SPOR - 30 Eylül 2014 Salı 12:28

Trabzonspor'da tek maçlık bilet satışı

A
A
A
Trabzonspor'da tek maçlık bilet satışı

Trabzonspor, UEFA Avrupa Ligi'nde oynayacağı Legia Warszawa karşılaşması için tek maçlık bilet satışı yapacak.

Bordo-mavili taraftarlardan gelen talebi değerlendiren yönetim kurulu, Trabzonspor'un Perşembe günü oynayacağı Legia Warszawa maçı öncesi yeni bir uygulamaya gitti. Buna göre taraftarlar mevcut Passolig kartlarına bilet yüklemesini maç saatine kadar yapabilecek. Bunun dışında Passolig kartına sahip olmayan taraftarlar ise sadece maç günü stadyum gişelerinden tek maçlık kart alabilecek.
Tek maçlık kart fiyatları ise şu şekilde açıklandı:

Kale Arkası: 30 TL
Maraton: 50 TL
Kapalı Kenar: 80 TL
Kapalı Orta: 100 TL
VIP: 200 TL
VIP Özel C-I arası: 500 TL
VIP Özel A-B sırası: Bin TL
 

GÖKMEN ŞAHİN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis YÖK Başkanı Erol Özvar: "Rekabet, ilim alanında yarışmanın tezahürüdür” Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, uluslararası alanda başarılı olmanın yolunun üniversitelerin tatlı bir rekabete açılmasından geçtiğini belirterek, “Etik değerlere dayalı bir rekabet, üniversitelerimizin verimliliğini, etkinliğini arttıracaktır” dedi. Bitlis Eren Üniversitesinin (BEÜ) merkezi konferans salonunda düzenlenen “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı”, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Burada konuşan YÖK Başkanı Erol Özvar, “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesi”nin önemine değinerek, “Yükseköğretim Kurulu olarak, yükseköğretimde çeşitliliğinin artırılması hedefi doğrultusunda, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesini 25 üniversitemizle başarıyla yürütüyoruz. ‘Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesinin etkinliği artırılacaktır’ ifadesiyle devletimizin üst politika belgesinde de yerini almıştır. Yükseköğretim Kurulu olarak yükseköğretimin tüm süreçlerinde ‘çeşitlilik, farklılaşma ve bölgesel gelişme odaklı’ bir planlama anlayışını ve yaklaşımını önemsiyoruz. Yapısal değişim niteliğindeki en önemli girişimlerimizden birisi olan üniversitelerimizin misyon farklılaşması odaklı ihtisaslaşmasına yönelik çalışmalarımızı da bu kapsamda değerlendiriyor ve bu alandaki faaliyetlerimizi üniversitelerimiz ve tüm paydaşlarımızla birlikte bundan sonra da güçlendirerek devam ettirmeyi düşünüyoruz” dedi. YÖK Başkanı Özvar, Yükseköğretim Kurulu tarafından 25 üniversitenin katılımıyla yürütülmekte olan “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı” kapsamında üniversitelerin, eğitim öğretim ve araştırma geliştirme gibi birincil faaliyetlerinin yanı sıra bulundukları ilin ve bölgenin doğal, ekonomik, ticari, sanayi ve sosyal potansiyelinin etkin olarak kullanılması, yerel ekonomik hayatın geliştirilmesine katkı sağlanması, bölgenin ihtiyaç duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesinin amaçlandığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Yükseköğretim Kurulu, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı ile üniversitelerin bulundukları bölgelerin ihtiyaçları, sahip oldukları potansiyel ve kapasiteyi göz önüne alarak bölgesel kalkınmanın sağlanmasında öncü, yönlendirici ve aktif bir rol oynamalarını hedeflemektedir. Yine bu programla üniversitelerin bölgesel kalkınmayı sağlamak üzere kendi hedeflerini ve stratejilerini bölgeleriyle ilişki kurarak yeniden tanımlamaları, vizyon ve misyonlarını bölgenin ihtiyaçları kapsamında farklılaştırmaları beklenmektedir.” YÖK Başkanı Erol Özvar, uluslararasılaşmanın Yükseköğretim Kurulunun en önemli stratejik hedeflerinden biri olduğunu belirterek, “Bizim uluslararasılaşma ile anladığımız şudur, saygınlığı olan öğretim elemanlarının gelip gittiği bir yer olma özelliğini kazanma, uluslararası öğrenciler için bir odak, bir cazibe merkezine gelme, bilimsel faaliyetleriyle, ilim insanlarının gelmek için uğraş verdiği bir merkez olmak için uğraş verdiğini anlıyoruz. Bugün üniversitelerin uluslararası etkileşime açılmadan gelişmeleri imkansızdı. İlim bir sosyalleşme işi ise ki gerçekten öyledir, bunu sadece milli sınırlarımızda değil aynı zamanda uluslararası alana, küresel ölçeğe taşımak zorundayız. Biz ululararasılaşmadan bunu anlıyoruz. Ürettiğimiz bilimsel çıktıların başkaları tarafından fark edilmesi, onlar tarafından benimsenmesi bu ülkenin en önemli yumuşak gücüdür. Üniversiteler bilhassa gelişmiş ülkelerin çok değerli bir yumuşak gücüdür. Uluslararası alanda başarılı olmanın yolu, üniversitelerimizin tatlı bir rekabete açılmasından geçmektedir. Etik değerlere dayalı bir rekabet, üniversitelerimizin verimliliğini, etkinliğini arttıracaktır. Rekabet; işbirliğine engel değildir, işbirliği de rekabete engel değildir. Rekabet, ilim alanında yarışmanın tezahürüdür. Bu bakımdan üniversitelerimizin rekabet etmesi çok önemli. Rekabet de ancak farklılaşmayla olur. Bu bakımdan üniversitelerimizin rekabet üstünlüğü üretebilecek taraflarını geliştirmek zorundadır” şeklinde konuştu. BEÜ Rektörür Prof. Dr. Necmettin Elmastaş ise projeye 6 ay önce dahil olduklarını belirterek, “Bu proje, YÖK Başkanlığı öncülüğünde Cumhurbaşkanlığı Stratejik ve Bütçe Başkanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğiyle hayata geçirilmiş ve üniversitelerimizin bulundukları bölgelere olan katkılarını arttırmayı ve belirli alanlarda ihtisaslaşmalarını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Günümüzde küreselleşme, uluslararası ilişki ve politikaların temelini oluşturan kavramlardan biri haline gelmiştir. Bu meyanda Türkiye gibi hızla gelişen ülkeler, küreselleşmenin yanı sıra bölgesel bağları güçlendirmeyi ve bölgesel bağları ve kalkınmayı desteklemeyi önemsemektedirler. Özellikle son yıllarda bölgesel kalkınma anlayışıyla yeniden şekillenmiş ve uluslararası işbirliklerine açık bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu çerçevede üniversitelerin bölgesel kalkınmadaki rolü büyük önem taşımaktadır. Üniversiteler her küresel gelişmeleri takip ederek küresel düzeyde etkili olmayı hem de bulundukları bölgelerde sıkı bir işbirliği içerisinde olarak bölgesel kalkınmaya katkı sağlamayı amaçlamaktadırlar” diye konuştu. Düzenlenen programa YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, BEÜ Rektörür Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, 25 farklı üniversite rektörü, akademik personel ve öğrenciler katıldı.
Eskişehir ESOGÜ’de Hemşirelik Haftası etkinliği düzenlendi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nün düzenlediği “Hemşirelerimiz Geleceğimiz: Bakımın Ekonomik Gücü” temalı 2024 Hemşirelik Haftası etkinliği, ESOGÜ Prof. Dr. Necla Özdemir Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. ESOGÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emine Gümüşsoy ve Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Yaşar Bildirici’nin de katıldığı etkinlik kapsamında, ESOGÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özgül Örsal “Telesağlık Uygulamalarının Sağlık Yönetiminde Maliyete Etkisi” ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fethiye Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim elemanı Arş. Gör. Dr. Füsun Uzgör “Bir Faydalı Model Geliştirme Süreci: Ankilozan Spondilit Hastalarının Sub Cutan Anti-TNF Tedavi Uyumunun Artırılmasına Yönelik Mobil Uygulama İçeren Cihaz” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi. Hemşirelik Haftası ile ilgili olarak ESOGÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özgül Örsal şu açıklamayı yaptı: “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Sağlık Bakanlığımız, Uluslararası Hemşireler Birliği (ICN) ve Türk Hemşireler Derneği’nin 2024 teması ‘Hemşirelerimiz Geleceğimiz: “Hemşirelik Bakımının Ekonomik Gücü’dür. Bu tema paralelinde tüm dünyada birçok etkinlik yürütülmektedir. DSÖ ve ICN’nin 2024 deklarasyonunda dünya çapında yaklaşık 29 milyon hemşirenin bulunduğu belirtilmektedir. DSÖ 2030 yılına kadar 4,5 milyon hemşire açığının olacağını tahmin etmektedir. Hemşirelerin sağlığın iyileştirilmesinde ve ekonomiye daha geniş katkıda bulunulmasında çok önemli bir rol oynamakta olduğunu belirten DSÖ; verimli, etkili, dayanıklı ve sürdürülebilir sağlık sistemlerine ulaşmak için tüm ülkelerin sağlığa, hemşirelere yatırım yapmalarının zorunlu olduğunu açıklamıştır. Hemşireler sadece temel bakımı sağlamakla kalmayıp aynı zamanda sağlık politikalarının şekillendirilmesinde ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin desteklenmesinde de kritik bir rol oynamaktadır. Hemşireler acil durumlarda bakım sağlamakta ve küresel olarak sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğini korumaktadır. Küresel olarak sağlık ve sosyal iş gücünün yüzde 67’si kadınlardan oluşmakta, hemşirelik ve ebelik meslekleri ise kadın iş gücünün önemli bir bölümünü temsil etmektedir. Dünyadaki hemşirelerin yüzde 80’inden fazlası dünya nüfusunun yarısının yaşadığı ülkelerde çalışmakta olup, her sekiz hemşireden biri doğduğu veya eğitim aldığı ülkeden farklı bir ülkede çalışmaktadır. Hemşireler temel sağlık hizmetlerinin merkezinde yer alır ve çoğu zaman insanların gördüğü ilk ve bazen tek sağlık profesyonelidir ve onların ilk değerlendirme, bakım ve tedavisinin kalitesi hayati öneme sahiptir. Aynı zamanda kendi yerel topluluklarının bir parçasıdırlar (kültürünü, güçlü yönlerini ve zayıf noktalarını paylaşırlar) ve hastaların, ailelerin ve toplulukların ihtiyaçlarını karşılamak için etkili müdahaleleri şekillendirip sunabilirler. DSÖ’nün Hemşirelik için Küresel Stratejik Yönergeleri (SDNM) 2021-2025 aralığında hemşireliği güçlendirme çağrısında bulunmaktadır. SDNM dört politika odak alanından oluşur: Eğitim, istihdam, liderlik ve hizmet sunumu. Her alanın beş yıllık dönem için bir hedefi ifade eden bir ‘stratejik yönü’ vardır. Ayrıca iki ila dört arasında politika önceliğini içerir. Yasalaştırılıp sürdürüldüğü takdirde, bu politikalar öncelikle dört stratejik yönde ilerlemeyi destekleyebilir: 1) Toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılayacak yeterliliğe sahip yeterli sayıda hemşirenin eğitilmesi, 2) İş oluşturmak, göçü yönetmek ve hemşireleri en çok ihtiyaç duyulan yerlerde işe almak ve işte tutmak, 3) Sağlık ve akademik sistemlerde hemşirelik liderliğinin güçlendirilmesi, 4) Hemşirelerin hizmet sunum ortamlarına güvenli ve en iyi şekilde katkıda bulunmaları için desteklenmesini, saygı duyulmasını, korunmasını, motive edilmesini ve donatılmasını sağlamak. DSÖ daha adil ve dayanıklı bir sağlık için ve ekonomik iyileşmeyi hızlandırmak için ülkelerin sağlık iş gücünün güçlendirilmesine yönelik yatırımları sürdürmeleri ve artırmaları gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca 2030 gündeminde tüm paydaşlar hemşirelerin sağlığı koruma ve insanları güvende tutma konusunda oynadığı kritik rolünün önemini vurgulamakta, uluslararası finans kuruluşlarının ve hayırsever yatırımlarının seferber edilmesinin anahtar rolüne dikkati çekmektedir.”