SPOR - 19 Mart 2024 Salı 14:54

Yusuf Yaşar: “Trabzonspor’un sahasının asgari 4 maç kapatılması söz konusu olabilir”

A
A
A

Marmara Üniversitesi Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Yaşar, Trabzonspor-Fenerbahçe maçının ardından yaşanan olaylara ilişkin bordo-mavililerin sahasının en az 4 maç kapatılabileceğini ve olaylara karışan Fenerbahçeli futbolcuların ise müsabakadan men ya da para cezası alabileceklerini söyledi.

Marmara Üniversitesi Ceza Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Yaşar, Trendyol Süper Lig’in 30. haftasında oynanan Trabzonspor - Fenerbahçe maçının ardından yaşanan olaylar ve verilebilecek muhtemel cezalarla ilgili İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulundu.

Karşılaşmanın hakemi Halil Umut Meler’in maçı tatil etmemesinin doğru bir karar olduğunu aktaran Yusuf Yaşar, “17 Mart 2024 tarihinde oynanan Trabzonspor - Fenerbahçe maçı heyecanı oldukça yüksek maçlardan biriydi. İzlerken keyif aldık. Ancak taraftarın taşkınlığı maçın bir ara devamını neredeyse imkansız hale getirmişti. Orada durdurulması gerekirken maça devam edilmesinin yerinde olmadığı kanaatindeyim. Orada amaç durdurulsaydı belki maç sonrası olaylara fırsat verilmeyecekti. Ancak onun da şöyle bir riskinden bahsedelim. Maçın yarıda bırakılması o kadar ki gergin hale getirilmiş bir taraftarın olduğu statta başka daha vahim olaylara da neden olabilirdi. Burada hakem bakımından ince bir çizgi olduğunu düşünüyorum. Maçı tadil edip, daha büyük olayları sebebiyet vermektense maça devam edip, maçın sonlandırılması hakemin tercih olarak ortaya çıktı. Ancak maç esnasındaki bir kısım taraftarların sportmenliğine yakışmayan davranışlar maçın sonucu hakkında meydana gelecek olaylar hakkında önemliydi, dikkate alınması gerekirdi. Bu konuda bir güvenlik zafiyetinin varlığından bahsedebiliriz. Gerekli güvenlik önlemleri en azından maçın oynandığı ortaya çıkan olaylar dikkate alınarak artırılabilirdi. Ancak bu olaylarda Trabzonspor kulübünün herhangi bir dahili olduğunu düşünmüyorum. Tabii burada bir hususu daha vurgulamak gerekir; iyi ki o maçta Fenerbahçe taraftarı seyirci olarak alınmamıştı. Eğer Fenerbahçe seyircisi de statta olsaydı meydana gelecek bu olayların büyüklüğünü tahmin etmek çok zor değildi” diye konuştu.

“Trabzonspor’un sahasının asgari 4 maç kapatılabileceği söz konusu olabilir”

Trabzonspor’un alabileceği muhtemel cezalar hakkında da çıkarımlarda bulunan Prof. Dr. Yaşar, “Trabzonspor ev sahibi takım. Taraftarın tamamı Trabzonspor taraftarı. Dolayısıyla ev sahibi takım maçın güvenli oynanmasından, stadyumun her türlü güvenliğinden sorumlu olduğu tartışmasız. Trabzonspor, kulüp olarak bu olayların azmettireni olmamasına rağmen ya da bu olaylardan en fazla zarar görenlerden biri olmasına rağmen maalesef Trabzonspor, kulüp olarak bir kısım Profesyonel Futbol Disiplin Talimatı’nda yer alan yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştır. Futbol Disiplin Talimatı’nın 49. maddesindeki usulsüz seyirci alma ve merdiven boşluklarının boş bırakılmaması maddesinde 240 bin TL’den 480 bin TL’ye kadar bir para cezası söz konusudur. Bunun yanında bir de 53. maddedeki çirkin ve kötü tezahürat söz konusu. Bu madde kapsamında çirkin ve kötü tezahüratlar sebebiyle ilgili seyircilerin Passolig’den takibi yapılacaktır. O bölümlerde oturan kimseler maçlardan bir süre men edilecektir, statlara girişleri engellenecektir. 49. madde kapsamında usulsüz seyirci alma ve merdiven boşluklarının boş bırakılmaması ile 53. maddedeki çirkin ve kötü tezahürattan dolayı Trabzonspor Kulübü’nün karşılaşacağı yaptırımlar Futbol Disiplin Talimatı’nda belirtilmiş. Trabzonspor bakımından daha önemlisi 52. maddede yer alan saha olaylarıdır. Saha olayları çok vahim bir şekilde tezahür etmiştir. Oldukça trajik sonuçlar ortaya çıkarmaya müsait olaylarıdır. Saha olayları önce elinde bıçak olan bir taraftarın stadyuma girmesi ve başarıyı kutlayan Fenerbahçe futbolcularına yönelik yürümesi ile başlayan bir süreç. Bu süreçte koruma refleksi ile futbolcuların kendilerini koruyucu davranışlara girdiği tartışmasızdır. Saha olaylarını başlatan bireylerin bıçak taşımaları, maske bulundurmaları sanki eylemin belli bir grup ya da gruplar tarafından önceden planlanmış olabileceği izlenimini vermektedir. Bıçakların stadyuma sokulması gözardı edilmeyecek bir güvenlik ihmalidir. Bu ihmal olayların bu aşamaya gelmesine sebebiyet vermiş olabilir. Bu saldırganlara taraftarlar demek de Trabzonspor taraftarlarına saygısızlık olabilir. Bu sebeple Trabzonspor’a kulüp olarak saha olaylarından dolayı saha kapatılması, olaylara karışan seyircilerin geldikleri bloklar dikkate alınarak daha uzun süre stadyumlara girişlerinin engellenmesi yaptırımları uygulanacaktır. Bu ağır olaylardan dolayı Trabzonspor’un sahasının asgari 4 maç kapatılabileceği söz konusu olabilir. Bunun yanında 4 maç dahil birkaç maçta seyircisiz oynama, ilgili seyircileri stada alınmadan maçların oynanması şeklinde bir yaptırım da gelebilir” ifadelerini kullandı.

Osayi-Samuel, Osterwolde ve Batshuayi’nin durumları

Fenerbahçeli futbolcular Bright Osayi-Samuel, Jayden Osterwolde ve Michy Batshuayi’nin durumları hakkında da konuşan Yaşar, “Elinde bıçak olan bir taraftarın stadyuma girip kutlama yapan, kendilerince kazandıkları galibiyetin keyfini çıkaran futbolculara yönelik bir saldırının başladığını hisseden Fenerbahçeli futbolculardan Osayi-Samuel, saldırgana doğru hamle yapmış ve saldırgan etkisiz hale getirmiştir. Esasen Futbol Disiplin Talimatı’nda meşru savunma diye bir kurama yer verilmemiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinin 1. fıkrasında meşru savunma kapsamına giren fiillerin hukuku uygun olacağı bu durumda ilgili kimseye ceza verilmeyeceği belirtilmiştir. Ceza kanunundaki meşru savunmada haksız bir saldırıya karşı bireyin içgüdüsel olarak kendini koruma kaygısı ile yapmış olduğu hareketler herhangi bir suça vücut vermeyeceği için dolayısı ile ilgili kişi hakkında da ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Maalesef Futbol Disiplin Talimatı’nda meşru savunma başlıklı bir düzenlemeye yer verilmemiş. Osayi-Samuel’in kendine ya da takım arkadaşlarına yönelik saldırıyı başlatan saldırgana yönelik yapmış olduğu hareket, yaptırımı gerektirecek bir davranış olarak karşımıza çıkacaktır. Bu durumda ilk akla gelen madde sportmenliği aykırı davranıştır. Sportmenliğe aykırı davranış 1 ile 3 maç müsabakadan men cezasını gerektiren fiildir. Bu durumda ilgili futbolcu bakımından, kendini savunan, koruyan futbolcu bakımından müsabakadan men cezası yerine para cezası gündeme gelebilir. Sevk 36. maddenin birinci fıkrasından gelmezse o zaman ikinci ihtimal 45. maddedeki kavgadan gelme olasılığı söz konusudur. 45. madde uyarınca bir kavgaya karışan ve fiilleri daha ağır ceza gerektirmeyen futbolculara 3 ila 5 maç müsabakadan men cezası gündeme gelecektir. Bu oldukça ağır bir yaptırım olacaktır. Burada futbolcuların kendiliğinden başlatmış oldukları, neden oldukları ve nedensiz olarak sürdürdükleri bir davranıştan söz edemeyiz. Dolayısıyla bu sevk maddesinin 45. madde kapsamında kavga olarak gelmesi oldukça ağır bir karar olarak ortaya çıkacağı kanaatindeyim. 24 numaralı formayı giyen Oosterwolde’nin de yerde yatan taraftara tekme atma eylemi söz konusudur. Bu eylem Osayi-Samuel’in hareketinden biraz daha farklıdır. Yerde yatan kimse artık saldırısı etkisiz hale getirilmiş kimsedir. Dolayısıyla Oosterwolde’nin bu hareketi Futbol Disiplin Talimatı’nın 45. maddesinin birinci fıkrasındaki kavga olarak değerlendirilir. Kuvvetle muhtemel sevk de bu kapsamda gelecektir. Tahrik altında işlenen fiil olması sebebiyle 3 maç ceza 2’ye ya da 1’e düşürülebilir. Bir taraftar Fenerbahçeli Livakovic’e yumruk atmıştır. Futbol Disiplin Talimatı kapsamında bu yumruk atan saldırgana yönelik Fenerbahçeli Batshuayi’nin saldırganı etkisiz hale getirmek ya da tekrar saldırısı önlemek için attığı bir tekme söz konusu. Bu tekme 36. maddenin birinci fıkrasındaki sportmenliğe aykırı davranış olarak değerlendirilmelidir. Batshuayi ile Osayi’nin eylemlerinin hukuka uygunluğu tartışmasız olmakla beraber, Futbol Disiplin Talimatında bir düzenlemeye yer verilmediğinden sportmenliğe aykırı hareket olarak bunlar değerlendirilecektir” açıklamasını yaptı.

“Yapmış oldukları saldırı kasten yaralama kapsamında fiillerdir”

Prof. Dr. Yaşar, olaylara karışan taraftarların saldırılarının kasten yaralama kapsamında değerlendirilebileceğini söyleyerek, “Adli soruşturma başladığını ifade ediyor. Zaten başlaması gerekirdi. Burada olaylara karışanlar arasında bir iletişim var mı, yok mu? Stadyuma olay çıkarmak amacıyla, yani suç işlemek amacıyla girmişlerse o zaman 220. maddedeki koşulları varsa suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan bahsedeceğiz. O anki oluşan olaylar sebebiyle kendilerini sahaya atıp bireysel olarak eylemlerde bulunmuşlarsa o zaman bireysel işlenen suçtan bahsedeceğiz, iştirak halinde bahsedemeyeceğiz. Her keskendi eyleminden sorumlu olacaktır. Yapmış oldukları saldırı kasten yaralama kapsamında fiillerdir” dedi.

“Bıçaklı taraftarın stadyuma girişi engellenebilirdi”

Stadyumlardaki güvenlik önlemlerinin artırılarak yaşanan kötü olayların önüne geçilebileceğinin de altını çizen Yaşar, “Yaptırımların ağırlaştırılmasıyla suçların önlenmediği bu kapsamda Futbol Disiplin Talimatı’na çok ağır yaptırımlar konularak bu tür davranışların önlenmediği defalarca ispatlanmıştır. Sıfatların güvendiği ihmal edilmiştir. Önceden bıçakların stadyuma girişi engellenebilirdi ya da bıçaklı taraftarın üzerinde bıçak mevcutken stadyuma girişi engellenebilirdi. Çünkü stadyumlara girişte birden çok kontrol noktası var. O kontrol noktalarını aşılmış olması açık bir güvenlik ihmalini ortaya koymaktadır. Güvenlik ihmali olmamış olsaydı, o kimselerin ellerinde bıçaklarla stadyuma girişi en baştan engellemiş olurdu. Bu engellendiği taktirde kimsenin sahaya fırlaması da mümkün olmayacaktı. Kasten yanıcı patlayıcı maddelerin ve bıçakların stadyuma sokulmasında katkısı olanların ayrıca ceza soruşturmasını muhatap olacakları açıktır. Bu durum ülkede futbola gönül kimsenin hoşuna gitmemiştir. Hangi takımın taraftarı olursa olsun meydana gelen bu olaylardan dolayı herkes üzülmüş rahatsız olmuştur. Umarım bu olaylar bir daha tekrar etmez” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Hülya Ulusoy: “Saldırıyı gerçekleştiren şahsın tek başına hareket etmediği aşikardır” Trabzon’da Ali Osman Ulusoy Şirketler Grup Başkanı Murat Seymen’e düzenlenen silahlı saldırı nedeniyle açıklama yapan Ali Osman Ulusoy Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Ulusoy, saldırıyı gerçekleştiren şahsın tek başına hareket etmediğinin aşikar olduğunu söyledi. Trabzon’un Ortahisar ilçesinde 24 Nisan tarihinde İskenderpaşa Mahallesi Tiyatro Sokak’ta Ali Osman Ulusoy Şirketler Grup Başkanı Murat Seymen (46), Atatürk Alanı’ndaki iş yerine doğru yürüdüğü sırada yanına yaklaşan Y.C.K.’nın (23) silahlı saldırısına uğradı. Seymen, dizine isabet eden mermiler nedeniyle kanlar içinde yerde kalırken, saldırgan koşarak olay yerinden kaçtı. Polis olay yerinden kaçarak uzaklaşan şüpheli Y.C.K.’yi (23) olayda kullandığı silahıyla birlikte bu akşam Akçaabat ilçesinde yakalayarak gözaltına alırken, Ali Osman Ulusoy Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Ulusoy saldırı ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Ali Osman Ulusoy Şirketler Grubu Başkanı’na yapılan saldırıyı esefle kınadıklarını kaydeden Ulusoy, “Öncelikle 24 Nisan 2023 Çarşamba günü saat 12.07’de Ali Osman Ulusoy Şirketler Grubu Başkanım Sevgili Murat Seymen’e yapılan saldırıyı Ben, ailem ve Ali Osman Ulusoy ailesi olarak esefle kınıyoruz. Ben Hülya Ulusoy, babam Ali Osman Ulusoy’un vefatından sonra yani 9 yıl önce babamın işlerini yarım bırakmamak için Trabzon’a yerleştim. En ufak bir ekonomik kaygım olmamasına rağmen işleri devraldım ve bu zor görevin başına geçtim. Şu anda iki kızımla birlikte şirketlerimizi aktif olarak yönetmekteyiz. Çok büyük zorluklar yaşadık, sıkıntılar çektik. Yaşanan tüm bu olumsuzluklara rağmen bu zor sektörde, bu zor coğrafyada hem de kadın olarak Ali Osman Ulusoy markasının bugüne taşınması ve sürekli gelişmesi için gece gündüz demeden profesyonel ve güçlü ekibimle beraber çalışmaya devam ediyoruz. Bugün birçok sektörde faaliyet gösteren Ali Osman Ulusoy Şirketler Grubumuz, 500’e yakın çalışanı ile önemli ticaret hacmi olan bir konumdadır” dedi. “Gerçek faillerin hak ettiği cezayı aldığını görene kadar tüm imkanlarımızla sürecin takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz” “Kadın girişimciliğine karşı yapılan bu alçakça ve korkakça saldırının tekrarlanmaması için gerekli her türlü önlemin, devletimiz tarafından alınacağından hiç kuşkumuz bulunmamaktadır” diyen Ulusoy, “Yaşanan bu talihsiz olayda şirketlerimizin en yetkin kişisinin hedef alınması önce şahsım, sonra ailem, ardından tüm çalışanlarım ve hatta iş ortaklarım ve müşterilerimin de içerisinde olduğu camiamızın hedef alınması demektir. Kadim Trabzon şehrinin köklü ve büyük markalarından birine yapılan bu alçak saldırı hem Trabzon hem de Trabzon halkı için utanç kaynağıdır. Şehrimizin bu tip olaylarla anılması son derece üzücü ve endişe vericidir. Tek başına bir kadın olarak çıktığım bu yolda bugüne kadar doğrudan şaşmadan Türk Devletine, Türk Hukukuna ve Türk Emniyetine güvenerek çalıştım, hukuka ve devlete olan güvenimizle de çalışmaya ve var olmaya devam edeceğim, edeceğiz. Bu tür alçakça yaklaşımlar bizleri yolumuzdan çeviremez, engel dahi olamaz. Saldırıyı gerçekleştiren şahsın tek başına hareket etmediği aşikardır. Konu ile ilgili tüm yasal yollara başvurulmuş ve gerekli görüşmeler yapılmıştır. Bu noktadan itibaren adaletin bir an önce tecelli edeceğinden şüphemiz yoktur. Vahim saldırının akabinde tüm Türkiye de olayın basında duyulmasından sonra telefonla arayan, bizzat gelerek geçmiş olsun dileklerini ileten ve yanımızda sonuna kadar duracağını ifade eden herkese çok teşekkür ediyoruz. Kadın girişimciliğine karşı yapılan bu alçakça ve korkakça saldırının tekrarlanmaması için gerekli her türlü önlemin, devletimiz tarafından alınacağından hiç kuşkumuz bulunmamaktadır. Bizlerin de büyük Ali Osman Ulusoy ailesi olarak gerçek faillerin hak ettiği cezayı aldığını görene kadar tüm imkanlarımızla sürecin takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz. Ali Osman Ulusoy ismi ve markası sadece Trabzon değil Türkiye’ye mal olmuş bir markadır ve böyle olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.
İstanbul Yerli otomobil Togg şehit ailelerine hizmet vermeye başladı Çekmeköy Belediyesi envanterinde bulunan Türkiye Otomobili Girişim Grubu’nun (Togg) geliştirdiği otomobil şehit ve gazi ailelerine hizmet vermeye başladı. “Varlığımızı borçlu olduğumuz şehit ve gazilerimizin yakınlarına bir nebze destek oluyorsak bundan mutluluk duyarız” diyen Belediye Başkanı Orhan Çerkez, “Şehit ve gazilerimiz yakınları benim her zaman başımın üstündedir. Hepsinin emrindeyim” dedi. Bursa’nın Gemlik ilçesinde 1 milyon 200 bin metrekare alan üzerine kurulan fabrikada üretimine başlanan Togg’u Türkiye’nin birçok kamu kurumu ve şirketi satın aldı. Yerli ve milli otomobil olarak da bilinen Togg’u satın alanlardan birisi de Çekmeköy Belediyesi oldu. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra Çekmeköy Belediye Başkanlığı’nı kazanan Orhan Çerkez, satın alındıktan sonra belediyenin otoparkında duran otomobilin şehit ve gazi ailelerinin hizmetine verilmesi talimatını verdi. 30 şehit, 91 gazi yakını bilgilendirildi Başkan Çerkez’in talimatı üzerine Çekmeköy Belediyesi Seri Nokta Birimi görevlileri ilçede bulunan 30 şehit, 91 gazi ailesini tek tek arayarak, “Başkanımız Orhan Çerkez, belediye envanterinde bulunan Togg otomobili şehit ve gazi ailelerimizin 1. derecede yakınlarının düğün, sünnet organizasyonunda ücretsiz hizmet verecektir” diye bilgilendirme yaptı. Togg’un ilk görevi Edirnekapı Şehitliği Togg otomobille ilgili projenin halkta büyük karşılık bulduğuna dikkat çeken Çerkez, “Belediyemizde şehit ve gazi yakınlarımızla yakından ilgilenilecek bir birim oluşturduk. Seri Nokta sorumlularımız şehit ve gazi yakınlarımızın her türlü istek ve taleplerini karşılayacak” şeklinde konuştu. Belediye personelinin bilgilendirmesiyle birlikte ilk talep şehit annesi Ayten Kaya’dan geldi. “Evladım, düğünüm nişanım olmaz beni oğluma götürün” Kaya, “Evladım, benim oğlumun kabri Edirnekapı Şehitliği’nde. Orhan başkana selamlarımı iletin. Böyle bir uygulama yaptığı için teşekkür ediyorum. Benim düğünüm, nişanım olmaz, yaşlıyım ben. Tek varlığım canım oğlum. Beni oğluma götürür müsünüz” diyerek isteğini iletti. Şehit annesi Togg’la ikamet ettiği Alemdağ Mahallesi’ndeki evinden alınarak şehitliğe götürüldü. Şehit ailesi havalimanından evine bırakıldı Seri Nokta ekiplerinin iletişim kurduğu bir diğer şehit yakını ise Erik ailesi oldu. Uygulamayla ilgili bilgilendirme yapılan şehit babası Ahmet Erik, “Ben ve eşim şehidimizin kabrini ziyaret etmek için memleketimiz Van’a geldik. Taşdelen Mahallesi’nde oturuyoruz. Havalimanından eve bırakabilir misiniz” talebinde bulundu. Ahmet Erik’in talebine, “Tabii ki bırakırız” diyerek dönüş yapıldı, Erik ailesinden saati bilgisi alınıp Togg, havalimanında hazır bulunduruldu. “Çok memnun olduk” Uygulamadan memnuniyet duyduğunu belirten şehit babası Ahmet Erik, “Türkiye’nin milli aracı Togg’la Çekmeköy’de oturan şehit ve gazi yakınlarını faydalanmaya başlattığı için Belediye Başkanı Orhan Çerkez’e çok teşekkür ediyorum. Havalimanından eve dönüşümüz bir hayli sorunlu olacaktı. Her Van’a gittiğimizde dönüşte yoruluyorduk. Bu hizmet hepimiz için büyük bir kolaylık oldu. Havalimanına indikten sonra belediye görevlileri bizi karşılayıp, valizlerimizi bagaja koydular. Konforlu ve rahat bir yolculuk yaparak evimize ulaştık. Milli arabamızla alınmak ayrı bir mutluluk oldu. Allah Orhan beyin ve ekibinin bahtını açık etsin. Çekmeköy’de iyi işler yapacaklarına inanıyorum” dedi. Düğün salonu da tahsis edildi 22 Nisan’da başlayan uygulama ile şehit ve gazilerin 1. derece yakınlarının düğün, sünnet ve kabir ziyaretlerine tahsis edilen Togg’un yanı sıra evlatları için organize edecekleri düğün, nişan ve sünnet organizasyonlarında belediyeye ait salonların da ücretsiz tahsis edileceğini söyleyen Başkan Çerkez, “Çekmeköy’de kimse kendisini yalnız hissetmeyecek. Tüm komşularıma eşit mesafede olacağım. Herkesin Çerkez Başkan’ı olarak hizmet vereceğiz” dedi.
Van Eski Van Şehri’ndeki tarihi yapılar ayağa kaldırılıyor Eski Van Şehri’nde yer alan ve Selçuklu dönemi eseri olan tarihi Van Ulu Cami başta olmak üzere; Kızıl Minareli Cami, Horhor Cami ve Miri Ambarı’nda restorasyon çalışmaları başladı. Birçok medeniyetten izler taşıyan Van Kalesi’nin güneyindeki Eski Van Şehri’nde yer alan camiler bölgesi yeniden ayağa kaldırılıyor. 2 bin 700 yıllık görkemli Van Kalesi’nin zirvesindeki Osmanlı sembolü Süleyman Han Camii’nin restorasyon çalışmaları bitti ve yakın zamanda cami ibadete açıldı. Eski Van Şehrindeki yapıların ayağa kaldırılması için de Van Valiliği ile Kültür ve Turizm Bakanlığı harekete geçti. Projeyle birlikte 750 yıllık Ulu Camii başta olmak üzere; Kızıl Minareli Cami, Horhor Cami ve Miri Ambarı restore edilerek görkemli yapısına kavuşturulacak. Geçtiğimiz yılın kasım ayında ilk çalışmalar yapılırken, hava şartlarına bağlı verilenen aranın ardından restorasyon çalışmaları yeniden başlatıldı. Devam eden çalışmaları yerinden görmek üzere alana giden Van Valisi Ozan Balcı, burada incelemelerde bulundu. “Coğrafyamız bir güneş gibi parlıyor” İHA muhabirine konuşan Vali Ozan Balcı, ekip arkadaşlarıyla kentin imarına, ihyasına ve inşasına katkı sağlamak için çalışmalar yaptıklarını belirtti. Hayatın ve yaşamın her alanına dokunmak için gayret ettiklerini ifade eden Vali Balcı, “Türkiye her alanda gelişirken, bizler de şehrimizi geleceğe hazırlamayı amaçlıyoruz. Van’ın gelişmesi için de canla başla katkı sağlıyoruz. Eski Van Şehri’ni ayağa kaldırıyoruz. İçinde bulunduğumuz alan 750 yıllık tarihi Ulu Camimizdir. Alanda Kızıl Minareli Cami, Horhor Cami ve Miri Ambarı gibi tarihi yapıları da ayağa kaldırıyoruz. Van Kalesi’nin zirvesinde yer alan Süleyman Şah Camii’nin restorasyonunu bitirerek ibadete açtık. Şimdi de bu görkemli yapının tarihi kimliğine uygun ayağa kaldırılması için çalıyoruz” dedi. “Burası bir kültür adası olacak” Ayağa kaldıracakları Tarihi Ulu Camii’nin bitmesiyle görkemli bir yapı olacağını dile getiren Balcı, “Çalışmaların bitmesiyle burası bir kültür adası olacak. Tarihi yapısına ve görkemine uygun olarak ülkemizin nadide bir eseri olacaktır. Özellikle tarihi Ulu Camii’nin görkemi beni heyecanlandırıyor. Emeği geçen herkese şimdiden kolaylıklar diliyorum” diye konuştu.
İstanbul Kartal’da satranç turnuvasında hamleler yarıştı Kartal Belediyesi ve Türkiye Satranç Federasyonu işbirliği ile düzenlenen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında düzenlenen satranç turnuvası başladı. Turnuvaya yaklaşık 300 öğrenci katılırken, hamleler kıyasıya yarıştı. Kartal Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü’ne bağlı olarak hizmet veren Sanat Akademisi, Türkiye Satranç Federasyonu, Türkiye Satranç Federasyonu İstanbul İl Temsilciliği ve Türkiye Satranç Federasyonu Kartal İlçe Temsilciliği iş birliği ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında düzenlenen satranç turnuvası kıyasıya bir rekabete sahne oldu.Ailelerin ve çocuk sporcuların büyük ilgi gösterdiği turnuvanın açılışını Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Adem Uçar yaptı. “Milli bayramlar onurumuzdur” Satranç turnuvasının açılışında konuşan Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Adem Uçar, “Milli bayramlar onurumuzdur. Kartal Belediyesi olarak bütün milli bayramlarımızda birçok aktiviteler gerçekleştiriyoruz. Bu etkinlikler arasında olmazsa olmazlardan biri olan da satranç turnuvalarımız. Bugün de 23 Nisan ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız adına gençlerimizle bir araya geldik. Geleneksel olarak rutini devam ettiriyoruz. Olabilir inşallah bunu daha da geliştirerek devam ettireceğiz. Bu turnuvada bizim en büyük paydaşımız Satranç Federasyonu. Ben onlara da ayrıca teşekkür ediyorum.”diye konuştu. (AZ-
Bursa BEBKA’dan kırsal kalkınma için 35 projeye 112 milyon liralık hibe Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) Eskişehir Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Dr. Güliz Ünal, "Bugüne kadar ilimizde kırsal kalkınma için 35 projeye yaklaşık 2024 yılı rakamlarıyla 112 milyon TL hibe desteğimiz oldu" dedi. BEBKA tarafından Eskişehir Ticaret Odası (ETO), TOBB Eskişehir İl Kadın Girişimciler Kurulu ve Eskişehir Ticaret İl Müdürlüğü iş birliğinde ’Eskişehir Kadın Kooperatifleri Tecrübe Paylaşımı Etkinliği’ düzenlendi. Etkinlikte, özellikle kırsal alanda ekonomik faaliyet gösteren kadın kooperatiflerinin kapasitelerinin geliştirilmesi için ihtiyaç duydukları konu başlıkları ve kooperatiflerin ürettikleri ürünler için alternatif çalışmalar ele alındı. BEBKA Eskişehir Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Dr. Güliz Ünal, “BEBKA olarak kurulduğumuz günden bugüne bölgesel kalkınmanın ana unsurlarından biri olan kırsal kalkınma konusunda önemli çalışmalar yürütmekteyiz. Bugüne kadar ilimizde kırsal kalkınma için 35 projeye yaklaşık 2024 yılı rakamlarıyla 112 milyon TL hibe desteğimiz oldu. Her yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından kalkınma ajansları için ortak bir tema belirlenmekte olup 2024 yılı teması kadın istihdamı/kadın girişimciliğidir. Bizler de bu çerçevede bölgemizde gerçekleştirmiş olduğumuz çalışmalarımız ve destek programlarımızda temamızı önceliklendiriyoruz. Bu etkinliğimizle kadın kooperatiflerimizin tecrübe ve bilgi paylaşımında bulunması, sorunların ortaya koyularak çözüm önerilerinin değerlendirilmesi için bir aradayız” dedi. Eskişehir İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Elif Gürkaynak ise, kurul olarak kadın kooperatiflerinin büyümesi ve sayılarının artması için çaba gösterdiklerini belirterek, bu çerçevede öncülük ettikleri proje yazımı sayesinde Eskişehir’deki dört kooperatife günümüz rakamıyla yaklaşık 3 milyon lira destek sağlandığını dile getirdi. Gürkaynak, kadın kooperatiflerinin güçlenmesi için çalışmalara devam edeceklerinin altını çizdi. Kadın kooperatiflerinin kurumsallaşmasının ve markalaşmasının önemine de dikkat çeken Vali Yardımcısı Dr. Hasan Çiçek, kooperatiflerde üretim kadar pazarlama ve satışın da önemli bir yer tuttuğunu vurguladı.