SPOR - 08 Mart 2018 Perşembe 12:02

'Tek hedefim Trabzonspor’u Avrupa kupalarına taşımak'

A
A
A
'Tek hedefim Trabzonspor’u Avrupa kupalarına taşımak'

Trabzonspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, bütün sorumluluğunu kendisinde olduğunu belirterek, hedeflerinin Trabzonspor’u Avrupa kupalarına taşımak olduğunu söyledi.

Trabzonspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde haftalık basın toplantısı düzenledi. Basın mensuplarının soruları öncesi bir değerlendirme yapan Çalımbay, “Biz buraya gelmeden önce basın toplantısı yapılmıyor, antrenmanlar da basına açılmıyordu. Ancak biz basının da bir şeyleri bilmesi ve takımla iç içe olması gerekiyor düşüncesiyle hareket ettik. O yüzden basınla birlikte yolumuza devam edelim istedik ve o yüzden hep açık olduk. Fakat son zamanlardaki konuşmalar ya da konuştuklarım bazen başka şekilde algılandığı için istenmeyen üzücü şeyler ortaya çıktı. Bunlara bir son vermek için de önce bir değerlendirme yapmak istedim” diye konuştu.

“BURAYA BAŞARILI OLMAK İÇİN GELDİK”

Trabzon’a başarı için geldiklerini ve tek hedeflerinin Trabzonspor’un başarısı olduğunu ifade eden Çalımbay, “Biz buraya geldiğimizde işimizin çok zor olduğunu biliyorduk. Camiayı da çok çok iyi tanıyorduk, geldiğimizde takımın durumu da belliydi. Zaten takımın durumu iyi olsaydı o zaman ne antrenör ne de başka bir değişiklik olurdu. Belliki bir kriz vardı ve bizim de bu krizi yönetmemiz gerekiyordu. Bunun için elimizden gelen gayreti gösterdik. Mevcut oyuncularımızla yapabildiğimizi yaptık. Ligin ikinci yarısı istediğimiz gibi olmadı. Bu da başarısızlık olarak görüldü. Ancak biz bunu kabul etmedik. Özellikle bazı maçlarda şanssızlıklar yaşadık ve mağlubiyetler aldık. Sonra başka şeyler çıkmaya başladı. Canlı yayında sorulan soruya ‘Kurmadığım takım ama mazeret değil’ dedim, burada mazeret kısmını kaldırıp kullandılar” dedi.

“BÜTÜN SORUMLULUK BENDE”

Trabzon’a geldikten sonra 3-4 maç dışında kötü bir çizgi çizmediklerini ve bundan sonra da aynı şekilde yollarına devam edeceklerini dile getiren deneyimli çalıştırıcı, kötü gidişatta sorumluluğun yönetimde değil kendilerinde olduğunu söyledi. Çalımbay, “Ben sorumluluktan kaçan bir insan değilim. Onun için bunun arkasında başka bir şey aranmasın. Bütün sorumluluk bende. Maalesef yazılıp çiziliyor. Oyuncularla ilgili yazılıyor. Tabiki sıkıntılar var, kimseyi ortaya atıp onların üzerinden kendimizi yukarıya çıkarmaya çalışan insanlar değiliz. Bundan önce de Trabzonspor’dan daha zor takımlarla çalıştım. Bunlardan birisi Rize’dir, Antalyaspor’dur. Beşiktaş’a gittim. Beşiktaş takımı her şeyden kopmuş bir takımdı, ikinci yarı lider yapıp Avrupa Kupaları’na soktuk. Denizlispor’a gittik, düşme potasından alıp Avrupa Kupaları’na gittik. Gittiğimiz yerde bir çizgimiz vardır. Burada da son maçlarımız ya da aldığımız beraberlikler ve iki mağlubiyetten sonra yeni şeyler üretilmeye başlandı. Bütün sorumluluk bizde. Benim de tek hedefim Trabzonspor’u Avrupa’ya götürmek. Başka bir düşüncem yok. Kalan 10 maçımız bizim için final niteliğinde. Onun için kenetlenme zamanı. Bu 10 maçı çok iyi bir şekilde bitirip Trabzonspor’u Avrupa Kupaları’na götürmek” şeklide konuştu.

“TARAFTARLARIMIZIN HER ZAMAN YANIMIZDA OLMASINI İSTİYORUZ”

Trabzon’a geldikleri günden itibaren başta taraftar ve yönetim olmak üzere kendilerine büyük destek verildiğine vurgu yapan Çalımbay, “Geldiğim günden beri mükemmel bir taraftar desteği var. Onun eksik olmaması gerekiyor hem içeride hem dışarıda. Lütfen 10 maç bizimle beraber olsunlar. Buraya gelirken bana 2 yıl teklif edilmişti ancak benim onları onların beni görmesi gerekiyordu. Bu yüzden de sene sonuna kadar mukavele imzaladım. Benim mukavelem sene sonuna kadar. Ben de bunu burada iyi bir şekilde bitirmek istiyorum. Önümüzdeki yılla ilgili; önce sezon biter ondan sonrasına bakarız. Şu andaki tek önemli şey Trabzonspor’un Avrupa Kupaları’na katılması. Özellikle basın mensuplarından ricam başka şeyler konuşulmaması” şeklinde konuştu.

“TRABZONSPOR’A BİR KURUŞ HARCATMADAN GÖREV YAPAN BİR TEKNİK DİREKTÖRÜM”

Oyuncularıyla iki gün boyunca toplantı yaptığını ifade eden Çalımbay, “Onlar da sorumluluğunu biliyor. Ben belki de Kulübüne bir kuruş harcatmadan görev yapan teknik direktörüm. Bura da tek amaç başarı. Yönetim bana her zaman destek verdi. Hem yönetim hem taraftarın desteği hep bizimle oldu. Biz teknik heyet olarak sorumluluğumuzu biliyoruz” ifadelerini kullandı.

“AKHİSAR İLE OYNANAN İLK MAÇIN PSKOLOJİSİNİ YIKMAYA ÇALIŞACAĞIZ”

Telefisi olmayan maçlar oynayacaklarını belirten Çalımbay, “Takımda eksik ve sakat oyuncularımız var. Akhisar’a gideceğiz. Benim de ilk maçım. Bu maçı çok iyi şekilde bitirmek istiyorum, o da galibiyet. Kazanmak için ne gerekiyorsa her şeyi yapacağız. Tekmeye kafa da koyacağız. Ben yönetime de taraftara da futbolcularıma da sonuna kadar güveniyorum. Çünkü bizim bugüne kadar söylediklerimizi maalesef başka şekilde algıladılar. Akhisar maçı ve diğerleri telafisi olmayan maçlar. Trabzonspor’un ilk yarıda Akhisar ve Alanya’ya karşı kendi evinde kaybettiği maçlar var. Akhisar maçı çok önemli. Akhisar ile oynanan ilk maçın psikolojisini yıkmaya çalışacağız. Alanya’ya karşı Trabzonspor ilk galibiyetini aldı. Alanya’dan sonra Akhisar’la ikincisine gidiyoruz. Onu da geçmemiz gerekiyor” diye konuştu.

“İKİNCİ YARIDA ŞANSIZLIKLAR YAŞADIK”

Trabzonspor’un özellikle ligin ikinci yarısında çok iyi maçlar oynamasına karşılık şanssızlıklar yaşadığını belirten Rıza Çalımbay, “Bazı şeyler bizde kalacak, çünkü bazı şeyleri açıklayınca karşımıza farklı şekilde çıktı. Bu takım kabul edilmese de ikinci yarıda bir takım şanssızlıklar yaşadı. Bunlardan en barizi Göztepe, Gençlerbirliği, Konya ve Fenerbahçe maçları. Burada hata aramak istemiyorum. Bunlar bitti. Takımımız bu, oyuncularımız bu, biz de buradayız. Herkes direkt skorla ilgileniyor, kimse takımın iyi oynadığını konuşmuyor” ifadelerini kullandı.

“BURAK YILMAZ OLAYINDA YANLIŞ ANLAŞILMA VAR”

Trabzonspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, golcü futbolcu Burak Yılmaz’ın Bülent Albayrak ile yaşadığı gerginlikle ilgili olarak ise şunları söyledi:

“Burak’la konuştum. Olay tamamen yanlış anlama. Burak’ı Eskişehir’den Trabzon’a gönderen benim. Burak’ı buraya göndermeden önce Şenol hocayla ’da konuşmuştum. Dünkü görüşmeden sonra olay kapandı gitti, Bülent hoca’dan özür diledi, birbirlerine sarıldılar bitti. Bizim olduğumuz yerde kötü bir olay olmaz. Böyle şeyler olabilir, haftanın ilk antrenmanı gerilmeler olabilir. Biz ona rağmen antrenmanı açıyoruz. Bu olayda hiçbir şey yok.”

Çalımbay, Burak’ın takımın golcüsü olduğu gerçeğinin ortada durduğuna vurgu yaparak, “Bu takımın golcüsü Burak. Allah korusun Burak sakatlandı, sezon sonuna kadar yok. Diğer arkadaşlarımızın gol atması lazım. Burak hep olacak diye bir şey yok ki. Ben istiyorum ki diğer arkadaşlarımız da atsın. Başka takımlardan örnek vermek istemiyorum. O yüzden bazı şeyleri de basının görmesi lazım” şeklinde konuştu.

SAKAT FUTBOLCULARIN SON DURUMU

Çalımbay, takımda sakatlıkları bulunan oyuncularla da ilgili olarak bilgi verdi. Esteban’ın 1 ay daha uzak kalacağını belirten Çalımbay, “Mustafa Akbaş 1-1.5 ay sonra çalışmalara başlayacak. Castillo’dan gelecek olan raporlarına bakacağı ve onunda 1.5-2 ay sonra dönme durumu var. Durica bir ay yok, Bero da sakatlandı o da en az bir ay yok. Abdülkadir’in de sakatlığı var ancak maçta oynayabilir. Hubocan’ın ise sarı kart cezalısı olması nedeniyle Akhisar’da forma giyemeyecek" dedi.

Gökmen Şahin - Ozan Köse

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak 7. Tez Ödülü sahibini buldu Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak En Başarılı Yüksek Lisans Tez Ödülünü ‘Türkiye’de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Politikalarının Çözümlenmesi: Denizli/Çal Örneği’ başlıklı tezi ile Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu aldı. PAÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi A Blok Şehit Bekir Can Kerek Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, Koçak Ailesi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın, İİBF Dekanı Prof. Dr. Ender Coşkun, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından PAÜ İİBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi merhum öğretim üyesi Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın öz geçmişi okunarak kendisinin anısına hazırlanan kısa bir video gösterimi yapıldı. Programın yarışma hakkında bilgi veren Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Aliyar Demirci’nin konuşması ve Rektör Yardımcısı ve Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü Prof. Dr. Durmuş Akalın’ın konuşması ile devam etti. “Bu ödül ilerleyen dönemlerde belki PAÜ’nün Nobel’i olabilecek statüye gelebilir.” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, programda yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Rahmetli Yaman Hocamız isminden de anlaşılacağı üzere çok başarılı bir bilim insanıymış. Ruhu hala burada, üniversitemizde. Hocamızın ailesinin böyle bir ödül töreni düzenlemesi gerçekten mükemmel bir şey. Ben geldim geleli, sosyal bilimler sosyal bilimler diyorum. Evet, sosyal bilimlerin böyle bir başarısını görmek de Rektör olarak beni çok mutlu etti. Bu mutlulukta payı olan Sayın Koçak ailesine teşekkür ederim. Ödül varsa, yarışma var. Yarışma varsa, bilim var. Bilim varsa hayat var. Hayat varsa rehberlik var. Üniversitemizin en önemli özelliği hayata rehber olsun diyoruz. Bunu da nasıl başaracağız? Birçok sebepler oluşturacağız. İşte bu sebeplerden bir tanesi çok güzel oluşmuş, yedincisi yapılıyor. Allah gani gani rahmet eylesin. Keşke aramızda olsa onun da ödüllerine, uluslararası ödüllerine şahit olsaydık, TÜBA ödülünü alsaydı şahit olsaydık ama bence bu ondan daha değerli bir şey. Gelecekte belki Pamukkale Üniversitesi’nin Nobel’i olabilecek statüye gelebilir. Bunu da biz üniversite olarak, Aliyar Hocam mutlaka desteklememiz lazım. Bunun yaygınlaşması lazım. Biraz önce söylediğiniz gibi ADIM Üniversiteleri başta olmak üzere bu ödüle ulusal boyut kazandırarak tüm üniversiteleri bu yarışmaya dâhil etmek lazım. Fitili çekilmiş, artık sönmesi mümkün olmayan bir bilim ateşidir bu. Biz bunun takipçisi olacağız. Ben emeği geçen hocalara, yarışmayı düzenleyen hocalara, burada yarışan tezlere, o tezleri yapan araştırma görevlileri, yüksek lisans öğrencilerinin hepsini tebrik ediyorum. Çok teşekkür ediyorum. Ben bugün mutlu günlerimden bir tanesini yaşıyorum. Sağ olun, var olun.” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’ın konuşmasından sonra ise program İİBF Dekanı Prof. Dr. Ender Coşkun’un yarışmanın jüri üyeliğini üstlenen PAÜ’lü akademisyenler; Doç. Dr. Mısra Ciğeroğlu Öztepe’ye, Dr. Öğr. Üyesi Rezzan Ayhan Türkbay’a teşekkür belgesi takdimi ile devam etti. Ödüle layık görülen tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’a teşekkür belgesini ve plaketini Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Durmuş Akalın takdim ederken, ödül alan tezin sahibi Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu’na teşekkür belgesini ve plaketini Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan takdim etti. Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan ayrıca Koçak ailesine de günün anısına çiçek takdiminde bulundu. Tez danışmanlığını PAÜ İİBF öğretim üyesi Doç. Dr. Onur Kulaç’ın yaptığı ‘Türkiye’de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Politikalarının Çözümlenmesi: Denizli/Çal Örneği’ başlıklı tezi ile Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak En Başarılı Yüksek Lisans Tez Ödülünü kazanan Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu tezi hakkında kısa bir bilgilendirme sunumu gerçekleştirdi. Bilgilendirme sunumu öncesi merhum Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın annesi Havva Hanım İİBF öğretim üyesi ve ödül alan tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’ın Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’a hitaben yazdığı mektubu okudu. Havva Hanım çalışmalarında merhum oğlunun yolunda giderek ödüle layık olan herkesin kendisi için artık birer ‘Yaman’ olduğunu ifade etti. Merhum Doç. Dr. Süleyman Yaman Koçak’ın annesi Havva Koçak ve babası Nurullah Koçak ödül alan tezin danışmanı Doç. Dr. Onur Kulaç’ı ve tez ödülünün sahibi Burak Dertlioğlu’nu tekrar tebrik ederek Dertlioğlu’na ödülünü takdim ettiler. Kayseri Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu tezi hakkında kısa bir bilgilendirme sunumu yapmasının ardından program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
İstanbul Türkiye merkezli yapay zeka firmalarının sayısı bin 195’e yükseldi İTO Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin “akıllı otomasyon teknolojileri” raporuna göre, Türkiye’de yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların sayısı 2024’te 1.195’e yükseldi. İstanbul Ticaret Odası Stratejik Araştırmalar Merkezi (İTOSAM) tarafından hazırlanan “akıllı otomasyon teknolojileri” raporuna göre, Türkiye merkezli yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların sayısı 2024’te 1.195’e yükseldi. İTO’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, İTOSAM’ın “Akıllı Otomasyon Çağında Ulusların Rekabeti: Yapay Zekâ, Robotlar ve Gelişen Ülkeler” başlıklı yeni raporu yayımlandı. Raporda akıllı otomasyon ve yapay zeka teknolojilerinin yükselişiyle ortaya çıkan dönüşümler ve uluslararası rekabet ortamı detaylı bir şekilde ele alınıyor. İTOSAM araştırmacıları LinkedIn verilerini kullanarak Türkiye’de 2000 yılında yapay zeka ürünleri geliştiren 5 firma varken, firma sayısının 2020’de 572’ye, 2021’de 718’e, 2022’de 860’a, 2023’te 1.012’ye ve 2024’te 1.195’e yükseldiğini tespit etti. Araştırma için yapay zeka kapsamı içine giren makina öğrenmesi, derin öğrenme, bilgisayar görüşü, sinir ağları, doğal dil işleme, pekiştirmeli öğrenme, otonom mobil robotlar gibi kavramlar değerlendirildi. Türkiye 22 bin 735 robotla en fazla robot stokuna sahip 18’inci ülke Raporda Türkiye’de yapay zeka ürünleri geliştiren firmaların en yoğun olduğu sektörler de tespit edildi. Buna göre yapay zekayı en çok kullanan ilk 10 sektör bilgi teknolojileri ve hizmetleri, yazılım geliştirme, medya, eğitim, sağlık, işletme danışmanlığı ve hizmetleri, endüstriyel otomasyon, finansal hizmetler, araştırma hizmetleri ve biyoteknoloji olarak sıralandı. İTOSAM’ın akıllı otomasyon teknolojileri raporunun dikkat çeken bir başka verisi ise Türkiye’deki endüstriyel robot stoku oldu. En fazla robot stokuna sahip 20 ülkeye ait verilere göre dünya genelinde 2022 yılı itibari ile 3,9 milyon kurulu endüstriyel robot bulunuyor. 2025 yılında endüstriyel robot stok sayısının yıllık ortalama yüzde 10 artışla 5 milyon 227 bin olması bekleniyor. Türkiye ise 22 bin 735 robot stoku ile dünya genelinde en yüksek robot stokuna sahip 18’inci ülke konumunda bulunuyor. Çin 1 milyon 501 bin endüstriyel robot ile dünya genelinde en fazla robot stokuna sahip ülke. Çin ekonomisinin mevcut robot stoku dünya ekonomisindeki robotların yüzde 38,5’ini temsil ediyor. Meslekler yapay zeka ve robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor Yapay zekânın en fazla ilerleme gösterdiği becerilerin ortak özelliği olarak bilişsel rutin görevler ön plana çıkarken, en az ilerleme gösterdiği becerilerin ortak özelliği olarak ise fiziksel güç oldu. Robotlar daha çok manuel, rutin veya fiziksel güç gerektiren görevlerde insanların yerini almaya aday. Bu sebeple yapay zekadan etkilenme ihtimali düşük meslek grupları, robotlar üzerinden otomasyon riskine maruz kalıyor. Akıllı otomasyon teknolojilerinin bazı meslek gruplarını olumsuz etkilerken, mevcut bazı iş kollarında daha fazla istihdam fırsatı sunacağı ve bununla birlikte yeni mesleklerin ortaya çıkmasına katkı vereceği öngörülüyor. Tüm bu etkiler aynı anda ele alındığında ise net istidam tablosunun nasıl şekilleneceği halen büyük bir soru işareti iken, bu soruya kesin ve genellenebilir bir cevap bulmak şu an için mümkün görünmüyor. Raporda, mevcut durumun analizi yapıldıktan sonra potansiyel sorunlar için önerilen çözüm ve politikalara da yer veriliyor. Raporda yer alan bazı öneriler "Yüksek gelirli ülkeler ligine yükselme hedefi olan bir ülkenin akıllı otomasyon teknolojilerine yönelik net bir stratejiye sahip olması gerekiyor. Robot ve yapay zeka gibi akıllı otomasyon teknolojilerinin hangi hızda ve hangi sektörler öncülüğünde ekonomiye adapte edileceği, nitelikli doğrudan yabancı yatırımların nasıl çekilebileceği ve zamanla bu öncü teknolojilerin yerli ve milli imkanlarla hangi düzeyde üretilebileceği gibi hususlara dair strateji ve planların iyi çalışılması gerekiyor. Gelişen ülkeler, akıllı otomasyon çağında doğru sektörlere uygun nitelikteki çok uluslu şirketleri çekmeye çalışırken eskiye kıyasla daha seçici olmalıdır. Yatırımcı adaylarının yerli girdi kullanımı ve Ar-Ge yoğunluğu gibi faktörleri dikkate alınmalıdır. Akıllı otomasyon teknolojileri emeğe ihtiyacı azaltarak, gelişen ülkelerin yabancı yatırım çekerek küresel tedarik zincirlerine entegre olmasına ket vurabilir. Türkiye’nin rekabet gücünü, ürettiği mal ve hizmetlerin kalitesinden ve geliştirdiği yerli ve milli teknolojilerden sağlaması ekonomik ilerleme için son derece kritik önem arz ediyor. Yerli ve milli teknoloji gelişiminde teknolojiler arasında seçim yaparken, teknolojinin ülkenin mevcut bilgi birikimi ve kabiliyetleriyle uyumu ile gelecek vaat eden sektörlere katkısı ve ihracat potansiyeli gibi parametreler dikkate alınmalıdır. Geliştirilecek teknolojilerin sadece vasıflı işçilerin üretkenliğini değil, düşük vasıflı işçilerin üretkenliğini de arttırmaya odaklanması daha faydalı olacaktır. Tekno-ekonomik paradigmadaki değişimler teknoloji makasının kısa bir süreliğine kapanmasına neden oluyor. Örneğin, elektrikli araçlara dair yaşanan teknolojik değişim yeni bir yarışın çıkmasını sağlıyor." Avdagiç: “Üniversitelerde yeni bölümler açılmalı” İTO Başkanı Şekib Avdagiç, “Yapay zeka uygulamalarında ve robotikte yetişmiş insan gücümüzü üniversitelerde daha kapsamlı ve daha etkili bölümler açarak Türkiye’de tutmalıyız” uyarısında bulundu. Özellikle yapay zekanın sanayi alanında da giderek daha da etkili bir duruma geldiğini belirten Avdagiç, “Türkiye’nin dikkat etmesi gereken konu, Batı, yapay zeka ve robotikte yetişmiş insan gücümüzün bir kısmını çok hızlı bir şekilde bizden alıp götürebiliyor. Bizim kendi ülkemizdeki yapay zeka uygulamalarını geliştirmek için üniversitelerde yeni bölümler açılmalı” ifadelerini kullandı. Avdagiç, İTO’nun iştiraki Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nde yapay zeka uygulamaları yapan girişimcilere destek verdiklerini vurguladı. Şekib Avdagiç, “Özellikle sanayinin üretim, tasarım, kalite kontrolü, paketleme dahil her aşamasında yapay zeka uygulamaları kullanılıyor. Birçok yerde insanların ortaya koyduğu çözümlerin, takiplerin, kontrollerin yapay zeka tarafından çok daha etkin bir şekilde yapıla geldiğini görüyoruz. Bu bir tarafta üretimin güvenilirliğini, kalitesini, sürekliliğini ve riskini ortadan kaldıran bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Bir taraftan da maliyet tasarrufu sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Şekib Avdagiç, “Bugüne kadar hazırladığımız çalışmalarımıza aldığımız tepkiler, İTOSAM’ın önemli bir boşluğu doldurduğunu ve doğru yolda olduğunu gösteriyor. Deyim yerindeyse İTOSAM, 740 bin üyeli İTO camiasının think-tank’i olma yolunda. Çünkü İTOSAM araştırma ve raporlarıyla, İstanbul ve Türk iş dünyasını, durum tespitlerinden haberdar etmenin ötesinde fikir ve strateji sahibi de yapıyor.” değerlendirmesinde bulundu.