POLİTİKA - 26 Mayıs 2015 Salı 20:14

Başbakan Ahmet Davutoğlu Şırnak'ta

A
A
A
Başbakan Ahmet Davutoğlu Şırnak'ta

Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a, PKK’ya silah bırakma çağrısı yapmasını isteyerek, “Gel silahsızlanma çağrısı yap. Silahları değil toprağa, magmaya kadar gömelim dediğimizde ‘hayır’ diyor. Bu silahları toprağa gömmek gerekmez mi” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin seçim çalışmaları çerçevesinde Şırnak Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlediği mitingde konuştu. Konuşmasına miting alanındakileri Kürtçe selamlayarak başlayan Davutoğlu, AK Parti’yi Nuh’un gemisine benzetti. Hazreti Nuh’un gemisine bütün mahlukatları aldığını, hiçbirini dışarıda bırakmadığını belirten Davutoğlu, AK Parti hareketinin de Nuh’un gemisi gibi olduğunu ifade etti. “Bizim gemimiz insanlık gemisidir. Biz kurtuluş için, insan onuru için bu gemiye gelene, ‘Nereden geldin?’ diye sormayız” diyen Davutoğlu, “Bizim davamızı anlatacak tek bir söz varsa o da ‘aşktır.’ İnsana, mekana, Cudi’ye, Gabar’a aşktır. Yaradanın her şeyine aşktır. Çünkü biz rabbimize öyle bir şekilde iman etmişiz ki her yerde sadece cemalini görür, onunla hareket ederiz. Onun için bizim gemimiz herkese açıktır” dedi.
“BİZİM İÇİN HER DİL AZİZDİR”
Doğu ve Güneydoğu’ya geldiğinde kendisine iki şekilde hitap edildiğini anlatan Davutoğlu, “Mele Ahmet ve Serokvezir (Başbakan) Ahmet diye hitap ediyorlar. Sayın Devlet Bahçeli, bizi eleştirmek için dedi ki, ‘Doğu’ya gidince Mele Ahmet, batıda Yörük Ahmet.’ Doğru, eksik bile söylemiş. Kim bana ‘Mele Ahmet, Hoca Ahmet’ diye seslenirse başımın üstende yeri var. Bundan daha güzel ifade olur mu? Bizim için Yunus Emre’nin güzel Türkçesi de, Fekiye Teyran’ın Kürtçesi de azizdir. Her dil azizdir bizim için. Bize Erzurum’da Dadaş Ahmet, Sivas’da Yiğido Ahmet dediler. Türk ile Türk, Kürt ile Kürdüm, evde koyun, yabanda kurdum. Biz Türkü’ne Türk, Arabına Arap, Kürt’üne Kürt’üz. Aşkı olan kalbini parçalayabilir mi? Sevdası olan Şırnak’a duyduğu muhabbeti Edirne’ye duymaz mı? Aziz Şırnaklılar bizim muhabbetimize, kardeşlik için yola çıktığımıza şahit misiniz? Bütün düşmanlıkları, nefreti, ret politikalarına karşı durduğumuza şahit misiniz?” diye konuştu.
“DÜNYANIN HER YERİNDE BERABERDİK”
Konya’da ne hissediyorsa, Şırnak’ta da onu hissettiğine dikkat çeken Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Ama diğerleri böyle mi? Bakıyorsunuz CHP’nin 33 ilde milletvekili yok, fiilen yoklar. MHP’nin 45 ilde milletvekili yok, gelemiyorlar. HDP’nin 50’yi aşkın ilde milletvekili yok ve yine belli bir politika içinde. Gururla söylüyorum Allah ömür verirse 81 vilayete de gideceğiz ve ‘81 vilayet kardeştir’ diyeceğiz. Biz hazreti Nuh’un gemisinde beraberdik. Malazgirt Savaşı’nda omuz omuzaydık. Biz Selahattin-i Eyyubi’nin Kudüs’e yürüyen ordusuyla omuz omuzaydık. Biz Hamidi alaylarında, Çanakkale’de yan yanaydık. Biz dünyanın her yerinde, kimse Filistin’i savunmazken, yan yanaydık, beraberdik. Duysunlar ve Cudi şahit olsun. Ebediyete kadar kardeş miyiz?”
“TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN TABULARI YIKTIK”
Batıda ve İç Anadolu’da CHP ve MHP’ye sorduğunu, burada da HDP’ye soracağını kaydeden Davutoğlu, şunları söyledi:
“Diyorlar ki Kürtleri biz temsil ederiz. Kürtleri temsil hakkı kimsenin tekelinde değildir. Kürtleri de, Türkleri de, Sünnileri de, Alevileri de 77 milyonu temsil eden AK Parti temsil eder. Bakın açık ve son derece ağır dönemlerden geçti Türkiye. Çok acılı yıllardan geçti. 80’li yıllar, 90’lı yıllar ret politikaları devam etti. Bugün Hakkari’de de bahsettim, 2002’de AK Parti iktidara geldiğinde Olağanüstü Hal (OHAL) vardı. Bunu kim kaldırdı. Meraları kim şenlendirdi, köye dönüş yasasını kim çıkardı? Kürtçe’ye birçok yerde yayın yasağı vardı. Kürtçe televizyonu kim kurdu? Anneler gittiğinde hapishanede oğulları ile Kürtçe konuşamıyordu. Bütün bu yasakları kim kaldırdı? İşte bizim özgürlükçülük anlayışımız. Allah’ın izni ile bütün kardeşlerimizin ve vatandaşlarımızın desteği ile Türkiye’deki bütün tabuları yıktık. Türkiye’de daha önce hayal bile edilmesi mümkün olmayan hamlelere imza attık. Şimdi bu bölgede Kürtçe konuştuğu için herhangi bir insana baskı yapılıyor mu? Tek bir vatandaşımıza etnik ya da mezhebi kimliği nedeniyle ayrımcılık yapan olursa, bir memur bürokrat bunu yaparsa onun yakasına herkesten önce biz yapışır, biz hesap sorarız. Bir taraftan bütün bu hamleleri yaptık, bütün bu politikaları kökten değiştirdik. Şimdi yeni bir Türkiye inşa ediyoruz. Bizim için her şeyin esası insan onurudur. Bunu korumaya kararlıyız.”
“SİLAHSIZLANMA ÇAĞRISI YAP”
Bir taraftan güzel gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2005’te Diyarbakır konuşması ile süreci başlattığına dikkat çeken Davutoğlu, herkesin bu sürecin getirdiği nimetlerden istifade ederken, halen silahla, baskıyla, tehditle güzel dağları ve ovaları şiddet alanı haline dönüştürmeye çalışanların olduğunu vurguladı. Vatandaşlara, “Kardeşin kardeşle savaştığı, gençlerin, annelerin ağladığı o karanlık günlere dönmek ister misiniz?” diye soran Davutoğlu, şu ifadelerde bulundu:
“Bakın biz Şırnak Üniversitesi’ni, Hakkari Üniversitesi’ni kurduk. Gençlerimiz El Ceziri’nin yolunu takip etsin, bilim adamı olsun diye. Silah tutmak yerine kalem tutsun diye. Ama hala hayır diyorlar, ‘Biz bir taraftan demokrasiye, seçime gideriz ama diğer taraftan silahları elimizde tutarız.’ Böyle ikiyüzlülük olur mu? İstanbul’da konuştuğunda HDP Eş Genel Başkanı elinde barış güvercini var. Gel bu silahsızlanma çağrısı yap. Silahları değil toprağa, magmaya kadar gömelim dediğimizde, ‘hayır’ diyor. Bu silahları toprağa gömmek gerekmez mi? Şimdi Türkiye’de herkes özgür bir ortamda. Kürt sorununu çıkaran anlayışı tasfiye ediyoruz. CHP’nin ‘Kürtler bu coğrafyada yoktur anlayışını’ tasfiye ediyoruz. Bu topraklardaki her renk, her desen, her motif bizimdir ve azizdir. Onun için havaalanını Şırnak’a kurduğumuzda adını Şerafettin Elçi koyduk. Bu topraklarda ‘Sen Türk, Kürt, şu, bu değilsin’ diye ithamda bulunmasın diye. Şerafettin Elçi’nin kızı Zerrin hanım da benim basın danışmamım olarak başbakanlıkta çalışıyor. O da burada. Biz zerrin hanımı hem çok iyi bir basın mensubu, aynı zamanda Şerafettin Elçi’nin bize emaneti olarak görüyoruz. Şırnaklı, Cizreli olarak görüyoruz. Bu toprağa, bu ülkenin birliğine gönül vermiş insanlar olarak hep beraber omuz omuza görüyoruz. İşte bunun için meydanlardayız.”
“CHP VE HDP İŞBİRLİĞİ İÇİNDE”
İşbirlikleri yapıldığını ve vatandaşların bunları takip etmesini gerektiğini belirten Davutoğlu, herkesin elini vicdanına koymasını istedi. 12 yıl içinde Türkiye’deki bütün retçi politikaları reddettiklerini dile getiren Davutoğlu, “Özgürlükçü bir ortam var. Süreç ile hiçbir annenin gözünden yaş inmiyor. Büyük bir ekonomik hamle yapıyoruz. Bunu sürdürmek gerekmez mi? Şırnak 2002’de iktidara geldiğimizde 20-30 bin dolarlık ihracat vardı. Şimdi 689 bin dolar ihracatı var Şırnak’ın. Eğer süreç ile nihai barış ortamını sağlarsak Şırnak ve Hakkari Türkiye’nin köşe noktası değil, Ortadoğu’ya açılan zenginlik kapıları olacak. Birileri bunu engellemeye çalışıyor. Birçok projeyi inşallah hayata geçireceğiz ama bunu bilmemiz lazım ki geçmişteki retçi politikaları takip eden CHP ile bir taraftan şiddeti, bir taraftan demokrasiyi savunduğunu iddia eden HDP arasında işbirliği var. Eş başkan gibi çalışıyorlar. AK Parti’ye karşı birleşiyorlar. Bugün Demirtaş, ‘Keşke o kurdeleyi birlikte kesseydik’ demiş. Biz de isterdik ama sormak gerekmez mi? Yıllardır orada çalışan işçilere niye saldırdılar? Niye, ‘Buradaki havaalanını, buradaki Kürt vatandaşlarımız kullanacak’ demediniz? Şiddete karşı durmadınız. Niye Demirtaş, Kadıköy ve Şişli’deki dili kullanıp, buraya gelip bu şiddeti kesin demiyor. Yüksekova’dan Hakkari’ye giden Başbakanlık otobüsüne taşlarla saldırmışlar. Şimdi o zaman Demirtaş’ın sınav vaktidir. Eğer şiddete karşı ise çıksın desin ki, ‘Bu saldırıları yapanları şiddetle kınıyorum.’ HDP’nin herhangi bir binasına saldırı olduğu anda biz her zaman şiddetle kınıyoruz. Adana ve Mersin’de saldırı olduğunda kınadık. Ama Demirtaş’ın ağzından AK Parti’ye Doğu ve Güneydoğu’da yapılan saldırılara herhangi bir itiraz gelmedi. Buradan çağrıda bulunuyorum gelin bu ülkede şiddete ve nefret diline son verelim. Ama bunu yaparken herkes ilkeli davransın. Türkiye büyük kazanımlar ilan etti. Birileri bunu engellemeye çalışıyor. CHP tek parti döneminde de, şimdi de ‘Diyanet’i kaldıracağız’ diyor. HDP, ‘Biz de kaldıracağız’ diyor. Diyanet’e nerdeyse savaş açtılar. Diyanet İşleri Başkanımız Mescidi Aksa’da hutbe verirken, Demirtaş burada İsrail ağzı ile ona saldırıyor. Diyanet işleri Kürtçe meal ve mevlidi şerifleri, Kültür Bakanlığı Mem-u Zin’i bastı. Ama bakıyorsunuz HDP milletin dinine, inancına ve örfüne cephe almış. CHP’nin tek parti zihniyetinin sözcülüğünü yapıyor. Yurt dışına gitti, Ermeni diasporası ile görüşmeler yaptı. Geldi burada Doğu ve Güneydoğu için bir takım hak iddiasında bulunanların dilini kullanarak dedi ki, ‘Evet Ermenilere soykırım yapılmıştır. Bundan Kürtler de sorumludur. Özür diliyoruz.’ Bu diyarın Kürtleri, Türkleri ve Ermenileri asırlarca barış içinde yaşadı. HDP Ermeni diasporasının, İsrail’in ağzını kullanarak, kimsenin sözcüsü olamaz” dedi.
“TEK BİR İNSANI BİLE BİR YERE GÖNDERMEYECEĞİZ”
AK Parti’nin 81 ilden de milletvekili çıkaracağını ve bu seçim sonrasındaki en temel işlerini süreci başarıya götürmek olacağını vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Ama süreç konusunda muhatabımız vatandaşlarımızdır ve milletimizdir. 6-7 Ekim olaylarında açık bir şekilde vandallık yaptılar, şiddet kullandılar. Aynı günlerde biz Kobani’den gelen 200 bin kardeşimizi 3 günde kabul ettik. Suriye ya da Irak’ta olsun Kürtler de, Türkmenler de, Araplar da, Şiiler de, Aleviler de bizim kardeşimizdir. Kim kapımıza gelirse onu bağrımıza basarız. Ama bakın Kılıçdaroğlu diyor ki, ‘Suriye’den gelen 2 milyon insanı geri göndereceğim.’ Açıkça, ‘Gelen Kürtleri zalim Esed’e geri göndereceğim’ diyor. Sayın Demirtaş’tan cevap yok. ‘Biz göndermeyiz demiyor.’ Ben söylüyorum. Tek bir Kürdü, Türkmen’i, Arap’ı dahi hiçbir yere göndermeyeceğiz. Çünkü bizim dersimiz insanlık dersi, davamız insanlık davası. Bu davayı yüceltmeye var mısınız?”
Güzel günlerin devam edeceğini ve seçim sonuçları ne olursa olsun, kim ne şiddet çağrısı yaparsa yapsın, kendilerinin Türkiye’yi her santimetre karesi ile yeni bir Türkiye olarak inşa edeceklerini anlatan Davutoğlu, “Ve bu inşadan en fazla istifade edecek olanlar ise Hakkari, Mardin, Şırnak’ta yaşayanlarımız. Yüksek hızlı tren Konya’ya geldi. Oradan Karaman üzerinden Mersin’e, Adana’ya sonra Şanlıurfa ve Mardin’e buradan Şırnak ve Habur’a gidiyor. Bizim hedefimiz var. Hızlı trenler ile bütün bu hattı bağlamak. Benim doğduğum diyar Konya ile ustadım El Ceziri’nin diyarı Şırnak hızlı trenle buluşacak. Ayrıca Edirne Habur arasında otoyol yapılacak. Şırnak, Hakkari diyarı cennet diyarı. Bu diyarı barış diyarı yapacağız. Burada terör yapanlara, silaha, şiddete başvuranlara ‘Yeter artık durun’ diyecek miyiz? Gömün bu silahları diyecek miyiz? ‘Bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız, her yerde varız, var olacağız’ diyecek miyiz? Albayraklar ile Şırnak’tan en güçlü mesajı verdiniz” diye konuştu.
“ŞIRNAK’I TİCARET ÜSSÜ HALİNE GETİRECEĞİZ”
İktidara geldiklerinde Şırnak’ta sadece bir ambulansın bulunduğuna ancak şimdi bazıları kar paletli olmak üzere 40 ambulansın olduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Şırnak’ta üniversite yoktu, kurduk. Havaalanı yoktu kurduk. Organize sanayi bölgesi yoktu. Şimdi bir tane var, ikincisini de yapıyoruz. 25 kilometre duble yol vardı. Bunu 145 kilometreye çıkardık. Şırnak’ı Irak’taki bütün ticaret aksının merkez üssü haline getireceğiz inşallah. İki müjde daha vereceğim dedim. Hakkari ve Şırnak’a inşallah doğalgazı getiriyoruz. Biz geldiğimizde 9 şehirde doğalgaz vardı, şimdi 74 şehirde var. 2016’da diğer illere de götüreceğiz. 81 ilde de doğalgaz olacak inşallah. Hakkari’de Üzümlü kapısını açtık. Kuzey Irak yönetimi ile konuşuyoruz. İnşallah Uludere kapısını da en kısa sürede açacağız. Bir daha hiçbir acı olayın yaşanmaması için. Bu sınırlar bize başkaları tarafından dikte edildi. Sömürgeciler başka oyunlar içinde olabilir. Ancak bilsinler ki AK Parti iktidarı Ankara’dayken biz bu coğrafyayı kardeşlik coğrafyası yapmaya kararlıyız.”
“CAHİL BİR GAZETECİ BİR YAZI YAZDI”
“Ama bakın Demirtaş 2008-2009’da Erbil’i bombalayalım diyen çevrelerle işbirliği içinde. İnananlara ‘Göbeğini kaşıyan adam’ diyen cahil bir gazeteci bir yazı yazıyor” diyen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizleri sizleri kastederek ‘Göbeğini kaşıyanlar’ demişti. ‘Bidon kafalı’ demişti. AK Parti’ye oy verenlere, ‘Bidon kafalılar’ demişti. Aynı adam dün yazı yazdı ne dedi biliyor musunuz? ‘HDP’ye oy verin’ diye çağrıda bulundu. Millete, ‘Bidon kafalı’ diyenlerin desteklediği HDP’ye oy verilir mi? Bir müftüyü milletvekili adayı gösterdiler. Peki ben buradan söylüyorum, hadi İzmir’deki, İstanbul’daki adaylarını da getirsinler Şınak’a, Diyarbakır’a halkın huzuruna çıkarabilecekler mi? Biz aynı dağın çocuklarıyız. Ben buradan bir eve girsem rastgele bir kardeşimin kapısını açsam bütün Şırnaklılar kapıyı ardına kadar. Otururuz beraber aynı çorbaya kaşık sallarız. Namaz kılacaksak birlikte aynı kıbleye döneriz. Dua etsek Türkçe de, Kürtçe de etsek gönülden dua ederiz. Gelsin o HDP’li adaylar, milletin dini ile inancı ile alay edenler gelsinler bakalım Şırnaklıların huzuruna. İşte iki yüzlülük budur. Bizim adaylarımız Konya’ya gitseler Konyalı gibi, Şırnak’a gelseler Şırnaklı gibi davranırlar.
Hazreti Nuh deseniz ne anlarlar? Hiçbir şey. Sizi nasıl temsil edecek bu adaylar. Bizim kimseyle derdimiz yok. Herkes kendi hayat tarzını sürdürebilir. Ancak derdimiz şununla, bir yıl öncesine kadar birbirine düşman olanlar, yani paralelciler ile HDP’liler, CHP’liler ile HDP’liler, MHP’liler ile HDP’liler bir araya gelmişlerse, işte oturup soracağız. Bunlar nasıl bir araya geldi? HDP binalarına saldırı yapılıyor. Biz şiddetle kınıyoruz. HDP binalarına yapılan saldırı ile AK Parti binalarına yapılan saldırı arasında fark yok. Barış içinde yaşayalım. Şiddetle telin ettik. Ancak HDP, ‘AK Parti yaptı’ dedi. MHP takip etti. CHP ve paralelciler, ‘AK Parti’ dedi. Diyarbakır Belediyesi’nin arka kapısından buluşup, görüştüler. Şimdi ne konuştukları belli oluyor. Yurt dışından birileri bunlara şunu söyledi, ‘Siz teker teker bu AK Parti’yi deviremezsiniz. Bir araya gelip, devirin.’ AK Parti’ye karşı bir oldular. Hepsi bir araya geldiler, AK Parti’ye meydan okuyorlar. Hani sınavlarda 4 yanlış bir doğruyu götürür ya Elif gibi dik duran bir doğru olan AK Parti 4 yanlışı da götürecek.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Önceliğimiz güven ortamını sağlamak, finansal istikrarı pekiştirmek, sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışını sağlamaktır" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Önümüzdeki dönemde önceliğimiz ülkemizde yatırımcıların öncelik verdiği güven ortamını sağlamak, finansal istikrarı pekiştirmek, sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışını sağlamaktır" dedi. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK), Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında toplandı. Toplantıya Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan katıldı. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 1 Mart’ta yayımladıkları YOİKK Eylem Planı çerçevesinde yürütülen önemli çalışmalar ve yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarına uluslararası bir bakış açısı kazandırılmasını amaçlayan Yatırım Danışma Konseyi toplantısı hazırlıklarını ele alacaklarını ifade etti. Yılmaz, “Bununla birlikte eylem planı kapsamında eğitim ve istihdam boyutlarıyla ele aldığımız en önemli reform alanlarından biri olan mesleki eğitim ve istihdam politikaları konusu gündemimizde olacak. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu olarak yatırım ortamı ile ilgili atılması gereken somut adımları, kamu kurumları ve iş dünyasından tüm paydaşlarımızla birlikte katılımcı şekilde ve kapsamlı bir yönetişim yaklaşımı benimseyerek belirledik” diye konuştu. Mart 2024’de kamuoyuna açıklanan YOİKK Eylem Planı’nda yer alan 57 eylemden 6’sının tamamlandığını, 2’sinin ise tamamlanmak üzere olduğunu aktaran Yılmaz, “Tamamlanan eylemlerimiz kapsamında Eylem Planı yayım tarihinden itibaren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na ilişkin değişiklik TBMM’ye sunulmuş ve kabul edilmiştir. İtiraz, istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru sürelerinin yeknesak hale getirilmesi ve bu sürelerin tebliğden itibaren başlamasına ilişkin düzenleme çalışması yapılmıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı ek kapasitelerin kurulabilmesine imkân sağlayacak kanuni değişiklik ihtiyacı TBMM’de kabul edilmiştir. Bireysel emeklilik fonlarının girişim sermayesi fonlarına yönlendirilmesi amacıyla düzenleme yapılmıştır. Uzun vadeli yatırım kredileriyle ilgili stratejik önceliklendirme çalışması tamamlanmıştır. Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri ile Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde uzaktan çalışma uygulaması devam ettirilmiştir. Ve 6 adet eylemi başarıyla gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı. Yılmaz, YOİKK Eylem Planı’ndaki gelişmeleri ve atılacak adımları görüşerek, Orta Vadeli Program perspektifinde önemli yapısal reformları hayata geçirme iradesini bir kez daha ortaya koymuş olacaklarını aktardı. Yılmaz, toplantıda ele alınacak konuları ise şu şekilde sıraladı: “Özellikle özel sektörle yaptığım istişarelerde istihdam eksenli önemli bir ihtiyaç alanı olarak dile getirilen ve Orta Vadeli Program’da da yer alan öncelikli reform alanlarından biri olan mesleki teknik eğitimde özel sektör odaklı dönüşüm konusunu özel olarak ele alacağız. YOİKK’in kamu ve özel sektörü buluşturan avantajlarını kullanarak, iş gücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirmeye hep birlikte odaklanacağız. Bu kapsamda özellikle mesleki ve teknik eğitim ile yüksekokul mezunu gençlerimizin kendi alanlarında çalışmasını teşvik edecek mekanizmaların oluşturulması, mesleki ve teknik eğitimin öneminin tüm toplum kesimlerine ve ilkokuldan itibaren öğrencilerimize aşılanması amacıyla yürütülebilecek çalışmaları ele alacağız. Böylelikle ülkemizde ihtiyaç duyulan ikiz dönüşüm için gerekli nitelikte insan kaynağımızı en etkili şekilde yetiştirecek, ara eleman sorununu kamu ve özel sektörün birlikte hareket ettiği işbirliği imkanlarıyla çözecek, istihdamı ve verimliliğimizi artıracak, istihdam ve yatırım dostu bir yaklaşımla ekonomimizi büyüteceğiz.” Türkiye’ye gelen yatırımların nitelik ve nicelik olarak artmasını sağlayacak küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan ekonomik dönüşümün uluslararası doğrudan yatırım trendlerinde görülen yansımalarıyla uyumlu olacak yeni bir yol haritasını paydaşlarıyla birlikte çalıştıklarına vurgu yapan Yılmaz, “Yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarına uluslararası bir bakış açısı kazandırılması amacıyla dünyanın önde gelen çokuluslu şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin, uluslararası kuruluşların ve Türkiye’deki özel sektör çatı kuruluşlarının katılımıyla Yatırım Danışma Konseyi toplantısını bu yılın eylül ayında Cumhurbaşkanımız başkanlığında gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Daha önce pek çok farklı mecrada da ifade ettiğimiz üzere önümüzdeki dönemde önceliğimiz ülkemizde yatırımcıların öncelik verdiği güven ortamını sağlamak, finansal istikrarı pekiştirmek, sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışını sağlamaktır. Kurul paydaşlarımızın bu vizyon doğrultusundaki gayreti ve özverili çalışmaları bizler açısından oldukça kıymetlidir” şeklinde konuştu. YOİKK Eylem Planı’nın ilerleyişini üç aylık periyodlarla paydaş kurumlarla bir araya gelerek yakından izleyeceklerini ifade eden Yılmaz, Eylem Planı Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu çalışmalarında emeği ve katkısı olan Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız başta olmak üzere kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör temsilcilerine teşekkürlerimi sunuyorum. YOİKK Eylem Planı kapsamında atılan ve atılacak adımların ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi. Toplantı sonrası yazılı açıklama yapılması bekleniyor.
Manisa Öğretmenler kınama değil, yasa bekliyor Eğitim-Bir-Sen Manisa Şubesi geniş bir katılımla eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin son bulması için yasal düzenleme yapılmasını isteyerek imza topladı. Manisa’nın Şehzadeler ilçesinde 15 Temmuz Demokrasi Meydanında bir araya gelen Eğitim-Bir-Sen Manisa Şubesi geniş katılımlı bir basın açıklaması düzenledi. "Eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddet olaylarını protesto etmek amacı ve şiddeti önleyecek, failleri cezalandıracak, mağdurlara hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılması talebiyle bir araya gelmiş bulunmaktayız." diyerek açıklamasına başlayan Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Halil Kallat, "Son olarak İstanbul/Eyüpsultan’da eski bir öğrenci okul müdürü İbrahim Oktugan’a silahla saldırıda bulunmuş, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan okul müdürümüz maalesef kurtarılamayarak vefat etmiştir. Meslektaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz. Kanayan bir yara hâline gelen şiddet olaylarına dikkat çekiyor, tedbir alınması için yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Bu çağrımızı yıllardır yapıyoruz. Sesimize kulak verilseydi, gereken önlemler zamanında alınmış olsaydı belki de bugün başka şeyler konuşurduk. Ancak ne yazık ki birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geç kalınmıştır. Dün Ankara’da TBMM önünde yaptığımız çağrıyı bugün burada bizler de yapıyoruz: Ölümle sonuçlanmaya başlayan saldırıların son bulması için gereken adımlar ivedilikle atılmalı; eğitimcilere yönelik şiddeti önleme yasası artık çıkarılmalıdır. Öğretmen, memur, hizmetli, şef, şube müdürü demeden tüm eğitim çalışanlarına, kamu görevlilerine yönelen şiddeti bir defa daha lanetliyoruz." dedi. Dilekçe kampanyası başlatıldı Bugüne kadar kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarında tepkilerini en sert şekilde ortaya koyduklarını kaydeden Kallat açıklamasında şunları söyledi: "Sendika olarak, geçen yıl hayata geçirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu tartışmalarında şiddete yönelik düzenlemeyi talep edip son ana kadar sergilediğimiz ısrarın gereği yapılmadı. O gün gereği yapılsaydı belki bugün daha farklı konuşmak mümkün olacaktı. Genel Başkanımız Ali Yalçın ile görüşmesinde Sayın Bakanın meslek kanununa ilişkin yeni düzenleme konusunda kullandığı ‘şiddete karşı yasal düzenleme’ ifadelerini son derece kıymetli buluyoruz. Bunun bir an evvel hayata geçmesinin takipçisi olacağız. Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenlemenin yapılmasının sağlanması için bugün iş bırakma eylemi gerçekleştiriyor, ülke genelinde basın açıklamaları yapıyoruz. İş bırakma eylemiyle eş zamanlı olarak, 1 hafta sürecek (10-17 Mayıs tarihleri arasında) dilekçe kampanyamızı da başlatmış bulunuyoruz. Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiş; eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır. Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir. Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır. Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir. Devlet, kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir. Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz. Bu doğrultuda, eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir. Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını istiyor ve bekliyoruz." Açıklama boyunca öğretmenler, ’Canımız yanıyor, kanımız akıyor’, ’Susma, haykır şiddete hayır’, ’Kınamayı bırakın yasamızı çıkarın’, ’Öğretmen ölüyor meclis uyuma’ sloganları attı. Yasanın çıkması için açılan imza kampanyası için ilk imza Başkan Halil Kallat tarafından atılırken, kampanyanın bir hafta süreceği bildirildi.
Gaziantep Yılmaz, geleceğin şoförleriyle buluştu Şehitkamil Belediye Başkanı Avukat Umut Yılmaz, Trafik Haftası etkinlikleri kapsamında geleceğin sürücüleriyle bir araya geldi. Yılmaz, “Babasını, trafik kazasında kaybetmiş biri olarak lütfen; sizlerden ricam, trafik kurallarına uyun” dedi. Trafik Haftası dolayısıyla Şehitkamil Trafik Eğitim Parkı’nda eğitim gören öğrencileri ziyaret eden Belediye Başkanı Umut Yılmaz, çocukların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Öğrencilerle birlikte teorik derse katılan Başkan Yılmaz, daha sonra çocukların araç kullanarak uygulamalı eğitim aldıkları derse katılım sağladı. Trafikte güvenliği sağlamanın önemine işaret eden Başkan Avukat Umut Yılmaz, özellikle genç neslin trafik bilincinin yükseltilmesinin toplumun geleceği için hayati bir öneme sahip olduğunu dile getirdi. Bireylerin, trafikte daha bilinçli ve güvenli bir şekilde hareket etmelerini teşvik etmeyi amaçladıklarını kaydeden Şehitkamil Belediye Başkanı Avukat Umut Yılmaz, trafik bilincinin toplumun her kesiminde yaygınlaştırılması ve trafik kazalarının önlenmesi için yürütülen eğitim faaliyetlerinin aralıksız devam edeceğini söyledi. Yılmaz, eğitimlerini başarıyla tamamlayan öğrencilere katılım belgesi ve çeşitli hediyeler verdi. “Trafik kurallarının ne kadar önemli olduğunu anlattık” Ziyareti sonrası açıklamada bulunan Şehitkamil Belediye Başkanı Avukat Umut Yılmaz, “Bu hafta, Trafik Haftası. Babasını, trafik kazasında kaybetmiş biri olarak lütfen; sizlerden ricam, trafik kurallarına uyun, uymayanları ağır bir biçimde uyarın. Trafik kurallarının ihlali, asla affedilmemesi gerekir. Lütfen sizlerden ricam, çoluk çocuğunuz, bizler, başkaları için kurallara uyun. Bugün de burada miniklerimize, çocuklarımıza trafik kurallarının ne kadar önemli olduğunu anlattık. Onlar bizden daha bilinçli, sürücülerden daha bilinçli. Eğitim, küçükken olur. Lütfen, çocuklarımızı dinleyin. Onların sağlığı, onların geleceği için kurallara uyun” dedi.