SAĞLIK
26 Nisan 2024 Cuma - 17:11 Uzman Dr. Aylin Gözübüyükoğulları: "Gençlik aşısı cildi güneş lekelerinden korur" Liv Hospital Ankara Dermatoloji Uzmanı Dr. Aylin Gözübüyükoğulları, gençlik aşısının cildi güneş lekelerinden koruduğunu dile getirdi. Dermatoloji Uzmanı Dr. Aylin Gözübüyükoğulları, gençlik aşısı hakkında açıklamada bulundu. Gözübüyükoğulları, “Gençlik aşısı, Paris ışıltısı, nem aşısı, gençlik serumu, saten dolgu gibi farklı isimlerle bilinen bu uygulamalar aslında temel olarak hyaluronik asit ile birlikte çeşitli vitamin, mineral, büyüme faktörü ve peptitlerden oluşan hazır kokteyllerin cilde enjeksiyonunu içeren bir mezoterapi uygulamasıdır. Hyaluronik asit deride su tutan bir madde olduğu için bu işlem nem aşısı olarak da bilinir” diye konuştu. “Gençlik aşısında yaş sınırı yoktur” Gençlik aşısında yaş sınırının olmadığını belirten Dr. Gözübüyükoğulları, “Özellikle 30’lu yaşlardan sonra derimizde hyaluronik asitin azalması, kolajen yıkımının yapımına göre artması nedeniyle bu eksiklikleri tamamlamak amacıyla önerilmektedir. Yüz, boyun, dekolte ve el gibi alanlara uygulanabilmektedir” dedi. “İşlem sonrası hamam, sauna gibi sıcak ortamlardan kaçınılmalıdır” Gençlik aşısının çeşitlerinden bahseden Gözübüyükoğulları, “Standart bir uygulama protokolü bulunmayan gençlik aşısı çeşitleri, hastanın ihtiyacına göre doktor tarafından planlanır. Genel olarak en az 2-3 seans önerilmektedir. 2-4 hafta aralıklarla uygulanabilir. İğneli bir işlem olduğu için uygulama öncesi bölgeye lokal anestezik kremler sürülür. İşlemin ardından uygulama yapılan bölgede şişlik, kızarıklık veya morarma görülebilir. Ancak bunlar 2-3 günde kaybolur. İşlem sonrası hamam, sauna gibi sıcak ortamlardan kaçınılmalıdır. İşlem yapıldıktan sonra o gün yüz yıkanmamalı ve genel olarak sıcak banyo yapılmamalıdır” ifadelerini kullandı. “Herhangi bir deri hastalığı olanlara uygulanmaz” Gençlik aşısının bazı bireyler için uygun olmadığını söyleyen Uzm. Dr. Gözübüyükoğulları, “Gençlik aşısı, uygulama bölgesinde herhangi bir deri hastalığı olanlara, kanser hastalarına, hamile ve emzirenlere ve ürün içeriklerinden birine karşı alerjisi olanlara uygulanmamalıdır. Gençlik aşısının en önemli etkisi cildi nemlendirmesidir” ifadelerini kullandı. “Cildi güneş lekelerinden korur” Uygulama ile ciltte meydana gelen değişikliklere değinen Gözübüyükoğulları, “Cilde esneklik ve parlaklık kazandırır. Cildi güneş, akne ve yaşlılık lekelerinden korur. İnce kırışıklıkların azalmasını sağlar. Gençlik aşısı sonrası parlaklık, canlılık ve nemlenme 1 hafta içinde görülür. Derinin kolajen yapımını tetikleyerek kırışıklıklarda gerileme olur” açıklamasında bulundu.
26 Nisan 2024 Cuma - 16:42 2024 Yılı 1. Bölge ASKOM Toplantısı Kayseri’de gerçekleştirildi Kayseri İl Sağlık Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde gerçekleşen 2024 Yılı 1. Bölge Acil Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Komisyonu (ASKOM) Toplantısı, Nevşehir ve Niğde İl Sağlık Müdürlükleri’nin katılımıyla gerçekleştirildi. Kayseri Şehir Hastanesi Başhekimlik Konferans Salonu’nda İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Erşan başkanlığında gerçekleşen toplantıya, Niğde İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Bahadır Karaca, Nevşehir İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Hasan Tartar, il sağlık müdürlüklerinin başkan, başkan yardımcıları, Erciyes Tıp Fakültesi Hastaneleri, kamu hastaneleri, il ambulans servisleri ve özel hastane başhekimleri ile ilgili birimlerin personelleri katılım sağladı. Kayseri İl Ambulans Servisi Başhekimi Uzm. Dr. Mehmet Biçer; Niğde İl Ambulans Servisi Başhekimi Dr. Filiz Eroğlu ve Nevşehir İl Ambulans Servisi Başhekimi Dr. Çağrı Serçe’nin sunumları ile başlayan toplantıda, İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Erşan, Niğde İl Sağlık Müdürü Uzman Dr. Bahadır Karaca ve Nevşehir İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Hasan Tatar, yapılan 3’lü oturumla değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına katılımcılara teşekkür ederek başlayan Kayseri İl Sağlık Müdürü Dr. Mehmet Erşan; "Periyodik aralıklarla gerçekleştirdiğimiz ASKOM toplantıları vasıtasıyla bölgemizdeki sunulan acil sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sağlamlaştırmak adına yapılabilecek çalışmaları değerlendiriyor hem de sahadan yaşanan aksaklıkların çözümüne yönelik ortak akıl oluşturma fırsatı yakalıyoruz" ifadelerini kullandı.
Kalp sağlığına dikkat
20 Nisan 2024 Cumartesi - 13:41 Kalp sağlığına dikkat SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çetin, kalp sağlığı için düzenli doktor kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. Kalp sağlığıyla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Çetin, “Ülkemizde de diğerülkelerde olduğu gibi yaşam kayıplarının önde gelen nedenleri arasında kalp hastalıkları bulunmaktadır. Bu hastalıklarla ilgili yaşam kayıplarındaki artış ise kalp hastalıkları konusunda çok daha bilinçli olmamız gerektiğinin en somut örneğidir” dedi. Prof. Dr. Çetin, kadınlarda 55, erkeklerde 45 yaş üzeri, ailede genetik kalp hastalığı öyküsü, sigara tüketimi, hipertansiyon, yüksek kolesterol, sedanter (hareketsiz) yaşam şekli, depresyon, diyabet, obezite, stres ve erken menopozun risk faktörlerinin başında geldiğine dikkati çekti. Kontrol altına alınabilecek bir takım risk faktörleriyle kalp sağlığının korunabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Çetin, şu bilgileri paylaştı: “Kalp rahatsızlıkları gelişiminin bir kısmı kontrol altına alınabilirken, bir kısmı ise kontrol dışı gelişebilmektedir. Önceliğimiz kontrol altına alabileceğimiz risk faktörleriyle ilgili farkındalık oluşturarak, bilinç oluşturmaktır. Erkeklerin kadınlara göre daha fazla risk taşıması, genetik olarak ailede kalp hastalıklarına yatkınlık gibi değiştiremeyeceğimiz, kontrol dışı gelişen faktörler yanında, sigara tüketimi, obezite, hipertansiyon (Yüksek tansiyon), şeker (Diyabet) hastalığı gibi kontrol altına alabileceğimiz risk faktörlerini mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışmalıyız.” Her yaşta görülebiliyor Kadınlar ve erkekler kadar günümüzde gençlerde de çok görülmeye başlayan kalp hastalıkları konusunda mutlaka önlem alınması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Çetin,şöyle devam etti: “Günümüzde çağdaş teknolojinin kullanılmasının bir sonucu olarak dijital dünyanın hareketsiz yaşamı, yetersiz ve dengesiz beslenme alışkanlıkları, stresin yoğun yaşanması, hastalığın genetik miras olarak aktarımı, deprem, pandemi gibi yaşamı olumsuz etkileyen, düzeni bozan olumsuzluklar her yaştan insanı kalp sağlığı olarak da negatif şekilde etkilemektedir. Değiştirilebildiğimiz yani kontrol altına alabileceğimiz risk faktörleri için temel ailede atılıyor. Ailenin bilinçli olması çocuk ve gençlerin yaşamını da olumlu etkiliyor.Düzenli bir yaşam, beslenme şeklinde yapılacak olumlu düzenlemeler, doktorlar tarafından kalp rahatsızlıklarına yönelik verilecek ilaçların düzenli bir şekilde kullanılmasıyla kalp hastalıklarının görülme oranı da azalabilecektir.” Prof. Dr. Çetin, alınabilecek önlemler ve yapılabilecekleri şöyle özetledi: “- Sağlıklı beslenin, hareket etmeyi ihmal etmeyin, sigara tüketimini bırakın, stresten uzak durun, düzenli doktor kontrolleri yaptırın, tuz tüketimini azaltın, aşırı kilo almamaya dikkat edin, kan şekerinizi ve kolesterolünüzü dengede tutmaya özen gösterin, olumlu bir yaşam şekli benimsemeye çalışın.”
Kök hücre, otizmde tedavi yaklaşımını değiştirebiliyor
20 Nisan 2024 Cumartesi - 10:55 Kök hücre, otizmde tedavi yaklaşımını değiştirebiliyor Kök hücre uzmanı Prof. Dr. Erdal Karaöz, kök hücrenin, otizmde tedavi yaklaşımını değiştirebileceğini söyledi. Liv Hospital’in, Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı ile birlikte düzenlediği etkinlikte, Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sema Hakkı’nın “Sevgi, Genetik, Sağlık” konseptindeki resimlerinden oluşan sergi yoğun ilgi gördü. Sergi, 28 Nisan’a kadar gezilebilecek. Prof. Dr. Karaöz, kaybedilen hücreleri yerine koyabilen bir teknoloji veya ilacın söz konusu olmadığını ancak modern tıbbın tedavi edemediği hastalıklarda işlevselliğini kaybetmiş hücrelerin yerine koymayı amaçlayan yegane yöntemin kök hücre esaslı hücresel tedaviler olduğunu belirterek, “Otizm spektrum bozukluğu son yıllarda ülkemizde ve dünyada oldukça artmış durumda. Bazı ülkelerde yüzde 1 oranında dense de bilimsel çalışmalar bu oranın attığını gösteriyor. Çocukların yüzde 80’i genetik problemden dolayı bu sağlık sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Otizm gelişimsel dönemde beynin gelişmesiyle alakalı bir problem. Sinir hücreleri arasındaki bağlantıların bozulması sonucu ortaya çıkan bir problem. Günümüzde tedavisi söz konusu değil ama bir takım terapilerle palyatif çözümler üretilebilmekte. Yayınlanan makaleler, kök hücrelerin, otizmin sebep olduğu klinik sonuçlar üzerinde olumlu etkileri olabilir diyor. Yüzde 100 tedavi edilebilir bir hastalık değil. Dereceleri var. Asıl amaç özellikle ağır vakaların erken dönemde yakalandığı zaman 3 ila 7 yaş arasında kök hücrelerin bazı olumlu etkileri olabiliyor. Konuşamayan çocukların konuştuğu, göz temasının arttığını söylüyor bilimsel çalışmalar. Ülkemizde kök hücreyle ilgili başta merkezi sinir sistemi ve kas sistemini ilgilendiren dejeneratif hastalıklar olmak üzere kalp-damar sistemi ve otoimmun bazı hastalık modellerinde oldukça ilgili kurumlardan yasal izinler alınarak yapılan uygulamalarda başarılı sonuçlara ulaşıldı. Sinir gelişim bozukluğu olan Otizm Spektrum Bozukluğu’nun da tam olarak etkili bir tedavisi bulunmuyor. Her yıl bu tedavi için yapılan araştırmalarda milyarlarca dolar harcanıyor. Son yıllarda yapılan çalışmalarda hücresel tedavi uygulamalarının yalnızca güvenli değil, aynı zamanda hastaların davranışlarında iyileşmeler sağladığı rapor ediliyor. Hücresel tedavilerin güvenilirliği kanıtlanmış, etkinliği ile ilgili ise oldukça umut verici sonuçlar rapor ediliyor olsa da, tedavilerin standardizasyonu ve etkinliğinin tam olarak kanıtlanabilmesi için daha detaylı çalışmalara ve klinik araştırmalara halen ihtiyaç duyulmaktadır” diye konuştu. Resimleri sergilenen Prof. Dr. Sema Hakkı da, "2008 yılından beri profesyonel olarak resim yapıyorum. Resimlerimle, insanları ulaşmayı seviyorum. Yaptığım resimlerden gelen gelirle ihtiyacı olan çocuklara tedavilerinde yardımcı olmak istiyorum" dedi.
Prof. Dr. Şahiner, Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı
19 Nisan 2024 Cuma - 15:33 Prof. Dr. Şahiner, Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı Medical Point Gaziantep Hastanesi, akademisyenlerden oluşan uzman ekibini genişletmeye devam ederek, kadrosuna Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner’i dahil etti. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Şahiner, 2002’de Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2011’de Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesinde Genel Cerrahi Uzmanlık eğitimini tamamlayan Şahiner, 2015 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde (Laparoskopik Kolon & Rektum Cerrahisi), 2016 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde (ÇAPA) tam zamanlı Fellowship öğretim üyesi olarak (Karaciğer Nakli ve İleri Safra Yolları Cerrahisi) eğitimini tamamladı. Şahiner, Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaklaşık 10 yıl (2014-2023) öğretim üyeliği yaparak birçok tıp doktoru ve uzmanlık öğrencisine eğitim verdi. Başta karaciğer, safra yolu, pankreas kanseri ve ileri laparoskopik cerrahi yöntemler olmak üzere çeşitli özellikli ameliyatları gerçekleştirerek bölge halkının sağlığına kavuşmasında önemli rol aldı. Şahiner, Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcılığı, Genel Cerrahi Yoğun Bakım Sorumlu Hekimliği, Ameliyathane Sorumlu Hekimliği, Genel Cerrahi Klinik ve İdari Sorumlu Hekimliği, Bilimsel Araştırmalar Komisyon Başkanlığı, AR-GE Kurucu Üyesi ve Başkanlığı, Beslenme Destek Timi Kurucu Üye ve Başkanlığı, Klinik Araştırmalar Etik Kurul Üyeliği ve Başkanlığı, Fakülte Kurulu Üyeliği, Mezuniyet Öncesi Eğitim Komisyon Üyeliği gibi birçok klinik ve idari görevi başarı ile gerçekleştirdi. Şahiner, çok sayıda ulusal ve uluslararası kongrede davetli konuşmacı ve oturum başkanlığı yaptı. 2017 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından yılın hekimi ödülüne layık görülen Dr. Şahiner’in bilimsel dernek ve meslek kuruluşlarından da ödülleri bulunmaktadır. Türk Cerrahi Derneği, Türk Hepato-Pankreato-Biliyer Cerrahi Derneği, Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği, Ulusal Endoskopik & Laparoskopik Cerrahi Derneği, Türk Dâhili ve Cerrahi Yoğun Bakımlar Derneği ve Ankara Cerrahi Derneği gibi saygın mesleki kuruluşlara üyelikleri bulunmaktadır.
Balıkesir’de ilk ameliyatsız kan kaçağı tedavisi yapıldı
19 Nisan 2024 Cuma - 15:18 Balıkesir’de ilk ameliyatsız kan kaçağı tedavisi yapıldı Balıkesir’de ilk nitelikli işlemlerin bir yenisi de Kardiyoloji Anabilim Dalı bünyesinde girişimsel kardiyoloji ile gerçekleştirilen paravalvüler kaçak kapatılması işlemi oldu. İşlem sırasında hastanın kalbi durdurulmadan ve göğüs kafesi kesilmeden, kasığından girilerek yapay kalp kapağındaki kaçak ameliyatsız kapatıldı. Balıkesir ve çevresine üst düzey nitelikli sağlık hizmeti sunan Balıkesir Üniversitesi (BAÜN) Hastanesi, bölgede sağlık alanında önemli bir merkez olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Hastanede yapılan, “Balıkesir’de ilk” nitelikli işlemlerin bir yenisi de Kardiyoloji Anabilim Dalı bünyesinde girişimsel kardiyoloji ile gerçekleştirilen paravalvüler kaçak kapatılması işlemi oldu. Yapılan işlemi gerçekleştiren ekipte yer alan Prof. Dr. Halil Kısacık, Doç. Dr. Eyüp Avcı, Doç. Dr. Tarık Yıldırım ve Doç. Dr. Özgen Şafak konu hakkında açıklamalarda bulundu. Daha önce kalp kapakçığı değişim ameliyatı olan hastada takılan kapağın kenarından ayrılmasıyla kan kaçağı (paravalvuler leak) meydana geldiğini belirten öğretim üyeleri, Kardiyoloji Anabilim Dalına başvuran hastaya, Türkiye’de sayılı kalp merkezinde yapılan ve önemli düzeyde cerrahi deneyim gerektiren paravalvüler kaçak kapatılması işlemi uygulandığını dile getirdi. İşlemin sadece girişimsel kardiyologlar tarafından yapıldığının altını çizen öğretim üyeleri, işlem sırasında hastanın kalbi durdurulmadan ve göğüs kafesi kesilmeden, kasığından girilerek yapay kalp kapağındaki kaçağın ameliyatsız kapatıldığını söyledi. Teknolojik gelişmelerin ve güncel uygulamaların yakından takip edildiği BAÜN Hastanesi kardiyoloji anabilim dalı olarak gerek bilimsel alanda gerekse eğitim faaliyetleri bakımından güçlü bir ekibe sahip olduklarının altını çizen Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgen Şafak, ekip olarak Balıkesir’den şehir dışına hasta sevklerine gerek kalmaması adına öncü bir merkez olarak çalıştıklarını sözlerine ekledi. Sağlığına kavuşan hasta da kendileriyle yakından ilgilenen başta Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyeleri olmak üzere hastane personeline teşekkür etti.
Dinler: “Özel Uğurlu Hastanesinde tek sorun ruhsat değil”
19 Nisan 2024 Cuma - 13:38 Dinler: “Özel Uğurlu Hastanesinde tek sorun ruhsat değil” Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, uzun yıllar açılamayan ve atıl vaziyette kalan Özel Uğurlu Royal Hospital Hastanesindeki sorunun sadece ruhsat olmadığını, farklı hukuki sorunların da olduğunu kaydetti. Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, Özel Kastamonu Uğurlu Hastanesi’nin hastane binası ve ruhsat satışına yönelik açıklamalarda bulundu. Uzun yıllardır atıl vaziyette kalan ve hastane binası ile ruhsatında yaşanan hukuki sorunlar sebebiyle açılamayana Özel Kastamonu Anadolu Hastanesi hakkında bilgilendirmede bulunan Atlas Yapı Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Dinler, “Kastamonu İcra Müdürlüğü nün 2018-1 iflas dosyası ile ihaleye çıkardığı Uğurlu Royal Hospital Hastanesi binası, arsası ve bu hastaneye ait ruhsat satışı ile alakalı ihale öncesi ve sonrası, ‘bu iş size yakışır, bu milli servetin faaliyete geçip Kastamonu halkına hizmet vermesine en yakın kişiler sizlersiniz, ihaleye girmemeniz sektörünüzü inkar etmek olur’ diyen başta dönemin Kastamonu Valisi Avni Çakır ve tüm devlet yetkililerine, tüm siyasi parti yetkililerine, tüm iş adamlarına, sivil toplum örgütlerinin yetkililerine, duyarlı tüm halkımıza, yine ihale öncesi ‘ihaleye girin ki katılım artsın ve rekabet olsun masadaki alacaklılara bedelleri ödensin’ diye tarafımıza moral veren, her zaman size desteğe hazırım diyen Sayın Uzman Dr. Atıf Uğurlu Bey ve alacakla alakalı olan tüm taraflara desteklerinden ötürü teşekkür ederim” dedi. Tek sorunun ruhsat olmadığını vurgulayan Dinler, “İhale bedelini yatırdığımızdan itibaren tapumuzu 1 yıla yakın süre alamadığımızı, ihale sonucunu hazmedemeyenlerin bizlere her türlü destek olmaları gerekirken düşmanlık içerisinde olduklarını, terör örgütü sempatizanları ve birçok haini de başımıza musallat ettiklerini Kastamonu halkının bilmesini isterim. Tek derdi illegal işlerle uğraşmak olan bu kişiler kendi beyanları ile burayı hizmete açsınlar da görelim diye kamuoyunun duyacağı, göreceği şekilde beyanlarda bulunmuşlardır. Kastamonu Belediyesi’ne ait şirketin elinde bulunan ruhsatın Uğurlu binasının ayrılmaz parçası olduğu doğrudur. Bizim için de Kastamonu için de bu ruhsat önemlidir, fakat tek sorun bu değildir. Bizimle uğraşan kişilerin ihaleye itiraz etmesinden dolayı aradan geçen sürede tapumuzu alamamamızdan dolayı finansa ulaşımın zorlaşması, teşviklerin kalkması, enflasyona bağlı inşaat maliyetleri, döviz kurundan kaynaklı oluşan cihaz temini işimizi zorlaştırmıştır. Tüm Türkiye’de 1 milyon nüfusun altındaki illerde özel hastaneler ve diyaliz merkezleri iflasın eşiğine gelmiştir. Tüm zorluklara rağmen en hızlı şekilde binamızı faaliyete geçirmek için elimizden geleni yapacağımızı bildirir tüm Kastamonu halkına teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.
29 haftalık doğan Erkan bebek, 75 günlük yaşam mücadelesinin ardından ailesine kavuştu
19 Nisan 2024 Cuma - 12:46 29 haftalık doğan Erkan bebek, 75 günlük yaşam mücadelesinin ardından ailesine kavuştu DENİZLİ(İHA) – Denizli Devlet Hastanesi’nde 29 haftalık prematüre doğan ve erken doğuma bağlı olarak solunum yetmezliği sıkıntısı yaşayan Erkan Enes Bektaş bebek, Yenidoğan Yoğum Bakım Ünitesi’nde 75 gün süren yaşam mücadelesini kazanarak ailesine kavuştu. 29 haftalık hamileyken erken doğum eyleminin başlamasıyla birlikte Denizli Devlet Hastanesi Kadın Doğum Servisine başvuran Güler Bektaş 950 gram ağırlığında bebeğini dünyaya getirdi. Doğumdan sonra solunum sıkıntısı, kalp yetmezliği gibi şikâyetlerle Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’ne alınan ve 75 gün boyunca tedavi gören Erkan Enes bebek Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanları Dr. Cem Becerir ve Dr. Tevhide Derya Sarılar tarafından yapılan müdahalelere olumlu sonuç vererek sağlığına kavuştu. “75 gün sonunda annesinin kucağına bebeğini teslim ettik” Yenidoğan Yoğun Bakım Uz. Dr. Cem Becerir, Erkan Enes bebeğin 75 gün süren yaşam mücadelesini anlattı. Erken doğan bebeklerde birçok sağlık sıkıntısı görülebileceğini anlatan Becerir, “29 haftalık 950 gram doğan Erkan Enes bebeğimizin erken doğmanın etkisiyle birçok sağlık sıkıntısı vardı. Solunum sıkıntısı, akciğerlerinin gelişmemesi, kalp ve beslenmesiyle ilgili problemimizi basamak basamak hallettik. 75 günün sonunda 2 kilo 400 gram olarak sağ ve sağlıklı bir şekilde annesinin kucağına bebeğini teslim ettik. Prematüre doğan bebeklerin özellikle yenidoğan yoğun bakım ünitesinin olduğu ve yeni doğan uzmanlarının olduğu birimlerde doğması sağlıklı ve nörolojik gelişmeleri açısından çok önemli ve yaşam şanslarını arttırmakta. Erkan Enes bebeğimiz de hastanemizde doğum yaptıktan sonra yeni doğan yoğun bakım ünitemizde emin ellerde birçok badireyi hızlı bir şekilde atlattı ve sağlığına kavuştu” dedi. Anne Güler Bektaş da 75 gün süren zor bir süreci geride bıraktıklarını ve bebeğini kucağına aldığı için çok mutlu olduğunu söyleyip, emeği geçen tüm sağlık çalışanlarına teşekkürlerini iletti.