EKONOMİ - 24 Ağustos 2017 Perşembe 13:23

İstanbul'da kişi başı konaklama fiyatları düşüşte

A
A
A
İstanbul'da kişi başı konaklama fiyatları düşüşte

İki yıl öncesine kadar konaklama fiyatı beş yıldızlı otellerde ortalama 200 euroyu bulan İstanbul’da, Temmuz ayında oda bedeli ortalama 83,2 euro oldu. Avrupa ortalaması ise 116 euro olarak gerçekleşti.

Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) yaptırdığı araştırmaya göre, bu yıl Temmuz ayında İstanbul’da doluluklar, FETÖ terör örgütünün darbe girişiminin yaşandığı Temmuz 2016’ya göre yüzde 97 artarak yüzde 72.4 olarak gerçekleşti. Baz etkisi olarak değerlendirilebilecek bu artışla İstanbul, Temmuz 2017’de doluluk oranlarında en yüksek artışı yaşayan destinasyon oldu. Ancak bu doluluk İstanbul’un Avrupa’daki rakiplerine göre yarı yarıya, hatta üçte iki daha düşük fiyatlarla sağlandı. TÜROB’un yaptığı değerlendirmeye göre, İstanbul’da iki yıl öncesine kadar fiyatta Paris, Londra, Barselona gibi şehirlerle yarışan ve beş yıldızlı otellerde ortalama 200 euroyu bulan kişibaşı konaklama fiyatı bu yıl yüksek sezon olan Temmuz ayında 83.2 euro olarak gerçekleşti.

“Avrupa ortalaması ise 116 euro olarak gerçekleşti”

TÜROB Başkanı Timur Bayındır’ın, bugün Taksim’de gerçekleştirilen TÜROB Geleneksel Buluşması’nda açıkladığı verilere göre, 2017’nin ilk 7 ayında İstanbul, yüzde 21.9 düşüş ile 83.2 euroya gerileyen ortalama günlük satılan oda bedeli ve yüzde 7.4 düşerek 60.2 euroya gerileyen toplam oda sayısı üzerinden odabaşı gelirlerde en büyük gelir kaybı yaşayan Avrupa destinasyonu olmaktan kurtulamadı. Paris aynı dönemde 253 euro ile konaklamada Avrupa’nın en pahalı şehri oldu. İsviçre’nin Cenevre kenti 245 euro ile ikinci olurken, Tel Aviv 221 euro ile üçüncü en pahalı oldu. Akdeniz’deki en önemli rakiplerimizden Dubrovnik 208 euro, Barselona 159.3 euro ve Atina 137.7 euroluk fiyatlarıyla dikkat çekti. Avrupa ortalaması ise 116 euro olarak gerçekleşti.

“Gelirlerimizi toparlamak için biraz daha zamana ve doğru planlamalara ihtiyacımız var”

Verileri yorumlayan Başkan Timur Bayındır, 2016 Temmuz ayının olağan dışı bir dönem olduğu için bu yıl Temmuz ayında ‘artış yaşandı’ diye yorumlamanın doğru bir ifade olmayacağını belirtti. Bayındır, “2017 yılı gelirlerinde, 2016 gibi stresli bir yıla oranla dahi düşüş kaydedilmesi; kaynak pazarlardaki daralma, kongre ve iş turizmindeki kayıplar, piyasa şartlarındaki durumun kötüye kullanılması, artmaya devam eden yatak arzı gibi nedenlere yorulabilir. Hükümetimizin ve halkımızın iradesi ve özverisi ile ‘güvenlik’ günlük hayatımızın bir meselesi olmaktan çıksa da önceden oluşturulan algı maalesef ki belimizi büküyor. Dolayısıyla, gelirlerimizi toparlamak için biraz daha zamana ve doğru planlamalara ihtiyacımız var” diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan AK Partili kadınlar, Gazzeli anneler için açıklama yaptı AK Parti Erzincan İl Kadın Kolları Başkanlığı, Gazze’de öldürülen anneler için basın açıklaması yaparak İsrail’e tepki gösterdi. Anneler Günü’ne sayılı günler kala İsrail’in ablukası altındaki Gazze’de her gün 63 kadının öldüğünü vurgulayan AK Partili kadınlar, yaşanan insanlık suçunun derhal sona ermesi konusunda çağrıda bulundu. Gazzeli kadınlar için AK Parti İl Binası önünde düzenlenen basın açıklamasına, AK Parti Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman, 26 dönem Erzincan Milletvekili ve AK Parti Genel Merkez Siyasi Erdem ve Etik Kurulu üyesi Sebahattin Karakelle, AK Parti Erzincan İl Başkanı Çetin Özyurt, Erzincan eski Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy ve kadın kolları mensupları katıldı. Okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Pazar günü anneler günü, günlerdir her yerde tatlı bir telaş yaşanıyor. Anneler günü öksüzlerin ve evladını kaybeden annelerin de ağır imtihanıdır. Fakat bir yandan da dünyanın orta yerinde, yanı başımızda Filistin’de, Gazze’de, Refah’ta yaşanan soykırım nedeniyle anne olmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Biz bugün okuldan gelecek çocuklarımızı, Gazzeli anneler ise çocuklarına verecek bir lokma ekmeği bekliyor. Bizler karışmasın diye çocuklarımızın defterlerine, kitaplarına isim yazarken, Gazzeli anneler ise cesetleri teşhis edilebilsin diye çocuklarının kollarına isim yazıyor. Bir kadın, bir anne olarak çok net ifade ediyorum, her can tek, her can biricik ve bir cana kıyan tüm insanlığa kıymış gibidir. Filistin Sağlık Bakanlığının 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamaya göre, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda 34 bin 683 kişi öldü, 78 bin 18 kişi yaralandı. BM kadın biriminin raporuna göre Gazze’de 9 bin kadın öldü. Günde ortalama 63 kadın hala ölüyor ve bunların 37’si ise anne. Kayıp ve akıbeti bilinmeyen kadınların sayısı 2 bin 100’dür. Peki ya sağ kalan ve yaşam savaşını sürdürmeye, çocukları için hayata tutunmaya çalışan kadınlar, anneler, Filistin’de sağlık sisteminin çökmesi nedeniyle yaklaşık 60 bin hamile kadın risk altında. Her gün 180 anne ölümle burun buruna doğum yapıyor. Ya anne olduğunu göremeden, karnında bebeği ile ölen kadınlar, ölen annesinin bedeninden ameliyatla alınan bebekler. Zor şartlar, ölümle burun buruna yaşamak ve yetersiz beslenme nedeniyle erken doğum yapan, sütü kesilen anneler. Gazze’deki her 5 kadından 4’ü, aile bireylerinden en az birinin üst üste iki öğün yiyemediğini ifade ediyor. Çocuklar, annelerinin gözü önünde eriyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın birleşmiş milletler ve pek çok uluslararası platformda haykırdığı gibi savaşın da bir ahlakı, hukuku vardır. Sivillerin hedef alındığı saldırıyı haklı gösterecek tek bir neden dahi olamaz. Cumhurbaşkanımız ve hanımefendinin çocuk ve kadınlar başta olmak üzere sivilleri korumak için yaptığı pek çok girişim tüm dünyaya örnek oluyor. Hamas’ın ateşkes masasına oturmayı kabul etmesi gelecek için bir umuttur. Ancak çağrıya rağmen özellikle Gazze ve Refah’ta artarak devam eden saldırılar İsrail’in niyetini ortaya koymuştur. Biz anneler olarak yine de İsrail’e bir kez daha çağrıda bulunuyoruz, ateşkes için bir adım bekliyoruz. İsrailli yetkililere soruyorum, vaad edilmiş topraklar hedefinizi, hayattan kopardığınız annelerin ve çocukların bedenleri üzerine mi inşa edeceksiniz? Bizler bugün AK Parti Erzincan İl Kadın Kolları Başkanlığı, teşkilatlarımız, kadın milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri olarak buradayız. Şu anda 81 ilde ak partili kadınlar olarak Gazzeli anneler için dimdik ayaktayız. Yaşanan tüm zulme, acıya rağmen eşini, evladını, ailesini kaybetmesine rağmen çocukları için, ülkesi için dimdik ayakta duran Filistinli anneler, er ya da geç kazanacak. Anneler bitmeden bu direniş bitmez”
Aydın Asansör kazası davasında ’bilirkişi raporu’ yenilenecek Aydın’ın Efeler ilçesindeki öğrenci yurdunda üniversite öğrencisi Zeren Ertaş’ın ölümüyle sonuçlanan asansör kazası ile ilgili görülen üçüncü davada sanıklar savunmalarını yaparken, eksikler nedeniyle bilirkişi raporunun yenilenmesine ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Efeler ilçesi Işıklı Mahallesi KYK Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu’nda yaşanan asansör kazasında 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Zeren Ertaş hayatını kaybetmişti. Yaşanan olay sonrası Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada asansör firması yetkilisi M.B. ile firma sahibi H.T. tutuklanmıştı. Savcılık tarafından derinleştirilen soruşturma sonrasında firmanın mühendisleri R.H.A. ve U.İ. de yakalanarak tutuklanmış, firmanın elektrik mühendisi N.M. ise tutuksuz yargılanmıştı. Sanık sayısının 5’e yükseldiği olayla ilgili bugün 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde üçüncü dava görüldü. Zeren Ertaş’ın ailesi ve avukatlarının katılmadığı davada, tamamlanan ikinci bilirkişi raporuna göre sanıklar savunmalarını gerçekleştirdi. "Beraatimi istiyorum" Sanıklar önceki savunmalarının aynen geçerli olduğunu ifade ederken, sanıklardan R.H.A. savunmasının devamında, "Kazadan sonra mahkeme heyetinizin görevlendirmiş olduğu ilk bilirkişiler firmamı tali kusurlu olarak buldu. Bunun sonucunda iki mahkeme boyunca savunma yaptık. Resmi evraklar şeklinde deliller sunduk, şahit gösterdik, tanık dinlettik. Bu yapmış olduğumuz savunmalar sonrasında da akademisyen olan bir makine mühendisi hocamızdan da uzman görüş raporu da aldık. Burada firmama herhangi bir kusur atfetmeden kusursuz buldu. Mahkemeniz bu savunmalarımızdan sonra ikinci bir bilirkişi raporu istedi. Yeni bir bilirkişi heyeti tekrardan yeni bir rapor sundu. Bu raporun kanaat kısmında gene firmama herhangi bir kusur atfedilmedi. Bu yüzden heyetinizden beraatimi rica ediyorum" dedi. "İşimi doğru ve düzgün yaptım" Birinci ve ikinci mahkemede yaptığı savunmaların aynı olduğunu ifade eden sanıklardan H.T. ise, "İkinci bilirkişi raporunda da R.H.A.’nın dediği gibi firması suçsuz bulunduysa benim de firma olarak işimi doğru yaptığım anlamına geliyor. Ben de ilk baştan beri söylediğim gibi montaj firması olarak işimi doğru ve düzgün yaptım. Alnım açık. Geri kalan savunmaları avukatlarım yapacaktır" diye konuştu. "Elektriksel hiçbir sorun yoktur" İlk savunmalarının aynen geçerli olduğunu ifade eden sanıklardan elektrik mühendisi N.M. de, "İlk bilirkişi raporunda elektrik mühendisi olarak üzerime bir suç atılmamıştır ve raporda ismim geçmiyor. Ancak ikinci bilirkişi raporunda ismimiz geçti ama suçlamaları kabul etmiyorum. Çünkü tamamen bakım kaynaklı bir sorun olduğu tespit edilen olayda elektriksel hiçbir hata yoktur. Mekanik aksamdan çıkan bir sorun. Bu bilirkişi raporunda da var. Beraatimi talep ediyorum" dedi. Sanıkların avukatlarının da savunmalarını yapmasının ardından, sanık avukatları asansörün yapı müteahhidi olan firmanın, A tipi muayene kuruluşu olan firmanın ve ruhsat veren ilgili belediyenin de davaya dahil edilmesini talep etti. Ayrıca bilirkişi raporunda çelişkilerin ve eksiklerin olduğuna dikkat çeken sanık avukatları, bilirkişi raporlarına da itirazda bulundu. Ayrıca bilirkişi heyetinin de hazırladığı raporun profesyonelce yapılmadığı ve bu durumun rapora olan güveni sorgulattığı ve kafalardaki soru işaretlerinin giderilmesi amacıyla bilirkişi heyetinin de mahkemeye çağrılması talep edildi. Şikayetinden vazgeçti Olayda psikolojik yara aldığı iddiasıyla sanıklardan şikayetçi olan öğrencilerden S.A. ise mahkemede şikayetinden vazgeçtiğini ifade ederek, "Kendim kalp hastasıyım ve bu süreçte çok rahatsız olmaya başladım. Şikayetimden vazgeçiyorum" dedi. Bilirkişi raporu yenilenecek Konuşmaların ardından kararı açıklayan mahkeme başkanı, dava ile ilgili sanık M.B., H.T., R.H.A. ve U.İ.’nin tutukluluk hallerinin devamına, N.M.’nin ise tutuksuz yargılanmasının devamına karar verirken, bilirkişi raporunun yeniden hazırlanmasına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 21 Mayıs’a erteledi.