SAĞLIK
08 Mayıs 2024 Çarşamba - 09:57 Bahar aylarında bu hastalıklar peşinizi bırakmayabilir Üst solunum yolu enfeksiyonlarının, doktora başvurmanın önde gelen sebepleri arasında yer aldığını belirten Kulak Burun Boğaz (KBB) ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. İdil Öztürk, "Mevsim geçişlerinde yaşanan ısı değişimleri birçok hastalık gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına da zemin hazırlıyor. Zayıflayan bağışıklık sistemiyle birlikte vücut direncinin düşmesi, bu dönemlerde üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanmasına neden oluyor" diye konuştu. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının, dünyada en çok görülen ve en fazla iş gücü kaybına sebep olan hastalıkların başında geldiğini ifade eden Medicana Bursa Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. İdil Öztürk, "Üst solunum yolu enfeksiyonuna sebep olan faktörler virüslerdir. Virüslerin zayıf düşürdüğü bireylerde diğer bakteriyel enfeksiyonlar da görülebilir. En çok bilinen üst solunum yolu enfeksiyonları nezle ve grip olmakla birlikte, bu hastalıklar sinüzit, tonsillit (bademcik iltihabı), orta kulak iltihabı ve larenjite neden olabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonuna yatkınlığı artıran faktörler vardır. Alerjik bünyeye sahip olma, burun kemiği eğriliği veya konka büyüklüğü gibi anatomik sorunlar sebebiyle ağızdan nefes alıp verme, sigara içme, düzensiz beslenme gibi faktörler riski artırabilir. Bu hastalıklar daha çok mevsim geçişlerinde ve kalabalık ortamlarda sık görülür. Damlacık enfeksiyonu biçiminde ortaya çıkar, yani yakın mesafeden konuşma, öpme, öksürme sonucunda bulaşırlar. Bulunulan ortamda havalandırmanın yetersiz olması da bulaşmalarını kolaylaştırır. Virüs, bulaşı olan yüzeylere temas sonrası ellerin yıkanmaması ile de bulaşır. Gereksiz antibiyotik kullanımını önlemek amacıyla üst solunum yolu enfeksiyonlarının tanısında viral hastalık farklarının bulunması gerekir" dedi. Op. Dr. İdil Öztürk, erişkinlerde sıkça görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarını şöyle sıraladı: "Nezle birden çok virüsün yol açtığı, kişiden kişiye bulaşan, üst solunum yollarını tutan hafif seyirli bir hastalıktır. Üşütme, soğuk algınlığı olarak da bilinir. Soğuk mevsimlerde daha sıktır. Sigara içenlerde daha sık görülmez fakat ağır seyreder. Bir insan, ömrü boyunca yaklaşık olarak 300 defa nezle olur. 5 yaşın altındaki çocuklar yılda ortalama 8-10 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirir. İnfluenza virüslerinin yol açtığı üst solunum yolu enfeksiyonudur. Virüsün 3 tipi vardır. Tip A insanlar, domuzlar ve kümes hayvanlarında, Tip B sadece insanlarda hastalık yapar. Tip C ise insanlarda çok hafif belirtilere yol açar. Sıklıkla ani başlayan yüksek ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ve kas ağrıları, bitkinlik, burun akıntısı veya tıkanıklığı ile kendini gösterir. Ateş genellikle 5 gün ya da 1 hafta sürer. Tedavide dinlenme çok önemlidir. Ateş düşürücüler, bol sıvı tüketimi ve iyi beslenme önemlidir. Viral bir hastalık olduğu için antibiyotik verilmez ancak orta kulak iltihabı, sinüzit, zatürre gibi ikincil enfeksiyon, komplikasyon olarak eklenmiş ise antibiyotik kullanılır. Yutak ve bademciklerin ani başlayan enfeksiyonudur. Virüs veya bakteriyel kaynaklı olabileceği için etkene göre tedavi metodu değişiklik gösterir. Belirtileri yüksek ateş, boğaz ağrısı-yutkunma zorluğu, halsizlik-kırgınlık, baş-eklem-kas ağrıları, öksürük ve bazen de boyunda lenf bezlerinin şişmesidir. Çocuklarda orta kulak enfeksiyonu daha sık görülür. Sıklıkla nezle, grip gibi enfeksiyonları takiben gelişen ikincil bakteriyel enfeksiyon şeklindedir. En sık 6-18 ay asındaki çocukları etkiler. 6 yaşından sonra hastalık sıklığında bariz azalma görülür. Yüz kemiklerinin içerisinde sinüs adı verilen hava boşluklarının iltihabına sinüzit adı verilir. Yine sıklıkla viral üst solunum yolu enfeksiyonlarını takiben gelişir. Vira enfeksiyonlardan sonra 7-10 günde tam iyileşme beklenirken genellikle burun doluluğu ve öksürük artışı olur. Büyük çocuklar ve erişkinlerde baş ve yüz ağrıları görülebilir. Antibiyotik tedavisi gerekebilir." KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Öztürk, söz konusu bu üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için hijyene ve el yıkamaya özen gösterilmesi, kalabalık ortamlardan uzak durulması, kalabalık ortamların sık sık havalandırılması, hasta kişilere mümkünse maske taktırılması ve fazla yaklaştırılmaması, yaşa uygun ve dengeli beslenilmesi, mevsime uygun giyinilmesi gerektiğini söyledi.
08 Mayıs 2024 Çarşamba - 09:50 “Diş çürükleri kalp hastalıklarını tetikleyebilir” Diş çürüklerinin kalp hastalıklarını tetiklediğine dikkat çeken Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kadriye Merve Altıkat, “Özellikle doğumsal kalp rahatsızlığı olan çocuklar, yetişkinler, kalp kapağı protezi taşıyan hastalar, kalp ameliyatı geçirmiş veya kalp yetmezliği bulunan erişkinlerde diş çürükleri ciddi risk oluşturur. Hastalık baş göstermeden uygulanacak ağız ve diş sağlığı bakımı ile birlikte düzenli diş hekimi kontrolleri ile kalp hastalıkları yüzde 70 (önemli ölçüde) azaltabilir” dedi. Yaşamımızın her alanında dikkat etmemiz gereken ağız ve diş sağlığının önemi giderek artıyor. Ağız ve diş sağlığı, yaşamımızın her alanında daha fazla önem kazanıyor. Özellikle özen gösterilmeyen ağız hijyeni, bakterilerin kolay üremesine ve çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. İstinye Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi İSÜ Dent’ten Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kadriye Merve Altıkat, özen gösterilmeyen ağız ve diş sağlığının sadece diş kayıplarına sebep olmadığını, bununla birlikte kalp sağlığımızı da olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekerken, periodontal hastalıklar denilen diş ve diş eti iltihabi hastalıklarının, kalp hastalıkları ile arasında doğrudan bir ilişkinin bilimsel olarak kanıtlandığını söyledi. “Doğumsal kalp rahatsızlığı olan çocuklar ve yetişkinler risk altında” Diş eti iltihabı ile kalp hastalıkları arasında bir ilişki olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Genel sağlık durumunda hiçbir sorun yaşamayan insanlar için de risk oluşturan bu ilişki, özellikle doğumsal kalp rahatsızlığı olan çocuklar, yetişkinler, kalp kapağı protezi taşıyan hastalar, kalp ameliyatı geçirmiş veya kalp yetmezliği bulunan erişkinlerde ciddi risk oluşturur. Sadece çürük ve enfeksiyonlu dişlerin çekimi veya tedavisi sırasında değil, bazen sadece diş fırçalama esnasında gelişen kanamalarda dahi buradaki enfeksiyon etkenlerinin kan dolaşımına karışarak, kalpteki sorunlu bölgeye ulaşıp burada çoğalarak ciddi bir kalp enfeksiyonuna sebep olabilir” diye konuştu. “Kalp hastalığı olanlara diş tedavisi öncesi enfeksiyondan koruyucu antibiyotik verilir” Koruyucu önlemlerin önemine değinen Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Enfektif endokardit olarak adlandırılan bu tehlikeli klinik vakayı önleyici korunma yolu olarak, riskli sınıfta bulunan ve kalp hastalığı olan hastalara diş tedavileri öncesinde enfeksiyondan koruyucu antibiyotik verilir. Ağız ve diş sağlığını ilgilendiren en ideal tedavi yöntemi koruyucu önlemlerdir. Hastalık baş göstermeden uygulanacak ağız ve diş sağlığı bakımıyla birlikte düzenli diş hekimi kontrolleri ile kalp hastalıkları yüzde 70 (önemli ölçüde) azaltabilir” dedi. “Her 2 ayda bir kullanılan diş fırçası yenilenmelidir” Ağız ve diş sağlığının, genel sağlığımızı doğrudan etkileyen önemli bir unsur olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Ağız ve diş sağlığımızda oluşabilecek olumsuzlukların, hayati önem taşıyan organlarımızdan biri olan kalbimiz ve onu çevreleyen damar sistemi üzerindeki etkisini unutmamamız gerekir. Her 2 ayda bir kullandığımız diş fırçasını yenilememizin, diş aralarını her gün 1 defa diş ipi veya arayüz fırçası ile temizlememiz bu noktada önemlidir” ifadelerini kullandı. “Düzenli diş hekim kontrolü yapılmalıdır” Düzenli diş hekimi kontrolüne küçük yaşlardan itibaren başlanması gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Ağız ve diş sağlığı konusunda, bebeklik döneminden başlayıp düzenli olarak diş hekimi kontrolünü aksatmamak ve yılda en az 2 defa olmak üzere düzenli diş hekimi ziyaretleri önem taşımaktadır. Ancak bu sayede ciddi diş ve diş eti hastalıklarına erken teşhis uygulayabiliriz. Rutin kontrollerin yanı sıra, bireylerin tüm hayatları boyunca sağlıklı bir ağız ve diş sağlığına sahip olabilmesi ve hayata sağlıkla gülümsemesi için doktoru ile iş birliği yapması önemlidir. Ağız bakımını öğretildiği şekilde doğru ve sürekli uygulaması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Son olarak ağız ve diş sağlığına gereken önemi göstermenin, kalbimizi korumada önemli olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Rutin kontroller ve doğru ağız bakım alışkanlıkları sayesinde sağlıklı bir gülümseme ve sağlıklı bir kalp için adımlar atabiliriz” dedi.
Elazığ’da Yenidoğan Canlandırma Programı uygulama eğitimi düzenlendi
07 Mayıs 2024 Salı - 16:14 Elazığ’da Yenidoğan Canlandırma Programı uygulama eğitimi düzenlendi Elazığ İl Sağlık Müdürlüğü tarafından doğumda gelişebilecek yenidoğan mortalitesini ve asfiksinin yol açacağı sekelleri en aza indirebilme konusunda önemli bir yer tutan Yenidoğan Canlandırma Programı (Neonatal Resusitasyon Programı) uygulama eğitimi düzenlendi. 7-9 Mayıs 2024 tarihleri arasında olmak üzere üç gün sürecek olan uygulayıcı eğitimine İl Sağlık Müdürlüğü hizmet başkanları, idareciler, Elazığ Fırat Üniversitesinden akademisyenler, hastane başhekimleri, Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilen yetkili eğitimciler ile Elazığ genelindeki sağlık kurumlarından toplam 48 kursiyer sağlık çalışanı katıldı. Elazığ İl Sağlık Müdürlüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen eğitimin açılış konuşmasını yapan ve eğitim konusu hakkında bilgi veren İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Emrah Gecekuşu, "Yeni bir yaşamın başlangıcı olan doğum her ne kadar doğal bir olay olsa da bazen dışarıdan müdahale ve destek gereksinimi gösterebilmektedir. Bilindiği üzere doğumda karşılaşılan en büyük zorluklardan birisi su içinde yaşayan bebeğin hava solumaya başlaması için gerçekleşen geçiş sürecidir. Bebeklerin çoğunluğu bu geçiş sürecini sorunsuz atlatırken bir kısmı yardıma gereksinim duyabilmektedir. İşte bu noktada sağlık çalışanlarımızın atacağı hayati adımlar büyük önem taşımaktadır. Doğumun ardından soluk almakta güçlük çeken bebeğe yaşamın ilk birkaç dakikasında yapılan girişimlerin sonuçları bebeğin bundan sonraki yaşamının niteliğini doğrudan etkileyerek tüm bir yaşam boyunca sürecek sonuçlar doğurur" dedi. Dünyada her yıl ölen 4 milyon bebekten 3 milyon bebeğin doğumun ilk haftasında kaybedildiğini belirten Dr. Gecekuşu, "Bu ölümlerin yaklaşık yüzde 23’ünü ise asfiksi oluşturmaktadır. Asfiksiden kaynaklı ölümlerin önemi, bu ölümlerin önlenebilir olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle asfiksiye bağlı ölümlerin ve sekellerin önlenmesi amacıyla 1998 yılından bu yana Yenidoğan Canlandırma/Neonatal Resüsitasyon Programı yürütülmektedir. Program kapsamında ülke çapında doğum salonunda çalışan ve yenidoğana yönelik girişimde bulunan tüm sağlık çalışanlarının standart bir canlandırma uygulayabilmesi için Yenidoğan Canlandırma Uygulayıcı Eğitimleri gerçekleştirilmektedir. İlimizde de yenidoğana dokunan tüm sağlık personeline bu eğitimleri vermeyi hedefliyoruz. Üç gün sürecek olan sertifikalı eğitim programımızın tüm katılımcılara faydalı olmasını dilerken, sonuçlarının ilimiz ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Katılımlarınız için teşekkür ediyorum. Tekrar hoş geldiniz" diye konuştu.
Karadeniz’deki en büyük Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi Samsun’da hizmete girdi
07 Mayıs 2024 Salı - 15:47 Karadeniz’deki en büyük Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi Samsun’da hizmete girdi Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde fiziki büyüklüğü ve kapasitesiyle Karadeniz Bölgesi kamu sağlık tesislerindeki en büyük merkez olma hüviyetini taşıyan Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi (ÜYTE) hizmete girdi. Samsun İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kurulan Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi (ÜYTE) düzenlenen törenle hizmete başladı. Türkiye’de kamuda hizmet veren 24. merkez olma özelliğine de sahip olan ÜYTE, fiziki büyüklüğü ve kapasitesiyle de Karadeniz Bölgesi kamu sağlık tesislerindeki en büyük merkez olma hüviyetini taşıyor. Merkezde çiftlerin IVF ve ICSI tedavi metotlarıyla çocuk sahibi olmaları için çalışmalar yapılacak ve 2’si doçent olmak üzere 3 kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, 3 tıbbi histoloji ve embriyoloji uzmanı, 1 üroloji, 1 anestezi uzmanı ile 7 hemşire hizmet verecek. “Karadeniz’deki en büyük Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi Samsun’da hizmete girdi” Yeni hizmete giren merkez hakkında bilgi veren Samsun İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Uras, “Halk arasında Türk Bebek Merkezi olarak da bilinen üremeye yardımcı tedavi merkezimizi Samsunumuza kazandırmanın mutluluğu içerisindeyiz. Merkezimiz, Sağlık Bakanlığı’na bağlı bulunan Türkiye’deki 24 merkezden biri haline geldi. Merkezimiz yaklaşık 834 m2 alandan oluşuyor. Karadeniz’deki en büyük ÜYTE merkezimiz ve Samsun’da da Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak hizmet verecek olan ilk merkezimiz. Merkezimizde 2’si doçent doktor olmak üzere 3 tane kadın ve doğum hastalıkları uzmanımız, 3 histoloji ve embriyoloji uzmanımız, 1 üroloji uzmanımız, 1 anestezi uzmanımız ve 7 hemşire arkadaşımız vatandaşlarımıza hizmet verecek. İçerisinde yataklı mini bir servisimiz var. Embriyoloji ve Androloji Laboratuvarları, TESE Odası, 2 ameliyathane, 2 poliklinik odası, klinik destek ve bekleme alanlarını bulunmakta” dedi. “Maddi ve manevi sıkıntı çeken ailelere yardımcı olmak adına merkezi açtık” Tüp bebek tedavisinin oldukça masraflı ve zahmetli olduğunu, bunun için de insanlara yardımcı olmak amacıyla merkezi hizmete aldıklarını belirten Uzm. Dr. Mustafa Uras, “Evlat hasreti çekmek çok zor ve meşakkatli bir durum. Biz de evlat hasreti çeken ailelerimize burada çok daha konforlu bir şekilde hizmet almalarını sağlama amacıyla tesisimizi Samsunumuza kazandırdık. Çünkü bu süreç bir kere hekime gidip gelme yolu olan bir süreç değil. Birden çok kez hekime başvuru yapılması gerekiyor. O yüzden bu hizmeti Samsun’da vatandaşımız karşılayamadığı zaman sürekli bir il dışına talep var, sürekli bir gidiş geliş var. Zaten aile maddi ve manevi anlamda ciddi bir sıkıntı halindeyken biz onların sıkıntısına, dertlerine bir çare olmak, onlara daha konforlu bir şekilde hizmet almasını sağlamak amacıyla tesisimizi Samsun’umuza kazandırdık. Tabi burada tesisimiz sadece Samsun halkına değil, aslında bölge halkına hizmet verecek. Buraya Sinop’tan, Ordu’dan, Tokat’tan belki Çorum’dan hastalarımız gelecek. Daha önce tabii üniversitemizde ve bazı özel sağlık kuruluşlarında hizmet veren ÜYTE merkezleri var. Ama tesisimiz Sağlık Bakanlığına bağlı olan bir tesis olma özelliği taşıyor. Burada tabi ilk planda sadece Samsun halkına ve bölgeye belki bir hizmet vereceğiz ama sonrasında biz sağlık turizmiyle de inşallah çevre ülkelerden insanlara da hizmet vermeyi planlıyoruz” diye konuştu. “Masraflar özel hastanelere nazaran çok düşük olacak” Tedavi masraflarının özel hastanelere göre oldukça düşük tutulacağını ve SGK tarafından belirleneceğine de değinen Uras, “Sadece burada SGK’nın belirlediği bir kısmını vatandaştan talep ediyoruz ama tabi bu özelle karşılaştırıldığı zaman çok düşük ve komik rakamlar olacaktır. Buradaki her şey yasal anlamda SGK’nın belirlediği limitler dahilinde olacak. Tesisimiz ilerleyen zamanlarda bir yıl sonunda aylık yaklaşık 200 anne ve babaya hizmet vermesini planlıyoruz. Sonrasında tabii yapılacak şehir hastanesinin açılmasıyla burada da alan olarak belki tesisimizi daha büyük bir tesis haline çevirip talebe göre biz ihtiyacı karşılayacak yer açısından ve gerek akademik kadro, doktor, hemşire olsun gerekli imkanlarımız var” şeklinde konuştu. Merkez, konuşmaların ardından kesilen kurdele ile hizmete açıldı. Açılışa Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, hastane çalışanları, il müdürlüğü çalışanları ve üniversite çalışanları katıldı.
Yapay zeka ile diş muayenesi ilk kez Eskişehir’de uygulanmaya başlandı
07 Mayıs 2024 Salı - 15:07 Yapay zeka ile diş muayenesi ilk kez Eskişehir’de uygulanmaya başlandı Türkiye’de ilk kez Eskişehir Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ’Yapay Zeka İle Radyolojik Görüntü Analizi Projesi’ ile hastanın hangi dişinde ne problem olduğu saniyeler içinde ilgili doktorun bilgisayarına aktarılıyor. Gelişen sistem ile hekimler hastalarına günlük 100 dakikaya kadar daha fazla tedavi süresi ayırabilecek. Eskişehir Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi, ülke sağlık sisteminde bir ilke imza attı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğretim üyelerince kurgulanan ve birlikte geliştirilen "Yapay Zeka İle Radyolojik Görüntü Analizi" projesi ilk olarak Eskişehir’de hayata geçirildi. Türkiye’de tek olan ve Eskişehir Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nin pilot nokta olarak seçildiği proje ile panoramik diş röntgeni çektiren hastaların filmleri sisteme yükleniyor. Filmi algılayan sistem saniyeler içinde hastanın hangi dişinde ne problem varsa doktorun bilgisayarına aktarıyor. Yüzde 95 doğruluk oranıyla çalışan sistem sayesinde, doktorlar hastalarına tedavi için daha uzun süre ayırabiliyor. Hem hastalar hem de hekimlerden tam not alan Yapay Zeka İle Radyolojik Görüntü Analizi Projesi geliştirilerek varsa eksiklerinin giderilerek yaygınlaştırılması hedefleniyor. “100 dakikalık bir hastanın teşhisini kısaltıp tedavisine zaman ayırmasını sağladık” Eskişehir Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi Başhekimi Dr. Dt. Kadir Gördeli, Yapay Zeka İle Radyolojik Görüntü Analizi Projesi hakkında, “Burada bir yapay zeka uygulamamız var. Biz bu uygulamada ilk yola çıktığımızda hastaların tanısı, teşhisi noktasında daha kolay bir analiz yapılması, sonrasında tedavi planlamasının daha kolay ve rahat olabilmesini amaçladık. Öncesinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğretim üyeleriyle birlikte bu projeyi geliştirdik ve Sağlık Bakanlığı Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle hastanemizde uyguladık. Yaklaşık 6 aylık süren bir çalışmayı son 2 aydır da pilot hastane olarak uyguluyoruz. Buradaki süreç, panoramik röntgen denilen hastanın diş ve çevre dokularını gösteren yapıların yapay zeka ile analizi. Sonraki süreçte yine buna destek olacak şekilde hastanın çürük ve eksik dişlerinin teşhisinin yapılıp tedavi planlamasını kısaltmayı amaçladık. Baktığımızda, normalde hastanın 3 ya da 5 dakikalık muayene süreci dijital analizle birlikte neredeyse sıfıra yakın oluyor. Belki de hastanın teşhisini anlık olarak yapabilecek seviyeye düşürdük. Burada günlük olarak 20 hasta üzerinden planlarsak 1 hekimin 5’er dakika olarak düşündüğümüzde 100 dakikalık bir hastanın teşhisini kısaltıp tedavisine zaman ayırmasını sağladık. Bu anlamda da hekimlerimizden geri dönüşlerde memnuniyet aldık. Uygulamanın önemi, hastanın tedavisinin süresini kısaltmak ve daha çok hastaya hizmet verebilmek” dedi. “5-6 dakika süren işlem şu an 1-2 dakikaya düştü” Yapay Zeka İle Radyolojik Görüntü Analizi Projesi’ni aktif olarak kullanan Eskişehir Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde diş hekimi olarak görev yapan Dilem Ayanlar Sağlam, yeni sistem sayesinde muayene ve teşhis süresinin gözle görülür biçimde kısaldığını belirtti. Teşhis süresinin azalması ile hastaya daha çok vakit ayırdıklarını belirten doktor Sağlam şöyle konuştu: “Bu sistem ile yapay zeka klinik ortamda kullanılıyor. Sistem bizim röntgen cihazlarımıza entegre edildi. Bize hastaların teşhis ve tedavi ihtimalleriyle ilgili bize bilgi veriyor. Röntgen çekiminin ardından hasta muayene için kliniğimize geldiğinde analiz olarak önümüzde bir rapor çıkartıyor. Hastanın ağzındaki mevcut durumu bize gösteriyor. Yoğun ortamda çalıştığımız için bizim gözden kaçırabileceğimiz şeyleri veri olarak sunuyor. Normalde hasta muayenesi 5-6 dakika süren bir işlem. Sistem ile röntgen ve ağız içi muayene süresi şu an 1-2 dakikaya düştü. Bu da bize bir avantaj sağlıyor. Çünkü direkt hastanın ağzını önümüze doküman olarak sunuyor. Sadece küçük hata varsa o yanıltabiliyor. Onun dışında hiçbir şekilde süreyi uzatan bir sistem değil. Ortalama yüzde 95, hatta daha yüksek bir oranda doğruluk payı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü röntgende bir hata olmadığı sürece yapay zeka oradaki anatomik yapıları, hastanın mevcut ağız içi durumunu bize birebir aktarıyor. O yüzden hasta kaynaklı ya da başka bir sebepten röntgen çekiminde sıkıntı yoksa aslında yüzde 100’e yakın doğruluk payı var.”
Manisa Şehir Hastanesi bir ilke daha imza attı
07 Mayıs 2024 Salı - 14:33 Manisa Şehir Hastanesi bir ilke daha imza attı Hizmete başladığı günden bugüne sağlık alanındaki her türlü yeniliği Manisalılara sunan Manisa Şehir Hastanesinde ilk kez TAVİ olarak bilinen kasıktan kateter ile kalp kapağı değişimi operasyonu gerçekleştirildi. 76 yaşındaki Kadın Özdemir isimli hasta 40 dakikalık operasyonla sağlığına kavuştu. Manisa Şehir Hastanesi 3. basamak hastane onayı aldıktan sonra ilklerine yeni operasyonlar eklemeye devam ediyor. Aort darlığı bulunan ve açık ameliyatı riskli olan 76 yaşındaki Kadın Özdemir isimli hasta, Manisa Şehir Hastanesinde ilk kez uygulanan TAVİ olarak bilinen kasıktan kateter ile kalp kapağı değişimi operasyonu ile sağlığına kavuştu. Operasyonu gerçekleştiren Manisa Şehir Hastanesi Kardiyoloji Hekimi Doç. Dr. Ramazan Gündüz, "Hastamız Kadın Özdemir, 76 yaşında ciddi bir aort kapağı darlığı olan bir hastaydı. Hastanın tekrarlayan bayılmaları mevcuttu ve bu sebeple bize başvurdu. Burada ekosu ve tüm tetkikleri yapıldığında ciddi bir aort darlığı tespit ettik. Kalp Damar Cerrahlarımız değerlendirdi, hastanın açık ameliyatının çok riskli olduğunu söylediler daha sonra hastanemizin 3. basamak onayı geldikten sonra ben hastamızı tekrar aradım ve çağırdım. Burada hastayı kateter laboratuvarımızda 40 dakika süren bir işlemle kasıktan kalp kapağı değişimini başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Hastamızı bir gün sonra servise aldık, iki gün sonrasında da yani bugün hastamızı şifayla taburcu edeceğiz. İşlem çok başarılı bir şekilde gerçekleşti. Hastamızın da herhangi bir şikayeti yok. Manisa Şehir Hastanesi artık 3. basamak bir hastane olduğu için Kardiyoloji alanında kasıktan kalp kapağı değişimi (TAVİ) gibi 3. basamak işlemleri hastanemizde yapabiliyoruz. Vakayı beraber gerçekleştirdiğimiz Doç. Dr. Bekir Serhat Yıldız, Uzm. Dr. Mehmet Burak Özen hocalarımıza ve desteğini esirgemeyen Anestezi, Kalp damar Cerrahisi hekimlerimize bu operasyonda görev alan tüm personellerimize teşekkür ederiz" dedi. Manisa Şehir Hastanesi Kardiyoloji Hekimi Uzm. Dr. Mehmet Burak Özen, "TAVİ işlemi kateter bazlı bir işlem yani kasıktan girdiğimiz bir kateterle yaptığımız bir işlem. Kalp kapaklarında ciddi darlıklar olan özellikle açık ameliyat riski yüksek ve çok yüksek riskli hastalarda uyguladığımız bir işlem. Hastamızın da ameliyatı çok yüksek riskliydi. Hastamızı, Anjiyo laboratuvarında göğsünü açmadan kasığından kateter yardımıyla kalp kapağını değiştirdik. Yerine koyduğumuz protez kapak aktif olarak çalışıyor. Hastamız artık normal hayatına devam edebilir durumda" açıklamasında bulundu. Kadın Özdemir’in oğlu Ali Özdemir, “Annemin geçen yıl bayılmaları başladı, Demirci Devlet Hastanesi Manisa Şehir Hastanesine sevk etti. Ramazan Bey daha önceden de doktorumuz olduğu için tekrar ona getirdik. Aort kapağının daraldığını ve değişmesi gerektiğini söyledi ve sonrasında ameliyatı başarıyla gerçekleştirdi. Şimdi de annem inşallah sağlığına kavuşur. Ramazan Bey’in ekibine ve tüm emeği geçen personellere çok teşekkür ediyoruz” dedi.
Manisa Şehir Hastanesi bir ilke daha imza attı
07 Mayıs 2024 Salı - 14:31 Manisa Şehir Hastanesi bir ilke daha imza attı Hizmete başladığı günden bugüne sağlık alanındaki her türlü yeniliği Manisalılara sunan Manisa Şehir Hastanesinde ilk kez TAVİ olarak bilinen kasıktan kateter ile kalp kapağı değişimi operasyonu gerçekleştirildi. 76 yaşındaki Kadın Özdemir isimli hasta 40 dakikalık operasyonla sağlığına kavuştu. Manisa Şehir Hastanesi 3. Basamak Hastane onayı aldıktan sonra ilklerine yeni operasyonlar eklemeye devam ediyor. Aort darlığı bulunan ve açık ameliyatı riskli olan 76 yaşındaki Kadın Özdemir isimli hasta, Manisa Şehir Hastanesinde ilk kez uygulanan TAVİ olarak bilinen kasıktan kateter ile kalp kapağı değişimi operasyonu ile sağlığına kavuştu. Operasyonu gerçekleştiren Manisa Şehir Hastanesi Kardiyoloji Hekimi Doç. Dr. Ramazan Gündüz, "Hastamız Kadın Özdemir, 76 yaşında ciddi bir aort kapağı darlığı olan bir hastaydı. Hastanın tekrarlayan bayılmaları mevcuttu ve bu sebeple bize başvurdu. Burada ekosu ve tüm tetkikleri yapıldığında ciddi bir aort darlığı tespit ettik. Kalp Damar Cerrahlarımız değerlendirdi, hastanın açık ameliyatının çok riskli olduğunu söylediler daha sonra hastanemizin 3. basamak onayı geldikten sonra ben hastamızı tekrar aradım ve çağırdım. Burada hastayı kateter laboratuvarımızda 40 dakika süren bir işlemle kasıktan kalp kapağı değişimini başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Hastamızı bir gün sonra servise aldık, iki gün sonrasında da yani bugün hastamızı şifayla taburcu edeceğiz. İşlem çok başarılı bir şekilde gerçekleşti. Hastamızın da herhangi bir şikayeti yok. Manisa Şehir Hastanesi artık 3. basamak bir hastane olduğu için Kardiyoloji alanında kasıktan kalp kapağı değişimi (TAVİ) gibi 3. basamak işlemleri hastanemizde yapabiliyoruz. Vakayı beraber gerçekleştirdiğimiz Doç. Dr. Bekir Serhat Yıldız, Uzm. Dr. Mehmet Burak Özen hocalarımıza ve desteğini esirgemeyen Anestezi, Kalp damar Cerrahisi hekimlerimize bu operasyonda görev alan tüm personellerimize teşekkür ederiz." dedi. Manisa Şehir Hastanesi Kardiyoloji Hekimi Uzm. Dr. Mehmet Burak Özen, "TAVİ işlemi kateter bazlı bir işlem yani kasıktan girdiğimiz bir kateterle yaptığımız bir işlem. Kalp kapaklarında ciddi darlıklar olan özellikle açık ameliyat riski yüksek ve çok yüksek riskli hastalarda uyguladığımız bir işlem. Hastamızın da ameliyatı çok yüksek riskliydi. Hastamızı, Anjiyo laboratuvarında göğsünü açmadan kasığından kateter yardımıyla kalp kapağını değiştirdik. Yerine koyduğumuz protez kapak aktif olarak çalışıyor. Hastamız artık normal hayatına devam edebilir durumda." açıklamasında bulundu. Kadın Özdemir’in oğlu Ali Özdemir, “Annemin geçen yıl bayılmaları başladı, Demirci Devlet Hastanesi Manisa Şehir Hastanesine sevk etti. Ramazan Bey daha önceden de doktorumuz olduğu için tekrar ona getirdik. Aort kapağının daraldığını ve değişmesi gerektiğini söyledi ve sonrasında ameliyatı başarıyla gerçekleştirdi. Şimdi de annem inşallah sağlığına kavuşur. Ramazan Bey’in ekibine ve tüm emeği geçen personellere çok teşekkür ediyoruz.” dedi.
Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Sabahları uykudan uyandıran nefes darlığına dikkat”
07 Mayıs 2024 Salı - 13:57 Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Sabahları uykudan uyandıran nefes darlığına dikkat” Astımın ihmal edildiği takdirde ölüme yol açabileceğini belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Eğer zaman zaman bilinen veya bilinmeyen tetikleyici faktörlerle ortaya çıkan; tedaviyle veya tedavisiz bir süre sonra gerileyen, ama sık sık tekrarlayan, özellikle sabaha karşı sizi uykudan uyandıran nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük ve göğüste sıkışma hissi gibi yakınmalarınız varsa sizde astım olabilir” dedi. Ülkemizde her 4-5 evden birisinde bir astımlı hasta bulunduğunu işaret eden Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Dünya Astım Günü nedeniyle uyarılarda bulundu. “Astım ölümleri, diğer pek çok hastalıktan ölümlere göre çok daha genç ölümlerdir” Astım tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini çok bozduğunu ve bazen ölümlere neden olabileceğinin altını çizen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım ölümleri, diğer pek çok hastalıktan ölümlere göre çok daha genç ölümlerdir. Eğer zaman zaman bilinen veya bilinmeyen tetikleyici faktörlerle ortaya çıkan; tedaviyle veya tedavisiz bir süre sonra gerileyen, ama sık sık tekrarlayan, özellikle sabaha karşı sizi uykudan uyandıran nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük ve göğüste sıkışma hissi gibi yakınmalarınız varsa sizde astım olabilir. Astımlı hastaların birçoğunda hapşırma, burunda kaşıntı, akıntı, tıkanma ve geniz akıntısı gibi alerjik nezle belirtileri de eşlik edebilir” ifadelerini kullandı. “Hastaların çoğu ev tozuna, polenlere ve kedi-köpek alerjenlerine duyarlı” Astımlı hastaların büyük çoğunluğunda ev tozu akarlarına, polenlere, küf mantarlarına, kedi ve köpek alerjenlerine karşı duyarlılık saptandığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, “Astım kolay tanı konulan ve tedaviyle kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Güncel tedavilerle astımı olan hastalar, astımı olmayan kişiler gibi normal bir yaşam sürdürebilmektedir. Astımın kontrol altına alınması için hekim ile hastanın, çocuk hastalar için ailesinin işbirliği yapması gerekmektedir” diye konuştu. “Keskin kokular, nem ve duman ataklara yol açabilir” Astımla zaman zaman başka hastalıkların da karıştırılabileceğine işaret eden Prof. Dr. Özlü, dikkat edilmesi gerekenler hakkında şu bilgileri paylaştı: “Astımla karışabilecek durumlarla ayırıcı tanısının yapılması, hasta için en uygun tedavinin seçilmesi, eşlik eden hastalıklar varsa tedavisi, tetikleyici faktörlerden uzaklaşma, tedaviye uyum, nefes yoluyla alınan ilaçların doğru yöntemle kullanılması ile astım başarıyla tedavi edilir. Bazen meslekler, gıdalar, keskin kokular, nem, duman, işyeri ortamında maruz kalınan gaz ve tozlar, bazı ilaçlar, solunum yolu enfeksiyonları, mevsim ve iklim değişimleri astımlı hastalarda kötüleşmeye, akut astım ataklarına yol açabilir. Günümüzde astım tedavisinde kullanılan etkin ve güvenli ilaçlara sahibiz.”
Ağrısız ve acısız ameliyatlar Denizli ilk kez Tekden’de başladı
07 Mayıs 2024 Salı - 13:35 Ağrısız ve acısız ameliyatlar Denizli ilk kez Tekden’de başladı Denizli’de ameliyat sonrası ağrılardan korkarak ameliyat olmaktan çekinen hastalar, Özel Tekden Hastanesi’nde kentte ilk olarak başlatılan Epidural Katater uygulamasıyla ameliyat sonrası ağrıları hissetmeden iyileşip taburcu oluyor. Denizli’de yaşayan Burcu Kaşıkçı, uzun süredir olmak istediği estetik karın germe ameliyatını ağrı korkuları nedeniyle erteledi. Kaşıkçı yaptığı araştırmalar neticesinde Epudural Kateter uygulaması ile ameliyat sonrası ağrılarının yaşanmadığı Tekden Hastanesi’nde ameliyat olmaya karar verdi. Özel Denizli Tekden Hastanesi doktorlarından Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Zekeriya Gökalp ile görüşen hasta ’Ağrı pompası’ olarak da bilinen Epidural Katater uygulaması ile ameliyat sonrası hiç ağrı çekmeden ameliyatını oldu. Ameliyat sonrasında hiç ağrı hissetmeyen Kaşıkçı kısa sürede yürümeye başladığını ve hiç ağrı çekmediğini ifade etti. Hastaların ameliyat sonrası süreçte ağrı duymamaları için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Uzm. Dr. Gökalp, “Bunlardan en önemlisi Ağrı Pompası uygulamasıdır. Burcu Kaşıkçı isimli hastamız ve diğer hastalarımız estetik karın germe, göğüs düzeltmeleri, yağ aldırmaları, kalça kırıkları, diz ve kalça protezleri, ha keza bütün batın ameliyatlarında, ameliyat sonrasında ağrı çekmek istemeyen hastalarımızda bu yöntem uygulanabilmektedir. Bütün branşlarda ameliyat yapan doktorlarımızın ameliyatlarında beyin ve kol ameliyatları hariç, ameliyat sonrası ağrı duymaması için Epidural Kateter uygulaması yapılabilmektedir. Hastalar genel anestezi veya belden uyuşturma anestezisi ile ameliyat olabilmekte ancak beraberinde Epidural Katater uygulaması ile ameliyat sonrasında hiç ağrı yaşamamaktadır. Burcu Kaşıkçı ve diğer hastalarımız ameliyat sonrası hiçbir ağrı yaşamamıştır. Ameliyattan sonra ağrı yaşamayan hastalar çabuk ayağa kalkmakta ve yürümektedirler. Hastaneden daha kısa sürede taburcu olabilmektedirler. Buradaki amacımız ameliyat sonrası ağrıyı hastaya hissettirmemek. Hasta konforunu arttırmaktır. Omuz seviyesinin altındaki bütün ameliyatlarda bu yöntemle ağrısız uygulama yapılmaktadır” şeklinde konuştu. “Ameliyat sonrası hiçbir şekilde ağrı duymadıklarını” Ameliyat sonrası ağrılarından korkusu nedeniyle ameliyat olmaya çekindiğini ifade eden Burcu Kaşıkçı, “Anestezi Uzmanı Doktor Zekeriya hocamızın Ağrı Pompası uygulaması yaptığını duydum ve buraya geldim. Ameliyat sonrası hiçbir şekilde ağrı yaşamadım. Ameliyat sonrasını çok konforlu geçirdim ve çabuk ayağa kalkarak ağrısız şekilde yürüdüm. Şu an gayet iyiyim. Tekden Hastanesinde uygulanan Epidural Katater ile ağrısız ameliyat olmayı herkese tavsiye ederim” ifadelerini kullandı.
Çiftçilere uzmanından kene uyarısı
07 Mayıs 2024 Salı - 13:22 Çiftçilere uzmanından kene uyarısı Medicana Sivas Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Bakır, çiftçilere kene uyarısında bulundu. Bakır, “Keneler sadece evcil hayvanlarda olmuyor. Tarımsal alanlara giderken kişinin dikkat etmesi gerekiyor” dedi. İlkbaharın gelmesiyle birlikte kene popülasyonunda artış yaşandı. Kırsal alanlarda yaşamını sürdüren ve tutunduğu kişide Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsü bulaştıran kenelere ilişkin uzmanlardan uyarılar gelmeye devam ediyor. Medicana Sivas Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Bakır, tarımsal alanlarda çalışanlara yönelik çeşitli uyarılarda bulundu. 2003 yılından bu yana kene sorunu ile karşılaşıldığını ifade eden Prof. Dr. Bakır, “İlkbaharın gelmesi ile birlikte hem kene aktivitesinde artış hem de insanların doğadaki aktivitelerinde artış meydana geliyor. Bu nedenle kene temas riski artıyor ve kene tutunması ile gelen olgu sayısı artıyor. Buna çok yönlü bakma gerekiyor. Doğada, tarımsal alanlarda yapılması gerekenler var, hayvancılıkla uğraşan kişilerin yapması gerekenler var. Bir de kene tutulmasının ardından alınması gereken önlemler var. Bizim yöremizde çiftçilik ve hayvancılık birlikte yapılır. Çiftçilikle uğraşan kişiler kırsala gittiğinde bilmeyerek kene temasları yaşayabiliyorlar. Keneler sadece evcil hayvanlarda olmuyor. Tarımsal alanlara giderken kişinin dikkat etmesi gerekiyor” dedi. Çiftçilere açık renkli kıyafet öneriliyor Arazide çalışan veya piknik yapan vatandaşları uyaran Prof. Dr. Mehmet Bakır, “Kişilerin giyimine dikkat etmesi gerekiyor. Vücudunda açık yer bırakmaması gerekiyor. Kollar, bacaklar ve karın bölgesinin kapalı olması gerekiyor. Mümkünse çizme giyilmesini öneriyoruz. Keneler çalılık ve otluk alanlardan yürüyerek vücuda tutunur. Kapalı giyildiğinde bunun önüne geçilmiş oluyor. Açık renkli giyişiler giyilmesini öneriyoruz. Kene, açık renkli kıyafetler üzerinde kolay fark ediliyor. Görevi gereği veya piknik yapmak için araziye çıkanların döndükten sonra kene taraması yapması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.