GÜNDEM - 16 Ocak 2024 Salı 18:03 | Son Güncelleme : 16 Ocak 2024 Salı 23:39

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan emeklilere ek zam müjdesi!

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarına ilave yüzde 5 daha artış yapacağımızın müjdesini buradan vermek istiyorum. Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklilerimizin Ocak 2024'ten itibaren 6 aylık artış oranı yüzde 42,6'ya yükseliyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de gerçekleşen Kabine Toplantısı'nın ardından millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. 2024 yılının ilk kabine toplantının gerçekleştirildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2024 senesini ilk kabine toplantısının ardından sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bu vesileyle bir kez daha yeni miladi yılın ülkemize milletimize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum. Sözlerimin hemen başında harekat bölgesinde teröristlerle girdikleri çatışmada şehit düşen kahraman Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve silah arkadaşlarına başsağlığı diliyorum. Tedavileri şu an devam eden yaralı askerlerimize Rabb'imden acil şifalar temenni ediyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıların ardından şehit yakınlarının bir kısmıyla telefonda görüştüklerini ifade ederek, "Kendilerine hem taziyelerimizi sunduk. Hem de devletimiz ve milletimiz adına minnettarlığımızı ifade ettik. Tarih bilmez, kutsal tanımaz edepsizlere rağmen şehit ailelerinin metaneti, vakarı ve sabrı karşısında duygulanmamak elde değil. Rabbim kahraman askerlerimizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Şehitlerimizin kanlarını her zaman olduğu gibi yerde bırakmadık. Sadece son 5 günde Suriye ve Irak’taki terör unsurlarına düzenlenen hava harekâtlarımız neticesinde 114 hedef vuruldu, 78 terörist etkisiz hale getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatımız, 12 Ocak’tan bugüne kadar terör örgütüne ait toplam 60 kritik altyapı ve mühimmat tesisini imha etmiştir. Emniyet ve Jandarma birimlerimizin operasyonlarında yılbaşından bu yana terörle iltisaklı 465 kişi gözaltına alınmıştır.. Cumartesi günü yaptığımız dar kapsamlı güvenlik toplantısında sahadaki güncel durumu değerlendirir. Güvenlik birimlerimize yanında, yöresinde, arkasında kim olduğuna bakmadan tespit ettikleri tüm terör koşullarını yok etme talimatı verdik" açıklamasını yaptı.

"Terörü kaynağında bertaraf etme stratejisi, en çok bölgemizde bir 'teröristan' kurma hesabı yapanları rahatsız etmiştir"

Bugünkü kabine toplantısında diğer konuların yanı sıra son dönemde artan terör saldırılarını da tüm yönleriyle ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öncelikle şu hususun altını tekrar çizmek istiyorum. Türkiye’nin, bir süredir kararlılıkla uyguladığı terörü kaynağında bertaraf etme stratejisi, en çok bölgemizde bir “teröristan” kurma hesabı yapanları rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlık, farklı yol ve yöntemlerle defalarca dışa vurulmuştur. Hazımsızlığın ifadesi; -Kimi zaman ülkemiz içindeki aparatlarını harekete geçirerek, kimi zaman ülkemizi işgalci olarak suçlayarak, kimi zaman uluslararası arenada bizi sıkıştırmaya çalışarak, kimi zaman sosyal medya üzerinden yalan-yanlış bilgiler yayarak, kimi zaman tetikçiliğini yaptırdıkları basın-yayın organlarını kullanarak, kimi zaman da doğrudan canımızı acıtmaya yönelik hain terör eylemlerini destekleyerek gerçekleşmiştir” ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin bölücü elebaşlarını kendilerini güvende hissettikleri yerde imha ettikçe, Türkiye'nin önünü kesmeye yönelik girişimlerin daha da arttığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

"Bölücü terör örgütü PKK’ya silah, mühimmat, eğitim ve himaye desteği sağlayarak palazlandırma girişimleri hız kazanmıştır. Ülkemizin Suriye’de ve Irak’ta gerçekleştirdiği sınır ötesi harekatlar sayesinde hedefine ulaşamayan bu çabaların, halen ısrarla ve inatla sürdürüldüğünü çok iyi biliyoruz. Burada bir gerçeğin hakkını özellikle ve de kalın çizgilerle çizmekte fayda görüyoruz. Her ne kadar birileri anlamasa da biz sınır ötesi operasyonlarımızla sadece güney sınırlarımızın huzur ve güvenliğini garanti altına almıyoruz. Bu operasyonlarla aynı zamanda ülkemizi bir terör koridoruyla kuşatma senaryolarını da yırtıp attık. Yine bu şekilde teröristlerin zulümleri sebebiyle göç edecek 3-4 milyon sığınmacının kendi topraklarında kalmasının temin ederiz. Sınır ötesi harekatlarımız Türkiye'yi düzensiz göç dalgası üzerinden iç karışıklığa sürüklemeye yönelik oyunları da boşa çıkarmıştır."

"Bundan geriye dönüş asla söz konusu olamaz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçici sığınmacı statüsüyle ülkemizde bulunan 620 binden fazla Suriyelinin terörden kurtarılmış güvenli bölgelere geri döndüğünü belirterek, "Beslenme kaynakları kesilen, yeni bir militan devşiremeyen, sahada sürekli güvenlik güçlerimizin baskısı altında ezilen terör örgütü kendisine biçilen bölücü rolü uygulama imkanı bulamamıştır. Sınırlarımız ötesindeki askeri mevcudiyetimiz, hem vatanımızın güvenliği hem vatandaşlarımızın huzur ve esenliği açısından hayati öneme sahiptir. Bundan geriye dönüş asla söz konusu olamaz. Karşımızdaki tablo gayet açıktır. Türkiye bölücü terör tehdidini ya kaynağında kurtaracak ya da eskiden olduğu gibi terörle mücadeleyi sınırları içinde şehirlerini sokaklarında, mahallelerinde verecektir. Ülkemizin böyle bir felaket karşı karşıya kalmasına kesinlikle müsaade edemeyiz. Dolayısıyla bu mücadeleyi sadece kendimiz, kendi güvenliğimiz için değil evlatlarımızın terörsüz bir iklimde büyüyebilmeleri için de sonuna kadar vermek mecburiyetindeyiz. Bu hakikatler dikkate alınmadan gündeme getirilen işler iyi niyetli, ister art niyetli olsun, hiçbir teklifin ülkemize faydası bizim nezdimizde de karşılığı yoktur. Aksi yöndeki ısrarlı beyanlar sınırlarımız ötesinde can siper hane şekilde görev yapan askerlerimiz başta olmak üzere milletimizin canını sıkmaktan başka hiç bir işe yaramayacaktır. Esasen bu tür gündemlerin ülkemizin planlarını bozduğu kesimler tarafından kasıtlı olarak körüklendiğine inanıyorum. Türkiye başarılı sınır ötesi operasyonlarıyla toprakları üzerinde ameliyat yaptırmayacağını çok açık ve net göstermiştir" dedi.

"Şehitlerimizin dökülen kanlarının, yitirdiğimiz canların hesabını misliyle sormakla kalmayacak, geleceğimizi de güvence altına alacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu an üzerinde durulması gereken asıl husus sınır ötesi operasyonların nasıl daraltılacağı bizim gündemimizde yok bizim gündemimiz nasıl genişletileceğidir. Irak ve ya Suriye’de eli kanlı caniler var oldukça bizim de içimiz rahat etmeyecektir. Emperyalistlerin Irak ve Suriye’de bir teröristan kurma planları masada oldukça hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Yaklaşık 40 yıldır milletimizin canını yakan kuzey Irak dağlarının her karışını güvenli hale getirene kadar bu bölgedeki harekatlarımız sürecektir. Aynı şekilde Suriye'de Tel Rıfat'ta Ayn El Arab'dan Münbiç'e kadar sinsi niyetlerle kurulmuş terör hatlarını darmadağın etmeden durmayacağız. Bilindiği gibi geçmişte buralarla ilgili bize verilmiş ancak tutulmamış sözler vardı. Madem bize verilen sözler yerine getirilmiyor. Öyleyse Türkiye’nin kendi güvenliği için gerekli tedbirleri almasına kimse itiraz edemez. Kimse bizden farklı bahanelerle bölücü alçakların semirtilmesine seyirci kalmamızı bekleyemez. Önümüzdeki aylarda kimin ne dediğine, hangi tehditlere savurduğuna, hangi hesaplar içinde olduğuna bakmadan bu doğrultuda yeni adımları muhakkak atacağız. Yapacağımız yeni harekatlarla sadece şehitlerimizin dökülen kanlarının, yitirdiğimiz canların hesabını misliyle sormakla kalmayacak, geleceğimizi de güvence altına alacağız" açıklamasını yaptı.

Türkiye'nin terör konusundaki tutumunun çok net olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Söz konusu terörle mücadele, ülkemizin bekası, milletimizin huzuru ve güvenliği olduğunda kimliği ne olursa olsun herkes ya yanımızda yer alır ya da karşımızda. Bu işin ortası, idare-i maslahatçılığı, gri alanı görmezden gelinecek ve ya sağıra yatılacak tarafı yoktur. Biz bu hususta çok netiz, çok kararlıyız, çok azimliyiz. Terör örgütünü dışarıdaki destekçileri ve içerideki uzantılarıyla beraber tamamen yok etmenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyorum. Bu konuda milletimizin, hükümetimize desteğinin tam olduğunu biliyoruz. Terörle mücadeleyi, siyaset üstü bir konu olarak görerek güçlü desteğini hiç esirgemeyen Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarımız başta olmak üzere tüm siyasi partilere buradan şükranlarımı sunuyorum. Terör gibi milli bir meselede dahi bozgunculuk yapanları bölücü örgütün tezleriyle hükümetimize saldıranları ise mahşeri vicdana havale ediyorum. 3-5 oy daha fazla alacağız diye bölücü örgütün muhiplerini kırmızı halıyla karşılayanlar bu yaptıklarının hesabını elbette milletimize vereceklerdir" değerlendirmesinde bulundu.

"100’üncü yıl etkinlikleri Türkiye karşıtları kadar Cumhuriyeti ve kurucusunu siyasi ekmek teknesin haline getirmiş piyasa Atatürkçülerini de ciddi manada endişelendirmiştir"

Geride bıraktığımız 2023 senesinin Cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümü olması sebebiyle tarihimizde daha özel bir öneme sahip olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen yurt içinde ve yurt dışında düzenlediğimiz etkinliklerle 2023’ün hakkını vermeye çalıştık. Bu kapsamda özellikle İstanbul Boğazında yapılan TCG-Anadolu öncülüğünde 100 savaş gemimizin gerçekleştirdiği geçit töreni hafızalara kazınmıştır. Tören aynı zamanda kimin Atatürk’e ve Cumhuriyet mirasına sahip çıktığını kimin de bunların sadece bunların istismarını yaptığını ortaya koymuştur. Hiç şüphesiz 100’üncü yıl etkinlikleri Türkiye karşıtları kadar Cumhuriyeti ve kurucusunu siyasi ekmek teknesin haline getirmiş piyasa Atatürkçülerini de ciddi manada endişelendirmiştir. Siyasetten medyaya, akademiden kültür sanata geniş bir alana tezgah açan bu işportacıların ortak özelliği menfaatperestliktir, samimiyetsizliktir. Bir süredir gündemde tutulmaya çalışılan tartışmalar bu hazımsızlığın halen geçmediğinin ispatıdır. Halbuki Türkiye'nin rejimi ile ilgili tereddütler 29 Ekim 1923’te yaşasın Cumhuriyet nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır. Bu konunun siyasi polemik haline getirilmesi doğru olmadığı gibi anayasal bakımdan zaten mümkün değildir. Ülkemizde kimsenin Cumhuriyet ile ilgili bir derdi yoktur, ülkemizde kimsenin Cumhuriyetimizin banisi ile bir derdi yoktur, ülkemizde kimsenin devletin bütünlüğü, ülkenin birliği, devletin esenliği ile ilgili sıkıntısı yoktur. Her kim bu kavramlar üzerinden kendine alan açmaya çalışıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları farklı niyetlerin koç başı gibi kullanmaya kalkıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Herkes bu tartışmaları siyasi rant kapısı haline getirmeye uğraşıyorsa bir büyük yanlışın tam merkezindedir. Her kim bu tartışmaları farklı niyetlerin koçbaşı gibi kullanmaya kalkıyorsa bir büyük yanlışın içindedir. Her kim bu tartışmaları siyasi rant kapısı haline getirmeye uğraşıyorsa bir büyük yanlışın tam merkezindedir" dedi.

"Bize dayatılan gündemlerin değil, hayallerimizin peşinden koşacağız"

"Elbette varmış gibi gösterilen bu tür tartışmalar üzerinden, eskiden beri ülkemizde siyaset ve toplum mühendisliği yapıldığını da unutmuyoruz. Siyasi tarihimizde 27 Mayıs'tan 12 Mart'a 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar bunun pek çok örneğini görmek mümkündür" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu tartışmaları kimin alevlendirdiğini, bunlardan kimin çıkar sağladığını, hangi piyonlar kullanılarak ülkemizin nerelere sürüklendiğini, milletimize hangi acıların yaşatıldığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Birileri aynı karanlık senaryoları tekrar sahnelemeye çalışmaktadır. Milli hafızamızın 28 Şubat sürecinden çok iyi bildiği marjinal karakterlerin ve kadrolu provokatörlerin bir anda sağda solda yeniden arzı endam etmesi herhalde tesadüf değildir. İster bu oyunun aktörleri arasında ister dışarıdan bakıp gazına gelenlerden olsun, her kim niyetini bozar ve yolunu şaşırırsa son on yılda yaşananlar akıbetinin ne olacağını göstermeye yeterlidir. Bırakınız bireyleri ve kurumları FETÖ'den PKK'ya kadar bu senaryoda kullanılan örgütlerin acı sonları dahi tek başına, almasını bilen için bir ibret vesilesidir. Milletimiz aynı yol ve yöntemlere tevessül edenlerin sadece yüzüne tükürmekle kalmayacak, gerektiğinde başını da ezecek basirete, dirayete, kudrete ve cesarete sahiptir. Esasen Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşını kutladığımız bir dönemde hortlatılmaya çalışılan rejim tartışmasının gerisindeki niyet gayet açıktır. Önümüze kurulan tuzakların tamamı, Türkiye'yi kalkınma ve demokrasi odaklı asıl gündeminden kopartıp kendi içine kapatarak, bölgesinde ve dünyada artan etkinliğini kırmaya yöneliktir. Türkiye'yi tekrar emperyalistlerin boyunduruğu altına almak isteyenlerin tezgahına gelmeyeceğiz. Ülkemize, milletimize ve demokrasimize hiçbir faydası olmayan suni gündemlerle vaktimizin ve enerjimizin çalınmasına izin vermeyeceğiz.
Bize dayatılan gündemlerin değil, hayallerimizin peşinden koşacağız. Bizim gündemimizde sadece Türkiye var. Bizim gündemimizde eser ve icraat var. Bizim gündemimizde mazluma el uzatma, düşenin elinden tutma var. Başkaları ne yaparsa yapsın. Biz işimize bakıyoruz. Gece gündüz demeden Türkiye Yüzyılının inşası için koşturuyoruz. Ülkemizi büyütmenin, şehirlerimizi geliştirmenin, aziz milletimizi daha fazla huzura, daha fazla refaha kavuşturmanın derdindeyiz. Bu anlayışla kabine olarak eğitimden sağlığa güvenlikten adalete, ulaştırmadan şehirciliğe, kültür sanattan dış politikaya, aileden gençlik ve spora geniş bir yelpazede programımızı adım adım hayata geçiriyoruz."

"Bu yılı ise dünya ortalamasının 1,5 katına denk gelen bir büyümeyle kapatacağımız anlaşılıyor"

31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerini de demokratik bir olgunlukla, şehirlere hizmet yarışı şeklinde tamamlayarak geride bırakmayı hedeflediklerini söyleyen Erdoğan, "Sonra Türkiye Yüzyılı gündemiyle yolumuza devam edeceğiz. Ekonomide bölgesel ve küresel krizler sebebiyle ortaya çıkan sıkıntıların yansımalarıyla boğuştuğumuz bir yılı geride bıraktık. Önümüzdeki 5 yıl boyunca küresel büyümenin düşük seviyelerde gerçekleşmesi ve buna bağlı kayıpların artması bekleniyor. Bu süreçte Türkiye olarak biz kendi hedeflerimize sıkı sıkıya bağlı kalarak yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye inşallah devam edeceğiz. Her küresel kriz Türkiye'nin önüne büyüme ve rekabet liginde üst sıralara çıkma konusunda yeni fırsatlar getirmektedir. Cumhuriyetimizin ilk asrında yılda ortalama 4,8'lik bir büyüme oranı yakalandı. Hükümetlerimiz döneminde bu oran ortalama yüzde 5,4 olarak gerçekleşti. Bu yılı ise dünya ortalamasının 1,5 katına denk gelen bir büyümeyle kapatacağımız anlaşılıyor. Önümüzdeki yıllar için büyüme oranlarımızı hep beklentilerin üzerinde tutacağımıza inanıyorum. Tabii bu arada hükümet programlarımızda vatandaşlarımıza taahhüt ettiğimiz yatırımları birer birer hayata geçiriyoruz. Depremle yıkılan şehirlerimizi ayağa kaldırma çalışmaları önceliklerimizin en başında yer almayı sürdürüyor. Sadece ulaştırmada halen inşası süren 26 ayrı yol, raylı sistem, havalimanı ve uydu projesinin ülkemize kazandıracağı değeri, muhalefetin bizi çekmek istediği içi boş tartışmaların tamamına değişmeyiz" dedi.

"İstihdamda yaklaşık 32 milyon kişiyle tarihimizin en yüksek seviyesini yakaladık"

İl ziyaretlerinde inşaatı biten ulaştırma yatırımlarının açılışlarını yapacaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Üzerine en çok titrediğimiz husus istihdamda yaklaşık 32 milyon kişiyle tarihimizin en yüksek seviyesini yakaladık. Yüzde 9'a düşürdüğümüz işsizliği daha aşağılara çekmemiz gerekiyor. Bunun için aktif iş gücü piyasası programlarımızın çerçevesini genişletiyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın uyguladığı programlar için işveren tarafında aranan istihdam yükümlülüğünü 3 kattan 2 kata, istihdam taahhüt oranını yüzde 70'ten yüzde 60'a düşürüyoruz. Böylece işverenlerimiz ihtiyaç duydukları nitelikli iş gücünü kendi iş yerinde yetiştirme imkanını daha esnek şartlarda kullanabilecektir. Deprem bölgesindeki şehirlerimizde ise bu programı daha fazla destekle yürüteceğiz. Bilindiği gibi 6 Şubat sonrası deprem bölgesindeki iş yerlerinin bu kurs ve programlarla ilgili yükümlülüklerini zaten kaldırmıştık. Aynı şehirlerimizdeki kurs ve programların 2024 yılı için işveren yükümlülük süresi 3 kat yerine 1 kat, istihdam taahhüdü de yüzde 70 yerine yüzde 30 olarak uygulanacaktır. Bunlara ilave olarak cep harçlıkları da deprem bölgesi illerimizde asgari ücretin yüzde 30'u düzeyinde verilecek. Amacımız depremden etkilenen şehirlerimizdeki işgücü piyasasının bir an önce toparlanmasını temin etmektir. Aynı şekilde depremde hayvanları telef olan vatandaşlarımızın zararlarını karşılıyoruz. Bütçemizden toplam 910 milyon lira kaynak kullanarak depremzede yetiştiricilerimizin telef olan hayvanlarının yerine yenilerini verdik. En çok yoğunlaştığımız alanlardan biri de hayat pahalılığı ve enflasyona karşı verdiğimiz mücadeledir. Aylık çekirdek enflasyonun eylüldeki yüzde 5,3 seviyesinden, aralık ayında yüzde 2,3 seviyesine gerilemesi yürüttüğümüz kararlı mücadelenin işaretidir. Ancak hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadelemizde milletimizin yardımını bekliyoruz. Çünkü bu meselenin teknik boyutu kadar, psikolojik boyutu da önemlidir. Öncelikle ürettiği ve sattığı malın, verdiği hizmetin fiyatını enflasyonla orantılı olmayan düzeylerde artıran tamahkar anlayışı ortadan kaldırmalıyız" diye konuştu.

"Emeklerimizin aylıklarındaki artışı birbirine yakınlaştıracak yeni bir adım atıyoruz"

Çalışanları ve emekliler başta olmak üzere insanların refah düzeyini yükseltmek için de can başla çalıştıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşçi, memur, emekli maaşlarının ve onlara endeksli ödemelerde yaptığımız yüksek oranlı artışlarla bunu kısmen sağladık. İnşallah önümüzdeki dönemlerde aynı anlayışla çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutmaya devam edeceğiz. Türkiye büyüdükçe ortaya çıkan katma değerden, milletimizin her kesiminin hak ettiği payı alması konusunda samimi gayret gösteriyoruz. Geçen yılın son aylarındaki yaptığımız hesaplarla 16 milyon emeklimizin tamamına bir defaya mahsus 5'er bin liralık ödeme gerçekleştirdik. Çalışan emeklilerimiz de tıpkı diğer emeklilerimiz gibi yıl bitmeden 5 bin lira tutarındaki ödemelerini aldı. Bütçe imkanlarımızı zorlama pahasına da olsa emeklilerimizi asla darda bırakmıyoruz. Emekli aylıklarındaki artışları da yine bu anlayışla belirliyoruz. Bilindiği gibi 2024 yılının ilk altı ayı için memur emeklisi aylıklarında yüzde 49,25, SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarında ise yüzde 37,57 artış oldu. Bu farklı artışların emeklilerimizde yol açtığı rahatsızlıkları gördüğümüz için, emeklerimizin aylıklarındaki artışı birbirine yakınlaştıracak yeni bir adım atıyoruz" dedi.

"Emekli maaşı alt sınırını 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkarıyoruz"

"Nispeten daha düşük artış alan SSK ve Bağ-Kur emeklisi aylıklarına ilave yüzde 5 daha artış yapacağımızın müjdesini buradan vermek istiyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklilerimizin ocak 2024'ten itibaren altı aylık artış oranı yüzde 42,6'ya yükseliyor. Önümüzdeki temmuz ayındaki artışlarla birlikte emeklilerimizin hepsi yaklaşık aynı oranlarda maaş artışına kavuşacaklardır. Yani memur, SSK ve Bağkur ayrımı yapmadan tüm emeklilerimizin yıllık maaş artış oranları önümüzdeki temmuzda eşitlenecektir. Burayı özellikle altını çizerek ifade etmiş olduk. Çünkü yılın ikinci yarısındaki maaş artışlarında memur emeklileri enflasyon farkını alırken, SSK ve Bağ-Kur emeklileri enflasyonun tamamını alacakları için maaş artış oranlarındaki dengesizlik giderilecektir. Ayrıca sosyal devlet ilkemiz gereği uygulamaya aldığımız emekli maaşı alt sınırını 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkarıyoruz. Ekonomi yönetimimiz, Orta Vadeli Program'da bu artışları öngörmüş, hazırlıklarını buna göre yapmışlardır. Meclisimizin de onayını aldıktan sonra artışları bir an önce emeklilerimizin maaşlarına yansıtmak istiyoruz. Böylece toplam 200 milyar liralık ilave bir kaynağı da emeklilerimizin istifadesine sunmuş oluyoruz. Tüm bu artışların emeklilerimize ve ülkemize milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Kabinemizde bugün aldığımız bir kararla 2024'ü emekliler yılı olarak ilan ediyoruz. Amacımız bu vesileyle emeklilerimizin hayat kalitesini artıracak, sosyal haklarını genişletecek, onlara özel hizmetler sunacak yeni hizmetleri devreye almaktır. Sağlıktan ulaşıma, sosyal imkanlardan kültürel faaliyetlere kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu hizmetler şimdiden emeklilerimize hayırlı olsun" ifadelerini kullandı.

"Mal ve hizmet ihracatımızı bu yıl 375 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz"

İhracatın ekonomi programlarının en kritik başlıkları arasında bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl ihracatta 256 milyar dolarla hedeflerimizin de üzerine çıkarak cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Dış ticaret açığımızda da gözle görülür bir kapanma oldu. Mal ve hizmet ihracatımızı bu yıl 375 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. İnşallah daha önceki hedeflerimiz gibi bunu da gerçekleştireceğiz. Turizmde de 2023 rakamlarının çok iyi geleceği anlaşılıyor. Elbette tüm bu işleri yaparken mali disiplinden taviz vermeyeceğiz. Deprem sebebiyle artan harcamalara rağmen geçtiğimiz yılın bütçe açığını, öngörülen seviyenin altında tutmayı başardık. Geçtiğimiz yıl deprem için 950 milyar lira harcama yaptık. Bu yıl aynı çerçevede 1,3 trilyon lira harcama yapmayı öngörüyoruz. Sadece son yirmi yılda depremler nedeniyle oluşan hasarların giderilmesiyle yenileme ve güçlendirme çalışmaları için harcadığımız para, vergi gelirlerinin 8 katıdır. Bir başka ifadeyle devlet olarak tüm kaynaklarımızı milletimizin yaralarının sarılması ve tehditlerin bertaraf edilmesi yolunda seferber ettik. İnşası ve çevre düzenlemesi tamamlanan deprem konutlarının teslimatına inşallah çok yakında başlıyoruz. İllerimizi ziyaret ederek hem depremzede kardeşlerimizle kucaklaşacak hem sahada yürütülen çalışmaların denetimini yapacak hem de teslime hazır konutların anahtarlarını hak sahiplerine inşallah takdim edeceğiz. Küresel ve bölgesel krizlerin maliyeti yanında maruz kaldığımız ekonomik tuzakların olumsuz etkilerine rağmen her alanda yatırımları sürdürüyor, döviz rezervlerimizi de arttırıyoruz. Yaklaşık 146 milyar dolarlık bir döviz rezerviyle girdiğimiz 2024'te bu rakamı daha da arttıracağımıza inanıyorum. Ülkemizin risk priminin düşmesi, yabancı yatırımcıların piyasalarımıza ilgisinin artması, derecelendirme kuruluşlarının görünümümüzü olumluya çevirmesi gibi pek çok işaret doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Türkiye'nin küresel rekabette giderek artan gücü, uyguladığımız ekonomi programını başarıyla yürütmemize imkan veriyor. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize ulaşana kadar durmadan, duraksamadan, çalışmaya, üretmeye, büyümeye devam edeceğiz" dedi.

"Alper kardeşimizin özellikle bu yolculuğu milletimiz için, gençliğimiz için hayırlı olsun diyorum"

Yarın gece saat 1.11'de uzaya uğurlanacak ilk Türk astronotu büyüyen, güçlenen ve iddia sahibi Türkiye'nin yeni bir nişanesi olarak gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Alper kardeşimizin özellikle bu yolculuğu milletimiz için, gençliğimiz için hayırlı olsun diyorum. Uluslararası uzay istasyonunda yürüteceği bilimsel çalışmalarda şimdiden kendisine başarılar diliyorum" dedi.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul TBMM Başkanı Kurtulmuş: "ABD’de öğretim üyeleri işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor" İbn Haldun Üniversitesi’nde düzenlenen söyleşide gençlerle buluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, "Amerika Birleşik Devletleri’nin önemli üniversitelerinin hemen hepsinde sadece öğrenciler değil öğretim üyeleri de işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor. Bir bilim yuvasından sesleniyorum, şu anda dünyanın dört bir yanında Siyonist baskıdan bunalmış olan vicdan sahibi, ilim sahibi tüm öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İbn Haldun Üniversitesi’nde gençlerle bir araya geldi. Kurtulmuş yaptığı konuşmada, "Türkiye’nin önemli bir tarihsel dönüm noktasından geçtiğimiz bu süreçte örnek şahsiyetlerin genç nesillere tanıtılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Ben Sabahattin Zaim hocanın öğrencisiyim. Bizim dönemimizin örnek isimlerinden birisidir kendisi. Türkiye’ye hizmet etmek için kollarını sıvayan ve kalkınması için hizmet eden bir kişidir. Çok sayıda öğretim üyesi ve öğrencinin yetişmesine vesile olmuştur. İslam ekonomisi terimi yeni ortaya çıktığı zamanlarda, az sayıda bilim adamlarının İslam iktisadıyla alakalı fikirlerini Türkiye’ye taşımıştır” ifadelerini kullandı. "Siyonist baskıdan bunalmış öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bazı üniversitelerde İsrail zulmünü anlatan akademisyenlerin işlerine son verildiğini belirten Kurtulmuş, "Tarihlerde Nazi Almanya’sında oradaki Nazilerin zulmünden kaçan bilim adamları varsa şimdi ise Amerika Birleşik Devletleri’nin önemli üniversitelerinin hemen hepsinde sadece öğrenciler değil öğretim üyeleri de işgalci İsrail’in zulmünü anlatmaya çalıştığında işlerine son veriliyor. Onlarca bilim insanı üniversitelerden atıldı. Almanya’da aynı şekilde ders ve konferans veren hocalar anti-siyonist fikirleri nedeniyle işlerinden atıldı. Bir bilim yuvasından sesleniyorum, şu anda dünyanın dört bir yanında siyonist baskıdan bunalmış olan vicdan sahibi, ilim sahibi tüm öğretim üyelerine Türkiye’nin üniversitelerinin kapıları sonuna kadar açıktır” dedi. Konuşmalarına devam eden Kurtulmuş, “İlmin başı merak ortası sabır sonu ise kendini bilmektir. Şunu söylemek isterim, bizim geleneğimizde nesillerden nesillere aktarılan bir eğitim sistemidir, hoca öğrencisine öğretir, o bir başkasına öğretir. Biz bu intikali önemsememiz lazım. Bilim adamlarından sadece iki kere ikinin dört ettiğini değil, söyledikleri sözleri, oturmalarını, kalkmalarını her şeyi öğrenmemiz gerekiyor. İnsanın yanılgısı kendisini çok önemsemesidir. Kim olursan ol, kendinizi mühim insan kabul etmeyin. Mühim insan görmek istiyorsak Fatih Camii avlusu, Süleymaniye Camii avluları çok çok büyük insanlarla dolu. Dolayısıyla hiçbirimiz büyük insan değiliz” şeklinde konuştu.
Sakarya Sakarya’da 12 kişinin yaralandığı kazada midibüsün freni patlamış Sakarya’nın Pamukova ilçesinde 12 kişinin yaralandığı kazanın midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Kazayla ilgili Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinden de açıklama yapıldı. Kaza, saat 16.00 sıralarında Pamukova ilçesi Eskiyayla Mahallesi’nde meydana gelmişti. Edinilen bilgiye göre, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sağlık Kültür ve Spor Başkanlığı tarafından Akçay Baraj Gölü’ne doğa yürüyüşü gezisi düzenlendi. Gezi dönüşünde, bir firmadan kiralanan 54 S 0579 midibüsün frenleri patladı. Kontrolden çıkarak yol kenarında bulunan araziye devrilen midibüste bulunan 11 üniversite öğrencisi ile 1 üniversite personeli olmak üzere toplamda 12 kişi yaralandı. Durumun haber verilmesi üzerin bölgeye sevk edilen sağlık ekiplerince, yaralılar çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Öte yandan kazanın, midibüsün freninin patlaması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı. Üniversiteden kazaya ilişkin açıklama Meydana gelen kazanın ardında SUBÜ sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada, "Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız tarafından Akçay Baraj Gölü’ne düzenlenen doğa yürüyüşü gezisi dönüşü firmadan kiralanan bir minibüsün teknik arıza nedeniyle devrilmesi sonucu 11 öğrencimiz ve 1 personelimiz yaralanmıştır. Kaza neticesinde hayati tehlikesi olan ve durumu ağır olan öğrenci ve personelimiz bulunmamaktadır. Pamukova Devlet Hastanesi’nde müşahede altındaki 2 öğrencimiz kısa süre içerisinde taburcu edilecektir. Sadıka Sabancı Devlet Hastanesi’ndeki 3 öğrenci ve 1 personelimizin tedavisi devam etmektedir. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki 6 öğrencimizden birisinin kolunda kırık bulunmaktadır. Tomografi ve tetkikler devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.