POLİTİKA - 06 Nisan 2018 Cuma 19:45

Mahir Ünal’dan CHP’ye cevap

A
A
A
Mahir Ünal’dan CHP’ye cevap

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, “Biz burada evcilik oynamıyoruz. Biz burada bir taraftan 4 tane terör örgütü ile mücadele edeceğiz, bir taraftan 15 Temmuz işgal girişiminin yaralarını sarmaya çalışacağız, bir taraftan da sözde siyaset yapıyormuş gibi görünün terör sevici Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesi ile uğraşacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezinde yapılan MKYK toplantısı sonrası açıklama yapan Parti Sözcüsü Mahir Ünal, toplantıda ele alınan konulara ilişkin bilgi verdi, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap verdi. 

“Çocuk istismarına yönelik düzenlemenin imzaları tamamlandı, önümüzdeki hafta Meclise sevk edilmesi planlanmakta” açıklamasında bulunan Mahir Ünal, CHP’nin partilerine yönelik yaptığı eleştirilere cevap verdi.
“Kılıçdaroğlu, son derece bölücü ve çirkin bir dil kullanmıştır” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sanatçılarla birlikte sınır karakoluna yaptığı ziyarete ilişkin eleştirilere de cevap veren Ünal, “Ana muhalefet partisinin hem sanatçılara hem de siyaset kurumuna dönük son derece çirkin saldırıları oldu. Özellikle sanatçılarımıza dönük kullanılan ifadeler son derece çirkin ve terbiye dışı ifadelerdi. Sanatçılarımız oraya bu devletin Cumhurbaşkanı ile vatan, millet ve bayrak sevdalarından dolayı gittiler. Bir görevi ifa ettiler. Kendi vicdanlarında hissettikleri bir sorumluluğun sonucu olarak bunu yaptılar. Toplumu ‘halkın polisi, sarayın polisi’, ‘halkın 15 Temmuz’u, sarayın 15 Temmuz’u’, ’15 Temmuz şehidi, terör şehidi’ gibi ayıran Kılıçdaroğlu, şimdi de ‘halkın sanatçısı, sarayın sanatçısı’ gibi son derece bölücü ve çirkin bir dil kullanmıştır. Adeta terörü destekleyen, terör seviciliği yapan, açıklamaları ile bu ülkenin hukukuna, anayasasına, bütün ülkelerin hassas olduğu evrensel hukukun şiddete ve teröre dönük duyarlılığına rağmen terör sevicilere hamilik yapan, ‘bir gerillayı ya da annesini oynamak istiyorum’ diyerek PKK’yı ve terör seviciliğini adeta ifşa eden sanatçı benzerlerine sahip çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, acaba bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ile birlikte sanatçıların, teröristlerle mücadele eden ve bölgeyi terörden temizleyen Mehmetçiğin ziyaret edilmesinden neden rahatsız olduğunu biz çok iyi biliyoruz” diye konuştu.
“Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin faşist ve darbeci anlayışı bir kez daha ortaya çıkmıştır”
“Onlar 6-7-8 Ekim olaylarında 50 kişinin üzerinde insanın hayatını kaybetmesine sebebiyet veren, Kandil’den talimat alan, şuanda hapiste bulunan bir partinin eş başkanını ziyarete gitmeyi sorun olarak görmezler, ama PKK ile mücadele eden Mehmetçik ile birlikte olmaya giden sanatçıyı sorun haline getirirler” açıklamasında bulunan Ünal, siyaset kurumunun milletin iradesini devlete taşıyan yapı olduğunu kaydederek, “Şimdi siz Zeytin Dalı’nı, Fırat Kalkanı’nı siyasetin başarısı olarak görmeyecekseniz bunu neyle açıklayacaksınız. Devletin kendi başına yaptığı bir şey olarak göreceksek o zaman siyaseti, demokrasiyi nereye koyacağız. CHP’nin darbeci, faşist aklı siyasetten nefret ettiği için, milletin temsilcisi olan siyasetçilerden nefret ettiği için, maalesef sanki TSK’mız, ordumuz bu işi kendi başına gitmiş yapmış gibi siyasi iradeyi yok saymaktadır. Zeytin Dalı’da, Fırat Kalkanı’da bu milletin yetkilendirdiği siyasi iradenin başarısıdır. Bunu kabul etmek zorundadır CHP. Ama CHP7nin aklı darbeci, faşist bir akıl olduğu için milletin yetkilendirdiği, milletin emrinde olan devlet aygıtının, kahraman ordumuzun milletimizle beraber siyasi iradenin emri ile hareket ettiğini kabul etmez. Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin ve siyasetimizin başarısıdır bu, diplomasideki, askeri alandaki başarıdır bu. Ordumuzla birlikte yürüttüğü başarıdır bu. Burada normal olan başarıyı taktir etmektir. Anormal olan ise bu başarıyı karalamaktır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin bu yaklaşımda da faşist ve darbeci anlayışı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Sanatçılara dönük ifadelerinde öfke, kin nefret bir kez daha ortaya çıkmıştır” şeklinde konuştu. 

“Türkiye’yi yalan, kin, nefret, iftira temelinde siyaset yapanlar kutuplaştırmaktadır” 

İktidar olarak sorumlu davrandıklarının altını çizen Ünal, “Bizim testimiz süt dolu, onların testisi boş olabilir. Testimiz çarpışırsa bu milletin kazanımları kaybolur diye düşünüyoruz ve sorumlu davranıyoruz. Ama bizim bu sorumlu davranmamış şu anlama gelmiyor, Kemal Kılıçdaroğlu’nun her grup toplantısında istediği rahatlıkta bize hakaret etmesi, tehdit etmesi, militan olarak tanımladığı küçük bir azınlıkla bu milletin yetki verdiği hükümeti gayri meşru ilan etme hakkını Kemal Koılıçdaroğlu’na vermiyor. Birileri bize diyor ki, ‘siz iktidar olarak toplumu kucaklayın.’ Bize hakaret eden, küfreden, her türlü yalanı, iftirayı söyleyenlerle biz nasıl kucaklaşacağız. Bunu kendisinde bir hak olarak gören, Cumhurbaşkanımızın şahsına, ailesine, AK Parti siyasetine hakareti, aşağılamayı kendisine yöntem haline getirenlerle biz nasıl anlaşacağız. Türkiye’yi kim kutuplaştırmaktadır, Türkiye’yi yalan, kin, nefret, iftira temelinde bu söylemle siyaset yapanlar kutuplaştırmaktadır. Şunu da bilmeleri gerekir, biz 15 Temmuz cehenneminden çıktık, 17-25 Aralık yargı darbesini bertaraf ettik. Tehdit ettikleri bu milleti temsil eden siyasi irade 15 Temmuz cehenneminden çıkmıştır. Biz kendilerinden korkacak, tuhaf tiyatral tehditlerinden çekinecek, ettikleri hakaretlerden geri duracak değiliz. Biz onlara aynı şekilde cevap vermesini biliriz. Eğer CHP’nin simetrisinde biz onlara cevap verirsek bu seviyesizlik bu topluma da zarar verir. Bizi onların seviyesine inmiyorsak, onların dili ve üslubu ile konuşmuyorsak bu onlardan çekindiğimiz ya da söylediklerini onayladığımız anlamına gelmiyor. Bir ülke düşünün ki, bu ülkede bir siyasi parti terör ve teröristlerle işbirliği yapacak, teröristlerini dilini ve söylemini kullanacak, bu ülkenin Afrin’de mücadele ettiği terör örgütü ile açık, fiili, sözlü işbirliğinde bulunacak, PKK’nın cenazelerine katılacak, FETÖ‘nün sözcülüğüne soyunacak, AK Parti karşıtı bütün uluslararası lobilerin, türkiye düşmanı bütün yapılan dili ve söylemi ile konuyacak, sonra kalkacak sözcüleri, Genel Başkanı bu milletin seçtiği Cumhurbaşkanına, hükümete hakaret edecek ve bunu kendisinde bir hak olarak görecek, öyle bir ülke ve dünya yok. Buna müsaade etmeyiz. Bu kadar seviyesizliğe, pespayeliğe müsaade etmeyiz” ifadelerini kullandı. 

“Biz burada evcilik oynamıyoruz” 

Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye çıkıp ağzına geleni saydığını belirten Ünal, “Adeta antideprasan kullanmış, sakinleştirici almış bir ruh hali ile gülerek her türlü ağır hakareti, çirkin ifadeyi kullanıyor, sanatçılara hakaret ediyor, işine gelmediği zaman hukuka hakaret ediyor, her türlü hukuksuzluğu yapma hakkını kendisinde görüyor, o hukuksuzluğu yaptığı zaman ‘ben bu hukuku tanımıyorum’ deme hakkını kendinde görüyor, bu kadar konfor, bu kadar rahatlık siyasette olmaz. Hadi muhalefet olarak sorumluluk almıyor olabilirsiniz, biz burada evcilik oynamıyoruz. Biz burada bir taraftan 4 tane terör örgütü ile mücadele edeceğiz, bir taraftan 15 Temmuz işgal girişiminin yaralarını sarmaya çalışacağız, bir taraftan da sözde siyaset yapıyormuş gibi görünün terör sevici Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesi ile uğraşacağız. Eğer bu ülkede siyaset yapıyorlarsa siyaseti adabını, edebine uygun dil ve üslup ile yapmak durumundalar. Kimse bize hakaret etme, bizimle ilgili tekrar yalanları ve iftiraları kamuoyunun önünde parmağını sallayarak söyleme hakkına sahip değildir. Kendilerinin adeta hakaret etme hedefine oturmuş bir iktidar yok. Biz bu güne kadar verdiğimiz siyasi mücadeleyi, hukuk zemininde vereceğiz, ama müsaade etsinler insanında bir sabrı var, sabır taşı olsa çatlar. Her gün aynı hakaretler, yalanlar, siyaseti, Türkiye’nin gündemini rehin alıyorsunuz, yalanlarınızla iftiralarınızla, tehditlerinizle bunu yapıyorsunuz ve bunun da bir hak olduğunu söylüyorsunuz. Böyle bir hak yok. Bizler de artık CHP’nin yalanlarına cevap vermekten, hakaretleri ile ilgili dava açmaktan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun hezeyanlarında, histeri krizlerinden bıkmış usanmış durumdayız. Türkiye böyle bir muhalefeti hak etmiyor. Türkiye FETÖ ağzı ile konuşan bir muhalefeti hak etmiyor. Türkiye terör sevici hak etmiyor. Atatürk’ün partisi böyle bir siyaseti hak etmiyor. Ben buradan gerçek CHP’lilere sesleniyorum, lütfen bu duruma artık el koysunlar, bu durum patolojiyi de geçti, mitomaniyi de geçti, bu artık Türkiye’yi geren, siyaseti rehin alan, Türkiye’nin gerçek gündemini rehin alan bir hale geldi. Lütfen bu ifadelerimi yadırgamayın. Çünkü biz gerçekten büyük bir sabır ile iktidar olmanın getirdiği sorumlulukla hareket etmeye çalıştıkça karşımızdaki ana muhalefet adı altında güya sözde siyaset yapan terör sevici Kılıçdaroğlu ve arkadaşları her gün bir hukuksuzluk, tehdit, Türkiye aleyhine yeni bir kumpasın, kulaklarına sufle edilen talimatın eylemcisi gibi davranıyorlar. Bunun da tahammül edilebilir bir hali kalmamıştır” açıklamasında bulundu. 

“Hakim ve savcıların onuru ve haysiyetiyle oynayanlar neyin hesaplaşmasını yapacaklar” 

Kılıçdaroğlu’na açılan dava ile ilgili CHP’lilerin hukuk davası olması yönündeki taleplerinin sorulması üzerine Ünal, “Davaın nasıl açılacağına hukukçularımız karar verir. ‘Bu ülkede mahkeme yok, hukuk yok, adalet yok, can ve mal güvenliği yok’ diyerek Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürenler, ‘hukuku kabul etmiyoruz’ diyenler, ‘hakim ve savcılar iktidardan talimat almaktadır’ diyenler, hakim ve savcıların onuru ve haysiyetiyle oynayanlar neyin hesaplaşmasını yapacaklar” dedi. 

“CHP’nin derdi şeker değil, şeker fabrikalarında çalışan işçilerin hakkını korumak değil” 

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili soruya cevap veren Ünal, “2000 yılında özelleştirme kapsamına alınmış, 2008’de programa alınmış, 2012’de özelleştirmek için harekete geçilmiş ve ertelenmiş, şimdi ise özelleştirmek için alınan karar ve yapılan düzenleme etrafında bugünde ihalesi yapıldı ve KİK’in şeffaf bir şekilde kameraların önünde gerçekleşen ihaleyi CHP’li milletvekilleri hukuksuz bir şekilde maalesef bastılar. İhaleyi basmayı ve şeffaf bir şekilde gerçekleştiren bir ihaleye fesat karıştırmak olarak değerlendirebiliriz. Her türlü hukuksuzluğu, anayasaya aykırı davranışı kendileri için hak gören bu sözde milletvekilleri, çünkü milletin vekaletini almak demek, gidip anayasaya, hukuka aykırı bir şekilde, bir ihaleyi basmak değildir. Bizden önceki özelleştirmelere bir bakın, özelleştirmeler yapıldığında özelleştirilen devlet işletmelerindeki personel kapının önüne konulurdu, biz iktidara geldikten sonra özelleştirmeye bir düzen getirdik. Kamu yararını, milletin menfaatini, çalışan insanların haklarını korumak için düzenlemeler yaptık. Son özelleştirme ile birlikte şeker fabrikalarında çalışan bütün işçilerin haklarını güvence altına aldık, parçan üreticisinin kotasından üretimine kadar güvence altına aldık. Gıda güvenliği açısında nişasta bazlı şekerler üzerinden ciddi bir kara propaganda yürüttüler, yüzde 10 olan kotayı yüzde 5’e çektik, şeker üretimini teşvik ettik. Devletin alması gereken bütün tedbirleri ve önlemleri aldık. CHP’nin her konuda olduğu gibi bu konuda da derdi şeker değil, derdi şeker fabrikalarında çalışan işçilerin hakkını korumak değil, muhalefet yapmak da değil, CHP’nin derdi yaptığı düşmanlığa yeni bir gerekçe ve sebep oluşturmaya çalışmak” diye konuştu. 

“Aynı terör örgütüne sempati duymaları açısından aralarında ciddi bir ortaklık söz konusu” 

Muhalefetin ittifak formülüne ilişkin konuşan Ünal, “Muhalefetin ittifak formülünü n ne olduğuna dair bir şey söylemediler. CHP ile HDP arasında zaten geçmişten gelen fikri ve düşünsel işbirliği var. Her ikisi de ruh ikizi gibi hareket etmekte ve davranmakta, tepkileri ve refleksleri aynı, sempatileri de aynı. Aynı terör örgütüne sempati duymaları açısından aralarında ciddi bir ortaklık söz konusu. HDP’nin şuanda hapiste olan eş başkanı ile görüşmeleri de yaptılar. Bu görüşmenin siyasi bir görüşme olduğunu deklare ettiler. Önümüzdeki süreçte kendilerinin deklare ettiği ve anlattığı bir ittifak üzerinden biz de değerlendirmelerimizi yapacağız” şeklinde konuştu.  

Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden Gölcük Tabiat Parkı açıklaması Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Gölcük Tabiat Parkı’nın işletme hakkının Bolu Belediyesinden feshedilmesi ile ilgili çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, "Bolu’da bulunan ve işletme hakkı Bolu Belediyesine verilen Gölcük Tabiat Parkı’na sözleşmenin Genel Müdürlüğümüzce hiçbir gerekçe gösterilmeden feshedildiğine dair çıkan haberler üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek görülmüştür. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Bolu Belediyesi arasında 2012 yılından itibaren çeşitli tarihlerde yapılan 3 ayrı sözleşmeyle Gölcük Tabiat Parkı’nın işletme hakkı Bolu Belediyesine verilmiştir. Bolu Belediyesi ise alt işletmecilik hakkını her üç sözleşme kapsamında yapı ve tesislerin alt işletmeciliğini Boluspor’a devretmiştir. Sözleşmelerde alt işletmeci Boluspor ise kendisine verilen alt işletmecilik hakkı kapsamındaki yapı ve tesisleri bir başka alt işletmeciye verme hakkı bulunmamasına rağmen bahse konu sözleşmelerdeki yapı ve tesisleri sözleşme hükümlerine aykırı olarak 4 farklı kişiyle ikinci kez alt sözleşme imzalayarak alt işletmeciliğe verdiği tespit edilmiştir. Bu aykırılığın düzeltilmesi için defaten yapılan yazışmalara rağmen Bolu Belediyesi tarafından sözleşmeye aykırılık bulunan bu durumun düzeltilmesine yönelik her hangi bir işlem tesis edilmediği 18 Aralık 2023 tarihinde anlaşılmıştır. Yine Genel Müdürlüğümüzce bahse konu alanlarda defaten yapılan denetimlerde temizlik, bakım onarım, ücretlendirme, trafik sorunu, yanlış araç park ettirilmesi, geçici izinsiz yapı, seyyar satıcılık gibi hususlarda sözleşmeye aykırılıklara yönelik 25 adet tutanak düzenlenmiştir. Aykırılıkların giderilmesi için Bolu Belediyesine defaten uyarılar yazılmasına rağmen işlem yapılmamıştır. Gelinen bu süreçte 2024/1 sayılı yönerge hükümleri kapsamında her üç sözleşme Bakanlığımızca feshedilerek Bolu Belediyesi’ne yazılı olarak tebligat yapılmıştır. DKMP 9. Bölge Müdürlüğü Bolu İl Şube Müdürlüğünün 09.05.2024 tarihli yazısı ve eklerinde fesih gerekçeleri detaylı olarak açıklanmıştır. Buna rağmen, yapılan açıklamalarda ’sözleşmenin hiçbir gerekçe gösterilmeden siyasi gerekçelerle habersiz şekilde feshedildiği’ iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca Gölcük Tabiat Parkımızın ’halka kapatıldığı’ iddiası gerçek dışıdır. Parkımızın halka kapatılması gibi bir durum söz konusu değildir. Bolu ilimizdeki Abant Gölü ve Yedigöller milli parklarında olduğu gibi vatandaşlarımıza en iyi şekilde hizmet verilmeye devam edilecektir" denildi.
Burdur MAKÜ öğrencileri, Mehmet Akif Ersoy’un yapay zeka modelini oluşturdu Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğrencileri, milli şair Mehmet Akif Ersoy’u modern teknolojiyle buluşturarak dikkat çekici bir projeye imza attı. Yapay zeka alanında yaptıkları çalışmalarla dikkat çeken Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencilerinden oluşan ekip, Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerini derin öğrenme teknikleriyle analiz ederek, onun tarzını ve dil kullanımını yapay zeka ile modellemeyi başardı. Proje, metahuman teknolojisinin yapay zeka entegrasyonu ile oluşturuldu. MAKÜ Rektörlük binasının giriş katında oluşturulan Mehmet Akif Ersoy’un hayatının ve eserlerinin anlatıldığı bölümde bulunan ekranda yapay zeka teknolojisi ile oluşturulan Mehmet Akif Ersoy karakteri ziyaretçiler tarafından kendisine sorulan soruları analiz edip doğaçlama bir şekilde cevap verir halde hazırlandı. Proje üreticilerinden MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Furkan Köroğlu proje ile ilgili olarak, "Projemizin ilk aşaması olarak Mehmet Akif Ersoy’un gerçekçi yüz hatlarını elde etmek adına üniversitemizde bulunan balmumu heykelinden faydalandık. Bu heykeli fotogrametri tekniği ile üç boyutlu ortama aktardık. Bu sayede kendisinin gerçeğe en yakın olan yüz hatlarını elde ettik. Projeyi yaparken Mehmet Akif Ersoy üzerine bir proje yaptığımız için gerçekten çok mutluydum. Daha öncede bu şekilde bir projede çalışmamıştım. Benim için de bir deneyim oldu. Zaten projemizde kurumlar arasında eşi benzeri olmayan bir proje. Açıkçası biz de bunun için uğraştık. Gayet memnunum yapabileceğimizin en iyisini yaptığımızı düşünüyorum" dedi. Projede Mehmet Akif Ersoy’un görsel kimliğini oluşturan MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Yusuf Akkuş ise, "Gerekli 3D yazılımları kullanarak Mehmet Akif Ersoy’un saç, sakal, bıyık ve kıyafetlerini oluşturdum. Ben yapabileceğimizin en iyisini yaptığımızı düşünüyorum. Buna benzer birkaç projede daha çalışmıştım. Rektörümüz Hüseyin Dalgar’ın da 3D karakterini yapmıştık. Bu da ondan sonra yaptığımız en güzel iş diyebilirim. Mehmet Akif Ersoy işin içerisindeydi çünkü. Olabildiğince ona benzetmeye çalıştık. Gerçekten bu projeyi yaptığımız için mutluyum. Üniversitemize böyle bir katkıda bulunduğum için de mutluyum" şeklinde konuştu. Projenin yapay zeka entegrasyonu bölümünde yer alan MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Muhammet Salih Kara, “Üniversitemizde bulunan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif’i Araştırma Kurumu içerisinde bulunan verileri kullandık, başlıca araştırmaları. Devamında internetteki belli başlı verileri alarak yapay zeka modelimizi eğittik. Ettiğimiz model Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı şiirler, yaşantıları, geçmişleri ve bir çok bilgiyi barındırıyor. Bununla birlikte de kendisine yapay zeka entegrasyonu sağladık. Sesli bir şekilde etkileşime geçilebilir vaziyete getirdik ve ziyaretçiler Mehmet Akif Ersoy Müzesi’ne geldiklerinde kendisiyle etkileşime geçip kendisiyle alakalı sorular sorabilecekler" dedi. Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Kara ise, “Proje, rektörlüğün inisiyatifinde, daha doğrusu onların kararıyla Mehmet Akif’e ait bir alan oluşturulması amacıyla ortaya atılmış bir fikirdi. Üniversitemizin içerisinde zaten bir araştırma merkezi çerçevesinde Akif’e ait verilerin sergilendiği bir alanımız vardı. Fakat rektörlük binasında da böyle bir alan oluşturma fikriyle Akif’in hem milli hem manevi şahsiyetini insanlara, ziyaretçilere aktarabilecek, küçük de olsa bir alan hazırladık ve burada ona ait bir takım belge ve bilgilerin, fotoğrafların yer aldığı alan oluşturduk. Ben de bu alanın tasarım geliştirme sürecinde rol aldım. Oluşturulan alanın bir kısımda Akif’in hayat hikayesini, bir kısımda ailesini sergiledik. Ailesiyle olan ilişkilerini, hatta bir torununa yazdığı şiirlere de yer vermiş olduk. İstiklal Marşı’na ait bir alan var aynı zamanda. Safahat eserine ait bir alan var. Bunlar zaten halihazırda bilinen ve başka yerlerde de var olan belgeler, bilgiler ama biz burayı farklılaştırmak amacıyla yapay zeka destekli bir proje içerisine yerleştirelim fikri ile daha yenilikçi, insanların dikkatini çekebilecek bir yere nasıl dönüştürebiliriz sorusuyla, öğrencilerimizin de katkılarını alarak yapay zeka destekli bir sanal karakter oluşturduk ve bu karakterin insanlarla yani burayı ziyaret eden ziyaretçilerle birlikte karşılıklı soru-cevap şeklinde konuşabildiği, hatta öğrenerek sürekli kendini güncelleyen bir karakterle insanların merak ettiklerini direkt olarak Mehmet Akif’in ağzından duymalarını istedik. Takdir edersiniz ki Akif’in sesinin bilinmediği gerçeği var. Yani herhangi bir kayda sahip değiliz. Fakat burada biz hem modellerken hem sesini tasarlarken açıkçası biraz hayal gücümüzü biraz gerçekte var olan fotoğrafları ve tahminen sesli tasarımı ortaya koyduk. Neticede ortaya güzel bir proje çıktı öğrencilerimizin de çok büyük emekleriyle. Karakter televizyon ekranında aktif olarak sürekli bekliyor. Altında bir klavye içerisinde tuşa basarak kendisiyle etkileşim kurabiliyorsunuz. Sizi dinliyor öncelikle, daha sonra sizin sorduğunuz soruları birkaç saniye bekleyerek kafasında kurguluyor. Tabi bu tamamen doğaçlama ve her seferinde farklı bir cevap veren bir yazılım sayesinde gerçekleşiyor. Konulara dair fikirlerini, geçmişte yaşanan tarihi olaylara dair fikirlerini, Safahat’i, İstiklal Marşı’nı ve diğer eserlerini yazarken hissettiği duyguları çok açık sözlülükle ifade ediyor" açıklamasında bulundu.
Bursa Durak Tekstil işçileri 83 gündür grevde Öz İplik İş Sendikası’na üye olan Durak Tekstil işçileri, işveren tarafından baskı görmelerinin ardından 6 kişi de işten çıkarıldı. 83 gündür fabrika önünde grev yapan işçilere Öz İplik İş Sendikası destek verdi. Bursa’da Durak Tekstil işçileri yaklaşık 8 ay önce Öz İplik İş Sendikası’na üye olmaya başladı. İşveren tarafından sendikaya üye olmamaları konusunda baskı gören işçiler daha sonra da işten çıkarıldı. İşten çıkarılan 6 işçi ve sendika üyeleri, fabrika kapısı önünde greve başladı. Yaklaşık 83 gündür grevde olan işçilere Öz İplik İş Sendikası fabrika önünde basın açıklaması yaparak desteğini dile getirdi. “Çalışanların, sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı gösterilmeli” Durak Tekstil önünde basın açıklaması gerçekleştiren Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, “Durak Tekstil işçileri, yaklaşık 8 ay önce sendikamız Öz İplik İş’e üye olmaya başladı. İşçilerin sendikamıza üye olmasından haberdar olan işveren ve işveren vekilleri tarafından işçilere baskı yapıldı. İşçilerin anayasal, sendikal hak ve özgürlükleri engellendi. Ardından 6 işçi arkadaşımız işten çıkarıldı. Hem de ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sebebiyle işten çıkarıldı. Buradan Durak işverenine sesleniyoruz, biz bu akıl dışı, vicdan dışı baskıları durduracağız. İşçinin hakkını alacağız. Çalışma hayatının reel dinamikleri ve yasalar dışında araya koymaya çalıştığınız yollarla, hak mücadelesinin önüne geçemeyeceksiniz. Durak Tekstil işçileri yalnız değil. 60 milyon üyeyi temsil eden IndustriAll Küresel Sendika Federasyonu, 7 milyon işçiyi temsil eden IndustriAll Avrupa federasyonu, 850 bin üyesiyle HAK-İŞ, 43 bini aşkın üyesiyle Öz İplik İş Sendikası buradaki emekçilerin yanında. Burada işçiler sendikal özgürlüğünü kullanacak. Firmanın Uluslararası satış ağı dört kıtaya yayılsın. Ürünlerdeki kaliteden övünerek bahsedilsin. Fakat emekçilere baskı yapılsın, yok öyle bir dünya. Kalite devamlılığını emekçiler sağlar. Büyüme, markalaşma emekçilerin katkısıyla olur. Emekçileri yok sayarak, müşteri odaklı bir çözüm, üretemezsiniz. Haksız ve karalayarak çıkardığınız işçilerin ahı, sizi tökezletmeden bu işçiler bir an önce işlerine dönmeli. Çalışanların, sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı gösterilmeli. Bugün Öz İplik İş Başkanlar Kurulu olarak, tüm teşkilatımızla buradaki emekçilere destek olmak için buradayız. Hep yanlarındaydık, her zamanda yanlarında olacağız. Biz hukuki olarak her türlü girişimi yaptık. İşveren haksızlıkların hesabını hukuk önünde verecek. Bizim buradan ayrılacağımızı düşünenler, yanılıyor. Bu işçiler, işbaşı yapana kadar buradayız. Buraya, sendika girene kadar buradayız. Buradan Durak Tekstil işçilerine de sesleniyoruz, birleşerek kazanacağız. Birleşerek sesimizi daha gür çıkaracağız. Birleşerek hakkımızı alacağız. Sendikal haklarımızı ancak toplu sözleşme ile alabiliriz. Onun için sendika üyeliklerimizi bir an önce tamamlayalım. Bekleyişteki işçilere destek olan herkese gönülden teşekkür ediyoruz. İnanıyoruz bir gün emek kazanacak” şeklinde konuştu.