ASAYİŞ - 05 Mart 2015 Perşembe 15:46

Anneyi şoke eden cümle: ‘Kızını öldürdüm’

A
A
A
Anneyi şoke eden cümle: ‘Kızını öldürdüm’

Antalya'da cinnet getiren bir kişi, birlikte yaşadığı sevgilisini başından ve kalbinden silahla vurarak öldürdü. Zanlının, olayın ardından Deniz Aktaş'ın annesi Figen Yetişkin'i aradığı, 'Kızını öldürdüm. Haberin olsun. Her şey sona erdi' dediği ifade edildi.

Antalya'da erkek arkadaşı tarafından öldürülen genç kızın daha önce de aynı kişi tarafından iki kez darp edildiği için polise şikayetçi olduğu belirtildi. Polisin ise olaya geç müdahale etmesinin söz konusu olmadığı bildirildi.

Konyaaltı ilçesi Hurma Mahallesi’nde yaklaşık bir yıldır birlikte yaşadığı erkek arkadaşı Lokman Barış Ç. tarafından silahla vurularak öldürülen 21 yaşındaki Deniz Aktaş’ın 13 Mayıs 2014 tarihinde Fatih Polis Merkezi'ne giderek, Lokman Barış Ç. tarafından darp edildiği yönünde başvuruda bulunduğu öğrenildi.

Aktaş, polis ekiplerince hastaneye götürülerek darp raporu aldığı, Aktaş'ın başvurusu üzerine Lokman Barış Ç. hakkında "Kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit ve hakaret" suçlarından işlem yapıldığı belirtildi. Olayın ardından gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen şahıs hakkında evden uzaklaştırma kararı verildiği ve olaydan kısa bir süre sonra Aktaş'ın şikayetinden vazgeçmesi üzerine uzaklaştırma kararının kaldırıldığı öğrenildi.

İKİNCİ ŞİKAYETİNDEN DE VAZGEÇMİŞ
Olaydan yaklaşık bir buçuk ay sonra Deniz Aktaş'ın, yeniden aynı polis merkezine giderek Lokman Barış Ç.'nin kendisini darp ettiği yönünde şikayetini yenilediği, şahıs hakkında yine aynı suçlardan işlem yapıldığı ancak Deniz Aktaş'ın bir gün sonra polis merkezine gelerek şikayetinden vazgeçmesi üzerine evden uzaklaştırma kararı alınamadığı bildirildi.

EMNİYETİN OLAY KAYITLARI
Antalya Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada ise cinayetin polis ekipleri binanın önüne geldiği sırada işlendiği bildirildi. İlk ihbarın saat dün sabah saat 05.17'de "Bir evden aşırı derecede gürültü çıkıyor" şeklinde geldiği belirtilen açıklamada, saat 05.21'de aynı bölgeden gelen ikinci ihbarın ardından haber merkezinin 05.22'de eve iki ekip yönlendirdiği kaydedildi. Ekiplerin saat 05.27'de binaya ulaştığı ifade edilen açıklamada, "05.32'de ekipler binanın kapısının açılmadığı, ihbarcının binanın giriş kapısını açması gerektiği yönünde haber merkezine uyarıda bulunuyor. 05.43'te ihbarı yapan komşular, binanın dış kapısını açıyor. Tam bu sırada polis ekipleri 3 el silah sesi duyuyor.

İhbarın yapıldığı kata çıkıyorlar ancak kapı açılmıyor" denildi. Bunun üzerine içeride silahlı şahısların olduğu düşünülerek özel harekat rehine kurtarma timinin olay yerine sevk edildiğinin belirtildiği açıklamada, "Şahıs, kapıda bekleyen polislere silahlı olduğunu ve intihar edeceğini bildiriyor. Polis ekipleri şahsı kapıdan ikna etmeye çalışıyor. Özel harekat polisleri bir süre sonra eve gelerek operasyona başladığı sırada zanlı teslim oluyor. Olayda bazı basın yayın organlarında ifade edildiği gibi ekiplerimizin olay yerine geç intikal etmesi ya da olaya geç müdahale edilmesi söz konusu değildir" ifadelerine yer verildi.

SOSYAL MEDYA KISKANÇLIĞI
Öte yandan zanlının polisteki ifadesinde, cinayeti kız arkadaşının sosyal medya hesabındaki arkadaşlık listesi ve fotoğraflarını beğenen kişileri kıskandığı için gerçekleştirdiğini söylediği belirtildi. Zanlının ifadesinde, "Kız arkadaşımla bu nedenle çok tartışıyorduk. Artık buna bir son verilmesi gerektiğini düşündüm. Binaya polis araçlarının yaklaştığını görünce öldürmeye karar verdim. Daha önce hakkımda verilen uzaklaştırma kararı aklıma geldi. Yine aynı şeyi yaşamak istemiyordum. Onu ve kendimi öldürerek her şeye son vermek istedim" dediği bildirildi.

DENİZ'İN ANNESİNİ ARAMIŞ
Zanlının, olayın ardından Deniz Aktaş'ın annesi Figen Yetişkin'i aradığı, "Kızını öldürdüm. Haberin olsun. Her şey sona erdi" dediği ifade edildi.

İNTİHARDAN KIZI VAZGEÇİRMİŞ
Zanlının daha sonra vedalaşmak için kızı P.S.Ç.'yi aradığı ancak kızının babasını intihardan vazgeçirdiği belirtildi.
Lokman Barış Ç., dün Konyaaltı ilçesi Hurma Mahallesi'ndeki evde birlikte yaşadığı Deniz Aktaş ile tartışmış, tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine kız arkadaşını kafasından ve kalbinden 3 kurşun ile vurarak öldürmüştü. 

İSA AKAR 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Siirt Siirt’te şeyh Muhammed Kazım Aydın’ı anma etkinlikleri düzenlendi Siirt’te mutasavvıf şeyh El-Hazin’in torunu şeyh Muhammed Kazım’ı anma etkinliklerinin 29.’su düzenlendi. Çal Mahallesi’ndeki Şeyh Muhammed Kazım adına yaptırılan türbede düzenlenen etkinliğe, il ve il dışından gelen çok sayıda vatandaş katıldı. Şeyh Muhammed Kazım’ın bölgenin en önemli alimlerinden biri olduğunu belirten oğlu şeyh Muiniddin Aydın, "Alemilerin tacı olan şeyh Muhammed Kazım’ı anma günü olarak bugün toplanmış bulunuyoruz. Malumunuz şeyhimiz, büyük üstat büyük mutasavvıf şeyh Muhammed Kazım’ın yolu ilim yoludur, takva yolu ve hilim yoludur. Allah bizleri o yoldan ayırmasın inşallah. Hele ki bölgemiz huzurun ve sükunetin çok muhtaç olduğu bir bölgedir. İnşallah onun görüşleri etrafında huzur içinde yaşarız. Cenab-ı Allah mekanını cennet eylesin inşallah. Buraya her taraftan gelen Istanbul’dan ve Türkiye’nin her yerinden gelen kardeşlerimize de teşekkür ederiz. Allah hayırlarını kabul eylesin. Cenabı Allah hepinize sıhhat afiyet versin diyoruz inşallah” dedi. Etkinlik, cuma namazının ardından türbe ziyaretiyle başladı. Okunan Kur’an-ı Kerim’in ardından şeyh Muhammed Kazım’ın oğlu şeyh Muiniddin Aydın tarafından dua edildi. Gelen davetliler için çadırlar kurulurken, büyük kazanlarda pişirilen yemeklerin ikram edilmesiyle etkinlikler sona erdi. Anma etkinliğine, Siirt Valisi Dr. Kemal Kızılkaya, Siirt 3. Komando Tugay Komutanı Emrullah Büyük, Siirt Emniyet Müdürü Necmettin Öztürk, Siirt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Güven Kuzu, çevre illerin önde gelen kanaat önderleri, il dışından ve Siirt’ten çok sayıda misafir ve davetli katıldı.
Şırnak Öğretmenler siyah kıyafetler ile eğitimde şiddet olaylarını kınadı Şırnak’ta eğitimciler, İstanbul Eyüp Sultan’da bir öğrencinin silahlı saldırısı sonucu öldürülen okul müdürü İbrahim Oktugan siyah elbiseli basın açıklaması yaptı. İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisede okul müdürü olan İbrahim Oktugan, bir öğrencinin silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Şırnak’ta görev yapan öğretmenler hayatını kaybeden meslektaşları için protesto kararı aldı. Cumhuriyet Meydanında toplanan eğitimciler, siyah elbise giyerek şiddet yasasının çıkması için Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderilmek üzere dilekçe imzaladı. Öğretmenler adına basın açıklamasını Abdullah Çatı okudu. Eğitim çalışanlara yönelik artan şiddet olaylarını protesto etmek ve eğitimde şiddet yasasının çıkması için protesto kararı aldıklarını ifade eden Çatı, “Eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddet olaylarını protesto etmek amacı ve şiddeti önleyecek, failleri cezalandıracak, mağdurlara hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılması talebiyle bir araya gelmiş bulunmaktayız. Son olarak İstanbul Eyüp Sultan’da bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahlı saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet ailesine ve bütün eğitim camiasına baş sağlığı diliyoruz. Kanayan bir yara haline gelen şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de bugün başka şeyler konuşurduk. Ancak, ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmıştır” dedi. Ölümle sonuçlanmaya başlayan saldırıların son bulması için gereken adımların ivedilikle atılması, eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasasının artık çıkarılması gerektiğini ifade eden Çatı; “Eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasası artık çıkarılmalıdır. Öğretmen, memur, hizmetli, şef, şube müdürü demeden tüm eğitim çalışanlarına, kamu görevlilerine yönelen şiddeti bir defa daha Şırnak’tan lanetliyoruz. Bütün çalışanlara yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına koruma sağlayacak bir yasal düzenlenmenin yapılmasını sağlanası için bu gün iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. İş bırakma eylemi ile eş zamanlı bir hafta sürecek dilekçe kampanyamızı da başlatmış bulunuyoruz” ifadelerini kullandı. Yapılan basın açıklamasının ardından eğitimciler Milli Eğitim Bakanlığına gönderilmek üzere, eğitimde şiddet yasasını önleyecek yasal düzenlemesinin yapılması için dilekçeleri imzalayarak sessiz bir şekilde dağıldı.
Kayseri Kayseri Üniversitesi Filistin halkının yanında Kayseri Üniversitesi tarafından Filistin halkına destek etkinliği çerçevesinde ’Gazze’deki Soykırıma Dur De’ yürüyüşü gerçekleştirildi. Cuma namazının ardından 15 Temmuz Merkez Kampüsü yanındaki camiden başlayan yürüyüşe üniversite senatosu, öğrenciler, akademik ve idari personel katıldı. ’Filistin Halkının Yanındayız’ pankartı ve sloganlar eşliğinde üniversitenin ana nizamiyesi önüne kadar yapılan yürüyüş sonrası yapılan basın açıklamasında Kayseri Üniversitesi Öğrencisi Mehmet Ali Kilci, Kayseri Üniversitesi öğrencileri olarak, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı lanetlediklerini söyledi. 7 Ekim’den bu güne İsrail tarafından Gazze’de uygulanan soykırımın dünyanın gözü önünde aralıksız devam ettiğini kaydeden Kilci; "Türkiye başta olmak üzere birkaç ülkenin barış çabaları haricindeki tüm devlet yönetimlerinin vicdanları kararmış ve akılları tutulmuş vaziyettedir. Batılı ülkelerin dillerinden düşürmedikleri, özgürlük, insan hakları, barış ve demokrasi kavramlarının, öldürülenler Müslüman olduğunda, yine kendileri tarafından içlerinin nasıl boşaltıldığını bir kez daha ibretle ve öfkeyle takip ediyoruz. ABD’de soykırıma dur diyen vicdan sahibi üniversite öğrencilerinin ve akademisyenlerin tavrı insanlık ve demokrasi adına bir umut ışığı yakmıştır. Ancak öğrenciler tarafından yapılan insani, vicdani ve barışçıl eylemlerin polis zoruyla ve kaba kuvvetle bastırılmaya çalışılması, kendini sözde demokrasi havarisi olarak gören ABD’nin demokratik değerlerinin iflası anlamına gelmektedir. Bugün tüm dünya; özgürlük, demokrasi ve insan hakları gibi evrensel kavramların Siyonist sermaye tarafından nasıl manipüle edildiğini çok acı bir tecrübeyle öğrenmiştir. Kayseri Üniversitesi öğrencileri olarak, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı lanetliyoruz. ABD ve diğer batılı ülkelerde üniversite öğrencilerinin barışçıl eylemlerine yapılan müdahaleleri kınadığımızı net bir şekilde ifade ediyoruz. 15. yüzyılın ikinci yarısında İspanya’da, 20. yüzyılda Almanya’da ve Bosna Hersek’te yaşanan soykırımlarda din, dil, ırk fark etmeksizin mazlumun yanında yer alan aziz Türk Milletinin fertleri olarak bugün de mazlum Gazze’nin yanında olduğumuzu açık şekilde ilan ediyoruz. Yeryüzünün vicdan sahibi tüm insanlarını, soykırımın durdurulabilmesi adına harekete geçmeye davet ediyoruz” dedi. Masum Filistin halkının yanında olduklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa da, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı şiddetle kınadıklarını belirterek, Filistin halkına destek vermek için yapılan yürüyüşe katılanlara teşekkür etti.
Samsun Rektör Ünal: “Hamas neyse Kuva-yı Milliye ve Misak-ı Milli oydu” ı Milli oydu, Kuva-yı Milliye oydu. Hamas neyse Filistin’deki mücadele neyse Kurtuluş Savaşı da oydu” dedi. OMÜ Öğrenci Toplulukları tarafından Filistin halkına destek için ‘İnsanlık İçin Yürüyoruz’ etkinliği düzenlendi. Cuma namazının ardından OMÜ Kampüs Camisi’nde toplanan öğrenciler ve öğretmenler buradan tekbirler eşliğinde Filistin direniş çadırlarının bulunduğu OMÜ Yaşam Merkezi’ne kadar yürüdüler. “Gazze’de yaşananlar sadece Gazzelilerin değil, bizim imtihanımız” Filistin’de yaşanan zulme sessiz kalınmaması gerektiğini ifade eden Rektör Yavuz Ünal, “Gazze’de yaşananlar sadece Gazzelilerin değil, bizim imtihanımız. Aciziz, aciz kaldık. Ancak ulaşmakta, onlara yardım götürmekte aciz kaldık. Ancak buradan vereceğimiz sesin onlar için ruh olacağını, onları güçlendireceğini, dünyanın geleceğinde hala Müslümanların bir ümit olduğunu ortaya koyan bir hakikat, bir ses, bir duruş. Bu nedenle bu direnişi, bu duruşunuzu kaybetmeyin. Bu duruşunuzu protestolarla, bu duruşunuzu özellikle de ürünlere karşı yapılacak olan boykotlara, onlara menfaat sağlayan, onların çıkarını, onların dünyadaki üstünlüğünü ifade eden her şeye karşı karşıt olarak bu duruşun sürdürülmesi gerekiyor. Aksi takdirde önce kaybeden Müslümanlar olacak, arkasından da bütün insanlık kaybedecek. İnsanlık kıyamete kendisini zorluyor artık, kıyameti hazırlıyor” diye konuştu. “Hamas neyse Kuva-yı Milliye ve Misak-ı Milli oydu” Hamas’ın verdiği mücadeleyi Kurtuluş Savaşı’na benzeten Rektör Ünal, “Bu senaryo aslında bugün yaşanmıyor. Bizim milletimizin Kurtuluş Savaşı’nda yaşandı. Hamas’ın bugün terör örgütü olarak ilan edilmesi için bütün dünyada çaba harcanıyor. Hamas neyse Misak-ı Milli oydu, Kuva-yı Milliye oydu. Hamas neyse Filistin’deki mücadele neyse Kurtuluş Savaşı da oydu. Bugün Kurtuluş Savaşı’nı yaşayan bir millet eğer Hamas’ın mücadelesini anlamayacaksa, Hamas’a destek veremeyecekse çok konuşacak bir şey kalmıyor demektir. Onları en iyi anlayacak, onlara en güçlü sesi verecek, en güçlü desteği verecek ve veren liderimizden en alttaki vatandaşımıza kadar herkesin gönlünün Gazze’de olduğunu, gönlünün Filistin’de olduğunu, gönlünün özgür, bağımsız ve dünyaya insanlık dersi veren bir Filistin devletiyle sonuçlanana kadar bu mücadelenin süreceğini ima etmek, ikaz etmek, ilan etmek gerekiyor. Bu nedenle Ondokuz Mayıs Üniversitesi olarak biz baştan itibaren durduğumuz yerde durduk, hala aynı yerdeyiz” şeklinde konuştu. “Tepki sadece Siyonist İsrail’e değil, biri silahı veren diğeri de tetiği çeken” Tepkilerin İsrail ile sınırlı olmadığına da değinen Ünal, “Bu hareketin Batıda özellikle intifada olarak tanımlanması kampüslerde harekete geçmesi açıkçası bizim ümidimizi artırdı. İsrail’i, soykırımcı, lanetlenen bir milletin temsilcisi olarak İsrail’in çocuk, kadın, yaşlı, mağdur, hiçbir şeye bakmaksızın katlettiği, katlederken soykırım gerçekleştirdiği ve bunun yanında en güçlü bir şekilde destek verdiğini ilan eden Amerika’nın bu süreç içerisinde yer alan Batı’nın bütün ülkelerinin aynı safta görünmesi gerekiyor. Hiç birisinin birbirinden farkı yok. Birisi tetiği çeken, öbürü silahı veren. Dolayısıyla buradaki tepkinin sadece Siyonist İsrail olarak algılanması gerekiyor. Buradaki Siyonist İsrail’in havuzuna su taşıyan, onun gücüne güç katan, onun itibarını güçlendiren ne varsa varlık olarak, güç olarak, imkan olarak ne varsa tamamının kısıtlanması, tamamının üzerine gidilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Etkinlik, katılımcıların bir süre slogan atmasının ardından sona erdi.