ASAYİŞ - 25 Mart 2024 Pazartesi 13:59

Tavuğa şikayet yağdı

A
A
A
Tavuğa şikayet yağdı

Beyaz et sektöründe piyasayı belirleyici konumda bulunan ve ürünlere anlaşmalı aşırı zam ile rekabet kurumu soruşturmasına giren Erpiliç ile Beypiliç, hijyene aynı oranda dikkat etmeyince vatandaşlar ürünlere şikayet yağdırdı.

Bolu’da beyaz et sektöründe üretim yapan ve piyasayı belirleyici konumda bulunan Erpiliç ile Beypiliç firmalarına geçtiğimiz günlerde rekabet kurumunun yaptığı denetleme sırasında, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddesini ihlal ettikleri iddiasına yönelik soruşturma açılmıştı. Erpiliç ve Beypiliç firmalarının beyaz et fiyatlarını istediği gibi yönlendirmesine karşı vatandaşların da tepkisi oluşurken beyaz et fiyatları adeta altın fiyatıyla yarışır hale geldi. Fiyat konusunda çok hassas olan ancak hijyen konusunda aynı hassasiyeti göstermeyen iki firmanın ürünlerine vatandaşlar şikayet yağdırdı.

Beypiliç ürünlerine şikayet yağdı

Tarihi geçmemiş tavuk ürününün yeşil ve pis kokan bir görüntüye sahip olduğunu belirten bir vatandaş, “Beypiliç marka tavuk aldım taze ve tarihi geçmemiş ama kesince göğüs iç kısmında böyle yeşil ve kokulu bir kitle çıktı. Üstelik iki tavuğunda göğsü böyle çıktı bu nedir hayvan hiç darbe almadan dişi sağlamken içi niye böyle olsun. Kimyasal mi veriliyor. Hayvanlara kanser midir? Basit bir olay değil sağlığa ne kadar zararı vardır? Yani kim ne derse desin bunun hiçbir izahı olamaz” şeklinde şikayetini dile getirdi. Marketten Beypiliç markasına ait bonfile aldığını ancak midesi bulanarak yemek zorunda kaldığını belirten bir tüketici, “Beypiliç marka piliç parmak bonfile satın aldım, ancak hepsinde sinir vardı ve ayıramadım. Midem bulanarak yemek zorunda kaldım ve paranın büyük bir kısmını sinire ödemiş oldum. Hiç memnun kalmadım ve bu konuyla ilgili şikayetimi dile getirmek istiyorum” dedi.

Beypiliç markasına ait başka bir tavuk ürünü içerisinden yabancı madde çıktığı için şikayetçi olduğunu dile getiren tüketici ise, “Beypiliç markalı tavukta yabancı madde çıktı. Alırken hiç fark etmedik. Eve geldim, pişirmek için açacaktım fakat tavuğun tabağının streç kısmında yabancı bir madde olduğunu gördüm. Paket daha hiç açılmamıştır. Son kullanma tarihi de geçerlidir. Lütfen yetkililerin ilgilenmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.

Erpiliç’in tavukları da şikayetlerden nasibini aldı

Kemiksiz diye üretilen ancak içinden vatandaşın dikkati sayesinde kemik çıkan Erpiliç markasına ait şinitzel ile ilgili konuşan bir tüketici, “Erpiliç markalı şinitzelde kemik parçası çıktı, çok tehlikeli bir durum. Allah’tan eşimin ağzına geldi. Küçük kızım var, 3 yaşında; ya ona çıksa ve boğazına taksaydı, Allah korusun. Daha dikkatli ve özenli davranılmalıdır. E-posta gönderdim ancak cevap veren olmadı, iletişim sıfır” diyerek tepkisini gösterdi.

Mide bulandıran ciğer

Erpiliç ürünü olan tavuk ciğeri satın alan İzmir’de yaşayan bir tüketici gördükleri karşısında şoke oldu. Tavuk ciğerinin mide bulandıran görüntüsüyle karşı karşıya kalan tüketici, “Er Piliç markasına ait tavuk ciğer satın aldım. Ciğerin içinde, yeşilimsi bir maddeyi fark ettim ve bunun ne olduğunu anlayamadım. Acaba bu bir ur ya da hastalık belirtisi mi diye endişelendim. Bu durumdan dolayı oldukça rahatsız oldum ve bir daha bu markadan ürün satın almayı düşünmüyorum” dedi.

Enes Özkan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Kuduz hastalığı görülmesiyle karantinaya alınan bölgede sahipsiz hayvanlarla ekipler arasında yaşanan kovalamaca kamerada Hatay’ın Defne ilçesinde 2 mahallenin kuduz hastalığı risk alanı olarak ilan edilmesinin ardından bölgeye tabelalar asılarak, ekipler tarafından çalışmalara başlandı. Bölgede çalışmalarını yürüten Defne Belediyesi ekipleriyle başıboş sahipsiz köpekler arasında yakalanan kovalamacaysa kameraya yansıdı. Defne ilçesi Meydancık Mahallesi’nde 22 Nisan tarihinde hayvan çiftliğindeki büyükbaş hayvanlara saldıran sahipsiz köpek, belediye ekipleri tarafından yakalanarak müşahedeye alınmıştı. Müşahede altına alınan köpeğin 23 Nisan tarihinde kuduz şüphesiyle ölmesi üzerine Defne İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri tarafından alınan numune Adana Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürlüğüne gönderilmişti. Köpekten alınan numuneye yapılan analiz sonucuna göre hayvanda ’kuduz hastalığı’ tespit edildi. Bu durum üzerine toplanan İlçe Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu bazı kararlar almıştı. Kararlar doğrultusunda; Meydancık ve Güneysöğüt mahallelerinin karantina altına alınmasına ve komşu mahalleler olan Tavla, Koçören, Hancağız ve Hüseyinli mahallerinin ise gözetim bölgesi olarak takip edileceği açıklanmıştı. Kuduz riskli alanı içerisindeki bölgeye hayvan giriş çıkışının yasaklanmasının yanı sıra başıboş sahipsiz hayvanların ekiplerin toplanarak, aşılanmasına ve hastalık sönüşü yapılıncaya kadar bakım evlerinde tutulmalarına karar verildi. İlçe Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu kararları doğrultusunda günün ilk saatlerinden itibaren çalışmaya başlayan Defne Belediyesi ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, karantina bölgesine uyarıcı tabelalar astı. Defne İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, sahipli hayvanların aşılamasını yaparken bir yandan da çiftlik sahiplerini kuduz hastalığı konusunda uyardılar. Defne Belediye Başkanı Halil İbrahim Özgün, karantina bölgesine gelerek veteriner işleri müdürlüğü ekiplerinin yürüttüğü çalışmalara eşlik etti. Açık alanları dezenfekte eden Defne Belediyesi ekipleri, sahipsiz başıboş hayvanları yakalamak için de çalışmalara başladı. Ekipler ve sokak hayvanları arasında geçen kovalamacaysa kameralara yansıdı. Defne Belediyesi zabıta ekipleri de bölgeyi gezerek vatandaşlara kuduz hastalığına karşı uyarılarda bulundular. Belediye Başkanı Özgün, kuduz hastalığının önemsenmesi gereken bir hastalık olduğuna değinerek, "İlçemizde bulunan Meydancık Mahallesi’nde kuduz vakasına rastlanıldı. Kuduz vakasının ilk olarak ihbarı geldi, laboratuvar analizlerinin ardından ölen hayvana kuduz teşhisi konuldu. Kısa sürede İlçe Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu toplandı ve gerekli tedbirler alındı. Belediye ekiplerimiz dezenfeksiyon işlemlerini yapıyorlar, kaymakamlığımızla beraber uyarı levhalarını da taktık. Belirli bir karantina bölgesi oluşturduk. Kuduz vakası ciddi bir vaka önemsenmesi gerekiyor. Biz de bütün tedbirleri hiç aksatmadan, ihmal etmeden alıyoruz. Hayvan severler merak etmesinler, ben de hayvan dostu bir belediye başkanıyım. Hiç kimsenin bu konuda bir tereddüdü olmasın, hayvanlarımıza eziyet edilmemesi konusunda gerekli tedbirleri alıyoruz. Hem halk sağlığını korumak hem de hayvan haklarını korumak zorundayız. Belediye ekiplerimiz durmadan çalışıyor" dedi.
Bolu Türkiye’de alanında geleneksel hale gelen ilk ve tek kongre Bolu’da 21-28 Nisan Ebeler Haftası’nda 25-28 Nisan tarihlerinde düzenlenen 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi tüm heyecanıyla devam ediyor. Yaklaşık 450 kişinin katılım sağladığı kongrede Prof. Dr. Aydan Biri, “Ülkemizde ilk ve tek kongre, 7’ncisine ulaşmış olmaktan dolayı da çok mutluyuz. Doğum işi toplumdaki herkesi ilgilendiriyor” dedi. Bolu Dağı mevkiinde bulunan temiz havasıyla dikkat çeken Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi 25 Nisan’da başladı. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri, Prof. Dr. Deniz Sayıner ve Nesibe Üzel öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Yaklaşık 450 kişinin katılım sağladığı kongre, Türkiye’de ilk ve tek olarak geleneksel halde düzenleniyor. Modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlarda katılımcılar bilgilendirildi. 3’ncü gününde de katılımın yoğun olduğu kongrede çeşitli oturumlar yapıldı. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri, Prof. Dr. Deniz Sayıner ve Nesibe Üzel kongre hakkında İHA’ya özel açıklamalarda bulundu. “Doğum işi, toplumdaki herkesi ilgilendiriyor” Kongrenin sonuçlarından hem katılımcıların hem de kendilerinin keyif aldığını ifade eden Prof. Dr. Aydan Biri, “Enerjisi çok yüksek, çok güzel bir kongre. Temel iki özelliği var bir defa, çok disiplinli bir kongre. Doğuma dahil olan bütün sağlık profesyonellerinin bir arada olduğu ve uluslararası bir kongre. O yüzden hazırlık aşaması da biraz uzun ve emek isteyen bir kongre oluyor. Sonuçlarından hem katılımcılar hem de bizler keyif alıyoruz, memnun oluyoruz. Çünkü doğum işi en temel iş. Doğum işi, toplumdaki herkesi ilgilendiriyor. Kadınlar, ebeler, hekimler, anneler, babalar, herkes yani doğumun bir parçası. Dolayısıyla bütün boyutlarıyla doğumu ele alıyoruz. Daha çok böyle paneller şeklinde deneyimlerin, güncel bilginin uygulamaların hem bilim ışığında hem de klinik pratiklerin tartışıldığı keyifli bir kongre oluyor. O yüzden katılımcıların kendilerine mutlaka bir şey katarak gittikleri bir süreç yaşıyoruz kongre boyunca. Geri bildirimler de zaten sürdürmemizi ve heyecanımızı arttırıyor. Sürdürme isteğimizi artırıyor. Çok çeşitli başlıklarımız kongre boyunca var. Doğumun pozisyonundan mekanına kadar uygulanacak rahatlatıcı metotlardan sürecin tümüne göz atan daha çok doğum temasında bir kongre. Ülkemizde ilk ve tek kongre, 7’ncisine ulaşmış olmaktan dolayı da çok mutluyuz” dedi. “Vücudumuzdaki her süreci konuşuyoruz ve tartışıyoruz” Kongrede en ince detaylara kadar doğum süreçlerini ele aldıklarını dile getiren Prof. Dr. Biri, “Vücudumuzdaki her süreci konuşuyoruz ve tartışıyoruz. Sorunlarını anlamaya çalışıyoruz. Onları daha iyi nasıl yönetebiliriz, anlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla aslında belki de en temel ihtiyacımız olan önce fonksiyonları ve normali sonra süreçlerdeki anormallikleri ve onları iyileştirmeyi ama doğum herkesin ihtiyacı olan bir şey. Dolayısıyla çok çeşitli dokunuşlarla geniş bir yelpazede hem çalışmalarımızı hem kongremizin detaylarını sürdürüyoruz” diye konuştu. “Çok değerli nitelikli sunumların yapıldığı araştırmaların paylaşıldığı çok kıymetli bir kongre” Kongreye çok geniş katılımın olduğunu söyleyen Anadolu Ebeler Derneği Başkanı Nesibe Üzel, “Bu kongre şu an büyük bir başarıyla gerçekleşiyor. Çok geniş bir katılım var. Ulusal düzeyde zıt fikirlerde ve doğum ekseninde doğum hizmetlerinin iyileştirilmesi, gebelik doğumuyla lohusalık tüm süreçleri alan multidisipliner olması sebebiyle herkesin de kendi mesleki limitasyonları içerisinde çok değerli nitelikli sunumların yapıldığı araştırmaların paylaşıldığı çok kıymetli bir kongre olarak düşünüyorum bu kongreyi. Bu kongrenin 1’incisi 2017 yılında gerçekleşti. İlkinde de uluslararası bir konfeti ve bu yıl 7’ncisini gerçekleştiriyoruz. Türkiye özelinde yapılması gereken iyileştirmelerin global düzeyinde başarıyla yapılmış olan çok önemli akademisyenleri ağırlamış bir konu ve aynı zamanda, bu yılın ayrı bir özelliği daha var; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından, çocukların 23 Nisan’ı varsa onu da doğurtan ebelerin de bir haftası olmalı diyerek 23 Nisan’ı da içinde kapsayacak şekilde bir ulusal ebelik haftamız var. Ve bu ulusal ebelik haftası normalde globalde Dünya’da da 5 Mayıs Dünya ebeler günü olarak kutlanırken bize özel 21-28 Nisan’da o ebelik haftası kutlanmaktadır. Anadolu Ebeler Derneği olarak da bu kongrenin böyle bir paydaşı olmaktan, böyle güzel bir haftada olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz” ifadelerini kullandı. “8’nci kongrenin hazırlıklarına başladık” Kongrenin oluşturulmasında büyük katkısı bulunan Anadolu Ebeler Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner, “Bu kongrenin şöyle bir önemi var; Kongre belki de Dünya’da tek doğum konusunun gebelik, doğum ve lohusalık konusunun ele alındığı ve gelenekselleşen 7’ncisi yapılan tek kongre. Kongrede, doğumun özellikle doğum ekibi diye tanımladığımız en önemli iki sağlık profesyoneli olan kadın doğum hekimleri ve ebelerin bir arada olduğu zaman bu ekibin içerisine, bebek sağlığı için yenidoğan hekimlerinin de eklendiği konunun ilgili uzmanlarının da davet edildiği uluslararası bir kongre. Uluslararası Kongre’ye yurt dışından gelen konuşmacılarımız var. 155 konuşmacısı olan panelleri, kurslarıyla son derece ilgi çeken bir kongre. Yaklaşık 450 katılımcısı olan bir kongre. Kongre boyunca ebelerin ve kadın doğum hekimlerini mesleğini ve daha fazla gelişimine katkı verecek ve ihtiyacı olan konularda da kurslar düzenlenmekte. Kongremize ilgi her geçen yıl giderek artmakta ve ülkenin her bir bölgesinden katılımcı olmakta. Özellikle bizi bu yıl En çok heyecanlanan katılımcılardan deprem bölgesinde çalışan hekim ve ebe arkadaşlarımızın burada olması. Ayrıca konteyner kentte çalışan 11 ilde mor yerleşkelerde ‘Anadolu Ebeler Derneği’ adına çalışan ebe arkadaşlarımızı burada konuk etmiş olmaktan son derece mutluyuz. Başarılı bir kongre geçiyor diye düşünüyorum. Katılımcıları dinlediğimizde bu geri bildirimler bizim için çok daha önemli, ama ben kendi adıma kongre başkanı olarak ve gerçekten kongrenin gidişatından çok mutlu olduğumu ifade etmem gerekir, 8’incisi yapmak üzere de çok büyük bir heyecan taşıdığımızı ve hazırlıklarına daha burada kongre bitmeden başladığımızda belirtmek istiyorum. Bu hafta bizim için ayrıca önemliydi. 21-28 Nisan haftası Ulusal Ebelik Haftamız Atatürk’ün herhalde bu mesleğe hafta olsun, günü olsun diye hediye ettiği tek hafta evlilik haftası olsa gerek. Onun için gururla kutladığımız bir hafta. Ulusal Ebelik Haftamızın meslektaşlarımıza annelere, bebeklere ve tüm topluma kutlu olmasını diliyorum” dedi.
Muğla Afetlerin gönüllü kahramanları durmadan eğitimlere devam ediyorlar Dünya’da ve Türkiye’de yaşanan doğal afetlerin ardından bir çok duyarlı vatandaş gönüllü olarak arama kurtarma eğitimleri alırken, özellikle acil durumlarda akreditasyon sahibi ekiplerin sayısı gün geçtikçe daha da artıyor. SAR (Search And Rescue) Acil arama kurtarma ekibi Muğla il ekibi, AFAD koordinasyonunda Marmaris eğitim alanında 35 gönüllüye 48 saat sürecek kentsel arama kurtarma eğitiminin ilk gününe başladı. Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Hisarönü Mahallesi Değirmenyanı mevkiinde bulunan SAR eğitim alanında Muğla il temsilciliğine bağlı SAR arama kurtarma eğitmenleri tarafından il genelinden ve Marmaris’ten katılım sağlayan 35 gönüllü kentsel arama kurtarma hafif akreditasyonu eğitimine başlandı. 48 saat sürecek olan eğitimde ilk gün, AFAD ve SAR eğitmenlerinin teorik bilgilendirmeleri ve saha tecrübelerini anlatmalarının ardından, kullanılacak ekipmanların tanıtımı ile devam etti. Büyük bir disiplin ve koordinasyon içinde başlayan eğitimde ekipman tanıtımının ardından senaryo gereği bir yıkıntının önünde iş makinası ile duvar delme eğitimi almaya başladılar. Bugün sabah başlayan eğitimde teori ve ekipman tanıtımı çalışması yapılacak. Yarın ise gerçeği aratmayacak bir senaryo gereği yıkıntıların arasında arama kurtarma faaliyeti gerçekleştirilecek. "Amacımız insanların donanımlı olması ve prosedüre uygun şekilde faaliyetlere katılım sağlaması" Toplanma düdüğü ile başlayan eğitimin eğitmenlerinden ve SAR Muğla İl Sorumlu Yardımcısı ve aynı zamanda AFAD Eğitmeni Erdal Yaşar tatbikat ile ilgili, "Bugün burada yaklaşık bir 35 kişilik bir ekiple kentsel arama kurtarma ve depremde arama kurtarma üzerine eğitim veriyoruz. Afad eğitmeniyim aynı zamanda bize başvuran bu ekip, gönüllü olarak başvuran bu ekiple beraber herhangi bir yerde oluşabilecek deprem konusunda sahada nasıl reaksiyon göstermemiz gerektiği ve enkaza giriş teknikleri üzerinde duruyoruz. Amacımız burada insanların tamamen donanımlı olması ve yapması gerektiği şeyleri böyle sırasıyla düzgün ve prosedüre uygun bir şekilde deneyimli bir şekilde saha eğitimlerini bitirdikten sonra onları arama kurtarma operasyonlarına dahil etmek. Eğitimimiz 48 saat sürüyor ve bu eğitimlerin içerisine öncelikle teorik dediğimiz eğitimler, gösteriler, slayt gösterileriyle beraber yapmaları gerektiği şeyleri öncelikle bir teorik bir şekilde gösteriyoruz. Daha sonra da saha eğitimlerine geçiyoruz. Tabi birinci gün genelde teorik ve aynı zamanda ekipman tanıtımı olarak geçiyor. Daha sonra sahaya alıyoruz onları. Saha eğitimleri de yaklaşık 8 saat boyunca hiç durmadan bir enkazın üzerinde arama ve kurtarma faaliyeti göstererek devam ediyor. Arama kurtarma profesyonel bir arama kurtarma seviyelerine getirmeye çalışıyoruz" diyerek kentsel arama kurtarma faaliyetlerine eğitimin önemini vurguladı.