Yerel Haberler
Çorum
Hitit Üniversitesi’nden “Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi” kongresi 07 Mayıs 2024 Salı - 18:44:19 Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongre başladı. Kongrede “PKK terör örgütünün eleman temin yöntemleri, medya stratejisi, terör eylemi yöntemleri, diğer ülkelerin PKK politikası, PKK’da kadın olmak” gibi farklı konuların yanı sıra PKK ile mücadele çerçevesinde “Geleneksel ve modern yaklaşımlar, istihbaratın rolü, radikalleşmeden dönüş, terör örgütünün ideolojisiyle mücadele, dijital dünyada mücadele, mücadelede kamu diplomasisi” gibi farklı konular akademik olarak tartışılacak. Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sami Kiraz, güvenlik ve terörizm çalışmaları alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmek suretiyle geleneksel ve güncel meselelerin tartışıldığı, alana yön verecek yeni bakış açılarının irdelendiği bir platform olma amacı taşıyan kongrenin bu yılki temasının “Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi 1984-2024” olduğunu belirtti. Doç. Dr. Kiraz, “Kongremizin temel amacı PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemektir. Kongre çerçevesinde akademisyenler, araştırmacılar, düşünce kuruluşu çalışanları, sivil toplum örgütü üyeleri ve kamu kuruluşu mensuplarını bir araya getirmek; Türkiye’de terörizm ve terörizmle mücadele konularında farkındalık oluşturmak ve konuyla ilgilenenlerin görüşlerini paylaşabilmelerini sağlamak ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesi konusunda ortak akılla çözüm üretilebilmesine katkıda bulunmak hedeflenmektedir” dedi. “PKK, başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründü” Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Derneği Başkanı Erol Başaran Bural ise, PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984 tarihinde Siirt’in Eruh, Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde ilk planlı, eş zamanlı ve kapsamlı terör eylemini düzenlediğini ifade etti. İlk saldırıdan itibaren geçen 40 yıllık süre içerisinde PKK terör örgütünün her açıdan kendisini dönüştürdüğüne dikkat çeken Bural, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ın yanı sıra Avrupa ve Orta Doğu’da yapılandığını, bir yandan uyuşturucu ticaretinin önde gelen parçası haline gelirken, diğer yandan başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründüğünün altını çizdi. Terör örgütü PKK’nın defalarca yöntem, taktik ve strateji değiştirdiğine işaret eden Bural, “Hatta ilk ortaya çıktığı dönemdeki ideolojik eğilimlerini bir kenara bırakarak günümüzde çok daha farklı söylemlere yöneldi. Bununla birlikte Türkiye de PKK ile mücadelede büyük bir değişim ve dönüşüm geçirdi. Terörizmle mücadelenin dinamik doğası sürekli öğrenmeyi ve uyum sağlamayı gerektirdiğinden, devletin bu mücadeleye katkı sağlayan kurumları da değişen şartlara uyum sağladı. Ancak mücadelenin en önemli parçalarından birisi olan bilimsel alanda, yani akademik açıdan mücadele diğer mücadele boyutlarına göre biraz geride kaldı. Doğrudan PKK terör örgütünü odak noktasına alan oldukça az sayıda doktora tezinin bulunması bu durumu ispatlar nitelikte. Tam da bu nedenle PKK ile mücadelenin 40’ıncı yılında bu kongreyi düzenlemeyi ve akademik alana katkı sağlamayı düşündük. Kongremizin temel amacını da PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemek şeklinde belirledik” dedi. Çorum’un barış kenti olduğunu ifade eden Çorum Valisi Zülkif Dağlı ise dünyanın ilk uluslararası barış anlaşmasının bu toraklarda imzalandığını hatırlattı. Gazze ve dünyanın birçok bölgesinde barışa nasıl ulaşılır diye çaba gösterilen bir dönemde olduğumuzu ifade eden Vali Dağlı, Gazze’de 40 bine yakın insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Artık terörün kavram değiştirdiğini anlatan Vali Dağlı, “Öğrencilik yıllarımızda bizim için en önemli konulardan birisi Türk dış politikası endeksi içerisinde Kıbrıs konusuydu. 1950’den 1990’lı yıllara kadar Kıbrıs’ı konuştuk. Dünya da Soğuk Savaş ve etrafında şekillenen iki kutuplu dünyaydı. 1990’lı yıllardan itibaren bunun da kaybolduğunu, çok kutuplu, çok bölgesel anlayışa doğru konunun evrildiğini görüyoruz. Terörizm 1984’lü yıllardan itibaren ülkemizin gündeminde. Biz o günleri göz önüne getiriyoruz. Nerden nereye geldiğimizi de karşılaştırma imkanı buluyoruz. Bu anlamda ne kadar ileri adım attığımızı görmüş oluyoruz. Terörizm vekalet savaşları yoluyla arttı. Ülkemizin etrafında da arttı. Bu manada PKK’yı ve terörizmi konuşmak son derece önemli” şeklinde konuştu. Açılış programına İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Naim Çetinkaya, İl Emniyet Müdürü Arif Pehlivan, Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Eşref Savaş Başcı da katıldı.
07 Mayıs 2024 Salı - 17:36 Hitit Üniversitesi öğrencileri Filistin için yürüdü Hitit Üniversitesi öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına protesto etmek için yürüdü. Kuzey Kampüsü’nde bir araya gelen öğrenciler “Direnişe selam boykota devam”, “Nehirden denize özgür Filistin”, “Çorum’dan Filistin’e, direnişe bin selam”, “Katil İsrail Filistin’den defol” sloganlarıyla Gazze’deki soykırıma tepki gösterdi. Grup adına açıklama yapan Hitit Üniversitesi öğrencisi Zeynep Sabiha Altan, egemen güçlere ve uluslararası örgütlere elindeki siyasi, askeri ve ekonomik gücü kullanarak sessizlik baskısı yapan sözde İsrail devletinin artık mızrağın çuvala sığmadığının farkına varması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde uluslararası platformlara taşınan İsrail barbarlığının dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan dinleri, renkleri, ırkları ve dilleri birbirinden farklı olan ancak vicdanı Gazze’deki çocuklar ve kadınlar için atan yürekli insanlar tarafından protesto edilmeye başlandığını hatırlatan Altan, “Özellikle geçtiğimiz hafta New York kentindeki Columbia Üniversitesi’nde öğrenciler ve akademisyenlerin katılımıyla başlayan İsrail karşıtı gösteriler dünya genelinde onurlu duruşun ’başkaldırı’ fitilini ateşlemiştir. ABD genelinde onlarca kampüse yayılan bu insani duruşu dersleri iptal ettirmek, disiplin soruşturmasına sevk etmek hatta tutuklanmak pahasına sergileyen, eylemlere katılan, sesini yükselten tüm kardeşlerimize AK Parti gençlik kolları olarak yürekten teşekkür ediyoruz” dedi. Yürüyüşe Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, AK Parti Çorum İl Başkanı Murat Günay, CHP İl Başkanı Dinçer Solmaz, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
07 Mayıs 2024 Salı - 17:27 DOKAP tarafından desteklenecek projelerin imza töreni gerçekleştirildi Osmancık Cumhuriyet Anadolu Lisesi “Sanat (Z) Projesi”, Osmancık Şehit Mustafa Ayna Anaokulu ise “Geçmişten Geleceğe Kültür Köprüsü Projesi” ile destek almaya hak kazandı. Osmancık İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüz tarafından hazırlanan Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) tarafından destek sağlanacak olan iki proje için imza töreni düzenlendi. Projenin protokolleri DOKAP Başkanı Hakan Gültekin, Osmancık Kaymakamı Ayhan Akpay ve Osmancık İlçe Milli Eğitim Müdürü İdris Makineci’nin katılımlarıyla imzalandı. Öğrencilerin akademik gelişiminin yanında sosyal ve kültürel yönden de gelişimlerine katkı sağlayacak olan Sanat (Z) Projesi ile öğrencilerimizi çağın en büyük sorunlarından biri olarak görülen kitle iletişim araçlarının zararlı yönlerinden kurtararak kitaplarla, tiyatro ve manevi değerlerimizle ilgilenmeleri sağlanacak. Toplam yatırım tutarı 284 bin 600 TL olan proje ile ilçedeki ilk yazarlık atölyesi kurulmuş olup, öğrencilerin yazmış olduğu eserler yapılacak olan tiyatro salonunda sahnelenecek. Böylelikle öğrencilerimiz modernleştirilmiş ve teknik olarak donatılmış yazarlık, oyunculuk ve dekor kıyafet hazırlama atölyelerinde üretime katkıda bulunarak kendilerini değerli hissedecekler ve okula aidiyet duyguları artacaktır. Geçmişten Geleceğe Kültür Köprüsü Projemiz ile anaokulu öğrencileri dijital aletlerin donuk ekranlarından kurtarıp geleneksel oyunlara yönlendirecek, birliktelik duygularının gelişmesini sağlayacak “Oyuncak Müzesi ve Masal Evi” yapılacak. Masal Evi içerisinde tiyatro gösterimi ve geleneksel oyunlar sergilenerek çocuklarımıza kültürel aktarım sağlanmış olacaktır. Masal Evi sayesinde öğretmenlerimiz sınıf dışında uygulamalı eğitim yapacak; masal anlatıcılığı, müzede öğrenme, tiyatro, oyun, drama ve müzik gibi birçok faaliyet gerçekleştirilecektir. Ayrıca Masal Evi ve Oyuncak Müzesi; sınıf rehber öğretmenleri tarafından masal ve oyun terapisi, resim analizi, çocukları tanıma ve bilgi toplama amacıyla veri kaynağı olarak kullanmaya imkan sağlayacak olup oyuncak müzesi bölgemizde ilk ve tek olacaktır. Genel hedefleri ile geleneksel oyun ve oyuncaklar kullanılarak kültürel aktarımın sağlanması, çocukların anne babaları ile oyun oynayarak aile içi iletişimin güçlendirilmesi sağlanacak olan projemizin toplam yatırım tutarı 778 bin TL olarak belirlendi.
07 Mayıs 2024 Salı - 16:36 Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan: Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü ve Büyükelçi Fatma Ceren Yazgan, “PKK’nın Türkiye içerisinde İçişleri Bakanlığına yönelik eylemi sonrasında Avrupa’da zemin kaybettiğini gördüm. Avrupa bunu kınadı. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor” dedi. Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongreye davetli olarak katılan Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan, “Güvenlik Diplomasisinde ve Terörizmle Mücadelede Turnusol Kağıdı PKK” başlıklı bir sunum yaptı. "Bir örgütün varlığını devam ettirmesi için devletin gücü karşısında ancak uluslararası destekle var olabiliyor" Terörü onkolojik bir vaka olarak tanımlayan Yazgan, “Bünyemizde nasıl bir hücre bozulması olduğunda kanser oluyorsak bunun içeriden gelen genetik sebepleri var. Geçmişten gelen bazı atılmış adımlar, verilmiş kararlar var. Siz bunun içerisinde doğuyorsunuz. Siyasal şiddet terör bunun bir biçimi taktiksel bir davranış biçimi. Normal şiddetten farkı siyasi, kimlik gibi anlamlarla bütünleşmiş olması. Onkolojiyi anlamak için alt bilimler çalışıyor. Terör de böyle, siyaset bilimi çalışacak. Psikoloji çalışacak. Sosyal psikolojiyi çalışacak. Terörle mücadele değil ama terör çalışmaları uluslararası ilişkiler bölümlerinin altında kurulmuş. Neden uluslararası ilişkiler bölümlerinin altında terörizm kuruluyor, niye uluslararası ilişkiler bu bölümü üstleniyor. Çünkü bu bir konjonktür anlamakla ilgili. Uluslararası şiddetin katmanları var. Terör bunun bir yan ürünü. Toplum içinde şiddet ortaya çıkar sonra yok olur. Bir örgütün varlığını devam ettirmesi için devletin gücü karşısında ancak uluslararası destekle var olabiliyor. Toplumsal olarak ne kadar yanlış yaparsanız yapın kendi içinizde o iş bir şekilde bitiyor. İşin içine uluslararası konjektör girdiğinde o iş bitmiyor” ifadelerini kullandı. Terör kavramının tarihçesi hakkında da açıklamalarda bulunan Yazgan, “Bu bir ekosistem. Kökü var. Yaprağı var. Dalları var. İklimler içinde gelişiyor. Devletin akademiden beslenmesi gerekiyor. Akademinin devlete doğru söylemesi gerekiyor. Devletin kendine doğru söylemesi gerekiyor. Zor konuları konuşmamız gerekiyor. Her şeyi açıktan konuşmamız gerekiyor. Bazı konularda terör bizi izliyor. Terörist rasyonel bir aktör. Belli bir plan ve strateji kuruyor. İzleyicisi sadece terör ve korku oluşturmak isteyen katmanlı bir izleyici grubu. Destek almak istediği bir grup var” dedi. “PKK’nın uluslararası yapılanması 1999 yılında gün yüzüne çıktı” “PKK neden turnusol kağıdı” diye soran Büyükelçi Yazgan, “Terörist başı Öcalan’ın yakalandığı dönemki rotayı düşünelim. Suriye’den çıkarıldı. Bir süre çeşitli ülkeleri dolaştı. SSCB döneminde destek aldığı yerlerde bulunmasına izin verilmedi. Roma’da aylarca kaldı. İtalya Türkiye’nin NATO müttefiki. AB tarafından terör örgütü listesinde olan birisi nasıl orada oturur. Bunun sırrı geçmişe dayanıyor. Neden İtalya, oradaki ilişkileri neydi? Kenya’da yakalandı, Yunan büyükelçiliğinde. O yakalandıktan sonra çeşitli ülkelerde teröristler kendini yaktı. Ortalığı birbirine kattılar. Birden bire PKK’nın uluslararası yapılanması 1999 yılında gün yüzüne çıktı. Bundan sonra Türkiye-Yunanistan bir diyalog geliştirdi. 2000’li yıllarda yasaklama kararı geldi. Almaya ve İsveç’te yasaklamalar oldu. Mesele yasaklama veya listelemede de değil. Madem listelendi, bugüne nasıl geldi? Burada olay güç dengelerini kim nasıl kullanıyor? Bütün ülkeler kendi çıkarını, kamu güvenliğini düşünür. Türkiye’de bunu yapıyor. PKK. 1994 yılında Avusturya’da ofisini açtı. PKK, neden AB tarafından listelendi? Çünkü 11 Eylül oldu. Genel farkındalık, güvenlik tehdidi ve Türkiye ile güvenlik işbirliği ihtiyacı arttı. Suriye’den nasıl çıktı. Kenya’da nasıl çıktı. İstihbarat işbirliği vardı. İstihbarat işbirliğinden o istihbaratı verenlerin bugün Suriye’de PKK’yı, YPG’yi desteklediği döneme nasıl geldik” diye konuştu. “Terör örgütü Türkiye’de yapamadıklarını, asla yapamayacaklarını, yurt dışında yapıyor” Terör örgütünün Türkiye’de yapamadıklarını, yurt dışında yaptığına dikkat çeken Yazgan, “Türkiye’yi hedef alan bütün terör örgütlerinin hiçbirinin merkez karar verici kadroları, merkez finans, propaganda örgütsel organları Türdkiye içinde değil. Hepsi yurt dışında. DEAŞ’a bakın, yurt dışında Türkiye’yi hedef alıyor. Türkiye, kendi içinde terörle mücadelede sahada çok başarılı bir ülke. Sahadaki başarılarla biz yurt dışında PKK’nın varlığını neden sonlandıramıyoruza gelince bir PKK 50 senelik bir terör örgütü. İsveç’te PKK’nın beslendiği Kürtçülük olarak adlandırılan ideolojinin geçmişine baktığınız zaman 1950’lere iniyorsunuz. PKK kendisinden başka bir Kürt varlığına kimliğine izin verir mi asla izin vermez? PKK, kendisinden başka bir kimliğe izin vermez. Suriye’de son dönemde izliyoruz, PKK, KDP’ye saldırıyor. İzin vermiyor. Aynı şeyi İsveç’te de yaptı. PKK’yı konuşuyorsak uluslararası arenada kimlerle eklemlendiğine bakabilirsiniz” şeklinde konuştu. “PKK’nın Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düşman” PKK’nın Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düşman olduğunu vurgulayan Yazgan, “Bir örgüt varolmak için eylem yapmak zorunda. Eylem yapmayan terörist ne olur, emekli olmuyor bunlar. Avrupa’ya gidiyor, haraç toplamazsa, uyuşturucu ticareti yapmazsa para kazanamaz. FETÖ’nün düzeneği ile farklı mı, değil. Aşağı yukarı aynı şeyi yapıyorlar. Bütün terör örgütleri aynı şeyi yapıyor. O ülkeler önlem alıyor. Terörün finansmanı ile mücadelede ne zaman önemli hale geldi terör örgütleri havale sistemini kullanmaya başladığı zaman. Bunun üzerine devletler bunun üzerine gitmeye başladı. Bunu sadece DEAŞ kullanmıyor PKK’da kullanıyor. Bir örgüt paramator alıp, bunu Suriye’de birleştirip paramotorla Hatay’a gelmeye kalkıştı. Sonra yakalandılar. Nerden geldi o paramotorlar? Örgütler uluslararası teknolojiyi ediyorlar. Avrupa Birliği’nin merkezinde Brüksel’de üç tane televizyonu olan kaç terör örgütü var. Birisi 7-8 dilde haber yapabiliyor. Nerede? Hollanda da. Avrupa Birliği içerisinde bunlar. Dolaysıyla bu ülkeler kendi kabul ettikleri terör tanımı içerisinde terörün finansmanı konusunda kararlar alıyorlar. Mahkeme kararları mevcut. Hiçbir şey yapmıyorlar değil, PKK’ya da yapıyorlar. Ama PKK onların önceliği olmuyor. Orda eylem yapmıyorlar. Orada kamu düzenini, istihbaratı, halkı rahatsız edecek eylem yapmıyorlar. Ne zaman yaparsa o zaman onlara karşı tedbir ve kontrol altına alma başlıyor. Sonra rahat duruyorlar” ifadelerini kullandı. “PKK’nın amacı Avrupa’dan çıkmak değil” PKK’nın amacının Avrupa’dan çıkmak olmadığının altını çizen Yazgan, “Aslında Avrupa’nın bir PKK problemi var. Belçika’daki son olaylar mesela. Belçika’da olaylar olduğunda herkes tepkisini belirtti ve ’PKK terör örgütü’ dedi. Baktıklarında birincisi bu işi tetikleyenin Suriyeli PKK olduğunu gördüler. İki, oradaki yapıyı kontrol eden PKK’lılar Almanya’da adam örgütleyip otobüslerle geldiler. Kimi hedef aldılar, oradaki Türk kökenli Belçika vatandaşlarını hedef aldı. İç huzur konusunda ciddi bir tehdit olarak varlar. Bunu kullanıyorlar. Yerel belediyelerde bunu kullanıyor. Avrupa’da 350 tane örgütsel yapısı var. Ama sadece Avrupa’da yoklar. Örgüt Avrupa’da siyasi lobi, finansman, propaganda yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde algı kurmak için varlar. Eğer dünyada terör tehdidi artarsa o ülkelerin siyasi kadroları bu tehdit karşısında seçmenlerinden gelen talep üzerine hassaslaşırlarsa o hassasiyet, güvenlik bürokrasine sokağa yansırsa PKK’ya karşı önlemler, yasalar işliyor. Bazı ülkelerde terörle mücadele yasası yoktu. Bugün bazı Avrupa ülkeleri Hamas’ı terör örgütü olarak kabul ediyor. Sokak’ta çok ciddi önlem alınmaya başlıyor. Kendi tehdit algıları arttığı zaman demokratik ülkeler genel uygulama yaparsa PKK’de etkileniyor” dedi. “Terörle mücadelemiz devam edecek” Genel konjoktürde güçler dengesi değişiminin örgütü de etkilediğini anlatan Yazgan, “PKK’nın yüzde 25’i Suriyeli diyebiliriz. Bu sayı muhtemelen arttı. Filistin olaylarından sonra örgüt elebaşları açıklama yapıyor. Ulus devlet fikrinden vazgeçin. Biz olsak Filistinlilerin yerinde ulus devlet fikrinden vazgeçeriz diyorlar. Örgüt ulus devlet fikrinden vazgeçiyor, bunlara ne istediği sorulduğunda nasıl bir şeyse biz dört parçalı demokratik konfederasyon istiyoruz diyorlar. PKK’nın Türkiye içerisinde İçişleri Bakanlığına yönelik eylemi sonrasında Avrupa’da zemin kaybettiğini gördüm. Avrupa bunu kınadı. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor. PKK, kendisini bir meşru müdafaa örgütü olarak konumlandırmaya çalışıyor. O kadar dallanıp budaklandı ki kendi içlerinde bu uluslararası konjonktürde parçalı biryere doğru gidiyorlar. Burada önemli olan Türkiye’nin terörle mücadelesinde tutarlı, meşruiyet zemini asla kaybetmeyen hukuk kuralları içinde uluslararası dengeleri iyi koruyarak kendi işini hatasız yaparak yoluna devam etmesi gerekiyor. Bu mücadele devam edecek. Bu mücadeleyi ne kadar iyi yaparsak o bilgiyi ne kadar iyi yönetirsek, bilgiyi yönetirken derdimizi de anlatmamız gerekiyor. Örgütün Türkiye’ye karşı kullandığı aparatların ve yapının bulunduğu ülkeler Doğu’da, Güneyimizde, Batı’da mevcut. Bu imkanlara sahip PKK tek bir örgüt değil. DHKP-C yine aynı. Biz işimizi iyi yaparsak devlet olarak adalet sistemimiz, cezaevlerinde radikalleşme sadece DEAŞ’a özgü mü değil. Güneydoğu’da niye kız çocukları örgüt tarafından kolay devşirildi. Bunun sosyoljik, eğitim sistemiyle bir yanıtı var. Terörle mücadelede sadece güvenlik güçlerinin konusu değil. Terörle mücadele onkolojik kavramlar hepimizi ilgilendiriyor. Herkes işini iyi yaparsa bizim bu mücadeleyi uzun dönemde değil kısa dönemde kazanma imkânımız var. Bizim dostumuz kim düşmanımız kim bunu bilelim. Kime neyi ne zaman söyleyeceğimizi de bilelim. Bu konuyu biz çözeceğiz. Bize başkası yardım etmeyecek. Terörün kolu bacağı dışarda olmakla beraber çözüm yeri her zaman ülkenin içi” sözleriyle konuşmasını sürdü.
Hitit Üniversitesi’nden “Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi” kongresi
07 Mayıs 2024 Salı - 18:44 Hitit Üniversitesi’nden “Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi” kongresi Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongre başladı. Kongrede “PKK terör örgütünün eleman temin yöntemleri, medya stratejisi, terör eylemi yöntemleri, diğer ülkelerin PKK politikası, PKK’da kadın olmak” gibi farklı konuların yanı sıra PKK ile mücadele çerçevesinde “Geleneksel ve modern yaklaşımlar, istihbaratın rolü, radikalleşmeden dönüş, terör örgütünün ideolojisiyle mücadele, dijital dünyada mücadele, mücadelede kamu diplomasisi” gibi farklı konular akademik olarak tartışılacak. Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sami Kiraz, güvenlik ve terörizm çalışmaları alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmek suretiyle geleneksel ve güncel meselelerin tartışıldığı, alana yön verecek yeni bakış açılarının irdelendiği bir platform olma amacı taşıyan kongrenin bu yılki temasının “Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi 1984-2024” olduğunu belirtti. Doç. Dr. Kiraz, “Kongremizin temel amacı PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemektir. Kongre çerçevesinde akademisyenler, araştırmacılar, düşünce kuruluşu çalışanları, sivil toplum örgütü üyeleri ve kamu kuruluşu mensuplarını bir araya getirmek; Türkiye’de terörizm ve terörizmle mücadele konularında farkındalık oluşturmak ve konuyla ilgilenenlerin görüşlerini paylaşabilmelerini sağlamak ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesi konusunda ortak akılla çözüm üretilebilmesine katkıda bulunmak hedeflenmektedir” dedi. “PKK, başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründü” Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Derneği Başkanı Erol Başaran Bural ise, PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984 tarihinde Siirt’in Eruh, Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde ilk planlı, eş zamanlı ve kapsamlı terör eylemini düzenlediğini ifade etti. İlk saldırıdan itibaren geçen 40 yıllık süre içerisinde PKK terör örgütünün her açıdan kendisini dönüştürdüğüne dikkat çeken Bural, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ın yanı sıra Avrupa ve Orta Doğu’da yapılandığını, bir yandan uyuşturucu ticaretinin önde gelen parçası haline gelirken, diğer yandan başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründüğünün altını çizdi. Terör örgütü PKK’nın defalarca yöntem, taktik ve strateji değiştirdiğine işaret eden Bural, “Hatta ilk ortaya çıktığı dönemdeki ideolojik eğilimlerini bir kenara bırakarak günümüzde çok daha farklı söylemlere yöneldi. Bununla birlikte Türkiye de PKK ile mücadelede büyük bir değişim ve dönüşüm geçirdi. Terörizmle mücadelenin dinamik doğası sürekli öğrenmeyi ve uyum sağlamayı gerektirdiğinden, devletin bu mücadeleye katkı sağlayan kurumları da değişen şartlara uyum sağladı. Ancak mücadelenin en önemli parçalarından birisi olan bilimsel alanda, yani akademik açıdan mücadele diğer mücadele boyutlarına göre biraz geride kaldı. Doğrudan PKK terör örgütünü odak noktasına alan oldukça az sayıda doktora tezinin bulunması bu durumu ispatlar nitelikte. Tam da bu nedenle PKK ile mücadelenin 40’ıncı yılında bu kongreyi düzenlemeyi ve akademik alana katkı sağlamayı düşündük. Kongremizin temel amacını da PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemek şeklinde belirledik” dedi. Çorum’un barış kenti olduğunu ifade eden Çorum Valisi Zülkif Dağlı ise dünyanın ilk uluslararası barış anlaşmasının bu toraklarda imzalandığını hatırlattı. Gazze ve dünyanın birçok bölgesinde barışa nasıl ulaşılır diye çaba gösterilen bir dönemde olduğumuzu ifade eden Vali Dağlı, Gazze’de 40 bine yakın insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Artık terörün kavram değiştirdiğini anlatan Vali Dağlı, “Öğrencilik yıllarımızda bizim için en önemli konulardan birisi Türk dış politikası endeksi içerisinde Kıbrıs konusuydu. 1950’den 1990’lı yıllara kadar Kıbrıs’ı konuştuk. Dünya da Soğuk Savaş ve etrafında şekillenen iki kutuplu dünyaydı. 1990’lı yıllardan itibaren bunun da kaybolduğunu, çok kutuplu, çok bölgesel anlayışa doğru konunun evrildiğini görüyoruz. Terörizm 1984’lü yıllardan itibaren ülkemizin gündeminde. Biz o günleri göz önüne getiriyoruz. Nerden nereye geldiğimizi de karşılaştırma imkanı buluyoruz. Bu anlamda ne kadar ileri adım attığımızı görmüş oluyoruz. Terörizm vekalet savaşları yoluyla arttı. Ülkemizin etrafında da arttı. Bu manada PKK’yı ve terörizmi konuşmak son derece önemli” şeklinde konuştu. Açılış programına İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Naim Çetinkaya, İl Emniyet Müdürü Arif Pehlivan, Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Eşref Savaş Başcı da katıldı.
Hitit Üniversitesi öğrencileri Filistin için yürüdü
07 Mayıs 2024 Salı - 17:36 Hitit Üniversitesi öğrencileri Filistin için yürüdü Hitit Üniversitesi öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına protesto etmek için yürüdü. Kuzey Kampüsü’nde bir araya gelen öğrenciler “Direnişe selam boykota devam”, “Nehirden denize özgür Filistin”, “Çorum’dan Filistin’e, direnişe bin selam”, “Katil İsrail Filistin’den defol” sloganlarıyla Gazze’deki soykırıma tepki gösterdi. Grup adına açıklama yapan Hitit Üniversitesi öğrencisi Zeynep Sabiha Altan, egemen güçlere ve uluslararası örgütlere elindeki siyasi, askeri ve ekonomik gücü kullanarak sessizlik baskısı yapan sözde İsrail devletinin artık mızrağın çuvala sığmadığının farkına varması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde uluslararası platformlara taşınan İsrail barbarlığının dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan dinleri, renkleri, ırkları ve dilleri birbirinden farklı olan ancak vicdanı Gazze’deki çocuklar ve kadınlar için atan yürekli insanlar tarafından protesto edilmeye başlandığını hatırlatan Altan, “Özellikle geçtiğimiz hafta New York kentindeki Columbia Üniversitesi’nde öğrenciler ve akademisyenlerin katılımıyla başlayan İsrail karşıtı gösteriler dünya genelinde onurlu duruşun ’başkaldırı’ fitilini ateşlemiştir. ABD genelinde onlarca kampüse yayılan bu insani duruşu dersleri iptal ettirmek, disiplin soruşturmasına sevk etmek hatta tutuklanmak pahasına sergileyen, eylemlere katılan, sesini yükselten tüm kardeşlerimize AK Parti gençlik kolları olarak yürekten teşekkür ediyoruz” dedi. Yürüyüşe Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, AK Parti Çorum İl Başkanı Murat Günay, CHP İl Başkanı Dinçer Solmaz, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
DOKAP tarafından desteklenecek projelerin imza töreni gerçekleştirildi
07 Mayıs 2024 Salı - 17:27 DOKAP tarafından desteklenecek projelerin imza töreni gerçekleştirildi Osmancık Cumhuriyet Anadolu Lisesi “Sanat (Z) Projesi”, Osmancık Şehit Mustafa Ayna Anaokulu ise “Geçmişten Geleceğe Kültür Köprüsü Projesi” ile destek almaya hak kazandı. Osmancık İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüz tarafından hazırlanan Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) tarafından destek sağlanacak olan iki proje için imza töreni düzenlendi. Projenin protokolleri DOKAP Başkanı Hakan Gültekin, Osmancık Kaymakamı Ayhan Akpay ve Osmancık İlçe Milli Eğitim Müdürü İdris Makineci’nin katılımlarıyla imzalandı. Öğrencilerin akademik gelişiminin yanında sosyal ve kültürel yönden de gelişimlerine katkı sağlayacak olan Sanat (Z) Projesi ile öğrencilerimizi çağın en büyük sorunlarından biri olarak görülen kitle iletişim araçlarının zararlı yönlerinden kurtararak kitaplarla, tiyatro ve manevi değerlerimizle ilgilenmeleri sağlanacak. Toplam yatırım tutarı 284 bin 600 TL olan proje ile ilçedeki ilk yazarlık atölyesi kurulmuş olup, öğrencilerin yazmış olduğu eserler yapılacak olan tiyatro salonunda sahnelenecek. Böylelikle öğrencilerimiz modernleştirilmiş ve teknik olarak donatılmış yazarlık, oyunculuk ve dekor kıyafet hazırlama atölyelerinde üretime katkıda bulunarak kendilerini değerli hissedecekler ve okula aidiyet duyguları artacaktır. Geçmişten Geleceğe Kültür Köprüsü Projemiz ile anaokulu öğrencileri dijital aletlerin donuk ekranlarından kurtarıp geleneksel oyunlara yönlendirecek, birliktelik duygularının gelişmesini sağlayacak “Oyuncak Müzesi ve Masal Evi” yapılacak. Masal Evi içerisinde tiyatro gösterimi ve geleneksel oyunlar sergilenerek çocuklarımıza kültürel aktarım sağlanmış olacaktır. Masal Evi sayesinde öğretmenlerimiz sınıf dışında uygulamalı eğitim yapacak; masal anlatıcılığı, müzede öğrenme, tiyatro, oyun, drama ve müzik gibi birçok faaliyet gerçekleştirilecektir. Ayrıca Masal Evi ve Oyuncak Müzesi; sınıf rehber öğretmenleri tarafından masal ve oyun terapisi, resim analizi, çocukları tanıma ve bilgi toplama amacıyla veri kaynağı olarak kullanmaya imkan sağlayacak olup oyuncak müzesi bölgemizde ilk ve tek olacaktır. Genel hedefleri ile geleneksel oyun ve oyuncaklar kullanılarak kültürel aktarımın sağlanması, çocukların anne babaları ile oyun oynayarak aile içi iletişimin güçlendirilmesi sağlanacak olan projemizin toplam yatırım tutarı 778 bin TL olarak belirlendi.
Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan:
07 Mayıs 2024 Salı - 16:36 Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan: Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü ve Büyükelçi Fatma Ceren Yazgan, “PKK’nın Türkiye içerisinde İçişleri Bakanlığına yönelik eylemi sonrasında Avrupa’da zemin kaybettiğini gördüm. Avrupa bunu kınadı. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor” dedi. Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongreye davetli olarak katılan Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan, “Güvenlik Diplomasisinde ve Terörizmle Mücadelede Turnusol Kağıdı PKK” başlıklı bir sunum yaptı. "Bir örgütün varlığını devam ettirmesi için devletin gücü karşısında ancak uluslararası destekle var olabiliyor" Terörü onkolojik bir vaka olarak tanımlayan Yazgan, “Bünyemizde nasıl bir hücre bozulması olduğunda kanser oluyorsak bunun içeriden gelen genetik sebepleri var. Geçmişten gelen bazı atılmış adımlar, verilmiş kararlar var. Siz bunun içerisinde doğuyorsunuz. Siyasal şiddet terör bunun bir biçimi taktiksel bir davranış biçimi. Normal şiddetten farkı siyasi, kimlik gibi anlamlarla bütünleşmiş olması. Onkolojiyi anlamak için alt bilimler çalışıyor. Terör de böyle, siyaset bilimi çalışacak. Psikoloji çalışacak. Sosyal psikolojiyi çalışacak. Terörle mücadele değil ama terör çalışmaları uluslararası ilişkiler bölümlerinin altında kurulmuş. Neden uluslararası ilişkiler bölümlerinin altında terörizm kuruluyor, niye uluslararası ilişkiler bu bölümü üstleniyor. Çünkü bu bir konjonktür anlamakla ilgili. Uluslararası şiddetin katmanları var. Terör bunun bir yan ürünü. Toplum içinde şiddet ortaya çıkar sonra yok olur. Bir örgütün varlığını devam ettirmesi için devletin gücü karşısında ancak uluslararası destekle var olabiliyor. Toplumsal olarak ne kadar yanlış yaparsanız yapın kendi içinizde o iş bir şekilde bitiyor. İşin içine uluslararası konjektör girdiğinde o iş bitmiyor” ifadelerini kullandı. Terör kavramının tarihçesi hakkında da açıklamalarda bulunan Yazgan, “Bu bir ekosistem. Kökü var. Yaprağı var. Dalları var. İklimler içinde gelişiyor. Devletin akademiden beslenmesi gerekiyor. Akademinin devlete doğru söylemesi gerekiyor. Devletin kendine doğru söylemesi gerekiyor. Zor konuları konuşmamız gerekiyor. Her şeyi açıktan konuşmamız gerekiyor. Bazı konularda terör bizi izliyor. Terörist rasyonel bir aktör. Belli bir plan ve strateji kuruyor. İzleyicisi sadece terör ve korku oluşturmak isteyen katmanlı bir izleyici grubu. Destek almak istediği bir grup var” dedi. “PKK’nın uluslararası yapılanması 1999 yılında gün yüzüne çıktı” “PKK neden turnusol kağıdı” diye soran Büyükelçi Yazgan, “Terörist başı Öcalan’ın yakalandığı dönemki rotayı düşünelim. Suriye’den çıkarıldı. Bir süre çeşitli ülkeleri dolaştı. SSCB döneminde destek aldığı yerlerde bulunmasına izin verilmedi. Roma’da aylarca kaldı. İtalya Türkiye’nin NATO müttefiki. AB tarafından terör örgütü listesinde olan birisi nasıl orada oturur. Bunun sırrı geçmişe dayanıyor. Neden İtalya, oradaki ilişkileri neydi? Kenya’da yakalandı, Yunan büyükelçiliğinde. O yakalandıktan sonra çeşitli ülkelerde teröristler kendini yaktı. Ortalığı birbirine kattılar. Birden bire PKK’nın uluslararası yapılanması 1999 yılında gün yüzüne çıktı. Bundan sonra Türkiye-Yunanistan bir diyalog geliştirdi. 2000’li yıllarda yasaklama kararı geldi. Almaya ve İsveç’te yasaklamalar oldu. Mesele yasaklama veya listelemede de değil. Madem listelendi, bugüne nasıl geldi? Burada olay güç dengelerini kim nasıl kullanıyor? Bütün ülkeler kendi çıkarını, kamu güvenliğini düşünür. Türkiye’de bunu yapıyor. PKK. 1994 yılında Avusturya’da ofisini açtı. PKK, neden AB tarafından listelendi? Çünkü 11 Eylül oldu. Genel farkındalık, güvenlik tehdidi ve Türkiye ile güvenlik işbirliği ihtiyacı arttı. Suriye’den nasıl çıktı. Kenya’da nasıl çıktı. İstihbarat işbirliği vardı. İstihbarat işbirliğinden o istihbaratı verenlerin bugün Suriye’de PKK’yı, YPG’yi desteklediği döneme nasıl geldik” diye konuştu. “Terör örgütü Türkiye’de yapamadıklarını, asla yapamayacaklarını, yurt dışında yapıyor” Terör örgütünün Türkiye’de yapamadıklarını, yurt dışında yaptığına dikkat çeken Yazgan, “Türkiye’yi hedef alan bütün terör örgütlerinin hiçbirinin merkez karar verici kadroları, merkez finans, propaganda örgütsel organları Türdkiye içinde değil. Hepsi yurt dışında. DEAŞ’a bakın, yurt dışında Türkiye’yi hedef alıyor. Türkiye, kendi içinde terörle mücadelede sahada çok başarılı bir ülke. Sahadaki başarılarla biz yurt dışında PKK’nın varlığını neden sonlandıramıyoruza gelince bir PKK 50 senelik bir terör örgütü. İsveç’te PKK’nın beslendiği Kürtçülük olarak adlandırılan ideolojinin geçmişine baktığınız zaman 1950’lere iniyorsunuz. PKK kendisinden başka bir Kürt varlığına kimliğine izin verir mi asla izin vermez? PKK, kendisinden başka bir kimliğe izin vermez. Suriye’de son dönemde izliyoruz, PKK, KDP’ye saldırıyor. İzin vermiyor. Aynı şeyi İsveç’te de yaptı. PKK’yı konuşuyorsak uluslararası arenada kimlerle eklemlendiğine bakabilirsiniz” şeklinde konuştu. “PKK’nın Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düşman” PKK’nın Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düşman olduğunu vurgulayan Yazgan, “Bir örgüt varolmak için eylem yapmak zorunda. Eylem yapmayan terörist ne olur, emekli olmuyor bunlar. Avrupa’ya gidiyor, haraç toplamazsa, uyuşturucu ticareti yapmazsa para kazanamaz. FETÖ’nün düzeneği ile farklı mı, değil. Aşağı yukarı aynı şeyi yapıyorlar. Bütün terör örgütleri aynı şeyi yapıyor. O ülkeler önlem alıyor. Terörün finansmanı ile mücadelede ne zaman önemli hale geldi terör örgütleri havale sistemini kullanmaya başladığı zaman. Bunun üzerine devletler bunun üzerine gitmeye başladı. Bunu sadece DEAŞ kullanmıyor PKK’da kullanıyor. Bir örgüt paramator alıp, bunu Suriye’de birleştirip paramotorla Hatay’a gelmeye kalkıştı. Sonra yakalandılar. Nerden geldi o paramotorlar? Örgütler uluslararası teknolojiyi ediyorlar. Avrupa Birliği’nin merkezinde Brüksel’de üç tane televizyonu olan kaç terör örgütü var. Birisi 7-8 dilde haber yapabiliyor. Nerede? Hollanda da. Avrupa Birliği içerisinde bunlar. Dolaysıyla bu ülkeler kendi kabul ettikleri terör tanımı içerisinde terörün finansmanı konusunda kararlar alıyorlar. Mahkeme kararları mevcut. Hiçbir şey yapmıyorlar değil, PKK’ya da yapıyorlar. Ama PKK onların önceliği olmuyor. Orda eylem yapmıyorlar. Orada kamu düzenini, istihbaratı, halkı rahatsız edecek eylem yapmıyorlar. Ne zaman yaparsa o zaman onlara karşı tedbir ve kontrol altına alma başlıyor. Sonra rahat duruyorlar” ifadelerini kullandı. “PKK’nın amacı Avrupa’dan çıkmak değil” PKK’nın amacının Avrupa’dan çıkmak olmadığının altını çizen Yazgan, “Aslında Avrupa’nın bir PKK problemi var. Belçika’daki son olaylar mesela. Belçika’da olaylar olduğunda herkes tepkisini belirtti ve ’PKK terör örgütü’ dedi. Baktıklarında birincisi bu işi tetikleyenin Suriyeli PKK olduğunu gördüler. İki, oradaki yapıyı kontrol eden PKK’lılar Almanya’da adam örgütleyip otobüslerle geldiler. Kimi hedef aldılar, oradaki Türk kökenli Belçika vatandaşlarını hedef aldı. İç huzur konusunda ciddi bir tehdit olarak varlar. Bunu kullanıyorlar. Yerel belediyelerde bunu kullanıyor. Avrupa’da 350 tane örgütsel yapısı var. Ama sadece Avrupa’da yoklar. Örgüt Avrupa’da siyasi lobi, finansman, propaganda yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde algı kurmak için varlar. Eğer dünyada terör tehdidi artarsa o ülkelerin siyasi kadroları bu tehdit karşısında seçmenlerinden gelen talep üzerine hassaslaşırlarsa o hassasiyet, güvenlik bürokrasine sokağa yansırsa PKK’ya karşı önlemler, yasalar işliyor. Bazı ülkelerde terörle mücadele yasası yoktu. Bugün bazı Avrupa ülkeleri Hamas’ı terör örgütü olarak kabul ediyor. Sokak’ta çok ciddi önlem alınmaya başlıyor. Kendi tehdit algıları arttığı zaman demokratik ülkeler genel uygulama yaparsa PKK’de etkileniyor” dedi. “Terörle mücadelemiz devam edecek” Genel konjoktürde güçler dengesi değişiminin örgütü de etkilediğini anlatan Yazgan, “PKK’nın yüzde 25’i Suriyeli diyebiliriz. Bu sayı muhtemelen arttı. Filistin olaylarından sonra örgüt elebaşları açıklama yapıyor. Ulus devlet fikrinden vazgeçin. Biz olsak Filistinlilerin yerinde ulus devlet fikrinden vazgeçeriz diyorlar. Örgüt ulus devlet fikrinden vazgeçiyor, bunlara ne istediği sorulduğunda nasıl bir şeyse biz dört parçalı demokratik konfederasyon istiyoruz diyorlar. PKK’nın Türkiye içerisinde İçişleri Bakanlığına yönelik eylemi sonrasında Avrupa’da zemin kaybettiğini gördüm. Avrupa bunu kınadı. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor. PKK, kendisini bir meşru müdafaa örgütü olarak konumlandırmaya çalışıyor. O kadar dallanıp budaklandı ki kendi içlerinde bu uluslararası konjonktürde parçalı biryere doğru gidiyorlar. Burada önemli olan Türkiye’nin terörle mücadelesinde tutarlı, meşruiyet zemini asla kaybetmeyen hukuk kuralları içinde uluslararası dengeleri iyi koruyarak kendi işini hatasız yaparak yoluna devam etmesi gerekiyor. Bu mücadele devam edecek. Bu mücadeleyi ne kadar iyi yaparsak o bilgiyi ne kadar iyi yönetirsek, bilgiyi yönetirken derdimizi de anlatmamız gerekiyor. Örgütün Türkiye’ye karşı kullandığı aparatların ve yapının bulunduğu ülkeler Doğu’da, Güneyimizde, Batı’da mevcut. Bu imkanlara sahip PKK tek bir örgüt değil. DHKP-C yine aynı. Biz işimizi iyi yaparsak devlet olarak adalet sistemimiz, cezaevlerinde radikalleşme sadece DEAŞ’a özgü mü değil. Güneydoğu’da niye kız çocukları örgüt tarafından kolay devşirildi. Bunun sosyoljik, eğitim sistemiyle bir yanıtı var. Terörle mücadelede sadece güvenlik güçlerinin konusu değil. Terörle mücadele onkolojik kavramlar hepimizi ilgilendiriyor. Herkes işini iyi yaparsa bizim bu mücadeleyi uzun dönemde değil kısa dönemde kazanma imkânımız var. Bizim dostumuz kim düşmanımız kim bunu bilelim. Kime neyi ne zaman söyleyeceğimizi de bilelim. Bu konuyu biz çözeceğiz. Bize başkası yardım etmeyecek. Terörün kolu bacağı dışarda olmakla beraber çözüm yeri her zaman ülkenin içi” sözleriyle konuşmasını sürdü.
Hitit’in “Anne Üniversitesi" başladı
06 Mayıs 2024 Pazartesi - 19:28 Hitit’in “Anne Üniversitesi" başladı Hitit Üniversitesi Kadın ve Aile Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen Hitit Anne Üniversitesi başladı. Bu yıl Çorum Valiliği ile Alaca, Bayat, Boğazkale ve Laçin Kaymakamlıkları işbirliğinde hayata geçirilen Hitit Anne Üniversitesine 65 anne ve anne adayı katılıyor. Programa katılan kursiyerlere Hitit Üniversitesi kampüslerindeki derslikler ve laboratuvarlarda mikrobiyoloji, ev kazaları, ebru atölyesi, müzik atölyesi, bağımlılıkla mücadele, eşler arası iletişim, akılcı ilaç kullanımı, kültürümüzde kadın ve aile konularında eğitimler verilecek. Eğitimler sonrasında ise Hitit Anne Üniversitesi 2024 yılı öğrencileri için mezuniyet töreni düzenlenecek. İlk ders öncesi öğrencilerle bir araya gelen Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurcan Baykam, Anne Üniversitesi ile kişisel gelişime katkı sağlamak, aile içi iletişim, ebeveynlik gibi konularda farkındalığı geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Önceki yıllardan farklı olarak Hitit Anne Üniversitesinin bu yıl Alaca, Bayat, Boğazkale ve Laçin ilçelerinden 65 anne ve anne adayına yönelik gerçekleştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Baykam, “Hitit Üniversitesi olarak topluma hizmet faaliyetleri çerçevesinde etkinlik ve programlarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu noktada en önemli programlarımızın başında da Anne Üniversitesi programı geliyor. Hitit Anne Üniversitesini bu yıl Çorum Valiliğimiz ile işbirliği içinde farklı bir konseptte düzenliyoruz. Valilik ve üniversite olarak ilçelerimizdeki kadınlarımıza da bir dokunuş yapmak istedik. 4 ilçemizden 65 anne ve anne adayımızı misafir ediyoruz. Yine mikrobiyolojiden akılcı ilaç kullanımına, ebrudan müzik atölyesine kadar farklı alanlarda eğitimler düzenliyoruz. Amacımız, kursiyerlerimizin hem kişisel gelişimlerine katı sağlamak hem de hafızalarda yer edinecek güzel bir anı bırakmak. Bu çerçevede başta Çorum Valiliğimiz olmak üzere Alaca, Bayat, Boğazkale ve Laçin Kaymakamlığına desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. 2024 yılında aramıza katılan değerli anne ve anne adaylarımıza keyifli ve faydalı bir ders dönemi diliyorum.” şeklinde konuştu. Anne Üniversitesi’nde dersler 13 Mayıs’ta sona erecek. Hitit Anne Üniversitesinden mezun olacak kadınlar için 14 Mayıs günü de mezuniyet töreni düzenlenecek.
Düğün konvoyunda bahşiş kavgası
06 Mayıs 2024 Pazartesi - 15:25 Düğün konvoyunda bahşiş kavgası Çorum’un Alaca ilçesinde düğün konvoyunun önünü keserek bahşiş almak isteyenler arasında kavga çıktı. Kavga esnasında yere düşen arkadaşını fark etmeyen bir kişi arabası ile onun üzerinden geçti. 1 kişinin yaralandığı 5 kişinin ise gözaltına alındığı kavga çevrede bulunan bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Kavga, Zile Caddesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, M.Ç. (24) adlı genç, içerisinde arkadaşı E.C.K.’nin de bulunduğu düğün konvoyunun önünü kesti. Düğün sahipleri ile bahşiş almak için konvoyun önünü kesen kişi arasında tartışma çıktı. Konvoyun önünü kesen kişi içerisinde para bulunan zarfı almak için ısrar edince tartışma kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü. Yapılan ihbar üzerine olay yerine gelen polislerin kavgayı ayırmaya çalıştığı esnada E.C.K. dengesini kaybederek yere düştü. Bu sırada otomobiline binerek olay yerinden uzaklaşmak isteyen M.Ç. yerde yatan arkadaşını fark etmeyince arabası ile üzerinden geçti. Çıkan kavga bir süre daha devam ederken M.Ç., yaralanan arkadaşını arabasına bindirerek olay yerinden uzaklaşmak istedi. Arabasına binen M.Ç. polis ekiplerinin ’dur’ ihtarına uymayarak olay yerinden uzaklaşırken, polislerden birisi de havaya ateş ederek zanlıyı durdurmaya çalıştı. Kaçan şahıs kısa sürede yakalandı Polisin ’dur’ ihtarına ve havaya ateş etmesine aldırmadan olay yerinden kaçan iki kişi polis ekiplerinin kovalamacasının ardından Günhan Mahallesi Kızıl Burun mevkisinde yakalandı. Araç sürücüsü M.Ç. polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, E.C.K. ise olay yerine gelen ambulans ile Alaca Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada yapılan müdahalenin ardından E.C.K. ambulansla Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Kavgaya karışan 5 kişi gözaltına alındı Düğün konvoyunun önünün kesilmesinden sonra çıkan kavganın ardından arabası ile arkadaşını ezdikten sonra kaçan M.Ç. ile kavgaya karıştıkları belirlenen 4 kişi polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Çıkan kavgada, E.C.K.’nin üzerinden otomobilin geçmesi ve M.Ç.’nin arkadaşını arabasına alarak olay yerinden uzaklaşması ile polisin havaya ateş etme anları, çevrede bulunan bir iş yerinin güvenlik kamerası tarafından kaydedildi.
Hitit Üniversitesi ve Kastamonu Üniversitesi’nden iş birliği
06 Mayıs 2024 Pazartesi - 11:08 Hitit Üniversitesi ve Kastamonu Üniversitesi’nden iş birliği Çorum Hitit Üniversitesi ile Kastamonu Üniversitesi arasında gerçekleştirilen görüşmelerde iş birliğinin arttırılması için istaşarelerde bulunuldu. Hitit Üniversitesi ve Kastamonu Üniversitesi, başta ihtisaslaşma alanları olmak üzere akademik ve Ar-Ge odaklı iş birliklerini geliştirmek üzere toplandı. Kastamonu Üniversitesi ev sahipliğinde iki gün süren görüşmelerde, ihtisaslaşma çalışmaları, Performans Odaklı Stratejik Planlama, Hitit Üniversitesi Eylem Planı (HEP) sistemi tanıtımı, Teknoloji Transfer Ofisi Anonim Şirketleri faaliyetleri, eğitim ve akreditasyon sürecine dair konular masaya yatırıldı. Toplantıda konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, her üniversitenin özgün yapısı olduğunu dile getirerek aynı konularda aynı zorluklarla karşılaşan kurumların bunları müzakere etmesi ve karşılaşmış oldukları sorunlar için ortak çözümler üretmesi ve deneyimleri paylaşması gerektiğine dikkat çekti. Üniversitelerde personelin ortaya koymuş olduğu bir başarıyı, diğer üniversitelerin de tekrar etmesi, tecrübenin paylaşılmasının da oldukça önemli olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Topal, bu deneyimlerin paylaşımının hem zaman hem de maddi kayıptan kurtaran bir çalışma olduğunu söyledi. Kastamonu Üniversitesi olarak kalite ve sürdürülebilirlik alanında önemli çalışmalar yaptığını dile getiren Rektör Topal, bu süreçte personelin konuya dikkatli yaklaşarak hakim olması gerektiğinin altını çizdi. Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk ise Hitit Üniversitesi olarak şu ana kadar biriktirmiş oldukları eğitim, üretim ve diğer kapasitelerin beraberinde eksiklikleri de fırsata dönüştürerek özgün ve kaliteli standartlara ulaşmak için daha çok çalışmak gerektiğini ifade ederek bu noktada farklı üniversiteler ile bilgi paylaşımlarına önem verdiklerini belirtti. Hitit Üniversitesinin kullandığı sistemlerin teknoloji ile entegre olduğunu ifade eden Rektör Öztürk, Türkiye’nin dünyada dijital uygulamalarda ilk 10’da olduğunu dile getirerek bu kullanımı verilerle düzenleyerek ölçülebilir bir performans yönetimi ve ondan önce de stratejik yönetim planı yapılması gerektiğinin altını çizdi. Her birimin özgün olduğunu söyleyen Rektör Öztürk, her birime uygun bir şekilde stratejik yönetim ve bütçe planlanmasından insan kaynaklarına kadar gelecek 10 yılın bütçe uygulamalarında bir projeksiyon gösterilmesi gerektiğini dile getirdi. Daha sonra Rektör Prof. Dr. Öztürk, Performans Odaklı Stratejik Planlama ve Hitit Üniversitesi Eylem Planı (HEP) Sistemi tanıtımını gerçekleştirdi. Toplantılarda her iki üniversitenin stratejik hedeflerini belirleme ve performanslarını ölçme konusundaki yaklaşımları paylaşıldı. Daha sonra, katılımcılar arasında akademik ve teknolojik iş birliği imkanlarını artırmak için atılabilecek adımları tartışmak üzere bir dizi oturum gerçekleştirildi. Oturumlarda, mevcut iş birliği alanları ele alınarak ortak projelere dair fikir alışverişi yapıldı.