GÜNDEM - 28 Kasım 2014 Cuma 18:34

Papa ve Görmez'den ortak basın toplantısı

A
A
A
Papa ve Görmez'den ortak basın toplantısı

Türkiye’ye gelen Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis, Diyanet İşleri Başkanlığını ziyaret etti. Ziyaretin ardından Francis ile Diyanet İşleri Başkanı Görmez ortak basın toplantısı düzenlediler.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Bu coğrafya dün olduğu gibi bugün de farklı dillere, dinlere, mezheplere ve anlayışlara ev sahipliği yaparak insani değerlerin egemen olduğu hak, hukuk ve adalet çerçevesinde herkesin barış içinde yaşadığı bir medeniyeti temsil eder” dedi.
Türkiye’ye gelen Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis, Diyanet İşleri Başkanlığını ziyaret etti. Ziyaretin ardından Francis ile Diyanet İşleri Başkanı Görmez ortak basın toplantısı düzenlediler. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “İnsanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaran, Allah’ın kutlu elçilerine Hazreti Adem’e, Hazreti Nuh’a, Hazreti İbrahim’e, Hazreti Musa’ya, Hasreti İsa’ya ve ‘Biz Peygamberler arasında ayrım yapmayız’ ayetini bir miraç hediyesi olarak insanlığa getiren sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun. Dünyadaki tüm Müslüman kardeşlerinin hizmetinde olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na hoş geldiniz” ifadelerini kullandı.

PAPA'DAN 'DİYALOG' VURGUSU
Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis, “Dini dayanak arayan şiddet, daha büyük bir yargıyı hak etmektedir, mahkum edilmelidir. Uygun çözümler bulmak üzere ortak çalışmaların izlenmesi gerekir. Bunun herkesin işbirliğimi gerektirdiği kaçınılmazdır” dedi.

Papa Francis, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile görüştü. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında dini önderler arasındaki diyalogların önemine dikkat çeken Francis, bunların ilgili cemaatlere açık mesaj verdiğini ve farklılıklara rağmen dostluğun mümkün olduğunu ortaya koyduğunu gösterdiğini ifade etti. Papa Francis, "Bu dostluk kendi içinde bir değer taşımasından öte bugün olduğu gibi kriz dönemlerinde özel bir anlam ve büyük bir önem kazanır. Bu krizler dünyanın belli bölgelerinde olmakla birlikte bütün halklar tarafından ıstırabı hissedilmektedir. Kurbanlar ve yıkım, milletler ve dinler arasında gerilim, açlık ve yoksulluk yaratan savaşlarla karşı karşıyayız. Milyonlarca insan bunlardan etkileniyor. Doğayı, havayı, suyu ve toprağı mahvediyorlar" ifadelerini kullandı.

Ortadoğu’daki Irak ve Suriye’deki durumun trajik olarak tanımlayan Papa Francis, şunları kaydetti:

"Çatışmalardan dolayı herkes adı çekmekte ve insani durumda dehşet vermektedir. Bebekler, acılar içinde anneler, yaşlılar, göçmek zorunda kalmaktadır. Sığınmacıları, her türlü şiddeti kaydediyorum. Bunların yanı sıra aşırı ve kökten bir grup sebebiyle dinsel kimliklerinden dolayı insanlık dışı şiddete maruz kalmış ve hala bu şiddetin içinde acı çeken toplulukların durumu da özel bir kaygı kaynağıdır. Bu topluluklar özellikle Hristiyan ve Yezid’i olmakla beraber bir yer bundan ibaret değildir, evlerinden barklarından kovuldular, havyarlarını ve imanlarını inkar etmemek için her şeyi terk ettiler. Şiddet kutsal binaları, anıtları, dinsel simgeleri, kültür mirasını yok etti."

Dinsel otoriteler olarak her türlü şiddeti kınamak zorunda olduklarını söyleyen Francis, "İnsan hayatı yaradan Allah’ın armağanıdır, kutsal bir niteliği vardır. Dini dayanak arayan şiddet, daha büyük bir yargıyı hak etmektedir, mahkum edilmelidir. Uygun çözümler bulmak üzere ortak çalışmaların izlenmesi gerekir. Bunun herkesin işbirliğini gerektirdiği kaçınılmazdır. Hükümet yetkilileri, dini önderler, sivil toplum temsilcileri bütün bay ve bayanlar, kendi geleneklerinde var olan değerlerle eşsiz bir katkıda bulunabilirler. Bizler, Müslümanlar ve Hristiyanlar olarak paha biçilmez hazinelerin, ruhani hazinelerin emanetçisiyiz. Kendi geleneklerimize göre yaşasak da, bunlar arasındaki öğelerimizi biliyoruz” diye konuştu.

Francis şunları kaydetti:

“Ruhani ortaklığı tanımanın ve geliştirmenin dinler arası diyalog aracılığıyla ve toplum hayatında ahlaki değerleri, barışı ve özgürlüğü savunmaya ve teşvik etmeye yardım eder. İnsan varlığının kutsallığının her iki tarafça da tanınması, en çok acı çekenler nezdinde ortak merhamet, dayanışma, yardımlaşma gerektirir. Bu bağlamda, çatışmaların etkisindeki ülkelerden kaçan yüz binlerce insanlara yönelik yaptıklarından dolayı Müslüman ve Hristiyan bütün Türk halkına duyduğum takdiri ifade etmek isterim. 2 milyon kişi. Bu başkalarına hizmet için nasıl çalışılacağına somut bir örnektir, cesaret ve destek için örnektir.”

GÖRMEZ'İN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI

“HİÇ KİMSENİN DİLİNDEN, IRKINDAN, DİNİNDEN, MEZHEBİNDEN VE DÜŞÜNCESİNDEN DOLAYI HAK MAHRUMİYETLERİ YAŞAMASINI ASLA KABUL ETMEZ”
“Bu coğrafya dün olduğu gibi bugün de farklı dillere, dinlere, mezheplere ve anlayışlara ev sahipliği yaparak insani değerlerin egemen olduğu hak, hukuk ve adalet çerçevesinde herkesin barış içinde yaşadığı bir medeniyeti temsil eder” diyen Görmez, “Bu medeniyet herkesin aklını, dinini, canını, malını ve mezhebini mukaddes ve aziz kabul eder. İnsanın hak ve onurunu her şeyin üzerinde tutar. Hiç kimsenin dilinden, ırkından, dininden, mezhebinden ve düşüncesinden dolayı hak mahrumiyetleri yaşamasını asla kabul etmez. Bütün ilahi dinlerin mensuplarını tarih boyunca hiçbir ayrıma maruz bırakmadan birlikte yaşatan ülkemizde farklılıkların kolayca ötekileştirilmek istendiği ve korku duvarlarının örüldüğü bugünün dünyasında Katolik dünyasının ruhani liderini Diyanet İşleri Başkanlığımız da ağırlamanın kendiliğinden özel bir anlam taşıdığı muhakkaktır” şeklinde konuştu.

“HANGİ DİNE MENSUP OLURSA OLSUN HER VİCDAN SAHİBİ İNSANLIĞIN SÜRÜKLENDİĞİ BUNALIM VE KARGAŞALAR KARŞISINDA EMANETİ GÖZETEMEMENİN AĞIR YÜKÜ ALTINDA KALMIŞTIR”
Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hangi dine mensup olursa olsun her vicdan sahibi insanlığın sürüklendiği bunalım ve kargaşalar karşısında emaneti gözetememenin ağır yükü altında kalmıştır. Rabbimizi unutarak onu yok sayarak konuşanlar kadar, onun adına konuşanlar Tanrı edasına bürünenler, onu kah kelimelere boğarak hapsedenler, kah konuşulması gereken yerde susanlar, hep birlikte bu cürüme ortak olmuşlardır.”

“İNSAN İNSANA MUHTAÇTIR VE İNSAN İNSANA EMANETTİR. İNSAN İNSANIN KURDU DEĞİL, YURDUDUR”
Dünyanın bugün açlığın sefaletin ve adaletsizliğin katlanarak büyüyen hukuk ihlallerinin insan haysiyetini ayaklar altına alan ve kadın çocuk ticareti dahil kirli ticaretlerin, tahammül edilemez boyutlara ulaşan çatışma, terör, katliam, savaş ve insanlık suçlarının pençesinde olduğunu bildiren Görmez, “Bütün bunlar olup dururken hangi insaf sahibi yürek masum olduğunu iddia edebilir. Hangi dine mensup olursa olsun kim bu vahim tabloda payı bulunmadığını iddia edebilir. Aslında modern zamanların esas felaketi, küreselleşmiş çıkarların halkları madde perest, despotizmlere ve tiranlıklara mahkum etmesidir. Her biri insanlığa bahsedilmiş ilahi nimetler olan doğal kaynaklarımız, ihtiras sahiplerinin elinde nice masum insanın hayatına mal olmaktadır. Günümüzde Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Arakan’da, Nijerya’da, Orta Afrika’da, Somali’de Müslüman toplumların tüm birikimleri hunharca yok ediliyor ve kaynaklarının sömürülmesi gözlerden gizleniyor. Özellikle Müslüman coğrafyalarda bir şiddet ve vahşet sarmalı insanlığı ayaklar altına almakta. Bu coğrafyalarda Müslüman olsun, Hıristiyan olsun başka dinden olsun herkes büyük acılar yaşamaktadır. Bir barış çağrısı olan İslam’ın mesajına tamamen aykırı bir yola saparak şiddet ve vahşet yayanlar kendilerini nasıl adlandırırlarsa adlandırsınlar Allah’a isyan halindedirler. İnsan insana muhtaçtır ve insan insana emanettir. İnsan insanın kurdu değil, yurdudur. Bu emanete sahip çıkmamak kabul edilemez bir aşırılık ve tuğyandır. Müslümanlar olarak böylesine bir aşırılığı ve kıyımı şiddetle reddediyoruz” dedi.

“SON GÜNLERDE FİLİSTİN’DE BARIŞ UMUTLARINI SÖNDÜREN GELİŞMELER YAŞANIYOR”
“Son günlerde Filistin’de barış umutlarını söndüren gelişmeler yaşanıyor” ifadesini kullanan Görmez, şunları kaydetti:
“Bütün Müslümanlarla birlikte bizler de bu gelişmelerden derin bir ıstırap duyuyoruz. Özellikle ilahi dinlerin ortak mukaddesi olan Mescid-i Aksa’nın ismet-i harimine ve mazlum Filistin halkına yönelik tecavüz, insanlık adına derin bir hicap ve vicdan sahipleri için ağır bir teessür sebebidir. Dünyanın geleceği için hayra yoramayacağımız bir başka husus ise küresel medyanın, yeni bir ırkçılık çeşidi olan ve nefret suçuna dönüşen Müslüman karşıtı söylemlerle dehşet senaryoları yaymasıdır. Bu yolla yalnızca İslam aşağılanmıyor. Bu yolla doğudan batıya, kuzeyden güneye yeryüzünde yaşayan bütün insanların aklıselimine saygısızlık ediliyor. Masum insanlar İslâm ve Müslümanların düşmanı haline getirilmek isteniyor. Anti-semitizm, tarihin sayfalarını nasıl bir utanç lekesi olarak kirlettiyse, Müslüman karşıtlığı da aynı utançla, tarihe kirli sayfalar eklemekten başka bir netice vermeyecektir. İnanmak istiyoruz ki, hangi din ve inanca mensup olursa olsun bütün insan kardeşlerimiz, iz’an ve vicdan sahibidirler ve vahşet sahneleri ile akıllarını aşağılamaya kalkan senaryolara aldanmayacaklardır.” 

“DİNİ KURUMLAR DA İNSANIN HAYATINI TEHDİT EDEN VE HUZUR İÇİNDE YAŞAMASINI ORTADAN KALDIRAN HER KONUDA BİR ÇABA VE GAYRET İÇİNDE OLMALIDIR”
Göç, göçmen ve iltica sorununa da değinen Görmez, şunları kaydetti:
“Bugün, çok sayıda insan ya savaş, şiddet ve terör sebebiyle, ya insanca yaşama beklentisiyle ya da bir dilim ekmek için türlü güçlükleri göze alarak yerlerini yurtlarını terk etmektedir. Üzülerek belirtmek isterim ki, her gün bu yolculuğa çıkanlar daha menzillerine varamadan cesetleri Akdeniz kıyılarına vurmaktadır. Bu görüntüler, küremizdeki sosyal dengesizliğin, iktisadi yağmacılığın, refah yoksunluğunun ve tüketim düzeninin acı sonuçlarını resmetmektedir. Bütün bu konularda dini kurumlara büyük görevler düşmektedir. Dini kurumların sorumlulukları, sadece ölenlerin cenaze törenlerini icra etmekle sınırlı değildir. Din insana hayat verir ve insanı ölüme terk etmeyi değil; huzurla yaşatmayı ister. Dini kurumlar da insanın hayatını tehdit eden ve huzur içinde yaşamasını ortadan kaldıran her konuda bir çaba ve gayret içinde olmalıdır. Bu anlamda tüm dini yapıların erdemliliği esas alan bir çalışma içerisinde olması hayati derecede önem arz etmektedir. Bugün, din mensuplarının, diyalog adı altında birbirlerinin hakikat iddialarını teolojik boyutta tartışarak misyon icra etmek yerine, insanlık adına uyuşturucudan alkolizme, kadına karşı şiddetten sokak çocuklarına, açlıktan sefalete, nefretten çatışmaya, çevre sorunlarından dünyanın ekolojik dengesinin bozulmasına, her türlü dini fanatizmden inanç özgürlüğüne kadar pek çok meselede ortak çalışma yapmaları elzemdir. Bugün, farklı din ve mezheplerin birbirini ötekileştirme çabaları karşısında kadim geleneğe sahip olanların birlikte yaşama ahlakı ve hukuku konusunda bir arayış içinde olmaları gerekmektedir. Belki de üç dinin mukaddes saydığı Kudüs, bir çatışma alanı değil; dün olduğu gibi bugün de birlikte ortak yaşama ahlak ve hukuk kriterlerinin oluşmasına ilham veren mukaddes bir merkez olmalıdır.”

“BUGÜN, PEYGAMBERLERİN GETİRDİĞİ İLAHİ SESE VE KUTLU MESAJLARINA HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA İHTİYAÇ BULUNMAKTADIR”
“Bugün, peygamberlerin getirdiği ilahi sese ve kutlu mesajlarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır” diyen Görmez, “Bugün, dünya Hz. Davud’un ‘Ne mutlu adalete uyanlara, sürekli doğru olanı yapanlara’ (Mezmurlar 106, 3) dediği gibi bir hak ve adalet arayışındadır. Bugün, yeryüzünün tüm sakinleri, mazlumları ve göçmenleri Hz. Musa’nın şu mesajını yeniden duymak istemektedir; ‘Yabancıya haksızlık ve baskı yapmayacaksınız. Çünkü siz de Mısır’da yabancıydınız’ (Çıkış 22, 20). Bugün, insanlık Hz. İsa’nın aradığı adaletin bir an önce gerçekleşmesini beklemektedir ‘İşte, benim seçtiğim kulum, canımın hoşnut olduğu sevgili kulum... O da adaleti uluslara ilan edecek. Çekişip bağırmayacak, yollarda kimse O’nun sesini duymayacak. Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek ve sonunda adaleti zafere ulaştıracak’ (Matta, 12,18-20). Ve bugün, bütün dünya akıl, hukuk ve adalet peygamberi Hz. Muhammed’in Kur’an ile insanlığa ilettiği hak ve adalet özlemini aramaktadır; ‘Ey iman edenler! Allah için adaleti tesis edin ve buna siz öncülük edin. Bir topluluğa karşı içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adil olun, takvaya en uygun davranış budur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır’ (Maide Suresi, 8)” ifadelerini kullandı.

“‘YARATILANI YARATANDAN ÖTÜRÜ’ SEVEREK GELECEĞİMİZİ İNŞA EDELİM”
Bu kadim hikmetin, hepimizin mirası, hepimizin tarihi, hepimizin dünyası ve hepimizin muhtaç olduğu gelecek vaatleri olduğuna dikkati çeken Görmez, “Bugün, yeryüzünde olup biten her şey, tüm insanlığı etkilemektedir. O halde insan olarak düşünelim ve insanlığı düşünelim. Sen, ben demekten kaçınalım ve geleceğimiz için ne yapabileceğimize bakalım. Kimsenin çıkarına alet olmadan ve hiçbir ayrıştırıcı ve ötekileştirici söyleme kapılmaksızın, her türlü şiddeti reddederek ve insan onurunu yüce sayarak, ‘yaratılanı Yaratandan ötürü’ severek geleceğimizi inşa edelim. Kaygılarımızı umutlara dönüştürelim. Ve Rabbimize dua edelim ki, insanlığın geleceğine dair endişelerimizi boşa çıkarsın ve umutlarımızı gerçekleştirsin! Bizi karanlıklardan aydınlıklara çıkarsın, nuruna gark etsin, elimizden tutsun ve bizi bize bırakmasın” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Rotasını şaşıran bal arısı üniversite bahçesinde oğul verdi Batman’da rotasını şaşıran bal arısı, üniversite bahçesindeki ahşap kuş yuvasında oğul verdi. Havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte kışlaklardan çıkartılan bal arılarının yayla yolculuğu başladı. Batman Çayı kıyısındaki arı kovanlarından geldiği tahmin edilen bir bal arısı, Batman Üniversitesi merkez kampüsü bahçesindeki ahşap kuş yuvasında oğul vererek, bal üretimine başladı. Bahçe temizliği yapan temizlik görevlisi, kuş yuvasındaki arı yoğunluğunu fark etti. Öğrencilerle birlikte kuş yuvasını inceleyen görevliler, kuş yuvasında yüzlerce bal arısının petek oluşturduğunu görünce yuvayı koruma altına aldı. Bahçedeki kedilerin yuvaya zarar vermemesi için görevliler ile öğrenciler belli aralıklarla yuvayı kontrol ediyor. Bal arıları kısa sürede üniversite öğrencilerinin ilgi odağı oldu. Temizlik yaptığı sırada arıları fark ettiğini belirten temizlik personeli Mehmet Nuri Çelik, “Batman Üniversitesi’nde çalışıyorum. Arı yoğunluğunu temizlik sırasında farkettik” dedi. Kuş yuvasının arı kovanına döndüğünü belirten Çelik, buranın kısa sürede herkesin ilgi odağı haline geldiğini söyledi. Yuvada bir miktar bal da olduğunu belirten Çelik, “Herkesin dikkatini çekiyor. Bahçe temizliği sırasında gördük. Normalde kuş yuvasıydı ama şu anda arı yuvasına dönmüş durumda. Yuva içerisinde yoğun bir şekilde arı var ve bir miktar da bal var. Burası şu anda hem personelin hem de öğrencilerin ilgi odağı haline geldi. Herkes gelip burada fotoğraf çekiyor” diye konuştu.
Aksaray Minik öğrencilere canlandırmalı kaza anında müdahale eğitimi Aksaray’da minik öğrencilere canlandırmalı kaza anı müdahale eğitimi veren jandarma ekipleri, devrilen araçtan yola savrulan yaralılara ilk müdahale ve kazanın oluş nedenlerini anlattı. Ülke genelinde yaşanan trafik kazalarının en aza indirilmesi, can ve mal kaybının önüne geçilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapan Aksaray İl Jandarma Komutanlığı trafik ve asayiş şubesi ekipleri okul okul gezerek öğrencilere geniş çaplı eğitimler veriyor. Kazanın oluş nedenlerini öğrencilerin daha iyi anlaması ve görmesi için canlandırmalı olarak işleyen jandarma ekipleri, kaza anında yapılması gereken ilk müdahaleyi de bir bir anlatıyor. Hem eğlenen hem de eğitim alan öğrenciler trafik ve kazalar hakkında bilinçlenirken, canlandırma sahneleri öğrencilerde ciddi trafik bilinci verimliliğine neden oluyor. Trafik kurallarının da anlatıldığı eğitimin sonunda öğrencilere jandarma ekiplerince trafik müfettiş kartı verdi. “Trafik kazalarının 2030’da yüzde 50, 2050 yılında sıfıra inmesi amaçlanıyor” Aksaray’ın Eskil ilçesine bağlı Bozcamahmut köy okulunda verilen eğitime katılan Eskil İlçe Kaymakamı Sait Muhammed Bilgin, eğitimlerin minik öğrencilere ciddi katkıları olduğunu belirterek, “Trafik eğitiminin uygulamalı olması ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın trafik kurallarına riayet etmesini, trafikte nelerle karşılaşacakları şimdiden kendilerine bildirilmesinde ve neler yapmaları gerektiğini, hangi kurallara dikkat etmeleri gerektiğini öğrenmeleri çok ciddi faydalar sağlayacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığımız tarafından yayınlanan eylem planına göre 2030 yılına kadar ülkemiz genelinde trafik kazalarını yüzde 50’ye indirilmesi, 2050 yılı itibari ile de sıfıra indirilmesi çerçevesinde İçişleri Bakanlığımız ve ilgili diğer tüm bakanlıklarımız tarafından bir eğitim seferberliği düzenlenmiş durumda. Biz de bu seferberlik çerçevesinde ülkemizin geleceği olan öğrencilerimizi katarak geleceğimizin daha güçlü, daha müreffeh, daha güvenli bir gelecek olmasını sağlamaya çalışıyoruz” dedi. Eğitim alan minik öğrenciler ise trafik kuralları ve kaza oluş nedenleri hakkında bilmediklerini öğrendiklerini belirterek, “Polis dedektifi olduk. Parkurlardan kurallara uyarak geçtik. Jandarma abi ve ablalarımız bize bilmediğimiz her şeyi öğretti” dediler Eğitimin ardından minik öğrencilere jandarma araçları da tanıtılırken, araçlara binen çocuklar sirenler çalarak anonslarda bulundu.
Adana Vali Köşger karpuzu kesip göbeğini yedi, işçilerle birlikte kamyona yükleme yaptı Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, karpuz hasadı sonrası bir karpuzu kesip göbeğini yedi, işçilerle birlikte kamyona yükleme yaptı. Vali Köşger, Türkiye’nin ilk turfanda karpuzu hasadına katıldı. Köşger, işçilerle birlikte hasat yaptıktan sonra bir karpuzu da bıçakla kesti. Kalite kontrolü yapan Köşger, karpuzun en güzel yeri olan göbeğinin de tadına baktı. İşçiler Köşger’i "Şekeri olan yemesin" diye espri yaparak uyardı. Vali Köşger, karpuz tadımının ardından üreticilerle birlikte araçlara yükleme yaptı. "Türkiye’deki karpuzun 5’te biri Adana’da üretiliyor" Karpuz hasadının çiftçilere ve kente hayırlı olması temennisinde bulunan Köşger, "Çiftçilerimize ve tüm Adana’ya bereketli bir sezon diliyoruz. 10 Mayıs itibarıyla genelde Adana’da karpuz sezonu açılışı yapılıyor. Türkiye’deki karpuzun yaklaşık 5’te biri Adana’da üretiliyor. Adana zaten karpuz konusunda marka olmuş bir şehir. Biraz evvel tadımını da yaptık. Çok lezzetli aroması ve kendine özgü tadıyla Adana karpuzu Türkiye’de kendine haklı bir şöhret elde etmiş durumda. Bu sezon da aynı şekilde karpuzumuzun daha önceden kazandığı şöhreti devam ettirerek bereketli bir sezon geçireceğimizi tahmin ediyorum" şeklinde konuştu. Erken hasadı denetlemek üzere timler oluşturuldu Adana karpuzunun kalitesinde düşüş meydana gelmemesi ve en güzel hali ile tezgahlarda yerini almasını amaçladıklarını belirten Köşger, "Karpuzun erken hasadını ve olgunlaşmadan tezgaha çıkmasını engellemek üzerine İlçe Tarım Müdürlüğü ekiplerimizin oluşturdukları timler var, onlar kontrol ediyorlar. Adana karpuzumuzun hak ettiği şöhreti zedelememek için üreticilerimizin de daha itinalı davranmalarını beliyoruz. Erken kesim ve erken hasat kendileri için de markalaşmış Adana karpuzu için de zarar demek. Son derece güzel, lezzetli, aromalı ve Adana karpuzunun adına yakışır bir şekilde hasat edildiğini gördük. Tüm çiftçilerimize bereketli bir sezon diliyorum" ifadelerini kullandı.
İstanbul Tuzla’nın kadın girişimcileri Başkan Eren Ali Bingöl ile buluştu Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, Anneler Günü yaklaşırken Kadın Girişimcilik Merkezi’nde (KAGİM) eğitim almış ve girişimcilik hayatını devam ettiren kadınlarla bir araya geldi. Girişimci kadınların hayat hikayelerini dinleyen Başkan Eren Ali Bingöl’e eşi Ayşegül Bingöl ve Başkan Yardımcısı Sinem Gülenç de eşlik etti. İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan alınan hibe ile gerçekleştirilen ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi iş birliğiyle yürütülen Kadın Girişimcilik Merkezi Projesi (Tuzla KAGİM) ile Tuzla ilçesindeki girişim fikri olan kadınlar dünyaya açılıyor. Bin üyeyi bünyesinde barındıran proje çerçevesinde eğitimini tamamlayan 259 kadın girişimci adayı oldu. Anneler Günü yaklaşırken Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl de KAGİM’de eğitimini tamamlamış ve girişimcilik hayatını devam ettiren kadınlarla bir araya geldi. “Çok güzel işler yapacağız, çok heyecanlıyız” Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, “Öncelikle tüm annelerimizin anneler gününü kutluyorum. Bunun dışında kadın girişimciliği oldukça önem verdiğimiz, üzerinde en çok durduğumuz vaatlerimizden bir tanesiydi. Bu konuda çok güçlü işler yapacağız. Bir iki alanda değil birçok alanda geliştireceğimiz kadın girişimciliğinde eğitim desteği verirken onlara yeni alanlar da kazandırarak çok güzel işler yapacağız, çok heyecanlıyız. Bugün kadın girişimcilerimizin aldıkları eğitimler sonrasında ürettikleri ürünleri gördük. Hatta bir kısım ürünleri de tattık ve bayıldık, hepsine çok teşekkür ediyoruz. Bunu geliştirmek, daha fazla insanı da buraya katmamız bence çok önemli olacak” şeklinde konuştu. KAGİM öğrencisi Şengül Ayata ise, “Çocuğum doğduktan sonra meslek hayatına ara verdim. Daha sonra sivil toplum kuruluşlarıyla gönüllü olarak çalıştım. Kendi işimi kurmak isteyince de ne yapabilirimi düşündüm ve geçmişime gittim. En başarılı olduğum alanları düşündüm. Üst üste satış birinciliklerimin olması, Türkiye satış birinciliğimin olması ve KAGİM’de aldığım dersler beni kendi ürünümü yapmaya yönlendirdi. Medeniyet Üniversitesi’nin hocaları ufkumuzu açmakla birlikte var olan hayallerimizi ateşlendirmemizi sağladı, bizlere cesaret verdi. O cesaretle pandemide meslek hayatına ara veren bir arkadaşımla 2023 yılında SFM Oscar Kimya Temizlik ve Hijyen Ürünleri Limited şirketini kurdum” dedi.
Kayseri Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın işsizlik rakamlarını değerlendirdi Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından kamuoyuyla paylaşılan, 2024 yılı Mart ayı işsizlik verilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Başkan Mehmet Yalçın, işsizlik rakamının 2024 yılı Mart ayında yüzde 8,6 seviyesine gerilemesinin sevindirici olduğunu söyleyerek; "İşsizlik oranındaki düşüşün sürmesi için Türkiye ekonomisinin orta vadeli program kapsamındaki hedeflerini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Yeni istihdam kapılarının açılabilmesi için yeni yatırımların yapılması zarurettir. Sanayicilerimizin yeni yatırımlarını artırılabilmesi için yatırım kredileri çeşitlendirilmeli ve artırılmalıdır” dedi. Başkan Yalçın; “TÜİK tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 19 bin kişi azalma göstererek 3 milyon 57 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. İşsizlik oranı, geçen yılın aynı ayına göre ise 1,4 puan azalmıştır. Mart 2024’te işsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,8 iken kadınlarda yüzde 12,0 olarak tahmin edilmiştir” diye konuştu. Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın açıklamasında; "İstihdam edilenlerin sayısının 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 139 bin kişi arttığını görmekteyiz. Bu artışla toplam rakam 32 milyon 588 bin kişi olmuştur. İstihdam oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 49,5’e ulaşmıştır. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda ise yüzde 32,5 olarak gerçekleşmiştir. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfustaki işsizlik oranı da bir önceki aya göre 0,4 puan azalma göstermiş ve yüzde 15,1 seviyesinde gerçekleşmiştir" ifadelerini kullandı. Başkan Yalçın, açıklamasını şöyle sürdürdü; "Hükümetimizin Orta Vadeli Program kapsamında ortaya koyduğu hedeflere ulaşılması ekonomimiz için önem arz etmektedir. Bu konuda ortaya konulan iradeden şüphemiz bulunmamaktadır. Mart 2024 dönemi işsizlik verileri, düşüş yönlü eğilimin devam edebilmesinin mali yapıda sağlanacak dengeyle mümkün olabileceğini göstermektedir. Yüksek enflasyon riskinin azaltılmasıyla, yatırımların ve ihracatın da artacağını öngördüğümüzde, işsizlik rakamları da beklentilerin daha da altına gerileyebilecektir. Sanayiciler olarak, daha çok üretmek, daha çok ihracat yapmak ve daha çok istihdam sağlamak arzusunda olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.”