DÜNYA - 23 Mart 2024 Cumartesi 12:28 | Son Güncelleme : 23 Mart 2024 Cumartesi 12:38

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı: "Saldırının arkasında olduğumuz yönündeki suçlamaları reddediyoruz"

A
A
A
Ukrayna Dışişleri Bakanlığı: "Saldırının arkasında olduğumuz yönündeki suçlamaları reddediyoruz"

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Moskova bölgesindeki konser salonuna gerçekleştirilen terör saldırısının arkasında Ukrayna'nın olduğu yönündeki iddiaları reddetti.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığından, Moskova'daki konser salonu saldırısına yönelik açıklama yapıldı. Bazı Rus yetkililerin söz konusu terör saldırısının arkasında Ukrayna'nın yer aldığına yönelik iddialarına tepki gösterilen açıklamada, "Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Rus yetkililerin Krasnogorsk'taki Crocus konser salonundaki silahlı saldırıda Ukrayna'nın parmağı olduğunu ileri sürerek yöneltmeye başladığı suçlamaları kesin bir dille reddediyor. Bu tür suçlamaların, Rus halkında Ukrayna karşıtı histeriyi daha da körüklemek, Rus vatandaşlarının ülkemize yönelik suç niteliğindeki saldırganlığa katılmak üzere daha fazla seferber edilmesi yönünde zemin hazırlamak ve Ukrayna'yı uluslararası toplumun gözünde itibarsızlaştırmak için Kremlin tarafından planlanmış bir provokasyon olduğunu düşünüyoruz" ifadeleri kullanıldı.

"Putin siyasi amaçlarla kendi vatandaşlarını da öldürmeye hazır"

Açıklamada, "Rus rejiminin 1999 yılında Kashirskoye karayoluna düzenlenen terör saldırısı gibi özel servisleri tarafından gerçekleştirilen kanlı provokasyonlarla dolu uzun bir geçmişi var. Putin'in diktatörlüğünün kırmızı çizgileri yok. Ukrayna'ya karşı savaşta füze saldırıları, top atışları ve işkence sonucu binlerce Ukraynalı sivili öldürdüğü gibi siyasi amaçlarla kendi vatandaşlarını da öldürmeye hazır. Uluslararası topluma Rusya'nın, Ukrayna'nın Krasnogorsk'taki saldırıda rol oynadığı iddialarına ilişkin asılsız suçlamalarını güçlü bir şekilde reddetmesi ve Rusya'nın suç teşkil eden saldırganlığına karşı ülkemize verdiği desteği güçlendirmesi yönünde çağrıda bulunuyoruz" denildi.

"Ukrayna hiçbir zaman terör yöntemlerine başvurmadı"

Ukrayna Devlet Başkanlığı Danışmanı Mihail Podolyak ise saldırının ardından yaptığı açıklamada, "Ukrayna'nın, Crocus Belediye Binası'nda yaşanan silahlı saldırı/patlama olayıyla kesinlikle hiçbir ilgisi yoktur. Herhangi bir anlam ifade etmiyor. Öncelikle Ukrayna 2 yılı aşkın bir süredir Rus ordusuyla savaşıyor ve bu savaştaki her şeye yalnızca savaş alanında karar verilecek. Terör saldırıları hiçbir sorunu çözmez. İkincisi, Ukrayna hiçbir zaman terör yöntemlerine başvurmadı. Bu, her zaman anlamsızdır. Aksine, Ukrayna'ya karşı mevcut savaşta ve tarihinin daha önceki dönemlerinde terör saldırılarına başvuran Rusya, protestocu etnik gruplara karşı 'terörle mücadele eylemleri' başlatmak için kendi vatandaşlarına saldırdı. Kashirskoye karayolu (Moskova) ve Volgodonsk'taki olayları hatırlamak yeterli. Üçüncüsü, Crocus Belediye Binası'ndaki olaylardan çok önce Moskova'da bulunan yabancı büyükelçiliklerden bu tür saldırı ihtimaline dair uyarılar yapıldığını duymuştuk. Sonuç olarak Moskova'daki olayların askeri propagandanın keskin bir şekilde artmasına, militarizasyonun hızlanmasına, seferberliğin genişlemesine ve nihayetinde savaşın büyümesine katkıda bulunacağına dair en ufak bir şüphe yoktur" ifadelerini kullandı.

Medvedev'in açıklaması tepki çekmişti

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev saldırının hemen ardından yaptığı açıklamada, "Teröristler yalnızca misilleme amaçlı terörden anlar. Şiddete güçle karşılık verilmediği, teröristlerin topyekun infaz edilmesi ve ailelerine yönelik baskılar sonucu ölümlerin yaşanmadığı sürece hiçbir yargılama veya soruşturmanın faydası olmayacaktır. Bunların Kiev rejiminin teröristleri olduğu tespit edilirse, onlarla ve ideolojik olarak ilham verenlerle farklı şekilde baş etmek imkansızdır. Bunların hepsi bulunmalı ve bu suçu işleyen devlet yetkilileri de dahil hepsi terörist olarak acımasızca yok edilmelidir" ifadelerini kullanmıştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak KEİPA Türkiye Delegasyonu Başkanı Dönmez: "Gazze’de kalıcı ateşkese varılması için İsrail ve destekçileri üzerinde baskı oluşturmak zorundayız” Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Ekonomi ve Kalkınma Politikası Komisyon Toplantısı açılışı Zonguldak’ta gerçekleştirdi. Türk Delegasyonu Başkanı Fatih Dönmez, “KEİPA ülkeleri olarak derhal kalıcı bir ateşkese varılması ve insani yardımların hızlı, güvenli, kesintisiz ve engelsiz bir şekilde Gazze’ye ulaştırılmasının sağlanması için İsrail ve destekçileri üzerinde baskı oluşturmak zorundayız” dedi. KEİPA Ekonomi ve Kalkınma Politikası Komisyon toplantısı açılış toplantısı KEİPA Türk Delegasyon Başkanı Fatih Dönmez Başkanlığı’nda Zonguldak’ta gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Fatih Dönmez, son uluslararası gelişmelerle birlikte küresel enerji ağırlık merkezinin kaydığına dikkat çekti. Enerji güvenliği başta olmak üzere işbirliğinin bütüncül ve kapsamlı bir strateji temelinde ortak hedefler çevresinde geliştirmeyi amaçladıklarını belirten Dönmez, Karadeniz bölgesindeki enerji kaynaklarına vurgu yaptı. Dönmez, “Günümüzdeki son uluslararası gelişmeler ışığında küresel enerji ağırlık merkezinin kaydığını eminim sizler de doğrulayacaksınız. Bunun bilincinde olarak enerji güvenliği başta olmak üzere iş birliğimizi bütüncül ve kapsamlı bir strateji temelinde ve ortak hedeflerimiz çevresinde geliştirmeyi amaçlamalıyız. Karadeniz bölgesi; enerji kaynakları, ticaret rotaları ve coğrafi konumu nedeniyle jeostratejik ve jeopolitik açıdan büyük bir öneme sahiptir. Ancak bölgedeki artan gerilimler ve tansiyonlar, çeşitli ülkeler arasında rekabetin artmasına da neden olmakta, bölgedeki istikrarı ve güvenliği de tehdit etmeye devam etmektedir. Bu nedenle üye ülkeler arasındaki ikili ilişkilerin güçlü tutulması, birlik gücümüzü korumak için hayati önem taşımaktadır. İmkânların ve meydan okumaların küreselleştiği; ülkelerin aynı anda ele alması gereken konuların nitelik ve niceliğinin benzersiz bir hale geldiği ve hiçbir devletin karşı karşıya olduğu sorunların üstesinden yalnız başına gelemeyeceği bir dönemi yaşıyoruz. Salgınlar, savaşlar, küresel ekonomik krizler, tedarik zincirlerinin kırılması, kuraklık, düzensiz göç hareketleri, tüm dünyada yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, hibrit tehditler, uluslararası şirketlerin ulusal mevzuatları hiçe sayması, keyfi yaptırımlar, uluslararası sistemde denge arayışları, yapay zekâ teknolojilerinin akıl almaz hızı gibi birçok eski ve yeni nesil meseleyle karşı karşıyayız. Tarihte siyasetin, sosyolojinin ve ekonominin bu kadar hızlı ve derinden dönüştüğü ve kırgınlaştığı; hukukun yaşanan dönüşümlerin hızına yetişmede bu kadar çaresiz kaldığı bir dönem herhalde yaşanmamıştır” dedi. “Türkiye olarak bölgedeki barış ve huzurun şartsız tesisi için elimizden geleni ve daha fazlasını yapmaya devam edeceğiz” Karadeniz coğrafyasının tehdit ve dönüşümlerden en derinden etkilenen coğrafyaların başında geldiğine dikkat çeken Fatih Dönmez şöyle devam etti: “Başta doğal gaz olmak üzere zengin enerji kaynaklarına sahip olan Karadeniz coğrafyası; tüm bu tehdit ve dönüşümlerden de belki de en derinden etkilenen coğrafyaların başında geliyor. Bu sebeplerle, Türkiye olarak bölgedeki barış ve huzurun şartsız tesisi için elimizden geleni ve daha fazlasını yapmaya devam edeceğiz. Ukrayna’da devam eden savaş bölgemiz ve ötesi açısından ciddi endişe oluşturmaya devam etmekte, olumsuz etkilerini gün geçtikçe arttırmaktadır. Savaşın müzakere yoluyla çözümü dışında hiçbir alternatif çözüm günümüzde mümkün değildir. Ukrayna’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güvence altına alan adil bir barışın ancak diplomasi yoluyla sağlanabileceğine ilişkin görüşümüzü koruyoruz. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin barış planını prensipte desteklemekle beraber Rusya’nın dışlandığı üst düzey bir toplantının pek bir anlamı olmadığı da ifade etmek isteriz. Tüm ilgili taraflardan, ülkemizin diplomatik çabalarının devamını sağlamak için yardımcı olmalarını talep ediyoruz. Bölgesel güvenlik açısından önemli bir diğer konu da Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın sağlanmasıdır. İkinci Karabağ Savaşı’nın sona ermesi, bu hedefe ulaşmak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının henüz imzalanmamış olması, bölgede kapsamlı bir çözümün önündeki temel engel olmaya devam etmektedir. Her iki tarafı da taslak metindeki karşılıklı görüş ayrılıklarını aşarak anlaşmayı bir an önce imzalamaya teşvik ediyoruz. Öte yandan, ABD, AB ve bazı Batılı ülkelerin Azerbaycan-Ermenistan ihtilafına yönelik sergilediği dengesiz ve bir tarafı kayıran, diğer tarafın endişelerini göz ardı eden tutumdan da memnun değiliz. Bu tutum, Güney Kafkasya’daki sorunların çözümünün temeli olması gereken tarafsızlık ve kapsayıcılık ilkelerine de zarar vermektedir ve devam eden barış sürecini daha da karmaşık hale getirebilecek sonuçlar doğurma potansiyeline sahiptir.” “Uluslararası kuruluşları kendi emelleri etrafında şekillendiren devletlerin kudretli yetkilileri de maalesef yalnızca izlemekle yetiniyor” Filistin’de her 10 dakikada masum bir çocuğun öldürüldüğünü ve bugüne kadar 40 binden fazla Filistinlilerin hayatını kaybettiğini aktaran Dönmez şöyle dedi: “Sadece yüreğinde Filistinlilerin acısını taşıdığı için dillerinde dua, gözlerinde çaresiz bir öfke ile izleyen vicdan sahibi sıradan insanlar izlemiyor; uluslararası sistemin köşe taşı olduğunu iddia eden, evrensel değerlerin banisi ve savcısı olduğunu öne süren ve dünya barışının muhafazası misyonuna sahip uluslararası kuruluşları kendi emelleri etrafında şekillendiren devletlerin kudretli yetkilileri de maalesef yalnızca izlemekle yetiniyor. İsrail’in Gazze’de sivil, çocuk, kadın ayrımı gözetmeksizin süren katliamlarında bugüne dek 40 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti. Gazze’de her 10 dakikada bir masum çocuk hayattan koparılıyor. Uluslararası hukukun tüm çizgileri hiçe sayılıyor. Vicdan sahibi bir insanın, İsrail’in Filistin’de yaptığı katliamlar ve genişleyen işgal nedeniyle derin bir acı hissetmemesi mümkün değil. İsrail hükûmetinin eylemleri, barış ve güvenlik zeminini ortadan kaldırmaktan başka bir amaca hizmet etmiyor. Soykırım boyutlarına varan katliama bir son vermek, akan kanı durdurmak ve Gazze’nin yaralarını sarmak adına tüm insanlık tarihi bir görevle karşı karşıya 2. dünya savaşı yıllarındaki katillerine öykünen bir yönetimin adeta intikamını masum ve mazlum bir halktan alırcasına sürdürdüğü zulmün ve psikozlarının kara lekesine ortak olamayız. KEİPA ülkeleri olarak derhal kalıcı bir ateşkese varılması ve insani yardımların hızlı, güvenli, kesintisiz ve engelsiz bir şekilde Gazze’ye ulaştırılmasının sağlanması için İsrail ve destekçileri üzerinde baskı oluşturmak zorundayız.” Dönmez, “1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan tam bağımsız bir Filistin Devleti kurulana dek bu kriz son bulmayacaktır. Tek ve gerçek çözüm budur. Türkiye adil ve kalıcı bir barışa giden yolda elinden geleni sonuna kadar yapmaya devam edecektir. Barışın ve Filistinlilerin hak ve hukuklarının korunması için garantörlük de dahil olmak üzere, üzerimize düşeni yapacağız” dedi. Zonguldak Valisi Osman Hacıbektaşoğlu da Filistin’de yaşananlara vurgu yaparak "Orada insanlık ölüyor. İnsanlığın ölmesine müsaade etmemek gerekiyor" dedi. KEİPA Genel Sekreteri Asaf Hajiyev de teşekkür ederek Vali Osman Hacıbektaşoğlu’na hediye takdim etti. Üye ülkelerin aile fotoğrafı çektirdiği toplantı gündem maddelerinde belirlenen konuların görüşüldüğü oturumlar ile devam edecek.