceğim" diyecek değil herhâlde.
"Bana oy verin ama Cumhurbaşkanı adayı demeyin. Kısaca 'Çaycı Zeki' diyebilirsiniz" şeklinde kampanya yapar mı dersiniz?

Allah aşkınıza...

15 Temmuz kanlı darbe girişimi, bu adamın Cumhurbaşkanı olduğu bir dönemde yaşansaydı ne olurdu hiç düşündünüz mü?

Ne yapardı, nasıl davranırdı sizce?

Söyleyeyim...

Büyük ihtimalle yakalandığında "Ben Cumhurbaşkanı değilim" der, kendini 'Kaportacı Rüstem Usta' olarak tanıtırdı. Kapıdaki gariban güvenlik görevlisini de "Cumhurbaşkanı budur" diye ispiyonlar, ölüme gönderirdi.

Gerçi FETÖ buna dokunur muydu orası muamma!..

Musul Konsolosluğu basılmadan birkaç gün önce Irak’taki FETÖ okullarını ziyaret ettiğine göre, FETÖ darbe yapmadan ülkeyi bundan teslim alırdı herhâlde...

Yalansa yalan deyin kardeşim!

Bu adam saydığım eylemlerin tamamını Musul Konsolosluğu basıldığında yapmadı mı? Emrinde çalışan insanları ölümle burun buruna getirirken, kendisi arazi olmadı mı?

Bak, bir şey söyleyeceğim.

Bu adam aday olup da minimum yüzde 0,35 alsın var ya. Hem vallahi hem billahi, ben Afrika'daki Zulu Kabilesi'yle yaşamaya giderim. 

Gerçi bu adam aday gösterilirse Erdoğan maçı "hükmen" kazanır ama o ayrı mesele...

CHP'ye önerim...

Bu adamı Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterecekseniz, bir de yedeğini hazırlayın. Çünkü "höt" dendiğinde, devleti bırakıp kaçar bu adam!

Ya da siz bilirsiniz, gösterin!

Hatta Canan Kaftancıoğlu, Sera Kadıgil, SİHA Sezgin ve Eren Erdem'i de aday gösterin. 

Ama gülünce, "Niye gülüyorsunuz?" demeyin! 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersinliler ’Hello Mersin’ ile dil öğreniyor Mersin’de yabancı dil alanında kendini geliştirmek isteyenler, Mersin Büyükşehir Belediyesince hayata geçirilen ’Hello Mersin’ ile dil öğreniyor. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde 12 ayrı grubun İngilizce dersi aldığı ’Hello Mersin’de 316 öğrenci, yabancı dile karşı tabuları yıkıyor ve kendilerini dünyaya açıyor. Ücretsiz kulübe katılmak isteyen vatandaşlar, ’mercek.mersin.bel.tr’ adresinden ya da ’Alo 185’ hattından başvurularını yapabiliyor. Drama, dil oyunları, sunumlar ve grup çalışması gibi birçok etkinlik sayesinde hem eğlenip hem öğrenmeyi amaçlayan kulüpte, vatandaşlar daha akıcı ve özgüvenli bir iletişimin kapılarını aralıyor. Dil öğrenmenin yanı sıra, dil kulüplerine de ev sahipliği yapan ‘Hello Mersin’, dil alanında kendini geliştirmek isteyen Mersinlileri buluşturuyor. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesindeki kulübe katılmak isteyen vatandaşlar, ’mercek.mersin.bel.tr’ adresinden ya da ’Alo 185’ hattından başvurularını yapabiliyor. “Dil öğrenmek isteyenlerin karşısında bir bariyer var ve bunların yıkılmasını istiyoruz” Açıldığı günden bu yana çok keyifli bir kurs süreci geçirdiklerini belirten ’Hello Mersin’de İngilizce Öğretmeni Başak Çelik, eğitimlerin 10 aydır sürdüğünü kaydetti. Toplamda 12 grubun eğitim aldığını kaydeden Çelik, 316 katılımcı olduğunu belirtti. Konuşma becerilerinin geliştirilmesi için dil oyunları, aktiviteler, drama, tiyatro gibi pek çok metodu kullandıklarını söyleyen Çelik, “Sıkıcı bir ders ortamından çok uzaktayız. O yüzden burada katılımcıların daha hevesli bir şekilde dil öğrenmelerini geliştiriyoruz” dedi. ’Hello Mersin’ kurslarının tamamen ücretsiz olduğunu belirten Çelik, “Burada öğrencilerimizi daha özgüvenli kılarak, yabancı dili doğru ve akıcı konuşmalarını amaçlıyoruz. Dil öğrenmek isteyenlerin karşısında bir bariyer var ve biz bunların yıkılmasını istiyoruz. O yüzden bu imkanı sunuyoruz. Eğlenerek, gülerek, sohbet ederek, her hafta farklı konularda konuşarak, dünya gündeminden bahsederek dil ve konuşma becerilerini geliştiriyoruz” diye konuştu. “İnsanlara bir şeyler katmak büyük bir mutluluk” Kursa gelmek isteyen kişilere mülakat yaptıklarını söyleyen İngilizce ve Almanca Öğretmeni Figen Kundak, “Gelen öğrencilerimiz ya da yetişkinlerimiz, ‘Anlayabiliyorum ama konuşamıyorum’ diyor. Biz onları özgüvenle yetiştirmeye çalışıyoruz. Sohbet ediyor, soru cevap yapıyor, oyun etkinlikleri hazırlıyor ve daha birçok aktivite yapıyoruz. Kendilerini ders ortamında değil de daha çok sohbet ortamında hissediyorlar. Onlara bir şeyler katmak ayrıca bir mutluluk. Öğrencilerimizden istikrar istiyoruz ki en önemli nokta bu” ifadelerine yer verdi. “Özgüvenim yoktu ama burada açılmaya başladım” Kursun çok eğlenceli geçtiğini söyleyen lise öğrencisi Senanur Döldöş, İngilizce oyunlar oynayarak kendilerini hızla geliştirdiklerini belirtti. Okuldan çok daha farklı bir ortam olduğunu belirten Döldöş, “Burası İngilizce için çok iyi, bana çok şey şey kattı. Konuşurken çok özgüvenim yoktu ama burada açılmaya başladım. Çünkü insanlarla konuşmam gerekiyor. Konuşma kulübü olduğu için de kendimi ifade etmem gelişti. Buraya geldikçe hem sosyalleşmiş oldum hem de kendi kariyerime çok şey kattım” şeklinde konuştu.
Konya Türkiye’de her 5 kişiden 1’i obezite ile savaşıyor Obezite, dünya genelinde giderek artan bir sağlık sorunu olarak öne çıkarken, TÜİK verilerine göre, ülkemizde her 5 kişiden 1’i obezite sorunu yaşıyor. Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bilal Toka, “Obezite, birçok hastalığa davetiye çıkarabilir. Obezite tedavisinde ilk seçenek her zaman diyet ve egzersizle desteklenen bir yaşam tarzı değişikliği olmalıdır. Diyet ve egzersizle yeterli kilo kaybı sağlayamayan hastalarda ilaçlar, endoskopik ve cerrahi tedaviler uygulanabilir” dedi. Obezite, vücut ağırlığı ve özellikle yağ oranının, sağlık üzerinde olumsuz etkiler oluşturacak derecede fazla olması durumu olarak tanımlanırken, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülkemizde her 5 kişiden 1’inin obez olduğu görülüyor. Medicana Konya Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bilal Toka, obezitenin artmasının sebebini sedanter (hareketsiz) yaşam tarzı ve beslenmede hazır gıdaların çok fazla tüketilmesi olarak açıkladı. Obezitenin sadece fiziki olarak değil, sağlık açısından da birçok zararı bulunuyor. "Alınan kalori ile harcanan kalori dengede olmalı" Anne karnında başlayan ve yaşam boyu devam eden bir süreç olan beslenme büyük önem arz ediyor. Çocuklarda büyüme ve gelişmenin sağlıklı olabilmesi için yeterli ve dengeli beslenmenin olması gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Bilal Toka, yetişkinlerde ise; yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik özelliklere ve sağlık durumuna göre değişen günlük kalori miktarının aşılmaması gerektiğini ifade etti. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan kalori ile harcanan kalorinin dengede tutulması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Bilal Toka, “Aşırı kalori alımının yanı sıra düşük kalori tüketimi de, artan enerjinin vücutta yağ olarak depolanmasına ve obezitenin oluşmasına yol açar. Özellikle santral ya da elma tipi obezite, kronik sağlık sorunlarının oluşması açısından daha yüksek risk barındırmaktadır” şeklinde konuştu. "Kalp hastalıkları, diyabet ve hipertansiyon riskini artırır" Obezitenin etkili bir şekilde yönetilmesi ve tedavi edilmesi birey ve toplum sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Obezitenin başka hastalıklara da davetiye çıkardığını söyleyen Doç. Dr. Bilal Toka, “Obez hastalarda uyku bozuklukları, aşırı terleme, nefes almada zorluklar, horlama, çabuk yorulma, ayaklarda ödem, adet düzensizlikleri, cinsel işlev bozuklukları, sırt ağrıları, reflü, şişkinlik ve kabızlık gibi birçok şikayet görülebilir. Ayrıca kalp ve damar hastalıkları, tip 2 diyabet, bazı kanser türleri, hipertansiyon, depresyon, karaciğer yağlanması ve siroz gibi birçok ciddi hastalığın oluşmasında da obezite ciddi bir faktördür. Kısacası fazla kalori alımı kronik hastalıkları da beraberinde getirir” diye konuştu. Türkiye, obezitede ilk sıralarda Dünya Sağlık Örgütü’nün 2024 verilerine göre, Türkiye, yüzde 66.8’lik oranla Avrupa’nın en obez ülkesi konumunda bulunuyor. Sağlıklı bir toplum olabilmek için bu verilerin değişmesi gerektiğine dikkat çeken Gastroentroloji Uzmanı Doç. Dr. Bilal Toka, “Obezitenin tedavisinde ilk seçenek her zaman diyet ve egzersizle desteklenen bir yaşam tarzı değişikliği olması gerekir. Diyet ve egzersizle yeterli kilo kaybı sağlayamayan hastalarda ilaçlar, endoskopik ve cerrahi tedaviler uygulanabilir” ifadelerini kullandı. "Mide balonu, cerrahi bir işlem değildir" Son yıllarda teknolojideki gelişmeler sayesinde endoskopik olarak obezitenin yönetimi ve tedavisinde büyük kolaylıklar sağlandığına dikkat çeken Doç. Dr. Bilal Toka, “Endoskopik tedaviler, daha az invazif olmaları ve daha az risk taşımaları nedeniyle giderek daha fazla popülerlik kazanmaktadır. Başlıca mide botoksu, mide balonu ve endoskopik sütürlerle uygulanan gastroplasti yöntemlerini içermektedir. En yaygın uygulanan endoskopik tedavi yöntemi ise mide balonu yöntemidir. Bu işlemde, bir endoskop aracılığıyla mideye yerleştirilen şişirilebilir bir balon, mide hacmini artırarak tokluk hissini artırır. Bu sayede, kişiler daha az yemek yemekte ve kilo vermeye başlamaktadır. Mide balonu tedavisi, cerrahi bir işlem olmaması nedeniyle bazı avantajlar sunmaktadır. Hastalar, mide balonu çıkartılana kadar normal günlük aktivitelerine devam edebilir. Ayrıca mide balonu, obeziteye bağlı diyabet gibi bazı sağlık sorunlarını da iyileştirebilir veya kontrol altına alabilir. Endoskopik gastroplastiler ise cerrahi tedavilere önemli bir alternatif olarak öne çıkmakta, ameliyatsız olarak mide hacminin endoskopik sütürlerle küçültülmesi esasına dayanmaktadır. Cerrahi tedavi seçenekleri gastrik by-pass ve sleeve gastrektomi gibi çeşitli mide ve barsak ameliyatlarını içermektedir. Sindirim sisteminde kalıcı değişiklikler oluşturması nedeniyle ancak ileri derecede obez olan hastalarda tercih edilmektedir. Sonuç olarak her hasta için en uygun tedavi seçeneğinin belirlenmesi gerekir ve deneyimli bir hekim kontrolünde detaylı bir incelemeyle kişiye özel tedavi seçimleri büyük önem taşır” dedi.
İstanbul İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Gastronomi Şenliği düzenlenecek İstanbul Gelişim Üniversitesi, 15 Mayıs 2024 tarihinde ilk kez İGÜ Kule Bahçe’de gerçekleştireceği Gastronomi Şenliği’nde 30’dan fazla firma ve Onur Konuğu olarak Şef Mehmet Yalçınkaya başta olmak üzere alanında uzman şefleri ağırlayacak. Gastronomi Şenliği, akademi ve sektör öncüleriyle gerçekleştirilecek olan GastroTalks söyleşileri, panayır alanında müzik eşliğinde sunulacak yiyecek ve içecek ikramlarıyla kampüse şenlik havasını taşıyacak. Yaklaşık 1300 Gastronomi öğrencisiyle İstanbul’da en fazla ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenciye sahip olan İGÜ, düzenlenen şenlikte gastronomi dünyasının öncü firmalarını ağırlayacak. Gerçekleşecek şenlikte gastronomi sektöründeki başarı hikayeleri ile birlikte yapay zeka kullanımı, güncel yatırım trendi kahve ve fırın işletmeleri, yenilikçi teknolojiler, sektörün büyüme eğilimi, ikonik restoranlar ve restoran sıralamaları değerlendirilecek. İki oturumdan oluşacak şenliğin ilk oturumunda Karaköy Güllüoğlu Baklavaları’ndan Nadir Güllüoğlu, Öztiryakiler’den Tahsin Öztiryaki, Koza Gıda’dan Osman Sekban ve Ekol Food’tan Önder Bilen firmalarının başarı hikayelerini anlatacak. Şeflerden başarı hikayeleri Şenliğin ikinci oturumunda gençlere ışık olacak başarılı şefler hikayelerini anlatacak. Sheraton İstanbul Levent’ten Şef Muhittin Fidan, Rönesans Polat İstanbul’dan Şef Arif Madakbaş, Hilton Otel’den Şef Gökhan Özcan, Raffles Otel’den Şef Okan Aydemir, Swiss Otel’den Şef Soner Kesgin, Marriott Marmara Sea Otel’den Şef Mehmet Faruk Yardımcı, Big Chef’ten Şef Şenol Demirtaş, Harmony Green Village’dan Şef Emre Karakafa sektöre dair deneyimlerini paylaşacak. Hem sektörel hem de akademik deneyimi bir araya getirmeyi amaçlayan Gastronomi Şenliği’nde öğrenciler, bir yandan eğlenirken bir yandan da sektörün önde gelen şefleri ve firmalarıyla bir araya gelerek kariyer planlaması yapabilecek. Öğrenciler, şenlik boyunca firmalarla görüşmeler yaparak geleceğini şekillendirecek staj ve iş imkânları bulabilecek. “Gastronomi alanında kendini geliştirmek isteyen her öğrenci davetli” İstanbul Gelişim Üniversitesi Gastronomi Bölümleri Koordinatörü Doç. Dr. Serdar Egeli, sürdürülebilirlik çalışmalarıyla öne çıkan İGÜ’nün gastronomi bölümlerine verdiği önemi vurgulayarak gerçekleştirilecek şenliğin kurum öğrencilerinin yanı sıra gastronomi alanında kendini geliştirmek isteyen gençlere de fayda sağlayacağını belirtti. Doç. Dr. Serdar Egeli, “Kurumumuzda öğrenim gören öğrencilerimiz başta olmak üzere kurum dışından lise, ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim görmekte olan öğrencilere de kapılarını açacak olan şenlik; katılımcılara kendini keşfetme, farkındalık oluşturma ve sektör öncüleriyle tanışma imkânı sunacaktır.” dedi.