SAĞLIK
03 Mayıs 2024 Cuma - 18:14 Hitit Üniversitesi’nde “1. Tıp Öğrenci Kongresi” başladı Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından “Tıbbın yarını için bugün” temasıyla düzenlenen 1. Öğrenci Tıp Kongresi başladı. Tıp alanındaki yenilikler, geleceği etkileyecek tedavi yöntemlerini ve sağlık alanındaki dönüşümü ele alındığı kongrede alanında uzman akademisyenler sunum yapacak. Kongrede ayrıca temel, dahili ve cerrahi tıp bilimleri alanında interaktif atölye çalışmaları, yer alacak. Kongrede konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurcan Baykam, bu tür kongrelerin eğitim, araştırma, geliştirme, topluma hizmet gibi alanlarda sunduğu katkıya dikkat çekti. Kongreler ve benzeri etkinliklerle bu hizmetlerin bir anda ortaya koyulabildiğini dile getiren Prof. Dr. Baykam, “Burada da 6 yıl boyunca çeşitli uygulamalar, teorik derslerle alınan eğitimin üstüne daha farklı boyutlarda atölye çalışmalarıyla, üniversite içi ve dışı hocaların tecrübelerini paylaşmalarıyla öğrencilerimize çok daha farklı ufuklar, farklı yaklaşımlar getiriliyor. Esas olan ekip ruhu ile böyle bir organizasyonu yapmak. Araştırma-geliştirme ruhuna sahip olmak ve bunu geliştirmek” dedi. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgür Yağan, “Tıbbın yarını için bugün” temasın önemli olduğuna dikkat çekerek, “Temamız yarının hekimleri, akademisyenlerini ve sağlık sistemine yön verecek olan sizleri işaret etmesinden dolayı anlamlı. Diğer açıdandı bugün yürütülen sağlık hizmetlerinin gelecek nesillerin imkanlarına da devam edecek olması, sürdürülebilirliğini göstermesi, ima etmesi, vurgu yapması açısından da anlamlı. Bugünün imkanlarını kullanırken gelecek nesillerin imkanlarını da düşünmek zorundayız. Bir taraftan çevre kirliliği, atıkların kontrolü, geri dönüşebilir malzemelerin kullanılması gibi noktaları içerilirken bir taraftan da ekonomik açından da mali sürdürülebilirliği düşünmemiz açısından da son derece önemli. Toplumsal eğitim ve teknolojinin sağlık alanında kullanılması açısından da önemli olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 2006 yılında kurulduğunu, 2012 yılında yapılan afilasyon protokolü ile her şeyin değiştiğini dile getiren Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Sinan Zehir de, hem sağlık Çorum’un sağlık hizmeti sunumunda çağ atladığına dikkat çekti. 2024’ün ilk 4 ayında 660 bin 540 hastaya poliklinik, acil servisten 181 bin kişinin sağlık hizmeti verildiğini açıklayan Prof. Dr. Zehir, hastanede sağlık hizmetinin yanı sıra tıp öğrencilerine eğitim verildiğine dikkat çekti. Tıp Fakültesi’nin Çorum’da 2017-2018 yılında 60 kontenjanla eğitime başladığını hatırlatan Başhekim Zehir, “Hem tıp doktoru hem de uzman hekim yetiştiriyoruz, bu son derece gurur verici bir durum. Şehrimizde tıp fakültesi eğitimine 2017-2018 yılında 60 kontenjanla başladık. Geçen yıl 66 tıp doktorunu mezun ettik. Bu öğrencilerin bir kısmı hastanemizde çalışmaya başladı. Bizden uzmanlık eğitimini alıp hastanemizde hekim olarak göreve başlayan, hatta öğretim üyesi olarak aramıza katılan çok kıymetli arkadaşlarımız var. Şehirdeki sağlık hizmetinin, tıp eğitiminin bu noktaya gelmesinde herkesin çok büyük katkıları var. Bu yıl 94 tıp fakültesi öğrencimizi doktor olarak mezun olacak. Bunlar Türkiye’nin değişik yerlerinde hizmet verecek. Tıp eğitimi, usta-çırak ilişkisiyle süren bir eğitim ve bu kongre usta-çırak ilişkisinin en iyi örneklerinden biri olacak. Çünkü programımız sadece teorik derslerin anlatılmasından değil atölyelerimizde pratik uygulamaları da içererek bütün öğrencilerle paylaşmayı sağlayacak bir program” şeklinde konuştu. Kongre Başkanı Doç. Dr. Emre Demir de, kongrede öğrencilerle belirterek, şunları kaydetti; “Kongrede öğrencilerin alanında söz sahibi 15 hocadan kurs alacak. 32 farklı hocamızdan 14 farklı interaktif atölyede pratik yapma şansı bulacak. Kongrede 15 öğrencimiz bildiri sunacak. İnsanlığa daha fazla katkı sunmak için buradayız. Kongrenin düzenlenmesinde katkıda bulunan herkese teşekkür ederim”
03 Mayıs 2024 Cuma - 17:48 Samsun’da devam eden sağlık yatırımlarındaki son durum Samsun’da yapımı devam eden sağlık yatırımları için son 1 yılda 54 milyon TL kaynak kullanılırken, yatırımların tamamlanması ile birlikte milyarlarca TL’lik sağlık yatırımı Samsun’a kazandırılmış olacak. Samsun’da 2022-2023 yılında tamamlanan sağlık yatırımları için 54 milyon 574 bin TL kaynak kullanılmış olup, devam eden yatırımların bitirilmesi ile birlikte milyarlarca TL’lik yatırım hizmete alınmış olacak. Sadece proje bedeli 1 milyar 69 milyon TL olan Samsun Şehir Hastanesi’nin maliyeti 7 milyar TL’yi bulurken, devam eden diğer sağlık yatırımları ile birlikte milyarlarca TL’lik sağlık tesisi vatandaşların hizmetine sunulacak. Samsun Şehir Hastanesi’nin yılsonuna kadar hizmete girmesi bekleniyor Devam eden sağlık yatırımlarından bin 127 yatak kapasiteli Samsun Şehir Hastanesi’nin proje bedeli 1 milyar 69 milyon TL, proje maliyeti ise çevre düzenlemeleri, malzemeleri ve yol çalışmaları ile birlikte 7 milyar TL civarına ulaşıyor. Hastanenin yüzde 96’sı tamamlanırken, yılsonuna kadar hizmete girmesi hedefleniyor. 250 yatak kapasiteli Tekkeköy Devlet Hastanesi’nin proje bedeli ise 126 milyon TL. İnşaat fiziki betonarme yüzde 97 seviyesinde devam ediyor. Yüklenici firmaya 5 Kasım 2020 tarihinden itibaren toplam bin 279 gün süre uzatımı verilmişti. Henüz hizmete alınmayan hastanenin yakın zamanda tamamlanması planlanıyor. Samsun Çarşamba Sağlıklı Hayat Merkezi’nin proje bedeli 40,8 milyon TL. Yüzde 25’i tamamlanan sağlık yatırımında ayrıca Aile Sağlığı Merkezi (6 AHB), 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu da yer alacak. 21 milyon TL proje bedelli Samsun Ayvacık Toplum Sağlığı Merkezi (T10), Aile Sağlığı Merkezi (7 AHB) ve 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu işinde de sona gelinirken, yakın zamanda hizmete alınması bekleniyor. Alaçam-Yakakent Devlet Hastanesi 50 yatak kapasiteli Alaçam-Yakakent Devlet Hastanesi’nin proje bedeli 52 milyon TL. Fiziki gerçekleşme oranı yüzde 10 olan hastanenin 26 Ağustos 2021 tarihinde inşaat filen başlamış olup, yüklenici firmanın tasfiye talebi üzerine 13 Mayıs 2022 tarihli ve 31834 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde belirtilen hususlar doğrultusunda Sağlık Bakanlığınca 6 Haziran 2022 tarihli oluru ile fesih edilmişti. Hastane inşaatı 1 hafta önce bakanlık tarafından yeniden ihale edildi. Toplam 17 bin 384 kapalı alanda 50 yataklı olacak hastanede 2 ameliyathane, 12 poliklinik ve 170 araçlık otopark bulunacak.
Göğüs hastalıkları uzmanı Mardin’deki toz taşınımına karşı uyardı
01 Mayıs 2024 Çarşamba - 15:31 Göğüs hastalıkları uzmanı Mardin’deki toz taşınımına karşı uyardı Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fulya Uluorman, toz taşınımına karşı özellikle solunum yolu hastalarını uyardı. Çöl tozu taşınımı sebebiyle solunum yolu hastalarını uyaran Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fulya Uluorman, "Maalesef ki mevsim geçişlerinde bunu daha çok görüyoruz. Şu anda da Nisan ayı olması gereği ile çöl tozları sonucu çevrede bir hava kirliliği söz konusu. Bunun sonucu olarak da birtakım hava yolu hastalıkları ortaya çıkıyor. Göğüs hastalıkları olarak bizi ilgilendiren hava yolu hastalıklarıdır. Astım, KOAH ve karaciğer hastalarında çöl tozları sonucu tetiklenmeler oluyor. Bu hastalık mevcut olmayan ama bronş duyarlılığı olan kişileri de etkiliyor. Uzayan öksürükler, nefes darlığı gibi şikayetlere neden oluyor. Bu süreçler sağlıklı bireyleri de etkiliyor. Maske kullanımına dikkat etmek gerekiyor. Bu şartlarda etkilenmemeleri imkanı yok ama en aza indirmek için bu kurallara dikkat edilmeli" dedi. İlaç kullanan hastaların, zorunlu olmadıkça evden çıkmamaları ve ilaçlarını düzenli kullanmaları gerektiğini hatırlatan Uzman Dr. Fulya Uluorman, "Tedavide bazı ilaçlar söz konusu özellikle akciğer hastalarının düzenli kullanmaları gerekiyor. Özellikle astım ve KOAH hastalarının da kullanması gerekiyor. Toz alerjisi olan ve toza karşı duyarlılığı olan kişilerin de kullanmakta olduğu alerji ilaçları söz konusu. Bunları devam etmeleri gerekiyor düzenli olarak. Bunları kullanmalarına rağmen yine de sıkıntı yaşayan kişilerde poliklinik hizmeti şeklinde ya da acil serviste birtakım destekleyici ek ilaçlar ve tedaviler görebilirler. Çöl tozundan sağlıklı bireyler de etkilenebilir. Sağlıklı bireylerde boğazda kaşıntı, öksürük atakları ve gözlerde sulanma gibi birtakım sorunları neden olabiliyor. Bu süreci yönetebiliyorlar ve çok büyük sıkıntı yaşamadıkları takdirde bunun geçici bir süreç olduğunu söylüyoruz. Ama sıkıntı yaşıyorlarsa mutlaka tıbbi destek almaları gerekecektir" diye konuştu.
Uzmanlardan kene uyarısı: “Kesinlikle çıplak elle dokunmayın”
01 Mayıs 2024 Çarşamba - 12:19 Uzmanlardan kene uyarısı: “Kesinlikle çıplak elle dokunmayın” Van’da sağlık uzmanları, havaların ısınmasıyla birlikte ortaya çıkan kenelerden bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsüne karşı vatandaşları uyardı. Havaların ısınmasıyla birlikte kenelerin aktivitesi artmaya başladı. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsü, kırsal kesimlerde kentlere oranla daha fazla görülüyor. Hastalık genellikle yanlış müdahalenin bir sonucu olarak ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi belirtilerle kendisini gösteriyor. Van’da görevli sağlık uzmanları, KKKA’den korunmak için tarla, bağ, bahçe ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken kenelerin vücuda girmesini engellemek amacıyla bireysel tedbirlerin alınması gerektiği uyarısında bulundu. “Herhangi bir aşı henüz geliştirilmemiştir” Konuya ilişkin konuşan Van İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ferdane Şeyma Toplu, hastalığın genellikle enfekte kenelerin vücuda tutunması ve kan emmeleri sırasında bulaştığını belirtti. Kenelerin enfekte ettiği hayvanlardan ve hastalığa yakalanan kişilerden de hastalığın bulaştığını ifade eden Dr. Toplu, “KKKA ile mücadelede kullanabileceğimiz herhangi bir aşı henüz geliştirilmemiştir. Bu nedenle kişisel koruyucu önlemlerin alınması hastalığın kontrolünde ön planda yer alır. Bağ, bahçe, tarım arazisi, orman ve piknik alanları gibi kene açısından riskli alanlara gidilirken mümkün olduğunca vücudu örten giysiler giyinmelidir. Pantolon paçaları çorapların içine sokulmalı ve kenenin elbiseler üzerinde rahatça saptanabilmesi amacıyla açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Riskli alanlardan dönüşte ise kişiler hem kendi hem de çocuklarının vücutlarını saçlı deri, kulak arkası, ense, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil olacak şekilde vücutlarında bir kene tutunması olup olmadığını kontrol etmelidir” dedi. “Çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır” Vücutta saptanan kenenin çıplak elle dokunmamak kaydıyla uygun bir araç kullanarak vücuttan uzaklaştırılması gerektiğini dile getiren Toplu, “Eğer bu mümkün değilse en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Burada önemli olan kenenin vücuttan bir an önce uzaklaştırılmasıdır. Çünkü kenenin vücuda tutulu olarak kaldığı süre uzadıkça hastalığın kişilere bulaşma ihtimali de artmaktadır. Vücuda tutunan bir kene veya hayvanların üzerinde bir kene saptanırsa bu keneler kesinlikle çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla üzerine sigara basmak, alkol, kolonya, gazyağı gibi kimyasal maddeler dökmek gibi yöntemlere başvurulmalı. Vücuduna kene tutunan bir kişi 10 gün süreyle kendisini ateş, halsizlik, kas ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı, kusma veya ishal yönünden kontrol etmelidir. Eğer bu semptomlardan biri veya birkaçı gelişirse kişi en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır” diye konuştu. Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Uzman Dr. Esra Gürbüz ise, KKKA hastalığının havaların ısınmasıyla birlikte kenelerin aktif hale gelmesiyle görülen bir enfeksiyon hastalığı olduğunu belirterek, “Kene aracılığıyla bulaş gerçekleşen kişilerde iştahsızlık, ateş, ani yükselen ateş, bulantı, kusma, kas ve baş eklem ağrılarıyla seyreden, ağır vakalarda ise kanamalarla seyreden ölümcül ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Hyalomma cinsi keneler tarafından bulaştırılan bu enfeksiyon, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde görülmekle birlikte, bu kenelerin doğal yaşam alanı olan Doğu Anadolu’nun kuzeyi, İç Anadolu’nun kuzeyi ve Orta Karadeniz Bölgesi’nde endemik olarak görülmektedir. Van ilinde ise çevre illerinden özellikle Bitlis, Hakkari ve Ağrı gibi illerde de sık görülen ciddi bir hastalıktır” şeklinde konuştu.
Prof Dr. Taşova: “Sivrisinek salgın hastalıklara yol açabilir”
01 Mayıs 2024 Çarşamba - 10:05 Prof Dr. Taşova: “Sivrisinek salgın hastalıklara yol açabilir” Pandemi Bilim Kurulu Üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Taşova, sıcaklığın artmasıyla birlikte sinek popülasyonunun artığını belirterek, “Bu konuya ciddi bir şekilde sistematik olarak eğinilmesi gerekiyor, aksi halde salgın hastalıklara yol açabilir” dedi. Son günlerde havaların ısınmasıyla birlikte sinek popülasyonun da artış meydana geldi. Özellikle sivrisinekler nedeniyle vatandaşları perişan ediyor. Bu konuyla ilgili açıklama yapan Pandemi Bilim Kurulu Üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Taşova, “Sivrisinekler çeşitli mikropların taşıyıcısıdır. Havaların ısınmasıyla birlikte sinek popülasyonun arttığını gözlemliyoruz. Özellikle deprem bölgesinde salgın hastalıklara yol açabilir. Bu konuya ciddiyetle ve sistematik olarak eğilmek gerekiyor. Zamanında yapılan müdahaleler önemlidir. Örneğin Larva dönemini kaçırmadan belediyelerimiz ve Sağlık Bakanlığımız ortaklaşa çalışmalarla önlem alabilir” diye konuştu. Sinekten geceleri uyuyamadıklarını söyleyen Fatma Keser, “Havalar ısında sinekler hemen çıktı. Her yıl aynı şey neden bununla mücadele edilmiyor anlaşılır gibi değil. Bence böyle giderse salgın kapıda. Bu konuda belediyeleri, sağlık bakanlığını ve diğer tüm yetkilileri göreve çağırıyoruz. Adana’da daha önce insanlar sivrisinek çokluğundan dolayı sıtmadan ölüyormuş, yine aynı şeyler mi olmalı önlem almak için” dedi.
Bahar aylarındaki göz alerjisi görme kaybına yol açabilir
01 Mayıs 2024 Çarşamba - 09:49 Bahar aylarındaki göz alerjisi görme kaybına yol açabilir Polen ve tozların gözde oluşturduğu kaşıntı, sulanma ve kızarıklıkların kısa sürede geçeceği düşüncesinin yanlış olduğunu belirten Medicana Sağlık Grubu Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, sıradan gibi görünen bu rahatsızlığın görme bozukluğu, hatta görme kaybına bile sebep olabileceğini söyledi. Mevsimsel hastalıklar arasında başı çeken göz alerjileri, baharın gelmesiyle birlikte daha sık görülüyor. Medicana Bursa Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, bahar aylarında yoğunlaşan polenler ve gözle görülemeyen tozların gözlerde alerjiye yol açtığını belirterek, gözde kızarıklık, kaşıntı ve sulanma gibi şikayetlerin alerji belirtisi olabileceğini söyledi. Op. Dr. İpçioğlu, göz alerjilerinin tedavi edilmediğinde görme kaybına kadar uzanan ciddi sorunlara sebep olabileceğini söyledi. "Gözü kaşımak kornea yapısını bozabilir" Göz alerjilerinden korunmak için birkaç püf nokta olduğunu belirten Op. Dr. İpçioğlu, "Öncelikle böyle bir alerjisi bulunan kişinin tozlu ortamlardan uzak durması gerekiyor. Özellikle alerjik konjonktivitler kendilerini yanma, batma ve kaşıntı şeklinde ortaya çıkarıyor. Alerjinin en rahatsız edici yanı göz kaşınmaları olduğundan, hastalar gözlerini kaşımaya ve ovuşturmaya doyamaz. Bu kaşımalar bazı kimselerde gözün önündeki saydam tabaka olan korneanın yapısında bozulmalara sebep olur, ki bunların en ciddisi ise görme kaybına yol açan keratokonustur" dedi. "Çocuklukta ortaya çıkıp, yıllarca aynı mevsimde tekrarlar" Alerjik göz nezlelerinin genellikle atopik bünyeli kişilerde çocukluk yaşlarında ortaya çıkıp, yıllarca aynı mevsimde kendisini hatırlatabileceğini söyleyen Op. Dr. İpçioğlu, “Güneş ışınları alerjiyi ciddi şekilde arttırarak yanma, batma ve kızarıklığı şiddetlendiriyor. Bu nedenle güneşin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkılmaması ve güneş ışınlarından gözlerin korunması gerekiyor. Güneş gözlüğü, göz alerjisinden korunmaya ciddi bir şekilde yardımcı olur. Polenlerden ve güneşe maruz kalmaktan korunulduğu zaman alerjinin de ciddi şekilde azaldığı görülmektedir” dedi. Göz alerjisi tedavisinin başlarda hafif ilaçlarla yapıldığını belirten Op. Dr. Adnan İpçioğlu, “Daha ciddi vakalarda yoğun ilaç kullanımı da gerekebilir. Onun için doktor kontrolü bu noktada çok önem arz ediyor. Alerjik göz yangısına sade çiçek polenleri değil, bunun yanında çayır tozları ve kavak tozları da sebep olabilir” dedi.
Kimi sagara basıyor kimi kolonya döküyor, bu yöntemler ölüme götürüyor
01 Mayıs 2024 Çarşamba - 09:45 Kimi sagara basıyor kimi kolonya döküyor, bu yöntemler ölüme götürüyor Sivas ve çevresinde sıklıkla görülen kene vakaları ile ilgili uyarılar gelmeye devam ediyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Ömer Tamer Doğan, “Sigara basılması, benzin dökülmesi, kolonya dökülmesi gibi yöntemler tamamen yanlış yöntemler. Bunlara dikkat edelim, asla kendimiz çıkarmayalım” dedi. Sivas, Tokat, Yozgat ve diğer çevre illerde kene popülasyonunda artış yaşanıyor. Kene varlığının artmasıyla birlikte kırsalda yaşayan vatandaşlar için de tehlike artıyor. İnsan vücuduna tutunan ve ısırarak bünyesindeki virüsü kana bulaştıran keneler ile ilgili uzmanlardan sıklıkla uyarılar geliyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Ömer Tamer Doğan, “Bu sene ‘erken başladı’ desek de henüz çok sayıda değil. Şu ana kadar iki tane hastamız oldu. İkisinin de durumu iyi. Birini taburcu ettik, bir tanesinin de tedavi süreci devam ediyor, şu anda bir problem yok” dedi. Geç kalan hastalarda can kayıpları yaşanıyor Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsü anlatan Prof. Dr. Ömer Tamer Doğan, “Kene hastalığı ülkemizde 2002 yılından bu yana görülmeye başlanan bir hastalık. 2002’de Tokat’ta, sonrasında Amasya, Çorum, Giresun, Gümüşhane illerinde görülmeye başlandı. Virüs taşıyan kenelerden insanlara bulaşan bir hastalık. Üşüme ve titreme ile gelen bir ateş, daha sonrasında da bulantı, kusma, karın ağrısı, kas ağrıları ve eklem ağrıları ile belirti gösteren bir hastalık. İlerlediğinde diş eti kanaması gibi, burun kanaması gibi, idrar yollarından kanama gibi belirtiler veren bir hastalık. İlerlediği zaman tedavisi güçleşen, zor tedavi edebildiğimiz bir hastalık. Henüz tedavisi yok ama destek tedavisi uygulanan bir hastalık. Erken dönemde gelindiğinde işimiz kolaylaşıyor. Erken gelindiğinde destek tedavileri ile hastaları iyileştirerek taburcu edebiliyoruz. İleriki dönemlerde maalesef bazı hastaları kaybedebiliyoruz” ifadelerine yer verdi. “Keneyi kendi yöntemleri ile çıkardıkları için hayatlarını kaybedebiliyor” Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin kene konusunda tecrübeli olduğunu vurgulayan Doğan, “Türkiye’nin en tecrübeli birkaç hastanesinden biriyiz. Hastalar bize erken dönemde geldikleri zaman çok fazla kaybımız olmuyor ama yine de her yıl kaybettiğimiz hastalar var. Onlar da genelde geç kaldıkları için ya da keneyi kendi yöntemleri ile çıkardıkları için hayatlarını kaybedebiliyor. Burada önemli olan kene tespit edildiği zaman keneyi uygun yöntemlerle çıkarmak için mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekiyor. Çünkü bu illerde kenenin nasıl çıkarılacağı ile ilgili doktorlar oldukça bilinçli. Sigara basılması, benzin dökülmesi, kolonya dökülmesi gibi yöntemler tamamen yanlış yöntemler. Bunlara dikkat edelim, asla kendimiz çıkarmayalım” şeklinde konuştu.
11. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi
01 Mayıs 2024 Çarşamba - 09:19 11. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, 11. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde “Testis Kanserinde High Mobility Group Box-1 Ekspresyonu ve Tedavi Hedefi Olarak Rolü” konusunda yaptığı sunumla Türk Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından geçen yıl olduğu gibi bu yıl da “En İyi Çalışma Ödülü”nü aldı. KKTC’nin Girne kentinde 24-28 Nisan 2024 tarihleri arasında düzenlenen kongrede ödül alan Prof. Dr. Yıldırım, “Ülkemizde ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmaların teşvik edilmesi açısından bu ödülün değeri çok büyük” dedi. “Ben ve ekibim, yaklaşık üç yıldır onkolojide ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmalar yapıyoruz. Yaptığımız çalışmaların ürünlerini Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde sunduk” diyen Prof. Dr. Yıldırım, şöyle devam etti: “Geçen yıl 10. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde sunmuş olduğumuz ilaç çalışması ile yine en iyi çalışma ödülünü almıştık. Bu yıl da farklı bir kanser türünde gerçekleştirdiğimiz ilaç çalışmamız en iyi çalışma ödülüne değer görüldü. Ülkemizde ilaç tasarımı ve ilaç Ar-Ge’si konusunda çalışmaların teşvik edilmesi açısından bu ödülün değerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kendimize ait, ekonomik ve inavasyon değeri yüksek ürünler elde edebilmek için bu alandaki çalışmaların daha fazla desteklenerek artırılması gerekiyor.”
Uzmanından bebek isteyen çiftlere beslenme önerileri
01 Mayıs 2024 Çarşamba - 07:49 Uzmanından bebek isteyen çiftlere beslenme önerileri Jinekolog Kağan Açıkgözoğlu doğurganlığı etkileyen faktörlere dikkat çekerken, hamile kalmada sperm ve yumurta kalitesinin, sperm ve yumurta kalitesinde de beslenmenin önemli rolü olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Akıçgözoğlu, “Kadınlar hayatı boyunca oluşacak tüm yumurta sayısı genetik olarak belirlenmiş olarak dünyaya gelirler. Sonradan bu sayıyı artıracak önlemler alamazlar. Ancak yumurtalarının kalitesini iyileştirmek ve bunu yaparak doğal olarak gebe kalmayı kolaylaştırmak için atabilecekleri adımlar var” diyerek önerilerde bulundu. Acıbadem Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Açıkgözoğlu, kadın ve erkekte üreme sağlığı konusunda önerilerinin de yer aldığı bilgiler verdi. Açıkgözoğlu, doğurganlığı olumsuz etkileyen faktörleri; sigara kullanımı, kontrolsüz kilo alımı, ileri yaş, kafein, çevresel zararlı maddeler, stres, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar olarak sıraladı. Bunların dışında beslenmede yapılan yanlışların da sperm ve yumurta kalitesini azalttığını kaydeden Açıkgözoğlu, “Gebelik planlayan çiftler, üreme hücrelerinin sağlığını koruyabilmek için sadece karbonhidrat içeren gıdalardan, trans yağlardan, salam, sosis, jambon gibi işlenmiş et ürünlerinden, aşırı tuzlu veya şekerli gıdalardan uzak durmalı” diye konuştu. “35-50 dakika arası kardiyo egzersizleri yapmalarını tavsiye ediyorum” Jinekolog Açıkgözoğlu, bebek sahibi olmak isteyen çiftlere daha az kırmızı et, daha fazla deniz ürünü ve taze meyve sebze tüketme önerisinde bulundu. Açıkgözoğlu, çiftlerin öğünlerine böğürtlen, çilek, nar, karadut, zerdeçal, keklik otu, zencefil ve kimyon gibi antioksidan zengini ürünlerini eklemelerinin de yararlı olacağını söyledi. Çiftlere her gün olmasa da haftada en az 4 gün düzenli egzersiz yapmayı tavsiye eden Açıkgözoğlu, “Yumurta ve sperm kalitesi açısından egzersiz çok önemli. Anne ve baba adaylarının kendilerini zorlamadan 35-50 dakika arası kardiyo egzersizleri yapmalarını tavsiye ediyorum” dedi. Kadınlar için öneriler Yumurta rezervi ve kalitesinin genetik faktörlerden etkilendiği için bazı durumlarda tamamen kontrol dışı olabileceğini kaydeden Uzm. Dr. Açıkgözoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat sağlıklı yaşam tarzı seçimleri ve profesyonel yönlendirme ve tedavi ile bu konuda olumlu adımlar atılabilir. Benim önerim; antioksidanlar vücudu serbest radikallerden korur ve yumurta kalitesini artırabilir, C vitamini, E vitamini, beta-karoten gibi antioksidanları içeren yiyecekler tüketin. Nar, avokado, muz, brüksel lahanası, brokoli, havuç, karides gibi kabuklu deniz ürünleri, somon, badem, kuzu ciğeri, incir yumurta kalitesini artıran yiyeceklerdir. Uykusuzluk ve sürekli stres, hormon seviyelerini etkiler ve yumurta kalitesini düşürebilir. Yeterince dinlenmek, stresi azaltmak önemlidir. Özellikle folik asit, D vitamini ve omega-3 yağ asitleri, Çinko, Selenyum, CoQ10 gibi fertilite destekleyici takviyeler yumurta sağlığını destekleyebilir, güvenle kullanabilirsiniz. Yumurtalık Uyarım Tedavisi’nden destek alabilirsiniz, bu tedavi yumurta üretimini artırmak için kullandığımız bir yöntem. Yumurtalık uyarım tedavisinde hormonal bazı ilaçları kullanarak yumurtalıkların daha fazla yumurta üretmesini teşvik edebiliyoruz. IVF (Tüp Bebek) veya diğer üreme prosedürleri için yumurta toplama işlemi öncesinde sıklıkla kullanılmaktadır. Hamilelik istiyorsanız 12 aylık denemeden sonra (veya 6 ay – 35 yaşın üzerindeyseniz) hala hamile kalamıyorsanız, olası sebeplerin belirlenmesi ve tedavi seçeneklerinin uygulanması için bir kadın doğum uzmanından destek almanız gerekir.” Erkekler için öneriler Açıkgözoğlu, baba olmak isteyen erkeklere de sperm kalitesini artıracak 10 besin önerisinde bulundu. Bunları; yaban mersini, yağsız dana eti, kabak çekirdeği, keçiboynuzu, somon, bitter çikolata, istiridye, yumurta, fındık, domates olarak sıraladı. Her bireyin farklı olduğunu ve bireyin özelinde tedavi seçeneklerinin de farklı olacağını ifade eden Açıkgözoğlu, “Rutin kontrolleri aksatmamak ve herhangi bir tedaviye başlamadan önce uzman bir doktora danışmak oldukça önemli” bilgilerini verdi.
Toroslar Belediyesi, ’Evde Sağlık’ hizmeti ile vatandaşlara destek veriyor
30 Nisan 2024 Salı - 16:51 Toroslar Belediyesi, ’Evde Sağlık’ hizmeti ile vatandaşlara destek veriyor Mersin’in merkez ilçesi Toroslar Belediyesi, evden çıkamayan, hareket kısıtlılığı yaşayan, yaş almış, özel ihtiyaçlı ve bakıma muhtaç kişilere evde sağlık hizmeti ile destek veriyor. Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne başvuruda bulunarak ya da Belediye Sağlık İşleri Müdürlüğü’ne telefonla ulaşarak talepte bulunan vatandaşlara program dahilinde ’Evde Sağlık’ hizmeti veriliyor. Belediye Sağlık İşleri Müdürlüğü bünyesinde görevli paramedik, acil tıp teknisyeni, hemşire ve sağlık personelinden oluşan ekip; evde ziyaret ettikleri hastaların tansiyon ve kan şekeri ölçümü, enjeksiyon, pansuman ve serum takma gibi sağlık hizmetini karşılayarak yaralarına merhem oluyor. Hasta nakil ambulans hizmetiyle de ilçede ikamet eden yatağa bağımlı hastalara, hastane ve sağlık kuruluşlarına nakil desteği de sağlanıyor. "Önceliğimiz sağlık" Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, Evde Sağlık hizmetini önemsediklerini belirtti. "Önceliğimiz sağlık" diyen Yıldız, "Göreve gelir gelmez, Toroslarımız için gerekli tespitleri yaptık, planlarımızı hazırladık. Bir yandan ilçemizin çehresini değiştirirken, diğer yandan da vatandaşlarımızın sağlığı, huzuru ve mutluluğu için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Yüzü gülen, nefes alan Toroslar hedefiyle vatandaşlarımızın her zaman yanında olacağız, dertlerine derman olmaya devam edeceğiz. Evde Sağlık hizmetimizden faydalanmak isteyen vatandaşlarımız, belediyemize ulaşarak, talepte bulunabilirler" şeklinde konuştu.