EĞİTİM - 18 Eylül 2018 Salı 15:38

Başkan Kalkan: "Söylem değişikliği çözüm odaklı eylemlerle desteklenmelidir"

A
A
A
Başkan Kalkan: "Söylem değişikliği çözüm odaklı eylemlerle desteklenmelidir"

Eğitim-Bir-Sen Kayseri 1 Nolu Şube Başkanı Aydın Kalkan 2018-2019 eğitim öğretim yılı sene başı değerlendirmesini yaptığı basın toplantısında; "Bir eğitim sisteminin uzun vadede verimli olabilmesi, bütünü oluşturan parçaların birbiriyle uyumuna bağlıdır.

Eğitim-Bir-Sen Kayseri 1 Nolu Şube Başkanı Aydın Kalkan 2018-2019 eğitim öğretim yılı sene başı değerlendirmesini yaptığı basın toplantısında; "Bir eğitim sisteminin uzun vadede verimli olabilmesi, bütünü oluşturan parçaların birbiriyle uyumuna bağlıdır. Sistemden ve bütünlükten yoksun bir organizmada çelişkiler, hatalar, istikrarsızlıklar ortaya çıkacak; hedefi olmayan, günübirlik değişime giden ama asla köklü adımlar atamayan devasa bir yapı elimizde kalacaktır" dedi.


Yeni eğitim öğretim yılının açılmasıyla birlikte yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1 milyona yaklaşan öğretmenler açısından yeni bir heyecan, yoğun bir çalışma dönemi ve özverilerle dolu bir süreç olarak başladığını ifade eden Başkan Kalkan, öğrencilere ve eğitim çalışanlarına başarılar diledi. Eğitim çalışanlarının sorunlarına çözüm bulmadan eğitimde yol almanın, başarıyı yakalamanın pek mümkün görünmediğini aktaran Başkan Kalkan; "Okullaşma oranlarının artmasına, okulların fiziki ve teknolojik kapasitesinin gelişmesine, öğretmen sayısında artış yaşanmasına, eğitime ayrılan kaynağın artmasına rağmen hala istenilen seviyede olunmamasının temel sebebi, organizasyonsuzluk, sistemsizlik ve bulma arayışlarının bitmemesidir. Eğitim çalışanlarının sorunlarına çözüm bulmadan eğitimde yol almak, başarıyı yakalamak pek mümkün görünmemektedir. Bu çerçevede, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının yeniden hayata geçirilmesi, atamaların hala mülakatla yapılması, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliğinin varlığı, kariyer basamaklarına ilişkin belirsizlik, ek ders esaslarındaki adaletsizlikler, atama ve yer değiştirme süreçlerindeki istikrarsızlık, yönetici görevlendirme süreçlerinde mahkeme kararlarının doğurduğu sıkıntılar, vadedilen 3600 ek gösterge konusunda halen adım atılmamış olması, eğitimcilerin şiddete maruz kalması, okullara bütçe gibi, çözüme kavuşturulması gereken sorunların yeni eğitim-öğretim yılı içerisinde aşılmasını bekliyoruz. Öğretmenliği diğer mesleklerden ayıran en önemli özellik, mesleğin moral ve motivasyonla icra ediliyor olmasıdır. Son yıllarda inatlaşarak dayatılan birtakım uygulamalarla öğretmenler moral ve motivasyon açısından çökmüş, eğitim sisteminin köküne dinamit koymakla eş değer adımlar atılmıştır. Yeni dönemde, sorunlu uygulamalar yerine, eğitim çalışanlarının eğitim-öğretim faaliyetlerinin en önemli ve vazgeçilmez unsuru görülüp saygınlığının artırılmasının hedeflenmesini istiyoruz. Nitekim öğretmen şikayet hattına dönüşen ’Alo 147’ sorununun çözümü, öğretmen performans değerlendirmesi taslağı ve Öğretmen Strateji Belgesi’nin uygulanmayacağının açıklanması gibi somut adımlar, öğretmenlerin eğitim-öğretime odaklanmalarını sağlamıştır. Beklenti ve talebimiz, eğitim çalışanlarını umutlandıran söylem değişikliğinin çözüm odaklı eylemlerle desteklenmesi ve sürdürülmesidir. Öğretmen sayısı her geçen yıl artmasına rağmen halen yaklaşık 100 bin öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır. Öğretmen eksikliğinin uzun vadede bir milletin kaderini etkileyebileceği düşünülerek, öğretmensiz bir sınıf bile kalmayacak şekilde eğitim kadrosu tam olmalıdır. Ücretli öğretmenlik uygulamasıyla öğretmen ihtiyacının giderilmeye çalışılması ucuz çözüm yoludur. Kadrolu ya da sözleşmeli ayırımı yapılmaksızın öğretmenlerin yer değişikliği talepleri karşılanmalı, öğretmen açığının kapatılması ve bölgesel farklılıkların giderilmesi hedefleri bir arada yürütülmelidir. Bakanlık, anayasal hak olan mazerete bağlı yer değişiklikleri ve isteğe bağlı yer değişikliği ile yaşa ve tecrübeye dayalı bölgeler arası adil bir öğretmen istihdamını birlikte yürütmek zorundadır. Zorunlu hizmet, sözleşmeli öğretmenlik vb. cebri uygulamalardan istenilen sonucun alınamadığı ve bunların yeni sorun alanları haline geldiği bilinmektedir. Bu nedenle, Bakanlık, maddi teşvikler ile norm kadro esaslarının bölge/okul bazlı esnek hale getirilmesi, kariyer basamaklarında pozitif ayrımcılık gibi uygulamaları bir arada yürütmek suretiyle esnek çözümler geliştirmelidir. Eğitim kurumlarında öğretmenler arasında kadrolu/sözleşmeli şeklinde ortaya çıkan ayırım kurum içi çalışma barışını bozmaktadır. Bu durum öğretmenlerin verimliliğini düşürmekte, aynı niteliklere sahip ve aynı görevi yapan insanlar arasında bir nevi kast sistemi oluşturmaktadır. İstihdamda güçlük çekilen illerde öğretmen ihtiyacının karşılanması amacıyla getirilen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli ve sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir" ifadelerini kullandı.


Mülakatla öğretmen atama yönteminden vazgeçilmesi gerektiğini ifade eden Aydın Kalkan; "Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla birlikte Türkiye’deki öğretmen istihdamı süreçlerine sözlü sınav aşaması da ilk kez dahil edilmiştir. Özellikle, çok sayıda sözlü sınav komisyonu olması, sınav komisyonunda bulunanların yeterlilikleri, sınavlarda sorulan sorular vb. konular kamuoyunda sıklıkla gündeme gelmektedir. Tek başına sözleşmeli öğretmenlik uygulaması çok ciddi bir problem iken, atanacak öğretmen seçiminin mülakatla yapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca bir kaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Mülakatla öğretmen atama yönteminden vazgeçilmeli, toplum vicdanında karşılığı olan kadrolu istihdam modeli tercih edilmelidir. Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi başta olmak üzere, seçim sürecinde kamu görevlilerine verilen vaatler ivedilikle yerine getirilmeli; tüm kamu görevlilerinin ek gösterge rakamları 600 puan artırılmalı, yardımcı hizmetleri sınıfı çalışanlarına da (Genel İdare Hizmetleri Sınıfı kadroları için öngörülen en düşük rakamdan aşağı olmamak üzere) ek gösterge hakkı verilmelidir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere, istihdamda güçlük çekilen yörelerde en büyük eğitim sorunu, kalıcı öğretmen istihdamının sağlanamamış olmasıdır. Bugün söz konusu bölgelerde bir öğretmenin ortalama görevde kalma süresi 1,5 yıldır. Bu durum, ilkokul dönemi başta olmak üzere, eğitim ve öğretimde ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Öğretmen açığının kapatılması amacıyla zorunlu hizmet yükümlülüğü getirilmiş olsa da bunun soruna kalıcı bir çözüm getirmediği görülmektedir. Biz, eğitim çalışanlarına yönelik zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapmaları halinde illerin mahrumiyet durumlarına göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesini istiyoruz. Son yıllarda, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, yaygın bir toplumsal sorun haline gelmiş ve ülkemizin geleceği açısından vazgeçilmez olan eğitim-öğretim hizmetinin yürütülmesini sekteye uğratacak dereceye varmıştır. Bu şiddet eylemlerinde, mevcut yasal düzenlemelerin bu fiillere karşı caydırıcı nitelikte ceza öngörmemesi ile şiddet uygulayan kişilerin bu eylemlerinin adli ve idari makamlarca önemsenmeyeceği ve ciddi bir ceza yaptırımıyla karşılaşmayacakları inancı önemli bir rol oynamaktadır. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına karşı caydırıcılık, şiddete uğrayan çalışana da hukuki koruma sağlayacak nitelikte yasal düzenlemeler acilen yapılmalıdır. İlkokul ve ortaokullara doğrudan ödenek verilmemesi, bu okulları il özel idaresinin kaynak aktarımına ve okul aile birliğinden sağlanacak gelire bağımlı kılmaktadır. Okulların zaruri harcamaları için okul aile birlikleri tarafından üretilmeye çalışılan çözümler, başvurulan yollar yetersiz kalmaktadır. Okul yöneticilerinin eğitim liderliği yapmalarının önündeki en büyük engel olan ödenek sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan da en fazla zararı yine öğrenciler ve okul yönetimleri görmektedir. Velilerden para talep etme dönemi sona erdirilmeli; öğrenci sayısı, okulun büyüklüğü, donanım ihtiyacı gibi faktörler esas alınarak öğrenci başına belirlenecek tutarda doğrudan ödenek aktarımı yapılmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme uygulamasına yönelik olarak verdiği iptal kararı ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, mahkeme kararıyla kariyer basamağı unvanı elde edilemeyeceğine ilişkin içtihadı sonrasında kariyer basamakları sürecinin adeta unutulmaya terk edilmesi, pek çok hak kaybına sebep olmuştur. Kariyer basamakları uygulamasının yürürlükte olduğu zaman diliminde yapılan bilimsel çalışmalar, öğretmenlik kariyer basamakları uygulamasının öğretmenleri sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere teşvik etmenin yanı sıra kendilerini geliştirmelerine ve kariyer basamaklarında ilerlemek için lisansüstü eğitim yapmaya teşvik etmiş; öğretmenlerin kendini yenilemesi, alanındaki gelişmeleri takip etmesi bakımından olumlu sonuçlar doğurduğunu ortaya koymuştur. Eğitimin paydaşlarının görüş ve talepleri doğrultusunda herkesin yararlanmasına açık, özgün, sadece sınav odaklı olmayan, süreç ve bireysel çaba odaklı, maddi ve manevi açıdan tatminkar bir kariyer sistemi ivedilikle hayata geçirilmelidir. Eğitim yöneticiliği ve okul yöneticiliği, ikincil bir görev olmaktan çıkarılarak meslekleşmeyi sağlayacak çalışmalar yapılmalı, bununla ilgili olarak yetiştirme programları hazırlanmalıdır. Eğitim kurumu yöneticiliğinin eğitim liderliğine dönüştürülmesi, yöneticiliğin profesyonel bir meslek olarak ele alınarak kadro unvanlı bir uzmanlık mesleği haline getirilmesiyle mümkündür. Eğitim yöneticilerinin bir eğitim ve okul lideri olarak inisiyatif alanları genişletilmeli, eğitim-öğretimle ilgili rolleri öne çıkarılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların da eğitim öğretim hizmetinin aksamadan en etkin şekilde yürütülmesi için emek sarf ettiği gerçeği unutulmamalıdır. Şef, memur ve hizmetlilere öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödenmemesi, eğitim ve öğretim için aynı hedeflere ulaşmak için aynı amaç birliği içinde aynı konuda çalışan kamu görevlileri arasında eşitsizlik ve adaletsizlik kaynağıdır. Öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir. Eğitim kurumlarında çalışan personelin haftalık 40 saati aşan çalışmalarının karşılığı fazla çalışma ücreti ödenmesi ya da personel yetersizliği gerekçesine sığınılmadan fazla çalışma karşılığı izin hakkından faydalanmalarının sağlanması yönünde düzenleme yapılmalıdır. Memur ve hizmetliler başta olmak üzere, eğitim çalışanlarına yönelik görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları belli bir takvim dahilinde periyodik olarak gerçekleştirilmelidir" diye konuştu.


"Darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği bir an evvel değiştirilmelidir" diyen Kalkan sözlerini şu şekilde sürdürdü;


Darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, kamu görevlilerinin, milletimizin değerlerine ve genel kabul görmüş kılık ve kıyafet şekillerine uygun olmak, herkesin bu kapsamda tercihlerine azami saygı gösterilmesi kaydıyla tercihleri doğrultusuna belirleyecekleri kılık ve kıyafetle görevlerine gitmelerini ve görev mahallinde bulunmalarını temin edecek şekilde değiştirilmelidir. Eğitim-Bir-Sen olarak, yeni eğitim-öğretim yılının tüm eğitim çalışanlarına, öğrencilerimize, velilerimize ve milletimize hayırlı olmasını; eğitimin en kısa sürede sorunlardan arındırılmasını diliyor, bakanlığın güçlü ve büyük Türkiye idealine erişmemizi sağlayacak eğitim politikaları geliştirmesini ve uygulamasını bekliyoruz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep yeminli mali müşavirler odası yeni binası hizmete açıldı Gaziantep Yeminli Mali Müşavirler Odası’nın yeni hizmet binası düzenlenen törenle hizmete açıldı. Gaziantep Yeminli Mali Müşavirler Odası’nın Şehitkamil ilçesi Pancarlı Mahallesi’nde yapımı tamamlanan yeni hizmet binası düzenlenen törenle açıldı. Açılış törenine SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Gaziantep Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Tekin Alpay, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, Şehitkamil Kaymakamı Ömer Hilmi Yamlı, kent yöneticileri ve sektör temsilcileri katıldı. Açılış töreninde konuşan Gaziantep Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Tekin Alpay, "Üyelerimizin mesleki konularda bir birleriyle iletişimlerinin sürdürülmesi ve fiziki ortamda bir arada bulunarak fikir alışverişi yapabilmeleri, mesleki eğitimleri konusunda sağlık ve modern bir ortama kavuşabilmeleri için son derece kısıtlı imkanlarla bir hizmet binası inşaatına başlamış ve bitirmiş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Yemin mali müşavirlerin bir araya geldiği bu oda, şehrimizin finansal alanda daha da güçlenmesine imkan sağlayacak ve mesleki dayanışmayı güçlendirecektir. Gaziantep’in ekonomik kalkınmasına destek olacak mali açıdan güçlü ve güvenilir bir kurumun açılışını gerçekleştiriyoruz. Bu yeni başlangıcın üyelerimize ce şehrimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, "Burada gerçekten çok büyük bir emek var. Çok büyük bir hizmet var. Bu önemli hizmet nedeniyle bu güne kadar Gaziantep Yeminli Mali Müşavirler odamızda görev tüm meslektaşlarımıza ve kurul üyelerine teşekkür ediyoruz. En büyük teşekkürü de nihayete erdiren hak ediyor. Bu nedenle oda başkanımız Tekin Alpay’a sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz" diye konuştu. Konuşmaların ardından protokol üyelerinin katılımıyla kurdele kesimi yapılarak Gaziantep Yeminli Mali Müşavirler Odası’nın yeni hizmet binası hizmete açıldı.
Malatya Depremzede Usta Öğreticisinden anlamlı sergi Akçadağ Halk Eğitim Merkezi usta öğreticilerinden Burcu Durak’ın açtığı ‘El sanatları sergisi’ büyük beğeni topladı. Malatya’nın Akçadağ ilçesinde bulunan Cezaevi Lojmanlarında Usta Öğretici Burcu Durak tarafından açılan ‘El Sanatları Sergisi’ne İlçe Milli Eğitim Müdürü Ramazan Cengiz, Akçadağ Cezaevi Müdürü İlmihal Yazıcı, Akçadağ Halk Eğitim Müdürü Hacı Mehmet Pektaş, Müdür yardımcıları Oğuz Yıldız ve Mehmet Balık ve kurs öğrencileri katıldı. Sergi açılışında konuşan Akçadağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Ramazan Cengiz, örgün eğitim ve yaygın eğitim olarak iki alanda faaliyet gösterdiklerini belirterek, “Örgün eğitimi belli kurallar içerisinde yapıyoruz. Öğrencilerimizle her türlü aktiviteleri yapıyoruz. Ama son zamanlarda özellikle Halk Eğitim Merkezindeki hocalarımızın gayretleriyle yaygın eğitimde de birçok alanda faaliyet gösteriyoruz. Bunlardan bir tanesine burada bugün şahitlik ediyoruz. Toplumun farklı alanlarda sosyal medyanın internetin etkili olduğu bir zaman diliminde böyle anlamlı işlerde buluşmak, anlamlı çalışmalar yapmak. Özellikle hocamızın bugün eserlerini inceleyeceğiz. Sergide katkı sağlayan Burcu hocamıza, kursiyerlerimizin emeklerine sağlık diyoruz. Güzel işlerde buluşmak dileğiyle diyoruz. Emeklerine sağlık” dedi. Açılışın ardından katılımcılar, depremzede öğrencilerle birlikte sergiyi gezdi. Program yemek programı ile son buldu.
Kütahya Kütahya’da AK Partili kadınlar Gazzeli anneler için toplandı AK Parti Kütahya İl Kadın Kolları Başkanlığı üyeleri, Zafer Meydanı’nda toplanarak bu yılki Anneler Günü’nü Gazze’deki annelere ithaf etti. AK Parti Kütahya İl Kadın Kolları Başkanı Esra Özbek Balcı, Anneler Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında, Gazzeli annelerin dramına değindi. Balcı, "Pazar günü anneler günü. Günlerdir her yerde tatlı bir telaş yaşanıyor. Anneler günü öksüzlerin ve evladını kaybeden annelerin de ağır imtihanı fakat bir yandan da dünyanın orta yerinde, yanı başımızda Filistin’de, Gazze’de, Refah’ta yaşanan soykırım nedeniyle anne olmak hiç bu kadar zor olmamıştı Biz bugün okuldan gelecek çocuklarımızı, Gazzeli anneler ise çocuklarına verecek bir lokma ekmeği bekliyor. Bizler karışmasın diye çocuklarımızın defterlerine, kitaplarına isim yazarken, Gazzeli anneler ise cesetleri teşhis edilebilsin diye çocuklarının kollarına isim yazıyor. Bir kadın, bir anne olarak çok net ifade ediyorum. Her can tek, her can biricik ve ’bir cana kıyan tüm insanlığa kıymış gibidir’ Filistin Sağlık Bakanlığının 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamaya göre; İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda 34 bin 683 kişi öldü, 78 bin 18 kişi yaralandı. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin raporuna göre Gazze’de 9 bin kadın öldü. Günde ortalama 63 kadın hala ölüyor ve bunların 37’si ise anne. Kayıp ve akıbeti bilinmeyen kadınların sayısı 2 bin 100. Peki ya sağ kalan ve yaşam savaşını sürdürmeye, çocukları için hayata tutunmaya çalışan kadınlar, anneler! Filistin’de sağlık sisteminin çökmesi nedeniyle yaklaşık 60 bin hamile kadın risk altında. Her gün 180 anne ölümle burun buruna doğum yapıyor. Gazze’deki her 5 kadından 4’ü, aile bireylerinden en az birinin üst üste iki öğün yiyemediğini ifade ediyor. Çocuklar, annelerinin gözü önünde eriyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler ve pek çok uluslararası platformda haykırdığı gibi ’Savaşın da bir ahlakı, hukuku vardır. Sivillerin hedef alındığı saldırıyı haklı gösterecek tek bir neden dahi olamaz’ Biz anneler olarak yine de İsrail’e bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; ateşkes için bir adım bekliyoruz. Bizler bugün AK Parti İl Kadın Kolları Başkanlığı, teşkilatlarımız, kadın milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri olarak buradayız. Şu anda 81 ilde AK Partili kadınlar olarak Gazzeli anneler için dimdik ayaktayız. Yaşanan tüm zulme, acıya rağmen eşini, evladını, ailesini kaybetmesine rağmen çocukları için, ülkesi için dimdik ayakta duran Filistinli anneler, er ya da geç kazanacak. Anneler bitmeden bu direniş bitmez" dedi. Basın açıklamasına AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay da katıldı.