ASAYİŞ - 28 Nisan 2024 Pazar 09:05

Kütahya’da 2022, 2023 ve 2024 yılı yakalanan şahıs rakamları açıklandı

A
A
A
Kütahya’da 2022, 2023 ve 2024 yılı yakalanan şahıs rakamları açıklandı

Kütahya İl Emniyet Müdürlüğünden 2022, 2023 ve 2024 yılı ilk 4 aylık dönemde il geneli yakalanan şahıslar hakkında açıklamalarda bulunuldu.


İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, 2022 yılında Kütahya il genelinde, 0-5 yıl arası hapis cezası ile aranan 734 şahıs, 5-10 yıl arası hapis cezası ile aranan 96 şahıs, 10-20 yıl arası hapis cezası ile aranan 41 şahıs, 20 yıl üzeri hapis cezası ile aranan 14 şahıs olmak üzere 885 şahıs yakalanarak Kütahya Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna teslim edildi. Ayrıca, ifadeye yönelik aranan 2 bin 71 şahıs yakalanarak adli mercilere intikal ettirilirken, toplam 2 bin 956 aranan şahıs yakalandı.



“2023 Yılı”


2023 yılında 0-5 yıl arası hapis cezası ile aranan 728 şahıs, 5-10 yıl arası hapis cezası ile aranan 120 şahıs, 10-20 yıl arası hapis cezası ile aranan 45 şahıs, 20 yıl üzeri hapis cezası ile aranan 17 şahıs olmak üzere 910 şahıs yakalanarak Kütahya Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna teslim edildi. Ayrıca, ifadeye yönelik aranan 2 bin 955 şahıs yakalanarak adli mercilere intikal ettirilirken, toplam 3 bin 865 aranan şahıs yakalandı.



“2024 Yılı”


2024 yılı (26 Nisan 2024 Tarihine Kadar), 0-5 yıl arası hapis cezası ile aranan 324 şahıs, 5-10 yıl arası hapis cezası ile aranan 37 şahıs, 10-20 yıl arası hapis cezası ile aranan 25 şahıs, 20 yıl üzeri hapis cezası ile aranan 10 şahıs olmak üzere 396 şahıs yakalanarak Kütahya Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna teslim edildi.


Ayrıca, ifadeye yönelik aranan bin 305 şahıs yakalanarak adli mercilere intikal ettirilirken, toplam bin 701 aranan şahıs yakalandı.


2022 - 2023 yılı aranan şahıslar yakalamasında yüzde 30 oranında, 2023 yılı (26.04.2023 tarihine kadar)-2024 yılı (26.04.2024 tarihine kadar) aranan şahıslar yakalamasında, bir önceki yıla göre yüzde 31 oranında artış sağlandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Evinde anne, tezgahta tatlıcı, iş yerinde patron Adana’da 3 çocuk annesi tatlıcı, hem evlatlarına vakit ayırıyor, hem tezgahın başına geçtiğinde tatlıcılık yapıyor, hem de 18 kişiye istihdam sağlayarak kadınların her işi yapabileceğini gösteriyor. 38 yaşındaki 3 çocuk annesi Zeynep Geyik, ikiz kızları Tuana ve Sena (17) ve 10 yaşındaki oğlu Mehmet Kaan’ı okula yazdırdıktan sonra okumak istedi. Genç kadın, çocuklarının yakınındaki okula yazılarak, 1 yılda ortaokul eğitimini tamamladı. Ardından meslek sahibi olmak isteyen Zeynep Geyik, daha sonra bir meslek lisesinin pastacılık bölümüne kaydını yaptırdı. Okulu bitirdi, evini satıp tatlıcı açtı Liseyi de bitiren Geyik, eşinin tavsiyesi üzerine tatlıcı olmaya karar verdi. Geyik, mesleği öğrenmek Gaziantep’e yerleşip birçok tatlının yapımında ustalaştı. Bu sürede 25 çeşit tatlı türü öğrenen Geyik, Adana’ya geldikten sonra 6 yıl önce evini satıp iş yeri açtı. Hem çocuklarıyla ilgilendi hem de işini büyüttü Bu sırada 3 çocuğunun eğitimini hiç aksatmayan Geyik, eşi Turgut’un da desteğiyle sabahtan öğleye kadar evlatlarının derslerine yardım edip ev işlerini yaptı. Öğleden sonra ise dükkanına geçen Geyik, daha sonra da tatlılarını yapıp müşterilerine hizmet verdi. 3 çalışanla başlayan işte genç tatlıcı şuanda 18 kadın ve erkeğe istihdam sağlarken ikizler Sena ve Tuana da annelerinin yanında yetişerek mesleği öğrenmeye başladı. “Yetişemediğimiz zamanlarda oldu” İhlas Haber Ajansı’na konuşan Zeynep Geyik, “İlk zamanlarda hem eve yetişmek, hem çocuklara ve iş yerine vakit ayırmak çok zordu. Yetişemediğimiz zamanlarda oldu tabi. 23 Nisan’da okullarındaki gösteriye, veli toplantısına gidemedim. Bunlar bizi üzüyor” dedi. Kızlarının birinin katmer, diğerinin de künefe yapımında ustalaştığını aktaran Geyik, “Ev hanımıydım, çocuklarım okula başladıktan sonra okumaya karar verdim ve meslek sahibi oldum. İşimizi büyüttük ama zorlu bir süreçten geçti. Çok emek verdik, çocuklarımızı bazen ihmal ettik ama toparladık. Şuanda onlarda işi öğrendi. Kızlarımın birisi künefe yapımında, diğeri de katmer yapımında ustalaştı. Oğlumu da garson olarak yavaştan yanımızda eğitmeye başladık. Onun da hedefi büyüyünce işlerin başına geçmek. Şuanda çok mutluyum. Ben bu iş yerini açarken tek başımaydım ama şuanda kızlarımda büyüdü. Yanımda eğittiğim kadın ustalar ve elemanlarım var. Hepsiyle birlikte bu yola devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. “Bugün onlar çalışıyor, en güzel hediye bu” Anneler Günü için kızlarının kendisine desteğe geldiğini söyleyen Geyik, “Anneler Günü içinde kızlarım yanıma geldi ve bugün bana bir şey elletmiyorlar. Bugün onlar çalışıyor, en güzel hediye bu benim için” diye konuştu. “Bugün onu çalıştırmayacağız” Sena Geyik ise ikiziyle birlikte annesinin yanına desteğe geldiğini belirterek, “Eskiden annem bize destek olurken biz şuanda ona destek oluyoruz. Bugün onu çalıştırmayacağız, biz çalışacağız. Başta kendi annem olmak üzere bütün annelerin Anneler Günü’nü kutluyorum” dedi.
Erzurum Sağlık çalışanlarından terör, işgal ve soykırıma karşı sessiz yürüyüş Sağlık çalışanlarının Filistin’de yaşanan terör, işgal ve soykırıma yönelik haftalardır sürdürdüğü sessiz yürüyüşleri ve protestoları bu hafta da devam etti. "Zulme karşı tek yürek” sloganıyla gerçekleştirilen protesto yürüyüşüne katılan Gazzeli doktora öğrencisi Muhammed Ceber, Türkiye’nin destek ve yardımları için teşekkür etti. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü doktora öğrencisi Muhammed Ceber, konuşmasında şunları kaydetti; “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Salat ve selam Allah’ın elçisi, ailesi ve ona tabi olanlar üzerine olsun. Arkadaşlarım, peygamberimizin hadisiyle başlamak istiyorum. Allah’ın elçisi peygamber Efendimiz şöyle buyurur: ’İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.’ Hükümetiniz ve halkınızın Gazze’deki yaralılara ve hastalara yardım etme, felaketzedeleri rahatlatma konusundaki muazzam çabaları için derin şükranlarımı sunuyorum. Allah’a dua ediyoruz ki Gazze’deki kardeşlerimizin üzerlerinden bu sıkıntıyı kaldırır, bize de O’nun güçlü yardımıyla zafer nasip eder. Bu savaş sadece bir askeri çatışma değildir. Uluslararası hukuk kurallarının ve insanlık hukukunun nasıl çiğnendiğini, dünyanın çifte standartlarını ortaya çıkaran bir harekettir. Bu işgalin başkanı Netanyahu’nun dediği gibi. Bu savaş aydınlıkla karanlık arasındaki bir savaştır. Büyük güçlerin masumları öldürmek ve medeniyeti yok etmek için zalimi desteklediğini, en son teknoloji ve silahlarla bir araya geldiğini görüyoruz Bu saldırının meşru bir gerekçesi olmadığını, bir savaş suçu olduğunu görüyoruz. Bu suçu işleyen güç cezalandırılması gerekirken, antisemitizm suçlamalarından korktukları için, cezalandırmanın tam aksine Batı tarafından körlemesine desteklenmektedir. Biz Filistin halkı olarak, bu zalim işgal altında 75 yıldır acı çekiyoruz. Özgürlük ve onur talep ediyoruz, diğer halklar gibi haklı bağımsız ve egemen bir Filistin devleti kurmak istiyoruz. Bu zulme karşı küresel dayanışmaya ihtiyacımız var. Suçlulara yaptırım uygulanmasına ve gasp edilen haklarımızın iadesine ihtiyacımız var. Bu zulme karşı birlikte durmalı ve Müslümanların üzerindeki zulmü kaldırmak için birlikte çalışmalıyız. Her birinizin dayanışması ve desteği için şükranlarımı sunarım.” Konuşmaların ardından toplanan kalabalık duanın ardından sessizce dağıldı.
Kahramanmaraş Depremzede anne: “Ben onlara sevgimi gösterdim onlar da bana” Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde 3 çocuğunun hayatını kaybettiğini söyleyen depremzede anne, “Asla küs yatmazdım. Deprem gecemiz daha da farklıydı. Son gecemiz olduğundan mıdır bilmiyorum daha da güzeldi. Ölümlü dünya kimseyle küs ölmek istemedim, özellikle de evlatlarımla. Ben onlara sevgimi gösterdim onlar da bana gösterdiler” dedi. Kahramanmaraş’ta meydana gelen asrın felaketini Hayrullah Mahallesi Hisar Apartmanı’nda yakalanan 5 kişilik Demirel ailesinden geriye anne Ayfer ve baba Osman kaldı. Deprem gecesi ekmek kulübesini yeni açtığını ve depreme yakalandıktan sonra evine gittiğini söyleyen baba Osman Demirel, “Gece 03.30’da kalktım. İşe gitmek için hazırlandım. Giderken de eşime ben gidiyorum, Allah’a emanet ol diyerek evden çıktım. Evden çıktıktan yarım saat sonra iş yerime geldim. İşe geldikten 15 dakika sonra da bir patlama ve ışıkla deprem başladı. Depremin 10. saniyesinde büfemin karşısındaki binalar yıkılmaya başladı. Binalar yıkılınca dediler ki hiç burada durmayalım, çocuklarımıza gidelim bakalım. Vatandaşlar öyle gitti biz zaten koşa koşa çocuklarıma ulaşmaya çalıştım. Koşarken de film sahnesi gibi ikinci sarsıntı başladı” dedi. Deprem üç çocuğu aldığını eşinin ise yaralı halde kurtulduğunu söyleyen Demirel, “Bir yandan koşuyorum bir yandan da arkamdan film sahneleri gibi yıkımlar oluyordu. Önümde arkamda binalar yıkılıyordu. Evime yetişmeye çalışıyordum. Yetişemedik sonuçta. Yetişsem de elimizden gelecek bir şey yoktu. Eve geldim binam enkaz olmuştu. Hisar apartmanı. 10 katlı bina 2 kat konumuna düşmüştü. Gün ağarınca enkazı tam gördüm, eşim ve çocuklarımdan umudu kesmiştim. İlk gün ses var Ayfer diye birinin sesi geliyor dediler. İlk gün olayın şokuyla anlayamadım ama ikinci gün Ayfer’in eşim olduğunu anladık ve çıkartmaya çalıştık. 36 saat sonra eşimi enkazdan çıkarttık. Önce rahmetli büyük oğlumuzu çıkarttık ve defnettik. Ondan sonra hanımı çıkarttık. Onu hastaneye gönderdim. Sonra 6 gün boyunca enkazın etrafından ayrılmadan kızım ve küçük oğlumu çıkartmaya çalıştım. Kurtarma ekipleri ve gönüllülerden Allah razı olsun. Sağ olsunlar çocuklarımı çıkarmadan bu binayı terk etmeyeceğiz dediler. Gösterdiğimiz yerlerde çocuklarımızı çıkartılar ve emaneti teslim ettik. Tek tesellimiz çocuklarımı tek parça Rabbime teslim etmek oldu. Allah ölenlere rahmet eylesin, şahadetlerini kabul eylesin. Bizlere de şefaatçi eylesin. Acımız büyük, kayıplarımız büyük, evladını, eşini, kardeşini, ablasını, yeğenini kaybeden annelerimizin anneler gününü kutluyorum. Allah sabrı cemil ihsan etsin. Sümeyye Sevde Demirel 21 yaşındaydı, oğlum Seyyit Abdulbaki Damirel 15 yaşındaydı, Abdurrahim Demirel 9 yaşındaydı” diye konuştu. Çocukları ile hiç küs olmadığını, deprem gecesinin ise daha farklı olduğunu ifade eden anne Ayfer Demirel ise “Rabbimden geldi. Şikayetim yok, başım ve gözüm üstüne. Yeter ki Rabbim bu imtihandan yüz akıyla çıkarsın. Evladını kaybeden annelere de rabbim sabır versin. Dayanma gücü versin. Bazen çok ağırlaşıyor, Rabbim’in yardımı olmasa asla dayanılacak bir şey değil. Derdi veren dermanını da veriyor. Çocuklarımın üçü de okula gidiyordu. Kızım idari ve iktisadi bilimler fakültesi birinci sınıf öğrencisiydi. Büyük oğlum imam hatip onuncu sınıftaydı. Küçük oğlum da dördüncü sınıfa gidiyordu. Şuanda hiçbir pişmanlığım yok desem yeridir. Çünkü ben onlara her zaman sevdiğimi bildirdim. Onlara kızsam da küssek de uzatmazdım. Ölümlü dünya yarına çıkacağımız belli değil, asla küs yatmazdım. Deprem gecemiz daha da farklıydı. Son gecemiz olduğundan mıdır bilmiyorum daha da güzeldi. Ölümlü dünya kimseyle küs ölmek istemedim, özellikle de evlatlarımla. Ben onlara sevgimi gösterdim onlar da bana gösterdiler. İçimde hani şunu da yapsaydım diyeceğim bir şey yok. Elbette eksiğimiz kusurumuz vardır ama benim onlara onların bana asla bir pişmanlığı yok. Rabbim öbür dünyada ayırmasın. Ben razıyım Rabbim de razı olsun. Depremin ilk gününden beri bize yardım eden devletimize, bütün yetkililerden ve vatandaşlardan emeği geçenlerden Allah razı olsun. Cumhurbaşkanımız’dan Allah razı olsun, biz onu liderimiz olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Denizli Yazın serin kışın sıcak tutan Buldan bezine ilgi her geçen gün artıyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde hazırlanan ‘Türkiye Dokuma Atlasında yer alan ‘Buldan bezine’ ilgi her geçen gün artıyor. Hiç bir kimyasal kullanılmayan doğal boyalı dokumasıyla dikkat çeken Buldan bezi, geçmişte sadece yazlık giyimde tercih edilirken şimdilerde ise hem kışlık giyim hem de ev tekstilinin gözdesi oldu. Denizli’ye 45 kilometre uzaklıkta bulan ve Türkiye’nin dokumacılıkta ön plana çıkan başlıca merkezlerinden birisi olan Buldan’ın kendisine özgü kumaşıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Milattan önce 6 bin yılına kadar dayanan ve 1779 yılına kadar ilkel tezgahların kullanıldığı Buldan’da başlayan modern dokumacılık, 1951 yılında ise ilk motorlu tezgahlarla yeni bir boyut kazandı. İlk etapta başörtüsü, peştamal ve çarşafların dokunduğu Buldan bezi, asırlardır rahatlığıyla yazlık giysilerde tercih edildi. Son dönemde hem kışlık giyim hem de ev tekstilinin gözdesi olan Buldan bezi, 1970’li yıllardan bu yana Almanya, Fransa ve Belçika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç edilmeye devam ediliyor. Türkiye Dokuma Atlasında yer aldı Hiç bir kimyasal kullanılmayan doğal boyalı dokumasıyla dikkat çeken Buldan bezi, Anadolu’nun geleneksel dokumalarının aslına uygun olarak yeniden üretilerek, modern tasarımlarla dünyaya tanıtılması amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen “Türkiye Dokuma Atlası” projesinde de yer aldı. Anadolu dokumaları arasında yer alan Ankara Sofu, Edirne kırmızısı, Hatay ipeği, Antep Kutnusu, Muğla dastarı, Şal Şapik, Ehram, Beledi gibi dokumalardan hazırlanan örnekler, Denizli Buldan bezinin doğal boyalı dokuması çağdaş tasarımlara dönüştürüldü. Türkiye Dokuma Atlasının desen ve renkleri, ünlü tasarımcılar tarafından hazırlanan kıyafet ve ev tekstil örnekleriyle 99 ülkeden büyükelçiler, eşleri ve büyükelçilik temsilcilerinin beğenisine sunuldu. Aynı zamanda ‘Coğrafi İşaret’ belgesine de sahip olan Buldan bezi, yok olmaya yüz tutan zengin dokuma kültürünü yeniden ihya etmeyi amaçlayan Türkiye Dokuma Atlasının da en önemli unsurlarından birisi oldu. Buldan bezinden üretilen kıyafetler büyük ilgi görüyor Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan ve Buldan Ticaret Odası tarafından Coğrafi İşaret patenti alınan Buldan Bezini, kendi fabrikasında üreterek konfeksiyon ve pazarlamasını yapan Efesan Tekstil Dokuma firması sahibi Hale Efeoğlu, Yazın serin, kışın sıcak tutmasıyla bilinen Buldan bezinden üretilen bay bayan kıyafetlerinin büyük ilgi gördüğünü söyledi. Efeoğlu, “Denizli bölgesinde Hierapolis ve Laodikya’yı da kapsayan tarihi kral yolunun ilk adımları Buldan beziyle atılmıştır. İşletmemizde 1920’li yıllardan sonra önce el tezgahıyla 1950’li yıllardan sonra da elektrikli ve otomatik tezgahlarda üretimine devam edilmiştir. Buldan bezi yüzde yüz pamuk, kıvrak iplikten bürümcük şeklinde dokunur. Yazın serin kışın sıcak tutar. Gayet güzel doğal bir kumaştır. Önceleri sadece yıkama yapılıp renklendirilen Buldan bezini artık baskı yöntemiyle de çeşitlendirebiliyoruz. Evliya Çelebi’nin de seyahatnamesinde ‘Buldan’da beyaz bez dokunuyordu’ diye bahsettiği Buldan bezine ilgi her geçen gün artıyor. Özellikle yazın kullanılmasının sebebi ise pamuklu yapısından dolayı teri emen özelliğidir. Son yıllarda özellikle giyim alanının dışında iç çamaşırı, ev tekstili gibi alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Buldan bezi organik bir ürün olduğu için doğaya, bitkilere ve hayvanlara her an gibi bir zararı kesinlikle yoktur. Doğada ise çok kısa süre içerisinde çözündüğü için herhangi bir kirlilik bırakmaz” diye konuştu.