POLİTİKA - 21 Mayıs 2018 Pazartesi 18:36

CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce Zonguldak’ta

A
A
A
CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce Zonguldak’ta

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Zonguldak’ta halka hitap etti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Zonguldak’ta halka hitap etti. İnce, "Sayın Erdoğan’a suikast iddiaları varmış. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanını ya da cumhurbaşkanı adayını koruyamıyorsa yazıklar olsun. Eğer bir sıkıntı varsa gençlik kollarını gönderirim" dedi.


CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 24 Haziran günü yapılacak olan seçimler öncesinde Zonguldak’ta Madenci Anıtı önünde vatandaşlarla bir araya geldi. Cumhurbaşkanı olduğunda iki gün içerisinde Olağanüstü Hal’in (OHAL) kalkacağını ifade eden İnce, "Bugün emeğin başkentinde olduğumu örgütlenmenin başkentinde olduğumu, direnen, üreten insanların kentinde olduğumu biliyorum. Dün Adana’ydık, bugün Bartın, ardından Zonguldak’a geldik. Zonguldaklılar hiç canınızı sıkmayın bu iş oldu. Maya tuttu. Değişim gerçekleşecek. 16 yıldır iyileşmeyen ekonomi, iyileşmeyen sağlık, iyileşmeyen dış politika artık yeni doktor gelecek tedavi edecek. 24 Haziran’da Allah’ın izni, milletin isteğiyle cumhurbaşkanı olduğumda iki gün içinde OHAL kalkacak. Özgür demokratik bir Türkiye, gençlere özgürce tweet atmayı vadediyorum. Korkusuzca cumhurbaşkanını da eleştirecek. Hz. Peygamber Veda Hutbesi’nde 100 bin kişi toplanmış, ’Sizde bir hakkım var mı?’ diye soruyor. Peygamber bile soruyor, bizimkini kimse eleştiremeyecek. Böyle bir dünya yok. Türkiye’de evrensel kurallara uygun bir hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, bağımsız mahkemeler, talimatla çalışmayan, çay toplamayan hakimler bulacağız. Bunu bulduğumuzda yabancı yatırımcı diyecek ki Türkiye bir hukuk devleti. Türkiye’de güzel şeyler oluyor. Türkiye güvenilir bir ülke, önce bunu inandıracağız. Sonra Merkez Bankası başkanını CHP Genel Merkezine çağırmayacağız. O bağımsız olacak. Ekonomiyle ilgili kurulların başına insan tayin ederken, bürokrat tayin ederken ’Acaba bu CHP’limi diye bakmayacağız’ ehliyet var mı, liyakat var mı buna bakacağız. Güven veren bir ülke olacağız. Türkiye’de son 40 yıldır siyasetçi meydanlarda hep kemer sıkmayı, tasarrufu konuştu. Ben bunu değiştiriyorum. Bu sefer millet değil, devlet kemer sıkacak. Nasıl kemer sıkacak anlatayım. Bir saray var, 2 milyar dolar. Konut yapsaydık 100 bin konut yapardı. 4 milyon Suriyeli var Türkiye’de, 40 milyar dolar para harcadık. Konut yapsaydık 2 milyon konut yapardı. İşte bunlar olmayacak. Çünkü barış gelecek Türkiye’ye, Suriyeli de davul zurna ile memleketine geri dönecek. 300 araçla gezmeyeceğim, sarayda yaşamayacağım. 16 senedir Ankara’da yaşıyorum. 14 senedir kirada oturdum. Son 1,5 senede bir apartman dairesi aldım. Valla benim evim bana zaten saray gibi geliyor. Ben daha evime doymadım ki, o benim. Helal parayla alınmış o. Evimde oturacağım, devletin resmi işleri için de Atatürk’ün kullandığı Çankaya Köşkü’nü kullanacağım" dedi.



"Benim projem huzur"


İnce, projesinin huzur olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:


"Bütün bunları yaptığımızda ’senin projen ne’ diyor. Senin projen kanal kazmak, hafriyat. Rant, imar. Benim projem huzur. AK Partili, ülkücü, HDP’li, İYİ Parti’li, Saadet Partili kardeşlerim hepinize sesleniyorum. Benim size vaadim huzur, önce barışacağız. Öyle Türk, Kürt, Alevi, Sünni herkes bir tarafa çekmeyecek. Hepimiz bir olacağız. Önce barışacağız, meydanlarda cumhurbaşkanı gelip ’Tezek, çöplük, pislik’ laflar etmeyecek. Millet de ona hakaret etmeyecek. Ekonomik olarak büyüyeceğiz. Kimler büyütecek ekonomimizi, gelecek seçimleri düşünen siyasetçidir. Gelecek nesilleri düşünen devlet adamıdır. Bugün bir emekli ablamız bana sordu, ’emekliye ne vereceksin’ diye. ’Önce torunlarına sonra sana’ dedim. Çünkü torununa vermezsem o senin gelip emekli maaşını istiyor zaten. Torununu iyi okulda okutacağız, ücretsiz ve devlet okulunda okuyacak. Bunu başarabiliriz. 1923’te Atatürk bunu nasıl yaptıysa öyle yapabiliriz" diye konuştu.



"Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığında en fazla duyacağınız söz kalite olacak"


Muharrem İnce, "Milli politikalar uygulayacağız. Öyle lafla milli, yerli olmaz. ’Dolarla bizi terbiye etmek istiyorlar’ diyor. Peki anladım da köprüden geçişleri niye dolar üzerinden yaptın. Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığında en fazla duyacağınız söz kalite olacak. Eğitimde, sağlıkta kalite. Yol yaptın ama yaptığın da kalite yok, çöküyor. 16 senedir iktidardasın, yolu yok. Uçağı THY indirmiyor. Uçmasan da para ödüyorsun. Demirel 1. seneyi 50 sene önce yaptı. 3. köprüyü Erdoğan yaptı. Dördüncüyü de İnce gelir yapar. Köprü yapmak ufak iş, milletin gönlüne köprü yapmak lazım. Sen meydanlarda geliyorsun CHP’ye geliyorsun ’Tezek, pislik’ diyorsun. Ben de ’Ey AK Partili kardeşlerim gelin bu düzeni değiştirelim’ diyorum" dedi.



"Ziraat Bankası’nın medya ile ne işi var"


Doğan Medya Grubu’nun devrine ilişkin de konuşan İnce, "Türkiye’de her şeyin yerli yerine oturması lazım. Geçtiğimiz günlerde bir medya devi el değiştirdi. Ziraat Bankası kredi kullandırdı. Ziraat Bankası’nın görevi ne, basınla medyayla ne işi var. Gitti 1 milyar doları bin şirkete verseydi her birine 4,5 trilyon verirdi. Türkiye bin tane şirket ayağa kalkardı. KOBİ’lere verseydi, 10 bin KOBİ’ye 450 bin lira verirdi. Çiftçiye verseydi 100 bin çiftçiye 45 bin lira verirdi. Ama bütün bunları yapmak yerine geldi bir kişiye bunu verdi. Bu haksız, bu adaletsiz alışverişi kınıyorum. Bunu Allah’ın izniyle iktidara geldiğimizde, cumhurbaşkanı olduğumuzda çözeceğim" şeklinde konuştu.



"Dünyadaki 100 marka arasında tek bir Türk markası yok"


Türkiye’de üretilen ürünlerin dünya markaları arasında yer almadığına dikkat çeken İnce, "Ben bu ülkenin çocuklarına Fizik anlattım. Ben bu ülkenin gençlerine sesleniyorum ve onların analarına sesleniyorum. AK Partili kardeşlerim, kadın kardeşlerim sizin de vicdanınıza sesleniyorum. Bu akıllı çocuklarımız bu memleketin akıllı çocukları artık yurt dışına gidiyorlar. O kaçışı durduracağız. Türkiye boşa çalışan kasnak gibi, avare kasnak gibi. Televizyon üretiyoruz, otomobil üretiyoruz. Yalnız para kazanamıyoruz. Türkiye bir televizyondan 10 euro, bir otomobilden 100 euro kazanıyor. Tekstil de öyle, dünyada markamız yok. Marka oluşturmamız lazım. Dünyada otomobil, iş makinesi, beyaz eşya, telefon, bilgisayar aklınıza ne geliyorsa dünyadaki 100 marka arasında tek bir Türk markası yok. Marka oluşturacağız, tasarım yapan gençler, teknoloji üreten gençler. Tasarım yapan gencin özgür olması lazım. Özgür birey bunu yapabilir. Özgür bireyler yetiştireceğiz. Buraya gelecek, milletin önünde gençlerle tartışacağım. Cumhurbaşkanı olduğumda televizyon kanallarına ’Bana ısmarlama sorular sormayın, zor sorular sorun. Ben sizin başınıza musallat olmaya gelmiyorum’ diyeceğim" ifadelerini kullandı.



"Cumhurbaşkanı olursam Passolig’i kaldıracağım"


Cumhurbaşkanı olması halinde stadyumlarda uygulanan Passolig uygulamasını kaldıracağını ifade eden İnce, "Bir Passolig var, stadyuma gittiğinde nerede oturduğun kim olduğun belli. Niye belli, stadyuma beyefendi giderse tezahürat yapıyorlar, yuhalıyorlar polise aldırıyor. Aziz milletimize söz veriyorum. Bir yıl cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra AK Partili insanların çoğunlukta olduğu bir maça gideceğim. Yuhalarsa ’Demek ki doğru yolda değilim’ diyeceğim, alkışlarlarsa ’iyi yoldayım’ diyeceğim. Ama cumhurbaşkanı olursam Passolig’i kaldıracağım. Böyle ülkede huzur olmaz" şeklinde konuştu.



Gençlere 16 yeni meslek uyarısı


Gençlere önümüzdeki 4 yıl içerisinde 16 yeni meslek türünün çıkacağını ifade eden Muharrem İnce şöyle devam etti:


"Gençler bunu sizinle birlikte yapacağım. Önümüzdeki 4 yılda 16 yeni meslek çıkacak. Bu yeni meslekleri öğrenmeniz lazım. Mesela bu yeni mesleklerden birisi robot koordinatörlüğü, çözüm mimarlığı, mekatronik mühendisliği. Bunları öğreneceksiniz, çağın gerisinde kalmayacaksınız. Benim ülkemin evlatların Fransız’ın, İngiliz’in çocuklarından ne farkı var. Her sene 10 bin öğrenciyi yurt dışına göndereceğiz. Güneş ve rüzgar enerjisini yaygınlaştıracağız. Öyle Zonguldak’ta olduğu gibi termik santrallerle insanları boğmayacağız. Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeli yüzde 130, yani 100 tüketiyorsak 130 üretme potansiyelimiz var. Onun için gençlerimizin iyi eğitilmesi lazım. En kısa sürede Türkiye’deki bilgisayar mühendisi sayısını 100 bine çıkaracağız. Gençler sizin bu ülkenin bayrağına, toprağına, Cumhuriyet ve Atatürk’ün değerlerine sımsıkı bağlı olmanızı istiyorum. 19 Mayıs’ta 500 lira gençlik bursu, 29 Ekim’de 500 lira bursu. Bir ülke çocuklarını ücretsiz sınava sokamıyorsa yazıklar olsun, bütün çocuklar sınava ücretsiz girecek. Fizik öğretmeni Muharrem İnce sözü bu. Hiçbir öğrenci 2 yıl içinde tarikat, cemaat yurduna muhtaç kalmayacak, devletin yurdunda kalacak. Burada bir tek adam var, tek adamın yanında da ehliyetsiz, liyakatsiz bir ekip var. Bunları gönderip güçlü lider ve ekip anlayışına inanan bir ekip getireceğiz. Ortak akıl ile ortak iyiyi bulacağız. Hepimiz için iyi olan, bunu yapabiliriz. Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığında söylem değişecek. Meydanlarda hakaret yok dedim. Benim Genelkurmay başkanım, benim bakanım demeyeceğim. Sayın Genelkurmay Başkanı, Sayın Vali diyeceğim. Çünkü onlar benim değil milletin bakanı, milletin valisi. Ama benim dönemimde de Genelkurmay Başkanı helikoptere binip birilerini tehdit etmeye gidemez. Hemen görevden alırım. Herkes hak ettiği yerde duracak. Bizim dönemimizde yine söz verildi mi tutulacak. Emekli maaşını da düzenleyeceğiz. Çiftçi mazotu 24 Haziran’dan itibaren bir hafta içinde 3 liradan alacak. Asgari ücret 2 bin 200 lira olacak. Madenlerimiz kimseye peşkeş çektirilmeyecek. Sözleşmeli öğretmenliği kaldıracağız. Mahkeme kararı var öğretmenlik asli ve sürekli bir iştir diyor ona uyacağız. Öğretmenlere ve polislere 3 bin 600 ek göstergeyi vereceğiz. Yargıda haksızlığa uğramış hepsiyle ilgili kim yargıda haksızlığa uğramışsa, Silivri duruşmalarını en fazla takip eden milletvekillerinden birisiyim. Silivri’de mahkeme başkanı dalga geçiyordu, 5-6 sene hapis cezası veriyordu. Bir gün mahkeme başkanına ’Bir gün sen aşağıda oturacaksın’ dedim. Şimdi hapiste o FETÖ’cü hapiste. Etme bulma dünyası bu, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste."



"Seçim yaklaştı mı gündeme ya suikast gelir ya da İsrail"


Seçim yaklaştığında suikast iddialarının gündeme geldiğini söyleyen Muharrem İnce, şöyle dedi:


"Seçim yaklaştı mı ya suikast gelir gündeme ya da İsrail. Bülent Arınç’a bir suikast hikayesi vardı biliyorsunuz değil mi? Ne oldu palavra. Şimdi de Sayın Erdoğan’a suikast iddiaları varmış. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanını ya da cumhurbaşkanı adayını koruyamıyorsa yazıklar olsun. Eğer bir sıkıntı varsa gençlik kollarını gönderirim yani ben sorun değil. Seçim öncesinde bunlar boş laflar, eğer öyle bir iddia varsa devletin istihbaratı var. Bu ülkenin ordusu, askeri, polisi koruyamıyor mu? Ama sen yaverlerinden 5 tanesinden 4’ünü FETÖ’cülerden seçmişsin. Ben ne yapayım. Ne zaman seçim yaklaşsa İsrail gündeme geliyor. Filistin’de Müslümanlar katlediliyor. Müslümanlar öldürülüyor. İçimiz yanıyor. Peki diyoruz tamam anladık, ’sen bir şey yapmak istiyorsun Türkiye’nin cumhurbaşkanı olarak’ diyorum. İsrail mallarını boykot et diyorum, Mavi Marmara’dan aldığın tazminatı geri ver diyorum olmaz diyor, tohum alma diyorum yok alacağım diyor, petrol taşımacılığı yapma diyorum yok yapacağım diyor. Ne yapıyorsun Filistin için diyorum, ’miting yapıyorum’ diyor. Bu şuna benziyor, hani bir şair diyor ya ’Hangimiz ne yapmadık mi bu memleket için, kimimiz öldük kimimiz nutuk söyledik’ diyor ya. Yapılacak iş sonunda mitinge geliyor. Bizim dönemimizde ’TEOG kaldırılsın denildiğinde kaldırılmayacak, faizler indirilsin, üniversiteler bölünsün’ diye talimatım olmayacak. En kötü şey atıl olan kaynaklar. İnsan gücümüz atıl, meralarımız atıl, 3.5 tarafı denizlerle çevrili balıkçılıktan yeterince yararlanılmıyor. Madenlerimiz katma değer üretilmeden satılıyor. Her şeyimiz atıl, sanki bu memlekette kaynakları koymuşlar sanki başında nöbetçiyiz öyle bekliyoruz. Bu fakirliği hak etmiyoruz, bu kader değil. Bunu yenmek bizim elimizde. 6 senedir Türkiye’nin Suriye’de büyükelçisi yok. 4 milyon Suriyeli Türkiye’de ama Türkiye’nin büyükelçisi yok. Niye, Erdoğan Esad’a kızdı. Cumhurbaşkanı olduğumda Şam’a büyükelçiyi göndereceğim. Suriye’nin toprak bütünlüğü korunacak, Suriye’de yeni bir anayasa yapılacak. Suriye içinde yaşayanlar ve Suriye dışına çıkanların katıldığı BM gözetiminde seçim yapılacak. Ve güle oynaya memleketlerine gidecekler. ABD, problemleri var mı var. Eskiden nasıl birliktelik gösterdiysek aşacağız. Hedefimiz Avrupa Birliği, büyükelçileriyle yarın akşam iftar yemeğinde buluşacağım. Onlara şunu anlatacağım. ’Türkiye Cumhuriyeti Erdoğan’ın tapulu malı değildir.’ Biz demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz, hukuk bir ülkede yaşamak istiyoruz. Biz demokrasimizi geliştireceğiz, zenginleştireceğiz. Eksiklerimizi gidereceğiz. Türkiye’yi AB’ye sokmak istiyoruz. Siz tek dinli bir yapı mı olmak istiyorsunuz yoksa seküler bir yapı mı olmak istiyorsunuz. Eğer seküler bir yapı olmak istiyorsanız Türkiye’ye ihtiyacınız var diyeceğim. Biz Batı’ya karşı gücümüzü Doğu’dan, Doğu’ya karşı gücümüzü Batı’dan alacağız. Dünyada Türkiye’den başka hangi coğrafyaya ait olduğu tartışılan bir ülke yok. Hedefimiz onurlu bir dış politika, bunu başarabiliriz. Atatürk İngiliz kralını ayağında ağırlamıştır. Ama arkadaş geçen gün İngiltere’ye gitti, Londra’da üç gün kaldı. Yani acaba diyorum Türkiye’nin 81 vilayetinde 16 yıl içinde üç gün kaldığı vilayet var mı acaba? Bu milletin evlatları bir araya geldiği zaman yapar. 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı başarımız vardı. Liderimiz kimdi rahmetli Bülent Ecevit ve ortağı rahmetli Necmettin Erbakan’dı. Birlikte başarmadık mi, biz yine 81 milyon beraber olacağız. Bunu başaracağız. İnanıyorum buna."


İnce, mitingin ardından Zonguldak’tan ayrıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü: “Önemli olan sürdürülebilir, kesintisiz enerjiyi sağlamak” Temiz enerjinin başkenti İzmir, WENERGY-Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı’na, ikinci kez ev sahipliği yapıyor. WENERGY Expo’da, eş zamanlı olarak gerçekleşen kongrenin açılış konuşmasını Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü gerçekleştirdi. Öğütçü, İzmir’in elektrik üretiminde Türkiye’deki kurulu güçte İstanbul, Ankara, Kocaeli’yi geçtiğini ve enerjide en büyük üretici olduğunu belirterek, “Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadık, bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir kesintisiz enerjiyi sağlamak” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ, BİFAŞ ve EFOR Fuarcılık iş birliği ile düzenlenen WENERGY - 2. Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı, fuarizmir’de kapılarını açtı. 300’ü aşkın sektör paydaşını, uluslararası alıcı ve yatırımcılar ile buluşturan fuarda, sektörün kamu, yatırımcı, sanayici ve tedarikçileri bir araya geliyor. Fuarla birlikte düzenlenen 22 oturumun gerçekleştirileceği kongrede de sektörün önde gelen isimlerinden akademisyenler, iş insanı ve enerji dünyası temsilcilerinin konuşmacı olarak yer alıyor. Kongrenin açılış konuşması, Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü tarafından gerçekleştirildi. Hükümet, diplomasi, uluslararası kuruluşlar, bankacılık, enerji ve finansman sektöründe 35 yıllık deneyim sahibi olan Mehmet Öğütçü, “Dünya Enerjisindeki Yeni Dinamikler ve Türk İş Dünyasına Yansımaları” konulu konuşmasında ülkesel, bölgesel ve dünya genelindeki enerji politikalarıyla ilgili görüşlerini paylaştı. “ Enerjide şu an en büyük üretici İzmir” “İzmir gerçekten temiz enerjinin başkentidir” diyen Öğütçü, “İzmir, Türkiye’deki kurulu güce baktığımızda elektrik üretiminde İstanbul, Ankara ve Kocaeli’yi geçmiş bir kent. Enerjide şu an en büyük üretici İzmir ve üretiminin tüketimini karşılama oranı da yüzde 66. Dolayısıyla İzmir’in bu avantajı kullanabilmek açısından bu tür platformların çok büyük önemi var. Çünkü bu ülkenin ve bölgenin yatırıma ihtiyacı var. Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu şey hem yenilenebilir enerji hem enerji verimliliği hem de fosil yakıtlarda yatırım, finansman, teknoloji ve ortaklar. Hem ülke içinde hem de uluslararası ortamda, bu tür toplantılar, fırsatların, risklerin ortaya konması, tartışılması, insanların bir araya geldikleri zaman iş anlaşmaları yapılmasına zemin hazırlar. Ben bu fuarın ve kongrenin bu açıdan çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dünyanın dört bir yanında değişik ortamlarda bu konularda sürekli konuşmalar yapan biriyim, böylesine yerel yönetimin, devletin, iş dünyasının, üniversitelerin bir araya gelip ortak bir çalışma yürüttüğünü görmedim. Bana göre İzmir, sadece temiz enerjinin başkenti değil, Ege’nin, Akdeniz’in, Ortadoğu’nun, Kafkasların, Orta Asya’nın Avrasya’nın genel anlamıyla bölgesel enerji ve iklim değişikliği merkezi olabilir. Belki bu fuar ve kongreler oraya doğru gidişin de habercisi olur” diye konuştu. “Küresel ekonomide, enerjinin dinamikleri değişiyor” Dünya tarihinde hiçbir zaman enerjisiz kalmadığımızı diye getiren Mehmet Öğütçü, “Bundan sonra da kalmayacağız, ama önemli olan gezegenimizin ekolojik dengesini bozmayan, maliyeti ehven, sürdürülebilir ve kesintisiz enerjiyi sağlamak. Şu anda her şey hızla gelişiyor oyunun adı sürat, eskiden onlarca yılda gerçekleşecek olan gelişmeler, bugün birkaç yılda, birkaç ayda gelişebiliyor. Teknoloji o hale geldi ki bir yandan bir nimet ama öte yandan büyük bir felaket habercisi de olabiliyor. Bugün en fazla konuşulan konu enerjideki geçiş süreci, yani fosil yakıttan daha yeşil enerjiye geçiş süreci, sancısız, zorluk oluşturmadan nasıl gerçekleşebilir? Diğer bir husus ise iklim güvenliği, çünkü dünyamız tahmin edilenin ötesinde karbon emisyonları yüzünden hızla ısınıyor. Kuraklık ve çölleşme, dünyamızı tehdit etmeye başladı. Artık dünyada küresel ekonomide enerjinin dinamikleri değişiyor, bir yandan dünyanın güçlü ülkeleri hızlı bir şekilde yeşil enerjiye doğru akıyor. Ancak Türkiye gibi dışarıdan gelen enerjiye bağımlı ülkelerde cari açık oranı çok yüksek oluyor. Bu nedenle uluslararası ortaklar olmadan bizim gibi ülkelerde bu tür yatırımların tek başına yapılması mümkün değil. Dış kaynaklı yatırımların bizim gibi ülkelere gelebilmesi için devletin dış politikası ve enerji politikasının eş zamanlı ilerlemesi, kuralların olması ve en önemlisi ekonomide, hukuk alanında güven olması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayeti davasına devam edildi Esenyurt’ta 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayii cinayeti davasına devam edildi. Davada tutuksuz sanıkların adli kontrol şartları kaldırılırken, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmedildi. Esenyurt’ta geçtiğimiz temmuz ayında Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır’ın hayatını kaybettiği tekel bayii cinayetine ilişkin 3’ü tutuklu 10 sanığın yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanıklar Adem Kılıç, Ercan Topçu ve Hüsamettin Ahmetoğlu ve müşteki Cantürk Erzen hazır bulunurken, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat, Azat ve Servet Özer ise SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Duruşmaya taraf avukatları ile müştekiler de katıldı. “Şikayetim devam ediyor” Duruşmada olay gerçekleşmeden yaklaşık 15 dakika önce oğlu ile görüştüğünü belirten müşteki Cantürk Erzen, “Oğlumla görüşmemin tek sebebi banka kartı borcunu ödemesini söylediğim halde ödememiş olmasıydı. Bu konuyu konuşmak için onu aradığımda parasının olmadığını söyledi. Ben de ona ’Kasadaki parayı biriktir, ben gelip halledeceğim’ dedim. Biz birbirimizi tanıyan insanlardık. İş yerine gittiklerinde kamera görüntülerim görünüyor. Görüntüleri izleyenler olayın nasıl olduğunu görmüşlerdir. Şikayetim devam ediyor” ifadelerini kullandı. “Benim amca çocuklarım benim için neden adam vursun” Tutuklu sanık Servet Özer ise, savunmasında HTS kayıtlarının incelenmesini istediğini belirterek, “Bu olaydan 10-15 gün önce sanık olan amca çocuklarımla hiçbir görüşmem olmadı. Benim Cantürk Erzen ve ailesi ile hiçbir husumetim yoktur. Benim amca çocuklarım benim için neden adam vursun? Cantürk bile geçen celse böyle bir olay olacağını tahmin etmediğini söyledi. Ben nasıl tahmin edeyim. Ben suçsuzum. Bende herhangi bir silah yoktu. 10 aydır tutukluyum, tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu. “Oğlum ‘baba’ diye bağırınca şahsın alkollü olduğunu düşünüp oğlumu vurdu sandım” Tutuklu sanık Tarık Özer de istemeyerek olaya dahil olduğunu ve pişman olduğunu söyleyerek, “Yunus Emre bana amca diye hitap ediyordu. Ben kendisini çok seviyordum. Yunus Emre’nin öldüğünü duyunca çok üzüldüm. Amacım Yunus Emre’yi öldürmek değildi. Oğlum ölmüş gibi hissettim. Yunus Emre silah çıkardı. Yanında oğlum ve kardeşim vardı. Kardeşime sıkmaya başladı. Oğlum ‘baba’ diye bağırınca şahsın alkollü olduğunu düşünüp oğlumu vurdu sandım. Sadece kendisini engellemek için bacaklarına doğru ateş ettim. Böyle bir olay olduğu için üzgün ve pişmanım” dedi. Duruşmada beyanda bulunan müşteki avukatı Kerim Bahadır Şeker ise, “Olayda herhangi bir meşru müdafaa söz konusu değildir. Meşru müdafaanın koşulları arasında saldırı olmalı, savunma olmalı, orantılılık olmalı ve araçların eşitliği olmalı. Bu olayda bunların hiçbiri yoktur. Haksız tahrik de söz konusu değildir. Sanıkların pasaportu aracın içerisinden çıkmıştır. Bu kaçacaklarını göstermektedir. Meydana gelen olayda sanıklar lehine takdiri indirim nedenlerinin de uygulanmaması suretiyle en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz” diye konuştu. Mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti Duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, haklarında adli kontrol tedbiri bulunan tutuksuz sanıkların imza şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, yurt dışı çıkış yasağı tedbirinin devam etmesine karar verdi. Ayrıca heyet, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 28 Temmuz günü gece saat 23.20 sıralarında Esenyurt Güzelyurt Mahallesi Mehmet Akif Ersoy Caddesi’nde Baray Tekel-Gold Park Şarküteri isimli iş yerinde meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede, taraflar arasında meydana gelen tartışma ve silahla ateş edilmesi sonucu Yunus Emre Erzen’in 8 adet kurşunla yaralanarak hayatını kaybettiği, Batuhan Bayındır’ın ise 2 el ateş edilmesi sonucu yaralanarak öldüğü anlatıldı. İddianamede müşteki Yusuf Erzen ve şüpheli Murat Özer’in de çeşitli yerlerinden yaralandıkları belirtildi. İddianamede şüpheliler Tarık, Murat, Azat, ve Servet Özer’in ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürme’, ‘kasten öldürme’, ‘tasarlayarak kan gütme saikiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ ve 6136 Sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 16 yıl 6 aydan 31 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Diğer 5 şüphelinin ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.