EDA HAN/ANKARA
Davutoğlu düzenlediği basın toplantısıyla, Türkiye'nin dış politikası ve ABD'de gerçekleştirilen BM Genel Kurulu toplantısına ilişkin bilgi verdi. Dünya politikasının bir yılının röntgeninin çekildiği BM Genel Kurulu'nun bu yılki toplantılarının Türkiye'nin bölgesel ve küresel ölçekteki ağırlığının tüm açıklığı ile ortaya çıktığını tescil ettiğini söyledi. Türkiye'nin artık tüm küresel konularda sözü dinlenen, girişimleri önemsenen bir güç haline geldiğini belirten Davutoğlu, Başbakan Erdoğan'ın BM Güvenlik Konseyi'ne katılan ilk Türk Başbakan olduğunu belirtti.
Davutoğlu 50'in üzerinde ikili görüşmeler yaptığını ve görüşmelerde bölgesel, uluslararası gelişmelerin ele alındığını anlattı. Ekim ayının Türk dış politikası ve bölge dengeleri açısından bir barış ayı olacağını kaydeden Davutoğlu, "Gelecek bir aylık dönemde Türkiye'nin hayata geçirmeyi arzu ettiği politikalar ülkemizin ve hükümetimizin bölgesel barış için neler yapabileceğinin çok açık işaretleri olacaktır. Türkiye artık Balkanlar'dan
Ortadoğu'ya, Kafkaslardan Orta Asya'ya kadar güvenlik üreten, barış ve istikrar için çalışan bir ülke konuma gelmiştir" diye konuştu.
Davutoğlu, bu ay gerçekleştireceği diplomasi trafiğini anlattı. BM Genel Kurulu toplantısında terör konusunda ilgili taraflarla çok yoğun görüşmeler yaptıklarını belirten Davutoğlu, "Önümüzdeki aylarda Türkiye'nin terör konusunda verdiği mücadele bağlamında diplomatik çabalarımıza yoğunlaştırarak artıracağız. Türkiye'nin hem ülke içinde huzur ve refahını temin etmek hem de çevre bölgelerde herhangi bir güvenlik riskiyle karşılaşmaması için bu konudaki diplomasi trafiğimizi artırarak sürdüreceğiz"
şeklinde konuştu.
"BÖLGEMİZDE HİÇBİR NÜKLEER SİLAH OLMASINI İSTEMİYORUZ"
Basın toplantısında soruları da yanıtlayan Davutoğlu, İran'ın nükleer programıyla ilgili bir soru üzerine, "Bölgemizde hiçbir nükleer silah olmasını istemiyoruz. Mümkünse dünyada istemiyoruz. Bir insan olarak bir siyasetçi olarak istemiyoruz" dedi.
Bu konudaki problemlerin diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu, "Bölgemizin yeni bir silahlı çatışmaya, yeni bir silahlı gerginliğe muhatap olmamasını istiyoruz. Bu gerginlik nereden gelirse gelsin kim tarafından yürütülürse yürütülsün Türkiye böyle bir gerginliğin karşısında olacaktır. Askeri opsiyonlar gündemde olmamalıdır. Bölgemizde biz her zaman zikrettiğimiz gibi karşılıklı anlayış, siyasi diyalog, ekonomik ve sosyal birliktelik bağlamında meşru bir ortamın oluşması için çaba sarf ediyoruz. Bu noktadaki çabalarımızı da sürdüreceğiz.
Esasen Türkiye'nin İran ile ilgili son dönemde de daha önceki dönemde de yürüteceği diplomasinin en önemli unsurlarından biriside budur. Askeri ve silahlı hiçbir gerginliği doğru görmüyoruz. Askeri opsiyonlar masada olmamalı. Şu anda masada olması gereken opsiyon diplomasi opsiyonudur" diye konuştu.
İran'a yaptırım yapılmasına ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, yaptırımların orada yaşayan halkı etkilediği için doğru bulmadığını söyledi. Bakan Davutoğlu, İran'a uygulanacak bir yaptırımdan ise en çok etkilenecek ülkenin Türkiye olacağını söyledi.
ZÜLFÜ LİVANELİ'NİN UNESCO BAŞKANLIĞI KONUSUNDA YAŞANAN TARTIŞMA
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, sanatçı Zülfü Livaneli'nin UNESCO Başkanlığı konusunda yaşanan tartışmaya ilişkin bir soru üzerine ise şunları söyledi:
"Bu konuda son derece gereksiz spekülasyonlar yapıldı. Hiç zemini, temeli olmadığı halde bakanlığımız ve hükümetimiz zan altında tutuldu. Sayın Zülfü Livaneli bizim saygı gösterdiğimiz, önemli bir sanatçımızdır. Her zemin diğer sanatçılarımız desteklediğimiz gibi onu da destekleriz. Ben bu bağlamda kendisin arayıp bu konuda arka plan bilgiyi vermiştim."
Livaneli'nin teklif kendisine geldiğinde Bakanlığa bir başvurusu olmadığını belirten Davutoğlu, "Bize herhangi bir girişimde bulunmamıştır Sayın Livaneli" dedi. Livaneli'ye kimin söz verdiğini bilmediklerini ifade eden Davutoğlu, "Herhangi bir resmi yetkili temasta ve teklifte bulunmamıştır. Ne kendisinden ne başkasından bize bir temas gelmemiştir. Bizim dışımızda gelişmiştir" diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin büyük ve güçlü bir devlet olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Biz adayımızı kendimiz gösteririz. 'Türkiye Arap ülkelerini kıramadığı için kendi adaylarını desteklememiş' ifadelerine katılmıyoruz. Ortada bir aday yok ki destekleyelim. Biz başka birini bloke etmek adına başka birtakım ülke adaylarını devre dışı bırakmak adına bir çalışma içinde olmayız. Kaldı ki Sayın Livaneli ile temas kuran yetkililerin bizim dışımızda hangi ülkelerle ne temaslar yaptığını da biliyoruz. Burada bir bilgi kirlenmesi var. Biz her zaman Sayın Livaneli başta olmak üzere son derece saygı gösterdiğimiz sanatçılarımızın, siyasetçilerimizin uluslararası kurumların en üst yerlerinde görmek isteriz. Onun için hiçbir çabayı esirgemeyiz. Ama bu konunun bizimle görüşülmesi lazım, başka ülkelerle değil. Temaslar başlamadan önce Bakanlığımızla görüşülmesi lazım. Dolayısıyla bizim hiçbir zaman Sayın Livaneli'yi desteklemediğimiz sonucu çıkmaz" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, Dağlık Karabaş'a giden gazeteciler hakkında Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamaya ilişkin olarak da söz konusu kişilerin Türkiye Cumhuriyeti pasaportu üzerinde Dağlık Karabaş vizesi yer almasının yasa dışı olduğunu, ama Türkiye'de habercilik faaliyetinin kısıtlanamayacağını söyledi.
Öte yandan Bakan Davutoğlu, gazetecilerle yaptığı sohbet toplantında ise gördüğü rüyayı anlattı. Davut, "New York'ta aynı gün, sabah BM'nin kız çocuklarına karşı şiddet konulu toplantısına katılacaktım. Bu toplantıdan hemen bir saat sonra da, Irak ve Suriye Dışişleri Bakanları'nın aralarındaki sorunlarını çözmeyi amaçladığımız üçlü toplantımız vardı. Gece yatarken de, bu iki toplantıyı düşünüyordum. Rüyamda, Suriye Dışişleri Bakanı Muallim ve Irak Dışişleri Zebani'nin kızlarını gördüm. Aslında ikisi de arkadaş olmak istiyorlardı da, babalarının arasındaki sıkıntı bunu engelliyordu. 'Benim de kızım var' dedim babalarına ve 'Verin bu iki kızı bize. Ben onları arkadaş edeyim de şu sorunlar çözülsün' dedim" dedi.