ASAYİŞ - 09 Şubat 2018 Cuma 09:21

Restorasyon değil adeta tarihi eser cinayeti

A
A
A
Restorasyon değil adeta tarihi eser cinayeti

Rami Kışlası’nın restorasyon çalışmalarını yürüten işçilerin kışladaki eski tahtaları tarihi yapının duvarının dibinde yaktıkları o anlar havadan görüntülendi. İşçilerin 250 yıllık tarihi kışlada bir yandan ateş yakması bir yandan restore çalışmalarına devam etmesi ise şok etti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilen Eyüpsultan’da bulunan Rami Kışlası’nda restorasyon çalışmalarını yürüten işçiler tarihi kışlayı adeta yakarak restore etti. İşçilerin iddiaya göre 250 yıllık tarihi kışlada bulunan eski tahtaları toplayarak restore edilmesi gereken kışla duvarının dibinde yaktığı o anlar havadan drone ile görüntülendi. Havadan çekilen görüntülerle tarihi kışlanın duvarının dibinde yakılan ateşin büyüklüğü gözler önüne serildi. Kışladan toplanan birçok tahtanın yakıldığı görüntülerde tarihi kışla duvarının isten dolayı simsiyah olması dikkat çekti. Şok eden görüntülerde restorasyonu sürdürülen tarihi yapıda yakılan ateş restorasyon değil tarihi eser cinayeti dedirtirken tarihe gösterilen önemin de sorgulanmasına yol açtı.

Bir yanda restorasyon bir yanda tarihi duvarın dibinde ateş

Havadan çekilen görüntülerde bir yandan 250 yıllık yapı ateş yakılarak tahrip edilirken bir yandan da işçilerin restorasyon çalışmalarına devam etmesi hayret ettirdi. Tarihi kışlayı restore etmekle görevli işçilerin ateş yakması görenleri hayrete düşürürken kimi işçilerin hiçbir şey yokmuş gibi çalışmalarına devam ettiği görüldü. Öte yandan restorasyon çalışmalarının 4 bölüm halinde yapılması planlanan tarihi kışlada 2 etap restorasyon çalışmaları yürütülüyor.

Restorasyon değil adeta tarihi eser cinayeti

Restorasyon tamamlandığında ne olacak?

Rami Kışlası’ndaki restorasyon çalışmaları bittiğinde Türkiye’nin tarihini gözler önüne serecek bir ‘Şehir Müzesi’ hizmete girecek. Kışlada ayrıca yaklaşık 10 milyon kitap kapasiteli dev bir kütüphanenin kurulması planlanıyor. Kışlanın avlusunda ise sergi salonları ve gezi mekanlarının yer alması planlanıyor. Ziyaretçiler için kafelerden kitapçılara, hediyelik eşya dükkanlarından geleneksel el sanatlarının yapımı, tanıtımını ve satışının yapıldığı alanlara kadar birçok atölyede alanda bulunacak. 

Ahmet Faruk Sarıkoç - Hasibe Karadağ
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Antikalarla dolu iş yeri görenleri 100 yıl öncesine götürüyor Karabük’te antika eşyalar ile donatılan iş yeri müşterilerine 100 yıl öncesine yolculuk yaptırıyor. UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesindeki yaşayan Hasan Boynueğrioğlu’nun, bir dönem çalıştığı butik otelde antika merakı başladı. Bu merakını yaklaşık 11 yıldır antika toplayarak gidermeye çalışan Boynueğrioğlu, malzemeleri 2013 yılında açtığı kafede sergilemeye başladı. Eski vitrin, fincan takımları, radyolar, dikiş makineleri, daktilolar, duvar saatleri, fotoğraf makineleri, harman makinesi gibi birçok eşyalarla donatılan iş yeri gelen müşterilerini 100 yıl öncesine götürüyor. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuşan işletmeci Hasan Boynueğrioğlu, "Aga keyf kafemizi 2013 yılında kurduk. Şu anda yiyecek içecek sektöründe hizmet vermekteyiz. Burayı açmadan önce otelcilikle ilgileniyordum. Butik otelde en üst düzey sorumluydum. Oradan antika merakım vardı" dedi. Süreç boyunca antika biriktirdiğini ve sergilediğini ifade eden Boynueğrioğlu, iş yerinde antika dikiş makineleri, bavullar çeyiz sandıklarız fincan takımları, saatler, fotoğraf makineleri, hesap makineleri, daktilolar, komodin gardırop, vitrinler ve harman makinesi bulunduğunu söyledi. Müşterileri 100 yıllık harman makinesi karşılıyor Harman makinesinin 100 yıl önce kullanıldığına dikkat çeken Boynueğrioğlu, "Müşterilerin harman makinesinin başında fotoğraf çektirmeleri, daha çok hoşlarına gidiyor. Yani onu da bulduk ve getirdik. Eskiyi yaşatmayı seviyoruz. Yani müşterilerimiz çok hoşuna gidiyor, ilgi gösteriyor. Onlar da burada geçmişi yaşattığımızı hissedince onlar da kendi elindeki eşyalara sahip çıkmayı düşünüyorlar. Onlar da keyif alıyor" diye konuştu. Boynueğrioğlu, iş yerine gelen müşterilerinin de kullanmadıkları eski parçaları getirerek kendisine teslim ettiğini ve geldiklerinde kendi antika malzemelerini sergilendiğini görünce mutlu olduklarını aktardı. "Biz zaten işimize aşığız" diyen Boynueğrioğlu, "Antikaya da aşığız. Bu işi daha üst seviyelere çıkmayı düşünüyoruz. Antika ve kafecilik sektöründe de öyle. Manevi olarak biz zaten sevdiğimiz için bu işi yapıyoruz, yani zorluk da çekmiyoruz. Yaşamayı da seviyoruz. Yani sevdiğimiz için biz maddiyatı ön planda tutmuyoruz" ifadelerini kullandı. İlk defa antika dolu bir kafeye gittiğini anlatan Onur Altındağ da gördükleri karşısında zamanda geçmişe yolculuk yaptığını söyledi. Büyüklerinden dinlediği hikayelerin başrollerindeki eserleri işyerinde gördüğünü ifade eden Altındağ, "Antikalarla karşılaştıktan sonra beni biraz geçmişe götürdü. Geçmişte atalarımızın, annelerimizin, babalarımızın kullandığı dikiş makinaları, radyolar burada. Hele ki teknoloji o zaman bu kadar gelişmiş değildi. Dolayısıyla insanlar haberleri, günlük gelişmeleri, radyolardan saat başı yayınlar ile dinliyormuş. Büyüklerimizden bu hikayeleri dinlerdik. Tabii onları burada görmek bizi geçmişe götürdü” dedi. Antikalarla dolu bir işletmenin insana huzur verdiğini kaydeden Altındağ, "Gerçekten güzel bir mekan oluşturmuşlar, ortaya koymuşlar. Emek verilmiş, üzerinde çalışılmış, düşünülmüş. Biz de memnun olduk, mutlu olduk" şeklinde konuştu.