SAĞLIK - 10 Ocak 2017 Salı 14:32

İstemsiz kilo kaybı tehlikeli

A
A
A
İstemsiz kilo kaybı tehlikeli

Karında şişkinlik, ağrı, aşırı gaz, kabızlık gibi bulgular, hassas barsak hastalığı (HBH) belirtisi olabiliyor.
Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Bor, karında şişkinlik, ağrı, aşırı gaz, kabızlık veya ishal gibi yakınmalar varlığında eğer bunları açıklayacak ciddi bir hastalık yoksa HBH düşünülebileceğini belirterek, "Hastalık, ataklar ile seyreder ve atak aralarında kişiler tamamen düzelebilir veya çok rahatsız etmeyen yakınmalar bulunabilir. Dışkılamadan sonra barsakları tam boşaltamama hissi bulunabilir. Aşırı gaz (yellenme) hastaları rahatsız eder, bazen sosyal ortamlardan kaçınmalarına neden olur. Dışkı (gaita) ile karışık sümük (mukus) görülebilir. Kişileri telaşlandırdığını gözlenen bu bulgu tek başına daha ciddi bir hastalık anlamına gelmez. Hastanın yakınmaları genelikle dışkılama veya gaz çıkartma (yellenme) ile azalır veya geçici olarak kaybolur. Tipik olarak uykudan uyandırmaz fakat geceleri veya yatakta daha sık ortaya çıkabilir. Barsak filmi veya kolonoskopi (barsak endoskopisi) sadece diğer hastalıkların dışlanmasını sağlar, tanı koydurmaz. HBH; Kabızlık ile seyreden HBH, İshal ile seyreden HBH ve Karışık tip HBH olarak üç gruba ayrılır ve gerek tanı gerekse de tedavi bu gruplara göre değişiklikler gösterebilir. Yakınmaların en az 6 ay önce başlaması gerekir. Bu ağrı veya rahatsızlık genellikle dışkılama ile azalır, ağrı başlarsa dışkı şekli değişebilir veya karındaki ağrı ya da rahatsızlığa ishal veya kabızlık eşlik edebilir" dedi.
Kadınlarda daha sık görülüyor
Bu rahatsızlığın yaş grubu olarak 15-65 yaşlarında ve cinsiyet olarak da bayanlarda daha sık görüldüğünü belirten Bor, "Toplumda HBH olarak yüzde 10-15, kabızlık şeklinde yüzde 9 (kadınlarda yüzde 12, erkeklerde yüzde5) ve gaz olarak ise yüzde 15 oranında görülür. Yani sık rastlanan bir hastalıktır. Genellikle 30-50 yaşları arasında başlar. Nadiren yakınmalar çocukluktan itibaren bulunabilir. Yaşlılarda sıklığı ve ciddiyeti artmaktadır. Tanı esas olarak hastanın yakınmalarının dinlenmesi ile koyulur. Alarm bulguları denilen tehlike işaretleri yoksa kolonoskopi vs. gibi ileri incelemeler gerekmez. Muayenede genellikle bulgu saptanmasa da diğer hastalıkların tanınabilmesi amacıyla yapılır.
Yine de gaitada (dışkıda) gizli kan aranması özellikle 40 yaş üstünde yakınması olsun olmasın herkesin yaptırması gereken bir kontrol muayenesidir. Bu sırada gaitada parazit incelemesi yapılması da ek katkı sağlar. Bazı tiroid hastalıkları, kontrolsüz şeker hastalığı gibi bazı durumlarda da barsak yakınmaları olabilir. HBH’da kanser riski bu hastalığın bulunmadığı kişilere göre artmaz. Zaten çok sık doktora gidip, çok sayıda tetkik yaptırdıklarından belki de hiçbir tetkik yapılmayanlara göre riskleri daha az da olabilir" dedi.
Bor, şu bulguların HBH’da kanser riski yönünden tehlike çanları çaldırdığını kaydetti:
" Daha önce hiçbir yakınması olmayan bir kişide 40 yaşından sonra (bazı kaynaklara göre 50 yaş) HBH yakınmaları başlaması,
İstemsiz kilo kaybı,
Geceleri ortaya çıkan ve derin uykudan uyandıran yakınmaları varlığı,
Ailede barsak kanseri, iltihabi barsak hastalığı, çöliak hastalığı varlığı,
Kansızlık,
Makattan kan gelmesi veya kanlı ishal,
Süt ve sütlü ürünlerle artan yakınmalar,
Ateş (basması değil, derece ile yüksek ölçülmesi).
Ayrıca kişinin yakınması olmasa da birinci derece akrabada barsak kanseri varlığında inceleme yapılmalıdır".
Bor, şunları kaydetti: "Bu hastalık sadece psikolojik olarak tanımlanamamakla birlikte kişinin psikolojik durumu ile çok yakın ilişkisi vardır. Fonksiyonel adı verilen bu grup hastalıkta yakınmalar psikolojik sorunların ve özellikle de gereksiz kanser korkusunun varlığında daha da kötüye gider. Bazen zeminde hiçbir hastalık yokken sürekli yakınma üreten olgular da vardır ve bu hastalar doğrudan psikiyatri hekimlerine başvurmalıdır. Altta yatan psikiyatrik hastalıklarla yüzleşilememesi tedaviyi daha da zorlaştırır. Daha sık rastlanan bir hasta grubunda zeminde var olan barsak hastalığı psikiyatrik sorunların eklenmesiyle kötüleşir.Nedeni tam bilinemediğinden tedavi başarıları sınırlı kalmakta ve hastalığın tamamen ortadan kaldırılması ise neredeyse olanaksız olmaktadır. İlginç bir nokta da İBS hastalarında plasebo denilen etkisiz ilaçların yakınmaları geçici azaltmadaki başarısının yüzde 30-70 gibi çok yüksek oranlarda olmasıdır. Bu nedenle hastanın hekimine inanması tedavi başarısını yükseltecektir. Diyet, ishal veya kabızlık olmak üzere hangi yakınmanın hakim olduğuna göre düzenlenir. Aşırı diyet önerilmemektedir. Kabız kişilerde lifli ve posa bırakan gıdalar önerilir. Bunlar arasında esmer ekmek, sebze ve meyveler öne çıkar. Lifli gıdaların bazı hassas kişilerde şişkinliği artırabileceği hatırlanmalıdır. İlaç grubundan alınması planlanan lifli gıdaların içerisinde de suda eriyenler tercih edilmelidir. İshal ile seyreden HBH bulunan hastaların diyetleri tümüyle farklıdır. Genel olarak yağlılar, aşırı sıcak içecekler, kahveler, asitli-gazlı içecekler, baklagiller önerilmez. İlginç olarak yapay tatlandırıcılar ve bazı sakızların da ishal yakınmasını artırabileceği belirtilmektedir. Sütlü ürünlere özellikle dikkat edilmelidir. HBH’da kullanılan ilaçlar genellikle güvenilirdir ve yan etkileri azdır. Genel olarak gaz giderici olarak isimlendirilen ilaçların etkinliği çok yüksek değildir. En sık kullanılan ilaçlar özellikle ağrı veya spazma etkilidir ve kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olurlar. Yeterli etkinin elde edilebilmesi için en az iki ay kullanılmaları önerilmektedir. Yakınmaların yinelemesi durumunda tekrar kullanılabilirler. İç organ aşırı duyarlılığının kesin bir tedavisi yoktur. Bazı ilaçların bu duyarlılığı azaltıcı etkisi bulunduğu bilinmektedir. Örneğin antidepresan ilaçların bir kısmı sıklıkla bu amaçla kullanılmaktadır".
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden Gölcük Tabiat Parkı açıklaması Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Gölcük Tabiat Parkı’nın işletme hakkının Bolu Belediyesinden feshedilmesi ile ilgili çıkan haberlerle ilgili açıklama yaptı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, "Bolu’da bulunan ve işletme hakkı Bolu Belediyesine verilen Gölcük Tabiat Parkı’na sözleşmenin Genel Müdürlüğümüzce hiçbir gerekçe gösterilmeden feshedildiğine dair çıkan haberler üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek görülmüştür. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Bolu Belediyesi arasında 2012 yılından itibaren çeşitli tarihlerde yapılan 3 ayrı sözleşmeyle Gölcük Tabiat Parkı’nın işletme hakkı Bolu Belediyesine verilmiştir. Bolu Belediyesi ise alt işletmecilik hakkını her üç sözleşme kapsamında yapı ve tesislerin alt işletmeciliğini Boluspor’a devretmiştir. Sözleşmelerde alt işletmeci Boluspor ise kendisine verilen alt işletmecilik hakkı kapsamındaki yapı ve tesisleri bir başka alt işletmeciye verme hakkı bulunmamasına rağmen bahse konu sözleşmelerdeki yapı ve tesisleri sözleşme hükümlerine aykırı olarak 4 farklı kişiyle ikinci kez alt sözleşme imzalayarak alt işletmeciliğe verdiği tespit edilmiştir. Bu aykırılığın düzeltilmesi için defaten yapılan yazışmalara rağmen Bolu Belediyesi tarafından sözleşmeye aykırılık bulunan bu durumun düzeltilmesine yönelik her hangi bir işlem tesis edilmediği 18 Aralık 2023 tarihinde anlaşılmıştır. Yine Genel Müdürlüğümüzce bahse konu alanlarda defaten yapılan denetimlerde temizlik, bakım onarım, ücretlendirme, trafik sorunu, yanlış araç park ettirilmesi, geçici izinsiz yapı, seyyar satıcılık gibi hususlarda sözleşmeye aykırılıklara yönelik 25 adet tutanak düzenlenmiştir. Aykırılıkların giderilmesi için Bolu Belediyesine defaten uyarılar yazılmasına rağmen işlem yapılmamıştır. Gelinen bu süreçte 2024/1 sayılı yönerge hükümleri kapsamında her üç sözleşme Bakanlığımızca feshedilerek Bolu Belediyesi’ne yazılı olarak tebligat yapılmıştır. DKMP 9. Bölge Müdürlüğü Bolu İl Şube Müdürlüğünün 09.05.2024 tarihli yazısı ve eklerinde fesih gerekçeleri detaylı olarak açıklanmıştır. Buna rağmen, yapılan açıklamalarda ’sözleşmenin hiçbir gerekçe gösterilmeden siyasi gerekçelerle habersiz şekilde feshedildiği’ iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca Gölcük Tabiat Parkımızın ’halka kapatıldığı’ iddiası gerçek dışıdır. Parkımızın halka kapatılması gibi bir durum söz konusu değildir. Bolu ilimizdeki Abant Gölü ve Yedigöller milli parklarında olduğu gibi vatandaşlarımıza en iyi şekilde hizmet verilmeye devam edilecektir" denildi.
Burdur MAKÜ öğrencileri, Mehmet Akif Ersoy’un yapay zeka modelini oluşturdu Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğrencileri, milli şair Mehmet Akif Ersoy’u modern teknolojiyle buluşturarak dikkat çekici bir projeye imza attı. Yapay zeka alanında yaptıkları çalışmalarla dikkat çeken Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencilerinden oluşan ekip, Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerini derin öğrenme teknikleriyle analiz ederek, onun tarzını ve dil kullanımını yapay zeka ile modellemeyi başardı. Proje, metahuman teknolojisinin yapay zeka entegrasyonu ile oluşturuldu. MAKÜ Rektörlük binasının giriş katında oluşturulan Mehmet Akif Ersoy’un hayatının ve eserlerinin anlatıldığı bölümde bulunan ekranda yapay zeka teknolojisi ile oluşturulan Mehmet Akif Ersoy karakteri ziyaretçiler tarafından kendisine sorulan soruları analiz edip doğaçlama bir şekilde cevap verir halde hazırlandı. Proje üreticilerinden MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Furkan Köroğlu proje ile ilgili olarak, "Projemizin ilk aşaması olarak Mehmet Akif Ersoy’un gerçekçi yüz hatlarını elde etmek adına üniversitemizde bulunan balmumu heykelinden faydalandık. Bu heykeli fotogrametri tekniği ile üç boyutlu ortama aktardık. Bu sayede kendisinin gerçeğe en yakın olan yüz hatlarını elde ettik. Projeyi yaparken Mehmet Akif Ersoy üzerine bir proje yaptığımız için gerçekten çok mutluydum. Daha öncede bu şekilde bir projede çalışmamıştım. Benim için de bir deneyim oldu. Zaten projemizde kurumlar arasında eşi benzeri olmayan bir proje. Açıkçası biz de bunun için uğraştık. Gayet memnunum yapabileceğimizin en iyisini yaptığımızı düşünüyorum" dedi. Projede Mehmet Akif Ersoy’un görsel kimliğini oluşturan MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Yusuf Akkuş ise, "Gerekli 3D yazılımları kullanarak Mehmet Akif Ersoy’un saç, sakal, bıyık ve kıyafetlerini oluşturdum. Ben yapabileceğimizin en iyisini yaptığımızı düşünüyorum. Buna benzer birkaç projede daha çalışmıştım. Rektörümüz Hüseyin Dalgar’ın da 3D karakterini yapmıştık. Bu da ondan sonra yaptığımız en güzel iş diyebilirim. Mehmet Akif Ersoy işin içerisindeydi çünkü. Olabildiğince ona benzetmeye çalıştık. Gerçekten bu projeyi yaptığımız için mutluyum. Üniversitemize böyle bir katkıda bulunduğum için de mutluyum" şeklinde konuştu. Projenin yapay zeka entegrasyonu bölümünde yer alan MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Muhammet Salih Kara, “Üniversitemizde bulunan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif’i Araştırma Kurumu içerisinde bulunan verileri kullandık, başlıca araştırmaları. Devamında internetteki belli başlı verileri alarak yapay zeka modelimizi eğittik. Ettiğimiz model Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı şiirler, yaşantıları, geçmişleri ve bir çok bilgiyi barındırıyor. Bununla birlikte de kendisine yapay zeka entegrasyonu sağladık. Sesli bir şekilde etkileşime geçilebilir vaziyete getirdik ve ziyaretçiler Mehmet Akif Ersoy Müzesi’ne geldiklerinde kendisiyle etkileşime geçip kendisiyle alakalı sorular sorabilecekler" dedi. Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Kara ise, “Proje, rektörlüğün inisiyatifinde, daha doğrusu onların kararıyla Mehmet Akif’e ait bir alan oluşturulması amacıyla ortaya atılmış bir fikirdi. Üniversitemizin içerisinde zaten bir araştırma merkezi çerçevesinde Akif’e ait verilerin sergilendiği bir alanımız vardı. Fakat rektörlük binasında da böyle bir alan oluşturma fikriyle Akif’in hem milli hem manevi şahsiyetini insanlara, ziyaretçilere aktarabilecek, küçük de olsa bir alan hazırladık ve burada ona ait bir takım belge ve bilgilerin, fotoğrafların yer aldığı alan oluşturduk. Ben de bu alanın tasarım geliştirme sürecinde rol aldım. Oluşturulan alanın bir kısımda Akif’in hayat hikayesini, bir kısımda ailesini sergiledik. Ailesiyle olan ilişkilerini, hatta bir torununa yazdığı şiirlere de yer vermiş olduk. İstiklal Marşı’na ait bir alan var aynı zamanda. Safahat eserine ait bir alan var. Bunlar zaten halihazırda bilinen ve başka yerlerde de var olan belgeler, bilgiler ama biz burayı farklılaştırmak amacıyla yapay zeka destekli bir proje içerisine yerleştirelim fikri ile daha yenilikçi, insanların dikkatini çekebilecek bir yere nasıl dönüştürebiliriz sorusuyla, öğrencilerimizin de katkılarını alarak yapay zeka destekli bir sanal karakter oluşturduk ve bu karakterin insanlarla yani burayı ziyaret eden ziyaretçilerle birlikte karşılıklı soru-cevap şeklinde konuşabildiği, hatta öğrenerek sürekli kendini güncelleyen bir karakterle insanların merak ettiklerini direkt olarak Mehmet Akif’in ağzından duymalarını istedik. Takdir edersiniz ki Akif’in sesinin bilinmediği gerçeği var. Yani herhangi bir kayda sahip değiliz. Fakat burada biz hem modellerken hem sesini tasarlarken açıkçası biraz hayal gücümüzü biraz gerçekte var olan fotoğrafları ve tahminen sesli tasarımı ortaya koyduk. Neticede ortaya güzel bir proje çıktı öğrencilerimizin de çok büyük emekleriyle. Karakter televizyon ekranında aktif olarak sürekli bekliyor. Altında bir klavye içerisinde tuşa basarak kendisiyle etkileşim kurabiliyorsunuz. Sizi dinliyor öncelikle, daha sonra sizin sorduğunuz soruları birkaç saniye bekleyerek kafasında kurguluyor. Tabi bu tamamen doğaçlama ve her seferinde farklı bir cevap veren bir yazılım sayesinde gerçekleşiyor. Konulara dair fikirlerini, geçmişte yaşanan tarihi olaylara dair fikirlerini, Safahat’i, İstiklal Marşı’nı ve diğer eserlerini yazarken hissettiği duyguları çok açık sözlülükle ifade ediyor" açıklamasında bulundu.